sosyal medya – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 21 Jan 2021 11:44:00 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Meydan Gazetesi TikTok’ta https://meydan1.org/2021/01/21/meydan-gazetesi-tiktokta/ https://meydan1.org/2021/01/21/meydan-gazetesi-tiktokta/#respond Thu, 21 Jan 2021 11:43:56 +0000 https://meydan1.org/?p=69208 Meydan Gazetesi olarak pek çok sosyal medya mecrasından yayınlarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Yaptığımız haberleri ve paylaştığımız içerikleri TikTok hesabımız üzerinden de takip edebileceksiniz. Meydan Gazetesi’nin TikTok hesabına BURADAN ulaşabilirsiniz. Meydan Gazetesi’nin diğer sosyal medya hesapları; Facebook Twitter Telegram Instagram YouTube Telegram

The post Meydan Gazetesi TikTok’ta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi olarak pek çok sosyal medya mecrasından yayınlarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Yaptığımız haberleri ve paylaştığımız içerikleri TikTok hesabımız üzerinden de takip edebileceksiniz.

Meydan Gazetesi’nin TikTok hesabına BURADAN ulaşabilirsiniz.

Meydan Gazetesi’nin diğer sosyal medya hesapları;

The post Meydan Gazetesi TikTok’ta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/01/21/meydan-gazetesi-tiktokta/feed/ 0
Meydan Gazetesi Telegram Yayınına Başladı https://meydan1.org/2020/12/29/meydan-gazetesi-telegram-yayinina-basladi/ https://meydan1.org/2020/12/29/meydan-gazetesi-telegram-yayinina-basladi/#respond Tue, 29 Dec 2020 17:59:52 +0000 https://meydan1.org/?p=68221 Meydan Gazetesi olarak basılı ve dijital mecralarda sansüre ve baskılara rağmen yayınlarımızı sürdürüyoruz. Bundan sonra; yaptığımız haberleri, paylaştığımız içerikleri ve yazıları Telegram kanalımız üzerinden de takip edebileceksiniz. Meydan Gazetesi’nin Telegram kanalına BURADAN abone olabilir, paylaştığımız haberlere Telegram üzerinden anında ulaşabilirsiniz. Meydan Gazetesi’nin sosyal medya hesapları; Facebook Twitter Telegram Instagram YouTube

The post Meydan Gazetesi Telegram Yayınına Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi olarak basılı ve dijital mecralarda sansüre ve baskılara rağmen yayınlarımızı sürdürüyoruz. Bundan sonra; yaptığımız haberleri, paylaştığımız içerikleri ve yazıları Telegram kanalımız üzerinden de takip edebileceksiniz.

Meydan Gazetesi’nin Telegram kanalına BURADAN abone olabilir, paylaştığımız haberlere Telegram üzerinden anında ulaşabilirsiniz.

Meydan Gazetesi’nin sosyal medya hesapları;

The post Meydan Gazetesi Telegram Yayınına Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/12/29/meydan-gazetesi-telegram-yayinina-basladi/feed/ 0
MHP’den Kanun Teklifi: Sosyal Medyaya Kimlik Numarasıyla Girilsin https://meydan1.org/2020/05/03/mhpden-kanun-teklifi-sosyal-medyaya-kimlik-numarasiyla-girilsin/ https://meydan1.org/2020/05/03/mhpden-kanun-teklifi-sosyal-medyaya-kimlik-numarasiyla-girilsin/#respond Sun, 03 May 2020 07:48:25 +0000 https://meydan.org/?p=57829 MHP’Nin internet ortamında yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında hazırladığı kanun teklifinde, kullanıcıların sosyal medyaya kimlik numarasıyla giriş yapması önerisi yer aldı. Daha önce torba yasa teklifiyle gündeme gelen ancak tepkilerin ardından tekliften çıkartılan sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik açma ve temsilci bulundurma zorunluluğu da yine teklifte yer alan maddelerden […]

The post MHP’den Kanun Teklifi: Sosyal Medyaya Kimlik Numarasıyla Girilsin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

MHP’Nin internet ortamında yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında hazırladığı kanun teklifinde, kullanıcıların sosyal medyaya kimlik numarasıyla giriş yapması önerisi yer aldı.

Daha önce torba yasa teklifiyle gündeme gelen ancak tepkilerin ardından tekliften çıkartılan sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik açma ve temsilci bulundurma zorunluluğu da yine teklifte yer alan maddelerden oldu. Sosyal ağların kısıtlanmasına imkan veren düzenleme, hukukçular tarafından ‘sosyal medya sansürü’ olarak değerlendirilmişti.

Kanun teklifini Meclis Başkanlığı’na sunan MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, DHA’ya yaptığı açıklamada sosyal medyadaki yalan haberler ve sahte hesaplar yüzünden birçok internet kullanıcısının mağduriyet yaşadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Koronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu dönemde dâhi durum değişmemiş, sahte hesaplar üzerinden yapılan algı yaratmaya yönelik korku salıcı haberler yüzünden zaman zaman toplumda endişeler yükselmiştir. Bu bağlamda, tüm sosyal medya mecraları için 2018’de yapılan genel bir araştırma sonucuna göre Türkiye; ‘Sahte habere en çok maruz kalan ülkeler’ kategorisinde yüzde 49 ile ilk sırada yer almaktadır. Sosyal medya platformu Facebook’tan yapılan açıklamada; 2018’in ilk 3 ayında dünya genelinde 1,2 milyar sahte hesap silinirken, 2019’un aynı döneminde 2,2 milyar sahte hesap silindiği belirtilmiştir. Tüm dünyanın sahte hesaplarla başı ağrımaktadır”

Twitter, Youtube, Facebook ve Instagram gibi sosyal ağların Türkiye’de temsilci bulundurmasını zorunlu hale getirecek olan düzenleme, geçtiğimiz günlerde kabul edilen torba yasadan son anda çıkartılmıştı.

The post MHP’den Kanun Teklifi: Sosyal Medyaya Kimlik Numarasıyla Girilsin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/03/mhpden-kanun-teklifi-sosyal-medyaya-kimlik-numarasiyla-girilsin/feed/ 0
“Geber” Diyen Müdür Görevden Alındı, Zihniyet Devam Ediyor https://meydan1.org/2020/04/09/geber-diyen-mudur-gorevden-alindi-zihniyet-devam-ediyor/ https://meydan1.org/2020/04/09/geber-diyen-mudur-gorevden-alindi-zihniyet-devam-ediyor/#respond Thu, 09 Apr 2020 08:33:49 +0000 https://meydan.org/?p=56969 Koronavirüs salgını nedeniyle “Çocuklarımız aç, evde nasıl kalalım?” diyen kişiye “Geber” diye yanıt veren İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Nail Noğay görevden alındı. Hakkında soruşturma da başlatılan Noğay gelen tepkiler önce paylaşımını silmiş, ardından da hesabını kapatmıştı. Konuyla ilgili açıklama Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından geldi. Bakanlık açıklamasında “Dün sosyal medyada vatandaşımıza […]

The post “Geber” Diyen Müdür Görevden Alındı, Zihniyet Devam Ediyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Koronavirüs salgını nedeniyle “Çocuklarımız aç, evde nasıl kalalım?” diyen kişiye “Geber” diye yanıt veren İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Nail Noğay görevden alındı. Hakkında soruşturma da başlatılan Noğay gelen tepkiler önce paylaşımını silmiş, ardından da hesabını kapatmıştı.

