melih gokcek – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 25 Oct 2018 10:44:20 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 AKP Gökçek’i “İş Olsun Diye” Kovmamış https://meydan1.org/2018/10/25/akp-gokceki-is-olsun-diye-kovmamis/ https://meydan1.org/2018/10/25/akp-gokceki-is-olsun-diye-kovmamis/#respond Thu, 25 Oct 2018 10:44:20 +0000 https://seninmedyan.org/?p=44685 AKP  ile MHP  arasında başlayan Cumhur İttifakı çatlağı sonrası adı, yaklaşan yerel seçimlerde MHP Ankara Büyükşehir adayı olarak geçen Melik Gökçek ile ilgili geçtiğimiz yıl yaşanan görevden alma tartışması yeniden gündeme geldi. Konu ile ilgili AKP  adına açıklama yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, husumet beslenen kişilere genellikle yapıldığı üzere Gökçek’in adını anmaktan imtina ederek, “Sözünü […]

The post AKP Gökçek’i “İş Olsun Diye” Kovmamış appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

AKP  ile MHP  arasında başlayan Cumhur İttifakı çatlağı sonrası adı, yaklaşan yerel seçimlerde MHP Ankara Büyükşehir adayı olarak geçen Melik Gökçek ile ilgili geçtiğimiz yıl yaşanan görevden alma tartışması yeniden gündeme geldi. Konu ile ilgili AKP  adına açıklama yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, husumet beslenen kişilere genellikle yapıldığı üzere Gökçek’in adını anmaktan imtina ederek, “Sözünü ettiğiniz kişi, bizim partimizde belediye başkanlığı yaptı, görevini bırakması istendi. Gökçek’in görevden alınması iş olsun diye istenmedi. Bunun ötesinde bir yorum yapmayacağım” dedi.

Geçtiğimiz yıl Erdoğan tarafından görevi bırakması istenen Melih Gökçek, uzun süren çabaları sonucu, kararını değiştirmesi için ikna etmek üzere, Erdoğan’dan randevu “koparamamış” ve AKP’den dışlanmıştı. Yazıcı’nın Gökçek’e dair görevden alınması “iş olsun diye” istenmedi sözleri, 2015’te bir başka eski AKP’li Bülent Arınç ile yaşadığı polemikte, Ankara’da bazı değerli arazileri Gülen Cemaati’ne verdiği yönündeki iddiaları hatırlattı.

The post AKP Gökçek’i “İş Olsun Diye” Kovmamış appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/25/akp-gokceki-is-olsun-diye-kovmamis/feed/ 0
İrade-i Külliye İrade-i Milliye’ye Karşı – Emrah Tekin https://meydan1.org/2017/11/04/irade-i-kulliye-irade-i-milliyeye-karsi-emrah-tekin/ https://meydan1.org/2017/11/04/irade-i-kulliye-irade-i-milliyeye-karsi-emrah-tekin/#respond Sat, 04 Nov 2017 19:22:42 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/04/irade-i-kulliye-irade-i-milliyeye-karsi-emrah-tekin/ “…Bu yıl sonuna kadar teşkilatlarımızı yeniden gözden geçireceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım….” İktidarda 15. yılını dolduran AKP’nin, bugünlerde yaşadığı iç krizin işaret fişeği, Erdoğan’a ait bu sözlerdi. 16 Nisan Referandumu öncesi “evet” oyu verilmesi yönünde yapılan “Türkiye’yi şaha kaldıracağız” propagandasıyla tezat oluşturarak, metal yorgunluğu var ifadesiyle “arıza veren” iktidar partisi […]

The post İrade-i Külliye İrade-i Milliye’ye Karşı – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>


“…Bu yıl sonuna kadar teşkilatlarımızı yeniden gözden geçireceğiz. Çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım….”

İktidarda 15. yılını dolduran AKP’nin, bugünlerde yaşadığı iç krizin işaret fişeği, Erdoğan’a ait bu sözlerdi. 16 Nisan Referandumu öncesi “evet” oyu verilmesi yönünde yapılan “Türkiye’yi şaha kaldıracağız” propagandasıyla tezat oluşturarak, metal yorgunluğu var ifadesiyle “arıza veren” iktidar partisi şu günlerde belediye başkanlarının istifası görünümündeki görevden almalarla gündemde.

