Türk Metal – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 09 Sep 2015 19:36:29 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Patronlar Kaybedecek İşçiler Kazanacak https://meydan1.org/2015/09/09/patronlar-kaybedecek-isciler-kazanacak/ https://meydan1.org/2015/09/09/patronlar-kaybedecek-isciler-kazanacak/#respond Wed, 09 Sep 2015 19:36:29 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/09/patronlar-kaybedecek-isciler-kazanacak/ Metal işçilerinin MESS ve Türk Metal’e karşı direnişinin önemli adreslerinden biri olan Ankara ORS’de işçiler, Metal Direnişi’nden bu yana fabrika patronunun Türk Metal ve MESS ile beraber takındığı oyalamacı tavıra karşı mücadeleyi sürdürüyor. ORS’de çalışan 1600 işçinin neredeyse tamamı Metal Direnişi sürecinde Türk Metal’den istifa etti. İşçiler kısa sürede kendi sözcülerini seçerek fabrika yönetiminin de […]

The post Patronlar Kaybedecek İşçiler Kazanacak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi Patronlar Kaybedecek İşçiler Kazanacak

Metal işçilerinin MESS ve Türk Metal’e karşı direnişinin önemli adreslerinden biri olan Ankara ORS’de işçiler, Metal Direnişi’nden bu yana fabrika patronunun Türk Metal ve MESS ile beraber takındığı oyalamacı tavıra karşı mücadeleyi sürdürüyor.

ORS’de çalışan 1600 işçinin neredeyse tamamı Metal Direnişi sürecinde Türk Metal’den istifa etti. İşçiler kısa sürede kendi sözcülerini seçerek fabrika yönetiminin de bu sözcüleri tanımasını istedi. Ancak patron bu sözcülerden Kazım Ercan’ı tanımamakta diretti ve bunun üzerine işçiler bir günlük iş durdurma eylemi yaptılar. Bu eylem üzerine işveren, hem işçilerin seçtiği sözcüleri tanıdı hem de Renault’da verilen hakların çok daha fazlasını vereceğine söz verdi.

Ancak Metal Direnişi’nden bu yana aylar geçmesine rağmen verilen sözler tutulmadı; çeşitli bahanelerle oyalamacı bir politika izlendi. Fabrikanın temmuz ayında 1 aylık bakım gerekçesiyle kapanıp işçilerin ise yıllık izine gönderilmesi bu oyalamaların en sonuncusuydu. ORS işçileri yıllık izinden döndüklerinde patronun tutumu tamamen değişmişti. İşçilerin patrona sözlerini tutması için yaptığı uyarılara karşı patron sırtını MESS’e ve Türk Metal’e dayayarak tek taraflı bir sözleşme hazırladı. Bu sözleşmede ise patronun maddi konularda verdiği sözlerden hiç bahsedilmemesinin yanı sıra, herhangi bir grev durumunda işçilerin işten çıkarılacağı, işçinin işten çıkarılmasının tasarrufunun işverende olduğu gibi maddeler var. ORS işçi sözcüleri bu sözleşmeyi kabul etmeyince de patron “bunu imzalayan imzalar, istemeyen çeker gider” dedi ve işçilere saldırmaya başladı;işçi sözcüleri odalarından yaka paça çıkarıldılar. Ardından işçilerin telefonlarına işten çıkarıldıklarına dair mesajlar atıldı.

Tüm saldırılara karşı 26 Ağustos günü öğlen saatlerinde ORS’de üretim tamamen durdu. Patron toplu istifaları kabul etmedi. Metal işçileri bu defa tek tek istifa ettiler. Patron bunu da kabul etmeyince fabrikada fiilen grev başlamış oldu. Sonraki gün de sabah erken saatlerden itibaren fabrika önünde toplanan metal işçileri burada mücadeleye devam kararı alarak her gün sabah erken saatlerde ORS önünde bir araya geliyor.

Metal işçileri aylardan beridir sürdürdüğü mücadeleyi tüm kararlılığıyla “MESS’e Türk Metal’e ve ORS patronlarına diz çöktüreceğiz” şiarıyla sürdürüyor.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Patronlar Kaybedecek İşçiler Kazanacak appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/09/patronlar-kaybedecek-isciler-kazanacak/feed/ 0
Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/ https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/#respond Wed, 09 Sep 2015 19:11:22 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/ Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Arçelik LG Fabrikası’nda artan baskılar, ücret gaspları ile çalışma ve yaşam koşullarına karşı yüzlerce işçinin greve gitmesiyle başlayan direniş süreci, şu an ikinci ayında ve ilk günkü kararlılığıyla sürüyor. Greve çıkan 173 işçinin işten çıkarılmasına karşı önce fabrika içerisinde başlayan ve ardından fabrika önüne taşınan direniş sürecini Arçelik LG direnişçilerinden […]

The post Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Arçelik LG işçisi Direniyor

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Arçelik LG Fabrikası’nda artan baskılar, ücret gaspları ile çalışma ve yaşam koşullarına karşı yüzlerce işçinin greve gitmesiyle başlayan direniş süreci, şu an ikinci ayında ve ilk günkü kararlılığıyla sürüyor. Greve çıkan 173 işçinin işten çıkarılmasına karşı önce fabrika içerisinde başlayan ve ardından fabrika önüne taşınan direniş sürecini Arçelik LG direnişçilerinden Hüseyin Tohumcu ve Zafer Altundaş ile konuştuk.