Konuyla ilgili açıklama Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından geldi. Bakanlık açıklamasında “Dün sosyal medyada vatandaşımıza yönelik ifadeleriyle gündeme gelen İstanbul İl Müdür Yardımcısı Nail Noğay görevinden alındı. Noğay hakkında Bakanlık nezdinde soruşturma başlatıldı” denildi.

Açığa çıkan olayın yalnızca bir örnek olduğu, pek çok kişinin ihtiyaçlarını karşılama noktasında devletin bir çözüm sunamadığı aksine alay ettiği bir gerçek. Bu anlamda Noğay’ın görevden alınması ile devletin kendini temize çıkarmaya çalıştığı aşikar.

The post “Geber” Diyen Müdür Görevden Alındı, Zihniyet Devam Ediyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/09/geber-diyen-mudur-gorevden-alindi-zihniyet-devam-ediyor/feed/ 0
Gazeteci Hakan Aygün Sosyal Medya Paylaşımları Bahanesiyle Tutuklandı https://meydan1.org/2020/04/03/gazeteci-hakan-aygun-sosyal-medya-paylasimlari-bahanesiyle-tutuklandi/ https://meydan1.org/2020/04/03/gazeteci-hakan-aygun-sosyal-medya-paylasimlari-bahanesiyle-tutuklandi/#respond Fri, 03 Apr 2020 17:03:59 +0000 https://meydan.org/?p=56769 Twitter hesabında yer alan “ey İBAN edenler” ifadesi bahane alınarak gözaltına alınan gazeteci Hakan Aygün tutuklandı. Avukat Ahmet Çörtoğlu, Aygün’ün tutuklandığını “Üst sınırı üç yıl olan bir maddeyi dayanak yaparak deliller toplanmamış ve sanığın kaçma ihtimali ne binayen diye Hakan Aygünü attığı tweetler nedeniyle tutukladılar” dedi. Hakan Aygün hakkında, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ilgili […]

The post Gazeteci Hakan Aygün Sosyal Medya Paylaşımları Bahanesiyle Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Twitter hesabında yer alan “ey İBAN edenler” ifadesi bahane alınarak gözaltına alınan gazeteci Hakan Aygün tutuklandı. Avukat Ahmet Çörtoğlu, Aygün’ün tutuklandığını “Üst sınırı üç yıl olan bir maddeyi dayanak yaparak deliller toplanmamış ve sanığın kaçma ihtimali ne binayen diye Hakan Aygünü attığı tweetler nedeniyle tutukladılar” dedi.

Hakan Aygün hakkında, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ilgili olarak “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “Hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştu.

Hakan Aygün gözaltına alınmadan önce söz konusu tweeti kendisinin yazmadığını, retweet olarak sayfasına geldiğini söylemişti. Perşembe akşam üstü saatlerinde Aygün’ün teknesinde üç saat boyunca arama yapıldı, bilgisayarına el koyuldu.Gazeteci Aygün, aynı paylaşımda, “ibanlı-imanlı” esprinin de hoşgörü ile karşılanması gerektiğini, iddia edildiği gibi dine hakaret olmadığını söyledi.

Gazeteci Hakan Aygün, Halk TV televizyonunda uzun süre çalışmış ve program yapmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta başında koronavirüsle ilgili bağış kampanyası başlatmış ve IBAN numaraları paylaşmıştı.

The post Gazeteci Hakan Aygün Sosyal Medya Paylaşımları Bahanesiyle Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/03/gazeteci-hakan-aygun-sosyal-medya-paylasimlari-bahanesiyle-tutuklandi/feed/ 0
“Ankara Kuşu” Tutuklandı https://meydan1.org/2020/04/03/ankara-kusu-tutuklandi/ https://meydan1.org/2020/04/03/ankara-kusu-tutuklandi/#respond Fri, 03 Apr 2020 16:47:28 +0000 https://meydan.org/?p=56765 “Ankara Kuşu” kullanıcı adıyla twitter’da yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Oktay Yaşar sevk edildiği mahkemece tutuklandı. Ankara Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Oktay Yaşar, dün polis ekiplerince gözaltına alınmıştı. Anaakım medyanın haberlerine göre Oktay Yaşar hesabın kendisine ait olduğunu, bizzat kullandığını ve paylaşımları kendisinin yaptığını söylediğini iddia etti. Yaşar’a terör örgütü propagandası yapma suçlaması […]

The post “Ankara Kuşu” Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“Ankara Kuşu” kullanıcı adıyla twitter’da yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Oktay Yaşar sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

Ankara Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Oktay Yaşar, dün polis ekiplerince gözaltına alınmıştı. Anaakım medyanın haberlerine göre Oktay Yaşar hesabın kendisine ait olduğunu, bizzat kullandığını ve paylaşımları kendisinin yaptığını söylediğini iddia etti.

Yaşar’a terör örgütü propagandası yapma suçlaması yöneltiliyordu. İddiaya göre Ankara Kuşu’nda paylaşılan bilgileri aktaran whatsapp grupları ortaya çıktı ve bu kişilerin kimliklerinin belirlendi.

Ankara Kuşu hesabı devlet kurumlarına ve AKP’ye ilişkin kulis bilgileri olduğunu ileri sürdüğü gelişmeleri paylaşıyordu. Ankara Kuşu hesabının 500 binden fazla takipçisi bulunuyordu. Hesaba şu anda erişim sağlanamıyor.

The post “Ankara Kuşu” Tutuklandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/03/ankara-kusu-tutuklandi/feed/ 0
Koronavirüs Torpili: Polisler Karantinadan Yolcu Kaçırdı https://meydan1.org/2020/03/18/koronavirus-torpili-polisler-karantidan-yolcu-kacirdi/ https://meydan1.org/2020/03/18/koronavirus-torpili-polisler-karantidan-yolcu-kacirdi/#respond Tue, 17 Mar 2020 21:42:58 +0000 https://meydan.org/?p=56122 Koronavirüs salgını nedeniyle Paris’ten TK 1824 sefer numaralı uçuşla gelen yolculardan Güzide Sofi karantina alanına götürülen otobüsü polislerce durdurularak kaçırıldı. Güzide Sofi’nin KKTC Sivil Havacılık Dairesi Müdürü Mustafa Sofi’nin kızı olduğu ortaya çıktı. Otobüste bulunan diğer yolcuların tepki göstermesine rağmen indirilen Sofi, polis ekipleri tarafından başka bir araca alındı. Olaya ait görüntülerin sosyal medyada paylaşılması […]

The post Koronavirüs Torpili: Polisler Karantinadan Yolcu Kaçırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Koronavirüs salgını nedeniyle Paris’ten TK 1824 sefer numaralı uçuşla gelen yolculardan Güzide Sofi karantina alanına götürülen otobüsü polislerce durdurularak kaçırıldı.

Güzide Sofi’nin KKTC Sivil Havacılık Dairesi Müdürü Mustafa Sofi’nin kızı olduğu ortaya çıktı.

Otobüste bulunan diğer yolcuların tepki göstermesine rağmen indirilen Sofi, polis ekipleri tarafından başka bir araca alındı. Olaya ait görüntülerin sosyal medyada paylaşılması üzerine çok sayıda sosyal medya kullanıcısı gösterdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sosyal medyada yayınlanan görüntülere ilişkin “Fransa’dan gelen iki yolcu Kıbrıs aktarmalı olarak uçağa bindirilmiş ancak son gelen yolcularla ilgili böyle bir transit uygulamamız yok. Yanlış yapılan bu biniş işlemiyle ilgili gereği yapılıyor. Yolcular karantinaya alınıyor. 14 gün sonra Kıbrıs’a göndereceğiz” açıklamasını yaptı.

