toprak ve özgürlük – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 24 Apr 2018 11:02:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 TOPRAK ve ÖZGÜRLÜK’ten: Patriarşi Karşıtı Grup 8 Mart’ta Sokaklardaydı! https://meydan1.org/2018/04/24/toprak-ve-ozgurlukten-patriarsi-karsiti-grup-8-martta-sokaklardaydi/ https://meydan1.org/2018/04/24/toprak-ve-ozgurlukten-patriarsi-karsiti-grup-8-martta-sokaklardaydi/#respond Tue, 24 Apr 2018 11:02:26 +0000 https://test.meydan.org/2018/04/24/toprak-ve-ozgurlukten-patriarsi-karsiti-grup-8-martta-sokaklardaydi/   Uluslararası Kadınlar Günü’nde, yani 8 Mart perşembe günü, Patriarşi Karşıtı Grup-APO (Anarşist Politik Örgütlenme) olarak Atina, Patras ve Selanik’te eylemler gerçekleştirdik. Kadın özgürlük mücadelesi, iktidarlar tarafından her ne kadar iktidardan pay alan, eşitlik talep eden kadınların yaptıkları gibi gizlenmeye çalışılsa da bu mücadelenin ardında kanlı bir tarih yatar. Mücadele eden kadınların baskılanmaya çalışmasının, katledilmesinin […]

The post TOPRAK ve ÖZGÜRLÜK’ten: Patriarşi Karşıtı Grup 8 Mart’ta Sokaklardaydı! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Uluslararası Kadınlar Günü’nde, yani 8 Mart perşembe günü, Patriarşi Karşıtı Grup-APO (Anarşist Politik Örgütlenme) olarak Atina, Patras ve Selanik’te eylemler gerçekleştirdik.

Kadın özgürlük mücadelesi, iktidarlar tarafından her ne kadar iktidardan pay alan, eşitlik talep eden kadınların yaptıkları gibi gizlenmeye çalışılsa da bu mücadelenin ardında kanlı bir tarih yatar. Mücadele eden kadınların baskılanmaya çalışmasının, katledilmesinin tarihi yatar. 19. Yüzyılın sonlarından 20. Yüzyılın başlarına kadar devam eden direnişler ile grevlerin ve 8 Mart’ın başlatıcısı konumundaki ABD’de göçmen tekstil işçisi kadınlardan Mujeres Libres’e, kadın mücadelesinin büyüyen tarihi yatar.

Bu gizlenen tarihi; kadının mücadelesini haykırmak için Atina’da, Klathmonos Meydanı’nda buluştuk. Meksika’da mücadele eden kadınların örgütlediği uluslararası buluşmayı selamladığımız metinde, Türkiye’de, içinde bulundukları kadına yönelik şiddet ve nefret kültürünün arttığı bir ortamda, mücadele eden kadın yoldaşlarımızın aynı gün tüm kadın eylemlerini yasaklayan OHAL rejimine karşı mücadelesini selamladık.

Gerçekleştirdiğimiz eylemde, “Yunanistan’dan Meksika’ya; Türkiye’den Filistin’e- Erkek Egemen Sisteme, Devlete ve Kapitalizme Karşı Uluslararası Kadın Dayanışması” yazılı pankartımız ve sloganlarımızla kadın mücadelesini güçlendirmenin ve toplumsal devrimin önemini vurguladık. Sömürülen, baskıya, şiddete ve cinsiyet ayrımcılığına maruz kalan kadınların özörgütlülükle mücadele vermesi gerektiğini, dağıttığımız bildirilerle anlattık.

Selanik’te Kamara’da gerçekleştirdiğimiz eylemde, “Kadın Özgürlüğü için Mücadele” başlıklı bildiriler dağıttık. Tüm kadınları, bu mücadeleye, attığımız sloganlarla çağırdık. Libertatia İşgal Evi için Balkan Dayanışması’ndan kadın örgütlerinin sömürüye ve baskıya karşı mücadele etmeye, kadın dayanışmasına çağıran 8 Mart metinlerini okuduk.