Meydan Gazetesi: Merhaba, öncelikle grev sürecini biraz anlatabilir misiniz?

Hüseyin Tohumcu: Merhaba, benim adım Hüseyin Tohumcu. 9 yıla yakındır Arçelik LG işçisi olarak kalite bölümünde çalışıyorum. Öncelikle biz Türk Metal sendikasının bizim haklarımızı savunduğuna inanmıyoruz. Bu yüzden 15-20 kişilik bir grup işçi arkadaş ile fabrikada Türk Metal sömürüsünü sonlandırmak için 2 yıla yakın bir süredir içeride ve dışarıda çalışmalar yaptık. Bursa’da başlayan Metal Direnişi sürecinde 350 işçi arkadaşımız ile beraber Türk Metal’den toplu istifalar ile ayrıldık. Daha sonra sayı 500’ü buldu. Fabrika patronları istifalarımızı duyunca 3 günlük ücretli izin ilan etti. Biz bu süreçte de yürüyüşlerle patron sendika iş birliğini protesto ettik. Fabrika yönetimi ise baskıları arttırmaya başladı. Beyaz yaka, mavi yaka demeden baskılar artıyordu. Özellikle montaj bölümünden mavi yakalı arkadaşlarımız yoğun baskı altındaydı. Bu baskılara artık dayanacak gücümüz kalmamıştı. Psikolojik olarak da buna dayanamıyorduk. Son olarak İş Sağlığı ve Güvenliği 6331 sayılı kanuna dayanarak çalışmama hakkımızı kullanacağımızı belirttik. Patron ile görüşmek istedik. Ancak patron bizim bu çalışmama hakkımızı kullanmayı işgal olarak gösterip ilk gün itibariyle iş akdimizi tazminatsız fes etti. Türk Metal ve Arçelik’in el ele kol kola işçi sömürüsüne, zulmüne karşı bizim burada amacımız sınıf dayanışmasıdır. Burada her gün sabah akşam bu amaçla duruyoruz.

Fabrikanın bahçesinden işgal gerekçesiyle sizi polis zoruyla çıkardılar. Bu süreç nasıl gelişti?

Evet, 5 Temmuz Pazar günü iftara on dakika kala çıkardılar. Biz hep birlikte orucumuzu açmak istiyorduk. 10 dakika kala çevik kuvvet etrafımızı sararak, darp ederek bizi kapının önüne çıkardı. Aslında bizim burada direnişimizin bir amacı da işverenin işçisine ne kadar değer verdiğini göstermek! Sizin de nezdinizde bunları kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Polis saldırısına karşı yılmadan direnişi sürdürdünüz. Zafer arkadaş, direniş sürecini biraz da senden dinleyelim.

Zafer Altundaş: Yaklaşık 8 yıldır bu fabrikada montaj bölümünde çalışmaktayım. Hüseyin arkadaşın belirttiği gibi yoğun bir mobing uygulandı. Montaj bölümü daha farklı bir baskı ile karşı karşıyaydı. Sudan sebeplerle arkadaşlarımıza ihtarlar çekildi. Mesela benden, son 3 günde 3 tane yazılı ve sözlü savunma istendi. Bunların hepsi, Türk Metal ve fabrika yöneticilerinin toplantılarında çalışılmış baskı politikalarıydı. Siz de biliyorsunuz, mobingin olduğu bir iş yerinde iş kazası olma ihtimali daha yüksektir. Biz de bunun için anayasanın 6331. maddesince iş güvenliği kurallarına uyulmadığı yerde; baskının olduğu yerde işçinin çalışmama hakkını kullanabileceğini savunduk. Fakat biz bunu savunduğumuzda patronların polisle, yargıyla nasıl işbirliği içinde olduklarını daha iyi anladık. Mesela patronlar “bu adamlar 2500 lira maaş alıyorlar, neden ayranı kabarıyor” demişler. Halbuki öyle bir şey yok. 2500 lira bizim bürütte gördüğümüz miktar. Cebimize giren maaş ise en fazla 1500 lira oluyor. Ayrıca Türk Metal’in sonuna kadar hakkımızı savunduğu söyleniyordu. Türk Metal milliyetçi duyguları sömüren bir sendikadır. Şimdi biz burada vatan haini olduk. Madem böyle bir durum vardı yıllarca neden bizi burada çalıştırdılar? Bu sorum Koç’a. Türk Metal de neden yıllarca bizden aidat aldı o zaman? Ayrıca aidatlar bordro üzerinden alınıyordu. Ama e-devletten bakınca üyelik görünmüyordu. Bu paralar nereye gidiyor? Bizi darp ederek fabrikadan çıkaran çevik kuvvet polisine tepsi tepsi baklava gönderildi. Ödül olarak gönderdiler. Bu bizi üzdü; sonuçta biz buraya yıllarca emek verdik. Hasta olduğumuz halde geldik; izin almamız gerektiği halde çalıştık.

Bunlara hediye verilmesi bizi aşırı üzmüştü. Hala da bunun üzüntüsünü yaşıyoruz. Fakat hiçbir zaman başımızı eğmedik. Hukuki mücadelemizi de sürdürüyoruz. Bundan sonra süreç bunların istediği gibi değil, işçi sınıfının istediği gibi olacak.

Hukuki süreç ne durumda şu an?