The post Koronavirüs Torpili: Polisler Karantinadan Yolcu Kaçırdı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/18/koronavirus-torpili-polisler-karantidan-yolcu-kacirdi/feed/ 0
Gerçeklikten Sanala Dönüşen SANAL iNSAN https://meydan1.org/2018/11/19/gerceklikten-sanala-donusen-sanal-insan/ https://meydan1.org/2018/11/19/gerceklikten-sanala-donusen-sanal-insan/#respond Mon, 19 Nov 2018 07:12:45 +0000 https://test.meydan.org/2018/11/19/gerceklikten-sanala-donusen-sanal-insan/ 21. yüzyıl dünyasının bize dayattığı bir yaşam biçimi var; sanal sosyallik-sosyal medya. Zamanımızın çoğunu sosyal medyada geçiriyoruz. Onsuz bir yaşam düşünemiyoruz bile. Sosyal medyada gülüyor, eğleniyor, üzülüyor, tatmin oluyoruz. Ona hapsolmuşken bizi özgürleştirdiğini düşünüyoruz. Sosyal medya sanallığının gerçekliği içinde yaşıyoruz artık. Burası öyle bir dünya ki hiç tanımadığımız insanların hayatını takip ediyoruz. Dahası, biz de […]

The post Gerçeklikten Sanala Dönüşen SANAL iNSAN appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

21. yüzyıl dünyasının bize dayattığı bir yaşam biçimi var; sanal sosyallik-sosyal medya. Zamanımızın çoğunu sosyal medyada geçiriyoruz. Onsuz bir yaşam düşünemiyoruz bile. Sosyal medyada gülüyor, eğleniyor, üzülüyor, tatmin oluyoruz. Ona hapsolmuşken bizi özgürleştirdiğini düşünüyoruz. Sosyal medya sanallığının gerçekliği içinde yaşıyoruz artık. Burası öyle bir dünya ki hiç tanımadığımız insanların hayatını takip ediyoruz. Dahası, biz de hiç tanımadığımız insanlar tarafından takip edilmek, “fenomen” olmak istiyoruz.

Fenomen, felsefede, duyularla algılanabilen, görünür olan için kullanılır. Ama günümüzde fenomen denilince akla gelen, hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan şey veya kişi oluyor. Dedik ya, kendi gerçekliğini yarattı diye, işte fenomen de onlardan biri. Daha çok sanalda yaşayan, orada var olan bu kişilere “e-insan” demek de pekala mümkün.

Psikolojik Fenomenlerin Etkisindeki “Fenomenler”

İlginçtir ki sosyal medyada yeni anlamıyla fenomen olmak demek aslında bazı psikolojik fenomenlerin (eski anlamıyla) farkında olmadan etkisinde kalmak ya da bu psikolojik fenomenlere bilerek başvurmak da demek. Peki eski anlamıyla yeni anlamı nasıl bir araya geliyor fenomenlerin, birkaç örnekle görelim.

Halo Etkisi: Bir kişi hakkında ilk görüşte edindiğimiz izlenime göre değerlendirme yapma olarak tanımlanan “halo etkisi” fenomeni, sosyal medya fenomeni olmak isteyen birisi için de çok önemlidir. Sayfasının ya da profilinin ilk bakışta ilgi çekici, farklı, çok renkli olarak bulunmasının, fenomen olma yolunda katkısı yüksektir. İçerikten çok biçim öne çıkarılır, çok beğeni almak için birbirinden değişik selfie çekme yarışı başlar. Birçok kişi ilginç fotoğraflar elde etme adına, uçurum kenarlarında selfie çekerken yaşamını yitirmiştir.

Dunning-Kruger Etkisi: Bir konuda becerisi ya da yeteneği olmayan kişinin kendini yalnızca o konuda değil her konuda uzman gibi görmesi, diğer insanları küçümsemesi olarak tanımlanan Dunning-Kruger etkisi de, sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerde sıkça görülüyor. Hatta neredeyse birçok sözlük ya da forum siteleri yalnızca bu kişilerin toplandığı ve birbirlerine üstünlük kurmaya çalıştıkları bir alan olarak hala varlıklarını koruyor. Televizyondaki yarışma programları katılımcıları da çoğu zaman bu fenomenin etkisindedir.

Benjamin Franklin Etkisi: Nötr bir ilişkide olduğunuz birine bir iyilik yaparak sizden daha fazla hoşlanmasını sağlamak olarak tanımlanan Benjamin Franklin etkisi, sosyal medyada belki de en yaygın olarak kullanılan fenomen. Bir sosyal medya fenomeni olmanın ölçütlerinden birisi beğeni sayısının yüksekliği. Bunun için arkadaş ya da takipçi sayınızın yüksek olması gerekiyor. Peki bu sayıyı nasıl yükseltebilirsiniz? Fenomenler eğer bunu satın almıyorsa şöyle yapıyor, önce tanıdıkları ya da tanımadıkları herkesi arkadaş olarak ekliyorlar, onların gönderilerini beğeniyorlar, onların da kendilerini takip etmesini, kendi paylaşımlarını beğenmesini sağlıyorlar.

Kudüs Etkisi: Sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerin sosyal medyayı bir din, kendilerini de bir dini lider, bir mesih gibi görmelerinin bir sebebi psikolojide Kudüs etkisi olarak adlandırılan fenomen olabilir. Bu psikolojik fenomen, Kudüs’ü ziyaret edenlerin kentin muhteşemliğinden etkilenip, kendilerini bir dini lider ya da mesih gibi görmeye başlamalarını anlatmak için kullanılıyor.

Handikap Etkisi: Aldığı risk ne kadar büyükse söylediklerinin etkisi de o kadar büyük olur şeklinde tanımlanan Handikap etkisi de sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerin farkında olmadan başvurdukları bir başka psikolojik fenomen. Sosyal medyada gerçekliği olmayan, şaibeli, sansasyonel etkisi kuvvetli paylaşımlar her zaman daha ilgi çekici oluyor. Sürekli böylesi paylaşım yapan birisi de elbette diğerlerinin arasından sıyrılacak, akılda kalmaya başlayacak, sosyal medya fenomeni olma yolunda hızlı adımlarla yürüyecektir.

Sosyal Medyanın Asosyal İnsanı

Tüm bu ve benzeri yöntemler sosyal medyada öne çıkmamızı, takip edilmemizi, beğenilmemizi kolaylaştıran, çabuklaştıran yöntemler. Bu yöntemlerin yanında elbette belli bir zaman harcanması da gerekiyor. Uykusuz geceler, yemek yenmeden geçen saatler… Ve nihayetinde tüm bu çabalar bir karşılık bulduğunda, kişi sosyal medyada bir fenomen olarak kabul edildiğinde, aslında, binlerce takipçi arasında gerçek bir arkadaşı dahi olmayan, kimseyle gerçek bir iletişim kuramayan asosyal bir varlığa dönüşüyor.

Fenomen kişiyi artık daha zor günler beklemektedir. Çünkü bundan sonra artık tek bir amacı vardır, o da ne olursa olsun fenomen olma durumunu sürdürmek. Daha önce akla gelmeyen, denenmeyen şeyler yapayım derken kendisi kendisi olmaktan çıkar, gerçek karakteri ile sanal karakteri yer değiştirir ya da birbirinin içinde yok olur gider. O şimdi bir sosyal medya fenomenidir, ama bir süre sonra bir hiçtir. Ya da yalnızca elektronik bir varlık. Duyguları, düşünceleri, arzuları, sevinçleri olmayan bir elektronik varlık.

