Ukrayna – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sat, 26 Sep 2020 07:31:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Ukrayna’da Askeri Nakliye Uçağı Düştü https://meydan1.org/2020/09/26/ukraynada-askeri-nakliye-ucagi-dustu/ https://meydan1.org/2020/09/26/ukraynada-askeri-nakliye-ucagi-dustu/#respond Sat, 26 Sep 2020 07:13:56 +0000 https://meydan.org/?p=64490 Cuma gecesi Ukrayna’nın Harkiv bölgesinde, Hava Kuvvetleri Üniversitesi öğrencilerini taşıyan askeri nakliye uçağı arızalanarak düştü. 27 öğrenci ve uçuş personelinin bulunduğu uçakta yalnızca 2 öğrenci sağ kurtulabildi. Cuma gecesi eğitim uçuşuna çıkan 20 askeri öğrenciyi taşıyan AN-26 askeri uçağı, motorlarından birinin arızalanması sonucunda alev alarak yere çakıldı. Kazadan, uçak yere çakılırken uçaktan atlamayı başaran 2 […]

The post Ukrayna’da Askeri Nakliye Uçağı Düştü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Cuma gecesi Ukrayna’nın Harkiv bölgesinde, Hava Kuvvetleri Üniversitesi öğrencilerini taşıyan askeri nakliye uçağı arızalanarak düştü. 27 öğrenci ve uçuş personelinin bulunduğu uçakta yalnızca 2 öğrenci sağ kurtulabildi.

Cuma gecesi eğitim uçuşuna çıkan 20 askeri öğrenciyi taşıyan AN-26 askeri uçağı, motorlarından birinin arızalanması sonucunda alev alarak yere çakıldı.

Kazadan, uçak yere çakılırken uçaktan atlamayı başaran 2 kişi ağır yaralı olarak sağ kurtulmayı başarırken diğer öğrenciler ve personel yaşamını yitirdi.

Motorların arızalanmasına neyin sebep olduğu henüz bilinmiyor.Uçak, Doğu Ukrayna’nın Rusya sınırından 30 km geride bir alana düştü. Ancak bölgede herhangi bir askeri gerilim bulunmuyor.

___

The post Ukrayna’da Askeri Nakliye Uçağı Düştü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/09/26/ukraynada-askeri-nakliye-ucagi-dustu/feed/ 0
Erdoğan’dan Ukrayna Askerlerine Nazi Selamı, Rusya’ya Meydan Okuma mı? – Mercan Doğan https://meydan1.org/2020/02/05/erdogandan-ukrayna-askerlerine-nazi-selami-rusyaya-meydan-okuma-mi-mercan-dogan/ https://meydan1.org/2020/02/05/erdogandan-ukrayna-askerlerine-nazi-selami-rusyaya-meydan-okuma-mi-mercan-dogan/#respond Wed, 05 Feb 2020 15:59:00 +0000 https://meydan.org/?p=54250 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy tarafından karşılandığı resmi törende hazır bulunan Ukrayna askerlerini “Slava Ukraine!” (Şan Olsun Ukrayna’ya) sözleriyle selamladı. Askerler ise ona “Geroyam Slava!” (Kahramanlara Şan Olsun) yanıtını verdi. Bandera selamı denilen bu selamlama Rusya başta olmak üzere dünyada tepkilere yol açtı. (Bu selamlama, 1995 yılındaki Kiev ziyaretinde dönemin ABD Başkanı […]

The post Erdoğan’dan Ukrayna Askerlerine Nazi Selamı, Rusya’ya Meydan Okuma mı? – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy tarafından karşılandığı resmi törende hazır bulunan Ukrayna askerlerini “Slava Ukraine!” (Şan Olsun Ukrayna’ya) sözleriyle selamladı. Askerler ise ona “Geroyam Slava!” (Kahramanlara Şan Olsun) yanıtını verdi. Bandera selamı denilen bu selamlama Rusya başta olmak üzere dünyada tepkilere yol açtı.

(Bu selamlama, 1995 yılındaki Kiev ziyaretinde dönemin ABD Başkanı Bill Clinton tarafından kullanıldığında da benzer şekilde tepki çekmişti.)

