kurşun – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 13 Jul 2017 09:43:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Rant Şirkete, Zehir Askere – Merve Arkun https://meydan1.org/2017/07/13/rant-sirkete-zehir-askere-merve-arkun/ https://meydan1.org/2017/07/13/rant-sirkete-zehir-askere-merve-arkun/#respond Thu, 13 Jul 2017 09:43:23 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/13/rant-sirkete-zehir-askere-merve-arkun/ TC devletinin 600.000’e varan asker sayısıyla en kalabalık yapılanması olan ordu, her üç ayda bir, “vatanı koruma” diyerek evlerinden kopardığı ve “zorunlu askerlik hizmeti” diye askere çağırdığı yeni yeni gençleri bünyesine katıyor. Her üç ayda bir, kendisi nöbet tutarsa ailesinin evlerinde rahat uyuyacağı iknasıyla ellerine silah tutuşturduğu gençleri 15 aylığına kışlalara doluşturuyor. Ama daha kışladan […]

The post Rant Şirkete, Zehir Askere – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TC devletinin 600.000’e varan asker sayısıyla en kalabalık yapılanması olan ordu, her üç ayda bir, “vatanı koruma” diyerek evlerinden kopardığı ve “zorunlu askerlik hizmeti” diye askere çağırdığı yeni yeni gençleri bünyesine katıyor. Her üç ayda bir, kendisi nöbet tutarsa ailesinin evlerinde rahat uyuyacağı iknasıyla ellerine silah tutuşturduğu gençleri 15 aylığına kışlalara doluşturuyor.

Ama daha kışladan adım atar atmaz kendilerini bekleyen militarizm kendisini en şiddetli biçimiyle gösteriyor. En ufak bir farklılığa tahammülü olmayan ordu, gençleri zorla tektipleştirmeye, birer kurşun asker haline getirmeye çalışıyor. Uymayanları döverek, disko denen işkence odalarına atarak dönüştürmeye çalışıyor. Karşı çıkanları ise eğitim zayiatı adı altında ya da intihar etti bahanesiyle katlediyor.

Zaten savaşta ilk kurban edilecek olanlar olarak görülen bu gençleri diğer zamanlarda da düşünen yok. Hatta günde üç öğün verdikleri yemekler kötü ve besin değerleri düşük. Bu nedenle kışlalardan çok sık zehirlenme haberleri geliyor.

İşte daha geçtiğimiz günlerde Manisa’daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda tutulan 500’den fazla asker, kışlada yedikleri yemekten zehirlenerek hastaneye kaldırıldılar. Hastaneye kaldırıldılar, ama hala asker sayıldıkları için rahat konuşamıyorlar. Bir asker “Zehirli yemeği önümüze koyuyorlar. Memleketimizi bırakıp geliyoruz biz. Analarımız ağlıyor orada.” diyebiliyor sadece. İşin daha da çarpıcı kısmı “Konuşursak döndüğümüzde bizi döverler” diyor olmaları. Nasıl bir dayakmış ki, zehirlenip ölmekten değil rütbelilerden dayak yemekten korkuyor bu insanlar!

Ama gazetelere baksan, televizyonlara baksan kimse bu zehirlenme olayının aslı astarı ile ilgilenmiyor. Hayatları emanet edilen bu gençlerin sağlıklarını zerre düşünmeden yemek işini ihaleyle yandaş şirketlere veren ordu komutanları ya da daha çok kar uğruna sağlıksız, bayat ve bozuk yiyecekleri yemek diye veren yemek şirketinin patronları, bu haberlerde nedense hiç görünmüyor.

Bu zehirli yemek olayının sorumlusu şirketin hastanelerin yemek ihalelerini de aldığı ortaya çıktı. Başka bir kışlada ya da bir hastanede her an yeni bir zehirlenme yaşanabilir. Geçmişte kışlalarda yaşanan kimi ölüm olaylarının bu tarz bir zehirlenme ile ilgili olup olmadığı hala bilinmiyor.