Hüseyin Tohumcu: 27 Temmuz’da ilk dava dilekçemizi bir basın açıklamasıyla verdik. Şimdi o 155 arkadaşımızın dava dilekçesi var içerde. Davaya üç hakim baktığı için 3 hafta içinde herkesin mahkeme tarihi belli olacak. Avukatlarımızla devamlı görüşme halindeyiz. Hukuki yönde bir sıkıntımız yok. Bunun dışında da yapmamız gerekeni yapıyoruz. Bizim hakkımızda, tazminatları için bunu yapıyorlar diyorlar. Alakası yok. Biz buraya emeğimizi döktük. 8 yılını, 10 yılını, 20 yılını buraya veren arkadaşlarımız var. Ki 1 gün bile çalışmış olsa buraya bir emek harcamıştır. Biz burada gösterdiğimiz emek karşılığında gördüğümüz muameleyi tüm kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Tabi ki. Ayrıca direnişi başka alanlara da taşıyorsunuz. Nerelerde stand açıyorsunuz?

Aslında burada durmamızın amacı yalnızca işe iade değil. Stantlar açıyoruz. Kartalda, Gebze Center’da stand açıyoruz. G.O.S.B.’nin (Gebze Organize Sanayi Bölgesi) iki girişinde de devamlı pankart açıyoruz. Bildiri dağıtıyoruz. Kimsenin buna kayıtsız kalmamasını istiyoruz. Yani Arçelik reklamlarındaki o pembe yüzün arkasında ne var herkese göstermek istiyoruz. Yani o kullandıkları alet edevatı, klimasını, televizyonunu, buzdolabını üreten işçilerin ne durumda olduğunu kamuoyuna göstermek istiyoruz.

Evet. Arçelik fabrikasında çalışma koşullarını sadece orada çalışanlar biliyor.

Tabi ki. Dışarda şöyle bir düşünce var: Arçelik 2500-3000 lira maaş veriyor diyorlar. Gerçekte ise 1500 liraya çalışıyor insanlar. 10 yıldır burada çalışıyorum hiç hak hukuk yok. Sendikalı çalışıyorsunuz diye söyleniyor ama kimse bilmiyor işin iç yüzünü. İşte o yüzden halkın bizi anlaması lazım. Biz burada insanlara Arçelik’in o pembe yüzünün arkasını, Türk-Metal sendikasıyla el ele verip işçisine neler yaptığını anlatmak istiyoruz.

Zafer Altundaş: Bizim üzerimizden halkta farklı bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Mesela marjinal grupların desteğini alarak böyle bir süreç takip ettiğimizi söylüyorlar.

Yani işçinin örgütlü olmasını kabullenemiyorlar. Sömürecek işçi arıyorlar. Tıpkı diğer patronların istediği gibi.

Hüseyin Tohumcu: Bizi dışarı atmakla şöyle bir şey yaptılar. Dediğiniz gibi, bunlar bilinçli işçi istemiyor. Hakkını hukukunu isteyen, arayan işçiden bunlar kar edemeyecek. Zarar edeceklerini biliyorlar. Bu yüzden diyorlar ki işçi kafasını hiç kaldırmasın. Ben ne dersem onu yapsın, hak hukuk nedir bilmesin, benim başım ağrımasın diyorlar. Kendileri açısından düşünürseniz bizi dışarı atmak zorundalardı. İşte biz bunu yıkmak istiyoruz. Biz bir şey yapmak istediğimizde diğer işçi arkadaşlar gelip diyordu ki “Yahu bu iş yasada var mı?” Hep zaten yasalara sıkıştırmışlar her şeyi. Kanun dışına çıkarsan sen yok olursun diyorlar ama bizim direnişimiz ve mücadelemiz meşrudur.

Meydan Gazetesi olarak kararlı direnişinizi, mücadelenizi selamlıyor, röportaj için teşekkür ediyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kamuoyunun direniş ile maddi manevi dayanışma göstermesi gerekiyor. Eğer bize destekler olursa bu direniş daha da büyür. Kazanımlar sadece bize değil tüm işçilere yararlı olacak. O yüzden herkesi dayanışma göstermeye çağırıyoruz. Size de çok teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Rıfat Güven

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Arçelik’te Patrona ve Sendikaya Karşı Direniş Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/09/arcelikte-patrona-ve-sendikaya-karsi-direnis-suruyor/feed/ 0
Metal Direnişi Dayanışmayla Büyüyor https://meydan1.org/2015/06/02/metal-direnisi-dayanismayla-buyuyor/ https://meydan1.org/2015/06/02/metal-direnisi-dayanismayla-buyuyor/#respond Tue, 02 Jun 2015 15:52:25 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/02/metal-direnisi-dayanismayla-buyuyor/ Bursa Renault fabrikasında Türk Metal’den istifalar ile başlayan metal direnişi Ford’dan Ototrim’e sektörün neredeyse tüm markalarına yayıldı. Ankara, Eskişehir, Sakarya, Kırıkkale’ye yayılan direniş ile dayanışma eylemleri de sürüyor. Geçtiğimiz 21 Mayıs günü metal işçileri ile dayanışmak için KESK’in çağrısıyla MESS İstanbul temsilciliğine bir yürüyüş gerçekleştirildi. Metal İşçileri Birliği, BDSP, BHH, TKP-1920, Kaldıraç, İMD, EMEP ve […]

The post Metal Direnişi Dayanışmayla Büyüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Metal Direnişi Dayanışmayla Büyüyor

Bursa Renault fabrikasında Türk Metal’den istifalar ile başlayan metal direnişi Ford’dan Ototrim’e sektörün neredeyse tüm markalarına yayıldı.

