Kürdistan – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 29 Oct 2021 11:52:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Kürdistan’a Kürdistan Diyen Esnaf Gözaltına Alındı https://meydan1.org/2021/10/29/kurdistana-kurdistan-diyen-esnaf-gozaltina-alindi/ https://meydan1.org/2021/10/29/kurdistana-kurdistan-diyen-esnaf-gozaltina-alindi/#respond Fri, 29 Oct 2021 11:52:47 +0000 http://meydan1.org/?p=74579 İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Siirt ziyaretinde “Burası Kürdistan’dır ama inkar ediliyor” diyen esnaf Cemil Taşkesen gözaltına alındı.  İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Siirt’in Kurtalan ilçesindeki ziyaretinde, “Bulunduğunuz yer ‘Kürdistan’dır” diyen esnaf Cemil Taşkesen, gözaltına alındı. Taşkesen’in yaptığı konuşmaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.  Siirt Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Cemil Taşkesen’in, […]

The post Kürdistan’a Kürdistan Diyen Esnaf Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Siirt ziyaretinde “Burası Kürdistan’dır ama inkar ediliyor” diyen esnaf Cemil Taşkesen gözaltına alındı. 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Siirt’in Kurtalan ilçesindeki ziyaretinde, “Bulunduğunuz yer ‘Kürdistan’dır” diyen esnaf Cemil Taşkesen, gözaltına alındı. Taşkesen’in yaptığı konuşmaya ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi.

 Siirt Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Cemil Taşkesen’in, “Dilimiz inkar ediliyor, kimliğimiz inkar ediliyor, ‘Kürdistan’ inkar ediliyor. Biz buna karşıyız. Şu an sizin bulunduğunuz yer ‘Kürdistan’dır ama ne yazık ki mecliste bu ‘Kürdistan’ inkar ediliyor” sözleri üzerine Kurtalan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla soruşturma başlatıldığı ve soruşturma kapsamında sabah saatlerinde Cemil Taşkesen’in evi aranarak polisler tarafından gözaltına alındığı öğrenildi.

The post Kürdistan’a Kürdistan Diyen Esnaf Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/10/29/kurdistana-kurdistan-diyen-esnaf-gozaltina-alindi/feed/ 0
Orduların İlk Hedefi Akdeniz https://meydan1.org/2020/08/10/ordularin-ilk-hedefi-akdeniz/ https://meydan1.org/2020/08/10/ordularin-ilk-hedefi-akdeniz/#respond Mon, 10 Aug 2020 13:08:16 +0000 https://meydan.org/?p=62374 Devletler, savaşlar ve katliamlarla kurulmuştur. Varlıklarını savaşlara ve katliamlara borçlu olduğunun farkında olan devletler, devamlılığını sağlayabilmek için de savaşlara ihtiyaç duyar. Savaş ve katliamlarda milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan devletler, insanları sürekli militarist ve milliyetçi politikalarının neticesinde düşman söylemleriyle kendisine bağlı tutmaya çalışır. Devletler çıkarları için dün söylediğini bugün yalanlayabilir. Dün Kürt Sorunu vardır […]

The post Orduların İlk Hedefi Akdeniz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devletler, savaşlar ve katliamlarla kurulmuştur. Varlıklarını savaşlara ve katliamlara borçlu olduğunun farkında olan devletler, devamlılığını sağlayabilmek için de savaşlara ihtiyaç duyar. Savaş ve katliamlarda milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olan devletler, insanları sürekli militarist ve milliyetçi politikalarının neticesinde düşman söylemleriyle kendisine bağlı tutmaya çalışır.

Devletler çıkarları için dün söylediğini bugün yalanlayabilir. Dün Kürt Sorunu vardır dediğin ülkede iktidarda kalabilmek için Kürt Sorunu’nu çözdük diye bu sorunu daha da derinleştirebilirsin örneğin. Ya da “NATO’nun Libya’da ne işi var?” dedikten sonra Libya’da gerçekleştirecek saldırılar için İzmir’de NATO karargahı kurulmasına önayak da olabilirsin.

Bu tabloyu güncel olarak Akdeniz’e kıyısı olan devletlerin savaş politikalarında rahatça görebiliyoruz. Güncel durumda Akdeniz’de birçok sorun birbirine girmiş durumdadır ve bu savaş ortamını Gordion düğümüne rahatlıkla benzetebiliriz. Meşhur hikayeye göre Gordion düğümünü çözecek olan kişi, bütün Asya kıtasının hakimi olacaktır. Gordion düğümüyse çözülmesi imkansıza yakın bir düğümdür. Gordion düğümünü çözmeye çalışan Büyük İskender, düğümü çözmeyi başaramayınca kılıcıyla düğümü keser. Gerçekten de birçok toprakta katliamlar yaparak ilerleyen Büyük İskender Asya’nın tek hakimi olacak gibidir. Ancak İskender’in 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölümü Gordion düğümünü çözmek yerine iktidar hırsına dayanamayarak kılıcıyla kesmesinin cezası olarak yorumlanır. Peki bütün Akdeniz’de tek hakim olmayı sağlayabilecek düğüm nedir ve bunu kim, nasıl çözecektir?

Öncelikle devletlerarası ilişkilere baktığımızda tek bir devletin kendi politikasını Akdeniz’deki birçok devlete istediği gibi dayatmasının pek olanaklı olmadığını söyleyebiliriz. Ancak bu durum, devletlerin Gordion düğümünü kılıçla çözmeye çalışmasını engellememektedir.

Akdeniz’e kıyısı bulunan devletler arasında en yakın savaş ihtimali, TC Devleti ve Mısır arasında değerlendirilmektedir. Suriye Başkanı Esad’ı iktidardan indirmek için yıllardan beri uğraşan TC Devleti’nin arkasında durduğu cihatçılarla Suriye arasındaki sıcak çatışmayı devletler arasındaki bir savaş olarak değerlendirmezsek tabi. Peki nasıl oldu de TC ile Mısır arasındaki bir savaş ihtimalinden bahsedilmektedir?

Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin sonuçlarından biri, Libya’da birçok devletin dahil olduğu “iç savaş”ın çıkması oldu. Bu “iç savaşta” Fayez El Serrac liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve Libya Ulusal Ordusu lideri Halife Hafter’in başını çektiği başlıca iki güç bulunmaktadır. TC, Fayez El Serrac’a arka çıkarken Mısır da Halife Hafter’in arkasında durmaktadır. Mısır ile birlikte Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de hareket etmektedir. TC ile birlikte UMH’yi destekleyen devletler arasında ise Katar var. ABD de Rusya’nın Libya’da artan rolünden endişe duyarak harekete geçmeye hazır görünüyor.