Geçmişten Günümüze Bandera Selamı

“Slava Ukraine!” 1917’deki bağımsızlık savaşı sırasında, Ukrayna milliyetçileri tarafından Rusya’ya karşı kullanılan bir slogandı. 1930’lara gelindiğindeyse Ukrayna Milliyetçileri Örgütü başta olmak üzere Nazi bağlantılı faşist gruplarca yeniden kullanılmaya başlanmış, Nazi işbirlikçisi Ukraynalı Stepan Andreevich Bandera’nın resmi sloganı olarak tanınmıştı. Selamlama, sağ kol Nazi selamı şeklinde kaldırılıp “Slava Ukraine!” sloganı atılarak gerçekleştiriliyordu.

Ukrayna’da AB ile ilişkilerin geliştirilmesini isteyen partilerin yönlendirmesiyle Kasım 2013’te başlayan, 2014’te şiddetini arttıran ve dönemin başkanı Yanukoviç’in görevinden azledilmesi gibi pek çok sonuç doğuran eylemlerde sık sık duyulan bu slogan Rusya karşıtlığının simgesi olarak sahiplenildi.

2018’de ise dönemin başkanı Petro Poroşenko’nun çıkardığı bir kararname ile asker ve polisleri selamlarken Sovyetler Birliği’nden kalan “Merhaba Yoldaşlar!” selamlaması yerine kullanılmaya başlandı.

Bugüne baktığımızda bu selamlama Ukrayna’da faşizmi hatırlattığı için bir kesim tarafından reddediliyor, bir kesim tarafından sahipleniliyor, bir başka kesim ise samimi bir vatanseverlik göstergesi olduğunu iddia ediyor.

Rusya-Türkiye Geriliminde Meydan Okuma mı?

Rusya ile Türkiye arasındaki İdlip gerilimi sürerken ve Türkiye’nin bölgede cihatçı çetelerle “mücadele ediyor görünerek” halihazırdaki konumunu koruma politikası miadını doldurmuşken Rusya’yla var olan gerilimin artacağı aslında öngörülebilirdi.

Rusya’nın bilinen siyaset bilimcilerinden Sergey Markov bu selamlamanın Moskova’ya karşı meydan okuma olarak algılandığını vurgularken bu meydan okumanın “Yahudi katillerinin selamı” denilen Bandera selamıyla gerçekleşmiş olması Rusya’da ve başka coğrafyalarda farklı kesimlerden tepki topladı.

Hal böyleyken Rusya karşıtlarının simgesi haline gelen Bandera selamı veren Erdoğan’ın bu hareketinden bir anlam çıkarmamak, apaçık safdillik olacaktır ancak süreci okumamız noktasında fikir verici olduğunu söylemek de pek mümkün değildir. Çünkü Erdoğan başkanlığındaki Türkiye’nin başka devletlerle, ittifaklarla yaşadığı gerilimler ya da yakınlaşmalar kısadır, geçicidir, pamuk ipliğine ya da açık söylemek gerekirse bir el hareketine bağlıdır. Bu el hareketi bir gün zafer işareti, başka bir gün rabia, sonraki gün bozkurt işareti, daha sonraysa nazi selamı olabilir.

The post Erdoğan’dan Ukrayna Askerlerine Nazi Selamı, Rusya’ya Meydan Okuma mı? – Mercan Doğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/02/05/erdogandan-ukrayna-askerlerine-nazi-selami-rusyaya-meydan-okuma-mi-mercan-dogan/feed/ 0
Anarşist Yayınlar Dizisi (21): Ukrayna’da Anarşist Yayınlar – Meltem Çuhadar https://meydan1.org/2019/06/19/anarsist-yayinlar-dizisi-21-ukraynada-anarsist-yayinlar-meltem-cuhadar/ https://meydan1.org/2019/06/19/anarsist-yayinlar-dizisi-21-ukraynada-anarsist-yayinlar-meltem-cuhadar/#respond Wed, 19 Jun 2019 09:51:11 +0000 https://test.meydan.org/2019/06/19/anarsist-yayinlar-dizisi-21-ukraynada-anarsist-yayinlar-meltem-cuhadar/ “Kendi başlarına örgütlenmek ve yaşamlarının her alanında, doğru olduğunu düşündükleri tarzda karşılıklı anlayışa varmak işçilere ve köylülere düşer.” Nestor Mahno, 1919 Ukrayna’da anarşizmin tarihinden bahsederken Rusya’da anarşizmin ve devrim mücadelesinin tarihinden bahsetmemek mümkün değildir. Birbiriyle iç içe geçmiş mücadelelerin yaşandığı bu komşu coğrafyalar, devrimci mücadeleye dair iki farklı yaklaşımın kendi koşullarında deneyimlendiği, bunun sonucunda anarşistlerin […]

