jandarma – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 10 Jan 2020 09:21:07 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Düzce’de Direnen Tekno Maccaferri İşçilerine Saldırı https://meydan1.org/2020/01/10/duzcede-direnen-tekno-maccaferri-iscilerine-saldiri/ https://meydan1.org/2020/01/10/duzcede-direnen-tekno-maccaferri-iscilerine-saldiri/#respond Fri, 10 Jan 2020 08:29:58 +0000 https://meydan.org/?p=53167 Düzce’deki Tekno Maccaferrri fabrikası kapanma kararı almasının ardından fabrikayı terk etmeyen işçilere jandarma saldırdı.  Birleşik Metal-iş, “İşyerinin ayakta kalması için bütün zorlukların üstesinden gelirken fedakarlık hep işçilerden beklendi. Şimdi kapanma kararı üzerine yasalardan doğan hakları olan ‘kıdem ve ihbar tazminatını’ vermemek için yıllarca işyerine emek vermiş işçilere jandarma müdahalesi ile susturmak, haklarını aramalarını engellemek için […]

The post Düzce’de Direnen Tekno Maccaferri İşçilerine Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Düzce’deki Tekno Maccaferrri fabrikası kapanma kararı almasının ardından fabrikayı terk etmeyen işçilere jandarma saldırdı.

 Birleşik Metal-iş, “İşyerinin ayakta kalması için bütün zorlukların üstesinden gelirken fedakarlık hep işçilerden beklendi. Şimdi kapanma kararı üzerine yasalardan doğan hakları olan ‘kıdem ve ihbar tazminatını’ vermemek için yıllarca işyerine emek vermiş işçilere jandarma müdahalesi ile susturmak, haklarını aramalarını engellemek için gözdağı verilmek isteniyor. Sendikamız üyesi işçiler, ‘Bu krizin sebebi değildir ve kurbanları da olmayacaktır’. Ülkeyi yerli ve yabancı sermaye için cennete, işçi ve emekçiler için cehenneme çevirenlere, üyemiz işçilerin hakların gasp ettirmeyeceğiz. İşçiler gece yarısı soğuk havada hakları için kararlılıkla işyeri önünde bekleyişlerini sürdürüyor. Kazanılmış haklarımızı alana kadar da hiçbir yere gitmeyeceğiz” dedi.

Tekno Maccaferri fabrikası işçileri, 2017 Eylül ayındaki TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanaması üzerine greve gitmişler, fabrikada mal çıkışını engellemişlerdi Bunun üzerine jandarma iki kez saldırı düzenlemiş işçiler yerlerde sürüklenmişlerdi.

The post Düzce’de Direnen Tekno Maccaferri İşçilerine Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/10/duzcede-direnen-tekno-maccaferri-iscilerine-saldiri/feed/ 0
Artık Devlet ”Suçluyu” Gözünden Tanıyacak https://meydan1.org/2017/12/12/artik-devlet-sucluyu-gozunden-taniyacak/ https://meydan1.org/2017/12/12/artik-devlet-sucluyu-gozunden-taniyacak/#respond Tue, 12 Dec 2017 16:11:26 +0000 https://seninmedyan.org/?p=23375 OHAL sonrası artan ”güvenlik” merkezli devlet baskılarına bir yenisi daha eklendi. Eski jandarma personelleri ve ODTÜ’lü bazı profesörler tarafından geliştirilen ve Simülasyon Bilim ve Teknolojileri şirketi tarafından üretilen ve adeta bilim kurgu filmlerini andıran ‘Takbul’ adlı gözlük jandarma tarafından kullanılmaya başlandı. Bodrum’da pilot uygulama olarak kullanılmaya başlanan Takbul’ un şimdilik 20 adet olduğu öğrenildi. Kimlik, plaka, ve yüz […]

The post Artık Devlet ”Suçluyu” Gözünden Tanıyacak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
OHAL sonrası artan ”güvenlik” merkezli devlet baskılarına bir yenisi daha eklendi.