Patrsa’ta, Georgiou Meydanı’nda Patriarşi’ye Karşı Kadın İnisiyatifi ve Patriarşiye Karşı Grup-APO’nun beraber düzenlediği eylemde “8 Mart-Mücadele ve Direnişin Günü/Kadın Mücadelesi’nde Uluslararası ve Sınıf Dayanışması” pankartı açtık. Dağıttığımız bildiriler ve yaptığımız kuşlamalarla, kadının mücadelesinin yerinin sokaklar olduğunu vurguladık.

Bu yıl aynı zamanda, ilki düzenlenen Zapatista Kadınları’nın örgütlediği Mücadeleci Kadınların Birinci Uluslararası Politika, Sanat, Spor ve Kültür Buluşması’na katıldık. Buluşmada yaptığımız konuşmayla, her çeşit baskıya karşı bizi koruyacak kadın dayanışmasının önemini, eşitlik, dayanışma ve özgürlük için uluslararası mücadelenin önemini vurguladık. Meksika’dan Türkiye’ye, mücadele eden kadınlar olarak seslerimizi birleştirmenin önemini, kadın özgürlüğü ve toplumsal özgürlüğün ayrılmazlığını anlattık.

Yaşasın 8 Mart- Direniş ve Mücadele’nin Günü

Modern Totaliterliğe, Baskıya, Cins Ayrımcılığına Karşı Uluslararası Dayanışma

Yaşasın Toplumsal Devrim, Anarşi ve Liberter Komünizm

Group Against Patriarchy/A.P.O. 

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 45. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post TOPRAK ve ÖZGÜRLÜK’ten: Patriarşi Karşıtı Grup 8 Mart’ta Sokaklardaydı! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/04/24/toprak-ve-ozgurlukten-patriarsi-karsiti-grup-8-martta-sokaklardaydi/feed/ 0
Azerbaycan’da Anarşizm – Mammad Azizov https://meydan1.org/2017/11/15/azerbaycanda-anarsizm-mammad-azizov/ https://meydan1.org/2017/11/15/azerbaycanda-anarsizm-mammad-azizov/#respond Wed, 15 Nov 2017 08:46:34 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/15/azerbaycanda-anarsizm-mammad-azizov/ 20. yüzyılın başlarında Rusya’da halk ile iktidar arasında gerilimin artması çar hükümetinin daha baskıcı bir tutum takınmasına yol açıyordu. Polisin, askerin ve çarlık bürokrasisinin gücü arttırılırken daha önceden yerel yönetimlere tanınan ayrıcalıklar ve siyasal haklar geri alınıyordu. 1905-1907 tarihlerinde anarşizm Rusya gerçekliğinde teorik yönden pratik-siyasi bir harekete dönüştü. Kafkasya’da anarşist fikirlerin yayılması 1905 yılında Kutaisi, […]

The post Azerbaycan’da Anarşizm – Mammad Azizov appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

20. yüzyılın başlarında Rusya’da halk ile iktidar arasında gerilimin artması çar hükümetinin daha baskıcı bir tutum takınmasına yol açıyordu. Polisin, askerin ve çarlık bürokrasisinin gücü arttırılırken daha önceden yerel yönetimlere tanınan ayrıcalıklar ve siyasal haklar geri alınıyordu.
1905-1907 tarihlerinde anarşizm Rusya gerçekliğinde teorik yönden pratik-siyasi bir harekete dönüştü. Kafkasya’da anarşist fikirlerin yayılması 1905 yılında Kutaisi, Groznı, Elisavetpol, Tiflis’te başladı. Fakat 1904’te ortaya çıkmış ve en gelişmiş anarşist hareketin merkezi Bakü’ydü.

