iş kazası – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 09 Sep 2015 19:11:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/ https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/#respond Wed, 09 Sep 2015 19:11:22 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/ Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Arçelik LG Fabrikası’nda artan baskılar, ücret gaspları ile çalışma ve yaşam koşullarına karşı yüzlerce işçinin greve gitmesiyle başlayan direniş süreci, şu an ikinci ayında ve ilk günkü kararlılığıyla sürüyor. Greve çıkan 173 işçinin işten çıkarılmasına karşı önce fabrika içerisinde başlayan ve ardından fabrika önüne taşınan direniş sürecini Arçelik LG direnişçilerinden […]

The post Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Arçelik LG işçisi Direniyor

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Arçelik LG Fabrikası’nda artan baskılar, ücret gaspları ile çalışma ve yaşam koşullarına karşı yüzlerce işçinin greve gitmesiyle başlayan direniş süreci, şu an ikinci ayında ve ilk günkü kararlılığıyla sürüyor. Greve çıkan 173 işçinin işten çıkarılmasına karşı önce fabrika içerisinde başlayan ve ardından fabrika önüne taşınan direniş sürecini Arçelik LG direnişçilerinden Hüseyin Tohumcu ve Zafer Altundaş ile konuştuk.

Meydan Gazetesi: Merhaba, öncelikle grev sürecini biraz anlatabilir misiniz?

Hüseyin Tohumcu: Merhaba, benim adım Hüseyin Tohumcu. 9 yıla yakındır Arçelik LG işçisi olarak kalite bölümünde çalışıyorum. Öncelikle biz Türk Metal sendikasının bizim haklarımızı savunduğuna inanmıyoruz. Bu yüzden 15-20 kişilik bir grup işçi arkadaş ile fabrikada Türk Metal sömürüsünü sonlandırmak için 2 yıla yakın bir süredir içeride ve dışarıda çalışmalar yaptık. Bursa’da başlayan Metal Direnişi sürecinde 350 işçi arkadaşımız ile beraber Türk Metal’den toplu istifalar ile ayrıldık. Daha sonra sayı 500’ü buldu. Fabrika patronları istifalarımızı duyunca 3 günlük ücretli izin ilan etti. Biz bu süreçte de yürüyüşlerle patron sendika iş birliğini protesto ettik. Fabrika yönetimi ise baskıları arttırmaya başladı. Beyaz yaka, mavi yaka demeden baskılar artıyordu. Özellikle montaj bölümünden mavi yakalı arkadaşlarımız yoğun baskı altındaydı. Bu baskılara artık dayanacak gücümüz kalmamıştı. Psikolojik olarak da buna dayanamıyorduk. Son olarak İş Sağlığı ve Güvenliği 6331 sayılı kanuna dayanarak çalışmama hakkımızı kullanacağımızı belirttik. Patron ile görüşmek istedik. Ancak patron bizim bu çalışmama hakkımızı kullanmayı işgal olarak gösterip ilk gün itibariyle iş akdimizi tazminatsız fes etti. Türk Metal ve Arçelik’in el ele kol kola işçi sömürüsüne, zulmüne karşı bizim burada amacımız sınıf dayanışmasıdır. Burada her gün sabah akşam bu amaçla duruyoruz.

Fabrikanın bahçesinden işgal gerekçesiyle sizi polis zoruyla çıkardılar. Bu süreç nasıl gelişti?

Evet, 5 Temmuz Pazar günü iftara on dakika kala çıkardılar. Biz hep birlikte orucumuzu açmak istiyorduk. 10 dakika kala çevik kuvvet etrafımızı sararak, darp ederek bizi kapının önüne çıkardı. Aslında bizim burada direnişimizin bir amacı da işverenin işçisine ne kadar değer verdiğini göstermek! Sizin de nezdinizde bunları kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Polis saldırısına karşı yılmadan direnişi sürdürdünüz. Zafer arkadaş, direniş sürecini biraz da senden dinleyelim.