Ankara, Eskişehir, Sakarya, Kırıkkale’ye yayılan direniş ile dayanışma eylemleri de sürüyor. Geçtiğimiz 21 Mayıs günü metal işçileri ile dayanışmak için KESK’in çağrısıyla MESS İstanbul temsilciliğine bir yürüyüş gerçekleştirildi. Metal İşçileri Birliği, BDSP, BHH, TKP-1920, Kaldıraç, İMD, EMEP ve Devrimci Anarşist Faaliyet gibi devrimci kurumların katılımı ile gerçekleşen yürüyüşte ayrıca gözaltına alınan MİB üyeleri ile dayanışma vurgusu yapıldı.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Metal Direnişi Dayanışmayla Büyüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/02/metal-direnisi-dayanismayla-buyuyor/feed/ 0
21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Kasaları Doldurmak İçin Yaşamı Boschaltan Teknoloji” – Alp Temiz https://meydan1.org/2015/02/10/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-kasalari-doldurmak-icin-yasami-boschaltan-teknoloji-alp-temiz/ https://meydan1.org/2015/02/10/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-kasalari-doldurmak-icin-yasami-boschaltan-teknoloji-alp-temiz/#respond Tue, 10 Feb 2015 19:00:48 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/10/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-kasalari-doldurmak-icin-yasami-boschaltan-teknoloji-alp-temiz/ Robert Bosch Gmbh, şu anda 60 ülkede, 350 yan kuruluşuyla faaliyet gösteriyor; şirketin bünyesinde 306 bin kişi çalışıyor. 150 ülkeye satış yapıyor ve yılda ortalama 60 milyar dolara yakın gelir elde ediyor. Eğer R. Bosch ve devamcıları, kapitalist sistem içerisinde ödemeleri para ile değil “güvenle” almış olsalardı; sizce 1886 yılında, Stuttgart’da Robert Bosch tarafından kurulan […]

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Kasaları Doldurmak İçin Yaşamı Boschaltan Teknoloji” – Alp Temiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Robert Bosch Gmbh, şu anda 60 ülkede, 350 yan kuruluşuyla faaliyet gösteriyor; şirketin bünyesinde 306 bin kişi çalışıyor. 150 ülkeye satış yapıyor ve yılda ortalama 60 milyar dolara yakın gelir elde ediyor. Eğer R. Bosch ve devamcıları, kapitalist sistem içerisinde ödemeleri para ile değil “güvenle” almış olsalardı; sizce 1886 yılında, Stuttgart’da Robert Bosch tarafından kurulan küçük atölye bu denli büyüyebilir miydi? Bu sorunun cevabını bulmak için, bugünkü “sosyal sorumluluklu kapitalizm” in yaratıcılarından olan, nam-ı diğer “hayırsever iş adamı” hatta kimileri tarafından “kızıl Bosch” olarak anılan R. Bosch’un yaşamına ve yaptıklarına bir bakmak gerekiyor.

Evet, R. Bosch’un fabrikalarında çalışan işçiler, Almanya’da 1918’te yasalaşan, “8 saatlik iş günü” hakkını 1906’da almışlardır. Fakat yine aynı Bosch’tur ki, “1913’te sonu gelmeyen grevlerle baş edemeyince o güne kadar girmeyi reddettiği söylenen işverenler birliğine katılıverip, sınıf ortaklarıyla beraber işçileri nasıl dize getirebileceklerinin hesabını tutmuşlardır. Ne hikmetse, I. Dünya Savaşı’ndan sonra savaş için yaptığı üretimlerle, şirket biraz daha büyümüştür. Nazi karşıtlığı dillere destan olan şirketin fabrikalarında zorla çalıştırılan, Naziler tarafından tutsak edilen 20.000 köleden pek kimse bahsetmemektedir”.

bosch

Az Enerji, Bol Kazanç!

Son dönemdeki ”tüketici” eğilimlerini iyi hesaplayan, hatta yaptığı kimi kampanyalarla bunları yönlendiren Bosch epey uzun bir süreden bu yana, “kapitalist” pazarın yeşil kısmına oynuyor! Az enerji tüketen beyaz eşyalar, küçük ev aletleri gibi ürünleri satın alarak, her geçen gün biraz daha yıkıma sürüklenen dünyayı, kapitalist yaşam biçimini değiştirmeden kurtarabileceğine inanan insanları yakalamaya çalışıyor. Yerel ekoloji mücadelelerini baltalamak konusunda bir hayli deneyimli olan ve katil şirketlerle iş ortaklığı yaptığı aşikar olan TEMA Vakfı’yla (Bknz. “Milyonları Dozerle Götüren Vakıf, Meydan Gazetesi 21. sayı) beraber gerçekleştirdiği projelerden biri aslında buna iyi bir örnek: Bosch’tan alınan her bir yoğuşmalı kombi karşılığında TEMA da müşteri adına dokuz ağaç dikiyor. Aslında şirket bu yolla hem insanların, kapitalizmi karşısına almadan ekolojik meseleleri çözdüğünü sanmasını sağlarken, hem de bir ürün çeşitlendirmesi yaparak “ekolojik ürün” paketleriyle servetine servet katıyor! Belki de, az enerji tüketen yoğuşmalı kombi alarak, küresel ısınmayı durdurabileceğini düşünen “kahramanlar”ın şu soruları sorması, meseleyi, biraz daha berraklaştırır: Bu ekolojik ürünler üretilirken ne kadar enerji harcanıyor; harcanan enerji hangi HES’ten hangi RES’ten ya da hangi nükleerden geliyor? Asya’da, Avrupa’da ve Amerika’da, bu ekolojik ürünleri üretirken kaç işçi sömürülüyor; işçilerden kaçı fazla mesailerde ömür tüketiyor? Bu ekolojik ürünlerde kullanılan madenler için kaç Afrikalı, yerinden yurdundan ediliyor; kaç kişi madenlerde ya da yaratılan suni savaşlarda sakatlanıyor ya da yaşamını yitiriyor? Ve en önemlisi, bütün bu geçici önlemlerle ve suni yeşil çözümlerle, var olan yaşamsal krizin ne kadar önüne geçilebileceği düşünülüyor?