Yandaş medya ise, bu yalan ve taraflı haberleriyle gerçeği çok iyi gizlemesini biliyor. Dahası operasyonlar, görselleriyle süslediği “kahraman mehmetçik” edebiyatıyla okuyucusunu ya da izleyicisini bir anlamda zehirliyor. Bu, yemeklerin askerleri zehirlemesinden daha tehlikeli!

Bu gençlerin sağlıklarını zerre düşünmeden yemek işini ihaleyle yandaş şirketlere veren ordu komutanları ya da daha çok kar uğruna sağlıksız, bayat ve bozuk yiyecekleri yemek diye veren yemek şirketinin patronları, bu haberlerde nedense hiç görünmüyor.


Merve Arkun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Rant Şirkete, Zehir Askere – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/13/rant-sirkete-zehir-askere-merve-arkun/feed/ 0
Kitap: “Karanlık Vardiya” https://meydan1.org/2015/09/13/kitap-karanlik-vardiya/ https://meydan1.org/2015/09/13/kitap-karanlik-vardiya/#respond Sun, 13 Sep 2015 18:02:21 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/13/kitap-karanlik-vardiya/ Köyler boşaltılıyor, elleri arkadan kelepçeli insanlar yüzükoyun yerlerde yatırılıyor, askeri araçların içerisinden çocukların üzerine kurşunlar yağdırılıyor, uçaklar köyleri bombalıyor, evler basılıyor, yargısız infazlar yapılıyor, ormanlar yakılıyor… Televizyonda “Bizimkiler” dizisi yok, tetris oyununun modası çoktan geçti, o yılların fenomen yarışması “Hugo’nun yerinde yeller esiyor, Eurovision şarkı yarışmaları artık eskisi kadar popüler değil, çünkü 90’lardan bahsetmiyoruz. 2015’teyiz. […]

The post Kitap: “Karanlık Vardiya” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Kitap Karanlık Vardiya Mine Yılmazoğlu

Köyler boşaltılıyor, elleri arkadan kelepçeli insanlar yüzükoyun yerlerde yatırılıyor, askeri araçların içerisinden çocukların üzerine kurşunlar yağdırılıyor, uçaklar köyleri bombalıyor, evler basılıyor, yargısız infazlar yapılıyor, ormanlar yakılıyor…

Televizyonda “Bizimkiler” dizisi yok, tetris oyununun modası çoktan geçti, o yılların fenomen yarışması “Hugo’nun yerinde yeller esiyor, Eurovision şarkı yarışmaları artık eskisi kadar popüler değil, çünkü 90’lardan bahsetmiyoruz. 2015’teyiz.

Ali Yılmaz, hazırladığı “Karanlık Vardiya” kitabında, sanki 90’ları değil de günümüzü anlatıyor. Kitap temel olarak, Antonio Gramsci’nin devletin zora başvurmadan ‘nasıl yönetebildiğini’ açıklamak için kullandığı “hegemonya” kavramını ele alıyor. Devletin, baskı aracılığıyla politik iktidar egemenliğini sağlamasının yanı sıra, kültürel iktidarı aracılığıyla da ideolojik bir hegemonya kurduğundan söz ederken; insanların kendini ve çevresini yanılsama içinde algılamasını sağlayan bu gücü sorguluyor.

Kitapta hegemonya, rızanın örgütlendiği yani şiddet ya da zora başvurmadan inşa edilen süreçler olarak tanımlanıyor. Devletin kendi varoluşunu sürekli ve vazgeçilmez kılabilmek için, bazen baskıya bazen de rıza üretmeye başvurmasının örnekleri sıralanıyor bir bir. Toplumun genelinin nasıl olup da kendilerine doğrudan hiç de faydası olmayan, hatta zarar veren ekonomik, politik, sosyal ve kültürel söylemleri -kimi zaman toplumsal huzur adına, kimi zaman eskiye dönme korkusuyla, kimi zaman da din ya da laiklik elden gidiyor paranoyasıyla- can-ı gönülden destekleyebildiklerini açıklamaya yarıyor.