Zafer Altundaş: Yaklaşık 8 yıldır bu fabrikada montaj bölümünde çalışmaktayım. Hüseyin arkadaşın belirttiği gibi yoğun bir mobing uygulandı. Montaj bölümü daha farklı bir baskı ile karşı karşıyaydı. Sudan sebeplerle arkadaşlarımıza ihtarlar çekildi. Mesela benden, son 3 günde 3 tane yazılı ve sözlü savunma istendi. Bunların hepsi, Türk Metal ve fabrika yöneticilerinin toplantılarında çalışılmış baskı politikalarıydı. Siz de biliyorsunuz, mobingin olduğu bir iş yerinde iş kazası olma ihtimali daha yüksektir. Biz de bunun için anayasanın 6331. maddesince iş güvenliği kurallarına uyulmadığı yerde; baskının olduğu yerde işçinin çalışmama hakkını kullanabileceğini savunduk. Fakat biz bunu savunduğumuzda patronların polisle, yargıyla nasıl işbirliği içinde olduklarını daha iyi anladık. Mesela patronlar “bu adamlar 2500 lira maaş alıyorlar, neden ayranı kabarıyor” demişler. Halbuki öyle bir şey yok. 2500 lira bizim bürütte gördüğümüz miktar. Cebimize giren maaş ise en fazla 1500 lira oluyor. Ayrıca Türk Metal’in sonuna kadar hakkımızı savunduğu söyleniyordu. Türk Metal milliyetçi duyguları sömüren bir sendikadır. Şimdi biz burada vatan haini olduk. Madem böyle bir durum vardı yıllarca neden bizi burada çalıştırdılar? Bu sorum Koç’a. Türk Metal de neden yıllarca bizden aidat aldı o zaman? Ayrıca aidatlar bordro üzerinden alınıyordu. Ama e-devletten bakınca üyelik görünmüyordu. Bu paralar nereye gidiyor? Bizi darp ederek fabrikadan çıkaran çevik kuvvet polisine tepsi tepsi baklava gönderildi. Ödül olarak gönderdiler. Bu bizi üzdü; sonuçta biz buraya yıllarca emek verdik. Hasta olduğumuz halde geldik; izin almamız gerektiği halde çalıştık.

Bunlara hediye verilmesi bizi aşırı üzmüştü. Hala da bunun üzüntüsünü yaşıyoruz. Fakat hiçbir zaman başımızı eğmedik. Hukuki mücadelemizi de sürdürüyoruz. Bundan sonra süreç bunların istediği gibi değil, işçi sınıfının istediği gibi olacak.

Hukuki süreç ne durumda şu an?

Hüseyin Tohumcu: 27 Temmuz’da ilk dava dilekçemizi bir basın açıklamasıyla verdik. Şimdi o 155 arkadaşımızın dava dilekçesi var içerde. Davaya üç hakim baktığı için 3 hafta içinde herkesin mahkeme tarihi belli olacak. Avukatlarımızla devamlı görüşme halindeyiz. Hukuki yönde bir sıkıntımız yok. Bunun dışında da yapmamız gerekeni yapıyoruz. Bizim hakkımızda, tazminatları için bunu yapıyorlar diyorlar. Alakası yok. Biz buraya emeğimizi döktük. 8 yılını, 10 yılını, 20 yılını buraya veren arkadaşlarımız var. Ki 1 gün bile çalışmış olsa buraya bir emek harcamıştır. Biz burada gösterdiğimiz emek karşılığında gördüğümüz muameleyi tüm kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Tabi ki. Ayrıca direnişi başka alanlara da taşıyorsunuz. Nerelerde stand açıyorsunuz?

Aslında burada durmamızın amacı yalnızca işe iade değil. Stantlar açıyoruz. Kartalda, Gebze Center’da stand açıyoruz. G.O.S.B.’nin (Gebze Organize Sanayi Bölgesi) iki girişinde de devamlı pankart açıyoruz. Bildiri dağıtıyoruz. Kimsenin buna kayıtsız kalmamasını istiyoruz. Yani Arçelik reklamlarındaki o pembe yüzün arkasında ne var herkese göstermek istiyoruz. Yani o kullandıkları alet edevatı, klimasını, televizyonunu, buzdolabını üreten işçilerin ne durumda olduğunu kamuoyuna göstermek istiyoruz.

Evet. Arçelik fabrikasında çalışma koşullarını sadece orada çalışanlar biliyor.