The post Anarşist Yayınlar Dizisi (21): Ukrayna’da Anarşist Yayınlar – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Anarşist Yayınlar Dizisi’nin bu bölümünde, deneyimlendiği coğrafyalarda sansürün, baskının ve şiddetin hemen her türüyle karşılaşmış anarşist düşüncenin, sözde devrimci iktidarlar tarafından düşman ilan edildiği bir bölgenin anarşist yayıncılık tarihini anlatacağız. Aynı zamanda anarşizmin toplumsallaştığı ve geniş çapta bir etki yaratarak kırları, kentleri özgürleştirdiği bir pratik olarak da tarihin en özgün deneyimlerinden olan “Özgür Topraklar”ın yaşandığı yer olan Ukrayna’da sıra…

“Kendi başlarına örgütlenmek ve yaşamlarının her alanında, doğru olduğunu düşündükleri tarzda karşılıklı anlayışa varmak işçilere ve köylülere düşer.”

Nestor Mahno, 1919

Ukrayna’da anarşizmin tarihinden bahsederken Rusya’da anarşizmin ve devrim mücadelesinin tarihinden bahsetmemek mümkün değildir. Birbiriyle iç içe geçmiş mücadelelerin yaşandığı bu komşu coğrafyalar, devrimci mücadeleye dair iki farklı yaklaşımın kendi koşullarında deneyimlendiği, bunun sonucunda anarşistlerin uzun yıllardır ısrarlı bir şekilde propagandasını yaptığı gibi “iktidar”ı ele geçirenlerin hızlı bir şekilde yozlaşacağı ve “çardan beter olacağı” öngörüsünü bilfiil kanıtlayan, talihsiz bir deneyime dönüştü. Aşağıda inceleyeceğimiz yayınların bazıları yazı dizimizin 16. bölümünde yayınlanan “Rusya’da Anarşist Yayınlar”la paralellik gösterebilir, zira o dönemde yayın yapan dergi ve gazetelerin bir kısmı hem Rusya hem de Ukrayna’da yayınlanıyordu.

Ukrayna’da Anarşist Devrim

Ukrayna’da anarşizm, diğer toplumsal hareketlerde olduğu gibi Mahnovist hareketin ortaya çıkışına kadarki süreçte pek de tanınan bir düşünce değildi. Dönemin halk özgürlük hareketlerinde olduğu gibi kimlik sorunlarıyla boğuşan, kendi dili ve kültürü yoğunluklu olarak Rusya’nın dili ve kültürü tarafından ezilen bir konumda küçük bir ülkeydi. Rusya’daki devrimciler de Ukrayna’nın sorunlarına uzak kalıyorlar, orayı Rusya’ya dahil bir yer gibi değerlendiriyorlardı.

Durumu başarılı bir şekilde kavrayan Nestor Mahno anılarında şöyle söylüyordu:

“Ukrayna, Ukraynaca konuşuyor ve dolayısıyla Ukrayna dilini konuşamayan yabancıları dinlemiyor. Bu zamana kadar anarşistlerin Ukrayna köylüsü üzerinde zayıf bir etki yaratması, şehirlerde toplanmalarıyla ve Ukrayna köylülerinin kendi dilini, kültürünü farkedememiş olmalarıyla alakalıdır.”*

Sonrasında hızlıca çalışmalara başlayan Mahno ve yoldaşları, halkın ihtiyaçları ve anarşizm ideallerinin gerçekleştirilmesi için çeşitli örgütlenmeler kurdu. O zamana kadar (Bolşevikler dahil) Ruslar tarafından “Rusya’nın güneyi” olarak görülen Ukrayna’yı anarşizmle özgürleştirmek için yola çıktılar. Pek çok Rus anarşist 1918’de Nabat Anarşist Örgütler Konfederasyonu’nun kuruluşuyla Ukrayna’daki anarşizm mücadelesine omuz vermek için faaliyet alanını genişletti.