Nükleer Dışarı, Rüzgar İçeri!

Kapitalizm için enerjinin önemi yadsınamaz. Devasa endüstriler, yine devasa enerji kaynakları olmadığı sürece işlemez, işleyemez. Kapitalistlere göre “insanların sınırsız ihtiyaçları vardır” ve bunlar ancak “sınırsız enerji” ile karşılanabilir. Fakat doğada “sınırsız” hiçbir şey yoktur. Bu yüzden kapitalistler ve onların Truva atları STK’lar “sınırsız” yerine “sürdürülebilir” ve “yenilenebilir” diyerek, asıl amaçlarını gizlemeye çalışırlar!

Şirketler, nükleer ve termik santrallerin yerini alabilecek olan güneş panellerinin ve rüzgar tribünlerinin sorunu ortadan kaldıracağını söylerken, aslında örtük olarak da kapitalizmin tüketim makinesinin önündeki sınırları kaldıracağını anlatırlar. Madem sınırsız ihtiyaçlar, sınırsız enerji ile karşılanabilir; peki o zaman, kurulan, kurulması planlanan ve yapımı halen devam eden bu enerji santrallerinin “sınırı” nedir? Kilometrelerce uzanan devasa güneş panelleri, dev rüzgar tribünlerinden oluşan enerji tarlaları, HES’ten ya da nükleerden ne derece daha zararsızdır? (Ayrıntılı bilgi için Bknz. “Rüzgar da Güneş de Kapitalizme Yetmez”- Patika Ekokoloji Dergisi 1. sayı) Bu santraller nerelerde kurulmuş, ne gibi sonuçlar doğurmuştur? (bknz. İzmir – Karaburun)

Tabii ki, böylesine karlı ve yeşil projeler bu kadar revaçtayken, Bosch da bu fırsatı kaçırmadı ve yeni “enerji sektörü”nde yerini almaya başladı bile. Şirket, National Geographic ile beraber yaptığı küresel iklim değişikliği çalışmalarının reklamlarında nükleeri kötüleyip, yerine rüzgar enerjisini koydu. Ama tabi ki “hayırsever”, “kızıl”, “yeşil” ve “güvenilir” olan Bosch’un yaptığı yalnızca bu reklamlar değildi; Bursa’daki BoschRexroth fabrikasıyla şirket, “rüzgar tribünleri” için elektronik ve metal aksam üretimine çoktan girişmişti bile.

Doğayı “Savunmak”tan, “Savunma” Sanayisine

Doğayı savunmak konusunda, bir hayli “güvenilir” görünen Bosch, sadece bu konuda değil dünyadaki devletlerin savunulmasında da oldukça “güvenilir” olsa gerek ki, savunma sanayi içinde üretim yapıyor. Defence Manufacturers Association (Savunma Sanayi İmalatçıları Birliği) üyesi olan Bosch, anlaşılan I. Dünya Savaşı’nda ve Hitler Almanya’sında kazandığı deneyimi, bugün ezilen halklar üzerinde kullanan orduların hizmetine sunuyor. Bosch, savunma sanayi için misyonunu tariflerken “Üreticiler, Savunma Sanayi Bakımcıları, tedarikçileri ve askeri tesisler için servis endüstrisinde küresel ölçekte tercih edilen olmak” diyor ve bu sanayiye özel araçlar ve tamir servisleri, bakım servisleri, araç tasarımı ve mühendislik, GPS ve yön bulma, askeri standartlarda paketleme gibi mal ve hizmetleri üretiyor. Bununla da kalmıyor adeta bir “güven” timsali olan Bosch, yaşamlarımızı daha “güven” içerisinde geçirelim diye, okulları, iş yerlerini, hapishaneleri sokakları yani neredeyse tüm alanlarımızı MOBESE sistemleri ile kuşatan devletlere ve kapitalistlere CCTV (kapalı devre kamera sistemleri) üretiyor.

“Kızıl” da Olsa, Patron Patrondur!

Sözüm ona “Kızıl Bosch”un işçi meselesi hakkındaki, kabahatleri de azımsanmayacak ölçüde kabarık. 2006 yılında Berlin’de bulunan Bosch-Siemens bulaşık makinesi fabrikasında, ücretlerinde, kesinti yapılmak istenen yüzlerce işçi greve çıkmış, bunun üzerine fabrikanın belirli bölümlerinde üretimi durduran şirket, işçileri fabrikayı kapatmakla tehdit etmişti. İşçilerin kararlı direnişi sonrasında geri adım atan şirket, talepleri kabul etmek zorunda kalmıştı.

