Taksim Dayanışması – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 25 May 2017 09:38:24 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Gezi İsyanı’nın 4. Yılında Taksim’den Gezi’ye Yürünecek https://meydan1.org/2017/05/25/gezi-isyaninin-4-yilinda-taksimden-geziye-yurunecek/ https://meydan1.org/2017/05/25/gezi-isyaninin-4-yilinda-taksimden-geziye-yurunecek/#respond Thu, 25 May 2017 09:20:54 +0000 https://seninmedyan.org/?p=7031 Taksim Dayanışması Gezi İsyanı’nın dördüncü yılı nedeniyle düzenlediği basın toplantısında herkesi 31 Mayıs saat 19.30’da Taksim’den Gezi Parkı’na yürümeye çağırdı. Taksim Dayanışması Gezi İsyanı’nın dördüncü yılı dolayısıyla Mimarlar Odası’nda düzenlediği basın toplantısında etkinlik programını açıkladı. Taksim Dayanışması, 27 Mayıs’ta Gezi Parkı Direnişi’nde de gerçekletirilen Yeryüzü Sofrası’nda buluşacak. 31 Mayıs’ta ise Taksim’den Gezi Parkı’na yürüyecek.

The post Gezi İsyanı’nın 4. Yılında Taksim’den Gezi’ye Yürünecek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Taksim Dayanışması Gezi İsyanı’nın dördüncü yılı nedeniyle düzenlediği basın toplantısında herkesi 31 Mayıs saat 19.30’da Taksim’den Gezi Parkı’na yürümeye çağırdı.

Taksim Dayanışması Gezi İsyanı’nın dördüncü yılı dolayısıyla Mimarlar Odası’nda düzenlediği basın toplantısında etkinlik programını açıkladı.
Taksim Dayanışması, 27 Mayıs’ta Gezi Parkı Direnişi’nde de gerçekletirilen Yeryüzü Sofrası’nda buluşacak. 31 Mayıs’ta ise Taksim’den Gezi Parkı’na yürüyecek.

The post Gezi İsyanı’nın 4. Yılında Taksim’den Gezi’ye Yürünecek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/25/gezi-isyaninin-4-yilinda-taksimden-geziye-yurunecek/feed/ 0
Taksim Dayanışması’ndan Basın Toplantısı Çağrısı https://meydan1.org/2017/05/24/taksim-dayanismasindan-basin-toplantisi-cagrisi/ https://meydan1.org/2017/05/24/taksim-dayanismasindan-basin-toplantisi-cagrisi/#respond Wed, 24 May 2017 16:51:23 +0000 https://seninmedyan.org/?p=6973 Taksim Dayanışması, Gezi Parkı Direnişi’nin yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenleyecek. Taksim Dayanışması’ndan yapılan açıklamada basın  toplantısının, 25 Mayıs 2017 Perşembe günü saat 11:00’de Karaköy’de bulunan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde gerçekleştirileceği duyuruldu.  

The post Taksim Dayanışması’ndan Basın Toplantısı Çağrısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Taksim Dayanışması, Gezi Parkı Direnişi’nin yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenleyecek. Taksim Dayanışması’ndan yapılan açıklamada basın  toplantısının, 25 Mayıs 2017 Perşembe günü saat 11:00’de Karaköy’de bulunan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde gerçekleştirileceği duyuruldu.

 

The post Taksim Dayanışması’ndan Basın Toplantısı Çağrısı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/24/taksim-dayanismasindan-basin-toplantisi-cagrisi/feed/ 0
“Hatırlamak Değil Unutmamak!” – Gürşat Özdamar https://meydan1.org/2014/06/15/hatirlamak-degil-unutmamak-gursat-ozdamar/ https://meydan1.org/2014/06/15/hatirlamak-degil-unutmamak-gursat-ozdamar/#respond Sun, 15 Jun 2014 12:09:09 +0000 https://test.meydan.org/2014/06/15/hatirlamak-degil-unutmamak-gursat-ozdamar/   Geçtiğimiz 31 Mayıs günü İstanbul’da neredeyse sıkıyönetim günlerini aratmayacak bir gün yaşandı. Sokağa çıkmak, bir yerden bir yere gitmek, hele de Taksim’e yaklaşmak neredeyse imkânsızdı. Çünkü o gün, bundan tam bir yıl önce yaşanan Gezi İsyanı’nın birinci yıldönümüydü ve başta Taksim Dayanışması, herkesi o gün Taksim’de olmaya, “Gezi’yi anmaya” çağırıyordu. Oysa bundan tam bir […]

The post “Hatırlamak Değil Unutmamak!” – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Geçtiğimiz 31 Mayıs günü İstanbul’da neredeyse sıkıyönetim günlerini aratmayacak bir gün yaşandı. Sokağa çıkmak, bir yerden bir yere gitmek, hele de Taksim’e yaklaşmak neredeyse imkânsızdı. Çünkü o gün, bundan tam bir yıl önce yaşanan Gezi İsyanı’nın birinci yıldönümüydü ve başta Taksim Dayanışması, herkesi o gün Taksim’de olmaya, “Gezi’yi anmaya” çağırıyordu.

Oysa bundan tam bir yıl önce, sokaklara çıkan, alanları dolduran, tam iki hafta boyunca Gezi’de farklı bir deneyim yaşayanlar, bizler, bu isyanı bir şeyin yıldönümü diye başlatmamıştık. Sabrımızın bittiği, öfkemizin patladığı, cesaretimizin bizi taşıdığı bir an gelmişti ve biz o anın birer parçasıydık artık.