Tabi ki. Dışarda şöyle bir düşünce var: Arçelik 2500-3000 lira maaş veriyor diyorlar. Gerçekte ise 1500 liraya çalışıyor insanlar. 10 yıldır burada çalışıyorum hiç hak hukuk yok. Sendikalı çalışıyorsunuz diye söyleniyor ama kimse bilmiyor işin iç yüzünü. İşte o yüzden halkın bizi anlaması lazım. Biz burada insanlara Arçelik’in o pembe yüzünün arkasını, Türk-Metal sendikasıyla el ele verip işçisine neler yaptığını anlatmak istiyoruz.

Zafer Altundaş: Bizim üzerimizden halkta farklı bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Mesela marjinal grupların desteğini alarak böyle bir süreç takip ettiğimizi söylüyorlar.

Yani işçinin örgütlü olmasını kabullenemiyorlar. Sömürecek işçi arıyorlar. Tıpkı diğer patronların istediği gibi.

Hüseyin Tohumcu: Bizi dışarı atmakla şöyle bir şey yaptılar. Dediğiniz gibi, bunlar bilinçli işçi istemiyor. Hakkını hukukunu isteyen, arayan işçiden bunlar kar edemeyecek. Zarar edeceklerini biliyorlar. Bu yüzden diyorlar ki işçi kafasını hiç kaldırmasın. Ben ne dersem onu yapsın, hak hukuk nedir bilmesin, benim başım ağrımasın diyorlar. Kendileri açısından düşünürseniz bizi dışarı atmak zorundalardı. İşte biz bunu yıkmak istiyoruz. Biz bir şey yapmak istediğimizde diğer işçi arkadaşlar gelip diyordu ki “Yahu bu iş yasada var mı?” Hep zaten yasalara sıkıştırmışlar her şeyi. Kanun dışına çıkarsan sen yok olursun diyorlar ama bizim direnişimiz ve mücadelemiz meşrudur.

Meydan Gazetesi olarak kararlı direnişinizi, mücadelenizi selamlıyor, röportaj için teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kamuoyunun direniş ile maddi manevi dayanışma göstermesi gerekiyor. Eğer bize destekler olursa bu direniş daha da büyür. Kazanımlar sadece bize değil tüm işçilere yararlı olacak. O yüzden herkesi dayanışma göstermeye çağırıyoruz. Size de çok teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Rıfat Güven

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/feed/ 0
“Taşeron İşçisine Önce Şirket Sonra Devlet Vuruyor”- Yağmur D. https://meydan1.org/2015/03/14/taseron-iscisine-once-sirket-sonra-devlet-vuruyor-yagmur-d/ https://meydan1.org/2015/03/14/taseron-iscisine-once-sirket-sonra-devlet-vuruyor-yagmur-d/#respond Sat, 14 Mar 2015 08:46:17 +0000 https://test.meydan.org/2015/03/14/taseron-iscisine-once-sirket-sonra-devlet-vuruyor-yagmur-d/ 2011 yılında Güner İnşaat Mühendislik Şirketi’nde taşeron inşaat işçisi olarak çalışan Nejdet Tetik, yaşadığı “iş kazası” sonucu şans eseri yaşamını yitirmemiş, ancak “ömür boyu iş göremez” hale gelmişti. Ankara’nın Polatlı ilçesinde kirasını ödeyemediği bir bodrum katında yaşayan Nejdet Tetik, 2011’den bu yana hem şirket hem devlet tarafından mağdur edilmiş ve mağduriyeti hala sürüyor. Tetik, Antalya’da […]

The post “Taşeron İşçisine Önce Şirket Sonra Devlet Vuruyor”- Yağmur D. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
ankarainşaat

