Küfür – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 15 Jan 2020 16:57:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Trump, Öldürdükleri Kasım Süleymani’ye Açık Açık Küfür Etti https://meydan1.org/2020/01/15/trump-oldurdukleri-kasim-suleymaniye-acik-acik-kufur-etti/ https://meydan1.org/2020/01/15/trump-oldurdukleri-kasim-suleymaniye-acik-acik-kufur-etti/#respond Wed, 15 Jan 2020 16:57:29 +0000 https://meydan.org/?p=53403 Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bu yıl yapılacak başkanlık seçimleri için çalışmalarını sürdüren Trump, Milwaukee’deki seçim mitinginde, ay başında öldürdükleri İranlı komutan Kasım Süleymani’ye açık açık küfür etti. Trump, Süleymani’nin bombalar sebebiyle kolunu ve bacağını kaybeden yüzlerce insanın kaybından sorumlu olduğunu söyleyerek kürsüden küfür etti. ABD Başkanı, Trump şu ifadeleri kullandı: “Etrafta gördüğünüz, kolu ve bacağı olmayan birçok kadın […]

The post Trump, Öldürdükleri Kasım Süleymani’ye Açık Açık Küfür Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bu yıl yapılacak başkanlık seçimleri için çalışmalarını sürdüren Trump, Milwaukee’deki seçim mitinginde, ay başında öldürdükleri İranlı komutan Kasım Süleymani’ye açık açık küfür etti.

Trump, Süleymani’nin bombalar sebebiyle kolunu ve bacağını kaybeden yüzlerce insanın kaybından sorumlu olduğunu söyleyerek kürsüden küfür etti.

ABD Başkanı, Trump şu ifadeleri kullandı: “Etrafta gördüğünüz, kolu ve bacağı olmayan birçok kadın ve erkeği Süleymani bu hale getirdi. İşte onun sevdiği şeyler bunlardı. O, yol kenarı patlayıcılarını severdi. Irak’taki, Afganistan’daki binlerce ama binlerce yol kenarı bombasının kralı oydu. Şu an kolu ve bacağı olmayan insanların büyük çoğunluğunun nedeni bu …’dur.”

Bu sözler sonrası salon, Trump’ı alkışlayarak destek verdi. Trump, geçtiğimiz yıllarda da seçim mitinglerinde açık bir şekilde küfür etmişti.

The post Trump, Öldürdükleri Kasım Süleymani’ye Açık Açık Küfür Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/15/trump-oldurdukleri-kasim-suleymaniye-acik-acik-kufur-etti/feed/ 0
Bilim Erkekleri Küfürü Bilimselleştirdi – Meltem Çuhadar https://meydan1.org/2017/03/07/bilim-erkekleri-kufuru-bilimsellestirdi-meltem-cuhadar/ https://meydan1.org/2017/03/07/bilim-erkekleri-kufuru-bilimsellestirdi-meltem-cuhadar/#respond Tue, 07 Mar 2017 05:00:03 +0000 https://test.meydan.org/2017/03/07/bilim-erkekleri-kufuru-bilimsellestirdi-meltem-cuhadar/ Evde, sokakta, trafikte, futbol tribünlerinde, romanlarda, filmlerde… Küfür; yaşamımızın her alanına sızmış, varlığı kabullenilmiş, kadını aşağılamanın algılarda oldukça normalleşmiş halidir. Bilimciler, geçtiğimiz günlerde küfrün “aslında iyi bir şey “olabileceğini söyleyen bir takım çalışmalar yaptılar. Yapılan son araştırmalara göre, küfretmek daha çok espri yapmak ve samimi olmakla alakalıymış! Cambridge Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Still; ABD, Hollanda, […]

The post Bilim Erkekleri Küfürü Bilimselleştirdi – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Evde, sokakta, trafikte, futbol tribünlerinde, romanlarda, filmlerde… Küfür; yaşamımızın her alanına sızmış, varlığı kabullenilmiş, kadını aşağılamanın algılarda oldukça normalleşmiş halidir.