OHAL’de Bakü

Ocak 1902’de Bakü’de “olağanüstü hal” ilan edildi. Polis yargı düzenini aşarak işçi hareketleri ve siyasal ajitasyonla uğraşabilme olanağı bulmuş oldu. Şubat 1905’de Bakü’de sıkıyönetim ilan edilerek geçici genel vali atandı. O yaz Bakü’nün “kuşatma altında” (na osadnom polozhenii) olduğu ilan edildi. Birinci Dünya savaşının başlamasına kadar çar her altı ayda bir Bakü’de olağanüstü halin sürdüğünü bildiren kararname yayımlıyordu, savaşın başlamasıyla birlikte Bakü’de sıkıyönetime dönüldü.

Anarşist düşüncenin Bakü’de ortaya çıkması ve bir harekete dönüşmesi tam da devletin en saldırgan döneminde gerçekleşti. 1906-1907 yıllarında, Bakü’deki anarşist örgütlerin sayısının belirli bilgilere göre 13 ila 40 arasında olduğu ve bu dönem Bakü’de anarşist geleneğin en militan çağı olarak biliniyor. Anarşizm saflarında 1906 yılı için Bakü’nün sadece “Balahanı” ve “Kara Şehir” ilçelerinde 2800 işçi-militan bulunuyordu. 1905’te ortaya çıkan en etkili örgütler, anarko-komünist gruplar şehir merkezinden “Anarşi” ve Bibi-Eybettan “Borba” (Mücadele) idi. Aynı dönemde Balahanı’da “Bunt” (İsyan) ve Kara Şehirde “Enternasyonal” kuruldu. İlginçtir ki, “Anarşi”nin oluşumunda Bakü’de bir fabrikadan sosyal-demokratlar ve anti-parlamentaristler de katılmıştı.
1 Temmuz 1906’da “Anarşi”den ayrılan bir grup “Krasnaya Sotnia” (Kızıl Yüzlük) isimli örgüt kurdu. “Krasnaya Sotnia”, “Anarşi”de bürokrasizmin var olduğunu belirtip kendilerinin daha “etkili” mücadele yöntemi uygulayacaklarını düşündüler.

Daha sonralarıysa, “Anarşist-bireyciler”, “Kara Karga”, “Anarşistler-Bombacılar”, “Kızıl Yıldız”, “Khlebovoltsı” (Ekmek ve Özgürlükçüler), “Terör”, “Toprak ve Özgürlük”, Azeri anarşist örgütü “Azad” ve diğer daha küçük anarşist örgütler ortaya çıktı.  Örgütlerde çoğunlukta olanlar Ruslar, Ermeniler, eski Gınçakistler, Taşnaklar, Yahudiler Azeriler, Gürcüler ve diğer Kafkasya halklarından insanlardı.

Anarşistlerin Taşnaksutyun ile Çatışması

Fabrika patronu olan Mantaşev – İ. Doluhanov’un anarşistlerce öldürülmesinden sonra “Anarşi”nin önde gelen isimlerinden ve aynı zamanda 1906’nın başlarında “Mücadele ve Anarşiye” başlıklı broşürde (A. Sevuni takma adıyla) yazan eski Gınçakist S. Kalaşyants 5 Eylül 1906’da taşnaklar tarafından katledildi. Ondan sonra örgüt faaliyetini F. Yatsenko, H. Zaharyants ve A. Ter-Sarkisov gibi isimlerle devam ettirdi. Yine aynı sene içerisinde “Krasnaya Sotnia”nın en bilinen isimlerinden V. Zeynts ve A. Stern ise hapisten kaçarken devlet tarafından katledildi.
Taşnaklar, parti üyelerinden intikamını almak maksadıyla S.Kalaşyants’ı öldürdüler. Bunun üzerine anarşistler “Taşnaksutyun” partisine savaş ilan etti, bunun sonucunda 1906-1907 yılları arasında 17 taşnak ve 11 anarşist işçi öldü. Başlangıçta savaş Taşnaklar ile doğrudan yapılıyorsa da, 1907’de Ermeni sanayicilerin anarşistlerle savaşmak ve de kendilerini korumaları amaçlı oluşturduğu “Yeşil Yüz” ile yapılıyordu. Aynı Ermeni sanayiciler hem “Yeşil Yüz”ün hem de Taşnak çetelerinin tasfiyesi iddiasıyla savaşın yürütüldüğünü söylüyordu.