Savaşın patlak vermesiyle beraber hızlıca toprakları kolektifleştiren, köy köy gezip resmi evrakları yakan, devleti ortadan kaldıran anarşistler kısa süre içerisinde farklı güç odaklarıyla karşı karşıya kaldı. Beyaz orduya ve Avusturyalı işgalcilere, Ukrayna’lı milliyetçilere ve de Bolşeviklere karşı aynı anda pek çok cephede savaştılar. Bu mücadeleler sırasında yer yer süreli yayınlar, yer yer bildiri ve broşürler, bazen de hiçbirinin basılamadığı koşullarda sözlü propagandayla yetindiler.

Ukrayna’da Anarşist Yayınlar: Golos Truda, Nabat, Dielo Truda

Ukrayna’daki anarşist yayıncılığın tarihini çıkarmak, derli toplu bir şekilde bir düzene sokmak halihazırda zor olmakla beraber, ilk kez Ukrayna ve anarşizm üzerine yazıların, Volin’in editörlüğünü yaptığı ünlü anarko-sendikalist dergi Golos Truda’da (Emeğin Sesi) yayınlanmaya başladığını görüyoruz. Golos Truda Rusya’dan sürgün yemiş ya da politik sebeplerle çıkmak zorunda kalmış devrimcilerin yazdığı, Rusça yayınlanan bir dergiydi. 1929’da Stalinist rejim tarafından tamamen kapatılana dek yayınını sürdürmüştü.

Nabat Anarşist Örgütler Konfederasyonu’nun yayın organı olan Nabat dergisi ise özellikle Aaron Baron ve Volin’in ısrarlı emekleriyle yayın yapıyordu. Öncesinde Put k Svobode (Özgürlük Yolu) adıyla yayın yapan dergi birkaç ay içerisinde format değiştirdi ve Nabat’a dönüştü. 1923 ve 1924’te Nabat’ın Kharkov’lu üyeleri tarafından genç ve yaşlı Ukrayna’lılara yapılan başarılı propagandanın en önemli aracı haline gelmişti. Grup aynı zamanda bildiriler bastırıyor, anarşist bir yeraltı matbaası örgütlemek için çalışıyordu. Nabat’a bağlı Anarşist Gençlik grubundan Iuda Reidman’ın çabaları, savaşın dozunu arttırmasıyla sonuçsuz kaldı.

Nabat’ta tarımdan sanayiye, eğitimden güncel başka konu başlıklarına dair çeşitli bilgilendirmeler yapılırken ayrıca ateizme dair de propaganda metinleri yayınlanıyordu. Bu, Mahnovist hareketin Ukrayna köylüsüyle beraber verdiği anarşizm mücadelesinde, yerel papazların yaydığı korkuya karşı farkındalık edinilmesi için harcanan çabanın ürünüydü. Yine Nabat’ın bir parçası olan Ateistler Birliği tarafından yayınlanan yazıda “Tanrı, şeytan ve inanç; insanlık bu ürkütücü sözlerin bedelini bir kan deniziyle, gözyaşı seliyle ve sınırsız acılarla ödemiştir. Bu karabasana artık yeter!” deniyordu. Çeşitli şiirlere yer veriliyor, teorik yazıların yanında işçi hareketini edebi ajitasyonlarla da harekete geçirmeye çalışıyorlardı.

Mahnovist hareket için en önemli metinlerden biri, çeşitli dillerde, “Özgür Topraklar” deneyimi sırasında ve sonrasında sıkça dağıtılan “Liberter Komünistlerin Örgütsel Platformu” metniydi. Nestor Makhno ve Piotr Arshinov tarafından Paris’te sürgünde bulunan diğer Rus ve Ukraynalı anarşistlerle birlikte, 1925 yılında Dielo Truda adlı dergide yayınlanan metinde, dünya anarşistlerinin bir platform altında buluşması çağrısı yapılıyordu. Mahno, Fransa’da bulunduğu yıllarda da çeşitli anarşist toplantılara katılıp platformdan bahsediyor ve Dielo Truda’nın yayınlarına aktif olarak katılıyordu.

