koruma – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 01 Mar 2018 13:11:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Devlete “Sığınma” Kadın Kadına Dayanışma – Ece Uzun https://meydan1.org/2018/03/01/devlete-siginma-kadin-kadina-dayanisma-ece-uzun/ https://meydan1.org/2018/03/01/devlete-siginma-kadin-kadina-dayanisma-ece-uzun/#respond Thu, 01 Mar 2018 13:11:58 +0000 https://test.meydan.org/2018/03/01/devlete-siginma-kadin-kadina-dayanisma-ece-uzun/ “Kendi ailem dahil kimse yardım etmedi bana. Şiddet uyguluyordu, polise gittim. Bir gece bile tutmadılar. ‘Kocandır’ deyip bıraktılar. En son aradı, ‘Çocuklarını öldürdüm.’ dedi. Böyle mi olmalıydı? Sığınma evlerinde de kaldım. Koruyamadılar beni işte. İki tane çocuğum öldü. Bakın emziği kaldı elimde…” Bu feryat 3 Ocak’ta İstanbul Maltepe’de 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarının babaları tarafından […]

The post Devlete “Sığınma” Kadın Kadına Dayanışma – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“Kendi ailem dahil kimse yardım etmedi bana. Şiddet uyguluyordu, polise gittim. Bir gece bile tutmadılar. ‘Kocandır’ deyip bıraktılar. En son aradı, ‘Çocuklarını öldürdüm.’ dedi. Böyle mi olmalıydı? Sığınma evlerinde de kaldım. Koruyamadılar beni işte. İki tane çocuğum öldü. Bakın emziği kaldı elimde…”

Bu feryat 3 Ocak’ta İstanbul Maltepe’de 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarının babaları tarafından katledilmesinin ardından yükseldi Dilek’in ağzından. Elinde gösterdiği emzikle, iki çocuğunu kaybetmiş şekilde öylece kalakalmıştı. Kelimeler kifayetsiz denir ya, Dilek’in durumu tam da öyleydi işte.

Şiddet uyguladığı için hakkında uzaklaştırma kararı olan erkekten kaçıp sığınma evine yerleşen onlarca kadın eşi, babası, abisi, sevgilisi tarafından katledildi. Bu gibi olayların hemen sonrasında, kamuoyunda o bilindik cümleler tekrarlandı: “Devletin kadınları koruması gerek, kadın sığınma evlerinin artırılması gerek.”

Peki yaşadığımız taciz, tecavüz ve şiddetten bizi devlet mi “koruyacak”? Sorunun cevabı basit aslında. “Korumak” şöyle dursun, var olan şiddetin, taciz ve tecavüzlerin bizzat kaynağı ve sürdürücüsüdür devlet!

Hal böyleyken sığınma evlerinin amacı nedir peki? Nasıl ortaya çıkmış, kadınlara ne sunar, nasıl yürütülür bir bakalım.

Kadın sığınma evleri, özellikle yakın çevrelerinden şiddet gören kadınların ve çocuklarının barınması için kurulmuş yerlerdir. Kadınlara ve çocuklarına kendilerini güvende hissedebilecekleri bir alan sağlama ve şiddet gören kadınların topluma yeniden kazandırılması amacını güder. Şiddet gören kadına psikolojik ve hukuksal destek sağlar. Kadının hayati riski söz konusuysa, bu riski ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Kadın sığınma evlerinde gizlilik esastır, adresleri şiddet gören kadını koruma amacıyla açıklanmaz. Kadınların bu evlere ulaşabilmesi için telefon numaraları paylaşılır, internet siteleri de mevcuttur.

Dünyanın ilk sığınma evleri İtalya’da 16. yüzyılda kurulmuş olsa da, modern sığınma evleri ilk kez -dünyada kadın mücadelesinin de yükselmesiyle birlikte- 1970’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu coğrafyada ise ilk kez 1995’te Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı bir sığınma evi açmıştır.

Kadın sığınma evlerinin kurulması ve yürütülmesi, genellikle sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri veya gönüllüler tarafından yapılmaktadır. Ancak devlet tarafından açılmış olan veya devlet desteği alan pek çok sığınma evi vardır.

Kadın sığınma evleri, erkek egemen sistemde saldırı altında bulunan kadınların korunması açısından pek çok kadın örgütü tarafından desteklenir. Ancak erkek egemenliğe karşı kadınlar için tek çözüm olarak düşünmemek gerekir. En nihayetinde kadın sığınma evinde yaşayan bir kadın, işe gitmek için bulunduğu yerden çıktığında şiddet gördüğü erkek tarafından bir saldırıya uğrayabilir. Kadın sığınma evinde kaldığı halde eşi tarafından takip ve tehdit edilen, şiddet gören kadınları bir kenara bırakacak olursak; bu mekanlarda “korunmaya” ihtiyacı olan kadınların, defalarca başvuru yaptıkları halde başvuruların reddedildiğini de biliyoruz.