Bilimciler, geçtiğimiz günlerde küfrün “aslında iyi bir şey “olabileceğini söyleyen bir takım çalışmalar yaptılar. Yapılan son araştırmalara göre, küfretmek daha çok espri yapmak ve samimi olmakla alakalıymış! Cambridge Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Still; ABD, Hollanda, İngiltere ve Hong-Kong’da yaptığı belirli örneklem grupları üzerinde yaptığı çalışmalarının sonucunda; “Küfür ve samimiyetsizlik arasındaki ilişki zorlu bir mesele. Küfür etmek çoğu kez uygunsuz görülebilir, ancak aynı zamanda birilerinin size samimi görüşlerini ifade ettiğinin de kanıtı olabilir. Dillerini daha lezzetli olacak şekilde süzmedikleri gibi görüşlerini de filtrelemiyorlar” şeklinde bir açıklama yaptı ve küfrün “daha samimi ilişki kurmaktan” kaynaklandığını “bilimsel” olarak kanıtlamaya çalıştı.

Sıkışmış bir trafikte, bir erkeğin hiç tanımadığı birine ağız dolusu küfür etmesi, kadını aşağılamayı fanatiklik haline getirmiş ve bu konuda oldukça “yaratıcı” olan taraftarların tribünlerde karşı takımın futbolcusuna veya karşı takımın taraftarlarına cinsiyetçi ithamlarda bulunması, yolda yürüyen bir kadına giydiklerinden dolayı küfür edilmesi ve sayamayacağımız bunun benzeri sayısız örnekler… Tüm bunlar ne kadar da samimi davranışlar değil mi?

Yapılan bir başka çalışmada ise, “küfretmenin sanıldığının aksine düşük değil yüksek zekâ göstergesi olduğu” iddia edildi. New York Marist College’de psikologlar tarafından yapılan araştırmada; “bir kişinin İngilizcesinin akıcılığı ile küfürlü konuşmasındaki akıcılık arasında bir ilişki olduğu” savunuldu. Hatta küfür eden kişinin daha etkileyici bir tarzda ilişki kurabildiği ve tek bir küfrün, bir duruma dair duygu ve düşünceleri en net şekilde ifade edebileceği söylendi. Yani, bu araştırmaya göre, küfür eden insanlar, etmeyenlere oranla hem daha yüksek bir zekâya sahip hem de iletişim becerileri konusunda daha donanımlı!

Bir tartışma esnasında, karşı tarafa verecek bir cevabı kalmadığında küfür etmeye sığınanlar, kendini küfür ederek ifade edenler, üzüntü, öfke, sevinç gibi duygularını bile küfürle dillendirenler oldukça yüksek zekâya sahip insanlar olsa gerek!

Bu araştırmaları yapanların bunlarla neyi amaçladıklarını bilmiyoruz ama bu araştırmaları yapanların “erkek” olduğunu tahmin edebiliyoruz. Küfrün toplumlar içerisindeki meşruluğu yetmiyormuş gibi bu cinsiyetçi davranış bir de erkek bilimciler tarafından “bilimsellik” unvanıyla taçlandırılıyor.

Kadının aşağılanması üzerine kurulu bir sistemde, erkek aklın bu açıklamaları; bu aşağılanmanın pekiştiricisi oluyor. İster samimi olsun ister samimiyetsiz, ister yüksek zekâya sahip olsun ister düşük zekâya; küfür cinsiyetçilik; cinsiyetçilik cinsiyetçiliktir.