Yine geçtiğimiz sene benzer bir olay Hindistan’da yaşandı. 350’si taşeron, toplam 2600 işçi daha iyi koşullar, sosyal haklar ve ücret artışı talepleri ile greve gitmişti. Bosch yönetimi grevi tanımayarak, yapılanın yasa dışı olduğu duyurup, polisleri grevcilerin üzerine salarak birçok sendikacıyı ve işçiyi tutuklatmıştı. Görüldüğü üzere, yoksul bölgelerde daha gaddar bir tutum sergileyen Bosch, bu topraklarda da Bursa’da faaliyet yürüten, BoschRexroth şirketinde çalışan işçilere de farklı davranmadı; Türk-Metal’den ayrılıp, Birleşik Metal-İş Sendikası’na katılmak isteyen birçok işçiyi tehdit eden şirket yönetimi, sonrasında Birleşik Metal’e üye oldukları gerekçesi ile de birçok işçiyi sudan sebeplerle işten çıkarmıştı.

Kapitalizmde, büyüyen ve her geçen gün daha büyük paraya ve güce sahip olan tüm şirketlerin tarihi kanla yazılmıştır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur nihayetinde kapitalizmin tarihi, katil şirketlerin tarihidir. Burada şaşırılması gereken bir şey varsa, nükleere “karşı”ymış gibi yapıp, enerji pazarına rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi ile girmeye çalışan; işçi haklarına saygılı olduğunu söyleyip, yaşadığımız topraklarda, Hindistan’da ve Almanya’da işçileri kapı önüne koymakta ve onların haklarını gasp etmekte bir sakınca görmeyen; doğa dostu ve barışçılığı diline pelesenk edip, savaş sanayine üretim yapan ve şehirleri devasa bir açık hava hapishanesine dönüştüren MOBESE sistemlerini üreten bir şirketin “güvenilir” olarak anılmasıdır. Fakat, bir bakıma bu doğrudur, Bosch kapitalizmin sürdürülebilirliğini sağlamak, işçilerin katledilmesi ve doğanın talan edilmesi işlerini “iki yüzlü” yöntemlerle yapmak konusunda güvenilirdir! Yani, yazının başında geçen R. Bosch’un sözü, aslında şu anlama gelmektedir: “İnsanların güvenini kaybedip para kaybetmektense, insanların güvenini kazanıp daha çok para kazanmayı yeğlerim. “

 

 

Kaynakça :

ttp://en.wikipedia.org/wiki/Robert_Bosch_GmbH#Security_systems

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2663635/Revealed-How-Nazis-helped-German-companies-Bosch-Mercedes-Deutsche-Bank-VW-VERY-rich-using-slave-labor.html

http://government.service-solutions.com/

http://nationaldefensemegadirectory.com/Listing/Company/Logistics_Transportation_and_Manufacturing/Welding_Supplies/407435

http://www.boschrexroth-us.com/country_units/america/united_states/sub_websites/brus_brh_i/en/industries_sm/land_systems_special_technology/index.jsp;jsessionid=abcgesbATss_mdk60Zfqu

https://libcom.org/history/interview-bosch-siemens-worker-2005

http://www.boschrexroth.com/tr/tr/industries_18/mobil_applications_87/windenergy_5/windenergy_3

http://www.encyclopedia.com/topic/drive.Robert_Bosch_GmbH.aspx

 

Alp Temiz

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Kasaları Doldurmak İçin Yaşamı Boschaltan Teknoloji” – Alp Temiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/10/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-kasalari-doldurmak-icin-yasami-boschaltan-teknoloji-alp-temiz/feed/ 0
“Şalter İnecek, Bu iş Bitecek!” – Fırat Binici https://meydan1.org/2015/02/09/salter-inecek-bu-is-bitecek-firat-binici/ https://meydan1.org/2015/02/09/salter-inecek-bu-is-bitecek-firat-binici/#respond Mon, 09 Feb 2015 19:00:59 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/09/salter-inecek-bu-is-bitecek-firat-binici/ Son günlerde, işçi sınıfı mücadelesi adına heyecanlı günler yaşıyoruz. 22 Ocak’ta grev kararı alan 15.000 metal işçisinin bir patron sendikası olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) karşı aldığı grev kararı ve muhtemel sonuçları, sınıfın hareketlenmesi adına bir dönüm noktası olabilir. Bu dönüm noktasının nasıl olacağını anlamak için, işçi sınıfının tarihine bakmak yeterli olacaktır; yani sınıfın […]

The post “Şalter İnecek, Bu iş Bitecek!” – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Son günlerde, işçi sınıfı mücadelesi adına heyecanlı günler yaşıyoruz. 22 Ocak’ta grev kararı alan 15.000 metal işçisinin bir patron sendikası olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) karşı aldığı grev kararı ve muhtemel sonuçları, sınıfın hareketlenmesi adına bir dönüm noktası olabilir. Bu dönüm noktasının nasıl olacağını anlamak için, işçi sınıfının tarihine bakmak yeterli olacaktır; yani sınıfın öz-örgütlenme deneyimleri ve sendikal bürokrasiye karşı mücadele tarihine. Coğrafyamızdaki mücadele tarihinin önemli kazanımları, 29 Ocak’ta MESS’in tüm dayatma ve tehditlerine karşın çıkılan grevde olduğu gibi, devletle her daim işbirliği içinde olan bu işçi düşmanı patron örgütlenmelerine karşı mücadele ederek elde edilmiştir.

