nafaka – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 05 Mar 2019 10:02:24 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Mağdurum da Mağdurum- Mısra Sapan https://meydan1.org/2019/03/05/magdurum-da-magdurum-misra-sapan/ https://meydan1.org/2019/03/05/magdurum-da-magdurum-misra-sapan/#respond Tue, 05 Mar 2019 10:02:24 +0000 https://test.meydan.org/2019/03/05/magdurum-da-magdurum-misra-sapan/ Şimdilerde yine pek de yabancısı olmadığımız bir söylem yükseltiliyor. Taciz, tecavüz, şiddet ve katliamları yetmediği gibi, bunların üstünü örtercesine, karşımıza erkeklerin de mağdur olduğu haberleri ve söylemleri çıkarılıyor. “Eşinden dayak yemiş koca”, “bir kız çocuğuyla evlendiği için hapse girmiş erkek”, “nafaka ödediği için maddi sıkıntı çeken erkek” haberleri ana akım medyanın baş köşelerinde yerini alıyor. […]

The post Mağdurum da Mağdurum- Mısra Sapan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Şimdilerde yine pek de yabancısı olmadığımız bir söylem yükseltiliyor. Taciz, tecavüz, şiddet ve katliamları yetmediği gibi, bunların üstünü örtercesine, karşımıza erkeklerin de mağdur olduğu haberleri ve söylemleri çıkarılıyor. “Eşinden dayak yemiş koca”, “bir kız çocuğuyla evlendiği için hapse girmiş erkek”, “nafaka ödediği için maddi sıkıntı çeken erkek” haberleri ana akım medyanın baş köşelerinde yerini alıyor. Dayak yemiş, nafaka yüzünden hapse girmiş erkeklerle röportajlar yapılıyor.

Erkeğin, evlilik süresi boyunca kadının ev içi-dışı emeğini sömürmesi ile nafakaya karşı çıkışında doğrudan bir bağlantı bulunuyor. Erkek, kadınlara yönelik uyguladığı sömürü, baskı ve şiddetle kendisinin yaşadığını iddia ettiği ekonomik “mağduriyeti” aynılaştırmaya çalışıyor. Süresiz nafaka uygulamasının erkekler için yarattığı sözde “mağduriyet”e ilk başta muhafazakar kesimlerden tepkiler gelse de bu tepkiler hemen hemen her kesimden erkek tarafından sahipleniliyor. İktidara yakın medya organlarından muhalefete yakın medya organlarına pek çok medya kuruluşu bu konuya değiniyor. İşte erkeklik, politik başka başka ayrımları bu noktada ortadan kaldırıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da bu konuda devreye girdiği aktarılıyor. Sonuç olarak ortaya çıkan şey, tabi bunun adına dayanışma denilebilirse, “erkek dayanışması” oluyor.

Nafakanın dışında yine muhafazakar kesimden yükselen başka bir mağdur edebiyatı, kız çocuklarıyla evlenen erkeklere verilen hapis cezası konusunda yükseliyor. Bunun yanında bir taciz olayında erkek, kadın tarafından tahrik edildiğini ve mağdur olduğunu iddia ediyor. Devlet de durur mu, tahrik ya da iyi hal indirimi ile erkeği koruyor.

İşte tam da bu noktada, “erkekler de mağdur” söyleminin arkasında toplumsal cinsiyet normlarının ve ataerkil sistemin yarattığı avantajlardan kopmak istemeyerek bu sistemi sürdürmek isteyen erkeklerin olduğunu görmek gerekiyor. Yaşananlar “tersine eşitliği” amaçlıyor, erkeği kadının konumuna düşmüş göstererek eşitlemeyi… Erkekler kendi zulmünü görünmez kılmak istiyor.

Erkeklerin, devletin -iki yüzlü biçimde “pozitif ayrımcılık” adı altında evlilik ve nafaka gibi konularda- çıkarttığı erkekler için “dezavantaj”lı yasalarından rahatsız olması durumunun mağdur edebiyatı yapmalarına meşruiyet kazandırmadığını belirtmek gerekiyor.