 Meltem Çuhadar
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 37. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post Bilim Erkekleri Küfürü Bilimselleştirdi – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/03/07/bilim-erkekleri-kufuru-bilimsellestirdi-meltem-cuhadar/feed/ 0
“Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/ https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/#respond Wed, 09 Sep 2015 19:23:41 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/ Küçükçekmece’de bir inşaatta çalışıyorum. Ağrı’dan geldiğim ilk günden beri bu bölgede farklı şantiyelerde çalıştım. Geçtiğimiz hafta bir mesai sonrası, yine Ağrı’dan gelmiş işçi arkadaşlarla beraber şantiyeden çıktık. Bekar evimiz desek de aslında evli ve bekar işçi arkadaşlarla kaldığımız, tek odalı malikanemizin yolunu tuttuk. Derken, işe başladığımızdan beri her gün kullandığımız yolda, bir anda durdurulduk. Daha […]

The post “Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi-Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak

Küçükçekmece’de bir inşaatta çalışıyorum. Ağrı’dan geldiğim ilk günden beri bu bölgede farklı şantiyelerde çalıştım. Geçtiğimiz hafta bir mesai sonrası, yine Ağrı’dan gelmiş işçi arkadaşlarla beraber şantiyeden çıktık. Bekar evimiz desek de aslında evli ve bekar işçi arkadaşlarla kaldığımız, tek odalı malikanemizin yolunu tuttuk. Derken, işe başladığımızdan beri her gün kullandığımız yolda, bir anda durdurulduk. Daha ne olduğunu anlamadan kimliklerimize bakılarak önce ıssız bir yere, ardından Sefaköy Polis Merkezi’ne getirildik. İlk durdurulduğumuz anda şok yaşamış olsak da polis merkezine gidene kadar anladık her şeyi. Devletin Kürdistan’da halkla savaşının İstanbul Esenyurt’ta bir kaç kişilik hedefiydik. Etrafımızı çevirdiği anda ite kaka bizi aracına bindiren, yol boyunca küfürler, hakaretler ve türlü aşağılamalarla darp eden, Giyadîn’de (Ağrı-Diyadin) Orhan’ın, Emrah’ın Cizre’de Baran’ın, Emin’in Esenler’de Fırat’ın katilleri bize “devletin gücünü göstermek” istiyor! Daha önce Gever’de(Yüksekova) yere yatırdığı elleri kelepçeli işçilere “gücünü gösteren” devletin, bu sefer de biz üç kürt inşaat işçisine “devletin gücünü” göstermek isteyen altı kişilik bir sivil polis grubu. Gördük! Ezilenin karşısında faşizmi gördük; zenginlerin gücünü gördük fakirlere; patronların gücünü gördük işçilere… Hem de en yalın haliyle, yumrukla hakaretle, tükürükle, silahla. Sonra, götürdükleri karakolda açlıkla… Düşünmeye başladık, devlet ve onun paralı, parasız katilleri hemen anlıyorlar; tanıyorlar bizleri. Konuşmamızdan, ten rengimizden, artık nasıl oluyorsa işçi olduğumuzu belli eden kıyafetlerimizden tanıyorlar. Anlıyorlar, dövüyorlar, öldürüyorlar. Üstüne bir de işçiliğini sorguluyorlar. Tabi devletler sadece Kürdistan’da Kürt olduğun için öldürmüyor. Aynı zamanda işçi olmak, büyük bir tehdit yaratıyor güçlü devletimize! Biz ‘üç işçi Kürt’ değil de ‘üç patron Kürt’ olsaydık böyle bir şekilde durdurulmazdık. Hem zaten o yoldan yürüyerek değil de en kötü ihtimalle özel aracımızla geçiyor olurduk. Çantalarımızda Dicle’nin Yakarışı ile Anarşist işçiler Sacco ve Vanzetti’yi anlatan romanlar yerine başarı hikayelerinin anlatıldığı kişisel gelişim kitapları olurdu. Belki o zaman değerlerimize küfürler savurmazdı katiller! Devletler korkuyor bizden; biz ezilenlerden. Bir araya geldiğimizde mahşer gününü yaşatacağız çünkü onlara! Hem yolda hem kimsenin olmadığı bir tenhada hem de karakolda bunu gördük gözlerinin içinde katillerin! Saatlerce tuttular herhangi bir sebep göstermeden…

Serbest bıraktılar bizi! Gecenin bir yarısında, nerde olduğumuzu neye maruz kaldığımızı çok da düşünemeden, kafamızda “Acaba Kürdistan ne durumda? Bugün devletin gücü kaç kişiyi katletti? Katledilenler arasında tanıdıklarım, akrabam yada arkadaşım var mı?” gibi sorularla tekrar eve doğru yürüdük. Sonraki gün erken saatlerde şantiyede olmak üzere… Suriyeli göçmenle, Amerika’daki İtalyan göçmenle, TC’deki Kürt işçilerle yani dünyanın her yerinden tüm ezilenlerle beraber bize atılan tokadın daha güçlüsünü atmak üzere. Asıl onlar ezilenlerin gücünü görecekler!