O “an”, belki önceden planlanmamıştı, belki tam da düşünüldüğü gibi gerçekleşmemişti, ama olmuştu işte. Artık, o “an” yaşanır olmuştu.

Paris’te bütün bir yaşamı durdurup kaldırım taşlarının altındaki kumsalı gören komünarlar da sabırlarının bittiği yerde örmüşlerdi barikatlarını. İşte o an var olan korkularından sıyrılıp, yeni bir yaşam uğruna yaşamlarını daha net ortaya koyabilmişlerdi.

Günde 8 saat mücadelesi yürüten anarşist işçilerin, önce kendi kasabalarındaki, sonra da birçok eyalette fabrikalarındaki üretimi durdurup alanlara taşmaları ve bu yüzden patronların silahlı güçlerince hedef alınarak katledilmeleri de böylesi “an”lardan biridir. Yıl 1886’dır.

Devletin baskıcı kanunları yetmezmiş gibi bir de örgütlü oldukları sendikalarını kapatmaya yönelik yeni bir düzenlemenin yapılmak istenmesi, bir yanda İzmit’ten, diğer yanda Topkapı’dan işçilerin yollara düşüp şehrin merkezini kilitlemesi de böylesi “an”lardan biriydi.

Yoksulların, işçilerin, evsizlerin, kısaca bütün ezilenlerin öfkesinin ne zaman patlayacağı önceden kestirilemez.

Elbette patronlar da, devletler de yukarıda sadece birkaçını saydığımız direnişlerden korkmakta, bir benzerlerinin oluşmaması için de elinden geleni yapmakta, ya bu direnişleri hiçleştirmeye gayret etmekte, ya da unutturmaya çabalamaktadır.

Elbette, ezilenler, zincirlenen ayakları, kırbaçlanan bedenleri, makinaya kaptırılan kolları unutmayacak. Üzüntümüz öfkemizi, öfkemiz isyanımızı besleyecek.

Ama unutmamak demek, yalnızca hatırlamak demek de olmamalıdır. Eğer 1886 unutulmamış olsaydı, bugün hala günde 10 saat, 12 saat çalışma diye bir şey olmamış olurdu. 15-16 Haziranlar unutulmamış olsaydı, taşeron sistemi uygulanıyor olamazdı.

Bugün Gezi İsyanı’nı yaşamış, bu isyanın bir parçası olmuş olan bizler, son bir yılda katledilen arkadaşlarımızı unutturmamakta da samimi ve kararlıysak, sokağa çıkmak için yıldönümünü, anmaları, 31 Mayısları beklemek yerine, yeni “an”lar yaratmanın peşine düşmeliyiz.

Nasıl ki, kapitalizm şu anda da var, öyleyse isyan da şu anda da olmalı.

Ancak o zaman, yeni yeni anmalar yapmak yerine düşlediğimiz bir yaşamı kurabilmiş oluruz.

Gürşat Özdamar

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 19. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Hatırlamak Değil Unutmamak!” – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/06/15/hatirlamak-degil-unutmamak-gursat-ozdamar/feed/ 0
Belgesel Fotoğraf Topluluğu’ndan Direnişin Kitabı Çıktı https://meydan1.org/2014/03/02/belgesel-fotograf-toplulugundan-direnisin-kitabi-cikti/ https://meydan1.org/2014/03/02/belgesel-fotograf-toplulugundan-direnisin-kitabi-cikti/#respond Sun, 02 Mar 2014 08:46:16 +0000 https://test.meydan.org/2014/03/02/belgesel-fotograf-toplulugundan-direnisin-kitabi-cikti/ 2012 yılında Taksim Yayalaştırma Projesi onaylandığından bu yana Taksim Meydanı’nda yaşanan değişimleri kaydeden fotoğrafçılar, özellikle geçtiğimiz Mayıs ayında başlayan direnişin her karesini, her anını unutulmayacak görüntülerle hafızalarımıza kazıdılar. Ellerinde biriken binlerce fotoğraftan bir seçki yaptılar ve “Fotoğraf Notları” adıyla devam ettirmek istedikleri çalışmanın ilk ürününü, Taksim Direnişi fotoğraflarından oluşan “Gezi Direnişi” başlığıyla kitaplaştırdılar. Kitabı hazırlayan […]

The post Belgesel Fotoğraf Topluluğu’ndan Direnişin Kitabı Çıktı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
2012 yılında Taksim Yayalaştırma Projesi onaylandığından bu yana Taksim Meydanı’nda yaşanan değişimleri kaydeden fotoğrafçılar, özellikle geçtiğimiz Mayıs ayında başlayan direnişin her karesini, her anını unutulmayacak görüntülerle hafızalarımıza kazıdılar. Ellerinde biriken binlerce fotoğraftan bir seçki yaptılar ve “Fotoğraf Notları” adıyla devam ettirmek istedikleri çalışmanın ilk ürününü, Taksim Direnişi fotoğraflarından oluşan “Gezi Direnişi” başlığıyla kitaplaştırdılar. Kitabı hazırlayan Belgesel Fotoğraf Topluluğu’ndan Bahar Gökten ve Yücel Tunca ile yaşanan bu süreci konuştuk.

Meydan: Önce kısaca kendinizden söz ederek başlayalım isterseniz. Kimdir Bahar ve Yücel, ve böyle bir çalışma yapmaya nasıl karar verdiniz?

Bahar Gökten: Ben fotoğrafçılık okudum, şimdi de fotoğraf çekiyorum. Gezi sürecinde de fotoğrafçı ile direnişçi arasında gidip gelmeler yaşayan, o süreci fotoğrafla anlatmaya çalışan biri diyelim kısaca.