1906’da kurulan, sadece Azerilerden oluşan “Azad”, Bakü’deki küçük anarşist örgütler arasında en büyüğü olarak biliniyordu. Ağa-Kerim ve Ağa-Sanguli kardeşlerin aktif çalışmalarıyla ün kazanan örgüt daha çok Bakü’deki Azeri şehir mafyası olan ve Teymur Aşurbeyov’un başını çektiği goçulara karşı savaş verdi. Her iki kardeş 1907 yılında tutuklandı. Bakü’deki anarşist faaliyetlerin bir istikameti de anarşizmin fikir babalarının düşüncelerini propaganda ve ajitasyon yollarıyla yaymak, broşür ve bildiri yayınlamaktı. Bunun için bir yayınevi de kurulmuştu. İtirazlar, bildiriler ve broşürler büyük anarşist örgütler “Borba” (“Valerian”, V. Gorbunov, D. Kulikov, K. Lubomudrov, G. Kostina ve R. Pişçik), “Anarşi” ve “Kızıl Yüzlük” (V. Seitz, M. Zayachenkov ve P. Studnev) tarafından yayınlanıyordu.

Sevastopol Toplantısı Olayı

Zaman zaman anarşistler tarafından farklı grupları bir örgütte birleştirmek ve ortak bir taktik ve hareket planı hazırlamak için genel toplantılar düzenleniyordu. Genellikle bu toplantılar bir kural olarak, ya katılımcıların kendi hatalarından dolayı, ya da polisin baskınlarının bir sonucu olarak dağılırdı. Ses getirmiş olaylardan biri, 11 Eylül 1906’da Bakü’de “Sevastopol” restoranında meydana gelmişti; burada farklı cephelerden anarşistler toplanmıştı. Restoran polis ve Tüfek Taburu askerleri tarafından ablukaya alınmıştı. Buyük çatışmalardan sonra 38 kişi gözaltına alındı ve polis komşu evlerin birinde yüklü miktarda silah ele geçirdi. Çok sayıda anarşist kaçtı, bazılarıysa şehir dışında gözaltına alındı. Bu olayda toplam 88 kişi tutuklandı. Kaçanların bir kısmı, yerel anarşistlerle birleştikleri Batum’a giderek, ünlü anarşist David Rostomaşvili (“Kara Datiko”) ile birlikte Batum anarko-komünistlerinin işçi sendikası “Enternasyonel”i örgütledi. “Enternasyonal”, “Ne Tanrı, Ne Efendi” sloganıyla “Yoldaş Devrimciler” başlığı altında bir bildiri yayımladı ve bu bildiri Transkafkasya anarko-komünistlerinin programları haline geldi ve Bakü’de de yaygın bir şekilde tartışma konusu oldu.

Bildiri, Rusya’da yaklaşmakta olan parlamentonun ve karanlık ve ihtiyaç içindeki halka yaranmak için hayırsever kılığına girecek olan, büyük sözlerle konuşan gelecek milletvekillerinin çaresiz olacakları ile ilgili uyarıyla başlıyordu. Fakat anarşistlerin yeri, devrimi aşağıdan hazırlayan halk kalabalığının içindedir. Bildiride “devletsiz komünizm bir amaç olarak, toplumsal devrim araç olarak!” – deniyordu.

“Ancak bu bakış açısıyla yaklaşarak, büyük bir özgürlük fikrini anlayabilir ve bugünün ekonomik ve politik köleliğine son verebilirsiniz … ancak eğer liberaller ve ya iktidarı elinde tutan başkaları, bize köleliği daha zarif ve ince yollarla sunarsa, bunu bir tarihi zorunluluk olarak görürüz ve anarşist hareketi genişleterek, devrimi bitmemiş, ölümsüz, kronik biçimini almış ilan ederiz…”
“Anarşi” ve “Krasnaya Sotnia”nın bildiri ve broşürleri hep ya M. Gorkinin “Yaşamın bilgeliği çılgınların cesurluğundadır” ya da Bakunin’in “Yıkıcı ruh yaratıcı ruhtur” kelimeleri ile başlıyordu ve burada anarşistlerin halkın kurtuluşu ve mutluluğu için verilen mücadelelerden bahsediliyordu.

