operasyon – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 07 Apr 2020 14:20:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 SAVAŞ STRATEJiLERi : Masada Hüsran, Sahada Yenilgi, Sınırda Şantaj – Emrah Tekin https://meydan1.org/2020/04/07/savas-stratejileri-masada-husran-sahada-yenilgi-sinirda-santaj-emrah-tekin/ https://meydan1.org/2020/04/07/savas-stratejileri-masada-husran-sahada-yenilgi-sinirda-santaj-emrah-tekin/#respond Tue, 07 Apr 2020 14:20:34 +0000 https://meydan.org/?p=56882 Sadece yaşadığımız topraklarda değil dünyada gündem olan virüs salgını nedeniyle Suriye’deki savaş gündemden düşmüş gibi duruyor. Ancak TSK’ye bağlı birliklerin Suriye’de hava saldırısına uğraması sonucu 34 askerin ölmesinden önce de Suriye’deki savaşın pek gündemde olduğundan bahsedemeyiz. Yani Suriye’deki savaş her an gündemdeki yerini tekrar alabilir. Çünkü yıllardan beri belirli olaylar yaşandıkça gündeme gelen ama hep […]

The post SAVAŞ STRATEJiLERi : Masada Hüsran, Sahada Yenilgi, Sınırda Şantaj – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Sadece yaşadığımız topraklarda değil dünyada gündem olan virüs salgını nedeniyle Suriye’deki savaş gündemden düşmüş gibi duruyor. Ancak TSK’ye bağlı birliklerin Suriye’de hava saldırısına uğraması sonucu 34 askerin ölmesinden önce de Suriye’deki savaşın pek gündemde olduğundan bahsedemeyiz. Yani Suriye’deki savaş her an gündemdeki yerini tekrar alabilir. Çünkü yıllardan beri belirli olaylar yaşandıkça gündeme gelen ama hep süren savaş, yeni görünümüyle de olsa devam ediyor.

Şu an inisiyatif Suriye -daha doğrusu- Rusya’da. Suriye’de iktidarı almaya çalışan cihatçılar TC sınırları yakınındaki İdlib’e sıkışmış durumda. Suriye’nin birçok bölgesinden kaçmak zorunda kalan cihatçılar Suriye’nin de yönlendirmesiyle İdlib’e gitmişti. İdlib’se savaşın ilk yıllarından beri cihatçıların en rahat ettiği bölgelerin başında geliyor. Suriye merkezli olarak yaşanan en önemli son gelişme, TC’nin İdlib’teki cihatçıları temsilen, Rusya’nın da TC’yi temsilen yer aldıkları masada varılan anlaşma. İktidarın kaynak sağladığı, artık anaakım haline gelmiş olan medya her ne kadar bu anlaşmayı bir ateşkes olarak değerlendirmiş olsa da Suriye’de silahların susturulduğundan bahsedemeyiz. 5 Mart 2020’de imzalanan bu anlaşmaya giden süreçse Şubat’ın sonlarında başladı.

Şubat’ın 27’sini 28’ine bağlayan gece -TC’nin Suriye Ordusu’na İdlip’te aldığı yerlerden çekilmesi konusunda verdiği “ültimatomun” dolmasına az bir süre kala- TSK’ye bağlı birliklerin hava saldırısına uğraması sonucu resmi rakamlara göre 34 asker ölmüştü. Saldırı, TC kaynaklarına göre Suriye tarafından gerçekleştirildi. Ancak durduğumuz yerden anlaşılan, TSK’ye bağlı birliklerin olmaması gereken yerde yani cihatçıların bulunduğu bölgede olmasıydı. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Ankara’ya verilen ince mesajda, TSK unsurlarının Soçi Mutabakatı uyarınca oluşturulmuş gözlem noktalarından çıkmamaları gerektiği belirtiliyordu. Rusya’nın bunun böyle olmadığını bildiğini ve İdlib’te inisiyatifi ele almaya çalışan TC’yi sıkıştırmak için hava saldırısı gerçekleştirilmesine vesile olduğunu anlamak zor değil.

Rusya ısrarla vurguladığı bu açıklamalarıyla aslında TC’nin, tüm dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği El Kaide türevi HTŞ ile sahadaki ortaklığına vurgu yapıyordu. Çünkü TC, ya Rusya’ya verdiği bilgide TSK’ye bağlı birliklerin olmaması gereken yerde olduğunu söyleyecek ya da Rusya’nın kendi askerlerini öldürmeyeceğine güvenerek hareket edecekti. TC, Rusya’nın kendi askerlerini öldürmeyeceğine güvendi ama Rusya -daha doğrusu Putin- pek de öyle hareket etmedi. TC bu güvenin bedelini de kendi açıkladığı sayıya göre 34 askeriyle ödedi. Ve TC, resmi olarak açıklamadığı ama içinde yer aldığı savaşta iyiden iyiye kendini belli etmenin eşiğine geldi. Sonuçsa diplomatik aşağılanmalar eşliğinde 5 Mart’ta istemeye istemeye imzalanan anlaşma oldu. Bu aşağılanmayı katmerleyen bir diğer gelişme de 5 Mart öncesi beliren Rusya tehdidine karşı NATO-ABD ipine sarılıp askeri değil, belli belirsiz bir diplomatik destek sözü alabilmek oldu.

Dış politikada aşağılanan iktidar, bunu iç politikada bir zafer olarak sunma “başarı”sını gösterebildi ve savaş fırsatçılığı yaparak bu durumdan ekonomiden göçmenlere kadar birçok konuda faydalanmaya çalıştı.

Devletin Savaş Fırsatçılığı

Halklar açısından bu kadar büyük yıkımlara yol açan Suriye Savaşı’nın, diğer taraftan TC başta olmak üzere bölgesel ve küresel devletler açısından “kullanışlılığı” son derece aşikar. TC, Suriye’deki savaşı iç politikada milliyetçiliğin yükseltilmesi; OHAL ve benzeri baskı uygulamalarıyla sokak muhalefetinin bastırılması için araçsallaştırdı. Muhalefeti bastırma konusunda “Savaşa Hayır” içerikli eylemlere izin verilmeyeceğini açıklayacak kadar ileri gitti. Muhalefeti ezerken benzer şekilde Afrin, Fırat Kalkanı ve Bahar Kalkanı gibi bölgelerdeki askeri ve idari varlığıyla iktidar, milliyetçi-muhafazakar tabanına yönelik “Neo Osmanlıcı” vaatlerinin altını fiilen doldurdu.

Biliyoruz ki savaşlar, devletler için sınırları dahilindeki muhalefeti bastırmanın, iktidara yönelik sesleri susturmanın, eylemleri durdurmanın, toplumu “olağanüstü hal” uygulamalarına alıştırmanın süreçleridir. Savaş süreciyle beraber devletin “demokratik” uygulamaları rafa kaldırılır. Toplumsal baskı ve pasifizasyon artar.