Toplumsal cinsiyet rolleri ile bu davranış-hareket biçimlerinin sürekliliğini sağlayan erkeklerin, bir baskı ile mağduriyet yaşadıklarını dile getirmeleri ayrıca bir samimiyetsizlik göstergesidir. Çünkü bu açıklamalar toplumsal yaşamın her yerinde sesi kısılmaya çalışılan, yaşadığı adaletsizlikleri ve şiddeti teşhir etmeye çalışırken devletin polisi tarafından şiddete maruz bırakılan kadınların yaşadıklarını iyice görünmez kılıyor ve erkek şiddetini meşrulaştırıyor.

Ayrıca sözde kadını koruyan ve erkeği mağdur eden yasalara karşı verilecek mücadele de erkek devletin yıkılmasıyla ilişkilidir. Biz kadınlar, ataerkil sistemin yarattığı adaletsizliklerin doğrudan hedefinde olanlar, halihazırda bu adaletsizlikleri teşhir ederek mücadele etmekteyiz. Bu noktada biz kadınlar, erkeklerin böylesi edebiyatlarını da teşhir etmeli, görünür olan ve görünmezlik pelerininin içinde gizlenen tüm erkekliklerle mücadeleye devam etmeliyiz.

Unutmamak gerekir ki kadınların ataerkil sisteme karşı verdiği mücadele, tüm iktidar biçimlerine karşı verilen mücadeleyle ortak olduğu için, aynı zamanda erkeklerin nafaka yüzünden hapis cezası alması gibi “sözde mağduriyetlerini” de tam anlamıyla giderecek niteliktedir.

 

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 48. Sayısında yayınlanmıştır.

The post Mağdurum da Mağdurum- Mısra Sapan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/03/05/magdurum-da-magdurum-misra-sapan/feed/ 0
Kullan-at Kılavuz: Boşanmalarda Nafaka Uygulaması https://meydan1.org/2018/03/01/kullan-at-kilavuz-bosanmalarda-nafaka-uygulamasi/ https://meydan1.org/2018/03/01/kullan-at-kilavuz-bosanmalarda-nafaka-uygulamasi/#respond Thu, 01 Mar 2018 14:43:23 +0000 https://test.meydan.org/2018/03/01/kullan-at-kilavuz-bosanmalarda-nafaka-uygulamasi/ Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler… Erkek egemen toplumda, kadınların yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayacak olanaklardan erkekler tarafından uzak tutuldukları göz önünde tutulduğunda, boşanma davalarında gündeme gelen nafaka konusunun önem taşıdığı açıktır. Bu yazımızın konusunu da aile hukuku bağlamında nafaka oluşturuyor. Kısaca ifade etmek gerekirse […]

The post Kullan-at Kılavuz: Boşanmalarda Nafaka Uygulaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

Erkek egemen toplumda, kadınların yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayacak olanaklardan erkekler tarafından uzak tutuldukları göz önünde tutulduğunda, boşanma davalarında gündeme gelen nafaka konusunun önem taşıdığı açıktır. Bu yazımızın konusunu da aile hukuku bağlamında nafaka oluşturuyor. Kısaca ifade etmek gerekirse nafaka, boşanma davası sırasında ve sonrasında yoksulluğa düşecek eski eşe ve/veya çocuğa ödemekle yükümlü olunan paradır.

Yardım, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası olmak üzere dört çeşit nafaka vardır. Nafaka temelde eşin geçimi içinse “yoksulluk” ve çocuğun ihtiyaçları için veriliyorsa “iştirak nafakası” olarak ayrılmaktadır. Gerek duyulması halinde nafaka almak için tarafların boşanmış olması gerekmemektedir, boşanma sürecinde olmaları da tedbir nafakası almak için yeterlidir. Boşanma, eğer anlaşmalı bir boşanmaysa boşanma protokolünde nafaka konusu da karara bağlanmaktadır. Ancak boşanma çekişmeliyse -taraflar boşanma konusunda ve şartlarında anlaşamadılarsa- dava devam ederken Aile Mahkemesi hâkimince tedbir nafakasına hükmedilebilir.

