Tunus – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 23 Mar 2018 12:09:12 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Tunus’ta Öğretmenler Emeklilik Yaşının Düşmesi İçin Eylemde https://meydan1.org/2018/03/23/tunusta-ogretmenler-emeklilik-yasinin-dusmesi-icin-eylemde/ https://meydan1.org/2018/03/23/tunusta-ogretmenler-emeklilik-yasinin-dusmesi-icin-eylemde/#respond Fri, 23 Mar 2018 12:09:12 +0000 https://seninmedyan.org/?p=33200    Tunus’un başkentindeki Eğitim Bakanlığı binası önünde toplanan lise öğretmenleri, emekliliğe ayrılma yaşının düşürülmesini istedi. Öğretmen sendikalarının da destek verdiği eylemde taleplerinin kabul edilmemesi durumunda 28 Mart’ta genel greve gidileceği açıklandı. İlk ve ortaöğretim seviyesinde 6 bin 70 devlet okuluna sahip Tunus’ta toplam 142 bin 260 öğretmen görev yapıyor.

The post Tunus’ta Öğretmenler Emeklilik Yaşının Düşmesi İçin Eylemde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

 Tunus’un başkentindeki Eğitim Bakanlığı binası önünde toplanan lise öğretmenleri, emekliliğe ayrılma yaşının düşürülmesini istedi. Öğretmen sendikalarının da destek verdiği eylemde taleplerinin kabul edilmemesi durumunda 28 Mart’ta genel greve gidileceği açıklandı.

İlk ve ortaöğretim seviyesinde 6 bin 70 devlet okuluna sahip Tunus’ta toplam 142 bin 260 öğretmen görev yapıyor.

The post Tunus’ta Öğretmenler Emeklilik Yaşının Düşmesi İçin Eylemde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/23/tunusta-ogretmenler-emeklilik-yasinin-dusmesi-icin-eylemde/feed/ 0
Tunus’ta Olağanüstü Hal Bir Ay Daha Uzatıldı https://meydan1.org/2018/02/10/tunusta-olaganustu-hal-bir-ay-daha-uzatildi/ https://meydan1.org/2018/02/10/tunusta-olaganustu-hal-bir-ay-daha-uzatildi/#respond Sat, 10 Feb 2018 09:08:20 +0000 https://seninmedyan.org/?p=28695 Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Sibsi’nin, Başbakan Yusuf Şahid ve Meclis Başkanı Muhammed Nasır ile istişareleri sonucunda ülke genelinde geçerli olmak üzere olağanüstü halin bir ay uzatılması kararı aldığı belirtildi. NTunus’ta Kasım 2015’ten bu yana devam eden olağanüstü hal son olarak geçen kasım ayında üç aylığına uzatılmıştı. Başkent Tunus’un Muhammed Hamis Caddesi’nde 24 Kasım 2015’te […]

The post Tunus’ta Olağanüstü Hal Bir Ay Daha Uzatıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Sibsi’nin, Başbakan Yusuf Şahid ve Meclis Başkanı Muhammed Nasır ile istişareleri sonucunda ülke genelinde geçerli olmak üzere olağanüstü halin bir ay uzatılması kararı aldığı belirtildi. NTunus’ta Kasım 2015’ten bu yana devam eden olağanüstü hal son olarak geçen kasım ayında üç aylığına uzatılmıştı.

Başkent Tunus’un Muhammed Hamis Caddesi’nde 24 Kasım 2015’te Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nı hedef alan bombalamanın ardından  ilan edilen bir aylık olağanüstü hal, sonraki süreçte birçok kez uzatılmıştı. Olağanüstü hal uygulaması, İçişleri Bakanlığı ve güvenlik birimlerine, toplantıların yasaklanması, sokağa çıkma yasağı ilan etme, mahkeme izni olmaksızın arama emri, basını denetleme gibi olağanüstü yetkiler veriyor.