Son derece kapsamlı bir teorik yayın olan Dielo Truda, anarşist komünizmi benimsiyordu. İkili böyle bir dergi çıkarmayı yıllar önce, daha Moskova’daki Butirky hapishanesinde bulundukları günlerde tasarlamışlardı. Makhno, üç yıl süren yayını boyunca, Dielo Truda’nın hemen her sayısına bir makale yazdı. Rusya’dan kısa bir süre önce kaçan ve yazdığı Kronstadt Komünü adlı kitapçıkla Bolşevizmin maskesini düşüren Ida Mett, gruba 1926 yılında katıldı. “Anarşist Komünistlerin Örgütsel Platformu” da bu yıl içinde yayınlandı ve başta Malatesta’nın cevabı olmak üzere pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Nestor Makhno, Piotr Arshinov, Gregori Maximoff, Ida Mett ve Nicholas Lazarevitch derginin değişmeyen yazar ekibini oluşturuyordu. Dielo Truda aynı ekiple 1939 yılına kadar yayınlandı. Sonrasında Gregori Maximoff tarafından Dielo Trouda-Probuzhdenie adını alarak 1950’ye kadar yayınını sürdürdü.

Ukrayna topraklarında anarşizm, Bolşevik diktatörlük yılları boyunca yoğun bir baskıya maruz kaldı ve sürgündeki anarşistler tarafından yurtdışında sürdürüldü. 1936 İberya Devrimi sürecinde dayanışma ilişkilerini sürdüren Ukraynalı anarşistlerin bir bölümü İspanya’ya gitti. Aradan geçen uzun yılların ardından Ukrayna’da Mahno, farklı siyasi gruplar tarafından sahiplenilen bir halk kahramanı haline geldi. Bugün irili ufaklı girişimlerle anarşist yayıncılık nefes aldığı topraklarda yeniden yeşermeye başlıyor…

*“Neskolko slov o natsionalnom voprose na Ukraine, Nestor Mahno”

Meltem Çuhadar

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 50. sayısında yayınlanmıştır.

The post Anarşist Yayınlar Dizisi (21): Ukrayna’da Anarşist Yayınlar – Meltem Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/06/19/anarsist-yayinlar-dizisi-21-ukraynada-anarsist-yayinlar-meltem-cuhadar/feed/ 0
Senaryo Tartışılsa da Gerçek Gerçektir: Çernobil – Fırat Binici https://meydan1.org/2019/06/11/senaryo-tartisilsa-da-gercek-gercektir-cernobil-firat-binici/ https://meydan1.org/2019/06/11/senaryo-tartisilsa-da-gercek-gercektir-cernobil-firat-binici/#respond Tue, 11 Jun 2019 14:25:18 +0000 https://test.meydan.org/2019/06/11/senaryo-tartisilsa-da-gercek-gercektir-cernobil-firat-binici/ “Yalanların bedeli nedir? Cevap onları gerçeklerle karıştırmaya başlamaktan ibaret değil şüphesiz. Asıl tehlike; eğer yeterince yalan dinlersek artık gerçeği ayırt edemez, tanıyamaz hale gelmemizdir. Peki o zaman ne gelir elimizden? Uydurduğumuz hikayelerle kendimizi tatmin etmekten başka ne kalır geriye?” Son dönemde -Game of Thrones’un hemen ardından birkaç gün içinde- oldukça gündemleşen ve birçok tartışmayı da […]

The post Senaryo Tartışılsa da Gerçek Gerçektir: Çernobil – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“Yalanların bedeli nedir? Cevap onları gerçeklerle karıştırmaya başlamaktan ibaret değil şüphesiz. Asıl tehlike; eğer yeterince yalan dinlersek artık gerçeği ayırt edemez, tanıyamaz hale gelmemizdir. Peki o zaman ne gelir elimizden? Uydurduğumuz hikayelerle kendimizi tatmin etmekten başka ne kalır geriye?”