“Krasnaya Sotnia”nın taktikleri, sonunda silahlı isyana yol açacak ajitasyon ve konuşmalardı. Katledilen A. Stern ve V. Seitz’in anısına ithaf edilen “Anarşi” bildirisi, düşen yoldaşların kahramanlıklarını anlatıyordu. Yoldaşların bizlere vasiyetleri “başlatılan büyük işe, devrimci anarşizmin parlak ideallerinin ezilen insanlar arasında yayılmasına devam edilmesi” ve “halkların kurtarıcılarının, mücadele biçimi ve anarşizm inancı ile uluslararası devrimci proletarya olacağı” düşünceleriydi.

Anarşistlerin eylemleri elbette ki, sadece yayınlar ve teorik tartışmalarla sınırlı değildi. “Kafkasya ve Merkür”-“Tsesareviç” adlı topluluklarının posta gemisinin sansasyonel soygunu, bilindiği gibi yalnızca bir grup sosyalist-devrimci’ye atfedildi. Bununla birlikte sonradan bulunan bazı belgelere göre, “Krasnaya Sotniadan” anarko-komünistler I.Mdinaradze, N. Beburaşvili, S. Topuria, G. Gobirakhaşvili de soyguna katılmıştı. Para daha çok örgütlerin ihtiyaçlarına ve işçilere yardım için paylaşılıyordu. Bu eylemlerden biri, 1906’da, katliamlardan sonra arda kalanlara yardım etmek için hükümet tarafından 16 milyon ruble tahsis edildiğinde gerçekleşti. Paranın dağılımı için Manganez endüstrisi anonim şirketleri görevlendirilmişti, onlarsa parayı vermeyi reddediyordu. Bu vesileyle, Manganez endüstrisindeki işçiler iki ay süren bir greve başladı. Grev süresince işçileri finansal açıdan da destekleyen “Anarşi” çok aktif rol oynadı. Bununla yetinmeyerek, fabrikanın İngiliz toplumu müdürü (hem de baş konsolostu) Urguhart’a ve ayrıca Mantaşev fabrikasının direktörü I. Doluhanov’a karşı suikast eylemi gerçekleştirerek cezalandırdılar. Bu, hissedarları işçilerin haklarını vermeye mecbur etti.

En çok sayıda doğrudan eylemi “Kızıl Yüz” örgütledi. 1906’dan 1908 yılına kadar onlar tarafından polis şefi Jgenti’nin asistanı, Zavgorodnı ve Kudryaşov’un bölge güvenlik görevlileri, polis ajanları Doljnikov ve Levin, polis memuru Prokopoviç, cezaevi korucusu Prokopenko, polis müdürü Rihter, polis memuru Pestov, Nobel şirket müdürü Eklund, Nobellerin fabrikasının mühendisi Tuasson, dedektif B.Raçkovski ve diğerleri öldürüldü. Bu eylemleri yapan ünlü anarşistler Abram Stern, Şişkin kardeşler, Poliakov, Şlimak, Ter-Galustov, Staroverov ve diğerleriydi.
1906 senesinde Bibi-Eybet Sanayi bölgesinin yöneticileri ve işçilere karşı zalim tavırlarıyla bilinen Urbanoviç ve Slavskiy, aynı zamanda provokatör Tavmisiants “Anarşi” ve “Borba”dan (Mücadele) anarko-komünistler tarafından öldürüldü.