Tedbir nafakasının verilmesi için nafaka yükümlüsünün kusurlu olup olmadığına bakılmamaktadır. Ancak nafaka bağlanacak eşin, diğer eşten daha fazla kusurunun olmaması gerekir. Nafaka konusunda kanunda herhangi bir sınırlandırılmaya gidilmemiştir ve nafakaya hükmedilirken tarafların maddi durumları göz önünde bulundurulur. Nafakanın ödenme süresi konusunda da herhangi bir sınırlama bulunmamakta olup nafaka alacaklısı kişi bir iş bulana, evlilik gerçekleştirene yani nafakaya ihtiyacı kalmayana kadar nafaka ödenmesi yükümlülüğü devam eder.

Yoksulluk nafakası yukarıda da vurgulandığı üzere, boşanma sürecine girecek eşlerden birinin ihtiyaç duyması halinde, diğer eş tarafından ödenen nafaka türüdür. İştirak nafakası ise çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan eşin, velayet bırakılan eşe -çocuğun bakımı ve eğitimi gibi- temel olarak değerlendirilebilecek masrafların karşılanabilmesi amacıyla hükmedilen nafaka türüdür. Kural olarak iştirak nafakası, çocuğun 18 yaşına gelmesine kadar ödenir. Çocuk 18 yaşını doldurmuşsa ancak üniversite eğitime devam ediyorsa iştirak nafakasının da ödenmesine devam edilir. Yoksulluk nafakasının aksine iştirak nafakasında hâkim, tarafların taleplerini değil çocuğun ihtiyaçlarını esas almaktadır.

Hâkim tarafından nafaka kararı verilirken belli zamanlarda belli oranlarda artmasına karar verilmiş olabilir. Bunun dışında, tarafların nafaka hükmedilirken içinde bulundukları duruma göre güncel durumlarının değişmiş olması halinde, nafakanın arttırılmasına, azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verilebilir. Ancak bunun için dava açılması gerekmektedir.

Nafakanın ödenmemesi halinde nafaka alacağı, icra yoluyla tahsil edilebilmektedir. (Tedbir nafakası hariç) Nafakanın zamanında ödenmemesi durumunda da kişi hakkında 3 aya kadar “tazyik” olarak adlandırılan zorlama hapsine hükmedilebilir. Kişinin nafakayı ödemesi durumunda tazyik hapsi de son bulur. Nafaka alacağına verilen önem büyüktür; normal alacaklarda emekli maaşa haczedilebilmesi için ilgili kişinin muvafakati aranırken nafaka alacaklarında bu muvafakat aranmadan da emekli maaşı haczedilebilmektedir. Yine genel alacaklarda maaşın ancak dörtte birine kadar haciz konulabilirken nafaka alacağının tamamı için maaşa haciz konulabilir.

Temel hatlarıyla değindiğimiz bu konu, daha çok kadının maddi durumunun yaşamını idame ettirebilecek seviyede olmamasını merkeze almıştır. Ek olarak belirtmek gerekir ki maddi durumu iyi olmayan kadın, bulunduğu şehirdeki barodan adli yardım talebinde bulunarak bir avukatla temsil edilmesini sağlayabilmektedir. Bunun en önemli yararı -nafaka çoğunlukla ödenmediği için- nafaka alacağının icra yoluyla tahsilini sağlamaktır.

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 44. sayısında yayınlanmıştır.

The post Kullan-at Kılavuz: Boşanmalarda Nafaka Uygulaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/01/kullan-at-kilavuz-bosanmalarda-nafaka-uygulamasi/feed/ 0
Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/ https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/#respond Sun, 05 Nov 2017 20:01:09 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/ Babaya da, polise de, devlete de sözümüz aynı: Kadınlar evine dönmeyecek! Bir kadın, evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğünde, ailesine dönerse çoğu kez babanın cevabı bellidir: “Olsun, aranız düzelir, ne olursa olsun senin kocan o. Yuvanızı bozmayın. Evine dön kızım.” Şiddet devam ettiğinde, çaresiz kaldığını düşünen kadın bu sefer polise giderse yine aynı sözleri duyar: […]

The post Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Babaya da, polise de, devlete de sözümüz aynı: Kadınlar evine dönmeyecek!