TC ile Mısır’ı karşı karşıya getiren ilk çatışmaysa Libya’da yaşanmadı. Mısır, Arap Baharı’nın birçok sonuç doğurduğu ülkelerin başında geliyor. Sonucunda Müslüman Kardeşler’i iktidara getiren ayaklanmalar Mısır’da yaşanmıştı örneğin. Ancak şu an Mısır Devlet Başkanı olan Sisi’nin darbesiyle Müslüman Kardeşler iktidardan indirilmişti. Bu süreçte TC, Müslüman Kardeşler’i desteklemekten hala vazgeçmeyen bir devlet olarak Sisi’nin düşmanı pozisyonunda bulunuyor. Mısır’ın Libya’yla uzun bir sınırı var ve Mısır, Libya’da iktidarda Müslüman Kardeşler düşüncesinde bir yönetimin olmasını kendisine tehdit olarak görüyor. TC’nin Libya’da bulunma sebepleri arasında Müslüman Kardeşler’i desteklemesinin yanında geçmiş yıllarda yaptırdığı yatırımlardan dolayı oluşan alacaklarını tahsil etme ve yatırımlarını devam ettirme amacı olduğunu da yeri gelmişken eklemek gerekir.

Ancak Gordion düğümünü oluşturan sadece bunlar değil. Yıllardan beri süren savaşlardan biri de bilindiği üzere Suriye’de yaşanmakta. TC, bu savaşta Suriye Devlet Başkanı Esad’a karşı cihatçıları desteklemekte. TC’nin isteği ve arzusu Suriye’de de Müslüman Kardeşler çizgisinde bir yönetim olması. Ancak Mısır’ın aksine Suriye’de Müslüman Kardeşler’in örgütlenmesi büyük oranda engellenmişti. Suriye’deki Müslüman Kardeşler, “iç savaş” başlamadan önce Esad’a karşı etkili bir hareket oluşturamadığı gibi bunu savaş sırasında da başaramadı. Bu nedenle TC, birçok savaş suçu işleyen cihatçı örgütleri destekledi veya etkin olduğu yerde bu örgütlerin faaliyetine göz yumdu. TC, yeri geldiğinde de Kürtlere karşı cihatçıları kullandı. Suriye topraklarını işgal edilmesine gerekçe olarak Kürtlerin, Antakya’yı da alarak Akdeniz’e açılacağına dair olanaksız bir senaryo iç politikada propaganda aracı olarak kullanıldı. Kürtlerin bırakalım TC’den toprak alıp Akdeniz’deki Gordion düğümüne dahil olmayı amaçladığını Rojava’daki Suriye, Rusya ve ABD arasındaki çatışmalarda devletlerin entrikalarında birer kukla olmaktansa yaşam mücadelesi içerisinde olduklarını belirtmek gerekir.

Mısır’ın mevcut yönetiminin gücü itibariyle etkisi olmasa da Suriye’deki gelişmelerden memnuniyet duymadığı açık. Gordion düğümünü burada daha sıkı hale getiren cihatçıları temsil eden TC’nin karşısında İran’ın desteğini alan Rusya’nın olması. Rusya, Suriye söz konusu olduğunda TC’nin başlıca muhatabı ve Rusya, TC’nin karşısına Libya’da da çıkıyor. TC ve Rusya’nın savaş uçaklarının Suriye’de düşürüldüğünü ve TC’de görevli bir cihatçı polis tarafından Rus Büyükelçi Andrey Karlov’un öldürüldüğünü belirtmek gerek. Libya’da veya Suriye’de yaşanan önemli gelişmeler bu yüzden birbirini etkilemeye oldukça yakın. Zaten TC de Libya’da karada hareket ettirdiği kara gücünü Suriye’deki cihatçılardan devşirmekte. Rusya’nın Libya’da paralı askerlerden oluşan Wagner’i kullanması gibi TC’nin de Suriye ve Libya’da kendi paralı askerlerini sahaya sürdüğü bilinen gerçekler. 21. yüzyılda devletlerin, kendilerinin dahil oldukları savaşları “iç savaş” olarak adlandırdığını ve yüzbinlerce askerden oluşan orduların yerine paralı askerleri kullandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Akdeniz’i bir savaş alanı olmanın eşiğine getirense sadece Libya ve Suriye’de yaşanan gelişmeler değil. Bir de söz konusu olan Kıbrıs adası çevresindeki olası petrol ve doğalgaz rezervleri. TC Devleti, Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rezervlerini başta Güney Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere bir başka devlete bırakmak istemiyor. Bu amaçla ilk olarak kendisinden başka bir devlet tanımadığı için devletlerarası alanda meşruluğu olmayan KKTC ile daha sonra Libya’daki müttefikiyle çeşitli anlaşmalar imzaladı. Buna karşılık olarak da Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve Mısır kendi aralarında bir anlaşma imzaladı. Bu 4 devletin imzaladığı anlaşmayla çıkacak doğalgazsa Avrupa’ya ihraç edilmek isteniyor. Böylece Avrupa Birliği’nin de Rusya’ya doğalgaz bağımlılığı bir nebze de olsa azalıyor.

Söz konusu Akdeniz olunca bu denizde çıkarları olup Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde Ortadoğu’da etkinliğini artıran Fransa da Gordion düğümüne dahil oluyor. Fransa, TC’nin güç kazanma çalışmalarını kendisi ve Avrupa için bir tehdit olarak görüyor. Çünkü kendisi de halihazırda Ortadoğu’da ve Afrika’da çeşitli yatırımlarla güçlenmeye çalışıyor.

Tüm bunlar düşünüldüğünde rahatlıkla söyleyebiliriz ki orduların ilk hedefi Akdeniz oluyor. Savaşlar söz konusu olduğunda ilk önce gerçekler ölüyor. 20. yüzyılın başlarında Mustafa Kemal, Büyük Taarruz adı verilen savaşta askerlerine Akdeniz’e gitme emri vermesine rağmen ordular Akdeniz’e değil Ege Denizi’ne gitmişti. Bu basit bir harita hatası mı? Doğal olarak değil. Yunanistan ve Türkiye arasındaki denize Ege Denizi denmesi, Ege isminin geldiği Yunan mitoljisine yapılan atıfla Yunan egemenliğini çağrıştıracağı için orduların ilk hedefi Ege Denizi değil Akdeniz oldu.