Devletin, sermaye sınıfıyla işbirliği içinde, metal işçilerinin grevine karşı 29 Ocak’ta yayımladığı yasaklama kararı, son 13 yılda 7. grev yasağı. İşçilerin mücadele araçlarına ve örgütlenmesine karşı devletin saldırılarını yoğunlaştırdığı bu süreçte, metal işçilerinin 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi gerçekleştirdiği MESS direnişlerinin, o dönemde bu önemli patron örgütlenmesini yenilgiye uğrattığını hatırlamak gerekir.

1959’da kurulan MESS(Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası), o yıllarda yavaş yavaş sendikal örgütlenmeye yüzünü dönen işçi sınıfının mücadele ivmesini yavaşlatmayı; metal iş kolu ve tüm iş kollarında “çalışma barışının sağlanması” adı altında işçilerin sermaye sınıfına karşı koşulsuz itaatini amaçlıyordu. Kuruluş bildirgesine bu maddeyi koyan MESS, öte yandan işçi ücretlerinin arttırılması, sosyal hakların geliştirilmesi, çalışma saatlerinin düşürülmesi, iş güvencesinin sağlanması gibi talepleri toplu sözleşme masasında müzakere etmeye bile yanaşmıyordu.

15-16 Haziran 1970’in büyük işçi direnişinde mücadele pratiği anlamında ilk kez işçilerin karşısına çıkan MESS, bu süreçte DİSK’in kurucu sendikalarından olan Maden-İş’e karşı bir karalama kampanyasına girişti. MESS yöneticileri, o yıllarda devletin muhalifleri üzerinde bir baskı aracı olarak yasalaşan DGM’yi (Devlet Güvenlik Mahkemeleri: Yakın zamana dek yürürlükte olan Özel Yetkili Mahkemeler’in benzeridir.) desteklediler ve Maden-İş kurucularının bu mahkemelerde yargılanması için kulisler yaptılar. Bu dönemde MESS yönetiminde, daha sonra başbakan ve cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’ın bulunması, patron sınıfı ve devletin çıkar birlikteliğine dair iyi bir tarihsel örnek olmasının yanı sıra içinden geçtiğimiz süreçte yasaklanan metal işçileri grevinin önemini gösteriyor.

Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ekim 1975’de iptal ettiği Devlet Güvenlik Mahkemeleri Yasası’nın 1976’da dönemin sağ partilerince (MHP-MSP-AP) oluşturulan Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti tarafından yeniden öne sürülmesi ve DGM’lerin yeniden yasallaştırılma girişimlerine karşı yaygın işçi direnişleri ve gösteriler başladı.

DİSK yönetiminin süreci geçiştirmeye yönelik göstermelik olarak siyah çelenk koyma “eylemlerine” ve işçilere somut bir mücadele hedefi koymaktan uzak “eylem konusunda işçilerin serbest bırakılacağı” kararı karşısında işçiler; İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Antalya, Adana, Mersin, Diyarbakır, Kayseri, Sakarya, Balıkesir’de iş bıraktı. Demir-Çelik işçilerinin yanı sıra Aliağa ve İpraş Rafinerileri, Erdemir, Türk Demir Döküm, Sungurlar, Pirelli, Goodyear, Tofaş, Renault fabrikalarında üretim “DGM’ye Hayır!”, “MC’ye Hayır!” sloganları eşliğinde tamamen durduruldu. DGM direnişi, yaşanan gözaltılara ve işten atmalara karşın başarıyla sonuçlandı ve DGM yasası engellendi.

“DGM’yi ezdik, sıra MESS’de” şiarıyla hareket eden işçiler, 1977 yılında, grev ve direniş süreçleri karşısında işten çıkarmalar ve lokavt gibi işçi düşmanı tavırlarını daha da katılaştıran MESS’e karşı mücadelesini büyüttü. 1977,78 ve 80 yıllarında gerçekleşen MESS direnişlerinin odağında aslında işçi ücretleri ve ekonomik taleplerden öte politik mücadelelerini önceleyen ve bu doğrultuda örgütlenme haklarının engellenmesine yönelik patron ve devlet saldırılarına karşı bir mücadele hattı vardı. Bu direnişlerin böylesi bir doğrultuda örülmesi ve dahası başarıya ulaşması, bu topraklardaki işçi ve ezilenler mücadelesinin bundan sonraki seyrine yönelik önemli ipuçları veriyor.

İşçi sınıfının örgütlülüğüne ağır bir darbe indiren 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra MESS, azgınca saldırıya girişti. DİSK ve Maden-İş darbeyle birlikte kapatılmıştı. Ama Türk-İş’e bağlı işbirlikçi Türk Metal’e dokunulmamıştı. MESS, 1983’te yasalarda yapılan değişikliklerden sonra, Maden-İş üyesi işçilerin kayıtlarını Türk Metal’e verdi ve Türk Metal’e üye olmalarını sağladı. O günden beri toplu sözleşme görüşmeleri, çoğunluğu elinde tutan Türk Metal’le MESS arasında yürütülüyor. Türk Metal, MESS’in her dayatmasına boyun eğiyor. Bu iki sendika, on binlerce metal işçisine ortak eğitim seminerleri adı altında uslu olmalarını, maaşlarını alıp seslerini çıkarmamalarını nasihat ediyorlar ve “Patron ne kadar kazanırsa, işçi de o kadar kazanır.” yalanına işçileri inandırmaya çalışıyorlar.