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Her Ezilen İçin Güçlü Bir Tokat Olmak” – Cem İleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/09/her-ezilen-icin-guclu-bir-tokat-olmak-cem-ileri/feed/ 0
Futbola Siyaset Bulaştıranların Ligi “Gazoz Ligi” https://meydan1.org/2015/02/13/futbola-siyaset-bulastiranlarin-ligi-gazoz-ligi/ https://meydan1.org/2015/02/13/futbola-siyaset-bulastiranlarin-ligi-gazoz-ligi/#respond Fri, 13 Feb 2015 14:01:50 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/13/futbola-siyaset-bulastiranlarin-ligi-gazoz-ligi/ Çocukken, araba geçmeyen sokak aralarında, plastik topumuzla maçlar yapardık. Kalelerimizi ya kuytu köşelerden bulduğumuz taş parçalarıyla ya da boş bir duvara boyumuz el verdiğince beyaz tebeşirle çizerdik. Topu kaleye yolladığımızda, gol sevinci içerisinde, şut çekerken ayağımızdan fırlayan ayakkabının peşine düşerdik. O zamanlarda, kaybeden takım kazanana gazoz ısmarlardı. Gazoz Ligi, televizyonlarda binbir küfür eşliğinde oynanan ve […]

The post Futbola Siyaset Bulaştıranların Ligi “Gazoz Ligi” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Çocukken, araba geçmeyen sokak aralarında, plastik topumuzla maçlar yapardık. Kalelerimizi ya kuytu köşelerden bulduğumuz taş parçalarıyla ya da boş bir duvara boyumuz el verdiğince beyaz tebeşirle çizerdik. Topu kaleye yolladığımızda, gol sevinci içerisinde, şut çekerken ayağımızdan fırlayan ayakkabının peşine düşerdik. O zamanlarda, kaybeden takım kazanana gazoz ısmarlardı.

Gazoz Ligi, televizyonlarda binbir küfür eşliğinde oynanan ve her yerinden reklam fışkıran maçlarda gördüklerimizi barındırmayan ama çocukken mahallemizde “gazozuna” oynadığımız maçlardaki samimiyeti, dayanışmayı ve dostluğu vaat eden alternatif bir futbol ligidir.

Gazoz Ligi’nin ortaya çıkışı, futbol oyunu dışında her türlü oyunun oynandığı endüstriyel futbolun entrikalarla dolu 2010 Dünya Kupasının hemen öncesine rastlar. Yazarlar ve sanatçılar, Yazarlar Dünya Kupası’na katılmak üzere Ayazma adıyla amatör bir takım oluşturmuştur. Ayazma’nın hazırlık sürecinde, Ayazma oyuncuları ve onunla hazırlık maçları oynayan, organize eden ‘eş dost’ takımları ‘’Biz niye kendi aramızda yapmıyoruz? Bir şekle şemale sokalım” derler. Ve böylece insanların 11’e 11, ofsayt dahil tüm kurallara uygun şekilde, büyük sahada oynayabildiği, takımlarının skorlarını, kendi gol ve assist skorlarını internet sayfalarından takip edebildiği Gazoz Ligi’ni kurarlar.