Son olarak istifası beklenen belediye başkanlarının AKP’ye yaşattığı “sancı” sırasına göre İstanbul, Düzce, Niğde, Bursa, Ankara ve Balıkesir’de bu süreçler gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’un “Bir irade-i külliye var kainatta her şeyi kontrol altında tutan, en son o ne derse o olur” şeklindeki kinayeli sözleri, muhafazakar bir parti olarak AKP’de “kainatta her şeyi kontrol altında tutmaya muktedir” olan iradenin yeni adresini Külliye (Erdoğan) olarak işaret ettiği ve bu durumu eleştirdiği şeklinde yorumlandı.

Parti içinde sonsuz biat etmiş görünen herkesi, hatta partinin kendisini bile -Erdoğan’ın şahsında gelişmiş olan- bu kişiselleşmiş iktidarın bekası için hedef alabilme ihtimali, hiç kimsenin bu iktidar mekanizması karşısında “güvende” olmadığının göstergesi.

Melih Gökçek, istifa edeceği söylentileri gündeme geldiği dönemde Erdoğan hakkında “ümmetin lideri” ibareli sözlerine rağmen; siyasi geçmişinde AKP’ye katılmada gösterdiği tereddütü, Ankara’da 23 yıldır kurduğu “dükalık”ı ve Erdoğan iktidarına tehditler yaratabileceği göz önüne alındığında gidişini engelleyemedi. Benzer şekilde, AKP içinde “Kadir Abi” şeklindeki “özgül ağırlığı”, hatta Gökçek’in tersine, hırçın olmayan mizacı nedeniyle “Reis’e” bayrak açma potansiyeli taşımamasına karşın Kadir Topbaş da aynı kaderi paylaştı. Bu iki büyük şehrin belediyesinin -AKP’nin hizmet kriterlerine göre- başarılı başkanlarının görevden el çektirilmesindeki amaçlardan birinin, giderek kutsiyet atfedilen bu kişiselleşmiş iktidarı, çevresinde ona antipati oluşturabilecek figürlerden uzak tutmak olduğu söylenebilir. Melih Gökçek’in çoğu zaman AKP içinde bile tepki toplayan açıklamaları ve icraatları ve Kadir Topbaş’ın damadının Gülen Cemaati ile ifşa olan ilişkileri ve tutukluluğu gibi kötü görüntüler oluşturuyordu. Aynı zamanda 2019’daki seçimler de düşünüldüğünde, gerçekleşen istifalar bu “anıtsal kutsiyetin” (yani Erdoğan’ın) etrafında yapılması zorunlu otları ayıklama işlemiydi, “peyzaj düzenlemeleriydi.” Bu istifalarda elbette 16 Nisan’da bu kentlerde “hayır” oylarının önde çıkması ise bir başka etken.

Bugün gelinen noktada Erdoğan’ın yaptığı tüm bu hamleler aslında onun ve AKP’nin demokrasi anlayışını somutlaştırdığı, “milli irade” şeklinde slogan haline getirdiği seçim sandığını ve “seçilmişleri” anlamsızlaştırıyor. Özellikle geçmişte muhalefetin her sokağa çıktığı dönemde “milli iradeyi” (yani İrade-i Milliye’yi), sandığı işaret eden bu anlayışın şimdilerde siyaseten kendisini boşa düşüren bu hamleleri karşısında toplumsal muhalefetin nasıl bir söylem ve refleks geliştireceği merak konusu. Seçimle gelenin seçimle değil “İrade-i Külliye (Külliye’deki başkanın, Erdoğan’ın iradesi) ile gideceği anlayışına karşı, “İrade-i Milliye”yi savunan (yani önlerine konan her seçim sandığını umut olarak gören) toplumsal kesimin tepkisi, iktidarın “biyolojik ritmini” ve akıbetini belirleyecektir.


Emrah Tekin

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır. 