Yücel Tunca: Ben eskiden gazeteciydim, 10 yıldır Galata Fotoğrafhanesi’ndeyim. Fotoğraf Vakfı’ndayım ve fotoğraf dersleri veriyorum. Son 7 yıldır, bu çalışmanın pratik kısımlarını Gezi Parkı’nda yapıyordum. Dolayısıyla 2011 sonlarında bu parkın ortadan kaldırılma planlarını yavaş yavaş duymaya başladığımızda, bir şehir refleksinin ötesinde başka bir dikkatle de dinlemeye başladım. Çünkü burası aynı zamanda benim yaşam alanımdı. Bu konuya biraz daha eğildim, Fotoğrafçı İnisiyatifi’nin kurulması da böylece ortaya çıktı.

2012’de projeler belli olmaya başladıkça, burayı elden giden bir şey değil de, savunulması gereken bir şey olarak gördük.

O zamanlar Taksim Platformuydu, sonrasında Taksim Dayanışması olarak bizlerinde çalışmalara fotoğraflarımızla destek olabileceğimizi söyledik. Daha sistematik çekimler yapmaya başladık. Belgesel fotoğraf grubumuz da bu konuya özellikle eğildi. Ardından yapılmaya başlanan Taksim nöbetlerine de katıldık. Bununla da yetinmeyip, 20-25 kadar fotoğrafçı kendi fotoğraflarını basıp yine bir Taksim nöbetinde, bir cumartesi günü, çıktık sokağa. Meydanda yürüyüş yaparak, insanların biraz daha bu konudan haberdar olması için gayret göstermeye çalıştık. Çünkü hala o tarihlerde, birçok kişi Gezi Parkı’nın nasıl bir tehdit altında olduğunu bilmiyordu.

Böylece yavaş yavaş kendi çevremizde de daha fazla sayıda fotoğrafçı bu yaptıklarımızdan haberdar oldu. Mayıs sonrasında başlayan saldırılarda da, daha önce oluşmuş olan “ortak akıl”, bundan sonra da beraber hareket edelim demeye başladı. Haziran ayının sonunda da “Taksim’den Elini Çek” internet sayfası oluşturup, çektiğimiz fotoğrafları orada paylaşmaya başladık. Ağustos ayının sonlarına doğru da bu kitabı hazırlamaya karar verdik. Kasım ayına yetiştirmeyi planlıyorduk ama olmadı. Şimdiye kalmış oldu.

Meydan: Taksim Direnişi haftalarca süren, birçok mekana sıçrayan bir eylemliliğe dönüştü. Tüm bunları fotoğraflamak elbette oldukça zor bir iş. Çekilen binlerce kare arasından bu kitapta kullandığınız fotoğrafları seçme işi de bir o denli zor olsa gerek. Neydi sizin hassasiyetleriniz, bu seçkiyi yaparken nelere dikkat ettiniz?

Yücel: Kitaptaki fotoğrafların seçiminde belli bir editör olmasın dedik. Herkesin gelip fotoğraflarla ilgili görüşlerini söyleyebileceği bir ortamda fotoğrafları seçtik. Binlerce fotoğraftan, daralta daralta, fotoğraf sayısını 350’ye kadar indirdik. Daha az fotoğrafla Gezi Parkı’nın istediğimiz bütünsellikte anlatılamayacağına ikna olunca, elemeyi durdurduk.

Elimizde bir liste oluşturmuş ve birçok başlık belirlemiştik, seçtiğimiz fotoğrafların bu başlıklarda olmasına gayret ettik. Hem temsiliyetler anlamında, yani kadın temsiliyeti, lgbt temsiliyeti, anarşist temsiliyeti, siyasi yapılar, örgütler, hem de revirinden kütüphanesine, bostanından seyyar satıcısına varıncaya dek, tüm o parçalı yapıyı eksiksiz verebilmeyi amaçladık. Dolayısıyla seçkiyi de bu gözle yaptık.

Hep geri dönüşler yaparak, eksik olan kısımları doldurmaya gayret ettik. Ama asıl eksenimiz kronolojik bir sıralamaydı. Gezi öncesi günlük hayat, yavaş yavaş başlayan protestolar, inşaat çalışmalarının başlaması, ondan sonra da en son Ağustos ayında başlayan forumlara, yeryüzü sofralarına varıncaya değin bizim tanık olabildiğimiz hemen her türlü eylemliliğin kitaba yansıyabilmesini sağlamaya gayret ettik.

Meydan: Direniş, Gezi Parkı’na başta söylendiği gibi bir kışla yapılmasına mani olabildi ama bugün hala tam da bizim istediğimiz gibi bir alan değil. Gezi Parkı’nın çevresine dökülen betonlar adeta bir beton çölünü andırıyor, AKM hala polis işgalinde. Sizin bu bölgeyi fotoğraflama çabanız devam edecek mi?

Yücel: Aslında kolektif olarak henüz böyle bir karar almış değiliz ama bireysel olarak ben hala Taksim’i çekmeye devam ediyorum. Biliyorsunuz, yakın zamanda belediyenin yayınladığı bir plan var Taksim Meydanı için. Bu plana baktığımızda, birkaç ağaç dışında meydan şimdikinden çok farklı konumda değil. Ve tepkilerin yeniden yükselmesi çok olası.

Ağustos’tan sonra biraz daha stabil durumdayız ama seçim öncesi tekrar başladıkları bu durumda taraf olmayı sürdüreceğiz elbette. Mesela, Gezi’nin yıl dönümünde açık hava sergisi düşünüyorduk ama bu planın açıklanmasıyla eylemlilikleri daha önceden başlatacağız gibi görünüyor.