Ligin kurucularından Taylan Ege Cingöz, yaptığımız sohbette amatör ruh çerçevesi içerisinde 11’e 11 maç deneyiminin önemli olduğunu söylüyor. Çünkü sıradan insanların, lisanslı futbolcu olmadıkları sürece, televizyonlarda gördükleri o büyük sahalarda top oynama şansları yok. Sponsorlukla ilgili görüşlerini sorduğumuzdaysa şunları ekliyor: “’Başka bir Futbol mümkündür’ mantalitesinden hareketle yola çıkıyoruz. O başka futbolda ne var? Ne var değil, daha doğrusu ne yok? Sponsor yok. TFF yok. Mahalle futbolu kuralları geçerli. Diğer her şey var ama o büyük karar vericiler, bizim yerimize karar veren o egemen güçler, onların hiçbiri yok. Biz bütün kararları kendimiz veriyoruz.”

gazozligi1

Irkçılık, milliyetçilik, cinsiyetçilik, küfür, kasten faul yapmak gibi konularda taviz gösterilmiyor. Oyun esnasında yapılan fauller ile ilgili her takımdan birer kaptanın katıldığı kurul, faul yapan kişinin ceza alıp almayacağına birlikte karar veriyor. Tabii bu ligi sadece iş çıkışı arkadaşlarla halı saha maçı yapmak gibi görmüyorlar. Evet, futbolu gerçekten seviyorlar. Ama asıl dertleri sadece futbol oynamak değil. Buranın onlar için aynı zamanda dönüştürücü bir yer olduğunu düşünüyorlar. Mesela maç öncesi sohbet ederken ya da maç dışında buluştuklarında yaşama ve futbola bakış açılarını konuşarak birbirlerini dönüştürüyorlar. Örneğin bir oyuncu maç sırasında reflekslerine kadar inmiş küfür alışkanlıklarını dönüştürerek kısa zaman sonra küfür etmeyen, hatta elinde Nietzsche kitabıyla dolaşan birine dönüşebiliyor. Dönüşmemekte ısrarlı olup ligin duruşuna ve kararlarına sürekli ters düşen kişiler ligden atılabiliyor. Fakat bu yine tüm takımların ortak kararıyla gerçekleşiyor.

Lig toplam 13 takımdan oluşuyor: Ahparig, Avamgücü, Dinamo Express, Epicballz, Espora, Etkisiz Eleman, İstanpauli FM, İTÜ İMK, Kara Mizah, Kargaspor, Maça Maça, Spartakistanbul ve Tiyatro. Bütün takımlar belli bir konsept taşıyor içerisinde. Politik bir kimlikten, bir mahalleden, bir üniversiteden, meslek grubuna kadar genişletebiliriz takımları oluşturan bu konseptleri. Örneğin; Ahparig, Kurtuluş mahallesindeki Ermeni’lerin kurduğu bir takım. Spartakistanbul ise eski İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrenci direniş hareketinden gelme ve hala aktif siyasetin içerisinde olan kişilerin kurduğu bir takım. Haliyle her bir takımın lige kattığı farklı bir etki oluyor. Tabii bu saydığımız takımlar içerisinde lisanslı tek bir futbolcu bile bulunmuyor. Bu da lig içerisindeki rekabetin dengesini koruyor ve oynanan futbolu eğlenceli kılıyor. Ligin samimiyetinden kaynaklı, bir takımdaki samimiyet, farklı takımdaki oyuncular arasında da gelişmiş. Eğer bir karşılaşmada takımlardan herhangi biri oyuncu eksikliği yaşarsa, başka bir takımdan kişi katılabiliyor. Bir önceki maçta forma giyen oyuncuyu sonraki maçlarda sahada hakem olarak ya da daha önce de bahsettiğim gibi başka bir takımın formasını giyerken görebiliyorsunuz. Bahsetmemek olmaz, hakemler arasında TFF’nin eşcinsel olduğundan ötürü cezalandırdığı Halil İbrahim Tunçdağ da var.

Günümüzde futbola siyaset bulaştırmama konusunda bir tartışma yürürken, Gazoz Ligi ‘’Futbola siyaset bulaştırmayacaksak ne yapacağız?’’ diyor. Örnek olarak, Spartakistanbul takımının kara-kızıl formalarıyla sahadayken tam santra düdüğü çalmadan önce ‘’Yaşasın Komünizm!’’ diye bağırdıklarını anlatıyorlar. Kısacası insanların burada sadece futbol için bulunmadıklarından özellikle söylüyorlar.