The post İrade-i Külliye İrade-i Milliye’ye Karşı – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/04/irade-i-kulliye-irade-i-milliyeye-karsi-emrah-tekin/feed/ 0
Melih Gökçek’le Son Akşam Yemeği https://meydan1.org/2017/10/13/melih-gokcekle-son-aksam-yemegi/ https://meydan1.org/2017/10/13/melih-gokcekle-son-aksam-yemegi/#respond Fri, 13 Oct 2017 19:49:35 +0000 https://seninmedyan.org/?p=17097 AKP’de ”Metal Yorgunluğu” adı altında gerçekleşen ve İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasıyla başlayan dalga,geçtiğimiz günlerde Melih Gökçek’in bu dalgaya kapılmamak için Recep Tayyip Erdoğan’la yapmış olabileceği pazarlık haberleriyle gündemde yer etmeye devam etmekte. Recep Tayyip Erdoğan’ın istifasını istediği iddia edilen Melih Gökçek’in,katıldığı yemekli bir toplantıda belediye çalışanlarının masalarına uğrayarak tek tek vedalaştığı iddia edildi. Öte […]

The post Melih Gökçek’le Son Akşam Yemeği appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

AKP’de ”Metal Yorgunluğu” adı altında gerçekleşen ve İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasıyla başlayan dalga,geçtiğimiz günlerde Melih Gökçek’in bu dalgaya kapılmamak için Recep Tayyip Erdoğan’la yapmış olabileceği pazarlık haberleriyle gündemde yer etmeye devam etmekte.

Recep Tayyip Erdoğan’ın istifasını istediği iddia edilen Melih Gökçek’in,katıldığı yemekli bir toplantıda belediye çalışanlarının masalarına uğrayarak tek tek vedalaştığı iddia edildi.

Öte yandan CHP’li Barış Yarkadaş’ın Melih Gökçek’le ilgili attığı tweet ise dikkat çekti.

The post Melih Gökçek’le Son Akşam Yemeği appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/13/melih-gokcekle-son-aksam-yemegi/feed/ 0
“Aptallığın Popülerliği, Popülerlerin Aptalları” – Atakan Polat https://meydan1.org/2017/01/01/aptalligin-populerligi-populerlerin-aptallari-atakan-polat/ https://meydan1.org/2017/01/01/aptalligin-populerligi-populerlerin-aptallari-atakan-polat/#respond Sun, 01 Jan 2017 14:44:23 +0000 https://test.meydan.org/2017/01/01/aptalligin-populerligi-populerlerin-aptallari-atakan-polat/ 1994 yılından bu yana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek, son yıllarda 7’den 70’e herkese bulaştığı, her meseleyi “gökçekçe” yorumladığı tweetlerle herkesin takip listesinde. Boş zamanlarında sosyal medya ajanlığı yaparak aynı kanatta olmadığı kişilerin tweetlerini yargıya taşıdığı da biliniyor. Beşiktaş’taki patlama sonrası “Biz Çanakkale’de 250 bin şehit verdiysek; 25 bin şehit de burada verirsek […]

The post “Aptallığın Popülerliği, Popülerlerin Aptalları” – Atakan Polat appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

meydan-sayi-3519

1994 yılından bu yana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Melih Gökçek, son yıllarda 7’den 70’e herkese bulaştığı, her meseleyi “gökçekçe” yorumladığı tweetlerle herkesin takip listesinde. Boş zamanlarında sosyal medya ajanlığı yaparak aynı kanatta olmadığı kişilerin tweetlerini yargıya taşıdığı da biliniyor.

Beşiktaş’taki patlama sonrası “Biz Çanakkale’de 250 bin şehit verdiysek; 25 bin şehit de burada verirsek kimse buna ses çıkartmasın. Şehit olmak zaten Allah makamında en büyük makam.” açıklaması yapan Gökçek, popülerliğini kullanarak ölmeyi ve öldürmeyi kutsayıp devleti yüceltmeyi sürdürürken, popülerliğini de yükseltiyor.