Anarşist hareketin en çok önem verdiği şeyler arasında “ekonomik doğrudan eylemler” de vardı. Anarşistlerin sanayicileri, özellikle de petrol sanayicilerini işçilerin taleplerine uymaları için bombalamalar, yağ ve petrol tankerlerinin yakılması yolları ile dize getirdikleri birçok vaka var. 1906-1908 yılları boyunca polis defalarca anarşistlere ait silah depoları, patlayıcı madde imalatı için laboratuvar ve atölyeler bulmuştur. Ekonomik doğrudan eylemler ile “Anarşi”, “Anarşist-bombacılar”, “Anarşist-bireyciler” ün kazandılar.
Son yıllarda tutuklamalar, baskınlar, örgütler arası savaşlar anarşistleri çok zayıflattı. Anarşistlere göre, Bakü’de “sadece Marksizmin fanatikleri anarşist hareketi baltalamaya çalıştı”, fakat sadece Marksistler yapmıyordu bunu. Hükümet ve liberal basının tamamı, anarşistlere karşı makale ve tefsirle doluydu. Baskılar düzenleyen ve anarşist grupların tutuklanmasını sağlayan polis de durmadı. 1908 yılına kadar hapis ve sürgüne mahkum bırakılan anarşistler genellikle dışarı çıkamadı. 1908-1909’da Bakü’de meydana gelen tepkilerle bağlantılı olarak, tutuklamalar kitlesel bir nitelik kazandı. Sadece Mart 1908’de “Kızıl Yüz”ün 50 üyesi tutuklandı ve hepsi Sibirya’da sürgüne mahkum edildi. “Krasnaya Sotnia” üyelerinin tutuklanması 1909’da da devam ediyordu. D. Veselov ve E. Rudenko’nun evinde bombalar, patlayıcılar, matbaanın parçaları ve anarşist edebiyat bulunmuştu.

1908-1909 kitlesel baskınlarından sonra anarşistler yüzyılın sonuna kadar toparlanamadı.


Gınçakist: Sosyal Demokrat Hınçak Partisi üyeleri

Goçular: Bakü’nün kabadıyları, dönemin mafyası.
Taşnaksutyun: Ermenice’de Federasyon anlamına gelir. Ermeni Devrimci Federasyonu örgütünün kısaltmasıdır.


Mammad Azizov

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Azerbaycan’da Anarşizm – Mammad Azizov appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/15/azerbaycanda-anarsizm-mammad-azizov/feed/ 0
Kitap Tanıtımı: Anarşist Portreler https://meydan1.org/2012/11/09/kitap-tanitimi-anarsist-portreler-2/ https://meydan1.org/2012/11/09/kitap-tanitimi-anarsist-portreler-2/#respond Fri, 09 Nov 2012 11:29:18 +0000 https://test.meydan.org/2012/11/09/kitap-tanitimi-anarsist-portreler-2/ Son zamanlarda basılan anarşizmle ilgili kitaplardan biri olan “Anarşist Portreler”, ilk olarak 1991 yılında Sarmal Yayınevi tarafından iki cilt halinde basılmıştır. 2012 yılında Agora Kitaplığı’nın tek ciltte toplayarak bastığı kitabı, “Rus Devriminde Anarşistler” kitabının yazarı olarak da tanıdığımız Paul Avrich yazmış. Kronstadt, Sacco ve Vanzetti, Haymarket olayı gibi birçok konu üzerine kitaplar kaleme alan Avrich, […]

The post Kitap Tanıtımı: Anarşist Portreler appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Son zamanlarda basılan anarşizmle ilgili kitaplardan biri olan “Anarşist Portreler”, ilk olarak 1991 yılında Sarmal Yayınevi tarafından iki cilt halinde basılmıştır. 2012 yılında Agora Kitaplığı’nın tek ciltte toplayarak bastığı kitabı, “Rus Devriminde Anarşistler” kitabının yazarı olarak da tanıdığımız Paul Avrich yazmış. Kronstadt, Sacco ve Vanzetti, Haymarket olayı gibi birçok konu üzerine kitaplar kaleme alan Avrich, bu kitabında, anarşizmin bilinen isimlerinin yanı sıra anarşist tarihte adı çok fazla duyulmamış anarşistlerin hayat hikayelerini, düşüncelerini ve faaliyetlerini ele alıyor.