Savaş karşıtı eylemlerin yasaklamasıyla net olarak gördük ki savaş vesilesiyle mevcut işleyişe yönelik aykırı söz ve eylem cezalandırılacak, devlet şiddeti en belirgin haline bürünecektir. Devlet bir yandan bu süreçleri istediği gibi şekillendirirken diğer yandan savaşı, bir örneğini Batı’ya salladığı göçmen sopası politikasında gördüğümüz üzere, ekonomik amaçları için kullanacaktır.

Ekonomik Krize Çözüm Olarak Savaş

Ekonomik kriz ezilenlerin yaşamlarını yok ediyor; ekonomik kriz, savaşla hasır altı ediliyor!

Aralık ayında asgari ücret açıklanmıştı: 2.324 TL! Sendikaların açıklamalarına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 219,45 TL. İşçiye açlık sınırından sadece 105 tl fazlası reva görülmüş. Üstelik Türkiye’de çalışan işçilerin %43’ü asgari ücretle çalışıyor. Aynı yıl TC devletinin TSK için harcadığı bütçe ise 19 milyar dolar.

“Fırat Kalkanı Operasyonu” ile gerçekleştirilen işgal harekatında kullanılan altı adet İHA(İnsansız Hava Aracı) Bayraktar ailesine ait Baykar Makina adlı şirketten alınmıştı. Bayrak Makina’nın başında ise Erdoğan’ın diğer damadı Selçuk Bayraktar bulunuyor. Meclis’e verilen soru önergesi ile dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın açıklamasına göre altı İHA’ya ödenen para 36 milyon dolar olmuş. Üstelik Baykar Makina bu ihalede vergiden de muaf tutulmuş. Hatırlayacaksanız 2018 Ağustos aylarında yaşanan dolar artışı krizi sırasında Erdoğan doların artışını durdurmak için halka dolar bozdurma çağrıları yapmıştı. Ama damadı görmezden gelmiş ki ihale dolar üzerinden gerçekleştirilmiş!

2019 verilerine göre Türkiye’deki 25 milyarder patronun serveti 43,1 milyar dolar ediyor. Son altı yılda geçinemediği için intihar eden işçi sayısı ise 351!

Patronlar servetlerine servet katarken meclis önünde “Geçinemiyorum!” diyerek kendini yakan inşaat işçisi, oğluna pantolon alamadığı için intihar eden torna işçisi, iş bulamadığı için belediye başkanının önünde kendisini yakan genç işçi, aldığı maaşla ay sonunu getiremediği için sonunda kendisini 1600 derecelik demir eritme kazanına atan sanayi işçisi…

Kimi çalışıyor, elde avuçta olan geçinmesine yetmiyordu; kimi iş arıyor, bulamıyor, bir lokma yemeğe muhtaç bırakılıyordu. Ekonomik kriz ezilenleri yaşamdan koparacak noktaya getirirken zenginler servetlerinden bir şey kaybetmek bir yana dursun krizi fırsata dönüştürüp yeni savaşlar yaratarak paralarına para katıyordu. Yeni savaşlar yeni ihaleler demekti onlar için. Televizyonlarda savaş çığırtkanlığı yapma ve süsleyip püsleyip “şehit asker” haberleri verirken sorgulanamayan ihalelerle pastadan paylarını büyütme dönemleriydi. Suriye Savaşı’nın içeriye ekonomik faturası “şehitler tepesi” gibi süslü sözlerle gizlenmeye çalışıladursun, TC -bir benzerini Rusya’nın başarıyla uyguladığı- savaşı “yerli ve milli” silahlarını pazarlayacağı bir “showroom” olarak araçsallaştırmanın da peşinde. Ancak TC, her açıdan bir Rusya olmadığı için, bu stratejinin tutup tutmayacağı ise koca bir soru işareti.

Savaşın Teferruatları: Göçmenler

Suriye’nin İdlib bölgesinde TSK’ye yapılan hava saldırısı sonrasında, devletin göçmenlerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişlerini engellememe kararı aldığı bildirilmişti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik “Mülteci politikamız aynıdır ama ortada bir durum var, artık mültecileri tutabilecek durumda değiliz.” dedi. İzmir, Çanakkale ve İstanbul’daki birçok göçmen, sahillere ve Trakya’ya yönlendirildi. Uzun zamandır Avrupa, İdlib’deki durumun kötüleşmesi halinde Türkiye’deki göçmenlerin Batı’ya hareketinin hızlanmasıyla tehdit ediliyordu. Suriye sahasında alınan yara sonrası önce NATO devreye sokulmaya çalışıldı. Ancak NATO, TC’nin arkasında olduklarını açıklasa ve Rusya’yı kınasa da bundan öteye gitmedi. TC’nin İdlib’te eksikliğini en çok hissettiği nokta hava sahası konusu. Hava sahasını kullanamayan TC, kendisine yönelik gerçekleştirilecek olan hava saldırılarını da durduramıyor. TC buna karşı son çare olarak da Rusya’dan geçtiğimiz aylarda S-400 almak uğruna kendisinden vazgeçtiği Patriot sistemini görüyor. Ancak köprünün altından çok sular aktı ve TC umduğunu bulamadı. Askeri anlamda aradığını NATO’dan ve ABD’den bulamayan TC, Avrupa’yı zorlamaya ve buradan kendisine bir yarar sağlama yoluna gitti.

Bunun için de göçmenleri her fırsatta bir koz olarak kullanan devlet, 27 Şubat sonrasında bu kozuna hevesle sarıldı. AB’ye ve Batı’ya vermek istediği mesajı açık olarak veremeyenler, insan yaşamları üzerinden tehditlerle Suriye’de kendisine destekçi aradı. Bu hareket Avrupa tarafından pek hoş karşılanmasa da onlar bu tehdit sonrasında TC ile anlaşma yoluna gittiler. TC ile Yunanistan sınırı arasında sıkıştırılan göçmenlere yaşatılan her şey gözlerimizin önünde gerçekleşti. İçişleri Bakanı açıklamalarıyla onbinlerce kişi sınırı geçmiş gibi lanse edildi. Yaşadığımız topraklardaki faşistler de Suriye’deki savaştan kaçıp bu topraklara sığınmış göçmenlere mahallelerde saldırdı. Faşist saldırılarla birlikte göçmenler, evlerini ve dükkanlarını terk ederek Avrupa’ya gitmeleri için tehdit edildi. AB ile yapılan anlaşmadan sonraysa her şey “normale” döndürüldü.

Göçmenleri kendi stratejik pozisyonu için kullanmaktan çekinmeyen ve bunu medyası aracılığıyla dünyaya servis eden devlet, kendisine alan açmaya ve “üzerinde oyunlar oynanan” devlet değil “oynayan” devlet olmaya çalışmaktadır. Bu uğurda seçimlerde propaganda unsuruna dönüştürülen ne ensarlık kaldı ne de muhacirlik.