Meydan: Kitabı incelerken, bazı fotoğrafların mozaiklenerek görüntünün netsizleştirilmiş olduğunu fark ettik. Bunun sebebi nedir?

Yücel: İki şey mozaikledik; birincisi, cinsiyetçi küfürler, diğeri de iki ya da üç fotoğrafta da fiili eylem halinde olan protestocular, doktor ve sağlıkçıların yüzlerinin net görünmesini engelledik.

Fotoğrafın yapısını bozuyorduk. Kişinin yüzünü mozaiklediğimiz fotoğrafta, fotoğrafın da anlamını yitirdiğini gördük, ama biz bunun böyle olması gerektiğini düşündüğümüzden yapacak başka bir şeyimiz yoktu.

Bahar: Gezi’de de sıkça bir araya geldiğimizde konuştuğumuz bir şeydi bu. Fotoğrafladığımız kişilerin hayatlarında olumsuzluğa dönüşebilecek birçok şey yaşanabilirdi; yüzlerin görünmeyeceği bir biçimde fotoğraf çekmeye çalışarak bu sorun aşılabilirdi. Bunun farkında olmayan arkadaşların çektiği fotoğraflarda, kameranın bazen polis kamerası konumuna geçtiği uyarısında bulunarak, o arkadaşların da hassas davranmaları konusu çokça konuşuldu. İster istemez bizim fotoğraflarımız bazen delil olarak sorun teşkil edebiliyor.

Meydan: Kitap, baştan sona kolektif bir çabaya vurgu yapıyor. Sizin için birlikte fotoğraflama ne anlam taşıyor?

Bahar: Mayıs’ta çalışmalarına başlayan Fotoğraf İnisiyatifi öncesinde de konuştuğumuz bir konu vardı; fotoğrafçıların fotoğraf çekip ortak bir çalışma yürütemediği, o nedenle çektikleri fotoğrafları kendi dosyalarında eşe dosta göstererek ya da kendi kişisel sitelerinde tuttukları.

Ama Gezi süreciyle beraber, bunun da aşılmaya başlandığını söyleyebiliriz. Yani bu kitap çalışmasının ve web sitesinin onun için ayrıca bir önemi var, birbirini tamamlayan çalışmalar bunlar. Çünkü hepimiz her yerde olamayacağımızı ve farklı bakış açılarına da sahip olduğumuz için bir araya geldiğimizde çok daha güçlü bir şey yapabileceğimizi, tabii ki biliyorduk. Bu sürecin buna vesile olması çok önemli, çok kıymetli.

Meydan: Son olarak bu kitabı nerelerden edinebileceğimizi söyleyebilir misiniz?

Yücel: Kitabı dağıtıma vermeyi ve birçok noktada okuyucuyla buluşturmayı istiyorduk ancak, dağıtım firmaları kitabı almak istemediler. Gerekçe olarak da Gezi ile ilgili kitapların satmadığını söylediler. Kitabımız şimdilik, elden dağıtım yaptığımız bazı kitapçılarda ve burada, Galata Fotoğrafhanesi’nde bulunuyor.

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 16. sayısında yayımlanmıştır.

The post Belgesel Fotoğraf Topluluğu’ndan Direnişin Kitabı Çıktı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/03/02/belgesel-fotograf-toplulugundan-direnisin-kitabi-cikti/feed/ 0
Çalınan Yaşamlarımızı Kazanıyoruz https://meydan1.org/2014/01/04/calinan-yasamlarimizi-kazaniyoruz/ https://meydan1.org/2014/01/04/calinan-yasamlarimizi-kazaniyoruz/#respond Sat, 04 Jan 2014 15:20:51 +0000 https://test.meydan.org/2014/01/04/calinan-yasamlarimizi-kazaniyoruz/   Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla yolsuzluğa ve talana karşı binlerin Taksim meydanına çıkmasının hemen ardından Devrimci Anarşist Faaliyet yazılı bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada, “Devlet yolsuzluğuna, yoksulluğumuza karşı elimiz her taşa gittiğinde, biz kazanıyoruz. Siyasi ve ekonomik iktidarların kalkınma yalanlarıyla çaldığı yaşamlarımızı kazanıyoruz.”denildi. Yapılan açıklama şu şekilde devam ediyor; “Roboski’de bundan iki yıl önce, yoksulluğa mahkum edilen […]

The post Çalınan Yaşamlarımızı Kazanıyoruz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

 

Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla yolsuzluğa ve talana karşı binlerin Taksim meydanına çıkmasının hemen ardından Devrimci Anarşist Faaliyet yazılı bir açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada, “Devlet yolsuzluğuna, yoksulluğumuza karşı elimiz her taşa gittiğinde, biz kazanıyoruz. Siyasi ve ekonomik iktidarların kalkınma yalanlarıyla çaldığı yaşamlarımızı kazanıyoruz.”denildi. Yapılan açıklama şu şekilde devam ediyor;

“Roboski’de bundan iki yıl önce, yoksulluğa mahkum edilen 34 insan, sadece devletin çizdiği coğrafik çizgileri ihlal ettikleri için değil; bir halkın dilini, kültürünü, varlığını kısıtlayan çizgileri de ihlal ettikleri için katledildiler. Şimdiyse “barıştan” dem vuran devletin ikiyüzlülüğünü ifşa etmek için halkların, sömürülmesine, sürülmesine, duvarlarla kapatılmasına, bombalanarak katledilmesine karşı koyuyoruz. Özgürlüğümüzü kazanıyoruz.

