Pakistan Başbakanı İmran Han, dünya genelinde artan tecavüzlerden kadınları sorumlu tuttu. Kadınların giyim tarzlarını eleştiren Han’ın açıklamaları infiale sebep oldu.

Kadınların kıyafetlerini ‘tahrik edici’ olarak yorumlayan Han, ‘erkeklerin baştan çıkarılmasını’ önlemek için kadınların örtünüp vücut hatlarını gizlemesi gerektiğini söyledi. Han, tecavüz olaylarından tecavüz eden erkeğin değil, peçe giymeyen kadınların ‘sorumlu’ olduğunu ifade etti.  

The post Pakistan Başbakanı Han: Tecavüzlerden Kadınlar Sorumlu appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan’ın Peşaver kentinde Avami Ulusal Partisi’nin (AUP) 25 Temmuz’da yapılacak seçimlerle ilgili düzenlediği mitinge yapılan intihar saldırısında içinde meclis adayı Harun Bilur’un da olduğu 20 kişi yaşamını yitirdi.

Yaralıların kaldırıldığı Peşaver’deki hastaneden yapılan açıklamada, saldırıda 20 kişinin yaşamını yitirdiği ve 65 kişinin yaralandığı bildirildi. Yaralılardan bazılarının durumunun ağır olduğu da ifade edildi.

Avami Ulusal Partisi, Taliban karşıtı Peştun milliyetçilerinin ağırlıkta olduğu bir siyasi parti.

Dün akşam saatlerinde yapılan intihar saldırısını Pakistan Talibanı üstlendi.

The post Pakistan’da Seçim Mitingine İntihar Saldırısı: 20 Kişi Yaşamını Yitirdi appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan’nın Kasur kentinde 7 yaşında Zeynep isimli bir çocuğun cesedi çöplükte bulunmuştu.

Polisin değil, akarabalarının bulduğu görüntülerde Zeynep’in tecavüze uğrayıp, boğularak katledildiği ortaya çıktı. Bu görüntülerin ardından, son 12 yılda aynı katiamların yaşandığı, Kasur’da devletin hiçbir çaba göstermediğine karşılık eylemler başladı.

Polis merkezlerine karşı yapılan eylemlerde polis ise 2 kişiyi katletti.

The post Pakistan’da 7 Yaşındaki Zeynep Katledilmeden Önce Tecavüze Uğradı appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan’ın Qetta kentinde, bu sabah saatlerinde Hristiyanlığın Metodist mezhebine bağlı Bethel Memorial kilisesine yapılan bombalı intihar saldırısını cihatçı terör çetesi IŞİD üstlendi. Saldırıda yaşamını yitirenlerin sayısı ise 9’a yükselirken, en az 42 kişinin yaralandığı belirtiliyor. Noel öncesinde son Pazar ayininin düzenlendiği kilisenin oldukça kalabalık olduğu, yaklaşık 400 kişinin saldırı sırasında kilisede bulunduğu öğrenildi.

200 Milyonluk Pakistan nüfusunun 1.6’sını oluşturan Hristiyanlar, Şii ve Sufi Müslümanlarla birlikte, ülkedeki cihatçı çetelerin saldırı hedeflerinden biri. Geçtiğimiz 2016 yılı Paskalya kutlamalarında da Lahor’da düzenlenen intihar saldırısında 29’u çocuk 75 kişi yaşamını yitirmiş,saldırıyı Taliban’a bağlı Cemaat-ül Ahrar adlı cihatçı terör çetesi üstlenmişti.

The post Pakistan’daki Kilise Saldırısını IŞİD Üstlendi appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan’ın güneybatısındaki Qetta kentinde bir kiliseye pazar ayini sırasında bombalı intihar saldırısı gerçekleştirildi. Saldırı sonrası ilk belirlemelere göre 5 kişinin yaşamını yitirdiği öğrenildi. Kilise çevresinde halen saldırıyı gerçekleştiren teröristlerle Pakistan kolluk güçleri arasında çatışmaların yaşandığı belirtildi.

The post Pakistan’da Kiliseye İntihar Saldırısı appeared first on Meydan Gazetesi.

 Kaybedilen Nawaz Atta’nın arkadaşlarından biri polis karakolunda ifade vermek için bekliyor. 