Gazoz ligi katılıma açık bir ligtir. Kendisi gibi endüstriyel futbolun karşısında olan, sponsorsuz, amatör ruhla oynanan alternatif liglerle dayanışma içerisindedir. Gazoz Ligi ve benzeri alternatif liglere olan katılımın artmasıyla, endüstriyel futbolun dışında, insanların dostluk ve dayanışma ilişkilerini kurabileceği, ticarileşmeyen, rekabetsiz ve eğlenceye dayalı bir futbolun örgütlenmesi de güçleniyor.

Söyleşi:  Burak Çiçek & Furkan Çelik

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post Futbola Siyaset Bulaştıranların Ligi “Gazoz Ligi” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/13/futbola-siyaset-bulastiranlarin-ligi-gazoz-ligi/feed/ 0
Küfürle Değil, İnatla Diren – Zeynep Kocaman https://meydan1.org/2013/07/24/kufurle-degil-inatla-diren-zeynep-kocaman/ https://meydan1.org/2013/07/24/kufurle-degil-inatla-diren-zeynep-kocaman/#respond Wed, 24 Jul 2013 17:23:04 +0000 https://test.meydan.org/2013/07/24/kufurle-degil-inatla-diren-zeynep-kocaman/ Küfür etmenin sokak edebiyatı olduğunu savunarak dilinden düşürmeyen kişi aslında ataerkil çıkmazın da içerisine düşmüş demektir. Ataerkil sistemin bir gereği olarak sokakta erkek iktidarı egemendir, yani sokak kültürü aynı zamanda bir erkeklik kültürüdür de. Erkeklik kültürel bir olgudur ve en büyük korkusu kadınsılaşmaktır. Sonuç olarak sistemin ataerkil yapısı içinde erkek, cinselliğe ve kadın bedenine karşı […]

The post Küfürle Değil, İnatla Diren – Zeynep Kocaman appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Küfür etmenin sokak edebiyatı olduğunu savunarak dilinden düşürmeyen kişi aslında ataerkil çıkmazın da içerisine düşmüş demektir. Ataerkil sistemin bir gereği olarak sokakta erkek iktidarı egemendir, yani sokak kültürü aynı zamanda bir erkeklik kültürüdür de. Erkeklik kültürel bir olgudur ve en büyük korkusu kadınsılaşmaktır. Sonuç olarak sistemin ataerkil yapısı içinde erkek, cinselliğe ve kadın bedenine karşı duyduğu büyük endişe nedeniyle çoğu zaman şiddete yönelir. Çünkü varoluşunu ve iktidarını, öldürerek kazanabilir. Erkek, erkekliğinin yeteri kadar onaylanmadığını, tehdit altında olduğunu hissettiği her an, kadınsılaşmamak adına sertleşir. Bu kişisel ve ruhsal bir trajedidir aynı zamanda, ama bu trajedinin kurbanları sadece kadınlar değildir. Erkeklerde kendi hemcinslerine yönelik birer ezme zorunluluğu yaratan bu durumdan oldukça rahatsızlardır. Erkeklik kültürü kadını da kadın görünümlü bir erkek haline dönüştürebilir. Mesele bu iktidardan sıyrılarak, kültürel aynı zamanda da toplumsal olarak belirlenmiş kalıplardan çıkmaktır. İktidarı reddetmektir.

Küfür kadın cinselliği üzerinden yükselir

Küfür bu kültürün dilde ki halidir ve böylelikle kadın diline oranla erkek dilinde daha fazla barınır. Cinsel iktidarın kadına yönelik bir tahakküm aracı olarak kullanılan küfür genellikle kadın cinselliği üzerinden yükselir.