Yazının başından beri saydığımız devletlerin de en az TC kadar kendilerinin yön vermek istediği politikalar olduğu için onlar da kendi isimlendirmesini yapacaktır. Devletler, gerçekleri değiştirebildikleri ve gerçeklerin üzerini örtebildikleri sürece ayakta kalabilirler. Bu yüzden TC’yi yöneten ve İslamcı olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın, aşırı milliyetçi Devlet Bahçeli’yi yanına alarak cihatçıları ve TC askerlerini Libya topraklarında kullanması sonucunda Mısır’la savaşa girmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Yunanistan, İsrail, Fransa, Rusya ve ABD gibi devletlerin de ordularını Akdeniz’e sürdüğünü veya sürmeye çalıştığını düşündüğümüzde bu savaşta hayatları hiç önemsenmeden öne sürülen ezilenlere kalan sadece devletlerin savaşlarında hayatlarını kaybetmek mi olacak? Gordion düğümünü çözmek bir lidere mi bırakılacak yoksa ezilenler Gordion düğümü masallarıyla uğraşmadan özgürlükleri için ayaklanacak mı? İktidardakiler ne derlerse desinler biz ezilenler devletlerin savaşında ölmek veya özgürlük için mücadele ederek yaşamak arasında bir seçim yapmak durumundayız.

The post Orduların İlk Hedefi Akdeniz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/08/10/ordularin-ilk-hedefi-akdeniz/feed/ 0
Irak’ta IŞİD Saldırısı: En Az 7 Ölü https://meydan1.org/2019/08/01/irakta-isid-saldirisi-en-az-7-olu/ https://meydan1.org/2019/08/01/irakta-isid-saldirisi-en-az-7-olu/#respond Thu, 01 Aug 2019 10:39:09 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47445 Irak’ta militanların düzenlediği iki ayrı saldırıda en az 7 kolluk kuvveti hayatını kaybetti, 16 kişi de yaralandı. Resmi kaynaklar saldırıyı IŞİD’in yaptığını açıkladı. Salahuddin bölgesinin Dujail kasabasında, başkent Bağdat’ın 50 km kuzeyinde İran destekli Irak’a bağlı kolluk kuvvetlerine düzenlenen ilk saldırıda 3 askeri güvenlik görevlisiyle 2 polis öldü. İkinci saldırıda Süleymaniye şehrinin Kola Jawi köyünde […]

The post Irak’ta IŞİD Saldırısı: En Az 7 Ölü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Irak’ta militanların düzenlediği iki ayrı saldırıda en az 7 kolluk kuvveti hayatını kaybetti, 16 kişi de yaralandı. Resmi kaynaklar saldırıyı IŞİD’in yaptığını açıkladı.

Salahuddin bölgesinin Dujail kasabasında, başkent Bağdat’ın 50 km kuzeyinde İran destekli Irak’a bağlı kolluk kuvvetlerine düzenlenen ilk saldırıda 3 askeri güvenlik görevlisiyle 2 polis öldü.

İkinci saldırıda Süleymaniye şehrinin Kola Jawi köyünde havan topuyla düzenlendi. Bu saldırıda da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı iki kolluk kuvveti hayatını kaybederken 14 kişi de yaralandı.

IŞİD henüz saldırıları resmen üstlenmedi.

The post Irak’ta IŞİD Saldırısı: En Az 7 Ölü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/08/01/irakta-isid-saldirisi-en-az-7-olu/feed/ 0
Devlet Katliamdır, ‘KUYU’dur https://meydan1.org/2018/02/05/devlet-katliamdir-kuyudur/ https://meydan1.org/2018/02/05/devlet-katliamdir-kuyudur/#respond Mon, 05 Feb 2018 08:21:57 +0000 https://seninmedyan.org/?p=28305 Dargeçit’te 4 Kasım 1998 tarihinde Davut Altınkaynak(13), Seyhan Doğan(14), Nedim Akyön(16), Mehmet Emin Aslan(19), Abdurrahman Olcay(20), Abdurrahman Coşkun(21), Hikmet Kaya(24) ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan ilçe jandarma komutanlığına bağlı askerler tarafından kaçırılarak katledilmişlerdi. 90’lı yıllarda JİTEM tarafından yapılan katliamlar yönetmen Veysi Altay tarafından belgeseli çekildi. Faili devlet cinayetlerinde katledilenlerin atıldığı asit kuyularından yola çıkarak yapmış […]

The post Devlet Katliamdır, ‘KUYU’dur appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Dargeçit’te 4 Kasım 1998 tarihinde Davut Altınkaynak(13), Seyhan Doğan(14), Nedim Akyön(16), Mehmet Emin Aslan(19), Abdurrahman Olcay(20), Abdurrahman Coşkun(21), Hikmet Kaya(24) ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan ilçe jandarma komutanlığına bağlı askerler tarafından kaçırılarak katledilmişlerdi. 90’lı yıllarda JİTEM tarafından yapılan katliamlar yönetmen Veysi Altay tarafından belgeseli çekildi.

Faili devlet cinayetlerinde katledilenlerin atıldığı asit kuyularından yola çıkarak yapmış olduğu belgesele “BÎR” ismini veren Altay, JİTEM tarafından 30 Ekim-3 Kasım 1995 tarihleri arasında Dargeçit ilçesi ve köylerinde gözaltına alındıktan sonra katledilen ve aralarında çocukların da bulunduğu 7 kişinin hikayesini işledi.

Bazı Görüntüler Silindi

Kürdistan’ın toplu mezara dönüşmüş köylerine gitmek, kuyulara atılan kemikleri aramak, psikolojik olarak herkes gibi beni de çok zorluyor” diyen Altay, belgeselde işlenen Dargeçit’in güllük gülistanlık bir yer olmadığını, karakollarla gözlenen, dört tarafı çevrilmiş, askerlerin dolaştığı bir alan olduğunu söyledi. Bu nedenle çekimler konusunda ciddi zorluklar yaşadıklarını ifade eden Altay, “Bazı görüntüler alındı, silindi. Ama belgeselini çektiğimiz konu, kayıp yakınlarının verdiği mücadelenin yanında bunlar zorluk olarak değerlendirdiğimiz şeyler değildi. En fazla istediğimiz görüntüler olur, onları hayata geçiremediğimiz oldu” dedi.

Kolektif Olarak Hazırlanan Bir Belgesel Bu

4 yılık bir çalışmanın sonucunda belgeseli tamamladığını dile getiren Altay, “O süreçte umulmadık kemikler bulundu. Hediye annenin belgesel bitmeden yaşamını yitirmesi benim için çok olumsuz bir şeydi” dedi. Altay, “Sıfır ekonomiyle, gönüllülük esasıyla yürütüldü. Kolektif bir anlayışla tamamladık” ifadesinde bulundu.