The post Tunus’ta Olağanüstü Hal Bir Ay Daha Uzatıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/10/tunusta-olaganustu-hal-bir-ay-daha-uzatildi/feed/ 0
Tunus ve Sudan’da “İkinci Ekmek İntifadası” mı? https://meydan1.org/2018/01/15/tunus-sudanda-ikinci-ekmek-intifadasi-mi/ https://meydan1.org/2018/01/15/tunus-sudanda-ikinci-ekmek-intifadasi-mi/#respond Mon, 15 Jan 2018 15:09:28 +0000 https://seninmedyan.org/?p=26391 Tunus ve Sudan’da hayat pahalılığına karşı eylemler devam ediyor. Eylemlerde şimdiye dek Tunus’ta, kolluk güçlerinin saldırılarında 1 kişi yaşamını yitirirken, 200’den fazla eylemci gözaltına alındı. Eylemler karşısında iktidardaki, seküler Nida Tunus- muhafazakar An Nahda koalisyonu bazı tavizler vererek, dar gelirli aileler için ayrılan bütçeyi 70 milyon dolar artıracaklarını ve  ücretsiz sağlık hizmeti verileceğini duyurdu. Buna karşın […]

The post Tunus ve Sudan’da “İkinci Ekmek İntifadası” mı? appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Tunus ve Sudan’da hayat pahalılığına karşı eylemler devam ediyor. Eylemlerde şimdiye dek Tunus’ta, kolluk güçlerinin saldırılarında 1 kişi yaşamını yitirirken, 200’den fazla eylemci gözaltına alındı. Eylemler karşısında iktidardaki, seküler Nida Tunus- muhafazakar An Nahda koalisyonu bazı tavizler vererek, dar gelirli aileler için ayrılan bütçeyi 70 milyon dolar artıracaklarını ve  ücretsiz sağlık hizmeti verileceğini duyurdu. Buna karşın eylemciler sokakları terk etmiyor. “Yoksulluk ve açlığa” karşı sloganlar atan, aralarında iktidardaki, Müslüman Kardeşler bağlantılı An Nahda yanlılarının da bulunduğu eylemciler, “hırsız” olarak nitelendirdiği iktidara karşı geri adım atmamakta kararlı. Dün, Zeynel Abidin bin Ali’nin  23 yıllık iktidarının, yapılan eylemler karşısında devrilişinin yıl dönümüydü. 2011’de eylemlerin başladığı Habib Burgiba Meydanı’nda bir araya gelen eylemciler,  yedi yıl önceki “İş, Özgürlük, Onur” sloganını tekrar attı. Tunus’taki eylemler 7 Ocak’ta açıklanan 2018 bütçesinde katma değer vergilerinin artışı ve kemer sıkma politikalarının hayata geçirileceğinin açıklanmasının üzerine başlamıştı.

Sudan’da da ekmek fiyatının iki katına çıkarılması üzerine başlayan sokak eylemleri yayılıyor. 5 Ocak günü açıklanan zamlar sonrası, sokaklarda araba lastikleri yakılarak barikatlar kuruldu. Hartum, Gezira, Senmar, Nyla, El-Geneyna kentlerindeki eylemlerde yaşanan polis saldırılarında da bir lise öğrencisi katledildi. Sudan’da 2016 sonlarında, devlet tarafından benzin, ilaç ve şekere yapılan zamlar sorası grev ve eylemler yapılmış, 2013’te de yine benzer nedenlerle yapılan eylemlere kolluk güçlerinin saldırılarında en az 200 eylemci katledilmişti.

Tunus ve Sudan’daki eylemler, bu bölgelere yakın bir coğrafyada,  Mısır’da yapılan ve Ekmek intifadası adı verilen sokak eylemlerini akla getirdi. Mısır’ın toplumsal mücadele tarihinde önemli bir yeri olan “Ekmek İntifadası” eylemlerinde 18-19 Ocak 1977’de, Dünya Bankası ve IMF yaptırımları nedeniyle yine temel gıdalara yapılan zamlar sonrası Mısır’da yüz binlerce ezilen sokaklara çıkmış, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın emriyle ordu güçleri eylemcilere saldırmıştı. Mısır’daki “Ekmek İntifadası” 79 kişinin katledilmesi, en az 1000 kişinin tutuklanmasına rağmen devlete geri adım attırmış ve zamlar geri alınmak zorunda kalmıştı.