Kentsel-kırsal dönüşüm adı altında evlerimizden atılmamıza, evlerimizin yıkılmasına, derelerimizin kurutulmasına, vadilerimizin betonlaştırılmasına, birilerinin daha fazla zenginleşmesi için yapılan talana ve yağmaya karşı durdurduğumuz her dozerde, kurduğumuz her barikatta, köyümüzü-mahallemizi kazanıyoruz.

Zamanımızın ve emeğimizin patronlar tarafından sömürülmesine, kar uğruna yaşamlarımızın yitmesine, iş cinayetlerine karşı işgal ettiğimiz her fabrikada, ekmeği kazanıyoruz.

Ali’lerin Ethem’lerin Medeni’lerin katillerinden hesap sorduğumuzda biz kazanıyoruz. Katillere karşı Elif Çermik oluyoruz. Birken binler yüzbinler oluyoruz, yoldaşlığı kazanıyoruz.

Devlet ve kapitalizm yaşamlarımızı çalıyor ve bizler çalınmış yaşamlarımızla yitiyoruz. Karşı koymamız bundandır, paylaşma ve dayanışmayla dolu özgür bir dünya istediğimizdendir. Özgür dünyayı yaratmanın yolu sözünü söylemekten, omuz omuza sokağa çıkmaktan elden ele verdiğimiz taşı atmaktan, yaşamımız için mücadele etmekten geçer. Attığımız taşın çatlattığı tek şey polisin kalkanı, TOMA’nın camı değil; attığımız her taşla ezen ve ezilen arasındaki çatlağı derinleştiriyoruz.

Sokak duvarlarla çevrelenmemiş özgürlüktür, her sokağa çıktığımızda sokağı kazanıyoruz.”

 

 istiklal1

The post Çalınan Yaşamlarımızı Kazanıyoruz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/01/04/calinan-yasamlarimizi-kazaniyoruz/feed/ 0
Karşılaştırmalı Medya https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/ https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/#respond Sun, 17 Nov 2013 14:05:15 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/ Sosyal medya, yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Yaşadığımız coğrafyada ise sosyal medya araçlarından en çok kullanılanlar Facebook ve Twitter. Facebook, kullanıcıların düşüncelerini, beğenilerini, beğenmediklerini kişisel bilgileriyle beraber paylaştıkları bir ağ. Facebook’tan farklı olarak Twitter ise 140 karakterlik ifadelere olanak vermesiyle, çok şeyi az kelimeyle anlatmanız gereken, Facebook’tan daha kişisel bir sosyal iletişim aracı. Bu […]

The post Karşılaştırmalı Medya appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Sosyal medya, yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Yaşadığımız coğrafyada ise sosyal medya araçlarından en çok kullanılanlar Facebook ve Twitter. Facebook, kullanıcıların düşüncelerini, beğenilerini, beğenmediklerini kişisel bilgileriyle beraber paylaştıkları bir ağ. Facebook’tan farklı olarak Twitter ise 140 karakterlik ifadelere olanak vermesiyle, çok şeyi az kelimeyle anlatmanız gereken, Facebook’tan daha kişisel bir sosyal iletişim aracı. Bu yüzden Twitter, Facebook’a oranla özellikle güncel meselelerde daha çok dikkate alınıyor.

Facebook ve Twitter siyasal anlamda da bir örgütlenme aracına dönüşmüş durumda. Bunun en büyük örneğini Taksim Gezi İsyanı’nda gördük, bu ağların sadece magazin ve eğlence için olmadığını anladık. Özellikle isyan süresince Twitter kullanımının biçim değiştirmesi ve kullanımıyla ilgili veriler, bu siyasallığın anlaşılmasında önem taşıyor. İsyanın daha ilk haftasında 91 milyon tweet atıldı. Kimisi Talcid tarifi verdi, kimisi wifi noktalarını söyledi, insanlar barikatlara çağırıldı, polisin nöbet tuttuğu yerler ilan edildi… Sadece süreç içerisinde değişmedi bu ağların kullanımı, sonrasında da devam etti.

İsyandan önce Twitter’da kelime bulutu “ben, benim, güzel, çok, araba, konser, para…” iken Taksim Gezi İsyanı’yla birlikte kelime bulutu altüst oldu ve kelimeler “biz, hepimiz, insanlar, halk, hayat, istifa, korkak medya…” olarak değişti. İsyan bir anlamda bu sosyal ağların politikleştirici etkisini arttırma fırsatı oldu. Taksim Gezi İsyanı’nda devlet ve polis terörü tarafından katledilen direnişçiler, en çok konuşulanlar arasındaydı.

Bu yazıda bir karşılaştırma yaptık. İsyan sürecindeki yandaş medyayı ve direnişçilerin aktif olarak kullandığı sosyal medyayı karşılaştırarak isyanın medya gerçeğini bir kez daha göstermek istedik. Karşılaştıralım bakalım kim gerçekçi, kim yalancı!

Yandaş Medya-Sosyal Medya Karşılaştırması

Mehmet Ayvalıtaş, 2 Haziran gecesi Taksim Gezi direnişiyle dayanışmak için 1 Mayıs Mahallesi’nde düzenlenen eylem sırasında, TEM Otoyolu’nda eylemcilerin üzerine sürülen bir arabanın altında kalarak yaşamını yitirdi. Ancak 3 Haziran günü yayımlanan yandaş gazetelerin manşetlerinde, Mehmet’in ezilerek katledilmesine ilişkin hiçbir bilgiye yer verilmedi. Yandaş medya bunun yerine, direnişin başlangıcından dördüncü gününe kadar meydana gelen hasarın maliyetini yazmayı tercih etti.