BÎR Kuyu Demek Hafıza Demek

Tirua köyünün kuyuları ile meşhur olduğunu belirten Altay, “Bîr” isminin de buradan geldiğini söyledi. Köyün geçmişte JİTEM tarafından kullanıldığını ve 4 tarafı koruyucu, askerlerle çevrili olduğunu belirten Altay, “90’lı yıllarda kaybedilen, katledilen insanların birçoğu o kuyularda yatıyor. Biz sadece bir tanesini açtık. İki tane cenaze çıkardık. Ben o kuyuların hepsine girmek isterdim. Çünkü o kuyular bizim yüreğimizde çok derin yaralar açtı. Asit kuyusu olarak adlandırdığımız kuyular. Filmin ismini de BÎR koyduk. BÎR Kürtçe’de hem hafıza hem kuyu anlamına geliyor. O kemikler BÎR’de bulundu. Devletin nasıl katlettiğini biliyoruz. ‘Faili meçhul’ demek ciddi bir haksızlık. Bu kadar şeffaf cinayet işleyen devlete ‘meçhul’lük katmak haksızlık” diye konuştu.

Direnişin Ne Kadar Büyük Olduğunu Göreceksiniz

Yakında belgeselin yayınlanacağını belirten Altay, izleyicilerin belgeselde “Devletin kirli yüzünü, Kürdistan’da devletin işlediği kirli işlerini, insanları nasıl mağdur ettiğini görecekler. Devletin büyüklüğüne karşı topraklarını terk etmeyen insanların direnişlerinin ne kadar büyük olduğunu görecekler. 20 yıl öldüğünü bildiği çocuğunun kemiklerini aramanın mücadelesini bulacaklar. Devletin kemiklere, ölümlere yaklaşım biçimini” göreceğini söyledi.

Kaynak : Mezopotamya Ajansı

The post Devlet Katliamdır, ‘KUYU’dur appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/05/devlet-katliamdir-kuyudur/feed/ 0
Deniz Naki: “Yaptıklarım İçin Pişman Değilim Aklım Yapamadıklarımda” https://meydan1.org/2018/01/31/deniz-naki-yaptiklarim-icin-pisman-degilim-aklim-yapamadiklarimda/ https://meydan1.org/2018/01/31/deniz-naki-yaptiklarim-icin-pisman-degilim-aklim-yapamadiklarimda/#respond Wed, 31 Jan 2018 14:27:26 +0000 https://seninmedyan.org/?p=27925 Kürt olduğu için sürekli saldırılara maruz kalan Amedspor’lu Deniz Naki, ömür boyu futboldan men edilmesinin ardından açıklama yaparak; “Yaptıklarım İçin Pişman Değilim Aklım Yapamadıklarımda” dedi. Futboldan men edilen Deniz Naki, “Veda değil var olma mesajı” olarak tanımladığı açıklamasında, yaşadıklarından dolayı Amedspor’a ve topraklarına dönemediğini, ancak her zaman Amedspor’un yanında olacağını belirtti. Deniz Naki “Bu duruşumdan […]

The post Deniz Naki: “Yaptıklarım İçin Pişman Değilim Aklım Yapamadıklarımda” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kürt olduğu için sürekli saldırılara maruz kalan Amedspor’lu Deniz Naki, ömür boyu futboldan men edilmesinin ardından açıklama yaparak; “Yaptıklarım İçin Pişman Değilim Aklım Yapamadıklarımda” dedi.

Futboldan men edilen Deniz Naki, “Veda değil var olma mesajı” olarak tanımladığı açıklamasında, yaşadıklarından dolayı Amedspor’a ve topraklarına dönemediğini, ancak her zaman Amedspor’un yanında olacağını belirtti.

Deniz Naki “Bu duruşumdan dolayı futbol sahalarında defalarca sözlü ve fiziki saldırılara maruz kaldım. Almanya’da bana yapılan bu son alçakça silahlı suikast girişimi ise beni hayatımdan edebilirdi.” dedi.

Efrîn’deki saldırılara karşı tepkisini gösteren Deniz Naki, Kürdistan’da yaşanan katliamlara karşı duyarsız kalmadığı belirterek “Yanıbaşımda insanlar ölürken ben sessiz kalamazdım, kalmadım.” dedi

Deniz Naki TFF tarafından ömür boyu men cezası verilmesinin nedeninin siyasi olduğunu belirterek, hiçbir cezanın özgürlüğe olan inancını engellemeyeceğini söyledi ve şunları ekledi; “Asla yaptıklarımdan pişman değilim, aklım yapamadıklarımda.

Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür. Koçgiri’de direndik, Ağrı’da direndik, Dicle’de direndik, Dersim’de direndik, Kobani’de direndik, Afrin’de direniyoruz. Kürdistan’da direndik, direniyoruz. Mutlaka kazanacağız.” diye Deniz Naki açıklamasını şu sözlerle bitirdi;

“Futbolcu kimliğimin yanında, ben sonuna kadar Seyit Rıza’nın torunu; Dersimliyim, Amedliyim, KÜRDİSTANLIYIM.”

The post Deniz Naki: “Yaptıklarım İçin Pişman Değilim Aklım Yapamadıklarımda” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/31/deniz-naki-yaptiklarim-icin-pisman-degilim-aklim-yapamadiklarimda/feed/ 0
Başur’da Kemer Sıkma Eylemleri https://meydan1.org/2017/12/18/basurda-kemer-sikma-eylemleri/ https://meydan1.org/2017/12/18/basurda-kemer-sikma-eylemleri/#respond Mon, 18 Dec 2017 16:04:38 +0000 https://seninmedyan.org/?p=23903 Başur Kürdistanı’nda bu sabahtan beri, IKBY’nin (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi) uyguladığı kemer sıkma politikalarına ve ödenmeyen memur maaşlarına karşı halk isyanda. Başta Süleymaniye şehri olmak üzere, pek çok bölgede eylemler sürüyor. Eylemlerde ; Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Goran Hareketi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan İslami Birliği binaları eylemciler tarafından ateşe verildi. Çıkan çatışmalarda pek çok […]

The post Başur’da Kemer Sıkma Eylemleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Başur Kürdistanı’nda bu sabahtan beri, IKBY’nin (Irak Kürt Bölgesel Yönetimi) uyguladığı kemer sıkma politikalarına ve ödenmeyen memur maaşlarına karşı halk isyanda.

Başta Süleymaniye şehri olmak üzere, pek çok bölgede eylemler sürüyor. Eylemlerde ; Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Goran Hareketi, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan İslami Birliği binaları eylemciler tarafından ateşe verildi.

Çıkan çatışmalarda pek çok insan yaralandı.

Süleymaniye’de öğretmenlerin, eğitim bakanlığı önünde ödenmeyen maaşları için bir sokağı kapatmalarıyla başlayan eylemler ; Kelar, Raniye, Taqtaq, Çemçemal, Köysancak, Revandiz, Halepçe, Seyidsadık ve Kaladiza bölgelerine yayıldı.

Öte yandan Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi’nin açıklamalarına göre  Mahmur yakınlarında yığınak yapan Iraklı güçlerin bölgeye operasyon yapma hazırlığında oldukları söyleniyor.