The post Tunus ve Sudan’da “İkinci Ekmek İntifadası” mı? appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/15/tunus-sudanda-ikinci-ekmek-intifadasi-mi/feed/ 0
“Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/ https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/#respond Tue, 03 Nov 2015 18:31:40 +0000 https://test.meydan.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/ Ortadoğu, yıllardır devletlerin siyasi ve ekonomik açıdan çıkarlarını koruyup hakimiyetlerini güçlendirmek için savaştıkları bir coğrafya. Barındırdığı enerji potansiyeli ve jeopolitik konumu nedeniyle her dönem devletlerin ilgisine “mazhar olan” Ortadoğu’da sıklıkla değişen dengelerle birlikte, çok bilinmeyenli denklemler oluşabiliyor. Devletlerin enerji politikalarından askeri ve siyasi stratejik üstünlük hesaplarına, yerel güçlerin bölgede yürüttükleri politikalara kadar pek çok farklı […]

The post “Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi - Ortadoğu'da Devletler Rant  Halklar Özgürlük İstiyor - İlyas Seyrek

Ortadoğu, yıllardır devletlerin siyasi ve ekonomik açıdan çıkarlarını koruyup hakimiyetlerini güçlendirmek için savaştıkları bir coğrafya. Barındırdığı enerji potansiyeli ve jeopolitik konumu nedeniyle her dönem devletlerin ilgisine “mazhar olan” Ortadoğu’da sıklıkla değişen dengelerle birlikte, çok bilinmeyenli denklemler oluşabiliyor.

Devletlerin enerji politikalarından askeri ve siyasi stratejik üstünlük hesaplarına, yerel güçlerin bölgede yürüttükleri politikalara kadar pek çok farklı faktörün etken olduğu Ortadoğu siyaseti, yine çetin ve çetrefilli bir süreçten geçiyorsa da, bu kez var olan etkenlerin hepsi bölge üzerinde etkili olmak isteyen devletlerin hamlelerini büyük oranda değiştiriyor.

Politikalar Değişiyor

Petrol ve doğalgaz gibi enerjiler ekseninde oluşan ekonomik politikalar; Başur Kürdistan, Suriye, Irak, İran gibi yerel enerji sahiplerinin uluslararası güçlerle oluşturacağı siyasetle doğrudan ilişkili. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz gibi enerjilerin paylaşımı ve ticareti için Ortadoğu coğrafyasına verilen önem artıyor.

Ekonomik üstünlüğün yanı sıra Ortadoğu siyaseti üzerinde kurulmak istenen askeri ve politik hakimiyet, küresel güçlerin birbirine üstünlük yarışında önemli bir alanı oluşturuyor.

Devletlerin bu bölgede çıkarları uğruna yarattıkları veya destekledikleri çatışma ortamı, şimdilerde aynı bölgede kendi politikalarına zarar veriyor. Bu noktada 2011’den bu yana Suriye’de başlayan savaşta muhalif gruplara destek veren başta ABD olmak üzere AB ve müttefikleri, gerek gönderdikleri silahların cihatçı örgütlerin eline geçmesi, gerekse Esad’a karşı savaşan örgütlerin başarısızlığı nedeniyle politikalarında değişikliğe gitmek zorunda kaldı.

ABD ve müttefiklerinin Esad’a karşı savaşta başarısızlığa uğraması, Batı ile girişilen siyasi ve ekonomik üstünlük mücadelesi kapsamında Rusya için büyük bir fırsat oluşturdu. Rusya da Suriye Devleti’nin “davetiyle” bir meşruluk kazandığı iddiasıyla bölgede askeri güçleri ve silahlarıyla varlık göstermeye başladı.

Tüm bu gelişmeler, IŞİD’e karşı savaş ve PYD ile zorunlu olarak yakınlaşma durumu devletlerin yeni Ortadoğu denkleminde yürüteceği politikaları ortaya koydu. Bölge üzerindeki politikalarında adeta iflas eden devletler, oluşan yeni dengelerle birlikte politikalarını değiştiriyor.