Türkiye gazetesi manşetini “Acı bilançoyu İçişleri Bakanı açıkladı: Zarar 20 Milyon”; Zaman gazetesi ise “Çevre Duyarlılığı Yakıp Yıkmaya Dönüştü” şeklinde atarken, Akşam gazetesi manken Azra Akın’ın yeni sevgilisiyle ilk defa Taksim direnişinde görüntülenmesi haberini sürmanşetine taşıdı. 4 Haziran günü Milliyet gazetesi Mehmet Ayvalıtaş’ın katledilmesini Tayyip Erdoğan’ın “Tencere tava, hep aynı hava” sözünü başlık atarak verdi. Posta gazetesi polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün öldürülmesini, Mehmet Ayvalıtaş ile birlikte resimlerini yan yana koyarak, “İki Ölüm Birden” başlığıyla 80 kelimeyi geçmeyen bir haberle verdi. Haberde Ethem’in polisin sıktığı kurşunla katledildiğinin “bir iddia” olduğu vurgulanırken, Mehmet’in katledilmesine ilişkin, resminin kullanılması dışında bir kelime dahi etmedi. Aynı günlerde yayımlanan Milli Gazete’nin manşeti, hafızalardan silinmeyecek türdendi. “TAKSİM Bu Kapağın Altında” diyerek ana sayfasına bir bira şişesi resmi yerleştirerek Taksim’de direnen binlerce direnişçinin “bilinçaltında yatan gerçeğin alkol” olduğunu iddia ederek, isyanın psikolojik çözümlemesini yapmaya kalkıştı!

Mehmet Ayvalıtaş’ın katledilmesinin haberini yandaş medya görmezden geldi ancak Mehmet’in öldürülmesi sosyal medyada büyük yankı uyandırdı ve Twitter’da 12.615 kere tabela edildi.

Abdullah Cömert, 3 Haziran gecesi Antakya’da düzenlenen Taksim dayanışma eylemleri sırasında, polisin başına hedef alarak sıktığı gaz fişeğiyle katledildi. Sözcü gazetesi Abdullah Cömert’in katledilmesinin haberini ancak 5 Haziran günü “Gezi’ye İlk Kurban” manşetiyle verirken, tıpkı Güneş gazetesinin yaptığı gibi, katledilen Mehmet Ayvalıtaş’ın ölüm haberini yok saydı.

Abdullah Cömert’in ölüm sebebi sosyal medya tarafından haftalarca gündem oldu ve Twitter’da 14.708 kez tabela edildi.

Ankara Güvenpark’ta 1 Haziran günü düzenlenen eylemde, katil polis Ahmet Şahbaz’ın sıktığı kurşunla başından vurulan Ethem Sarısülük, 14 Haziran günü yaşamını yitirdi. 15 Haziran’da yayımlanan bazı gazetelerde cinayet, kısa bir haber şeklinde yer aldı.

Polis Taksim Meydanı’nı ele geçirip, yeniden saldırmaya başladığında ise birkaç gazete dışında, bu saldırılara ilişkin hiçbir haber yapılmadı. Polis Ethem’in Ankara’da düzenlenen cenaze törenine saldırdığında, yandaş medya bu saldırıyı da görmezden geldi. Aynı gün Kazlıçeşme’de düzenlenen AKP mitingi 17 Haziran tarihli Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinde “Burası Türkiye”ve “Milli Direniş” manşetleriyle yer aldı. Gazetelerde ne polisin saldırısına karşı sürmekte olan direnişten ne de katledilen kardeşlerimizden bahsedildi.

Ethem Sarısülük, yandaş medya tarafından göz ardı edilse de sosyal medya kullanıcıları polisin saldırı aracı olarak sadece gaz ve suyu kullanmadığını gördü. Polisin direnişçilere yönelik orantısız gücü Twitter’da 17.329 kez tabela edildi.

Devletin Diyarbakır’ın Lice ilçesine inşa etmek istediği kalekola karşı 28 Haziran günü eylem yapan halkın üzerine jandarma ateş açtı ve 18 yaşındaki Medeni Yıldırım açılan ateş sonucu katledildi. Bu katliam Bugün gazetesinin manşetinde “Lice’de Kanlı Provokasyon” başlığıyla verildi. Akşam gazetesi Lice’de katledilen Medeni’nin haberini “Olayların Nedeni Kalekol Değil, Uyuşturucu Rantı” başlığıyla verdi. Sözde barış sürecinde olduğunu iddia ederken yeni kalekollar yapmaya devam eden iktidar partisi AKP’nin gazetesi Zaman ise “Çözümü Baltalama Eylemleri Sürüyor” diyerek, devlet eliyle gerçekleştirilen bu cinayeti manipüle etmeyi sürdürdü.

Medeni’nin askerin ateş açması sonucu katledilmesi sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Bu katliam, Twitter’da 11.673 kez tabela oldu.

Eskişehir’deki eylemlerde polis-faşist işbirliğiyle dövülen, hastaneye gittiğinde sağlam raporu verilen, eve döndüğünde beyin kanaması belirtileriyle tekrar hastahaneye giden ve uzun süre yoğun bakımda kalan Ali İsmail Korkmaz, 10 Temmuz günü tüm direncine rağmen yaşamını yitirdi. 11 Temmuz günü yayımlanan gazetelerden Takvim, ülkelerin iftar hesaplamalarını “İftar Vakti” manşetiyle yazarken, işkenceyle katledilmenin haberine ana sayfasında yer bile vermedi. Vatan gazetesi ise AKP’nin talan projelerinden sadece biri olan “4. Köprü” yü göze parmak şeklinde manşetine taşırken, Ali İsmail’in katledilişine ana sayfasında küçük bir yer ayırdı.