Eşinin şiddetine maruz kalan ve ayrılma sürecindeyken tornavidayla katledilmeye çalışılan Hasret Çamoğlu, her akşam kapısına dayanan erkeğe karşı mücadele etmişti mesela. Kardeşiyle birlikte geceleri nöbet tutmuş, kadın komşuları “Yine gelecek mi?” diye tutulan nöbete dayanışma göstermişti. Hasret’i 43 yerinden tornavidayla yaralayan erkek “iyi hal” indirimi alsa da Hasret’in büyüttüğü kadın dayanışması, kadınlara umut oldu.

Erkek egemen sistem içerisinde her daim erkeğin saldırıları karşısında “korunma altına alınması gereken” konumuna getirilen kadın -“sosyal devlet” anlayışı gereği- erkek devlete sığınmak durumunda bırakılıyor. Yani erkekten kaçan kadın, yine erkeğe sığınmak zorunda kalıyor! Bizim mücadelemizin kadına sunması gereken; bir yerde “sığıntı” olmak değil, nerede olursa olsun kadının “kadın” olabilmesini sağlamaktır.

Mücadelemizin temel taşı olan kadın dayanışması, erkeğin saldırılarına karşı kadının yaşam alanları yaratması noktasında büyük önem taşır. Bu yüzden devletin sığınma evleri değil kadınların birlikteliğiyle oluşturulmuş, birbirine evlerinin kapısını açan kadınların, kadın kadına dayanışmanın evleridir ihtiyacımız olan.

Ece Uzun

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 44. sayısında yayınlanmıştır.

The post Devlete “Sığınma” Kadın Kadına Dayanışma – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/01/devlete-siginma-kadin-kadina-dayanisma-ece-uzun/feed/ 0
Devletin Sempatiklik Maskesi – Mercan Doğan https://meydan1.org/2018/03/01/devletin-sempatiklik-maskesi-mercan-dogan/ https://meydan1.org/2018/03/01/devletin-sempatiklik-maskesi-mercan-dogan/#respond Thu, 01 Mar 2018 12:57:05 +0000 https://test.meydan.org/2018/03/01/devletin-sempatiklik-maskesi-mercan-dogan/   Sempati; başkalarının özellikle acılarını, sıkıntılarını anlama, ilgilenme ve onların duygularını paylaşma yetisidir. Kişinin duygu ve düşüncelerini hiç sorgulamadan, haklı olup olmadığına bakmadan aynı duygu ve düşüncede olmak, ona katılmaktır. Çocukların çoğunda doğuştan geldiği ve 4 yaş civarında geliştiği söylenir; en çok da sıkıntıda olanları teselli etme gibi davranışlarda kendini gösterir. Gündelik dilde ise iki […]

The post Devletin Sempatiklik Maskesi – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Sempati; başkalarının özellikle acılarını, sıkıntılarını anlama, ilgilenme ve onların duygularını paylaşma yetisidir. Kişinin duygu ve düşüncelerini hiç sorgulamadan, haklı olup olmadığına bakmadan aynı duygu ve düşüncede olmak, ona katılmaktır. Çocukların çoğunda doğuştan geldiği ve 4 yaş civarında geliştiği söylenir; en çok da sıkıntıda olanları teselli etme gibi davranışlarda kendini gösterir. Gündelik dilde ise iki kişiyi birbirine çeken eğilim, bir kimsenin bir başka kimseye karşı beslediği sıcak ve içten duygu anlamında kullanılır.

Sempatik; kişide bu sıcak, içten duyguları uyandıran ve sevimli şeyleri tanımlamakta kullanılan bir sıfattır.

Peki devletin sempatikliği derken kastedilen nedir?

Devletin Sempati Maskesi

Devlet çocuklara yönelik cinsel işkenceden o kadar rahatsızdır ki “kimyasal hadım”ı ve “idam”ı gündem eder. Çocuğa sempati duyuyormuşçasına “Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa, ya anasından doğduğuna pişman edilmeli ya da kurulacak bir darağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır.” açıklamaları yapılır. Gerçekten rahatsız olduğu için mi, yoksa?

Cezanın caydırıcılığı tartışmaları önemli bir yerde dursa da bir kenara bırakalım; mahkemelerde yargılama çocuktan yana yapılmıyor ki. Çocuğun doğruyu söyleyip söylemediği, “rıza”sının olup olmadığı; cinsel işkencecinin yaptıklarından çok konuşuluyor. (Ki 2016 yılında 12 yaşındaki çocukların “rıza”sının yasalaştırılmaya çalışıldığı meclis komisyonları gördük. Cinsel işkencecinin evlilik yoluyla affını öngören yasa tasarısı, kadınların mücadelesiyle geri çekilmişti.) Yargı süreci işleyecek olsa dahi cinsel işkenceye uğrayan çocukların yüzde kaçı yaşadıklarını anlatıyor ya da sorun zaten cinsel işkencenin kimi zaman aile tarafından, çoğu zamansa bizzat devlet eliyle örtbas edilmiyor mu?