Eski jandarma personelleri ve ODTÜ’lü bazı profesörler tarafından geliştirilen ve Simülasyon Bilim ve Teknolojileri şirketi tarafından üretilen ve adeta bilim kurgu filmlerini andıran ‘Takbul’ adlı gözlük jandarma tarafından kullanılmaya başlandı.

Bodrum’da pilot uygulama olarak kullanılmaya başlanan Takbul’ un şimdilik 20 adet olduğu öğrenildi. Kimlik, plaka, ve yüz tanıma özellikleri olan gözlük ”şüpheli” bir kişi gördüğünde uyarı verip eğer GBT bilgilerini ekranına yansıtıyor.

 

The post Artık Devlet ”Suçluyu” Gözünden Tanıyacak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/12/artik-devlet-sucluyu-gozunden-taniyacak/feed/ 0
Direnişçi Metal İşçilerine Jandarma Saldırdı https://meydan1.org/2016/05/07/direnisci-metal-iscilerine-jandarma-saldirdi/ https://meydan1.org/2016/05/07/direnisci-metal-iscilerine-jandarma-saldirdi/#respond Sat, 07 May 2016 12:39:02 +0000 https://test.meydan.org/2016/05/07/direnisci-metal-iscilerine-jandarma-saldirdi/ Bilecik’in Bozüyük ilçesinde bulunan Midal Kablo’da çalışırken Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan ve bunun üzerine fabrika önünde direnişe başlayan işçilere, 4 Nisan günü jandarma saldırdı. Söz konusu fabrikada toplam 17 işçinin işten atıldığını belirten Birleşik Metal-İş Sendikası, yaşanan saldırının ardından yaptığı açıklamada “30 Mart’tan bugüne işçileri işten atarak, işyerinde baskı uygulayarak, tehdit […]

The post Direnişçi Metal İşçilerine Jandarma Saldırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Direnişçi Metal İşçilerine jandarma Saldırdı

Bilecik’in Bozüyük ilçesinde bulunan Midal Kablo’da çalışırken Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan ve bunun üzerine fabrika önünde direnişe başlayan işçilere, 4 Nisan günü jandarma saldırdı.

Söz konusu fabrikada toplam 17 işçinin işten atıldığını belirten Birleşik Metal-İş Sendikası, yaşanan saldırının ardından yaptığı açıklamada “30 Mart’tan bugüne işçileri işten atarak, işyerinde baskı uygulayarak, tehdit ederek yıldırmaya çalışan, sarı sendikayı devreye sokmaya çalışan işveren, şimdi de devletin kolluk kuvvetlerini kullanarak işçilere gözdağı vermek istiyor” dedi.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post Direnişçi Metal İşçilerine Jandarma Saldırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/05/07/direnisci-metal-iscilerine-jandarma-saldirdi/feed/ 0
Kullan-at Kılavuz : “Sıkça Sorulan, Cevap Vermek Zorunda Olmadığımız Sorular” – Davut Erkan https://meydan1.org/2015/11/04/kullan-at-kilavuz-sikca-sorulan-cevap-vermek-zorunda-olmadigimiz-sorular-davut-erkan/ https://meydan1.org/2015/11/04/kullan-at-kilavuz-sikca-sorulan-cevap-vermek-zorunda-olmadigimiz-sorular-davut-erkan/#respond Wed, 04 Nov 2015 09:46:13 +0000 https://test.meydan.org/2015/11/04/kullan-at-kilavuz-sikca-sorulan-cevap-vermek-zorunda-olmadigimiz-sorular-davut-erkan/   Sıkça Sorulan, Cevap Vermek Zorunda Olmadığımız Sorular Adaletsizliklere karşı mücadele eden, örgütlenen ve eyleyen herkesin yolu sık sık karakollardan, adliyelerden geçer. Uluslararası insan hakları hukukunun ayrılmaz bir parçası ve temeli olan ifade özgürlüğü hakkını veya örgütlenme hakkını kullanan insanlar, devlet tarafından hukuk araç kılınarak, hukuk ihlal edilerek veya bazen hukuk askıya alınarak baskı altına […]