Metal işçilerinin tüm baskılara rağmen örgütledikleri grevin ikinci gününde, yasaklanma kararının açıklanmasıyla beraber greve çıkmaya hazırlanan işyerlerinde büyük bir öfke hakim oldu. İstanbul’da bulunan Ejot Tezmak ve Paksan Makina fabrikalarında işçiler vardiya çıkışlarında toplantılar alarak yasağa karşı işyeri işgalleri seçeneğini tartıştılar. Gebze’de bulunan ve metal sektörünün köklü fabrikalarından olan Sarkuysan’da ise benzeri bir filli durum, kısmen Birleşik Metal-İş’in tutumu nedeniyle hayata geçirilemedi. İşçiler yasağa karşı fiili durum yaratarak fabrika işgallerini kısmi de olsa gerçekleştirmeye başlarken, sendikadan, somut bir mücadele yöntemi önermekten uzak ve muğlak bir “yasağı tanımıyoruz” tavrı geldi. Mücadeleye devam edilecekti, ama nasıl?

Hem grev yasağına karşı sıcağı sıcağına karşılık verilememiş, hem de yasak kararının ertesi günü yapılan toplantının ardından, özellikle işgallerin sürdüğü iki işyerine yönelik olarak “pazartesiyi beklemeleri” salık verilmişti. Buna karşın Ejot Tezmak ve Paksan işçileri yaratmış oldukları fiili fabrika işgali durumunu koruyan açıklamalar yaptılar. “Biz bitti demeden bu grev bitmez” diyen Ejot işçileri, pazartesi günü fabrikaya girdiler, fakat üretim yapmadılar. Benzer biçimde Paksan işçileri de fabrikaya girdiler, fakat sendika önlüklerini giyerek tüm vardiyalarda üretimi durdurdular. Metal işçilerinin mücadelesi, bugün de MESS, devlet ve hatta sendika bürokrasisine karşı sürüyor. Tıpkı sınıf kardeşlerinin 1977-80 yılları arasında DGM’ye, MESS’e ve MC hükümetlerine karşı verdiği mücadelede olduğu gibi, sendikal bürokrasiye mahkum olmayıp kazanmak için yükselen sesleri duyuyoruz:

“Şalter İnecek, Bu İş Bitecek!”

Fırat Binici

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Şalter İnecek, Bu iş Bitecek!” – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/09/salter-inecek-bu-is-bitecek-firat-binici/feed/ 0
Dinex Egzoz’da İşçi Kıyımı Başladı https://meydan1.org/2013/08/27/dinex-egzozda-isci-kiyimi-basladi/ https://meydan1.org/2013/08/27/dinex-egzozda-isci-kiyimi-basladi/#respond Tue, 27 Aug 2013 14:00:57 +0000 https://test.meydan.org/2013/08/27/dinex-egzozda-isci-kiyimi-basladi/ Dinex Egzoz’da Birleşik Metal-İş’in örgütlenmeye başlaması üzerine, şirket patronları ile sarı sendika Türk Metal ittifakı, 5 işçiyi işten çıkardı. Tekirdağ Çerkezköy’de bulunan ve yaklaşık 250 işçinin çalıştığı Dinex Egzoz fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlenmeye başladı. Sarı sendika Türk Metal’in tehditlerine rağmen çoğu işçi Birleşik Metal-İş’te örgütlendi. Birleşik Metal-İş, Toplu İş Sözleşmesi(TİS) için gerekli olan işyeri […]

The post Dinex Egzoz’da İşçi Kıyımı Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Dinex Egzoz’da Birleşik Metal-İş’in örgütlenmeye başlaması üzerine, şirket patronları ile sarı sendika Türk Metal ittifakı, 5 işçiyi işten çıkardı.

Tekirdağ Çerkezköy’de bulunan ve yaklaşık 250 işçinin çalıştığı Dinex Egzoz fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikası örgütlenmeye başladı. Sarı sendika Türk Metal’in tehditlerine rağmen çoğu işçi Birleşik Metal-İş’te örgütlendi. Birleşik Metal-İş, Toplu İş Sözleşmesi(TİS) için gerekli olan işyeri barajını aşarak 14 Ağustos günü bakanlığa resmi başvuru gerçekleştirdi. 16 Ağustos günü bakanlıktan olumlu yanıt alınması üzerine şirket patronları, sarı sendika aracılığıyla işçileri tehdit etmeye başladı. Sendikasızlaştırmayı tehditlerle ve Türk Metal Sendikası’yla başaramayan Dinex Egzoz patronları, son olarak Birleşik Metal- İş’e üye olan 5 işçiyi tazminatsız bir şekilde işten çıkardı. Her gün mesai bitiminde fabrika önüne gelen şirket yetkilileri ile Türk Metal temsilcileri, işçileri Birleşik Metal-İş’ten istifa etmezlerse işten atılacakları yönünde tehditlerle yıldırmaya çalışıyor.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 12. Sayısı’nda yayımlanmıştır.

 

The post Dinex Egzoz’da İşçi Kıyımı Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/08/27/dinex-egzozda-isci-kiyimi-basladi/feed/ 0