İktidara kayıtsız şartsız biat eden, taşeronu olduğu iktidara popülerliğiyle katkı sağlayan ve katkı sağladıkça popülerleşen, bu popülerliğini kullanarak toplumu yer yer korkutup yer yer ümitlendirip devlete ve iktidarına sadakatlerini kalıcı kılmaya çalışan, ona ayrılan sürede sloganvari sözler söyleyip karşılığında oldukça dolgun maaşlar alanlardır “dönemin popülerleri”. Bütün bunlar da 15 Temmuz’dan bu yana biatın ve bu doğrultuda propagandanın dozunu yükselten ve en önemlisi, biat ettikleri iktidar günün birinde yok olduğunda, ortadan kaybolacak olanlardır.

Popüler bir figür, “politik” olandan ve yürürlükteki “politik kültür”den ayrı düşünülemez. Özellikle de içinde bulunduğumuz siyasi dinamizmin hem yaşadığımız topraklarda hem de sınır ötesinde yaşananlarla ilişkili olarak oldukça yükseldiği şu günlerde…

Kimi entelektüel çevrelerce “boş” ve “vizyonsuz” olarak tanımlansalar da, bu popülerlerin vizyonları da politik misyonları da bellidir. Bütün o “içinden geldiği gibi yazan ya da konuşan” imajı, aslında içlerine enjekte edilenin dışa vurumudur. Tam da bu misyon uğruna şekilden şekle girer, türlü show hareketinden ve saçmalıklardan geri durmazlar.

Misal, geçtiğimiz günlerde bir magazin programında Nihat Doğan, konuyla hiçbir alakası olmadığı halde birdenbire “Halep’te Müslüman kardeşlerim katledilirken program yapamam” diyerek ağlamaya başladı, mikrofonu fırlatıp stüdyoyu terk etti. İktidarın gündemini popülerleştirme uğruna yapılan bu ve benzeri saçma hareketleri yapmasıyla sık sık gündem olan Doğan, programın başka bir bölümünde de, Erdoğan’ın İbn-i Arabi’nin kehanetlerindeki mehdi olabileceğini söylemişti zaten.

Çocuklarının ismini Erdoğan’a koydurtma şerefine nail olan kadrolu yardakçı ROK (Rasim Ozan Kütahyalı) Beşiktaş’taki patlama sonrası, “teröre” karşı alışveriş önerisi yapmıştı. “Hangi semt bize yakınsa oranın AVM’sine gidelim ve alışveriş edelim. Kalleş ve alçak terörizme inat yaşamaya devam edelim. İnadına umutla yaşamak vaktidir!” İnadına umutla yaşamanın alışverişle gerçekleşmeyeceğini o da bilir. Ancak yapması gereken iktidar ve kapitalizm propagandası uğruna saçma açıklamalar yapmak konusunda çekincesi yoktur.

Erkan Tan denilen sunucu da, aleni biçimde biat etmeye başlamasından önce, sabah programı yaparken daha mülayimdi. Sonradan mutasyona uğrayarak saldırganlaşan Tan, dönemin en takip edilen sabah haber programını mehter marşıyla başlatarak toplumun “milli ve dini değerler”ine hitap etmeye başladı. İktidara methiyeler düzerken muhalefet partilerinin vekillerine sırayla bulaşıp kimine beddua eden, kimini hedef gösteren, kimine davalar açan Tan; “terörü yeterince lanetlemeyen izleyiciler”in de düzenli olarak canlı yayında yüzüne tükürmektedir. Saydığımız isimler, dönemin popülerlerinin öne çıkan örneklerindendir sadece, elbette bu kadarla sınırlı değildir.

Popülerlik, tanımı itibariyle belli bir dönem için geçerlidir; hızlı üretilen ve hızla tüketilebilendir. Popülerlerin etkileri de; televizyon kumandasının “açma kapama tuşu” ya da sosyal medyanın “takip etmekten vazgeç butonu” kadardır.

İhtiyaç duyduğumuz belki de, kapatma tuşlarına, vazgeçme butonlarına basmak; bu etkiyi yok etmektir.