Devletlerarası Stratejik Pozisyon

Devletin tezkere sonrası aleni hale gelen savaş stratejisi, sadece mevcut bölgedeki siyasi ve ekonomik kazanıma odaklı değildir. Hedeflenen, aynı zamanda devletlerarası siyasi arenada “sözü geçen devletler”den biri olmaktır. Libya’dan Kıbrıs’a, Mısır’dan Suriye’ye sürmekte olan savaşlarda taraf olmak, taraflardan birini desteklemek, doğrudan savaşa müdahil olmak gibi eylemlerle bu arenada pozisyon almayı hedefleyen devlet, iç politikadaki “başına buyrukluğu” sınırları dışında da işletmeye çalışıyor. Bu başına buyrukluk, “fetih politikalarına” evriltilerek sınırlar dahilindeki milliyetçi muhafazakar zihniyetten her koşulda destek sağlanıyor. Dış politikada sözü geçen devlet imajı çizilerek, saldırgan politikalarla statü elde etmeye uğraşarak meşruluk sağlanmaya çalışılıyor.

Destansı söylemlerle uzun vadeli hedeflerini (2023, 2071 gibi) her fırsatta dile getirenler için ne 27 Şubat’ta yaşananların ne de başka zaman yaşanacak can kayıplarının önemi vardır. Devletçi söylemlere uygun şekilde yoğrulan her megaloman proje, ırkçı niyetler ve kutsallıkla pazarlanırken savaşta kaybedilen canların hesabı sorulamamakta ve devletin şehitlik muğlaklığında eriyip gitmektedir. Devletlerin çıkarları uğruna birer “teferruat” olarak görülenler bir sonraki hafta, ay ya da yıl hatırlanmayacaktır.

İktidarlar, kendi çıkarları uğruna milyonlarca insanın yaşamlarını talan etmekten çekinmemekte ve her savaşta olduğu gibi bu savaşta da ezilenleri daha fazla ezmeye çalışmaktadır. Mevcut iktidar ise “sahada ve masadaki” bozgununu, içeride de ekonomik ve siyasi krizini savaşla gizlemenin peşindedir. Ezilenler olarak yapmamız gereken iktidarların savaşında birer piyon olmak değildir. Bizim yapmamız gereken talan edilmeye çalışılan yaşamlarımızı savunmak, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelemizi sürdürmek ve özgür bir dünyayı inşa etmektir.

Emrah Tekin

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 52. sayısında yayınlanmıştır.

The post SAVAŞ STRATEJiLERi : Masada Hüsran, Sahada Yenilgi, Sınırda Şantaj – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/07/savas-stratejileri-masada-husran-sahada-yenilgi-sinirda-santaj-emrah-tekin/feed/ 0
Oda Tv’ye Erişim Engeli https://meydan1.org/2020/03/06/oda-tvye-erisim-engeli/ https://meydan1.org/2020/03/06/oda-tvye-erisim-engeli/#respond Fri, 06 Mar 2020 07:46:19 +0000 https://meydan.org/?p=55644 Libya’da öldürülen MİT mensubunun gizlice defnedilmesi görüntülerini yayınlayan OdaTV’ye yönelik operasyonlar sonucu şimdi de OdaTV’nin internet sayfalarına erişim yasağı getirildi. OdaTV’de yer verilen “Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerine Odatv ulaştı” başlıklı haber önce Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç tutuklanmasına yol açmış OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’a […]

The post Oda Tv’ye Erişim Engeli appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Libya’da öldürülen MİT mensubunun gizlice defnedilmesi görüntülerini yayınlayan OdaTV’ye yönelik operasyonlar sonucu şimdi de OdaTV’nin internet sayfalarına erişim yasağı getirildi.

OdaTV’de yer verilen “Sessiz, sedasız ve törensiz defnedilen Libya şehidi MİT mensubunun cenaze görüntülerine Odatv ulaştı” başlıklı haber önce Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç tutuklanmasına yol açmış OdaTv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’a da soruşturma açılmıştı.

Libya’daki operasyonda yaşamını yitiren subayın Manisa’daki cenaze töreniyle ilgili habere İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği erişim engeli getirmişti. Bu son kararla beraber Odatv’nin sitesine erişim bütünüyle engellenmiş oldu.

The post Oda Tv’ye Erişim Engeli appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/06/oda-tvye-erisim-engeli/feed/ 0
İzmir’de Gözaltına Alınan 13 HDP’li Serbest Bırakıldı https://meydan1.org/2018/10/19/izmirde-gozaltina-alinan-13-hdpli-serbest-birakildi/ https://meydan1.org/2018/10/19/izmirde-gozaltina-alinan-13-hdpli-serbest-birakildi/#respond Fri, 19 Oct 2018 15:06:16 +0000 https://seninmedyan.org/?p=44457 İzmir’de HDP Gençlik Meclisi’ne yönelik yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 13 kişi serbest bırakıldı. İzmir’in birçok ilçesinde dün sabah Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi ve bileşenlerine dönük operasyon düzenlenmişti. Yapılan ev baskınlarında aralarındgöza Gençlik Meclisi bileşeni Hazal Karabey ve Alev Özkiraz ile Barış Annesi Medine Kaymaz’ın da bulunduğu 13 kişi gözaltına alınmıştı. 7 Ekim’de […]

The post İzmir’de Gözaltına Alınan 13 HDP’li Serbest Bırakıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İzmir’de HDP Gençlik Meclisi’ne yönelik yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 13 kişi serbest bırakıldı.
İzmir’in birçok ilçesinde dün sabah Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi ve bileşenlerine dönük operasyon düzenlenmişti. Yapılan ev baskınlarında aralarındgöza Gençlik Meclisi bileşeni Hazal Karabey ve Alev Özkiraz ile Barış Annesi Medine Kaymaz’ın da bulunduğu 13 kişi gözaltına alınmıştı. 7 Ekim’de kentte gerçekleştirilen gençlik konferansına katılıp propaganda yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınanlar, İl Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.