2011 yılında Güner İnşaat Mühendislik Şirketi’nde taşeron inşaat işçisi olarak çalışan Nejdet Tetik, yaşadığı “iş kazası” sonucu şans eseri yaşamını yitirmemiş, ancak “ömür boyu iş göremez” hale gelmişti.
Ankara’nın Polatlı ilçesinde kirasını ödeyemediği bir bodrum katında yaşayan Nejdet Tetik, 2011’den bu yana hem şirket hem devlet tarafından mağdur edilmiş ve mağduriyeti hala sürüyor. Tetik, Antalya’da Cevdet Güner adlı patronun inşaat şirketinde taşeron işçi olarak çalışırken 28 Ekim 2011 tarihinde aynı şirketin taşeron patronu olan Oktay Ayvalı ve soyadını hatırlayamadığı Ali adlı taşeron patronlarının “hataları” yüzünden bir “iş kazası” geçirdiğini belirtiyor. Üzerine inşaat iskelesi düşen Tetik, olay anında müteahhit İsmail Kılıçarslan ve oğlu Volkan Kılıçarslan tarafından öldü sanılarak bir hastanenin acil servisinin önüne atıldığını vurguluyor.

Şirket patronu Cevdet Güner, kaza sonucu kalıcı hasar gören ve “ömür boyu iş göremez” hale gelen Nejdet Tetik’e, hastaneye gelip dava açmaması halinde aylık 1000 tl ödeyip mağduriyetini gidereceğini ve bütün masrafları karşılayacağını söyleyerek kendini ve şirketini bu durumdan kurtarmaya çalışmış. Hastane masraflarını ödeyemeyecek durumda olan Nejdet Tetik ise bu teklifi kabul etmek zorunda kaldığını ve o dönemde şirkete dair herhangi bir şikayette bulunmadığını belirtiyor.

ANkara inşaat

Bu süre içinde hastaneden %25 iş göremez olduğunu belirten sağlık raporu alarak SGK’ya aylık maaş için başvuru yapan Tetik, bu tip durumlarda %10 ve üzeri iş göremez raporu olanlara aylık maaş bağlayan SGK’dan henüz bir geri dönüş almış değil. Daha sonra şirket patronu verdiği sözü yerine getirmeyince, Tetik dava açmaya karar vermiş ve gönüllü avukat aracılığıyla taşeron şirket patronlarına ve Güner İnşaat patronuna maddi manevi tazminat davası açarak mücadelesine hukuk alanında bir başlangıç yapmış. Öte yandan Güner İnşaat patronu Cevdet Güner, Tetik’e 5000 lira teklif ederek davadan vazgeçmesini istemiş. Patronun sahtekarlığını daha önceden bilen Nejdet Tetik bu teklifi reddettiğini ancak mahkeme sürerken gönüllü avukat Özkan Ertekin’in davadan feragat etmesiyle maddi tazminat alma olasılığının kalmadığını düşünüyor.

ankara inşaat2

Nejdet Tetik kaymakamlıktan 3 ayda bir aldığı 250 tl “sadakayla” geçinmeye çalıştığını, yaşadığı kiralık evinden tehdit yoluyla çıkarılmak istendiğini, faturalarını ödeyemediği için de suyunun kesildiğini belirtiyor. Güner İnşaat Mühendislik Şirketi ve Muratpaşa Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumsuzluğuyla mağdur edilen, Av. Özkan Ertekin’in ikiyüzlülüğü ve TC mahkemelerinin adaletsizliğiyle tek başına bırakılan ve hala mücadelesini sürdüren Nejdet Tetik, tüm duyarlı kesimlere dayanışma çağrısı yaparken maddi anlamda dayanışma gösterecek olanlar için hesap numarasını veriyor. Hesap Numarası : İş Bankası : 45002308630

Yağmur D.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Taşeron İşçisine Önce Şirket Sonra Devlet Vuruyor”- Yağmur D. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/03/14/taseron-iscisine-once-sirket-sonra-devlet-vuruyor-yagmur-d/feed/ 0
“İşçilere İhanet Eden Patron Sendikası MADEN-İŞ” – Halil Çelik https://meydan1.org/2014/06/20/iscilere-ihanet-eden-patron-sendikasi-maden-is-halil-celik/ https://meydan1.org/2014/06/20/iscilere-ihanet-eden-patron-sendikasi-maden-is-halil-celik/#respond Fri, 20 Jun 2014 10:06:00 +0000 https://test.meydan.org/2014/06/20/iscilere-ihanet-eden-patron-sendikasi-maden-is-halil-celik/ Resmi rakamlara göre 301 işçinin yaşamını çalan, tarihin en büyük katliamı olan Soma Katliamı, bir kez daha gösterdi ki devlet ve kapitalizm kıskacında kendini var eden bir sendika, her ne kadar işçi örgütü gibi görünse de aslında patronları koruyan hatta patronların temsil edildiği bir yapıdır. Türkiye Maden-İş, gerek bölgelerde ve merkezdeki yönetimiyle gerekse maden ocaklarındaki […]