Ortadoğu’daki Aktörler ve Hamleleri

Ortadoğu’daki siyasete, coğrafi yakınlığının bulunmasının yanı sıra, tarihsel bağlama vurgu yaparak kendisini bölgenin hamisi ilan etmesiyle aktif olarak dahil olan TC, yeni süreçte politikalarını değiştirmek zorunda kalan devletlerden biri.

TC 2011’de Suriye’de başlayan savaşla birlikte bölgede giriştiği aktif role rağmen, gelişen durumlardaki öngörüsüzlüğüyle oyun dışı kaldı. 2010 Aralık ayında Tunus’ta başlayarak Libya ve Mısır’ı içine alan ve Suriye’ye dayanan bir “hilal” çizen Arap isyanlarında ise “İhvancılık” üzerinden bölgenin “büyük abisi” olmaya soyundu. Ancak 2013 Temmuzunda Mısır’da gerçekleşen darbe ile İhvancıların iktidardan düşürülmesi, dahası bu darbeyi ABD, Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteklemesi ile bu politikanın iflas belirtileri de ortaya çıkmaya başladı. Mısır başta olmak üzere çevre ülkelerde “illegal” konuma düşen İhvancılar ise, Suriye’deki savaşa selefi örgütler saflarında cihatçı olarak katıldı. Böylece TC’nin Suriye’de İhvancılığa desteği, bölgede zamanla belirginleşen ve küresel devletlerin destek vermeye çekindiği selefi-cihatçı örgütlere desteğe dönüştü.

İç siyasette ise özellikle 7 Haziran sonrası Kürtlere yönelik başlattığı savaşı Rojava’da PYD-YPG üzerinden dış siyasette de uygulaması, kendisini büyük bir yalnızlığa itti. Ayrıca Esad’a karşı savaşan muhalif gruplara verdiği koşulsuz destek, IŞİD’le olan ilişkisi ve kuşkusuz bu nedenlerden dolayı IŞİD’e karşı politikasını isteksizce değiştirmesi, onu Ortadoğu’da istenmeyen aktör durumuna getirdi. TC Cumhurbaşkanı da şüphesiz TC’nin yaşadığı yalnızlığın farkında olacak ki, bu durumu kurtarma çabası olarak Moskova dönüşü “Esed’li geçiş gibi bir şey olabilir” cümlesini kurma zorunluluğunda kaldı.

Ortadoğu’ya yönelik politikalarıyla bölgede varlığını ağırlıklı olarak hissettiren ABD; Suriye’de desteklediği “ılımlı” muhalif grupların başarısızlığı, bu grupların cihatçı Selefi örgütlerle ilişkisi, yine Esad’a karşı TC ile birlikte oluşturulan “eğit-donat”ın başarısızlığı ile bu gruplara verilen silahların El-Kaide bağlantılı An-Nusra’nın eline geçmesi nedenleriyle bölgedeki siyasi ağırlığını korumak için politikalarını değiştirmek zorunda kaldı. Bu zorunlulukla birlikte ABD, bölgede aktif olarak IŞİD’le mücadele eden ve bu nedenle bir denge unsuru olan YPG’yi destekleme hamlesini yaptı. Bununla beraber, Rakka ve Cerablus’un IŞİD’den geri alınması için askeri ve politik adımlar atmaya başladı. Eylül ayı sonlarında çoğunluğu YPG’lilerden ve Arap aşiretlerinden oluşan, IŞİD’e karşı birlikte savaşan askeri güce silah yardımında bulundu. Yine bu askeri güçlere cephe gerisi-lojistik yardımı sağlayacak olan Başur Kürdistanı’ndaki Barzani yönetimi ise bu desteği kuşkusuz iç siyasette yaşadığı ekonomik ve siyasi krizlerin üstesinden gelebilmek için sağlıyordu.