The post İzmir’de Gözaltına Alınan 13 HDP’li Serbest Bırakıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/19/izmirde-gozaltina-alinan-13-hdpli-serbest-birakildi/feed/ 0
Adnan Oktar ve Cemaatine Operasyon https://meydan1.org/2018/07/11/adnan-oktar-ve-cemaatine-operasyon/ https://meydan1.org/2018/07/11/adnan-oktar-ve-cemaatine-operasyon/#respond Wed, 11 Jul 2018 06:27:03 +0000 https://seninmedyan.org/?p=40550 Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar ve cemaatine yönelik İstanbul merkez olmak üzere 5 ilde operasyon düzenlendi. Sabaha karşı başlatılan operasyonla ilgili olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yaptı: “Kamuoyunda Emniyet Müdürlüğümüz Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Adnan Oktar Suç Örgütüne yönelik olarak; Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla […]

The post Adnan Oktar ve Cemaatine Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar ve cemaatine yönelik İstanbul merkez olmak üzere 5 ilde operasyon düzenlendi. Sabaha karşı başlatılan operasyonla ilgili olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yaptı:

“Kamuoyunda Emniyet Müdürlüğümüz Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından Adnan Oktar Suç Örgütüne yönelik olarak; Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması cinsel taciz, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, siyasi ve askeri casusluk, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, özel hayatın gizliliğini ihlal, resmi belgede sahtecilik, terörle mücadele kanununa muhalefet, tehdit, cebir, iftira, halkı askerlikten soğutma, hakaret, suç uydurma, yalan tanıklık, nitelikli dolandırıcılık, kaçakçılıkla mücadele kanuna muhalefet, vergi usul kanununa muhalefet, rüşvet, eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi, eziyet, kişisel verilerin kaydedilmesi siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin engellenmesine dair kanuna muhalefet suçlarından 11.07 2018 tarihinde 235 şüpheliye yönelik olarak operasyon başlatılmıştır”

Hava destekli operasyonda Adnan Oktar ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını, Çengelköy’deki evinde gözaltına alınan Oktar’ın korumalarının da kısa bir süre polise direndikleri de iddia edildi. Gözaltına alınanlar Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Adnan Oktar, özellikle  Darwin’in evrim teorisine karşı Harun Yahya mahlasını kullanarak yazdığı kitaplarla ismini duyurmuştu. Ayrıca, Adnan Oktar A9 isimli kendi televizyon kanalında müzikli, danslı siyasi ve dini programıyla kendinden söz ettirmişti.

Operasyondan kısa süre önce Oktar ile Diyanet İşleri Başkanı arasında tartışma yaşanmış, Oktar, Diyanet İşleri Başkanı’na, “Maaşını kerhaneler ödüyor” demiş, Diyanet Başkanı Ali Erbaş ise Adnan Oktar hakkında “İnşallahlar, maşallahlar havada uçuşuyor, dini bir takım referanslar ve orada dansöz oynatıyorsun böyle bir şey olabilir mi? Tamamen akli dengesi herhalde bozulmuş” açıklamasında bulunmuştu.

Bu tartışmadan kısa süre sonra Oktar’ın kanalında sansür gelmişti.

 

The post Adnan Oktar ve Cemaatine Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/07/11/adnan-oktar-ve-cemaatine-operasyon/feed/ 0
Özgürlükçü Demokrasi Gazetesine Operasyon https://meydan1.org/2018/03/28/ozgurlukcu-demokrasi-gazetesine-operasyon/ https://meydan1.org/2018/03/28/ozgurlukcu-demokrasi-gazetesine-operasyon/#respond Wed, 28 Mar 2018 06:25:30 +0000 https://seninmedyan.org/?p=33622 Günlük yayım yapan Özgürlükçü Demokrasi gazetesine polisler tarafından baskın yapıldı Sabahın erken saatlerinde Özgürlükçü Demokrasi Gazetesinin Beyoğlu’nda bulunan binasına ve gazetenin İstanbulda basıldığı matbaaya polisler tarafından baskın yapıldı. Gazete binasında bulunan çalışanların  gözaltına alındığı belirtildi.

The post Özgürlükçü Demokrasi Gazetesine Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Günlük yayım yapan Özgürlükçü Demokrasi gazetesine polisler tarafından baskın yapıldı

Sabahın erken saatlerinde Özgürlükçü Demokrasi Gazetesinin Beyoğlu’nda bulunan binasına ve gazetenin İstanbulda basıldığı matbaaya polisler tarafından baskın yapıldı. Gazete binasında bulunan çalışanların  gözaltına alındığı belirtildi.

The post Özgürlükçü Demokrasi Gazetesine Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/28/ozgurlukcu-demokrasi-gazetesine-operasyon/feed/ 0
İstanbul’da HDP ve HDK’ye Operasyon https://meydan1.org/2018/02/07/istanbulda-hdp-hdkye-operasyon/ https://meydan1.org/2018/02/07/istanbulda-hdp-hdkye-operasyon/#respond Wed, 07 Feb 2018 06:51:00 +0000 https://seninmedyan.org/?p=28495 İstanbul’da bugün sabah saatlerinde çok sayıda eve baskın düzenleyen polis en az 31 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilerek sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Şu ana kadar gözaltına alınan ve isimleri netleşenler şunlar: İsmail Adalmış, Şamil Altan, Gülsen Biter, Can Memiş, Celalettin Can, Gonca Yangöz, Elif Bulut, […]

The post İstanbul’da HDP ve HDK’ye Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

İstanbul’da bugün sabah saatlerinde çok sayıda eve baskın düzenleyen polis en az 31 kişiyi gözaltına aldı.

Gözaltına alınanlar Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirilerek sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Şu ana kadar gözaltına alınan ve isimleri netleşenler şunlar: İsmail Adalmış, Şamil Altan, Gülsen Biter, Can Memiş, Celalettin Can, Gonca Yangöz, Elif Bulut, Çiğdem Kılıçgün Uçar, Filiz Yılmaz, Beşir Aydemir, Pınar Tarlak.

The post İstanbul’da HDP ve HDK’ye Operasyon appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/07/istanbulda-hdp-hdkye-operasyon/feed/ 0
816 Kg Kokaini Deniz Kaplumbağasına Taşıttılar https://meydan1.org/2017/12/26/816-kg-kokaini-deniz-kaplumbagasina-tasittilar/ https://meydan1.org/2017/12/26/816-kg-kokaini-deniz-kaplumbagasina-tasittilar/#respond Tue, 26 Dec 2017 20:13:05 +0000 https://seninmedyan.org/?p=24678 ABD Sahil Güvenlik, Doğu Pasifik’te bir deniz kaplumbağasına bağlanmış iplerle, yüzen paketler buldu. Buldukları paketleri incelendikten sonra kokain olduğu açıklandı. Açıklama da 816 kilogram civarında kokain olduğu ve yaklaşık değerinin 53 milyon dolar olduğu belirtildi.  Son bir haftadır Doğu Pasifik’te yapılan operasyon sonrasında 7 ton uyuşturucunun ele geçirildiği açıklandı.      

The post 816 Kg Kokaini Deniz Kaplumbağasına Taşıttılar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

ABD Sahil Güvenlik, Doğu Pasifik’te bir deniz kaplumbağasına bağlanmış iplerle, yüzen paketler buldu. Buldukları paketleri incelendikten sonra kokain olduğu açıklandı. Açıklama da 816 kilogram civarında kokain olduğu ve yaklaşık değerinin 53 milyon dolar olduğu belirtildi.  Son bir haftadır Doğu Pasifik’te yapılan operasyon sonrasında 7 ton uyuşturucunun ele geçirildiği açıklandı.