Atakan Polat

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 35. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “Aptallığın Popülerliği, Popülerlerin Aptalları” – Atakan Polat appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/01/01/aptalligin-populerligi-populerlerin-aptallari-atakan-polat/feed/ 0
21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/ https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/#respond Thu, 25 Dec 2014 19:41:37 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/ Kasım ayının ilk günlerinde, İstanbul’da bulunan Taxim Hill Otel’de düzenlenen bir basın açıklamasıyla duyuruldu “Barışa Bak” projesi. “Ordu demokrasinin temeli” diyerek 12 Eylül Darbesi’nin destekçilerinden olan ve Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından Atilla Yayla’dan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatarak Erdoğan’a destek çıkan Yavuz Bingöl’ün “haysiyet suikasti”ne kurban edildiğini söyleyen Meryem Gayberi’ye kadar, toplam 69 imzacıyla “çözüm sürecinin […]

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Kasım ayının ilk günlerinde, İstanbul’da bulunan Taxim Hill Otel’de düzenlenen bir basın açıklamasıyla duyuruldu “Barışa Bak” projesi. “Ordu demokrasinin temeli” diyerek 12 Eylül Darbesi’nin destekçilerinden olan ve Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından Atilla Yayla’dan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatarak Erdoğan’a destek çıkan Yavuz Bingöl’ün “haysiyet suikasti”ne kurban edildiğini söyleyen Meryem Gayberi’ye kadar, toplam 69 imzacıyla “çözüm sürecinin sağlıklı yürütülmesi” amacıyla yola çıkıldığı söylendi. Düzenlenen toplantıda, barış konserlerinden trenlerine kadar “barış” dolu hayallerden bahsedilirken; var olmak için direnenlerin mücadelesi “provokasyon” ilan edildi.

“Hükümetten bağımsız” ve “sivil” bir oluşum olarak ortaya çıktığı iddia edilen projenin yankıları sürerken, “Barışa Bak”ın amaçlarını, imzacılarını ve “ne yöne baktığı”nı tartışmakta fayda var.

Başlatılan bu projeyle “barışa bak”ma iddiasını taşıyanlar, yaşadığımız coğrafyada on yıllardır yaşanan savaşın, topraklarından edilen binlerce insanın, kaybedilen ve katledilen bir halkın hesabını yapmanın da ötesinde yaşamını savunmak için direnenleri -tıpkı iktidarın yaptığı gibi- “provakasyon”larla ve “darbe girişimleri”yle suçlarken; projeyle çizilmek istenen “barış”, tam da hükümetin Yeni Türkiye şablonuna bakarak çiziliyor. Devletin çözüm adı altında Kürt halkına yönelik işlettiği inkâr ve imha politikasına karşı girişilmiş mücadeleyi, barıştan uzaklaştırma olarak ilan eden “barışsever”lerin barıştan anladıklarının ne olduğu açık. AKP hükümetine yönelik müteşekkirliklerini her fırsatta dillendiren “Barışa Bak”çılar, kardeşlik altında devletin gizli stratejilerinin sürdürücüsü konumunda. Meşruluklarını, “biz ne o taraftanız, ne bu taraftanız” diyerek dayandırdıkları pozisyonlarıyla; devletçi algıyı farklı bir yerden zihinlere kazımaya, Kürt halkının mücadelesinin altını boşaltmaya çalışıyorlar.

Genellikle iktidar yanlısı akademisyen, yazar ve gazetecilerden oluşan “Barışa Bak” çağrıcıları toplam 69 imzadan oluşuyor.17 Aralık sürecinde iktidar paydaşları arasında belirginleşen AKP-Cemaat ayrışmasında, safını “paralel yapıya karşı seçilmiş hükümetten yana” koyan Barışa Bak projesi çağrıcılarından bazılarının, “iktidar yanlısı performanslarıyla” kısa özgeçmişleri şöyle:

Yıldıray Oğur

ODTÜ Siyaset Bilimi mezunu olan Yıldıray Oğur, 2003 yılında Genç Siviller hareketinin kurucuları arasında yer aldı. Radikal, Taraf gazeteleri ile Birikim dergisinde yazılar yazan Oğur, 2013 yılında, iktidarı açıktan destekleyen Türkiye gazetesinde yazmaya başladı. Türkiye’de yazmaya başladıktan sonra Erdoğan’ın fiili danışmanı haline gelen Oğur’un köşe yazıları, Erdoğan’ın bazı mitinglerinde tarihsel alıntılar yaptığı temel kaynak oldu.