Küfür doğrudan cinsiyetçidir aynı zaman da dilde ki şiddetin açığa vurulmuş halidir. Kişi tahakkümün her türlüsüne karşı öfke duyabilir ve bu öfkesini farklı şekillerde ifade edebilir, bu durumun en zararsız olduğu düşünülen ifadesi küfürdür. Sahibi ‘dilin kemiği yok, bir an da ağızdan çıkıyor’ dese de, kullandığımız dil bir iktidar bir tahakküm haline dönüşebilir. Cinsel iktidar olan erkek karşısında, yıpratılan, aşağılanan ve onur kırıcı söze maruz kalan kişi için dilin kemiği yok demek onu yok saymak demektir. Ataerkil sistemde kadının varlığı zaten olabildiğince yok sayılır ve görmezden gelinir. Küfür de genellikle kadını hedef aldığından ne kadar aşağılayıcı, yıpratıcı ve onur kırıcı olsa da ne hissettirdiğinden çok toplumsal kabulde ki esasına göre değerlendirilir ve önemsenmez.

Bütün küfürler ataerkildir

Cinsel yönelimi erkeklik kültürü dışında yaşayan kişiler de doğrudan bu cinsiyetçi dilin, küfürün hedefi olurlar. Mesela aşağılayıcı dilde ki ifadesi ibne olan doğrusu eşcinsel olan ifade kadını değil, erkeğin iktidarsızlığını hedef alır. Yani erkeğin iktidarıyla özdeşleştirilen cinsel organı onu erkek yapan ya da yapamayan şeydir.

Küfürü sadece bir tepki unsuru olarak masumane bir şekilde savunsak dahi her masum küfür tepkisini yaratmadığı takdirde onaylamadığımız bir tarza evrilecektir. Çünkü küfür karşısındakini oldukça öfkelendirecek tepkiselliği yaratmalıdır. Küfürün kültürel olduğu düşünülürse yaşadığımız coğrafyanın geleneksel kalıpları üzerinden türemektedir. Mesela müslüman bir toplumda kişinin dinine, cinsiyetçi bir toplumda da kişinin namusuna dil uzatılamaz. Oysa ki yaşadığımız toplumda küfürlerin çoğunluğu bu örneklerden türetilir ve bu yüzden tepkiselliği yüksektir.

Küfüre tepki vermeliyiz

Küfürü dilimizden çıkarmalı iktidarsız bir dil ve ilişki biçimi oluşturmalıyız. Küfüre karşı tepki vermeli ve kullanıldığı her alanda müdahaleci olmalıyız. Gezi parkı direnişi sırasında direnişte ki kadınlar duvarlara yazılan, sloganlarda sözü geçen cinsiyetçi sözleri eleştirerek kadınların katılımıyla bir küfür atölyesi gerçekleştirmişlerdi. Hatta duvarlara yazılan küfürleri silerek doğrudan eyleme geçmişlerdi. Direnirken, direnişin önemli başka bir yerinden tutarak kendi hassasiyetlerini dile getiren bu çaba oldukça anlamlıydı.

Küfürle değil, inatla diren

Biz kadınlar hayatlarımızın her alanında birçok nokta da direnmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Küfüre karşı cinsiyetçi olmayan yeni küfürler üreterek ya da erkeği hedef alan tarzda bir tepkisellik yaratarak değil, iktidarın her türlüsünü hayatlarımızdan söküp atarak mücadele etmeliyiz. Küfürün dildeki tahakkümün bir yansıması olduğunu düşünürsek bulacağımız en doğru çözüm bu tahakkümü tümüyle ortadan kaldırmak olacaktır. Direniş sokaklarda, meydanlarda, yaşadığımız semt parklarında, her yerde tüm karalılığı ve coşkusuyla sürerken kadınlar olarak, direnç noktalarımızı dillendirmek son derece önemlidir.

Yeni bir yaşam, yeni bir ilişki biçimi ve yeni bir mücadele için küfürle değil, inatla direnmeliyiz.

Zeynep Kocaman

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 11. sayısında yayımlanmıştır.

The post Küfürle Değil, İnatla Diren – Zeynep Kocaman appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/07/24/kufurle-degil-inatla-diren-zeynep-kocaman/feed/ 0