 

 

 

The post 816 Kg Kokaini Deniz Kaplumbağasına Taşıttılar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/26/816-kg-kokaini-deniz-kaplumbagasina-tasittilar/feed/ 0
İstanbul’da HDP Kadıköy İlçe Binası’na ve Birçok Eve Polis Baskını https://meydan1.org/2017/12/19/istanbulda-hdp-kadikoy-ilce-binasina-bircok-eve-polis-baskini/ https://meydan1.org/2017/12/19/istanbulda-hdp-kadikoy-ilce-binasina-bircok-eve-polis-baskini/#respond Tue, 19 Dec 2017 09:01:15 +0000 https://seninmedyan.org/?p=23950 İstanbul’un Kadıköy  ilçesinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İlçe Binası’na polis baskını gerçekleşti. Baskın gerekçesini henüz açıklamayan polis, kapısını kırarak girdiği binada arama gerçekleştiriyor. Bugün sabah saatlerindeyse İstanbul’un birçok ilçesinde yapılan -gerekçesi henüz öğrenilemeyen- ev baskınlarında çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların farklı ilçe emniyet müdürlüklerinde tutulduğu belirtildi.  Gözaltına alınanların isimlerinin Doğan Altınışık, Feyzullah Eren, Seyithan […]

The post İstanbul’da HDP Kadıköy İlçe Binası’na ve Birçok Eve Polis Baskını appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

İstanbul’un Kadıköy  ilçesinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İlçe Binası’na polis baskını gerçekleşti. Baskın gerekçesini henüz açıklamayan polis, kapısını kırarak girdiği binada arama gerçekleştiriyor.

Bugün sabah saatlerindeyse İstanbul’un birçok ilçesinde yapılan -gerekçesi henüz öğrenilemeyen- ev baskınlarında çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların farklı ilçe emniyet müdürlüklerinde tutulduğu belirtildi.  Gözaltına alınanların isimlerinin Doğan Altınışık, Feyzullah Eren, Seyithan Eren, Kadir Keklik, Selahattin Demir, Gülsüm Başkale, Serdar Oğuz ve Nihat Demir olduğu öğrenildi.

The post İstanbul’da HDP Kadıköy İlçe Binası’na ve Birçok Eve Polis Baskını appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/19/istanbulda-hdp-kadikoy-ilce-binasina-bircok-eve-polis-baskini/feed/ 0
Röportaj: Azerbaycan’da LGBTİQ Bireylere Devlet Baskısı https://meydan1.org/2017/11/07/roportaj-azerbaycanda-lgbtiq-bireylere-devlet-baskisi/ https://meydan1.org/2017/11/07/roportaj-azerbaycanda-lgbtiq-bireylere-devlet-baskisi/#respond Mon, 06 Nov 2017 21:09:59 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/07/roportaj-azerbaycanda-lgbtiq-bireylere-devlet-baskisi/ Azerbaycan’da Eylül ayından bu yana, yüzlerce LGBTİQ birey gözaltına alındı. Son iki ay içerisinde sadece polis operasyonlarıyla değil, medya kanalları ve sağlık bakanının açıklamalarıyla nefret politikası sürdürülüyor. Gazeteci Durna Safarova, yazdığı yazılar ve bu şiddet mağduru bireylerle yaptığı röportajlarla, devlet şiddetini tüm boyutlarıyla ele alarak, meselenin tüm dünyada gündem edilmesini sağladı. Bakü’de yaşananları, LGBTİQ bireylere […]

The post Röportaj: Azerbaycan’da LGBTİQ Bireylere Devlet Baskısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Azerbaycan’da Eylül ayından bu yana, yüzlerce LGBTİQ birey gözaltına alındı. Son iki ay içerisinde sadece polis operasyonlarıyla değil, medya kanalları ve sağlık bakanının açıklamalarıyla nefret politikası sürdürülüyor. Gazeteci Durna Safarova, yazdığı yazılar ve bu şiddet mağduru bireylerle yaptığı röportajlarla, devlet şiddetini tüm boyutlarıyla ele alarak, meselenin tüm dünyada gündem edilmesini sağladı. Bakü’de yaşananları, LGBTİQ bireylere yönelik bu devlet politikasını Durna Safarova’yla konuştuk.

Meydan Gazetesi: Azerbaycan’da Eylül ayından itibaren 100’e yakın LGBTİQ bireyin gözaltında tutulduğu süreç nasıl başladı?

Durna Safarova: Eylül ayının 15’inden 20’sine kadar yüzlerce kişi gözaltına alındı. Sokaklardan, evlerden, restoranda yemek yerken, kafede otururken, market çıkışında, işten eve giderken… Azerbaycan’da LGBTİQ bireylere yönelik ayrımcılık sistematik özelliğe sahip ve hayatımızın sıradan bir parçası. Heteronormatif toplumlarda LGBTİQ bireyler, günlük hayatta çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmaktadır. Eylül ayında Azerbaycan’da polisin eşcinsel ve translara dönük operasyonları da onlara yönelik yapısal ayrımcılığın bir parçası. Ve bu tür operasyonlar periyodik olarak devam etmekte. Sadece bu sefer operasyonun çerçevesi daha büyük olduğu için ülke içinde ve dışında yankı buldu ve tepkiler geldi. Trans bireylerle röportajlarımda hiç şaşırmadıklarını belirttiler, hayatları zaten her gün polisle saklambaç oyunu oynar gibi geçiyor.

Devlet hangi bahanelerle LGBTİQ bireyleri gözaltına alıyor? Gözaltıları nasıl yasallaştırıyor? Yaşananlar karşısında mücadele veren örgütlenmelerin ve LGBTİQ ailelerin tutumları nasıl oldu?

Öncelikle şunu belirteyim ki, bu operasyonlar konusunda resmi makamlardan bilgi almak çok zor. Zaten Azerbaycan’da gazetecilerin bilgiye ulaşım hakları, her adımda ihlal edilmekte. Avukatlar ve gazeteciler, tutuklananların sayısını, nerede tutuklu kaldıklarına dair bilgileri şimdiye kadar netleştiremediler. Resmi rakam 83, ama bu gerçeği yansıtmıyor, tutsak bireylerin ifadeleriyle örtüşmeyen bir rakam bu.

Avukatların ulaştığı kişiler idari gözaltı ve idari cezalara maruz kalan kişiler. Bakü’nün dört bir yanından o gece tutuklanan LGBTİQ bireylerinin hepsine İdare Suçları Kanunu 535.1. maddesi uyarınca ceza verilmiş. Yani Bakü’de yüzlerce kişi aynı anda “Kamu düzeni ve kamu güvenliğini bozmuş, vazifesini yerine getirirken polisin meşru taleplerine itaat etmemiş ve polise direnmiştir” diyor mahkeme kararları. Bu mahkeme kararları alınırken, gözaltına alınan hiçbir bireyin avukatı yoktu.