The post “İşçilere İhanet Eden Patron Sendikası MADEN-İŞ” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Resmi rakamlara göre 301 işçinin yaşamını çalan, tarihin en büyük katliamı olan Soma Katliamı, bir kez daha gösterdi ki devlet ve kapitalizm kıskacında kendini var eden bir sendika, her ne kadar işçi örgütü gibi görünse de aslında patronları koruyan hatta patronların temsil edildiği bir yapıdır. Türkiye Maden-İş, gerek bölgelerde ve merkezdeki yönetimiyle gerekse maden ocaklarındaki tavrıyla ve son olarak Soma Katliam’ında gün yüzüne çıkan şirket ve devlet işbirliğiyle tam da böylesi bir yapıdır.

Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı olan Maden İş Sendikası’nın tarihi, işçilere ihanet ve patronlarla işbirliğiyle doludur. Ancak Maden-İş’in bu yapısını görmek için tarihine bakmak bir yana, en güncel örneği Soma’ya bakarak daha net anlayabiliriz. Soma’da 12 bin üyesi bulunan Maden-İş Sendikası’nın iş yeri temsilcileri ve delegelerinin patronlar tarafından belirlendiğini, maden işçilerinden Şevket Duman’ın “Şirket kimin ismini verdiyse sendikaya o isim seçiliyor” sözleri net bir şekilde özetliyor. Hatta bu durum zaman zaman öyle bir hal alıyor ki madenlerde sık sık karşılaşılan ücret ödenmemesi, “iş kazası” ve benzeri sorunlarda patron ile görüşmeye giden işçi, kapıda sendika temsilcileri tarafından engelleniyor. Öte yandan yine sendikanın Soma şubesi yönetiminin Soma Holding ile yönetimsel bağı da, katliam sonrası iyice açığa çıktı. Bu durumun belgelerinin ortada olması bir kenara sendikanın Ege Bölge Temsilciliği’nin katliamın yaşandığı ilk dakikalardan itibaren Soma Holding CEO’suymuşçasına yaptığı, şirketi öve öve bitiremediği açıklamalara bakmak yeterlidir. Sendika genel merkezinin de farklı açıklamaları olmamış; Türk-İş Konfederasyonu ise gülünç bir şekilde iş yerlerinde her gün 3 dakika iş bırakma eylemi yapmıştır.

Tüm bu durumların farkında olan Soma’daki maden işçileri, katliamın ardından gerçekleştirdikleri eylemlerde sendikayı da hedef aldılar. 26 Mayıs günü sendika binasını işgal etmek için yürüyüş başladı. Soma’daki maden işçilerinden Engin Turşucu bu eylemde katliamın sorumlusunun sendika olduğunu “Sendika bu zamana kadar hiç yanımızda durmadı. Bu olayların olması bunlarla da bağlantılı bir durum yani” sözleriyle vurguladı. Bu eylemle beraber önce Maden-İş’in Ege Bölge Temsilcisi Tamer Küçükgencay ardından da tüm bölge yönetimi istifa etmek zorunda kaldı. İşçilerin büyük bir kısmı da sendikadan istifa etti. Şu an hala daha istifalar sürerken, bazı maden işçileri ise DİSK’e bağlı Dev Maden-Sen’e üye olmaya başladı. Ancak katliamın ardından başta Soma’daki olmak üzere tüm maden işçilerinin hissettiği acının, öfkeye dönüşerek ocaklardaki kölelik koşullarına, iş kazaları adı altında katledilmeye karşı duruşunun adı ne Maden-İş, ne de Dev Maden-Sen’dir. Bu dönüşümü sağlayacak yegane güç, işçilerin öz örgütlülüğüdür.

Halil Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 19. sayısında yayımlanmıştır.