Bir bakıma e-insan denebilecek bu yeni durumla, bir zamanlar “Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak” diyen Andy Warhol’un öngörüsü gerçek mi oluyor? Ya da devletlerin insanı yalnızlaştırmak ve yönetmek için eli daha da mı güçlenmiş oluyor? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ancak bu kadar sanalın arasında korkutan bir gerçek var ki o da, insanın doğaya hakim olma çabasıyla başladığı bu yolculukta kendi sonunu hazırlıyor oluşu.

Şahin Efe

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.

 

 

 

The post Gerçeklikten Sanala Dönüşen SANAL iNSAN appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/11/19/gerceklikten-sanala-donusen-sanal-insan/feed/ 0
Devletin Saldırısı Sürüyor: Efrin’e de Sosyal Medya Paylaşımlarına da https://meydan1.org/2018/01/29/devletin-saldirisi-suruyor-efrine-de-sosyal-medya-paylasimlarina-da/ https://meydan1.org/2018/01/29/devletin-saldirisi-suruyor-efrine-de-sosyal-medya-paylasimlarina-da/#respond Sun, 28 Jan 2018 21:08:48 +0000 https://seninmedyan.org/?p=27568 TC’nin Efrin saldırısı 9. gününde de devam ederken sosyal medya paylaşımlarına olan saldırısı da devam ediyor. Efrin saldırısını başlattığı günden beri, değil savaş karşıtı söylemlere tahammül etmesi düşüncesine dahi tahammül edemeyen devlet, gözaltılara tutuklamalara devam ediyor. Son olarak Emek Partisi (EMEP) ve HDP’li iki yönetici de sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alındı. Emek Partisi Genel […]

The post Devletin Saldırısı Sürüyor: Efrin’e de Sosyal Medya Paylaşımlarına da appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TC’nin Efrin saldırısı 9. gününde de devam ederken sosyal medya paylaşımlarına olan saldırısı da devam ediyor. Efrin saldırısını başlattığı günden beri, değil savaş karşıtı söylemlere tahammül etmesi düşüncesine dahi tahammül edemeyen devlet, gözaltılara tutuklamalara devam ediyor. Son olarak Emek Partisi (EMEP) ve HDP’li iki yönetici de sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alındı.

Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Türkmen, Efrin saldırısına dair paylaşımları gerekçe gösterilerek bugün akşam saatlerinde Gaziantep Havaalanı’nda gözaltına alınırken, HDP Denizli İl Eş Başkanı Sıddık Eker de yine sosyal medyadan ‘terör propagandası’ yaptığı gerekçesiyle dün akşam gözaltına alınmıştı.

 

The post Devletin Saldırısı Sürüyor: Efrin’e de Sosyal Medya Paylaşımlarına da appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/29/devletin-saldirisi-suruyor-efrine-de-sosyal-medya-paylasimlarina-da/feed/ 0
OHAL’in 3 Maymunu – Nedim Ciran https://meydan1.org/2017/07/22/ohalin-3-maymunu-nedim-ciran/ https://meydan1.org/2017/07/22/ohalin-3-maymunu-nedim-ciran/#respond Sat, 22 Jul 2017 13:34:04 +0000 https://test.meydan.org/2017/07/22/ohalin-3-maymunu-nedim-ciran/ Bir yanda, basımı ya da dağıtımı engellenen gazeteler, haklarında soruşturma açılan gazeteciler, “devlet büyükleri”ne hakaret etti iddiasıyla hedef gösterilip işten çıkarılan muhabirler, yayını durdurulan televizyon kanalları, programdan uzaklaştırılan haber spikerleri, paylaşımları yüzünden trollerin saldırısına uğrayan sosyal medya kullanıcıları… Diğer yanda da, birbirleriyle aynı manşeti kullanan havuz gazeteleri, ziyafet ve davetlerden eksik olmayan yayın yönetmenleri, köşelerinden […]

The post OHAL’in 3 Maymunu – Nedim Ciran appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bir yanda, basımı ya da dağıtımı engellenen gazeteler, haklarında soruşturma açılan gazeteciler, “devlet büyükleri”ne hakaret etti iddiasıyla hedef gösterilip işten çıkarılan muhabirler, yayını durdurulan televizyon kanalları, programdan uzaklaştırılan haber spikerleri, paylaşımları yüzünden trollerin saldırısına uğrayan sosyal medya kullanıcıları…

Diğer yanda da, birbirleriyle aynı manşeti kullanan havuz gazeteleri, ziyafet ve davetlerden eksik olmayan yayın yönetmenleri, köşelerinden kan kusan yazarlar, ırkçı ve nefret dolu paylaşımlarıyla gündem oluşturmak için maaşa bağlanmış trol hesaplar…

15 Temmuz’a yaklaşırken medyanın genel hali az çok böyleydi.

Darbe planlı mıydı, kontrollü müydü tartışmaları hiç kesilmiyor; ama şu artık bir gerçek ki, böylesi bir “yetki devri” kimilerince arzulanan bir şeydi. İşte yandaş medyanın 15 Temmuz öncesi bir görevi de bu algının oluşmasını sağlamaktı. 15 Temmuz’un sonuçlarına bakılırsa, bunu ne kadar iyi yerine getirdiğini görmek mümkün.

Yandaş medyaya OHAL’den sonra verilen görevse, gün geçtikçe şiddetini artıran devlet zulmünün ve toplumun özellikle ezilen ve muhalif kesimine yansıyan adaletsizliklerin üzerini örtmek için sayfalarını ya da ekranını seferber etmek oldu. Gerçekten de seferber edildiler, çünkü artık her haber “darbecilere” karşı tam bir askeri zafer kazanılmış edasıyla sunuluyor, her bir sözcük kendinden olmayanı nefret ve düşmanlıkla linç ediyordu.

Bu kadarla da sınırlı değil. Gündemi yandaş medyadan takip edenlerin, ekonomik başarılar içinde yüzüldüğü, 1000 odalı sarayı kıskananların olduğu, ABD’ye ve Rusya’ya posta konulduğu, Fırat Kalkanı ile Suriye’nin ta ortalarına kadar ilerlendiği yanılsamasına kapılmış olmaları kuvvetle muhtemel! Zaten medyanın muhalifleri susturmaktan daha çok başarılı olduğu yer de burası; gerçeği tahrif ederek hiç de azımsanmayacak bir kesimi “resmi haber”lere inandırmak.

OHAL’in “başarılı” bir biçimde uygulanmasında doğrudan tetikçilik yapan yandaş medya kadar, doğrudan siyasi baskıyla muhalefet edemez, farklı bir yorum getiremez hale sokulmuş medya organlarının da payı var kuşkusuz. Oysa çok değil, daha bir önceki seçimde “OHAL kalktı, oyum AKP’ye” propagandası bu gazetelerin sayfalarını, televizyonların ekranlarını dolduruyordu. Şimdi ise OHAL’in ne kadar da zorunlu olduğu yineleniyor her an.

OHAL koşullarında referandum

Yandaş medya, geçtiğimiz referandumda da, kamuoyunu belirleme konusunda kendinden beklendiği gibi davrandı ve yayınlarını “evet” propagandasına çevirdi. Hemen her kanalda yer alan açık oturumlarda cevabı önceden belli sorularla zihinler bulandırıldı, oy vermeye işte bu tek kale maça dönen şovların etkisinde gidildi. Sonuçlar malum.