Bu yüzden hukuksuzca davranmaktan hiç çekinilmemiş. Her duruşma bir dakikaya yakın sürmüş. Duruşmalarda itham tarafı da polis, tanıklar da polis. Tutuklananların neredeyse hepsi, gönüllü avukatlar aracılığıyla sonradan Temyiz Mahkemesine başvuruda bulundular, bu suçları kabul etmediklerini belirtip polisin yaptığı hak ihlallerinden dolayı şikayette bulundular.

LGBİTQ örgütlenmelere gelince, ülke içerisinde örgütlenme hemen hemen yok denilecek kadar az. LGBTİQ bireylerin, özellikle trans bireylerin örgütlenmiş bir mücadelesi yok. Ailelerin çoğu, beklenmedik olsa da, çocuklarının cinsel kimliklerinden dolayı baskıya maruz kalışına ciddi tepki verdiler. Özellikle röportaj yaptığım trans bireylerin anne-babalarından duyduğum şey “Çocuklarımızın yanındayız, hiçbir suçları yok, onlarla beraber bu baskılara karşı mücadele vereceğiz.” cümlesiydi. Tabi bunu herkes için söyleyemeyiz. Gaylerin bu açıdan durumu daha kötü. Çoğunun ailesi habersiz, aniden kaybolmuş çocuklarını arayan ailelere polis, “oğlunuz i.ne, haberiniz yok mu?” şeklinde aşağılayıcı sözler söylemiş.

Gözaltına alınan/tutuklananlara yönelik uygulamalar nedir?

Gözaltındayken de, cezaevinde de dayak, sözlü taciz, aşağılama ve hakaret. Dinlediğim hikayeler içler acısı. Polis gözaltına alınanları zorla tıbbi muayeneye götürmüş. Trans kadınların saçları sıfıra kazıtılmış. Karşı çıkanları o kadar dövmüşler ki, 20 günlük hapisten sonra vücutlarındaki izleri ben de gördüm.

Duruşma zamanı birçok aşağılayıcı ifadeye herkes şahit oldu. Mesela, duruşmaların birinde hakim şöyle soru sordu “Sen şimdi erkek misin, yoksa başka meyillerin var mı?”. Başka bir örnek, cezaevinde çayı plastik şişede veriyorlarmış. “Bizden tiksiniyorlardı, kullandıktan sonra atmak için plastik şişede veriyorlardı, zaten içemiyorduk, orada çay mı içilir?” diye söyledi bir trans kadın. Bir ifadede şunu gördük: Ameliyat geçirmiş ve artık tamamen kadın vücuduna sahip bir kişiye polisler birkaç kere şöyle demiş, “Hadi ya, nasıl kadın olmuş bu, çıkar pantolonunu bakalım.” O kadını birkaç kere soymuşlar. Daha birçok örnekle sürüyor şiddet, bitmiyor. Bununla ilgili uluslararası kuruluşlar kısa bir zamanda yayınlanması için detaylı raporlar hazırlamakta.

Bir şey daha ekleyeyim işkencelerle ilgili. Bu söylediklerimin dışında, bir de Organize Suçlarla Mücadele Birimi’nin tutukladığı kişiler var. Onlara tutuklu da diyemiyoruz, açıkça insan hırsızlığı yapıldı. Onların tutuklanması herhangi bir resmi makamda kayıtlı da değil. Bu kurumun kaçırdığı kişilerden kimseden haber alamadık, ebeveynler çok perişandı. Orada tutulup bazı şartlarla serbest bırakılanlar anlattı, orada insanlara elektrikle işkence yapılmış.

Bu konuda yapılan açıklamaların, haberlerin devlet üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Bu kadar tepki beklemiyorlardı herhalde. 2 Ekim’de aniden İçişleri Bakanlığı’ndan açıklama yayınlandı ve tutukluların serbest bırakıldığı söylendi. Devlet kendi mahkemesinin kararına bile önem vermiyor Azerbaycan’da. Her şey tamamen birilerinin insiyatifine bağlı. Emir gelmiş, bırakın demişler, tutuklular da bırakılmış.

Yaşananlar devlet tarafından medya kanallarıyla topluma nasıl yansıtıldı?

Korkunç bir dille. Devletin resmi açıklamaları dahil, hükümet yanlısı, devletin propaganda aracı işlevi yerine getiren medya kuruluşları nefret söylemi kullandılar, aşağılayıcı ifadeler, hakaretler yazdılar. Zaten Azerbaycan’da özgür basın neredeyse kalmadı. Son 3 yıldır özgür basın can çekişiyor, gazeteciler baskı altında, faaliyetleri yasaklanmış durumda, gizli-saklı gazetecilik yapanların sayesinde bu haberleri alabiliyoruz. Ama ana akım medyanın her şeyde olduğu gibi LGBTİQ meselesinde de kışkırtıcı, cinsiyetçi, faşizan dili sürüyor. Onları hastalık kaynağı, AIDS’li, HIV’li olarak sundular, yasadışı fuhuş yaptıklarını vurguladılar, uyuşturucudan dolayı polisin bu operasyonları yaptıklarını yayınladılar. Kısacası, LGBTİQ bireylerinin topluma zararlı ve izole edilmeleri gerektiği fikrini iletmeye çalıştılar.

Şu an gözaltında tutulanlarla iletişim nasıl sağlanıyor? Hukuki süreç nasıl işliyor?

Şu an avukatlar herkesle bireysel görüşme yapıyor. Biraz zor süreç. Ciddi travma yaşamışlar tutukluyken ve yakın çevre dışında kimseyle konuşmak istemeyen, gözaltı sürecini hiç hatırlamak istemeyenler var. Onlarla çalışma, iletişim biraz zor geçiyor. Ama bazıları ilk günden itibaren avukatlarla anlaşma yapmış ve işi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götürmek niyetinde olduklarını belirtmişler. Ama hala tutuklanmış kişilerden bir çoğuna ulaşılmıyor, haber alamıyoruz.

Bakü dışında herhangi bir yerde bu tip saldırılar yaşanıyor mu?

Başka illerden, şehirlerden o gün bir haber almadık. Hatta Bakü dışına çıkıyorlardı tutuklanma gecesi, belli ki diğer şehirlerdeki polislere böyle bir emir gelmemiş. Ama birkaç gün önce Gence şehrinde 3 kişinin gözaltına alındığı haberi geldi. Maalesef iletişim ve koordinasyon problemlerinden dolayı bu tür haberler takip edilemiyor.

Birçok kişinin fişlenmek ve gözaltına alınmak gibi kaygılarla Azerbaycan dışına çıktığı söyleniyor. Türkiye’ye gelenler burada karşılarında ne buldular? Onlar için şiddet burada da sürüyor mu?