The post “İşçilere İhanet Eden Patron Sendikası MADEN-İŞ” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/06/20/iscilere-ihanet-eden-patron-sendikasi-maden-is-halil-celik/feed/ 0
Kullan At Kılavuz: İş Kazalarına Karşı https://meydan1.org/2013/06/20/kullan-at-kilavuz-is-kazalarina-karsi/ https://meydan1.org/2013/06/20/kullan-at-kilavuz-is-kazalarina-karsi/#respond Thu, 20 Jun 2013 11:22:47 +0000 https://test.meydan.org/2013/06/20/kullan-at-kilavuz-is-kazalarina-karsi/ Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler… İş Kazalarına Karşı İş kazası geçirdim. Ne yapacağım? Öncelikle iş kazasının yalnızca fabrika içinde ya da alıştığınız sahada başımıza gelen kazalardan ibaret olmadığını bilelim. Aksine, – İşveren tarafından yürütülmekte olan herhangi bir iş nedeniyle, – Görevli olarak işyeri […]

The post Kullan At Kılavuz: İş Kazalarına Karşı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…
İş Kazalarına Karşı

İş kazası geçirdim. Ne yapacağım?
Öncelikle iş kazasının yalnızca fabrika içinde ya da alıştığınız sahada başımıza gelen kazalardan ibaret olmadığını bilelim.

Aksine,

– İşveren tarafından yürütülmekte olan herhangi bir iş nedeniyle,

– Görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderildiğimizde (asıl işimizi yapmadan geçen zamanda bile)

– Çocuk emziren bir kadın işçiysek, çocuğa süt vermemiz için ayrılan zamanlarda,

– İşverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidip geldiğimiz sırada gerçekleşen ve bizleri bedensel veya ruhsal olarak zarara uğratan olayların hepsi iş kazasıdır.

Normal şartlarda patronlar bu kazayı 3 gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne bildirmek zorundadır. Ancak patronlar ya bunu yapmaz, ya da yapsalar da sanki kaza bizim kusurumuzmuş gibi gösterirler. Çünkü ödemesi gereken iş kazası tazminatından kaçınmanın yolunu aramaktadırlar.

Yapmamız gereken en kısa zamanda bir dilekçe ile başvurmamızdır. Bu süre zarfında kazamızı ispatlayan bütün belgeleri saklamalıyız.

Ayrıca iş kazasının gerçekleştiği yerdeki SGK Müdürlüğü’ne de başvurarak sürekli iş göremezlik geliri ve maluliyet aylığı bağlanmasını isteyebiliriz. Bu başvuru üzerine, SGK, bizi hastaneye yönlendirip rapor almamızı isteyecektir. Bu rapora göre maluliyetimiz %10’un üzerindeyse ömür boyu aylık sürekli iş göremezlik geliri, %60’ın üzerindeyse ise sürekli iş göremezlik geliri ile birlikte maluliyet aylığı bağlanacaktır.

Unutmayalım, sürekli iş göremezlik geliri için 1 günlük prim dahi yeterlidir. Yani iş kazasına daha ilk çalıştığımız gün bile uğrasak, iş göremezlik geliri alabiliriz. Maluliyet aylığı için ise en az 1800 günlük SGK primi gerekmektedir.

Patronlar çoğu kez kaza anının şokundan ve muhtaç olma durumundan faydalanmak ve bizi tazminat hakkından yoksun bırakmak için hastane masraflarını ödeyerek gönlümüzü almaya çalışır. Ancak hak ettiğimiz genellikle bundan çok daha fazladır. İşvereni sorumluluktan kurtaracak ve adına “ibraname” denilen herhangi bir belgeyi imzalamamalıyız! İş kazası geçirdiğimizde patron gerektiği gibi zararımızı tazmin etmeye gönüllü olmuyorsa (ki çoğunlukla olmayacaktır) mutlaka ve mutlaka Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne başvuru yaptıktan sonra tazminat davası açma yoluna gitmeliyiz.

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Çalışma Yaşamı Komisyonu’nun hazırladığı ÇALIŞMA YAŞAMINDA HAKLARIMIZ; SORUNLARIMIZ kitapçığından alıntılanmıştır…

[email protected]

The post Kullan At Kılavuz: İş Kazalarına Karşı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/06/20/kullan-at-kilavuz-is-kazalarina-karsi/feed/ 0