The post Kullan-at Kılavuz : “Sıkça Sorulan, Cevap Vermek Zorunda Olmadığımız Sorular” – Davut Erkan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

 

Sıkça Sorulan, Cevap Vermek Zorunda Olmadığımız Sorular

Meydan Gazetes,- Sorulan sorular cevaplar

Adaletsizliklere karşı mücadele eden, örgütlenen ve eyleyen herkesin yolu sık sık karakollardan, adliyelerden geçer. Uluslararası insan hakları hukukunun ayrılmaz bir parçası ve temeli olan ifade özgürlüğü hakkını veya örgütlenme hakkını kullanan insanlar, devlet tarafından hukuk araç kılınarak, hukuk ihlal edilerek veya bazen hukuk askıya alınarak baskı altına alınmaya, sindirilmeye, hapsedilmeye çalışılır.

İşte bu süreçlerde; polisin, jandarmanın, savcının veya hakimin değişik kategorilerdeki sorularıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bu soruların çok azına yasal olarak cevap verme zorunluluğumuz olsa da, çoğunlukla cevap vermek zorunda olmadığımız sorularla karşı karşıya kalırız. En sık karşılaştığımız birkaç örneği bu yazıda inceleyeceğiz.

DURDURMA-YAKALAMA ESNASINDA: Polis ya da jandarma, sizi yolda durdurduğunda ya da bir suç iddiasıyla yakaladığında, kimliğinizi ibraz etmek dışında hiçbir soruya cevap vermek zorunda değilsiniz. Çoğu zaman sarf ettiğiniz sözler çarpıtılarak ya da aleyhinize yorumlanarak yakalama tutanağında geçirilir ve bu da ilerde aleyhinize sonuçlar yaratabilir. Bu yüzden avukatınızla görüşmeden, onun hukuki yardımından faydalanmadan hiçbir soruya cevap vermemek yerinde olacaktır.

EMNİYETTE/POLİS-JANDARMA KARAKOLUNDA: Karakollarda en sık rastlanan durum, Terörle Mücadele polisinin ya da İstihbarat elemanlarının kişiyi bir odaya alarak mülakat adı altında yasadışı bir görüşme yapmasıdır. Bu görüşmeye avukatınız çağrılmaz ve değişik psikolojik ya da fiziki baskı yöntemleriyle karşılaşabilirsiniz. Gerçek dışı bilgiler verilerek itiraf alınmaya çalışılabilir ya da kendinize veya başkalarına dair bilgi vermeniz istenir. Bu görüşmeye kesinlikle gitmek zorunda değilsiniz, gitmemelisiniz. Rızanız dışında bu sorguya muhatap kaldığınız takdirde ise hiçbir soruya cevap vermeyiniz. Avukatınızla görüşmeden ve avukatınız yanınızda olmadan sorulan hiçbir soruya cevap vermeyiniz ve tek kelime konuşmayacağınızı beyan ederek yasadışı sorgunun derhal sonlandırılmasını talep ediniz.

İFADE SIRASINDA: Avukatınızla birlikte ifadeye girdiğinizde kimliğinize ilişkin sorulara doğru cevap vermeniz gerektiği ifade edilir. Yasal olarak sadece kimliğe yani kim olduğunuza dair sorulara cevap vermeniz gerekir: Bunlar ad-soyad, anne-baba adı, doğum yeri ve doğum tarihi gibi temel bilgilerdir. Mail adresi, telefon numarası, sosyal medya hesapları, özgeçmiş ve benzer sorular bunun kapsamında değildir, bunlara cevap verme zorunluluğunuz yoktur.