The post Başur’da Kemer Sıkma Eylemleri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/18/basurda-kemer-sikma-eylemleri/feed/ 0
Ne Katalonya İspanya Ne de Kürdistan Irak – Hüseyin Civan https://meydan1.org/2017/11/04/ne-katalonya-ispanya-ne-de-kurdistan-irak-huseyin-civan/ https://meydan1.org/2017/11/04/ne-katalonya-ispanya-ne-de-kurdistan-irak-huseyin-civan/#respond Sat, 04 Nov 2017 19:50:56 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/04/ne-katalonya-ispanya-ne-de-kurdistan-irak-huseyin-civan/ Geçtiğimiz bir buçuk aylık süre içerisinde, biri İberya’da diğeri Mezopotamya’da olmak üzere iki önemli referandum gerçekleşti. Aslında bu süre içerisinde Lombardiya ve Veneto’da da referandumlar yapıldı. Ancak Başur Kürdistan ve Katalonya referandumları, öncesi ve sonrasında yaşananlar açısından, diğer referandumları sadece haber düzeyinde bıraktı. Bu iki referandumla beraber dünya siyasetinde konuşulmaya başlananlar, tüm dünya siyasetine ilişkin […]

The post Ne Katalonya İspanya Ne de Kürdistan Irak – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Geçtiğimiz bir buçuk aylık süre içerisinde, biri İberya’da diğeri Mezopotamya’da olmak üzere iki önemli referandum gerçekleşti. Aslında bu süre içerisinde Lombardiya ve Veneto’da da referandumlar yapıldı. Ancak Başur Kürdistan ve Katalonya referandumları, öncesi ve sonrasında yaşananlar açısından, diğer referandumları sadece haber düzeyinde bıraktı.

Bu iki referandumla beraber dünya siyasetinde konuşulmaya başlananlar, tüm dünya siyasetine ilişkin yeni tahlilleri beraberinde getirdi. Başur Kürdistan Referandumu Ortadoğu siyasetindeki güç dengelerini değiştirirken; Katalonya Referandumu, zaten çatırdamakta olan Avrupa Birliği projesinin geleceğini sorgulatmaya başladı.

Uluslararası siyasetin “görünenler dışında başka bir şey yok” illüzyonu; bizi referandum meselelerini değerlendirirken yaşananların arka planından uzak tutmayı başardı. Bu illüzyonu kırmak, içerisinde bulunduğumuz siyasal gerçekliği anlamak adına çok önemli. Yoksa yaşanan olayları, Barzani-Abadi ve Puigdemont-Rajoy çekişmesine, yani siyasal iktidarlar dolayımına hapsetmiş oluruz.

Bu illüzyonu gidermek adına, ilk aşamada şu tespiti yapalım. Başur Kürdistan’da ve Katalonya’da yaşayan halklar, özgürlük şiarıyla sokaklara döküldü. İkinci olarak, halkların özgürlük isteği, bulunulan coğrafyadaki siyasal sertlikle orantılı olarak bastırıldı. Bu iki tespiti yapmak, referandumların birbirinden farklılıklarının olmadığını iddia etmek ya da coğrafyaya özgün siyasal gerçeklikleri göz ardı etmek değildir. Keza bu farklılıkları ortaya koymak da benzer derecede önemlidir. Ancak “küresel” dünyada, benzer siyasi süreçlerin birbirleriyle etkileşiminin olmadığını iddia etmek doğru değildir. Bu güncel etkileşimi es geçmeden birbirinden bir hayli uzak bu coğrafyalardaki hareketliliği, sadece bir “dönem rüzgarı” gibi görmemek gerek. İki coğrafyada da patlak veren durum siyasal merkezileşmeye karşı gösterilen bir iradedir.

Kürdistan Referandumu’nda Ters Giden

Ağustos ayından Eylül ayının ortalarına kadarki süre içerisinde, IŞİD karşıtı koalisyondaki en büyük ortaklardan ABD, referandumun ertelenmesi için Mesud Barzani’yle sık sık görüştü. Ancak IKBY Başkanı Barzani, referanduma kararlı bir tutumla girdi. Israrlı bir biçimde, Irak merkezi hükümetinin ortaklıktan yana olmadığını vurguladı. Ağustos’un sonunda Kerkük İl Meclisi’nin referanduma katılma kararıyla beraber, referandum için her şey hazırdı.

Barzani’nin bu kadar hızlı hareket etmesinin hem kendi siyasi iktidarıyla (iki yıl önce dolan görev süresiyle ilgili meclisi kapatması ve referandum kararını bu süreçte alması) hem de Başur Kürdistan’ın özellikle son on yıllık süre içerisinde kazandığı uluslararası alandaki meşruluğuyla doğrudan ilgisi vardı. IŞİD’e karşı savaş, yönetimin ve peşmergenin pozisyonunu olumlu anlamda değiştirmişti. Böyle bir pozisyondayken İran ve Türkiye gibi devletlerin doğrudan saldırıyı göze alamayacağını düşünmek mantıksız değildi. Daha da ötesi, bu iki devletle de IKBY’nin siyasi ve ticari ilişkileri önemli bir seviyedeydi.

Eylül ayı başlangıcında bu iki devletin “dostça” vazgeçirme çağrıları, referandum yaklaştıkça sert uyarılara, sınırda merkezi hükümetle düzenlenen ortak tatbikatlara, meclislerden geçirilen sınır ötesi operasyon tezkerelerine, “bir gece ansızın gelebiliriz”i barındıran tehditkar söylemlere bıraktı yerini.

Irak hükümeti, önce referandumu yasadışı ilan etti, sonrasında Kerkük valisini görevden aldı. 25 Eylül’deki referanduma kadar Başbakan Haydar el Abadi “Askeri açıdan müdahale edeceğiz.” diyerek, sınır kapılarını ve havalimanlarını merkezi hükümete teslim edilmesini farklı seferlerde yineledi. Tabi bütün bunlar olurken Haşdi Şabi Kerkük sınırına konuşlanıyordu.

Referandum günü, BM Irak Temsilciliği’nin referandumda herhangi bir rol üstlenmeyeceğini açıklaması, Batılı müttefiklerin destek vermedeki kayıtsızlığının açık göstergesiydi. Bundan güç alan merkezi hükümet, 15 Ekim’de referandum sonuçlarını tanımadığını Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçlerinden oluşan koalisyonla Şengal, Kerkük ve Musul gibi toprakları ele geçirerek aleni bir şekilde göstermiş oldu. Her ne kadar, Barzani yönetimi Kerkük’e müdahaleyi savaş ilanı saysa da, birkaç yer dışında bölgeler direniş olmaksızın merkezi hükümetin eline geçti. Kerkük’ten Erbil ve Süleymaniye’ye 60 bine yakın insan göç etmek zorunda kaldı.