Özellikle bu dönemde medya patronları ve yayın yönetmenleri ile yapılan kahvaltılı toplantılar, aslında medyanın hareketlerini kontrol etmesine yönelik bir dizi talimat vermenin bir aracı oldu. Böylelikle yandaş medyada ne hayırcılara yönelik saldırılara yer verildi, ne de diğer OHAL baskılarına. Mecliste grubu bulunan HDP’nin grup toplantıları bile yayınlanmadı. HDP’liler çare olarak cep telefonu ile yayın yapma yöntemine gittiler.

OHAL adı altında topluma karşı bir savaş yürütülüyor

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesiyken KHK’yla ihraç edilen Funda Başaran, Sokak Akademisi’nde verdiği “OHAL’de Medya” dersinde, işte bu gidişe “topluma karşı savaş” diyor, ‘OHAL adı altında topluma karşı bir savaş yürütülüyor’. Peki, bu nasıl bir savaş? Funda Başaran devam ediyor: “İktidarın kendi çıkarlarını sürdürmesi üzerine kurulu bir savaş. Üstelik AKP’nin iktidara geldiği ilk günden itibaren medyayı kendine ilişkilendirmesinin bir sonucu olarak ve yasaklar, baskılar, sansür ve değişen sahiplik ilişkileri ile oluşturulan ortamda, bugün medya gerçek bir savaş aracına dönüşmüştür.”

OHAL medya havuzunu büyüttü

OHAL’le birlikte ardı ardına açıklanan KHK’larla kapatılan gazete ve tv’ler, yandaş medya patronlarının eline geçti. Daha önce Gülenci şirket ya da vakıflara ait olan bu kuruluşlar, çok küçük bedeller karşılığında, yandaşlıkta kusur etmeyen iş çevrelerine devredildiler. Böylece havuz medyası büyüdükçe büyüdü. Bu devirler sonrası ya çalışanların yeni yönetime biat etmesi istendi ya da topluca işten çıkarmalar yapıldı. Son bir yılda medya kuruluşlarından çıkarılanların toplam sayısı, KHK’larla doğrudan açığa alınan medya çalışanlarıyla beraber 10 bini aşıyor.

Sosyal Troller

Darbe gecesi Tayyip Erdoğan’la yapılan ve canlı yayınlanan görüntülü telefon görüşmesinin, hiç bir plandan haberi olmayan insanları sokağa çıkarmak için yetmiş de artmıştı. Ama darbe taşları yerlerine oturup bir de OHAL ilan edilince, sosyal medya da yasaklama ve engellemeyle karşı karşıya kaldı. Üstüne, trol hesaplardan yayılan yalan bilgilerle sosyal medya da devletin propaganda alanı haline geldi. Özellikle Reina saldırısı öncesi ve sonrası IŞİD’i öven sosyal medya paylaşımlarının serbest olması dikkat çekiciydi. Burada yapılan hedef göstermeler mahkemelerde delil olarak kabul edilip gözaltı ve tutuklanma gerekçesi yapıldı.

Kürtler için her gün OHAL

Yazılı ve görsel medyada az da olsa gerçeği dillendirme çabaları, yine AKP’ye bağlı yargının hakimlerince daha başından engellenmeye çalışıldı. TCK kapsamında “örgüt”, “terör” veya “devlet büyüklerine hakaret” bahaneleriyle haklarında dava açılan gazeteci sayısında artış yaşandı. Rakamla vermek gerekirse, OHAL sonrası soruşturmalar ve davalar sonucu 778 gazetecinin basın kartı, 46 gazetecinin pasaportu iptal edildi; 3 gazeteci “devletin güvenliğine ilişkin belge yayınlamak”tan 12 yıl 6 ay; 2’si “örgüt üyeliği”nden 55 yıl hapse mahkum edildi. 2016 sonu itibariyle 73 gazeteci (38’i Özgür Gündem dayanışmasından) toplam 547 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyordu.

Geçtiğimiz Ocak ayında, Ankara’da yapılan Uluslararası Hukuk Konferansı’nda bir konuşma yapan DİHA editörlerinden Kenan Kırkaya, Sur, Cizre ve Nusaybin’deki katliamlara hep birlikte karşı çıkılabilseydi, OHAL’in batıdaki etkileri bu kadar şiddetli olmayabileceğini ifade etti. Bunu söylerken pek de haksız değil. Kısacası, Kürt olmak hele de Kürt bir gazeteci olmak bu topraklarda hiç de kolay olmadı. 30 yıldır geleneğini sürdüren Kürt basını ve Kürtler için her gün OHAL’di desek yanlış olmaz.

Ağıta da tahammül yok!

Hepsi bununla da kalmıyor. Geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir KHK’yla televizyon yayınlarına yeni bir OHAL tehditi getirildi. Bu kararnamedeki “terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak yayın” ifadeleri ile yeni bir suç daha yaratıldı. Bu yasağa uymayan televizyonlar kapatılacak. Bu KHK’ya göre, oğlunu ya da eşini kaybetmiş annelerin ağıtları ya da iktidarı eleştiren feryatları televizyonlardan yayımlanamayacak.

Devlet hep ölümden, acıdan, katliamdan yana. Medyası da öyle. İktidar, kendi isteği dışında bir sesin çıkıp ezberleri bozmasını istemiyor. Elinde tuttuğu onca medya desteğine rağmen bir ananın feryadına bile tahammül gösteremiyor. Onu bu feryatların yıkacağını biliyor ve korkusu da, OHAL’i de bundan.

Nedim Ciran, Medyan Haber Ajansı

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır.

The post OHAL’in 3 Maymunu – Nedim Ciran appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/07/22/ohalin-3-maymunu-nedim-ciran/feed/ 0
“Yol Yemek SGK Maaş+Prim: Hack Memurluğu” – Hakan Gültürk https://meydan1.org/2017/01/09/yol-yemek-sgk-maasprim-hack-memurlugu-hakan-gulturk/ https://meydan1.org/2017/01/09/yol-yemek-sgk-maasprim-hack-memurlugu-hakan-gulturk/#respond Mon, 09 Jan 2017 10:31:07 +0000 https://test.meydan.org/2017/01/09/yol-yemek-sgk-maasprim-hack-memurlugu-hakan-gulturk/ ABD’deki başkanlık seçimlerine müdahaleden, Yahoo’nun belgelerinin “sızdırılması”na kadar, içerisinde bulunduğumuz yıl içerisinde birçok hack eylemine tanıklık ettik. Özellikle başkanlık seçimleri sürecinde, ABD’nin önde gelen gazeteleri, CIA gibi kurumların da kaynaklık ettiği bilgilere dayanarak; Rusya’nın başkanlık seçimlerinde Trump’ın başkan seçilmesi için siber saldırılar yaptığını manşetlerine taşıdı. Ayrıca seçim kampanyaları sürecinde, Hilary Clinton’ın e-postaları hacklendi ve karşı […]

The post “Yol Yemek SGK Maaş+Prim: Hack Memurluğu” – Hakan Gültürk appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
dsdsds
ABD’deki başkanlık seçimlerine müdahaleden, Yahoo’nun belgelerinin “sızdırılması”na kadar, içerisinde bulunduğumuz yıl içerisinde birçok hack eylemine tanıklık ettik. Özellikle başkanlık seçimleri sürecinde, ABD’nin önde gelen gazeteleri, CIA gibi kurumların da kaynaklık ettiği bilgilere dayanarak; Rusya’nın başkanlık seçimlerinde Trump’ın başkan seçilmesi için siber saldırılar yaptığını manşetlerine taşıdı. Ayrıca seçim kampanyaları sürecinde, Hilary Clinton’ın e-postaları hacklendi ve karşı propaganda olarak kullanıldı.