Bu başlıkta bahsedilmesi gereken bir husus da, en önemli haklardan olan susma hakkıdır. Karakolda, savcılıkta ya da mahkemede tarafınıza suçlamayla ilgili olarak yöneltilen sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz. Susma hakkınızı isterseniz bazı sorular yönünden isterseniz de ifadenin tamamı bakımından kullanabilirsiniz. Tüm ifade bakımından susma hakkınızı kullandığınızı belirttikten sonra soru sormaya devam edilmesi, bir baskı yöntemidir ve başka soru duymak istemediğiniz takdirde bunu belirterek ifadenin sonlandırılmasını talep edin.

SOSYAL-EKONOMİK DURUM ARAŞTIRMASI: Hakkınızda bir ceza davası açıldığında ya da tazminat davası gibi bir davada taraf olduğunuzda mahkeme; polis ya da jandarmaya bir yazı göndererek Sosyal ve Ekonomik Durumunuzun araştırılmasını ister. Buna kısaca SED denilmektedir. Normalde bu araştırmanın, size sorularak değil, bağımsız kaynaklardan araştırılması gerekirken, hemen her zaman memurlar, bütün soruları size sorup kağıda yazarak bu işi bitirmeye çalışırlar. Üstelik bunun için evinizin ya da ailenizin evinin kapısı sürekli aşındırılır. Kimi zamansa defalarca telefonla arayarak karakola gitmenizi isterler. Belirtmek gerekir ki bu usul, yasaya aykırıdır ve bu durumda hiçbir şekilde karakola gitmek veya sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz. Ancak siz cevap vermediğinizde, ailenizden ya da komşularınızdan bu bilgileri almaya çalışacaklardır, ki bu da bazen aleyhinize sonuçlar doğurabilir. Bu hususları da göz önünde bulundurarak bir tavır geliştirmeli ve her halükarda sadece ekonomik durumunuzu aydınlatacak gelir ve giderlere dair sorulara cevap vererek, bunun dışına çıkan sorular sorulmasını engellemelisiniz.

Sonuç olarak; akılda tutulması gereken devletin bir bütün olarak aleyhinize çalıştığıdır. Söylediğiniz her kelime ve özellikle atacağınız her imza aleyhinize delil olarak kullanılabilecektir. Bu nedenle sizin hak ve menfaatlerinizi koruyacağından emin olduğunuz profesyonel bir hukukçunun yani avukatınızın hukuki yardımından faydalanmadan hiçbir belgeye imza atmamanız, hiçbir soruya cevap vermemeniz önem taşımaktadır.

Av. Davut Erkan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kullan-at Kılavuz : “Sıkça Sorulan, Cevap Vermek Zorunda Olmadığımız Sorular” – Davut Erkan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/11/04/kullan-at-kilavuz-sikca-sorulan-cevap-vermek-zorunda-olmadigimiz-sorular-davut-erkan/feed/ 0
Fatsa Halkı Siyanüre Karşı Direnişte https://meydan1.org/2015/02/14/fatsa-halki-siyanure-karsi-direniste/ https://meydan1.org/2015/02/14/fatsa-halki-siyanure-karsi-direniste/#respond Sat, 14 Feb 2015 14:00:19 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/14/fatsa-halki-siyanure-karsi-direniste/ Fatsa’da, köylülerin siyanürle altın aramaya karşı maden sahasında sürdürdükleri direnişe destek olmak için yapılan basın açıklamasının ardından, 58 araçlık bir konvoyla harekete geçen halk karşısında jandarmayı buldu. Jandarma köylüleri maden sahasına geçirmemek için saldırırken köylüler ilk barikatı yıktı. Yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla yaklaşık 500 metrelik yürüyüşün ardından jandarma tekrar barikat kurdu. Ancak bu barikat da köylüleri […]

The post Fatsa Halkı Siyanüre Karşı Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Fatsa’da, köylülerin siyanürle altın aramaya karşı maden sahasında sürdürdükleri direnişe destek olmak için yapılan basın açıklamasının ardından, 58 araçlık bir konvoyla harekete geçen halk karşısında jandarmayı buldu. Jandarma köylüleri maden sahasına geçirmemek için saldırırken köylüler ilk barikatı yıktı. Yaşlısıyla, genciyle, çocuğuyla yaklaşık 500 metrelik yürüyüşün ardından jandarma tekrar barikat kurdu. Ancak bu barikat da köylüleri engelleyemedi.