Başur Kürdistan’da yeni oluşan tablo, genel olarak bölgenin 1990’lara geri döndüğü yönünde. Bunda Irak ordusu ve Haşdi Şabi güçlerinin saldırılarına karşı, KYB ve KDP’nin birbirini suçlayan açıklamalarının payı var. Aynı değerlendirmelerde, Başur Kürdistan’ın Erbil merkezli KDP kontrolü ve Süleymaniye merkezli KYB kontrolü arasında bölündüğü de iddia ediliyor.

Katalonya Referandumu’nda Ters Giden

Başur Kürdistan’da yaşananlara benzer bir süreç, Katalonya’da da işledi. Referandum öncesi ve sonrasındaki karşılıklı restleşmelerle İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ve Katalonya Başkanı Carles Puigdemont sürecin en ön plana çıkan isimleriydi.

Gerçekleşen referanduma yönelik İspanya hükümetinin saldırısı, Avrupa Demokrasisi’nin de sınırları olduğunu anlamak adına önemliydi. 92 oy merkezinin kapatıldığı polis saldırısında, 337 kişi yaralandı. Ertesi günlerde özgürlük yanlılarının yürüyüşleri ve CNT, Solidaridad Obrera, CGT gibi anarşist sendikaların örgütledikleri genel grevlerle süreç devam etti.

Birlik yanlılarının protestolarından güç alan İspanya Başbakanı Rajoy bağımsızlığı engelleyeceklerini her fırsatta vurguladı. Bunu takiben referandum yasası geçersiz sayıldı. AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Junker, Katalonya meselesine ilişkin tarihi bir konuşma gerçekleştirerek, Avrupa sınırlarında benzer statüde bulunan halklara mesaj gönderdi. “Katalanların bağımsızlığına izin verilmesinin diğer halklara emsal olacağından endişe duyuyoruz. Olası bir Katalan bağımsızlığının Avrupa’daki diğer halkları da cesaretlendirebilme ihtimali endişe uyandırıcı.” Durum bu kadar netti.

Uluslararası desteğin olmadığını anlayan Puigdemont, bir strateji olarak 10 Ekim’de açıklanacak “bağımsızlık” kararını askıya aldığını söyledi. Bunu İspanya ile bir diyalog sürecinin başlamasını istediği için yaptığını belirtti. Bu kararı takiben İspanya Hükümeti, Katalonya bölgesinin özerkliğini askıya aldı ve Katalan yönetiminin yetkilerinin hükümete devredileceğini açıkladı. Başbakan Rajoy, kriz dönemlerinde özerkliği askıya alan ve bölgeleri merkezi Madrid yönetimine bağlayan 155. Maddenin işletileceğini söyledi. Yani İspanya, Katalonya’da OHAL ilan etmiş oldu. Tüm bu yaşananlar, Katalanlar için tanıdıktı. Franco rejimi uygulamalarının geri geldiğinin herkes farkındaydı.

27 Ekim’de, Katalonya bağımsızlığını ilan etti. Mecliste gerçekleştirilen gizli oylamayla Katalan Cumhuriyeti’nin kurulduğu bildirdi. İspanya Merkezi Hükümeti bunun üzerine, Katalonya hükümetini feshetti, özerkliğini askıya aldı. Başkan Puigdemont dahil olmak üzere 141 yöneticiyi görevinden aldı. Katalonya ekonomisi, Ekonomi Bakanlığı’na bağlandı ve 21 Aralık’ta yerel seçimlerin yapılacağını duyurdu.

Avrupa Birliği arabuluculuk yapmayacağını ısrarla vurgularken, Katalonya’nın bağımsızlık ilan ettiği gün, Kanada, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi devletler Katalonya’nın bağımsızlık ilanını tanımayacağını belirttiler. Tabi ki, AB Komisyonu Başkanı’yla benzer endişelere sahip oldukları için…

Öyleyse Referandum Neye Yarıyor?

Woodrow Wilson, 1918’de Orta Avrupa’nın siyasi yapısının olumlu yönde değişmesi için kullanışlı bir kavram olarak düşünür “kendi kaderini tayin” ilkesini. Ancak ilke, dünya üzerindeki devletlerin neredeyse hepsi heterojen bir yapıya sahip olduğu için uluslararası hukuk açısından bir sorun yaratmıştır. Birleşmiş Milletler, bu ilkeyi temel bir hak çerçevesinde kabul etse de bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlamıştır. Ayrılışacak merkezi siyasi iktidar ile mutabakat!

Başur Kürdistan ve Katalonya’da gerçekleşen referandumların hiçbir işe yaramayacağını belirten siyasi analizcilerin kendilerini dayandırdıkları yer tam burasıdır. Merkezi hükümetle anlaşma ve uluslararası destek olmadıkça bağımsızlık ilanı, referandumlardan evet çıksa bile, amacına ulaşamaz. Çünkü yok hükmündedir.

Öyleyse referandum neye yarıyor?

Merkezi siyasetin çarklarında bir işe yaramadığı kesin. Ancak ortadaki durum açık, iki coğrafyada da yaşayan halklar merkezi siyasi yapıya bağlı bir siyasal işleyişten olmadıklarına dair politik bir tavır gösterdiler. Bu tavırlar, bu coğrafyalarda yakın bir geleceğin belirlenmesinde önemli bir yere sahip olacak.

UKKTH Değil Özyönetim

Avrupa Birliği’ne bağlı Özerklik Araştırmaları Komisyonu’nun 2009 yılında yayınladığı bir rapora göre, dünya üzerinde 60 bölgede özerk yapı var. Son yıllarda özellikle Ortadoğu coğrafyasında değişen haritaları da hesaba katarsak bu sayının çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün.

Merkezileşmeye çalışan siyasal iktidarın kaçınılmaz bir çelişkisi bu durum. Dünya üzerinde, merkezi iktidarların homojenleştiremediği halklar olduğu sürece bu çelişki sürecek. Başur Kürdistan ve Katalonya’da olanları bir de bu bakış açısıyla okumaya çalışmak gerek. Merkezi iktidara ya da iktidarlara karşı halkların mücadelesi düzleminden… Merkezileşmeye çalışan iktidar yapılarına karşı hep mücadelenin coğrafyası olmuş bu iki coğrafya. O yüzden bir rastlantı değil bugün yaşananlar.

Etraflarındaki merkezi iktidarların, açık bir şekilde endişeli olduklarını beyan ettikleri şey, kendi merkezi yapılarına muhtaç kalınmadan yeni bir yaşamın kurulabileceği, doğrudan kendi gücünü tesis eden bir siyasal yapı. Merkezi idareye karşı kendi yaşamını ve yaşam alanını yeni baştan yaratabilme gücünün varlığı.

