sık bakalım – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 08 Sep 2013 13:22:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Dakika 34: Yüklen – Furkan Çelik https://meydan1.org/2013/09/08/dakika-34-yuklen-furkan-celik/ https://meydan1.org/2013/09/08/dakika-34-yuklen-furkan-celik/#respond Sun, 08 Sep 2013 13:22:39 +0000 https://test.meydan.org/2013/09/08/dakika-34-yuklen-furkan-celik/ Tribünlerde 90 dakika bağırma kültürü, daha çok 1980 sonrasında başlamıştır. 90 dakikalık maçta o kadar çok bağırırsın ki, maçın etkisi, sonraki birkaç gün boyunca birine selam verdiğinde bile anlaşılır bazen. Ama öyle dakikalar vardır ki, keskin bir viraj gibidir, kırılma noktasıdır. Takımının gol atması için tüm gücünle bağırırsın, ya takımın senden aldığı güçle atar golü […]

The post Dakika 34: Yüklen – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Tribünlerde 90 dakika bağırma kültürü, daha çok 1980 sonrasında başlamıştır. 90 dakikalık maçta o kadar çok bağırırsın ki, maçın etkisi, sonraki birkaç gün boyunca birine selam verdiğinde bile anlaşılır bazen. Ama öyle dakikalar vardır ki, keskin bir viraj gibidir, kırılma noktasıdır. Takımının gol atması için tüm gücünle bağırırsın, ya takımın senden aldığı güçle atar golü ya da yaptığı ataklar sonrasında bir kontradan yer golü. İşte bu anda hep birlikte aynı sesi çıkarman gerekir ki, o golü takımın atsın. Bunun için hep bir ağızdan aynı anda “Yüklennn yüklenn” diye bir ses gelir, sonra en sertinden slogan patlatılır.

Yeni sezonla birlikte başka bir kritik dakika daha geldi önümüze. Taksim Direnişi’ni sembolize etmek için bütün tribünler 34. dakikada hep bir ağızdan yükleniyorlar, tıpkı direnişte barikatlara yüklendikleri gibi.

Taksim Direnişi süresince gerek İstanbul’da gerekse İzmir, Ankara, Adana, Antakya gibi birçok farklı şehirde, taraftar grupları devlet şiddetine karşı en önde, hep birlikte direniyorlardı. Bu direnişin ardından, lig başladığında tribünlerde de aynı seslerin yükseleceği zaten aşikardı.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da Antartika’da yaşamadığı için, tribünlerden devlet şiddetine karşı tepkilerin yükseleceğini tahmin etmiş olsa gerek ki, lig başlamadan tüm taraftarlara göz dağı vermeye çalıştı. Kamera ve elektronik bilet uygulamalarıyla “sizi gözetliyoruz” tehdidinden sonra “Kanunun uygulanacağını herkes bilecek. Temennim can yanmaması ama yanabilir. Uyarıyorum, Burası muz cumhuriyeti değil, yapanları buluruz.” diyor. Bakan Kılıç’ın tehditlerine rağmen daha ilk haftada tribünlerde protestoların başlaması, tribünlerin sesinin kontrol altına alınamayacağının en önemli göstergesi oldu.

Sezon başlamadan önce Beşiktaş’ın Alman ikinci lig takımı St.Pauli ile yaptığı maçta Alman taraftarların tribünlerde açtığı “Her yer Taksim Her yer Direniş” pankartı bizlere uzaklardan bir göz kırpmıştı. İlk olarak Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki süper kupa finalinde iki takımın taraftarları, Taksim direnişi sloganlarını hep bir ağızdan haykırmıştı.