Yine bu yıl içerisinde, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin yanında, Guardian, CNN, New York Times, Wall Street Journal gibi gazete ve haber kanallarının internet siteleri, DDos saldırısıyla çökertildi. İngiltere’nin en önemli süper market zincirlerinden biri olan Tesco’nun işlettiği bir banka hesabını hacklenmesiyle, 2,5 milyar poundluk bir para ele geçirildi. Yılın en büyük hacklerinden biri Yahoo’da gerçekleşti; toplam bir milyar kullanıcının hesap ve kişisel bilgileri hacklendi.

Yıl boyunca, yaşadığımız topraklarda da siber saldırılar gerçekleşti. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde görev yapan bir grup akademisyenin e-posta hesaplarının hacklenmesiyle elde edilen belgelerde birçok öğretim üyesinin, başka bir grup öğretim görevlilerince fişlendiği ortaya çıktı. En unutulmayacak olan siber saldırıysa, Enerji Bakanı ve Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın mail hesabının hacklenmesi oldu.

Albayrak’ın hesabının hacklenmesinin ardından, e-posta hesaplarını nasıl ele geçirdiğine dair haberler sansürlendi. Doğan Yayın Grubu’nun yayın politikalarının koordinasyonundan sorumlu olan Mehmet Ali Yalçındağ’ın Berat Albayrak ile mailleşmelerinin açığa çıkmasıyla, Yalçındağ istifa etti.

Yaşanan tüm hacklenmelerin ardından iktidar da “siber teşhir”in gücünü hissetmiş olacak ki, yakın zamanda “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı”nı gündeme getirdi. Hükümet plan kapsamında “siber saldırılara karşı dayanıklılığı artırmak ve başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerinin siber saldırılarını önlemek” amacıyla “vatansever hacker” çağrısında bulundu. Hükümet, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından test edilerek alınacak bilişimcilere 6-10 bin lira arası maaş ödeneceğini de belirterek; iktidarın 7/24 çalışan hacker takımları oluşturacağını duyurdu.

Hem dünya çapında hem de yaşadığımız coğrafyada, özellikle iktidar kurumlarının yolsuzluklarını teşhir etmek için gerçekleştirilen siber saldırılardan korkmuş olacak ki hükümet şimdi kendi hackerlarını yaratmanın peşine düştü.

Görünen o ki bu zamana kadar karşımıza çıkan ve iktidar yanlısı paylaşımlarıyla gündemimize gelen trollerin yanına artık bir de iktidarın hackerları eklenecek; ezenin ve ezilenin girişeceği bu siber çatışmada, daha çok yolsuzluk açığa çıkacak…


Sanal Sansüre Karşı VPN’yi Kullanabiliriz;

Her toplumsal olaydan sonra gelen yayın yasakları, bakanların ya da milletvekillerinin mail ve sosyal medya hesaplarının hacklenmesinin ardından gelen sansürler, habere ulaşmayı zorlaştırıyor.

Bazı programlarsa yayın yasaklarına ve sansürlere rağmen haberlere erişimi mümkün kılıyor. Yasaklamalara, sansürlere ve internet yavaşlatmalarına karşı kullanılabilecek çeşitli VPN uygulamalarını aşağıda bulabilirsiniz.

Opera Free VPN: Ücretsiz Opera VPN uygulaması. Hız limitasyonları yapmadığı için diğer uygulamalara göre bir adım önde duruyor.

Zenmate: Oldukça hızlı olan ZenMate VPN uygulaması ücretsiz olarak deneme sürümü sunuyor. Ayrıca zararlı yazılımları ve reklamları da otomatik olarak engelliyor. ZenMate uygulamasında hız için Bulgaria lokasyonunu seçmenizi öneririz.

SuperVPN Free VPN Client: Google Play Store’daki en başarılı ücretsiz VPN servislerinden biri olan SuperVPN ücretli sürümünde sınırsız hiz limiti sunarken, ücretsiz sürümünde saat sınırlamalı VPN sunuyor. Saat sınırını aşınca kesinlikle kapatmanızı öneririz.

Hotspot Shield VPN: Daha önce sadece masaüstü bilgisayarlarda kullanılan program artık mobil uygulama olarak da sunuldu.

 

 

Hakan Gültürk

[email protected]

Bu Yazı Meydan Gazetesi’nin 35. Sayısında Yayınlanmıştır.

 

The post “Yol Yemek SGK Maaş+Prim: Hack Memurluğu” – Hakan Gültürk appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/01/09/yol-yemek-sgk-maasprim-hack-memurlugu-hakan-gulturk/feed/ 0
“Gerçekten Gerçek” – Özgür Erdoğan https://meydan1.org/2017/01/03/gercekten-gercek-ozgur-erdogan/ https://meydan1.org/2017/01/03/gercekten-gercek-ozgur-erdogan/#respond Tue, 03 Jan 2017 13:03:21 +0000 https://test.meydan.org/2017/01/03/gercekten-gercek-ozgur-erdogan/ Bir Şeyler Değişirken… Belki de birçoğumuz hissediyoruz ve tanıklık ediyoruz; dünyada bir şeyler değişiyor. Sınırlar yerinden oynuyor. Yeni bir kavimler göçü Avrupa’nın kapılarını döverken, birilerinin maskesi düşüyor “Avrupanın Değerleri” denen safsata rafa kaldırılıyor. Savaş, terör ve terörist kavramları yeniden yazılırken, savaşın biçimi de değişiyor. Metropollerin ortasında patlatılan bombalar, bir gecede dümdüz edilen şehirler farklı isimlerle […]

The post “Gerçekten Gerçek” – Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

releaseme

Gerçeğin Anlamsızlaştırılmasıyla Sıkıştırılıyoruz!

Gerçeğe duyulan güven azaltılırken, yalanlar manipülasyonla iktidarın iletişim biçiminin gerçeği oluyor. Gerçek, titizlikle saklanarak, bozularak, anlamsızlaştırılarak; bireyler ve toplumlar kendi yaşamlarından uzaklaştırılıyor; daha da ötesi aptallaştırılıyor.

Bir Şeyler Değişirken…

Belki de birçoğumuz hissediyoruz ve tanıklık ediyoruz; dünyada bir şeyler değişiyor. Sınırlar yerinden oynuyor. Yeni bir kavimler göçü Avrupa’nın kapılarını döverken, birilerinin maskesi düşüyor “Avrupanın Değerleri” denen safsata rafa kaldırılıyor. Savaş, terör ve terörist kavramları yeniden yazılırken, savaşın biçimi de değişiyor. Metropollerin ortasında patlatılan bombalar, bir gecede dümdüz edilen şehirler farklı isimlerle yeni savaş kavramlarını süslüyor. Dünyayı sofra, kendilerini ev sahibi ilan edenlerin akşam yemeklerine yeni misafirler ekleniyor, kimisi masadan kovuluyor. Yaşadığımız coğrafyada ve dünyada “otoriter popülizm” ya da “alternatif sağ” denilen yeni bir tür faşizm yükseliyor. Sosyal medya ve sanal ağlar, günbegün yaşamlarımızı kuşatırken; merkez medyalar daha da çirkinleşip daha da çirkefleşiyorlar.

Asıl önemlisi, tüm bunların nedeni ve aynı zamanda sonucu olarak, “gerçeklik” algımız sakatlanıyor. Doğruya ve gerçeğe duyulan güven azalırken, yalan ve manipülasyon asıl iletişim biçimi halini alıyor. Gerçek, titizlikle saklanarak, bozularak, anlamsızlaştırılarak; bireyler ve toplumlar kendi yaşamlarına kör ediliyor; daha da ötesi aptallaştırılıyor.