Maden sahasındaki direniş çadırına barikatları yıkarak giden Fatsalılar, burada da açıklamalarını tekrarlayarak, yapılan eylemin güçlerini gösterdiğini, madeni ne pahasına olursa olsun kapatacaklarını ifade etti. Açıklamanın ardından eylem sonlandırıldı.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post Fatsa Halkı Siyanüre Karşı Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/14/fatsa-halki-siyanure-karsi-direniste/feed/ 0
” Demokrasi ve Anarşi ” – Errico Malatesta https://meydan1.org/2014/12/18/demokrasi-ve-anarsi-errico-malatesta/ https://meydan1.org/2014/12/18/demokrasi-ve-anarsi-errico-malatesta/#respond Thu, 18 Dec 2014 19:32:02 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/18/demokrasi-ve-anarsi-errico-malatesta/   İtalya, İspanya ve Rusya’daki azılı diktatörlükler, dünyanın geri kalanında daha gerici ve ürkek partilerde özlem ve gıpta uyandırırken, yoksunlaştıran “demokrasi”ye yeni bir hava getirdi. Bunların sayesinde, işçilere uygulanan baskıların ve katliamların sorumluları, hain politika sanatına alışkın olan bu eski rejimin yaratıkları yeniden ortaya çıkıyor. Bunlar, cesaret edebildikleri yerlerde, kendilerini ilerici takdim ederek, özgürlük adına […]

The post ” Demokrasi ve Anarşi ” – Errico Malatesta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

İtalya, İspanya ve Rusya’daki azılı diktatörlükler, dünyanın geri kalanında daha gerici ve ürkek partilerde özlem ve gıpta uyandırırken, yoksunlaştıran “demokrasi”ye yeni bir hava getirdi. Bunların sayesinde, işçilere uygulanan baskıların ve katliamların sorumluları, hain politika sanatına alışkın olan bu eski rejimin yaratıkları yeniden ortaya çıkıyor. Bunlar, cesaret edebildikleri yerlerde, kendilerini ilerici takdim ederek, özgürlük adına yakın geleceği ele geçirmeye çalışıyorlar. Ve mevcut duruma bakılırsa başarabilirler.

Diktatör rejimler tarafından yapılan demokrasi eleştirileri ve demokrasinin yalanlarını ve kusurlarını gösteren bu eleştirilerin tarzı üzerine söylenecek birkaç söz var. Ve Cenevre Konferansı sırasında, tatlı-sert bir iletişimimiz olan Bolşevik sempatizanı ve ayrıca kendine anarşist diyen Hermann Sandomirski’yi hatırlıyorum, şu aralar Bakunin ve Lenin’i birleştirmeye çalışıyormuş, bakın hele. Bu zat Rusya rejimini savunmak için, Kropotkin alıntılarıyla demokrasinin düşünülebilecek en iyi toplumsal yapı olmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Kullandığı akıl yürütme yöntemi bana yine başka bir Rus’u hatırlattı ve ona, çarın kadınları soyması, kırbaçlaması ve asması karşısında uygar dünyanın öfkelenmesine “erkekler ve kadınların eşit hakları olacaksa, aynı zamanda eşit sorumluluk almalıdırlar” şeklinde cevap veren yurttaşlarının*, benzer şekilde akıl yürüttüklerini söyledim. Bu işkence ve hapishane destekçileri, kadınların haklarını yalnızca yeni zulümlerine bahane ararken hatırlarlar! Aynı şekilde diktatörlükler demokrasilere yalnızca iktidarı ele geçirebilenlerin daha rahat despotluk ve tiranlık yapabileceği bir yönetim biçimi bulduklarında karşı çıkarlar.