12 Temmuz’da manşetlere baktığımızda Yeni Akit gazetesinin, direnişe destek veren kişilere “Taksim’in Keneleri” diye hitap edildiğini gördük.

Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünden sorumlu olanlar sadece onu ölümüne döven faşistler ve polis değildi. Ali İsmail’in gittiği hastanedeki doktorlar da bu cinayetin bir parçası oldular. Dövüldüğü esnada görüntü alan kameraların kayıtlarının silinmiş olması halk tarafından büyük tepkiye neden oldu. İnternette “katil polis” sıfatının en çok kullanılmasına neden olan da Ali İsmail’in ölümüydü. Ali İsmail’in katledilmesi Twitter’da 229.106 kez tabela oldu.

Ahmet Atakan, 10 Eylül günü Antakya’da ODTÜ’yle dayanışma eyleminde gaz fişeğinin başına isabet etmesiyle bulunduğu binanın çatısından düşerek yaşamını yitirdi. 11 Eylül’de çıkan gazetelerin birçoğu Ahmet Atakan’ı polisin gaz fişeğiyle değil, binadan düşerek öldüğünü yazdı. Ahmet Atakan’ın katledilmesi üzerine düzenlenen eylemler sırasında Türkiye ve Yeni Akit’in manşetlerinde “Merkez Üssü Hatay” ve “Ölü Seviciler İş Başında” yazıyordu.

Ahmet Atakan’ın ölümünün en başında yandaş medya, çatıdan düşerek öldüğünü söyleyip bilgileri yanıltıcı şekilde verse de direnişçiler, Taksim Gezi İsyanı’nının ilk gününden beri yandaş medyaya güven olmayacağını biliyorlardı. Ahmet Atakan’ın katledilmesi, sosyal medyada polis şiddetinin en çok konuşulduğu dönemde, Twitter’da 416.707 kez tabela oldu.

Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerinin mahalle halkına saldırması sonucu çıkan çatışmalarda 29 Eylül günü kafasının arkasından tam 6 kurşunla vurularak yaşamını yitiren Hasan Ferit Gedik’in katledilmesi, 30 Eylül günü “demokrasi paketi” gündemiyle örtüldü. 30 Eylül günü yandaş medyanın manşetlerinde, tam sayfa olarak “demokrasi paketi” yer aldı. Hürriyet ve Star gazetelerinde haber “Öncü Paket” ve “30 Eylül Devrimi” gibi manşetlerle yazarken, hiçbir gazetenin ana sayfasında Hasan Ferit’in katledilişine dair bir haber yer almadı. Gülsuyu’ndaki katliam haberini yapan Zaman, Habertürk ve Vatan gazeteleri ise ellerinde uzun namlulularla nöbette olan insanları sayfalarına koyarak, cinayeti manipüle etmeye çalıştı.

Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesi ve Gülsuyu’nda yaşananlar yandaş medyada oldukça manipüle edildi. Hasan Ferit Gedik’in cenazesinin medyada anlatımı da tam bir fiyaskoydu. Babası cezaevinde olan ve ailesinin isteğiyle bekletilen cenazenin Armutlu Cemevi’nden Hasan’ın yaşadığı mahalle Gülsuyu’na götürülmesine izin verilmediğinden dolayı hem ailesi, hem arkadaşları, hem de cenazeye katılmak isteyenler günlerce sokak ortasında bekletildi. Yaşanan gelişmeler dakika dakika sosyal medya üzerinde paylaşıldı. Hasan Ferit’in cenazesi, Twitter’da 27.204 kez tabela oldu.

Son olarak diyebiliriz ki; sosyal medya, isyan sürecinde halkın gerçekleri görmesinin, duymasının ve bilmesinin en önemli aracına dönüşürken, “Yıllardır bizi uyutmuşlar” diyenlerin sayısının da ciddi oranda artmasını sağladı.

Deniz Seyrek /Merve Demir

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.

The post Karşılaştırmalı Medya appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/feed/ 0
TMMOB’a Meclis’te Geceyarısı Operasyonu https://meydan1.org/2013/07/29/tmmoba-mecliste-geceyarisi-operasyonu/ https://meydan1.org/2013/07/29/tmmoba-mecliste-geceyarisi-operasyonu/#respond Mon, 29 Jul 2013 17:53:33 +0000 https://test.meydan.org/2013/07/29/tmmoba-mecliste-geceyarisi-operasyonu/ TBMM Genel Kurulu’nda 9 Temmuz gecesi “Torba Yasa Teklifi” görüşülürken, yasa teklifini veren AKP Grubu, tasarıya ek olarak, TMMOB’un yetki ve gelirlerinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmesini önerdi. Önergede, “Harita, plan, etüt ve projeler, idare ve ilgili kanunlarda açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi […]

The post TMMOB’a Meclis’te Geceyarısı Operasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

TBMM Genel Kurulu’nda 9 Temmuz gecesi “Torba Yasa Teklifi” görüşülürken, yasa teklifini veren AKP Grubu, tasarıya ek olarak, TMMOB’un yetki ve gelirlerinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmesini önerdi.

Önergede, “Harita, plan, etüt ve projeler, idare ve ilgili kanunlarda açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez” ifadeleri yer aldı.