Bu arada geçtiğimiz Ocak ayında da Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinde yer alan Dini Kavramlar Sözlüğü’nde “buluğ” tanımını yaparken “Kızlar 9, erkekler 12 yaşında buluğ çağına girer”; “nikah” tanımını yaparken “Buluğ çağına giren kişiler evlenebilir” ifadelerinin kullanılmasının, “çocuklara yönelik cinsel işkenceye teşvik” olduğunu görmezden gelerek gündeme dönelim. Sahi, “istismarcı” olduğu iddia edilen meclis çalışanı hala görevde, değil mi?

Devletin, cinsel işkenceye uğrayan “çocukları koruma” maskesiyle dillendirdiği hadımın, “zina yapanları” da kapsaması konuşuluyor. Yani çocuğa yönelik cinsel işkence ile evli olmayan iki yetişkin birey arasındaki cinsellik bir tutuluyor. Yani bir yandan cinselliğin tabu olma durumu pekiştirilirken diğer yandan cinsel işkence “cinsellik” olarak öneriliyor. Aynı maske ile dillendirilen idamın ise “teröristleri” de kapsaması konuşuluyor; yani iktidarın tarafında olmayan herkesi…

Zamanında Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın söylediği, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın uygulamaya çalıştığı “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.” politikası da oldukça sempatik. Devlet, ceninin yaşama potansiyelini ne kadar da önemsiyor. Tecavüze uğrayan kadının yaşamı ne olacak? Hakları yenmesin, onu da düşünüyorlar. Ve diyorlar ki “Tecavüzcüsüyle evlensin. Belki de sevecek zamanla. Başında erkek olmadan ne yapacak?” Kadının mağduriyetlerini de ortadan kaldırmaya çalışıyormuş gibi görünüp tecavüzü bir kez daha meşrulaştırıyor.

Jinekoloji muayenelerimizi bütün detaylarıyla kaydeden devlet ne kadar da sempatik, değil mi? İleride bir sağlık problemi yaşadığımızda geçmişteki verilere kolayca ulaşarak tedavi olabileceğiz. Hadi evli olmayanlarımızın ailelerine jinekoloji muayene sonuçlarımızın mesajla gönderilmesine de gülün dikeni diyelim. Hamile bırakılan 115 çocuğun kayıt altına alınmamış olmasını nasıl maskeleyecekler ki?

Tecavüzcüleri, cinsel işkencecileri cezalandırmayı bu kadar gündemleştiren sempatik devletin kendisine tecavüz eden erkeğin kafasını kesen Nevin’i ve diğer kadınları ağırlaştırılmış müebbetle yargılamayı sürdürmesi, sempatinin maskeden başka bir şey olmadığını bir kez daha kanıtlayan bir gerçektir.

Devletin, dönemin gündemlerine göre değiştirdiği sempati maskesi sempatik değil tiksinti vericidir. Yazının başında tanımını yaptığımız “sempati” kelimesi, Antik Yunan dilindeki “sympátheia: birlikte acı çekmek”ten gelir. Devlet bu kadar sempati duyuyorsa, acıyı neden birlikte çekmiyoruz da sadece biz çekiyoruz, o çekmiyor? Acının kaynağı olan devletin, acımızı gerçekten paylaşması mümkün değildir.

Maskeyi Düşürmek

Yaşanan gelişmelere bütünsel ve eleştirel bir gözle bakılıp deneyim çıkarmak, çözüm üretmek amaçlanmazsa; devletin kadın düşmanı politikalarının her biri tek başına olumsuz görünmeyebilir.

Devlet için bu sempati maskesi, propaganda malzemesi ya da başka gündemlerin kılıfıdır. Günden güne artan çocuk yaşta evlendirme fetvalarını, kadını eve kapama merakını, değersizleştirme çabalarını, giyime kuşama dahi doğrudan müdahaleyi, baskıyı, şiddeti, taciz, tecavüz, çocuklara cinsel işkence ve kadın katliamlarını silikleştirme çabasıdır. Kendi yarattığı, geliştirdiği, teşvik ettiği, öğrettiği kötülüklere uyanları, kendi çerçevesinde en ağır şekilde cezalandırıyorMUŞ gibi yaparak kendisini aklama ve yaptıklarını meşrulaştırma gayretidir. Toplumun hassasiyetlerini kullanarak bireylerin vicdanını rahatlatmak, “Devlet görevini yeterince yapıyor.” dedirtmek içindir. Evet devlet görevini yapıyor, devletin görevi tam da budur.

Bu topraklarda kadın olmak gün geçtikçe zorlaşırken düşlediğimizi eyleyebilmek için biz kadınlara düşense devletin maskesini düşürmektir.

Mercan Doğan

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 44. sayısında yayınlanmıştır.

The post Devletin Sempatiklik Maskesi – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/01/devletin-sempatiklik-maskesi-mercan-dogan/feed/ 0