Pakistan İnsan Hakları Komisyonu kayıtlarına göre ülkede geçtiğimiz yıl 728 kişi  “kaybedildi.” Yine aynı kurumun verilerine göre 2001’den beri yaklaşık 10 bin kişinin kaybolduğu belirtildi. Kaybedilenlerin orduyu devleti eleştiren ve genelde Şii azınlıktan olduğu öğrenildi. Ülkede son olarak, barış savunucusu Raza Han, 2 Aralık günü evindeyken kolluk kuvvetleri olduğu sanılan kişilerce  kaçırıldı. Kardeşi, Raza Han’ın ortadan kaybolmadan kısa bir süre önce halka açık bir etkinlikte siyasi bir tartışmaya katıldığını söyledi. Bir başka kaybedilme olayında ise 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Nawaz Atta, akrabalarıyla birlikte yaşadığı Karaçi’de 28 Ekim günü silahlı siviller tarafından kaçırıldı.

Kaynak: Medyascope/Eda Kardeş

The post Pakistan’da Bir Yılda 728 Kişi “Kaybedildi” appeared first on Meydan Gazetesi.

4 kişi oldukları ve burka giyerek yurda girdikleri belirlenen saldırganlar güvenlik görevlisini vurduktan sonra yurt içinde rastgele ateş açtı. 2 saat süren çatışma sonucunda saldırganlar öldürüldü.

12:00-Pakistan basını sabah saatlerinde can kayıplarına dair bir açıklama yapmamıştı ancak yeni gelen bilgiler en az 9 kişinin yaşamını yitirdiğini 37 kişinin de yaralandığını gösteriyor.

Saldırıyı Pakistan Talibanı üstlendi.

The post Pakistan: Ziraat Fakültesi’ne Yapılan Saldırıda 9 Kişi Yaşamını Yitirdi appeared first on Meydan Gazetesi.

Jalalabad’ın bağlı olduğu Nangarhar Vilayet sözcüsü Attaullah Khogiani’nin aktardığına göre, saldırganlar yerel saatle 18.00’da motosikletle marketten evine dönmekte olan Rana’ya ateş edip olay yerinden kaçmışlar.

Haziran ayında Jalalabad Büyükelçiliğinde çalışan iki diplomat kaçırılmış, sonra serbest bırakılmıştı.

The post Afganistan: Pakistan Büyükelçiliği Personeli Öldürüldü appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan’ın güneybatısındaki Belucistan eyaletinde Pakistan Senatosu Başkan Yardımcısı Abdulgafur Haydari’nin konvoyunu hedef alan bombalı saldırıda 25 kişi yaşamını yitirdi,çok sayıda da yaralı olduğu öğrenildi. Saldırıda yaralananlar arasında Haydari’nin de bulunduğu belirtiliyor.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı.Topraklarının bir bölümü Pakistan sınırları içinde yer alan Belucistan’ın bağımsızlığı için 1948 yılından bu yana Pakistan devleti ve Beluci milisler arasında çatışmalar yaşanıyor.Saldırıyı bu milis gruplardan birinin gerçekleştirme ihtimali üzerinde duruluyor.

The post Pakistan’da Senato Konvoyuna Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

Pakistan bugün, Afganistan’ın sınırdaki güvenlik noktalarına operasyon düzenledi. Pakistan ordusundan yapılan açıklamada, 50’den fazla Afgan askerinin öldüğü belirtildi. Konuya ilişkin Afganistan’dan henüz açıklama yapılmadı. Çaman sınır kapısında Pakistan ordusu adına yapılan açıklamada 5 Afgan güvenlik kontrol noktasının imha edildiği söylenirken, operasyonun nedeni belirtilmedi.

The post Pakistan-Afganistan Arasında Çatışma:50’den Fazla Asker Öldü appeared first on Meydan Gazetesi.

Mart ayının sonlarına doğru Pakistan’ın Lahor kentindeki bir lunaparka düzenlenen bombalı saldırıda, çoğunluğu çocuk ve kadın olan toplam 70 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıyı Pakistan Talibanı’na bağlı Cemaat-ul Ahrar üstlendi. Selefi-cihatçı grupların düzenlediği bu ve buna benzer katliamların, artık Pakistan coğrafyasının rutini haline geldiği söylenebilir. Bunda da en büyük neden, Pakistan devletinin izlediği politikalar.