Evet, birçok kişi bu tutuklamalar sonucunda Azerbaycan’dan çıktı. Ama çoğunluk hiçbir yere gitmek istemiyor. Sohbet ettiğim birçok kişi “Neden gideyim, burası benim de ülkem, çekip gitmekle neyi halledeceğiz?” diyor. Türkiye’ye gelenler var, birkaç ay kalıp geri dönecekler muhtemelen, temelli Azerbaycan’ı terk etmek istemiyorlar. Türkiye de LGBTİQ bireyleri için zor bir yer. Öldürülüyorlar, dövülüyorlar, her türlü aşağılanmalara maruz kalıyorlar. O yüzden trans bireyler, Türkiye’de de pek güvende hissetmiyorlar. Mesela, görüştüğüm trans kadınlardan biri Eylül ayında bir saldırıya maruz kalmış, bütün vücudu bıçakla kesilmiş, arkadaşları onu kanlar içinde hastanelere götürmüşler, saatlerce hiçbir hastane kabul etmemiş, en son devlet hastanelerinden birine yatırmışlar, fakat oraya da polis baskın yapmış ve onu bekleyen onlarca trans arkadaşını coplamış. Olayların video görüntüsünü izledim, dehşet verici. Ama buna rağmen Türkiye’ye geçici olarak sığınmalarının tek nedeni, evlerine polis girmiyor, devamlı polisten kaçma, saklanma gibi bir dertleri yok. Tabi böyle geçici çözümlerle nereye kadar devam edebilirler, belli değil.

LGBTİQ hareketi Azerbaycan’da nasıl zorluklar yaşıyor? Yaşadığı zorluklar karşısında izlenen mücadele hattı nedir?

LGBTİQ bireylerinin ciddi örgütlü mücadelesinden bahsedemeyiz. Her şey bireysel seviyede oluyor. Zaten olan bitenlerin çoğundan habersiz kalıyoruz, çünkü ülke içinde koordinasyon yok, örgüt yok, LGBTİQ bireylerinin her gün yüzleştikleri problemleri belgeleyen, kanıtları toplayan bir yapı yok. Azerbaycanda LGBTİQ sorunlarını ele alan bir kaç STK var, ancak yurtdışında faaliyet göstermekteler. Ama ülke içerisinde, günlük hayatta, LGBTİQ bireylerinin, seks işçilerinin başına gelenleri takip etmek ve ona karşı mücadele vermek için şu an herhangi bir yapı yok.

Azerbaycan’da LGBTİQ bireyler politize olmamış, bir hareket olarak var olamamış zaten. LGBTİQ bireyleri sivil toplum aktivistlerinden, muhaliflerden, sanatçılardan da destek görmüyor. Toplumda bu konuda tartışmalar, müzakereler yok, olanlar da çok dar bir mecrada, tartışma mevzusu da “onlar da insan, yaşamak onların da hakkı” seviyesinde. Toplumsal cinsiyet çalışmaları, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, LGBT hareketi ve onun tarihsel temelleri, queer teorileri, seksizm ve heteroseksizm eleştirileri gibi önemli konuların tartışıldığı yok. Birkaç STK’nın Avrupa fonlarıyla beraber Azerbaycan’daki çalışmaları nelerden ibaret, biliyor musunuz? Seks işçilerinin ücretsiz muayenesinin sağlanması, onlara ara sıra prezervatif dağıtılması. LGBTİQ kavramını STK’lar da sadece seks işçiliği ile eşleştiriyorlarsa, LGBTİQ bireylerini kavramsal olarak seks endüstrisinden ibaret görüyorlarsa, hangi mücadeleden bahsetmek mümkün? Demokrasi ve özgürlükler mücadelesi veren kesimin üzerinde ciddi sorumluluk var bu açıdan. LGBTİQ bireyleri, rutin olarak kendilerini hedef alan polisle başbaşa kalmış durumda, ülkede LGBTİQ problemlerine başka bir gezegenin problemleriymiş gibi yaklaşıldığı görülüyor.

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 41. Sayısında yayınlanmıştır. 

 

The post Röportaj: Azerbaycan’da LGBTİQ Bireylere Devlet Baskısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/07/roportaj-azerbaycanda-lgbtiq-bireylere-devlet-baskisi/feed/ 0
Muğla’da Yapılan Operasyon Sonucu 5 Kişi Katledildi! https://meydan1.org/2017/10/05/muglada-yapilan-operasyon-sonucu-5-kisi-katledildi/ https://meydan1.org/2017/10/05/muglada-yapilan-operasyon-sonucu-5-kisi-katledildi/#respond Thu, 05 Oct 2017 11:34:38 +0000 https://seninmedyan.org/?p=15841 Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde ‘çatışma çıktığı’ iddiasıyla 5 kişi katledildi. Edinilen bilgiye göre, bölgede operasyona çıkan polis ve jandarma, Köyceğiz ilçesi Toparlar bölgesindeki ormanlık alanda oldukları “tespit edilen” ve “PKK’li olduğu” iddia edilen kişilere yönelik saldırı gerçekleştirdi. Yerel ajanslardan geçen bilgilere göre, bölgede herhangi bir çatışma gerçekleşmediği, operasyon sonucu 5 kişinin katledildiği ifade edildi. Bölgede jandarma […]

The post Muğla’da Yapılan Operasyon Sonucu 5 Kişi Katledildi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde ‘çatışma çıktığı’ iddiasıyla 5 kişi katledildi.

Edinilen bilgiye göre, bölgede operasyona çıkan polis ve jandarma, Köyceğiz ilçesi Toparlar bölgesindeki ormanlık alanda oldukları “tespit edilen” ve “PKK’li olduğu” iddia edilen kişilere yönelik saldırı gerçekleştirdi.

Yerel ajanslardan geçen bilgilere göre, bölgede herhangi bir çatışma gerçekleşmediği, operasyon sonucu 5 kişinin katledildiği ifade edildi.

Bölgede jandarma ve polis ablukası sürerken, operasyonların sürdüğü öğrenildi.

Fırat Haber Ajansı (ANF)’nın verdiği bilgilere göre ise, dün (04.10.2017) Muğla’nın Seydikemer ilçesinde 7 kişi PKK’li denilerek gözaltına alınmış ve çıplak bir şekilde kameraların da önünde teşhir edilmişti. Çıplak soyundurularak, işkenceyle gözaltı alınanların elleri de bağlanmıştı.

Yerel kaynaklar, bölgede herhangi bir çatışmanın yaşanmadığını belirtiyor.

İki gündür yaşanan gelişmeler, olayın çatışma süsü olduğunu düşündürüp, “devlet gözaltına alınanları mı infaz etti” sorusunu akıllara getirdi.