Ligin başlamasıyla birlikte Beşiktaş, Olimpiyat Stadı’nda Trabzonspor ile oynadığı maçın 34. dakikasında “Her yer Taksim Her yer Direniş” sloganıyla birlikte “Sık Bakalım” marşını da söylemişti. Yayıncı kuruluşun bakanın söylediği tehditlere boyun eğmesiyle, televizyonlarda bu sloganların söylendiği dakikalarda sadece spikerin sesini duyabildik. Ardından Galatasaray ile Antepspor arasında oynan maçta, Arena Taksim slognalarıyla inledi; Fenerbahçe, Konyaspor deplasman otobüslerinden sonra, kendi stadında Arsenal ile oynadığı maçta sloganları haykırmıştı. Lig maçına istinaden Fenerbahçe-Arsenal maçını yayınlayan TV kuruluşu gelen tepkilerden çekinmiş olsa gerek ki, ses ayarına hiç dokunamamıştı.

Yayıncı kuruluşların, Spor Bakanlığı’nın, futbol kulüplerinin, kısacası endüstriyel futbol sektörünün istediği tribün gençliği, tribünlerde yer bulmuyor. Zaten Taksim direnişinde yer almayan, Kaz Dağları’nı, Hasankeyf’i görmeyip, Eto’ya yapılan ırkçılık sonrasında empati kurmayan, nerede olursa olsun depremi içinde hissedip acısı sokakların tavanı kadar olmayan taraftara da taraftar denmez, müşteridir o müşteri. Ya da bakanın yaşadığı antartikanın pengueni.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 12. sayısında yayımlanmıştır.

The post Dakika 34: Yüklen – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/09/08/dakika-34-yuklen-furkan-celik/feed/ 0
Sık Bakalım https://meydan1.org/2013/07/17/sik-bakalim/ https://meydan1.org/2013/07/17/sik-bakalim/#respond Wed, 17 Jul 2013 15:02:27 +0000 https://test.meydan.org/2013/07/17/sik-bakalim/  Sık bakalım, sık bakalım biber gazı sık bakalım kaskını çıkar, copunu bırak delikanlı kim bakalım… Taksim direnişinde adeta direnişin marşı haline gelen bir tribün bestesi vardı. Bu beste Taksim direnişinde barikatlarda en çok söylenen ve herkesin en çok katıldığı slogan olmuştu. Hatta “Sık Bakalım”a Gezi Parkı marşı yakıştırmasını yapanlar bile vardı. Sık Bakalım’ın popülerliğe ulaştığı […]

The post Sık Bakalım appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

 Sık bakalım, sık bakalım biber gazı sık bakalım

kaskını çıkar, copunu bırak delikanlı kim bakalım…

Taksim direnişinde adeta direnişin marşı haline gelen bir tribün bestesi vardı. Bu beste Taksim direnişinde barikatlarda en çok söylenen ve herkesin en çok katıldığı slogan olmuştu. Hatta “Sık Bakalım”a Gezi Parkı marşı yakıştırmasını yapanlar bile vardı.

Sık Bakalım’ın popülerliğe ulaştığı nokta Taksim Direnişi olsa da bu bestenin tarihi daha eskidir. Birçok takım taraftarı tarafından sahiplenilmiş bu beste tribünlerde polis şiddetine karşı senelerdir söylenir.

Fanatiklik Öldü, Medyanın Başı Sağolsun

Taksim Direnişi’yle kapitalizm sağlam bir yumruk yerken endüstriyel futbol da bundan kendi payını aldı. Futbol takımlarının patronları ve medyanın fişfiklemesiyle oluşan fanatiklik bu direniş sırasında da öldü.

Birbirleri ile düşman diye anılan birçok takım taraftarı omuz omuza barikatlarda beraber direndi. İzmir’in en ateşli taraftarları Göztepe ile Karşıyaka taraftarları kambersiz düğün olmaz diyerek daha direnişin 2. gününde İstanbul’a yola çıkmışlardı. Fenerbahçeliler, Beşiktaş Çarşı’ya gelip, “ Hepimiz Çarşılıyız” diye slogan atıyorlardı. Galatasaraylılar, İnönü Stadı’nın yanında stadı kendilerine barikat yapıp direniyorlardı. İşte senelerdir aynı besteyi aynı düşmana karşı söyleyen taraftarlar bu sefer de yan yana gelip bu besteyi söylemişlerdi.