Bir kadın, evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğünde, ailesine dönerse çoğu kez babanın cevabı bellidir: “Olsun, aranız düzelir, ne olursa olsun senin kocan o. Yuvanızı bozmayın. Evine dön kızım.” Şiddet devam ettiğinde, çaresiz kaldığını düşünen kadın bu sefer polise giderse yine aynı sözleri duyar: “Karı-koca arasında olur böyle ufak tefek şeyler. Yuva yıkmaya değmez… Evine dön kardeşim.” Kadın artık  dayanamadığında boşanmak isterse, bu sefer aynı şeyi arabuluculuk sıfatıyla devlet söylüyor: “Evine dön kızım.”

“Adliyelerde herkesin önünde özellikle aile mahremiyetini ortadan kaldıracak şekilde mahkemelere gitmek yerine boşanma konusunda bir dava açmadan aile arabuluculuk kurumuna giderek bu konuda mümkünse uzlaşmayı ya da boşanacaklarsa arabulucu ya da hakemin marifetiyle mahkemeye gitmeye gerek kalmadan bir aile arabulucuğu üzerinde çalışıyoruz.”

Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı, iş mahkemelerinde arabuluculuğun zorunlu kılınmasının ardından, boşanma davalarında da böylesi bir uygulama çalışmasının yapıldığı “müjdesi”ni verdi.  İş davalarında patronun tarafında olan arabulucuların boşanma davalarında erkekten yana olacağı  su götürmez bir gerçekken, neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu da “aile mahremiyeti” açıklamasıyla ortaya çıkıyor.

Boşanmalarda arabuluculuk, ilk olarak Mayıs 2016’da önerilmişti. Boşanmayı “aile mahremiyeti” olarak gören iktidar, boşanmalarda “erkeklerin mağdur edildiği” bahanesiyle mahkemeye gitmeden önce arabuluculuğu önermişti. Gelen tepkiler üzerine meclise sunulan yasa tasarısı geri çekilmişti. Ekim ayında, müftülere de nikah kıyma yetkisi veren yasanın onaylanmasının hemen ardından, arabuluculuk önerisi tekrar gündeme geldi.

Düzenleme ile arabuluculuk görevinin kamu çalışanları tarafından gerçekleştirileceğine değinilirken “kamu çalışanı”nın niteliğine dair bir açıklama yapılmadı. Ancak evlenmek isteyenler için müftü ve imamları görevlendiren bir iktidarın; boşanmak isteyenler için kimleri görevlendireceği çok da belirsiz olmasa gerek. Genellikle imam hatip lisesi mezunu, imam, müftü gibi; yani dini eğitim almış kişilerin  arabuluculuk yapacağını düşünürsek, düzenlemeye ihtiyaç hissettiren “kaygı”nın yani “erkeklerin mağdur edilmesinin” de ortadan kaldırılacağı kesin. Ayrıca bu düzenlemenin ardından da nafaka ve çocukların velayeti gibi konularda da “erkeğin mağduriyetinin” ortadan kaldırılması için yeni düzenlemelerin de gündeme gelebileceğini öngörmek zor değil.

İktidar bu düzenlemeyle yıllardır kadının aleyhine çıkardığı yasalara bir yenisini daha ekliyor. “Ailenin kutsallığı”nı pekiştirirken bu yasalar, kadını toplumda daha da görünmez kılıyor.  Kadının tüm varlığı ailenin kutsallığına kurban ediliyor, aile ne kadar kutsal ve sarsılmaz olursa iktidarda o  kadar sorgulanamaz ve sarsılmaz oluyor.

Erdoğan “ istesiniz de istemeseniz o yasa geçecek” diyerek bu politikaların iktidar için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ancak “o yasalar geçse de geçmese de” biz kadınlar bu politikalarla, bu politikaların uygulayıcısı erkeklerle, bu politikaları dayatan iktidarlarla mücadele etmeyi sürdüreceğiz.


Ayşe Yılmaz

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/feed/ 0