Kobanê Direnişi süresince yazdığı köşe yazılarında, “çözüm süreci”nin muhataplarından Kürt hareketini eleştirmiş; devletle aynı perspektifte, devlet-polis şiddetinden kaynaklanan ölümlerden, hareketi sorumlu tutmuştu. Bu beyanlar, Yıldıray Oğur’un iktidarla yaşadığı söylemsel uyumun daha da belirginleşmesini sağladı. Meydan Gazetesi’nin yine aynı bölümünde “akil heyeti”ni deşifre ederken yer verdiğimiz Oğur, devletin “barış” söyleminin en önemli yaratıcılarından.

Oral Çalışlar

Aydınlık çevresinden eski bir sosyalist olan Oral Çalışlar bugüne dek Cumhuriyet, Taraf, Radikal gibi siyasi yelpazenin farklı kulvarlarından birçok gazetede köşe yazıları yazdı. “Akil İnsanlar” heyetinde yer almasının ardından iktidarla olan ilişkisini belirginleştiren TESEV üyesi Çalışlar, şimdilerde de liberal yazarların kendilerine yer bulduğu “serbestiyet.com” sitesinde yazıyor.

Orhan Miroğlu

1970’li yıllarda Kürt hareketi içerisinde yer alan; 1980 yılında girdiği cezaevinden 1988 yılında tahliye olan Miroğlu, Ülkede Özgür Gündem, Özgür Politika, Birgün ve Taraf gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. 2010 yılındaki Anayasa Referandumu sürecinde iktidara yakınlaşan Miroğlu, bu yakınlaşmayı ilerleyen yıllarda öylesine içselleştirdi ki; kendi geçmişini bile inkâr etmeye başladı. 12 Eylül döneminde, tutsak kaldığı Diyarbakır Cezaevi’nde sistematik işkenceye maruz kalan Miroğlu, yakın dönemde katıldığı bir TV programında “Devlet eliyle sistematik işkence kesinlikle yoktur!” diyerek, bu içselleştirmeyi somutluğa kavuşturdu.

Yaşadığı “politik değişiklik”in ardından, sınırlı sayıda gazetecinin binebildiği Erdoğan’ın uçağında kendisine yer buldu ve 2012 yılından itibaren iktidara yakınlığıyla bilinen Star Gazetesi’nde yazmaya başladı.

Nagehan Alçı

Boğaziçi Üniversitesi siyaset bölümü mezunu olan Nagehan Alçı, Hürriyet, Milliyet, Akşam gibi gazetelerde köşe yazarlığı ve Kanal D, Fox, CNN Türk gibi kanallarda da programlar yaptı. “Akil” heyette yer alan Alçı da, Barışa Bak projesi içerisindeki çoğu isim gibi, “zaman içerisinde saf değiştiren”lerden.

2009 yılında yazdığı “Bir Delikanlılık Portresi: Tayyip Erdoğan” yazısında Erdoğan’ı çokça eleştiren Nagehan Alçı; özellikle 17 Aralık sonrası, iktidarın hararetli savunucularından biri haline geldi.

Etyen Mahçupyan

Liberalliğiyle bilinen Etyen Mahçupyan, başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanlığını yürütüyor.1996 yılına kadar kendi şirketlerinin yöneticiliğini yapan Mahçupyan, 1997’de Radikal’e, 2001’de ise Zaman’a geçti; siyasal çizgisinin “ne hızla” değiştiğini açıkça gösterdi.

TESEV Demokratikleşme Programı’nın 2012’den beri başkanı konumunda bulunan Etyen Mahçupyan, Hrant Dink’in 2007 yılında öldürülmesinden sonra Agos gazetesine geçmişti. Geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana ise, iktidar yanlısı patron Ethem Sancak’ın gazetesi Akşam’da yazıyor.

Sinan Çetin

“Hiçbir düşünce kutsal değildir, her düşünce değişir ve gelişir, embesillerinki hariç” şeklindeki konuşmalarıyla, bir sosyalistten bir kapitaliste dönüşümünü rasyonalize eden Sinan Çetin; Plato adlı şirketinin patronluğunu yaparken, aynı zamanda emlak sektörüne de el atmış durumda. Cihangir’de sahip olduğu çok sayıda gayrimenkul üzerinden emlak ticaretine girişen Çetin, sektördeki “rant dostları”ndan Ali Ağaoğlu’nun da reklamlarını çekiyor.