Karanlık Vardiya, Brezilya’da 1964 seçiminden sonra yapılan darbenin ardından “ölüm filoları”nın binlerce kişiyi öldürmesinden, Vietnam’da tarım arazileri ve ormanların kimyasal silahlarla bombalanmasına kadar birçok rıza üretme örneğinden söz ediyor. 1980 darbesinin de rıza üretme amacıyla yapıldığına değinirken, o yıllar boyunca, spor salonlarının, depolar ve kışlaların, nasıl sorgu ve işkence merkezlerine çevrildiğini anlatıyor.

Devletin tüm bu zorbalık ve dayatmalarına karşı, 90’lı yıllarda cezaevlerinden başlayarak, üniversitelerde, fabrikalarda ve özellikle Kürt coğrafyasında karşı koyuşlar ve direnişler engellenemedi ve etkisi günümüze kadar devam eden isyanlara dönüştü. Tüm yasaklamalara karşın 1 Mayıs’ta sokağa çıkılmaktan vazgeçilmedi. Grev yasağına rağmen 1986’da Netaş’ta iş bırakan işçiler bu süreç boyunca hem patrona hem de devlete meydan okudu. Sonraki yıllarda “işçi baharı” olarak ivme kazanan işçi eylemleri 1990’lı yılların özelikle ilk yarısında kamu işçilerinin de katılımıyla büyümeye başladı. Cezaevlerindeki tek tip kıyafet dayatması ise, açlık grevleri ve ölüm oruçları ile yanıt buldu ve devlete geri adım attırdı. Üniversitelerde de örgütlenmeyi engellemek için dayatılmak istenen, üniversite yönetimlerinin kontrolündeki “tek tip” öğrenci dernekleri sistemine karşı direnişe geçilerek işgaller gerçekleştirildi.

Tüm bu ve benzeri direniş ve karşı koyuşlar, devletin 80 darbesiyle birlikte sarsılmaz gibi gösterdiği hegemonyasını kırmaya başlayınca; devlet, bu kez de resmi kolluk ve istihbarat güçlerinin yanı sıra koruculuk sistemi gibi para-militer güçlerle ve JİTEM gibi, varlığını hep inkar ettiği kontrgerilla örgütlenmeleriyle tüm toplum kesimleri üzerindeki baskısını daha da arttırmaya koyuldu. Bir yandan da faşist baskı uygulamalarının gün yüzüne çıkmasını engellemek amacıyla diyaneti, hukuk ve eğitim sistemlerini seferber etti; özellikle medyayı bu psikolojik savaşın özel bir silahı olarak kullanmayı ihmal etmedi.

Polisin sokak eylemlerine yaptığı saldırılarda katlettiği insanlar, infazlar, ev baskınları, soruşturmalar, polis sayısının artırılması, gözaltında tecavüz ve ölüm, okullara çevik kuvvetin girişi, basına uygulanan sansür, gazetelerin kapatılması, birçok gazetecinin silahlı ya da bombalı saldırıda ya da işkencede öldürülmesi, JİTEM tarafından öldürülenlerin cesetlerinin ayaklarından iple tanka bağlanarak sürüklenmesi ve çırılçıplak teşhir edilmeleri, köy baskınları, köylülere dışkı yedirme, korucuların tehditleri, ceset kuyuları, Kürt siyasetçilerin öldürülmesi, partilerin kapatılması, yeni hapishanelerin inşaası, yeni karakolların yapımı, arazilerin mayınlanması, yaylaların yasaklanması, olağanüstü hal, köy boşaltmalar, ilçelere giriş çıkışın yasaklanması yalnızca Karanlık Vardiya kitabında sıralanan olaylar ya da 90´lardaki bir televizyon kanalındaki haberlerden aklımızda kalanlar değil, günümüzde de aktörleri değişmiş olsa da, benzer biçimde sürdürülen, devletin hegemonya politikası.

 Mine Yılmazoğlu

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kitap: “Karanlık Vardiya” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/13/kitap-karanlik-vardiya/feed/ 0