Bana sorarsanız, sadece akademik açıdan bile baksak, en kötü demokrasiyi, en iyi diktatörlüğe tercih ederim. Tabi ki demokrasi, sözde halkın egemenliği, bir yalandır; ancak yalanlar her zaman için yalancıları biraz olsun bağlar, rastgele güç kullanmasını engeller ve kullanabileceği gücü sınırlar. Tabi ki bahsedilen “halkın egemenliği”, egemenliğin soytarısıdır, başındaki taç ve elindeki değnek kartondan olan bir köledir.

Ancak özgür olmadığı halde özgür olduğuna inanmak, köle olduğunu bilip ve köleliğini kaçınılmaz ve adil kabul etmekten her zaman daha iyidir.

Demokrasi bir yalandır, zulümdür ve gerçekte oligarşidir: Yani ayrıcalıklı bir sınıfın çıkarlarını gözeten birkaç kişinin yönetmesidir. Ama yine de, onu daha kötüsüyle değiştirmek isteyenlerden farklı olarak, ona karşı özgürlük ve eşitlik adına mücadele edebiliriz.

Demokrat olmamamızın sebeplerinden biri de, demokrasinin eninde sonunda savaşa ya da diktatörlüğe yol açmasıdır. Fakat diktatörlük destekçisi de değiliz çünkü başka birçok sebebin yanı sıra, diktatörlük her zaman demokrasi isteğini uyandırır, demokrasiye geri dönüşü kışkırtır ve böylece halkların sahte özgürlükle açık ve vahşi tiranlığın arasında sürekli gidip geldiği kısır döngüyü sürdürür.

Bu yüzden hem demokrasiye hem diktatörlüğe karşı savaşımızı ilan ediyoruz. Fakat onların yerine neyi koyuyoruz?

Tüm demokratlar yukarıda bahsettiğim gibi –halk adına halka baskı kurmak, istismar etmek ve ezmek isteyen, bunun farkında olan ya da olmayan ikiyüzlüler– olmayabilir. Özellikle genç cumhuriyetçilerin arasında, demokrasiye ciddi şekilde inananlar ve demokrasiyle herkes için tam ve eksiksiz gelişme özgürlüğünün elde edilebileceğini düşünenler var. Bu insanları uyandırmamız ve “halk” soyutlamasının, yaşayan gerçeği, farklı ihtiyaçları, tutkuları ve bazen tutarsız arzuları olan erkekler ve kadınları karşılamadığını göstermemiz gerekir.

Buradaki maksadımız parlamenter sisteme ve milletvekillerinin “halkın iradesini” gerçekten temsil etmesi için öne sürülen fikirlere karşı kritiğimizi tekrar etmek değildir ki bu elli yıllık anarşist propaganda sonucunda kabul gören ve fikirlerimizi yadsıyan bazı yazarlar tarafından bile tekrarlanan bir kritiktir (örn: Siyasal Bilimler Senatörü Gaeteno Mosca).

Bizler, bahsedilenleri parçalara ayırıp incelediklerinde, bu sözlerin ne kadar boş olduklarını kendilerinin göreceği inancıyla, genç arkadaşlarımızı daha kesin bir dil kullanmaya davet etmek için kendimizi zorlayacağız.

“Halkın Hükümeti / Egemenliği” hayır, çünkü burada öngörülen şeyin, –halkı oluşturan tüm bireylerin oybirliğinin- asla olamayacağını öngörüyoruz.

Eğer bunu “çoğunlukta olanın iktidarı” diye adlandırırsak gerçeğe çok daha yakın olurdu. Bu durumda, diğerlerinin iradesine boyun eğmek ya da isyan etmek zorunda olan bir azınlıktan bahsetmeliyiz.