Sık Bakalım bestesinin tribünlerde yaratılması aslında çok doğaldır. Çünkü tribün bir izleme alanı değildir, tam tersine bir oyun alanıdır. Oyunu izlerken sen de oynarsın. Kızarsın, öfkelenirsin, sevinirsin, tepki verirsin ve oyunu asla bir saha içine hapsetmezsin. Tribündeyken Muğla’da ormanlar yanıyorsa sessiz kalmazsın. Evet, belki kale direklerinin arasından o topun geçtiğini görmek için heyacanlısındır ama, Muğla’daki ormanlar söz konusuysa varsın gitsin şampiyonluk dersin. Başka bir galakside yaşamıyorsundur, bu yüzden Hasankeyf’in sular altında kalmasına, nükleer santral yapılıp yaşamının tehdit edilmesine sessiz kalamazsın. Filistin’de bombalar patlıyorsa tribünün en görünen yerinde Filistin bayrağı sallandırırsın, “Diren Filistin” dersin. Tribündeysen empati yeteneğin güçlü olmalıdır. Van’da insanlar soğukta üşüyorken sen kaşkoluna sarılamazsın, atarsın sahaya o kaşkolu Van’dakilerle aynı kaşkola sarılıp beraber takımı izlemek istersin. İşte bunları yaparsan taraftar olursun, yoksa bir rengi sevmek, formasını almak, o takımın küfrederek maçını izlemekle taraftar olunmaz. Bunu da bize 30 yılı aşkın zamandır en iyi gösteren tribün örgütlenmelerinden biridir Beşiktaş Çarşı.

Tribünden Sokağa: Biber Gazı Oley

1982’den beri Türkiye tribünlerinde dönüm noktası olan Çarşı, tribünlerdeki yaratıcılığını ve inatçılığını direniş boyunca sokaklara da aynen yansıttı. Gerek tribün bestelerinin direnişe uyarlanması gerekse dozer ile Toma’nın kovalanıp polis telsizi ile polise siyah-beyaz çektirmek tribün yaratıcılığın bir ürünüydü. Tribünde maçın skoru ne olursa olsun 90 dakika bitene kadar “Kartal gol gol” diye inatçı bir şekilde takımının yanında olan bir taraftar grubunun biber gazından etkilenip, geri durması da olacak şey değildi. Bu yüzden her biber gazı atıldığında “Biber gazı oley” tezahürat ile karşılandı. İnsanların yanı başında patlayan ses bombaları, rakip takımı baskı altına alırcasına yuhalandı. Uzun süren çatışmalar sonrasında başbakanlığın kapısına dayanıldığında da, gözaltıları serbest bırakmazsanız çekilmiyoruz diyerek Çarşı tavrını net bir şekilde göstermiş oldu. Deplasmanda bir arkadaşları gözaltına alındığında “Amir biz buraya 80 kişi geldik 79 kişi dönmeyiz” diyerek kimseyi arkasında bırakmayan Optik Başkan lakaplı Mehmet Işıklar’ın da herkesi kucaklayan silüetini Çarşı Taksim Meydanı’na geldiğinde AKM’nin üstünden büyük bir şovla sallandırdı.

Umarım ki direnişte tribünlerin etkisiyle oluşan bu yaratıcılık ve inatçılık devam eder, ortaya çıkan racon kesme, aşırı alkol tüketimi, küfürlü sloganlar gibi yan etkiler de derhal tedavi edilerek direniş daha güzel bir taraftarlık görür.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 11. sayısında yayımlanmıştır.

The post Sık Bakalım appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/07/17/sik-bakalim/feed/ 0