Barışa Bak projesinin imzacılarından Atilla Yayla ile birlikte de bir yayınevinin patronluğunu yürüten Sinan Çetin, katıldığı her programda iktidar güzellemesi yapmaktan geri durmuyor.

Markar Esayan

AKP-Cemaat kavgası öncesi Taraf gazetesinde yazarlık ve yayın koordinatörlüğü yapan Markar Esayan, yaşanan ayrışma sonrasında Yeni Şafak’ta yazmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde “Affedersiniz benim için de çok çirkin bir şekilde Ermeni dediler” şeklinde konuşan Erdoğan’ı, “Biz Ermeniyiz, tecrübe ile sabit, hakiki ırkçıları gözünden tanırız; merak edilmesin. 12 yıldır AK Parti’ye destek veren bir Türkiyeli olarak, bu pazar da Yeni Türkiye için Erdoğan’a oy vereceğim.” sözleriyle aklamıştı. %10 barajı tartışmalarında AKP’nin yanında yer alarak, barajın kaldırılmasına yönelik tepkisini gösteren Esayan, HDP’den de bağımsız adaylarla seçimlere girmesini istemiş. İstikrar sürsün diye…

Rasim Ozan Kütahyalı

“Havuz medya” grubu gazetelerinden Takvim ve Sabah’ta köşe yazarlığı yapan Rasim Ozan Kütahyalı, Melih Gökçek’in sahibi olduğu Beyaz TV’de de futbol yorumcusu. Nagehan Alçı ile olan evliliğinden doğan çocuklarının “isim babalığı”nı Erdoğan’a yaptıracak kadar iktidarla “içli dışlı” olan Kütahyalı, kendi jenerasyonundan birçok yazar gibi, devrimcilere ve devrimci mücadeleye olan kinini kusmaktan geri durmuyor. “Ben bu devlet için kellemi ortaya koyanlardanım!” diye ifadelerini dillendirmekten geri durmayan Kütahyalı, futboldan siyasete engin bilgi birikimlerini, hükümetin ona sunduğu tüm olanaklardan yararlanarak anlatmaktan geri durmuyor.

Cengiz Alğan

“Barışa Bak” projesinin fikir sahibi denilebilecek Cengiz Alğan, eski bir DSİP yöneticisi. 2010 referandumunda “Yetmez Ama Evet” diyenlerden biri olan Alğan, 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’ndan sonra, iktidar tarafındaki duruşunu iyice belirginleştirmiş; yolsuzluk operasyonun bütününü “seçilmiş hükümete darbe” şeklinde tanımlamıştı. Şimdilerde açıkça sürdürdüğü bu iktidar destekçiliğini Taksim-Gezi Direnişi sürecinde başlatan Cengiz Alğan, ortaya çıkan videolarda polisin sıktığı mermiyle katledildiği açıkça görülse de, Ethem Sarısülük’ün “karanlık güçlerce” öldürüldüğünü söylemişti.

Halil Berktay

“Barışa Bak” projesinin bir başka çağrıcısı, Oral Çalışlar gibi Aydınlık hareketinden olan eski sosyalist Halil Berktay, şimdilerde liberal bir akademisyen olarak tanınıyor. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı, bir dönem Taraf gazetesinde köşe yazıları yazdı, son dönemlerde ise iktidarı destekleyen isimlerin bir araya geldiği serbestiyet.com’da yazmaya başladı. Kendini anti-anti AKP’ci diye tanımlayan Halil Berktay, Taraf gazetesinde yazdığı dönemde 1 Mayıs 1977 katliamına ilişkin ortaya attığı bir iddia ile de gündeme gelmişti. Devlet tarafından gerçekleştirilen ve 36 kişinin yaşamını yitirdiği 1 Mayıs 1977 katliamına ilişkin Halil Berktay, “devrimci iki grubun çatışması” yorumunda bulunmuş; dolayısıyla bu katliamda kendince “devleti aklamıştı.”

 

 

Merve Arkun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/feed/ 0