Ancak çoğunluğun temsilcileri bile asla bütün sorunlarda birden hemfikir olamamışlardır ve bu yüzden çoğunluk ilkesine tekrar başvurmak gerekir (ç.n.: meclisteki oylama). Böylece, sistemin “seçmenlerin çoğunluğu tarafından seçilmiş bir çoğunluk hükümeti” olduğu gerçeğine daha da yaklaşırız.

Sistem, daha şimdiden, azınlık iktidarına güçlü bir benzerlik göstermeye başlamıştır.

Ve seçimlerin hangi yollarla yapıldığını, partilerin ve parlamenter grupların nasıl kurulduğunu, yasaların nasıl önerilip, oylanarak kabul edilip, nasıl uygulandığını düşünürsek, tarih boyunca sürekli deneyimlenen gerçeği anlamak kolaylaşır: demokrasilerin en demokratik olanlarında bile, her zaman, iradesini ve çıkarlarını güç yoluyla dayatan ve yöneten bir azınlık vardır.

Bu nedenle, her bireyin iradesini, fikirlerini ve ihtiyaçlarını özgürce ortaya koyabilmesi anlamında “halkın iktidarını” gerçekten isteyenler, hiç kimsenin –azınlığın ya da çoğunluğun- başkalarına kendi iradesini dayatamayacağına emin olmalıdırlar. Başka bir deyişle, iktidarları ve her otoriter örgütü yok etmeli, çıkarları ve amaçları ortak olanların özgür örgütlülüğünü oluşturmalıdırlar.

Eğer her grup kendi başına ve her birey yalıtılmış, diğerlerinden bağımsız şekilde kendi maddi-manevi ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde yaşayabilseydi her şey çok daha kolay olurdu.

Ancak bu mümkün değil ve mümkün olsaydı bile, istenebilir bir şey olmazdı çünkü insanlığın çöküşüne ve vahşete sürüklenmesine yol açardı.

Her grup ya da birey, eğer kendi özerkliklerini, kendi özgürlüklerini korumaya kararlılarsa, diğer tüm insanlarla aralarında kurulan dayanışma bağlarının önemini anlamalıdır. Ve mümkün olanların en iyisini sağlayan, böylesi bir toplumda yaşamanın gerektirdiği özverileri her fırsatta gönüllü olarak yapmayı bilecek kadar yoldaş sevgisiyle dolu olmalıdırlar.

Ama her şeyden önce, bazılarının fiziksel güçle büyük çoğunluğa kendini dayatması ve sırtından geçinmesi imkânsız hale getirilmelidir.

Jandarmayı, despot için çalışan silahlı adamları yok edelim! Ve bir şekilde özgürce anlaşmaya varalım. Çünkü herhangi bir anlaşma olmadan –özgür ya da zorla- yaşamak imkânsızdır.

Ancak özgür anlaşma bile, entelektüel ve teknik olarak hazır olanlara daha büyük yarar sağlayacaktır. Bu nedenle yoldaşlarımıza ve herkesin iyiliğini gerçekten isteyenlere en acil ve önemli sorunlar üzerinde çalışmalarını tavsiye ediyoruz. Halkın zincirlerini kırdığı gün bu sorunlara pratik çözümler gerekecektir.

 Errico Malatesta (1924)

Çeviri: Berkay Tartıcı

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

The post ” Demokrasi ve Anarşi ” – Errico Malatesta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/18/demokrasi-ve-anarsi-errico-malatesta/feed/ 0
” Kalekol Savaştır” – Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/05/22/kalekol-savastir-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/05/22/kalekol-savastir-furkan-celik/#respond Thu, 22 May 2014 15:12:17 +0000 https://test.meydan.org/2014/05/22/kalekol-savastir-furkan-celik/ Hakkari’nin merkeze bağlı Marünis köyü kırsalında yapımına başlanmak istenen kalekol inşaatına karşı bölge haklı direnişte. Nisan ayı başlarında kalekol inşaatı yakınlarında direniş çadırları kuran köylüler, 1 Mayıs’ı da Meskan Dağı’nda yaptıkları eylemle karşılamış, bölgede kalekol yapımına karşı sürdürülen direniş bu eylem vesilesiyle kamuoyunda gündeme gelmişti. Jandarma özel harekat ve çevik kuvvet polisi yaklaşık 3 bin […]

The post ” Kalekol Savaştır” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Hakkari’nin merkeze bağlı Marünis köyü kırsalında yapımına başlanmak istenen kalekol inşaatına karşı bölge haklı direnişte.