Yeni Bir Tür Bilgisizlik

Bombalarla parçalanmış bedenler, harabeye çevrilmiş kentler, uc uca eklenmiş yollar, köprüler, tüneller, Partili – Partisiz cumhurbaşkanlığı, suikaste uğrayan bir Rus Büyükelçisi, Avrupa Birliği ile ilişkiler, Trump’ın başkanlık zaferi, Brexit kararı… Pek tabii ki, aynı sahada onlarca oyuncunun olduğu bir tenis maçını seyreder gibi bütün bunları takip etmeye çalışan insanlar. Kimisi telefonun ekranına, kimisi televizyonun ekranına kimisi de, bir başkasının ağzına bakarak anlamaya; öğrenmeye çalışıyor çevresinde ve dünyada neler olup bittiğini. Fakat ortada birbiriyle çelişen o kadar çok bilgi dolanıyor ki, kimse hangisinin doğru olduğunu bilmiyor. Sosyal medyada “Halep’te katliam var” başlığının altında bir dolu katliam fotoğrafı paylaşılıyor bir iki saat sonrada bunların yalan olduğu ortaya atılıyor… Çok geçmeden haberi yalanlayan haberde yalanlanıyor…

Bilgiye ulaşmak açısından bütün avantajlarına rağmen, bir bilginin çok farklı kaynaklardan, farklı yorumlanarak, değişik kullanıcılarına ulaşıyor olması sosyal medyanın başlı başına “gerçekliği zedeleyen” bir özelliği olarak ele alınabilir. Üstüne üstlük, iktidarlarında bu alanı “kendi ellleriyle yarattıkları trol ordularıyla” çok iyi manipüle etmesiyle, merkez medyanın “tek yönlü iletişimine” karşı, “çoğulcu” ve “katılımcı” bir alternatif olarak gösterilen sosyal medyada ya inandırıcılığını yitiriyor ya da -en azından kendi alıcısına karşı- merkez medyanın söylemlerinin yinelendiği bir mecraya dönüşüyor. Ortaya atılan bir yalan haber, -Facebook’un bir özelliği olarak- benzer kullanıcılar arasında yayılarak, büyüyor ve kendi gerçekiğini kazanıyor. Doğru haber ya da bilgi ise zaten o haberin doğruluğunu bilen azınlık arasında dolaşıp, toplumun diğer kesimlerine ulaşmıyor; ulaşamıyor.

Dahası gerçeğin bu şekilde anlamsızlaşması “yeni bir bilgisizlik” üretiyor. Fakat bu bilgisizliğin kaynağında “bilgi eksikliği” değil; “bilgi kirliliği” yatıyor. Dolayısıyla burada kimilerinin iddia ettiğinin aksine, eğitimli ya da eğitimsiz olmak manasını yitiriyor.

Nihayetinde “izleyiciler” izleyici olmaktan çıkıp, sahneye doğru yürüyebilecek bir gerçeğe ya da gerçekliğe bir türlü erişemiyor. Herkes, olan biteni buzlu bir camın ardında izliyor. Kısacası gerçeklik eriyor; anlamsızlaşıyor; atıllaşıyor.

Bir Yalan Nasıl Olur da, Bir Gerçeğe Dönüştürülür?

Yazının başında bahsettiğimiz gibi, dünyada bir değişim var ve bu değişimin en belirgin sonuçlarından ve yaratıcılardan biri de, “Alternatif Sağ” ya da “Otoriter Popülizm” diye adlandırabileceğimiz bir iktidar biçimi.

Özellikle son 3-5 yıldan bu yana, Avrupa’da ve ABD’de hatta yaşadığımız coğrafyada da, “muhafazakar” hareketlerin güçlendiğini görüyoruz. Fakat bu hareketler bildiğimiz anlamda; sisteme içkin olan ve tahmin edilebilir hamleler yapan “merkez sağ” hareketlerinden farklı olarak oldukça marjinal çıkışları, kaba bir popülarizmi birer yöntem olarak kullanan hareketler. İngiltere’de halkın Brexit kararını vermesinde etkili olan UKIP (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) lideri Nigel Farage, ABD’de başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump, Fransa’da ırkçı Ulusal Cephe’nin lideri olan Marine Le Pen, Hindistan’ın iktidar partisi Bharatiya Janata’nın lideri Narendra Modi ve hatta yıllardan beri özellikle Taksim Gezi sürecinin -devamından bu yana- bu stratejileri kullanan AKP ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’da bu akımın temsilcileri arasında sayılabilir.

Peki, nedir bu tarz liderlerin ve hareketlerin alamet-i farikaları?

Bu iş için öncelikle tehlikelerle kuşatılmış bir coğrafya (olmazsa yaratılır) ve bu tehlikeleri savuşturabilecek mesihvari bir lidere ihtiyaç duyulur. Bu zat “halktan biri gibi davranan”, “halkın değerlerini önemseyen”; kendinden önce, “halkı hakir gören” elitlerin tahtını sarsan ve ülkeyi eski şanlı günlerine taşıyabilecek  projelere sahip olan bir “dünya lideri” olmalıdır. Kimisi yerli ve milli değerleriyle Osmanlı olmaya koşarken, kimisi Büyük Britanya krallığını geri çağırabileceğini; kimisi de Amerika’yı eski şaşalı günlerine çevirebileceğini iddia eder. Burada muhakkak bir düşman vardır. Bu düşman genelde dini ve etnik değerlere göre belirlenir. Bir yanda “göçmenler”, diğer yanda “Kürtler” dış mihraklarla bir olup ülkenin düzenini, insanların refahını, ekonominin istikrarını bozmaktadırlar. Yüzyıllardan beri,  milliyetçilik ve din ilüzyonuyla içleri oyulan toplumlar, bu çerçevedeki söylemlerle ayık tutulur. Çevrelerinde bir hayranlık halesi oluşturan bu liderler, zaman içerisinde bunu katıksız bir bağlılığa ve biata dönüştürürler. Durmadan yalan söylerler, her şeyi çarpıtırlar. Yalanlarının ortaya çıkmasını umursamazlar. Bir yalanları ortaya çıktığında, daha büyüğünü söylerler. Zaten eski siyaset ve siyasetçilerden herhangi bir beklentisi kalmayan insanlar; çoğu zaman bile isteye, kimi zamanda istemeden bu yalanlara inanırlar. Ve inanılan her bir yalan, halkla lider arasındaki bağı daha da güçlendirir. Belirli süre sonra, iş öyle bir noktaya varır ki, gerçek bütünüyle ortadan kaybolur.

Aslına bakılırsa, bu aynı zamanda bir suç ortaklığıdır. Liderlerinin vatan, millet, sakarya söylemleri ile bir savaşa girmesini desteklemiş olan halk, bu savaşta yıkılan şehirleri, katledilen insanları bir şekilde vicdanında ve zihninde meşrulaştırmaya ihtiyaç duyar. Çoğu zaman bunu kendi yapamadığından lider tekrar devreye girer ve daha büyük bir yalanla gerçeği daha da diplere iter. Bu böyle sürer gider, her bir yalanda suç ortaklığı büyür, yeni yalanlar ötekini doğurur. Bu dakikadan sonra, bağımsız, objektif bir gerçeklikten söz edilemez. Gerçeklik liderin iki dudağının arasındadır. Bir şeyin varolup olmaması, liderin sözlerine bağlıdır.