ABD’nin bölgede başarısız olan politikalarının ardından Rusya, ekonomik ve siyasi çıkarları ve de ABD’ye üstünlük kurma amaçlarıyla bölgeye yönelik bir atağa geçti. Spesifik olarak ise Suriye’de var olan, içlerinde Çeçenlerin de bulunduğu cihatçı örgütlerden duyduğu rahatsızlık ve Suriye’deki çıkarları doğrultusunda bölgeye askeri güçlerini sevk etti, cihatçı örgütleri ve IŞİD mevzilerini bombalamaya başladı. Bu bombalamalar sırasında Rus uçaklarının TC hava sahasını ihlal etmesi; TC devletinin dönemsel ve bölgesel koşulları ve Rusya’ya olan enerji bağımlılığı düşünüldüğünde iki devlet arasında şimdilik büyük bir kriz oluşturmadı. Rusya’nın coğrafyadaki bir diğer önemli hamlesi ise, ABD’nin, İncirlik Üssü üzerinden bölgeyi kontrol etmesine karşı olarak Suriye’de Lazkiye’de bir hava üssü oluşturmasıydı. Ayrıca, ABD’nin yeni oluşan dengeler gereği YPG’yi desteklemesiyle ilgili olarak Rusya da YPG’nin bölgedeki mücadelesine destek sunacağını açıkladı.

ABD’nin bölgede varlığını sürdürmedeki en önemli nedenlerinden, Rusya’nın da önem atfettiği IŞİD’e karşı savaş ve YPG’ye bu noktada sunulan destek bu iki devletin bölgede görünürdeki varlık nedeni olarak ortaya çıkıyor. Fakat Rusya’nın bölgede ABD tarafından desteklenen “ılımlı” muhalif gruplar dahil olmak üzere Esad karşıtı bütün gruplara yaptığı hava saldırıları; “ılımlı” muhalifleri destekleyen ABD, TC ve bazı batılı devletlerce kınandı.

ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin bölgede giriştiği çıkar savaşları kuşkusuz iki devletle sınırlı değil. Yapılan nükleer anlaşmayla Batı ile buzları eriten İran, bölgede güçlü bir statü kazanabilmek amacıyla aktif bir rol üstlenme adına IŞİD’e karşı Hizbullah’a desteğini arttırıyor. Uluslararası siyasetin yapıldığı bir alana dönüşen Ortadoğu’da aynı siyasi ve ekonomik amaçlarla Çin göndereceğini vaad ettiği savaş gemileriyle, Suudi Arabistan da cihatçı örgütlere sunduğu yardımla aktif rol oynamaya çalışıyor. Ayrıca “Arap Baharı” ve darbe sonrası iç ve dış siyasetinde tekrar tekrar değişimler yaşayan Mısır da iç siyasetinde ve bölgede iyileşme ve güçlenme arayışında. Bu nedenle Ortadoğu’da meydana gelen yeni gelişmeler ve bu gelişmeler doğrultusunda oluşturulan yeni politikalarla yakından ilişkili olarak Fransa’dan 5,2 milyar avro tutarında 24 savaş uçağı ve bir fırkateyn alımı için anlaşma yaptı. Fransa, Mısır’ın dışında Kuveyt ile 1,5 milyar avroluk, Katar’la ise 6,3 milyar avroluk silah anlaşması yapmıştı.

Gözardı Edilemez Bir Denge Unsuru Olarak YPG

Bölgeye çıkar ve hakimiyet kurma amaçlarıyla müdahil olan tüm bu devletlerin haricinde, ancak bu devletlerin göz önünde bulundurma durumunda kaldığı, en önemli dinamik ise kuşkusuz yıllardır devletsiz özgür bir yaşamı kurma amacıyla mücadele veren Kürt halkının özgürlük mücadelesidir.

YPG, IŞİD’e karşı verdiği özgürlük ve yaşam mücadelesinde kazandığı zaferlerle bölgeye gelen küresel devletlere kendisini siyasi bir özne olarak kabul ettirdi. Ayrıca bölgede IŞİD’e karşı savaşan Arap gruplarıyla oluşturulan “Demokratik Suriye Güçleri” adlı birlikle beraber IŞİD’in elinde bulunan Rakka ve Cerablus’un alınması için ortak bir harekata hazırlanılıyor. Bu nedenlerle de devletler Ortadoğu’da var olan siyasette güçlü olabilmek için YPG ile ilişkileri iyi tutmak, stratejik anlamda birbirlerine karşı önemli bir koz oluşturmak istiyor.