Meclis’te gece yarısı geç saatlerde “bir son dakika hamlesi” ile oylanarak geçirilen önergeye, başta TMMOB olmak üzere, muhalif kesimlerden sert tepki geldi. TMMOB Mimarlar Odası başkanı ve Taksim Platformu üyesi Eyüp Muhçu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’la geçen Şubat ayında yaptıkları görüşmeyi hatırlatarak, “O görüşmede bize, bu düzenlemeyi yasa olarak çıkarmaktan vazgeçtiklerini söylemişlerdi, sözlerini çiğnediler. Gece yarısı operasyonuyla yasa çıkarmak, şafak baskınlarıyla insanları gözaltına almak ve şiddet uygulamak, bu ülkede sıradan hale geldi.” diye konuştu.

Eyüp Muhçu, söz konusu düzenlemenin iptali için, forumlar ve bilgilendirme toplantıları yapacaklarını, tüm siyasi parti ve kurumlarla bu konuda iletişime geçileceğini belirtti.

1954 yılında kurulan ve halen 24 odası ve 410.000 üyesi olan TMMOB, geçtiğimiz ayın başında başlayan, kamuoyunda “Gezi Parkı Olayları” olarak bilinen Haziran İsyanı’na faal olarak destek vermişti. İsyan sürecinin başlamasına neden olan Topçu Kışlası ve Taksim Yayalaştırma Projeleri’nin iptali için yasal-hukuki mücadele başlatan TMMOB, aynı zamanda Taksim Dayanışması’nın da bir bileşeni.

The post TMMOB’a Meclis’te Geceyarısı Operasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/07/29/tmmoba-mecliste-geceyarisi-operasyonu/feed/ 0
Artık Bin Oğlum Var https://meydan1.org/2013/07/29/artik-bin-oglum-var/ https://meydan1.org/2013/07/29/artik-bin-oglum-var/#respond Mon, 29 Jul 2013 17:45:20 +0000 https://test.meydan.org/2013/07/29/artik-bin-oglum-var/ Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük önce Ali İsmail Korkmaz’ın cenazesine katılmak üzere Antakya’ya, ardından Lice de katledilen Medeni Yıldırım’ın ailesini ziyaret etmek üzere Lice’ye gitti. Ethem, bizim için, anneler için, kardeşleri için sokaklardaydı Ekinci Beldesi’ndeki evinden on binlerce kişi tarafından alınan Ali İsmail Korkmaz’ın cenazesi omuzlarda taşınarak Ekinci Asri Mezarlığa doğru son yolculuğuna çıktı. Ailesi, […]

The post Artık Bin Oğlum Var appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük önce Ali İsmail Korkmaz’ın cenazesine katılmak üzere Antakya’ya, ardından Lice de katledilen Medeni Yıldırım’ın ailesini ziyaret etmek üzere Lice’ye gitti.

Ethem, bizim için, anneler için, kardeşleri için sokaklardaydı

Ekinci Beldesi’ndeki evinden on binlerce kişi tarafından alınan Ali İsmail Korkmaz’ın cenazesi omuzlarda taşınarak Ekinci Asri Mezarlığa doğru son yolculuğuna çıktı. Ailesi, arkadaşları yalnız bırakmadı elbet, ama bir başka misafiri vardı Ali İsmail’in bu kez. Sayfı Sarısülük.

“Ethem, bizim için, anneler için, kardeşleri için sokaklardaydı. İşçiydi, yoksulluğu, adaletsizliği gördü, bu yüzden sokaklardaydı. Anneler yoksulluk çekmesin diye sokaklardaydı benim oğlum. Kavgasının arkasındayım.” diyor Sayfı Sarısülük ve tam da kavgasını yalnız bırakmamak için düşüyor yollara ve kendini Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin yanında buluyor.

Ethem’in Batıkent’teki evi de dolup taşıyor her gün “Ethem’in katilinden hesap soracaklarla”. Ama mücadelenin tek başına olmadığının farkına varmış Sayfı Sarısülük Bir annenin acısını başka kim anlayabilir bir anneden başka. ‘Bu acı bize çok ağır geldi, çok gençti Ethem. Elinin kınasını yakmadım, muradını alamadım, 26 yaşında doğum gününde aldılar O’nu benden. Karıncayı incitmez, yarım ekmeğini arkadaşlarıyla bölüşürdü”.

Bu kez de Lice’ye gitmeye karar veriyor. Çünkü adaletsizliğin her yerde olduğunun, bir acının başka acılarla kıyaslanmaması gerektiğinin farkında. Barış istediği için üzerine kurşun yağdırılan Medeni’nin köyüne doğru yola çıkıyor. Hem acısını, hem de öfkesini paylaşmak için: ‘O polisi niye saklıyorlar? Niye koruyorlar? Ama peşini bırakmayacağım. Sadece kendi evladımın değil, kaybettiğimiz diğer evlatlarımızın katillerinin de peşini bırakmayacağım”.

Sadece gözyaşlarımızın rengi değil, zulme karşı hıncımız da ortak

Bu pankartı taşıyorlar. Bu kez başkaları da var yanında.  Barış Anneleri, Taksim Dayanışması’ndan gelenler var. HDK bileşenleri, KESK var, Dersim Kültür Derneği var. Medeni Yıldırım’ın evine dek bir de yürüyüş yapan topluluk Medeni Yıldırım ile Ethem Sarısülük’ün fotoğraflarını birlikte taşıdılar.

The post Artık Bin Oğlum Var appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/07/29/artik-bin-oglum-var/feed/ 0