Çoğunluğu yoksul yaklaşık 200 milyonluk nüfusu ve elinde bulundurduğu nükleer silahlarla Pakistan devleti, bölgesel çapta bir süper güç. Pakistan, işte tam da bu “özgüvenle”, özellikle 1980’lerin başlarında, etnik ve siyasal anlamda zaten fazlasıyla karmaşık olan coğrafyasında, bir takım dengeleri değiştirmeye soyundu. Afganistan’ın SSCB tarafından işgal edilmesiyle ABD tarafından devreye sokulan ve komünizm tehdidine karşı İslami akımları desteklemek şeklinde özetlenebilecek “Yeşil Kuşak” doktrininde Pakistan kilit bir devletti. Pakistan bu süreçte Afganistan’daki SSCB karşıtı mücahitleri (yazının girişinde bahsi geçen katliamın faili Taliban başta olmak üzere) desteklerken, nihai amacı ise burada kendi himayesinde İslami bir yönetim kurmaktı. Bu anlamda Afganistan’da savaşacak selefi cihatçılar için sınırında “açık kapı politikası” uyguladı. İstihbarat servisi aracılığıyla, cihatçılara eğitim verdi. Tüm bunları yaparken en büyük destekçileri ise ABD ve Suudi Arabistan idi. Pakistan’da Lahor’daki katliam benzeri saldırıları adeta yaşamın normal seyrinde bir sıradanlığa çeviren süreç, bizzat devlet tarafından, işte böyle adım adım örüldü.

Benzer devlet politikalarıyla, coğrafyamızda Pakistanlaşma sürecini de bizler yaşıyoruz. Sultanahmet, İstiklal Caddesi bombalamaları ve sonrasında devlet yetkililerinden gelen açıklamalar, toplumu benzer saldırılara hazırlama yönünde adeta. Ancak işin trajikomik yanı ise olası saldırıların toplum olarak ön bilgisini, Alman ve ABD konsolosluklarından alıyor oluşumuz. Devlet erkanı tutturduğu “güvenlik zafiyeti yok” teranesinden milim sapmamışken; durum, burnundan kıl aldırmayan devlet kibrine takdirlik(!) bir örnek.

Oysa hayaller büyüktü TC için, özgüven de bir o kadar yüksekti. Cihatçı örgütler eliyle Suriye’de rejim değişecek, Neo-Osmanlıcı politikalar tıkır tıkır işleyecekti. Olmadı. Suriye’de rejimin -en azından kısa vadede değişmeyecek biçimde- kalıcı olduğunun anlaşılması, TC’nin elini bir kademe düşürdü. Bu kez, henüz hala “kullanışlı olan” cihatçı örgütler, Kürtler ve muhaliflerin üzerine salındı. Pirsus ve 10 Ekim Ankara katliamları ile hayata geçirilen plan buydu. Bu planın da süresi doldu, bizzat kendileri yapıyorlar şimdi daha büyüklerini. Şimdilerde de, küresel devletlere dönük değerli yalnızlık böbürlenmelerinden, “Suriye’de bizi niye yalnız bıraktınız” sızlanmalarına geçildi.

Devletin kolluk güçlerinin “eskort”luğunda sınırlardan geçirilen cihatçılar… Onlara eskortluk yapan, aynı devlet birimlerinin mühimmat geçişlerindeki rolleri… Olan bitenin adı da baştan konmuş “Şii rejimlere öfkeli gençlere” destek…

Desteğin ulaşılabileceği boyutun bir evresinde ise, devletin en tepesinden gelen, IŞİD’in bir ton açığı An-Nusra’nın neden desteklenmediği serzenişi…

Tüm bu içi boş ve bedeli bizlere katliamlarla ödetilen politikalarının somut sonuçları ise Pakistan benzeri bir bumerang etkisi. Şimdilik Pakistan coğrafyasındaki kadar sıradanlık arz etmese de Sultanahmet ve İstiklal Caddesi’nde patlayan bombalar, IŞİD başta olmak üzere cihatçı örgütlerin “kullanım süresinin” dolmaya başladığını gösteriyor. Pakistan-Afganistan-Suriye-TC hattında yaşanan bumerang etkisi ise İstiklal Caddesi patlamasıyla devlete yakın medya kalemşorlarınca “bombalara alışmalıyız” diye sıradanlaştırılmak isteniyor.

The post “Suriyeleşme Pakistanlaşma” – Emrah Tekin appeared first on Meydan Gazetesi.