Yaşadığımız topraklarda, son dönemde yaşanan olaylar ve gelişmeler bizler için böyle bir akımın pek de yeni olmadığını gösterir nitelikte. İktidar öyle çok, öyle hızlı yalanlar söylüyor ve söyledikleri yalanları yine kendileri öyle hızlı yalanlıyorlar ki, iktidara yakın yayın organları bile çoğu zaman onlara yetişemiyor. Örneğin, dünün öfkeli gençleri ya da direniş hareketi sayılan IŞİD ve El Nusra bir gün içerisinde düşman addedilip eli kanlı teröristler haline gelebiliyor. Rus uçağının düşürülme emrini ben verdim diyenler, çok değil birkaç ay sonra, bu bir “FETÖ Komplosudur” diyebiliyor. Bir zamanlar iktidarını paylaştığı bir cemaati aralarındaki çıkar çatışmaları yüzünden tamamiyle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Üstüne üstlük, bu yapıyı büyüten ve onun semirmesini sağlayan kendisi değilmiş gibi kendisine muhalif olan birbirleriyle alakasız tüm diğer kesimleri de “FETÖ”cü olarak yaftalayabiliyor.

Nihayetinde tüm bu olanlar liderin hayranları tarafından görmezden geliniyor. 2023 hedefleri, Neo-Osmanlıcılık, Malazgirt Zaferleri, 15 Temmuz Şehitleri ve benzeri efsaneler, kendi gerçekliğini yaratmıştıyor. Ve artık bu gerçeklikte gerçekliğe zerre kadar yer kalmıyor.

Gerçek-Ötesi Zamanların Kazananları ve Kaybedenleri

İşte tam da bu tartışmaların alevlendiği noktada Oxford yılın sözcüğü olarak Post- Truth sözcüğünü seçmiş ve bunu şu şekilde tanımlamıştır: “tarafsız gerçeklerin kamuoyu fikrini etkilemede duygulara ve kişisel inançlara cazip gelen şeylerden çok daha az etkili olması durumuyla ilgili olan ya da bu anlama gelen.”

Kavramın kendisi her ne kadar 7-8 yıl önce ortaya atılmış olsa da, tam Trump’ın seçilmesinin arifesinde, liberaller-demokratlar tarafından tartışılmaya başlanması bir tesadüf değil. Tıpkı bu coğrafyaya bu meseleyi ithal edenlerin, eski sistemde kısmen de olsa söz sahibi olan liberaller ve Kemalistler tarafından tartışılmasının tesadüf olmaması gibi.

Ellerini iki yana açarak “bu insanlar tüm bunlara nasıl inanıyor?” diye şikayet eden bu zat-ı muhteremlerin de asıl derdi “Gerçeğin Anlamsızlaştırılması” değil, kendi varoluşlarının gitgide anlamsızlaşmasıdır. Çünkü yeni yeni kendini gösteren bu “gerçekdışı” durum, bir önceki gerçekliğin haylaz, terbiyesiz, şımarık ve dizginlemez çocuğundan başka bir şey değildir.

Bu liberal anlayış özellikle 2. Dünya Savaş’ından sonra kendi gerçekliğini yaratmış, insan hakları, demokrasi, uygarlık söylemlerinin altında kapitalizmin yürütücülüğünü yapmıştır. Bu söylemleri istediği zaman uygulamış, istemediği zaman uygulamamıştır. Fakat bugün, bu anlayış devletler ve kapitalizmin toplumların ve dünyanın üzerinde yarattığı tahribatı onaramadığı gibi; aynı zamanda bunu gizleyememiştir ve inandırıcılıklarını yitirmişlerdir. Dolayısıyla, artık kapitalistlerin onlara biçtiği rolü layıkıyla yerine getiremedikleri için, kapitalizm görevi kimi yerlerde “otoriter popülaristlere” devretmiştir ya da bu akım bu boşluktan faydalanıp görevi kapmıştır.

Fakat buradan ikisinin de kapitalizm ürünü olarak aynı şey olduğunu söylemek gibi bir hataya düşmemek gerekir. Elbette ikisi de yalan söylemektedir. Elbette Irak’ta Körfez Savaşı’nı bin bir yalanla çıkartanlar, bugün cumhuriyetçileri yalancılıkla suçlayan demokratların ta kendisidir. Elbette bugün, Recep Tayyip Erdoğan’ı tek adam olmakla suçlayanlar, tek adam geleneğini bütün şiddetiyle 1923’den bugüne taşıyanlardır. Bununla beraber bu ikisini aynılaştırmak, bugünün devrim öncesi İran’ıyla, devrim sonrası İran’ı ikisi de müslümandı diyerek aynılaştırmak kadar abestir.

Peki Hangi Gerçek?

Gerçeğin kırılması, gerçeğin anlamsızlaştırılması elbette yeni bir şey değildir. Genel itibariyle, kişinin yaşamla dolayımsız bir ilişki kuramadığı; kurulmasına izin verilmediği her durum “gerçekliğin anlamsızlaştırıldığı” birer vakadır. Bu durum da, gerçekliği her zaman kendi ihtiyaçları doğrultusunda dönüştüren iktidardan bağımsız düşünülemez. Dolayısıyla iktidar, varlığını biraz da gerçekleri manipüle edebilmesine borçludur.

Yaşamın kendisine bir meydan okuma olan iktidar, yaşamın karşısına her zaman bir kurgu ile çıkmak durumunda kalmıştır. Dinler, uluslar, devletler ve kapitalizm bu kurgunun hem yaratıcısı hem de birer parçasıdırlar.

Son kertede, iktidar kendi gerçeğini yaratıp, bireyi ve toplumları bir kurguya mahkum ederek, kendi gerçekliklerinden uzaklaştırmış ve köleleştirmiştir. Devlet ve kapitalizm de, tarihleri boyunca farklı kurgularla bu oyunu sürdürmüş, kölelerin gerçeklik yani özgürlük arayışı da bugüne kadar süregelmiştir. Ancak bu kurgular her zaman birbirinin aynısı olmamıştır, hatta bazen kurguyu yapanlar da o kurgu içerisinde kaybolmuş gerçeklik freni patlamış bir kamyon gibi içindekilerle beraber bir uçurumdan aşağıya doğru son sürat sürüklenmiştir. Bu uçurum dibinde en az iki büyük enkaz yatmaktadır: Birinci ve İkinci Dünya Savaşları!

Tarihte bu tip zamanlar, genelde dönüm noktalarını işaret eder. Yani gerçekliğin yerine konan kurgu zaman içerisinde gerçekliğin kendisi olarak algılanmaya başlamışken yeni bir kurgu, önceki kurgunun yerini alır. Ve önceki kurguya dair olan birçok şeyi, bazı objektif gerçeklerle beraber yerle bir edebilir. Belki bugün içinde bulunduğumuz durum da, yeni bir kurguya geçerken yaşanan yerle bir olmaya işaret ediyordur.

Elbette bütün bunlar, bir neden-sonuç zinciri gibi uzayıp gitmez. Bu kurguları yazan aynı tarih bu kurguları kendi gerçekliklerini yaratarak yerle bir edenleri de yazmıştır. Yaşamla dolayımsız bir ilişki kurma arzusu, kurgulardan kurtulma mücadelesidir; özgür olma, varolma mücadelesidir! Dolayısıyla bu kurgular varoldukça bu mücadele de sürecektir. Ta ki toplumlar kendi gerçekliğini yaratıncaya kadar!

 

Özgür Erdoğan

[email protected]

Bu Yazı Meydan Gazetesi’nin 35. sayısında yayınlanmıştır.

The post “Gerçekten Gerçek” – Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/01/03/gercekten-gercek-ozgur-erdogan/feed/ 0