Devletler siyasi ve ekonomik kazanç doğrultusunda Ortadoğu’da hamleler yapıp yaşamı tehdit eden politikalar üretseler de, halklar tüm bu politikalara karşı direniyor. Bölgede ve tüm coğrafyalardaki ezilen halklar, Rojava ve Filistin’de olduğu gibi kararlılıkla, özgürlük ve yaşam için mücadele ederek direnişi sürdürecektir.

İlyas Seyrek

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Ortadoğu’da Devletler Rant Halklar Özgürlük İstiyor” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/11/03/ortadoguda-devletler-rant-halklar-ozgurluk-istiyor-ilyas-seyrek/feed/ 0
“Göçmenlere Yollar Uzun Yaşamlar Kısa” – Sarp Can Bilgili https://meydan1.org/2015/09/04/gocmenlere-yollar-uzun-yasamlar-kisa-sarp-can-bilgili/ https://meydan1.org/2015/09/04/gocmenlere-yollar-uzun-yasamlar-kisa-sarp-can-bilgili/#respond Fri, 04 Sep 2015 16:03:28 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/04/gocmenlere-yollar-uzun-yasamlar-kisa-sarp-can-bilgili/ Doğu Akdeniz’den Manş Tüneline Şavaştan Kaçan Göçmenler Suriye’deki savaş, bölgede yaşayan halkları katlederken, katliamlardan kaçabilenler ise yine bir ölüm-kalım mücadelesine giriyorlar. BM verilerine göre, yaşadığı yerleri zorunlu olarak terk edenlerin 7.6 milyon kadarı Suriye sınırları içinde, 1.6 milyonu TC’de, 1.2 milyonu Lübnan’da, 1 milyonu ise Irak ve Ürdün’de bulunuyor. Yarısından fazlası çocuk yaşta olan göçmenler, […]

The post “Göçmenlere Yollar Uzun Yaşamlar Kısa” – Sarp Can Bilgili appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Göçmenlere Yollar Uzun Yaşamlar Kısa


Doğu Akdeniz’den Manş Tüneline Şavaştan Kaçan Göçmenler

Meydan Gazetesi-manştunnel

Suriye’deki savaş, bölgede yaşayan halkları katlederken, katliamlardan kaçabilenler ise yine bir ölüm-kalım mücadelesine giriyorlar. BM verilerine göre, yaşadığı yerleri zorunlu olarak terk edenlerin 7.6 milyon kadarı Suriye sınırları içinde, 1.6 milyonu TC’de, 1.2 milyonu Lübnan’da, 1 milyonu ise Irak ve Ürdün’de bulunuyor. Yarısından fazlası çocuk yaşta olan göçmenler, mülteci kampları ya da çadır kentler gibi dikenli tellerle çevrili bölgelerde ya da sokaklar ve parklarda kalırken yeteriz gıda, susuzluk ve salgın hastalık riskleriyle karşı karşıyalar. Suriye, Irak, Afganistan ve Libya gibi savaş bölgelerinden gittikçe artan sayıda insan ise Avrupa ülkelerine gitmeye çalışıyor.

Sadece Ağustos ayı içerisinde AB sınırlarını geçen 100 binden fazla göçmen var. 2015’in ilk 7 ayında sınırı geçen göçmenlerin sayısı 340 bine, önceki yılın aynı dönemdeki sayının 3 katına ulaşmış. Göçmenlerin yolculuğu, birbirleri arasında pasaport kontrolleri az olan hatta çeşitli yerlerde kontrol olmayan Schengen ülkeleri sınırlarına varana kadar oldukça zorlu geçiyor. Bazen denizden botlarla, bazen kamyonların içinde aşılan sınırlarda 2015’in başından beri yaşamları yitiren göçmenlerin sayısı ise 2500’ü geçiyor.

 

 

Fransa-İngiltere

Meydan Gazetesi-ingilteretır1

Kıta Avrupasından İngiltere’ye kara yoluyla geçişi sağlayan tek tünel, Manş Denizi’nin altından geçer. Manş tünelinin girişi olan Calais Sınır Kapısı’nın yakınında ise göçmenlerin kendi kampları bulunuyor. Göçmenler gece saatlerinde yollarda bekleyen kamyonların arka dorsesine ya da altına saklanarak, yoğun kontrollere rağmen İngiltere’ye geçiyorlar. Bir gecede yaklaşık 150 kişinin İngiltere’ye geçtiği sınırda yılın başından beri 18 bin göçmen gözaltına alınmış.