Nisan ayı başlarında kalekol inşaatı yakınlarında direniş çadırları kuran köylüler, 1 Mayıs’ı da Meskan Dağı’nda yaptıkları eylemle karşılamış, bölgede kalekol yapımına karşı sürdürülen direniş bu eylem vesilesiyle kamuoyunda gündeme gelmişti.

Jandarma özel harekat ve çevik kuvvet polisi yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı bu eyleme saldırarak çoğunluğu kadın 18 kişinin yaralanmasına neden olurken; bölgede TSK askerlerinin zaman zaman ateş açması sonucu, köylüler jandarmanın saldırması pahasına da olsa, dağın zirvesine yürümeye çalışmışlardı.

Hakkari Meskan Dağı dışında, Kürdistan’ın diğer bölgelerinde de kalekol inşaatlarına karşı eylemler yapılıyor. Özellikle Amed ve Van civarında yapılan kalekollara karşı zaman zaman eylemler düzenleniyor. Eylemlerde, devletin iddia ettiği gibi “barış” değil aksine savaş hazırlığı yaptığına dikkat çekiliyor. Aslında yakın zamanda yaşanan bir örneği düşündüğümüzde de, sürmekte olan kalekol inşaatlarıyla amaçlananın ne olduğunu görmek daha da kolaylaşıyor.

2013 yılı 28 Haziran’ında Amed-Lice kırsalında köylüler, inşa edilmekte olan kalekolu protesto ederken devlet “Savaş Değil Barış İstiyoruz” pankartı taşıyan köylülerin üzerine saldırmış, jandarmanın açtığı ateş sonucu 18 yaşındaki Medeni Yıldırım katledilmişti.

Meskan Dağı’nda yapımı devam eden kalekol, Kuzey Kürdistan genelinde devletin yapmakta olduğu 341 yeni kalekoldan sadece biri. Devlet, 2013 yılı başlarında “çözüm süreci” adı altında başlatmış olduğu süreç boyunca toplam 341 kalekol inşa etti.

Yüksek güvenlikli karakollar olarak bilinen kalekollara ait binalar, 80 santimetre kalınlığında taş duvarlarla, çelik kapılarla, kurşun geçirmez camlarla donatıldı. 12 metrelik nöbet kulübeleri inşa edildi, bu nöbet kulelerine daha “güvenlikli” geçişler sağlamak için tüneller kazıldı.

Kalekol inşaatlarının yanı sıra bölgede, güvenlik barajı adı altında Şırnak-Güney Kürdistan sınırında 11 barajın yapımı devam ederken, büyük bölümü Güney Kürdistan sınır hattı boyunca uzanan 820 km’lik “güvenlik yolu” yapılmışken; Dersim de, Munzur Vadisi üzerinde yapılan 4 güvenlik barajının, Çemişgezek ilçesinde Tagar Suyu, Aliboğazı’nda ve Siirt’te Botan Çayı üzerinde de baraj yapımları sürüyor.

Yani, devlet bir yandan Kürt halkı ile “barıştığını”, çözüm sürecinde olduğunu iddia ediyor; bir yandan da yüksek güvenlikli kalekollarıyla, tünelleriyle, barajlarıyla Kürdistan’da savaşı yeniden üreterek, savaşın devamlılığı için çalışıyor.

Furkan Çelik

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 18. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post ” Kalekol Savaştır” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/05/22/kalekol-savastir-furkan-celik/feed/ 0