Hayatı boyunca verdiği anarşist mücadeleyle tüm Avrupa’ya nam salmış, teorisi kadar pratikleriyle de ünlenmiş Bakunin’den, anarşist hareketin şekillenmesinde belirleyici rol oynamış Kropotkin’e, Ukrayna köylü hareketiyle, devletin giremediği topraklarda özyönetim deneyimleri yaşayan Mahno’dan, yazdığı yazılarla idamlık olup yaptığı propogandalarla binlerce insanı etkileyen Mahno’nun yoldaşı Volin’e, işlemedikleri bir cinayetin suçuyla sadece anarşist oldukları için idam edilen İtalyan anarşistler Sacco ve Vanzetti’den, Meksikalıları “Toprak ve Özgürlük” bayrağı altında toplayan, devrimin taşıyıcılarından olan Ricardo Flores Magon’a… dünyanın farklı yerlerinden anarşizm için mücadele etmiş birçok anarşisti tanıtan bu kitap tarihi anlamak adına önemli bir kaynak oluşturuyor. Ayrıca kitap isimleri diğerlerine nazaran daha az duyulmuş olan, Kronstadt’lı cesur denizci Jelezniyakov’u, Mollie Steirmer’i, Paris Komünü’nden Gustav Landauer’i ve Brezilyalı anarşistleri de tanımamızı sağlıyor.

Avrich, kitapta geçmişteki olayları ve düşünceleri anlatırken, bunların günümüzde de ne kadar geçerli olduğunu, kitabın farklı bölümlerinde bize gösteriyor. İlk bölümün sonunda, Bakunin’in “bilimin egemenliğine karşı hayatın başkaldırısını” koyarak, bilimin hayatın bilgisi üzerine kurduğu egemenliği hakkında duyduğu kaygının, bugün nükleer ve biyolojik silahların gölgesinde yaşadığımızı düşünürsek, ne kadar yerinde olduğunu görürüz. Sadece bu teze bakılarak bile, tıpkı anarşist tarihçi Max Nettlau’nun dediği gibi Bakunin’in fikirleri “hala tazedir ve ebediyen yaşayacaktır.”

Kitabın Amerika’da idam edilen iki İtalyan anarşisti anlattığı Sacco ve Vanzetti ile ilgili bölümünde ise; Sacco ve Vanzetti’nin siyasal çalışmalarını hapishanede bile sürdürerek, son nefeslerine kadar kararlı birer anarşist olarak kaldıklarını belirten Avrich, tıpkı Sacco ve Vanzetti gibi özgürlüğün fethedilmesinin amansız bir mücadeleyi gerektirdiğini düşünen Malatesta’nın şu sözleriyle bölümü bitiriyor: “Önemli olan bugün, yarın ya da on asır içinde anarşizme ulaşıp ulaşılmaması değil, bugün, yarın ve daima anarşizme doğru yürümemiz.”

Yazar bir diğer bölümde ise, anarşist tarihte adı pek fazla duyulmamış olan, Kronstadt’ta devlet otoritesine karşı çıkan denizcilerden biri olan Jelezniyakov’dan bahsediyor. Özellikle Rusya’da anarşist harekette çok belirgin bir karakter olan Jelezniyakov’un, kendini mücadeleye nasıl adadığını, yoldaşı Volin’e söylediği şu sözler açıklamaya yetiyor: ”Başıma ne gelirse gelsin ve benim hakkımda ne söylerse söylesinler, bir anarşist olduğumu, bir anarşist olarak savaştığımı ve yazgım nasıl biterse bitsin bir anarşist olarak öleceğimi iyi bilmelisin.”

Geçmişten bugüne anarşizm; dünyanın çok farklı noktalarında yükselmiş ve her yerde adaletsizliğe, zorbalığa, tahakküme boyun eğmeyerek bugünlere kadar bizlere değerli bir miras bırakmıştır. Anarşist Portreler isimli kitap bu mirası anlayabilmemiz adına başvurulacak önemli bir kaynaktır.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 5. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kitap Tanıtımı: Anarşist Portreler appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2012/11/09/kitap-tanitimi-anarsist-portreler-2/feed/ 0