The post Muğla’da Yapılan Operasyon Sonucu 5 Kişi Katledildi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/10/05/muglada-yapilan-operasyon-sonucu-5-kisi-katledildi/feed/ 0
Akrabalar Arası Yeni Ortaklık: SİHA – Ece Uzun https://meydan1.org/2017/09/23/akrabalar-arasi-yeni-ortaklik-siha-ece-uzun/ https://meydan1.org/2017/09/23/akrabalar-arasi-yeni-ortaklik-siha-ece-uzun/#respond Sat, 23 Sep 2017 19:30:56 +0000 https://test.meydan.org/2017/09/23/akrabalar-arasi-yeni-ortaklik-siha-ece-uzun/ “Uçakta Sezgin Tanrıkulu’nun arkasına oturdum.. Boğma teliyle işini bitir biz sana hapiste bakarız diyenler fav” Bu sözler Hukuk Fakültesi’nde çalışan bir araştırma görevlisinin attığı tweetten. Tweet, geçtiğimiz ayın sonunda SİHA’ların Hakkari’de piknik alanı olarak kullanılan bir bölgeye attığı bombayla bir kişiyi katletmesini gündem eden ve SİHA’ları eleştiren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’ya yönelik devletin başlattığı linç […]

The post Akrabalar Arası Yeni Ortaklık: SİHA – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“Uçakta Sezgin Tanrıkulu’nun arkasına oturdum.. Boğma teliyle işini bitir biz sana hapiste bakarız diyenler fav”

Bu sözler Hukuk Fakültesi’nde çalışan bir araştırma görevlisinin attığı tweetten. Tweet, geçtiğimiz ayın sonunda SİHA’ların Hakkari’de piknik alanı olarak kullanılan bir bölgeye attığı bombayla bir kişiyi katletmesini gündem eden ve SİHA’ları eleştiren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’ya yönelik devletin başlattığı linç kampanyasının hemen arkasından atıldı. İktidarın cumhurbaşkanından bakanlarına, televizyonlarından gazetelerine hepsi Sezgin Tanrıkulu’yu lanetleyip “teröristleri” koruduğu algısını üretmeye başladı. İktidar böylece SİHA’ları eleştirenleri şıkıştıracağının altını çizdi.

Devlet, bu katliamı gündem eden Tanrıkulu’yu sıkıştırmasının ardından ikinci refleks olarak SİHA’ları savunma durumuna geçti.

SİHA’ların yapılan operasyonlarda hava desteği sağlaması, “binlerce fit yükseklikten bile hedefini görüyor olması” gibi katliamlarda fayda sağlayacağı yönleri yükseltildi ve SİHA’ların “yerli ve milli” olduğu özellikle belirtilerek de en azından milliyetçi kesimler açısından tartışmalara son verilmek istendi.

Peki devletin tartışmalara son verilmesini istemesinin, ısrarla katledilenlerin “terörist”, SİHA’ların operasyonlar için faydalı olduğunu vurgulamasının arkasındaki nedenler neydi?

TSK tarafından yeni yeni kullanılmaya başlanan SİHA’ların “terörle mücadelede giderek etkin bir araç olacağı” sıkça kullanılan propagandayı oluşturmakta. İşte bu nedenle devletin katliam yaparak sivil insanları öldürüyor olması ve başarısız görünüyor olmasından çekiniliyor. Örneğin artık “binlerce fit yükseklikten görüş yapabilen” bir araçla gerçekleştirilen katliamın kaza olarak gösterilme ihtimali azalıyor. Kısacası katliamının açıkça gözler önüne serilebileceğini gören devlet, SİHA’sına sarılıyor.

SİHA’nın canı gönülden savunulmasının bir başka sebebinin daha olduğunu varsayarsak bu da Erdoğan’ın akrabalık ilişkilerine verdiği değerle ilgili diyebiliriz. Akrabalarıyla iş yapmayı seven Erdoğan, TC’nin en önem verdiği politikalardan olan “terörle mücadele”de kullanılan araçlardan birini yani Bayraktar model SİHA’yı, dünürünün şirketine (damadı Selçuk Bayraktar’ın babası Özdemir Bayraktar’ın Baykar adlı şirketi) yaptırıyor. Yani bu durum Erdoğan’ın şirketin teknik müdürlüğünü yapan damadının ve sahibi dünürünün üretimi olan SİHA’ları sahiplenmesinin belki de “duygusal” tarafı.

Erdoğan, SİHA’larla birlikte, aile ilişkileri sebebiyle ekonomik meseleleri, yarattığı/yaratmak istediği “güçlüyüz ve mücadele ediyoruz” imajıyla da politik hamleleri kontrol altında tutmak istediği için SİHA’sının eleştirilmesine izin vermiyor. Bu sebeplerle kurduğu bu “Yeni Türkiye”de işte böylesi “başarı”/katliam hikayelerinin Erdoğan’lar, Bayraktar’lar ve Albayraklar’dan çıkması muhtemel.


Ece Uzun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Akrabalar Arası Yeni Ortaklık: SİHA – Ece Uzun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/09/23/akrabalar-arasi-yeni-ortaklik-siha-ece-uzun/feed/ 0
Esenler Otogarı’nda Polis Ablukası: ‘GBT’ Operasyonu https://meydan1.org/2017/06/14/esenler-otogarinda-polis-ablukasi-gbt-operasyonu/ https://meydan1.org/2017/06/14/esenler-otogarinda-polis-ablukasi-gbt-operasyonu/#respond Wed, 14 Jun 2017 14:25:45 +0000 https://seninmedyan.org/?p=9127 İstanbul Emniyet Müdürlüğü Esenler Otogarı’nda operasyon başlattı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polisler, “okulların kapanıp yaz tatiline başlamasının ardından oluşacak yoğunluk” iddiasıyla otogarda, “huzuru ve güvenliği” sağlamak bahanesiyle havadan-karadan yüzlerce polisle operasyon başlattı. Otogarın içinde GBT yapılırken otogar giriş ve çıkışlarında araçlar ve insanlara detay arama yapıldı. Özel Hareket Polisleri’nde uzun namlulu silahlarla yer aldığı operasyonda, peron aralarına […]

The post Esenler Otogarı’nda Polis Ablukası: ‘GBT’ Operasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Esenler Otogarı’nda operasyon başlattı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polisler, “okulların kapanıp yaz tatiline başlamasının ardından oluşacak yoğunluk” iddiasıyla otogarda, “huzuru ve güvenliği” sağlamak bahanesiyle havadan-karadan yüzlerce polisle operasyon başlattı.

Otogarın içinde GBT yapılırken otogar giriş ve çıkışlarında araçlar ve insanlara detay arama yapıldı.

Özel Hareket Polisleri’nde uzun namlulu silahlarla yer aldığı operasyonda, peron aralarına girip buralarda da GBT yapıldı.

The post Esenler Otogarı’nda Polis Ablukası: ‘GBT’ Operasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/06/14/esenler-otogarinda-polis-ablukasi-gbt-operasyonu/feed/ 0