Halkların özgürlük mücadelelerinin, devletli çözümlere sığamayacağının en son iki örneği Başur Kürdistan ve Katalonya deneyimleridir. “Kendi kaderini tayin hakkı” bir devlet yalanıdır. Devletin merkezi kurumlarıyla ilişkisini tamamen kesmemiş bir yerel yönetim organizasyonuna, devletli uluslararası siyasi yapı izin vermemektedir, veremez. Devletçi sisteme eklemlenme potansiyeline karşı özyönetimler, devlet dışı toplumsal bir örgütlenmenin mümkün olabileceğini gösterir. Başur Kürdistan ve Katalonya halklarının iradelerini meşrulaştıracak yegane yöntem budur. Aynı 1936’da Katalonya’da olduğu gibi, aynı 2012’de Rojava’da olduğu gibi…


Hüseyin Civan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post Ne Katalonya İspanya Ne de Kürdistan Irak – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/04/ne-katalonya-ispanya-ne-de-kurdistan-irak-huseyin-civan/feed/ 0
Amed’in 16 Köy ve Mezrasında Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi https://meydan1.org/2017/10/19/amedin-16-koy-mezrada-sokaga-cikma-yasagi-ilan-edildi/ https://meydan1.org/2017/10/19/amedin-16-koy-mezrada-sokaga-cikma-yasagi-ilan-edildi/#respond Thu, 19 Oct 2017 12:11:42 +0000 https://seninmedyan.org/?p=17879 Amed’in Hezro, Kulp, Silvan ve Lice ilçelerine bağlı 16 köy ve mezrada sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Valilik, yasağın “PKK’ye yönelik operasyon” bahanesiyle ilan edildiğini duyurdu.

The post Amed’in 16 Köy ve Mezrasında Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Amed’in Hezro, Kulp, Silvan ve Lice ilçelerine bağlı 16 köy ve mezrada sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Valilik, yasağın “PKK’ye yönelik operasyon” bahanesiyle ilan edildiğini duyurdu.

The post Amed’in 16 Köy ve Mezrasında Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/19/amedin-16-koy-mezrada-sokaga-cikma-yasagi-ilan-edildi/feed/ 0
Devletin Bakur’da Katliamı Sürüyor: “Kaza değil cinayet!” https://meydan1.org/2017/10/12/devletin-bakurda-katliami-suruyor-kaza-degil-cinayet/ https://meydan1.org/2017/10/12/devletin-bakurda-katliami-suruyor-kaza-degil-cinayet/#respond Thu, 12 Oct 2017 12:26:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=16873 Hakkari Valiliği’nin “Kaza” dediği Durak Karakolu’nun önünde ateş açılan araçta yaşamını yitiren Çetin Başer’in vücudunda 3 kurşun izi tespit edildi. Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Durak (Dûrê) Karakolu’ndan 10 Ekim’de sivil bir araca açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Çetin Başer’in yakınları, Hakkari Valiliği’nin dün yapmış olduğu “kaza” açıklamasını yalanlayarak, Başer’in cenazesinde sırt bölgesinden girip karın bölgesinden çıkan […]

The post Devletin Bakur’da Katliamı Sürüyor: “Kaza değil cinayet!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Hakkari Valiliği’nin “Kaza” dediği Durak Karakolu’nun önünde ateş açılan araçta yaşamını yitiren Çetin Başer’in vücudunda 3 kurşun izi tespit edildi.

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Durak (Dûrê) Karakolu’ndan 10 Ekim’de sivil bir araca açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Çetin Başer’in yakınları, Hakkari Valiliği’nin dün yapmış olduğu “kaza” açıklamasını yalanlayarak, Başer’in cenazesinde sırt bölgesinden girip karın bölgesinden çıkan kurşun yaralarının olduğunu söyledi. Dün akşam saatlerinde Gülyazı köyü Çalışkanlar (Kadana) mezrasında defnedilen Başer’in cenazesini yıkayan yakınları, 3 kurşun izini tespit etti.

KOLU KURŞUNLA PARÇALANMIŞ

Yüksekova-Şemdinli yolu üzerinde bulunan karakoldan açılan ateşte yaralanan Kerimhan Zerender ise, dün akşam saatlerinde Şemdinli Devlet Hastanesi’nden Yüksekova Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Yoğun Bakım Servisi’nde tedavisi süren Zerender’in durumu ciddiyetini koruyor.  Ağır yaralı Zerender’in bel bölgesinden girip sol kolunu omuzdan parçalayarak çıkan kurşunla yaralandığı belirtildi.

 

The post Devletin Bakur’da Katliamı Sürüyor: “Kaza değil cinayet!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/12/devletin-bakurda-katliami-suruyor-kaza-degil-cinayet/feed/ 0
Fehim Taştekin: “Gördüğüm ve duyduğum gerçeklere ihanet etmedim, etmeyeceğim” https://meydan1.org/2017/10/12/fehim-tastekin-gordugum-ve-duydugum-gerceklere-ihanet-etmedim-etmeyecegim/ https://meydan1.org/2017/10/12/fehim-tastekin-gordugum-ve-duydugum-gerceklere-ihanet-etmedim-etmeyecegim/#respond Thu, 12 Oct 2017 11:23:49 +0000 https://seninmedyan.org/?p=16843 Adıyaman Kahta Sulh Ceza Hâkimliği, aralarında Fehim Taştekin’in “Rojava/Kürtlerin Zamanı” adlı kitabının da yer aldığı 3 kitap hakkında toplatma kararı verdi. Kararda, kitaplar için “terör örgütü niteliği taşıdığı” ifadesi kullanıldı. ​Karar, Kahta Cumhuriyet Savcılığı’nın 2 Ekim 2017 tarihli talebi üzerine alındı. Kararda, Faysal Dağlı’nın 1994’te Belge Yayınları’ndan basılan “Birakuji (Kürtlerin İç Savaşı)” kitabı, Aytekin Gezici’nin […]

The post Fehim Taştekin: “Gördüğüm ve duyduğum gerçeklere ihanet etmedim, etmeyeceğim” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Adıyaman Kahta Sulh Ceza Hâkimliği, aralarında Fehim Taştekin’in “Rojava/Kürtlerin Zamanı” adlı kitabının da yer aldığı 3 kitap hakkında toplatma kararı verdi. Kararda, kitaplar için “terör örgütü niteliği taşıdığı” ifadesi kullanıldı.

​Karar, Kahta Cumhuriyet Savcılığı’nın 2 Ekim 2017 tarihli talebi üzerine alındı. Kararda, Faysal Dağlı’nın 1994’te Belge Yayınları’ndan basılan “Birakuji (Kürtlerin İç Savaşı)” kitabı, Aytekin Gezici’nin Tutku Yayınları’ndan basılan “Kürt Tarihi” isimli kitabı ile Fehim Taştekin’in 2016’da İletişim Yayınları’ndan çıkan “Rojava Kürtlerin Zamanı” isimli kitaplarına satış yasağı konulmasını ve toplatılmasını öngörüyor.