 

Libya-İtalya ve Malta

Meydan Gazetesi-malta

Birçok göçmen, önce Tunus ve Mısır üzerinden Libya’ya, oradan da deniz yoluyla İtalya ve Malta’ya geçmeye çalışıyor. Göçmenler, insan kaçakçılarının pusulası bozuk, yakıtı yetersiz tekneleriyle Akdeniz’i geçmek zorunda. Her gün yüzlerce göçmenin denize açıldığı bu kıyılardan, batan mülteci botlarının, kıyıya vuran cansız bedenlerin haberleri geliyor.

Güvertede yolculuk etmeye parası yetmeyenler kargo bölümüne kapatılıyor ve tekne battığı durumda bu bölmelerden çıkamadıkları için yaşama şansları kalmıyor. Batan gemilerden kurtulanlar ise Libya sahil güvenliği tarafından denizden alınıp “yasa dışı göçmenlerin” toplama kampına götürülüyor.

 

 

Sırbistan-Bosna Hersek-Hırvatistan-Slovenya-Avusturya

Meydan Gazetesi- austria

Göçmenlerin, başka bir Schengen sınır kapısı olan Avusturya’ya geçişleri ise genelde yük kamyonlarının içinde oluyor. Birçok göçmen, kişi başı 1250 avro gibi para karşılığında, yük kamyonlarının içinde balık istifi halinde, havasızlıktan boğulma tehlikesi altında bu sınırdan geçebiliyor. Ağustos ayının son haftasında, 70 göçmen bir tavuk kamyonunun içinde yaşamlarını yitirdi.

 

Yunanistan-Makedonya-Sırbistan-Macaristan

Meydan Gazetesi- balkan

Makedonya’nın Yunanistan sınır kapısında, gümrük polisi toplu çıkış yapmak isteyen binlerce göçmene biber gazı ve ses bombalarıyla saldırdı. Bu olayın ardından yüzlerce asker sınır kapısına getirildi.

Sırbistan içinden kara ve demir yollarında araçla ya da yaya olarak geçen göçmenler, Macaristan sınırına ulaşmaya çalışıyorlar. Macaristan, Schengen blokuna dahil olduğu için bu sınırı geçmek, göçmenler için hayati önem taşıyor.

Macaristan devleti ise Sırbistan sınırından kaçak giren göçmenleri engellemek için 175 km’lik sınır boyunca “sınır avcılığı” yapacak binlerce polisi sınıra yığmayı ve 4m yüksekliğinde dikenli tel örmeyi planlıyor.

 

 

   Türkiye-Adalar Üzerinden Yunanistan

Meydan Gazetesi- kos-adasi-polis2

Suriye’den gelen ve BM kamplarında kalmak istemeyen göçmenler öncelikle Türkiye üzerinden deniz yoluyla Yunanistan adalarına, oradan da kuzeye gidiyorlar.

Ege Denizi’ni botlarla aşabilmek için kaçakçılara yüklü miktarda para vermek zorunda olan göçmenler, kaptansız botlarda denizle boğuşurken “korsanların” saldırısı ile da karşılaşabiliyor. Ancak bu saldırıların bazılarını, devletle işbirliği içindeki faşistlerin yaptığı konusunda ciddi şüpheler var. Geçen aylarda içinde iskelet maskeli 4 korsan tarafından silahlı saldırıya uğrayan göçmen botu kurşunlanarak batırılmıştı. Batırılan bottaki göçmenlerin paraları alınıp yanlarındaki tüm eşyalar ve pasaportlar denize atıldı. Geçtiğimiz günlerde ise batma tehlikesi geçiren bottaki görgü tanığı, yardıma gelen Yunanistan Sahil Güvenlik gemisinde iskelet maskeli bir adam gördüğünü belirtti.