​Fehim Taştekin’in aynı kitabı daha önce bazı soruşturmalarda “suç delili” olarak sayılmış, ancak kitap hakkında şimdiye kadar hukuki bir işlem yapılmamıştı. Mersin’de İHD yöneticileri dahil birçok kişinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında Taştekin’in bütün kitapçılarda bulunan kitabı için, “nasıl temin ettiniz” sorusu sorulmuş, aynı sorgu içindeki bir başka soruda kitabın “tamamen örgütsel” olduğu kabulü dile getirilmişti. Kahta Sulh Hâkimliği’nin kararında ise kitap “örgütsel” yerine doğrudan “örgüt niteliği” ifadesi kullanıldı.

TAŞTEKİN: GERÇEKLERE İHANET ETMEDİM

“Rojava/Kürtlerin Zamanı” adlı kitabı hakkında toplatma kararı verilen gazeteci Fehim Taştekin, Twitter hesabından açıklama yaptı. ​Kitabın yasal olarak basıldığını belirten Fehim Taştekin, buna karşın çeşitli soruşturmalarda suç delili olarak yer aldığını aktardı. Taştekin, paylaşımlarında “Belli ki birilerinin canını yakmak için delil icat etmeleri gerekiyordu ve Rojava adını taşıyan bir kitap işlerini görürdü. Yasak olmayan bir kitabın suç delili sayılması abesle iştigaldi. Kaldı ki yasaklı bir kitabı bulundurmak da suç olamaz. Sanırım yasal bir kitabı suç delili saymak gibi bir çelişkiyi ortadan kaldırmak için kitabı yasaklamaları gerekiyordu” ifadelerine yer verdi.

​Kahta Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında “terör örgütü niteliği taşıyan kitap” ifadesi kullanıldığını hatırlatan Taştekin, karara İletişim Yayınları avukatının itiraz ettiğini açıkladı.

Taştekin, ​“İşimiz gerçeğe tanıklık etmektir, olup biteni olduğu gibi yazmaktır. Gördüğüm ve duyduğum gerçeklere ihanet etmedim, etmeyeceğim. Barıştan başka talebi olmayan insanları terör propagandası ile suçlamak ahlaksızlıktır. Başka diyebileceğim bir şey yok.”

The post Fehim Taştekin: “Gördüğüm ve duyduğum gerçeklere ihanet etmedim, etmeyeceğim” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/12/fehim-tastekin-gordugum-ve-duydugum-gerceklere-ihanet-etmedim-etmeyecegim/feed/ 0
Polislerin Kesk û Sor û Zer Korkusu https://meydan1.org/2017/10/09/polislerin-kesk-u-sor-u-zer-korkusu/ https://meydan1.org/2017/10/09/polislerin-kesk-u-sor-u-zer-korkusu/#respond Mon, 09 Oct 2017 14:28:03 +0000 https://seninmedyan.org/?p=16480 Bakur’da devletin atadığı kayyumların, sarı, kırmızı ve yeşil renkleri ‘kırmızı ve beyaz’a boyadığı, kültürel yıkımların ve saldırıların yaşandığı bu günlerde bu sefer Cizre’de polisler bir bakkalda, sarı, kırmızı ve yeşil renkte olan buzlaşların 1 saat içerisinde kaldırılmasını istedi. Mezopotamya Haber Ajansı’nın yapmış olduğu habere göre, Şırnak’ın Cizre ilçesi Cudi mahallesinde zırhlı araçla öğlen saatlerinde devriye […]

The post Polislerin Kesk û Sor û Zer Korkusu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Bakur’da devletin atadığı kayyumların, sarı, kırmızı ve yeşil renkleri ‘kırmızı ve beyaz’a boyadığı, kültürel yıkımların ve saldırıların yaşandığı bu günlerde bu sefer Cizre’de polisler bir bakkalda, sarı, kırmızı ve yeşil renkte olan buzlaşların 1 saat içerisinde kaldırılmasını istedi.

Mezopotamya Haber Ajansı’nın yapmış olduğu habere göre, Şırnak’ın Cizre ilçesi Cudi mahallesinde zırhlı araçla öğlen saatlerinde devriye gezen polisler, bir bakkalda satılan buzlaşların renginden dolayı işletmecisini gözaltına almakla tehdit etti. Sarı-yeşil ve kırmızı rengindeki buzlaşların hemen değiştirilmesini isteyen polis, bir saat sonra kontrole geleceğini söyledi. Bakkal önünde zırhlı aracı park eden polisler, istekleri yerine getirilmemesi halinde işletmeciyi gözaltına alarak, dükkanı kapatacaklarını bildirdi. Adının yazılmasını istemeyen bakkal, çocukların tükettiği içeceğin rengini değiştirmek zorunda kaldığını söyledi.

The post Polislerin Kesk û Sor û Zer Korkusu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/09/polislerin-kesk-u-sor-u-zer-korkusu/feed/ 0
Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/ https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/#respond Mon, 02 Oct 2017 16:03:21 +0000 https://seninmedyan.org/?p=15429 Mardin’in Nusaybin ilçesinde yapılan sokağa çıkma yasakları ve saldırıların olduğu bölgeye, devletin “terör mağdurlarına konut projesi” bahanesiyle yapılan TOKİ konutlarının molozlarının altında cenaze bulundu. Toprağın altından çıkarılan cenazenin kimlik tespiti için Adli Tip Kurumu’na gönderildiği öğrenildi. Bakur’da sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve saldırıların hemen ardından gerçekleşen bölge talanının hafriyat çalışmaları esnasında bir çok kez daha […]

The post Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mardin’in Nusaybin ilçesinde yapılan sokağa çıkma yasakları ve saldırıların olduğu bölgeye, devletin “terör mağdurlarına konut projesi” bahanesiyle yapılan TOKİ konutlarının molozlarının altında cenaze bulundu.

Toprağın altından çıkarılan cenazenin kimlik tespiti için Adli Tip Kurumu’na gönderildiği öğrenildi.

Bakur’da sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve saldırıların hemen ardından gerçekleşen bölge talanının hafriyat çalışmaları esnasında bir çok kez daha cenazeler bulunmuştu.

Çatışmaların ardından son bir yıl içinde bulunan cenaze sayısı ise en az altı.

The post Nusaybin’de TOKİ Molozlarının Arasında Bir Cenaze Daha Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/02/nusaybinde-toki-molozlarinin-arasinda-bir-cenaze-daha-bulundu/feed/ 0