Denizi aşabilen göçmenler Midilli, Sakız ve Kos adalarında önce turistlerin şaşkın bakışlarıyla, sonra da polis saldırıları ve kalabalıktan sıkışmaların yaşandığı mülteci kamplarıyla karşılanıyorlar. Kos Adası’nda kalabalıklaşan göçmenlere karşı devlet dört çevik kuvvet timi gönderdi. Göçmen kağıtlarını vermek üzere adadaki stadyuma getirtilen göçmenler, orada su, yemek ve tuvalet olmadan 20 saat bekletildikten sonra polis saldırısına uğradılar. Polis saldırısında birçok göçmen yaralandı.

Sarp Can Bilgili

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Göçmenlere Yollar Uzun Yaşamlar Kısa” – Sarp Can Bilgili appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/04/gocmenlere-yollar-uzun-yasamlar-kisa-sarp-can-bilgili/feed/ 0
Tunuslu Kadınlar Sokakta https://meydan1.org/2012/09/30/tunuslu-kadinlar-sokakta/ https://meydan1.org/2012/09/30/tunuslu-kadinlar-sokakta/#respond Sun, 30 Sep 2012 11:19:12 +0000 https://test.meydan.org/2012/09/30/tunuslu-kadinlar-sokakta/ Tunus’ta Bin Ali rejimi devrildikten sonra yapılan serbest seçimlerle iktidara gelen Ennahda Partisi tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağında, “Kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıdır”ifa-desi ile kadınlar bir kez daha sokaklara döküldü. Aslında, Tunus’ta diktatörlük yıkıldığından beri kadınlar İslami bir partinin iktidara gelmesiyle haklarının ellerinden alınacağını ifade ederek sık sık gösteriler düzenliyorlardı. 1956 yılında kabul edilen Kişisel Statü Yasası ile en modern Arap ülkelerinden biri olarak anılan Tunus’ta kadınlar […]

The post Tunuslu Kadınlar Sokakta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Tunus’ta Bin Ali rejimi devrildikten sonra yapılan serbest seçimlerle iktidara gelen Ennahda Partisi tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağında, “Kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıdır”ifa-desi ile kadınlar bir kez daha sokaklara döküldü. Aslında, Tunus’ta diktatörlük yıkıldığından beri kadınlar İslami bir partinin iktidara gelmesiyle haklarının ellerinden alınacağını ifade ederek sık sık gösteriler düzenliyorlardı. 1956 yılında kabul edilen Kişisel Statü Yasası ile en modern Arap ülkelerinden biri olarak anılan Tunus’ta kadınlar geleceklerinden tedirginler. Geçen sene Kasım ayında Ennahda’nın yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından Selefi öğren-ciler, üniversitedeki 3 kadın öğretmene saldırmışlardı. Ardından kadınlar bir gösteri yaparak, aşırı muhafazakâr hareketin kendini gösterme-ye başladığını ve bunun en çok kadınları etki-leyeceğini söylemişlerdi. Keza çok geçmeden Ennahda’nın çıkaracağı anayasa ile birlikte ka-dınlara yönelik baskı politikası kendisini göster-meye başladı. Anayasa’da “kadın haklarının korunması adına kadın, aile içindeki erkeğe tamamlayıcılık unsu-ru gösterip, ülkenin gelişiminde erkeğin ortağı olur” ibaresini koyan iktidar partisine karşılık olarak, 13 Ağustos’ta binlerce kadın sokaklara çıktı. Kadınlar, ”Ghannouchi defol, Tunus kadın-ları güçlüdür”, “Haklarıma Dokunma” yazılı pan-kartlarla gösteri düzenledi. Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin ardından patlak veren çatışmalarda kadınlar yine savaşın ve militarizmin acımasızlığına maruz bırakılarak tecavüze uğramış, aşağılanmış, aileleri öldürülerek acılara boğulmuşlardır. Şimdi aynı senaryo Suriye’de oynanmakta iken, savaşın mağduri-yetini en derin yaşayan kadınlar için iktidarlar tarafından reva görülen tecavüz, şiddet ve ölüm kendini Tunus topraklarında da göstermektedir.

The post Tunuslu Kadınlar Sokakta appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2012/09/30/tunuslu-kadinlar-sokakta/feed/ 0