Son dönemde -Game of Thrones’un hemen ardından birkaç gün içinde- oldukça gündemleşen ve birçok tartışmayı da beraberinde getiren 5 bölümlük Çernobil dizisi bu sözlerle başlıyor. Daha şimdiden birçok yazının konusu haline gelse ve gerçekleri ne kadar yansıttığı tartışılıp dursa da aslında bizim için meselenin en önemli kısmı, dizinin topluma bir şeyleri tekrardan hatırlatmış olması.

Çernobil’in Gerçekliğini Hatırlamak

1986 yılı Nisan ayında Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan Ukrayna’daki V.I. Lenin Nükleer Santrali bizim bildiğimiz adıyla Çernobil Nükleer Santrali’nde gerçekleşen patlama, savaşları dışarıda tutarsak, insanlığın kendi elleriyle yarattığı en büyük katliam olarak kabul edilir. HBO kanalının bu katliamı merkezine alan Çernobil dizisi de “Olay nasıl gerçekleşti?” ve “Sonrasında neler yaşandı?” sorularına gerçeklere yaslanarak yanıtlar vermeye çalışıyor. Tam da bu noktada gelebilecek kimi eleştirileri savuşturmak için, yayınlananın bir belgesel değil dizi olduğunu vurgulamakta fayda var.

Beş bölümden oluşan dizi, ilk iki bölümde patlamanın gerçekleştiği anda ve ilk 24 saat içinde yaşananları anlatıyor. Daha sonra ise bu büyük patlamanın yol açacağı sorunların önüne geçmek için harcanan emekleri, yaşananları, alınmaya çalışılan önlemleri gösteriyor. Ve son bölüm, başroldeki profesör Legasov’un mahkemede “patlamanın santraldeki bir hatadan kaynaklı olduğunu iddia eden” yani “devleti suçlayan” sansasyonel konuşmasıyla bitiyor.

Dizinin ABD yapımı olduğu için bir anti-sovyet propagandası içerdiğini, gerçeği yansıtmayacak derecede abartılı ve kurgu karakterler içerdiği için tamamen gerçek dışı olduğunu söyleyenler var bir yanda. Diğer yanda ise sovyet hükümetinin patlamadan ve onun etkilerinden hem kendi halklarını hem de tüm dünyayı haberdar etmek noktasında geç kaldığını, bu dizinin de sovyet bürokrasisinin gerçek yüzünü gösterdiğini savunanlar. Belgesel olmadığı halde belgeselmiş gibi lanse edilip izleyicileri yanlış bilgilendirdiği gerekçesiyle eleştirenler…

Her şey tartışılabilir elbette fakat patlamanın olduğu santralin binlerce metrekarelik çevresinde neredeyse hiçbir yaşam belirtisinin olmaması ve mutant canlı türlerinin ekosistemi haline gelmesi (Kiev’den hareketle gerçekleştirilen, turistlere terk edilmiş Çernobil’i keşfetmeyi, girişe kapalı bölgelere girme izni bile vaat eden günübirlik turlar dizinin yayınlanmasının ardından daha da popülerleşmiş olsa da) gerçeğini nasıl tartışacağız ya da nasıl anlatacağız?

Her şey tartışılabilir elbette fakat radyasyondan etkilenerek yaşamını yitiren ve önümüzdeki yıllarda yitirecek olan binlerce insanı nasıl tartışacağız ya da nasıl anlatacağız?

Olayla hiçbir alakası olmadığı halde sırf kendi çıkarları ya da devletinin prestiji için insanların yaşamlarını hiçe sayarak “Burada radyasyon yoktur!” diyen devlet yöneticilerini ve hatta “Radyasyonlu çay iyidir!” diyen yöneticilerin olduğu gerçeğini nasıl tartışacağız?

Binlerce kilometre uzakta olmasına rağmen bu topraklarda dahi kanserden yaşamını yitiren onlarca insanın olduğu gerçeğini nasıl tartışacağız? Elbette bu meseleyi gerçeklerden ayrı tartışamayız çünkü nükleerin gerçekliği bu. Çünkü biliyoruz, Çernobil ilk nükleer facia değil son da olmayacak. Çernobil’de, hatta daha önceki patlamalarda, en son 2011’de Fukuşima’daki patlamada gördüğümüz gibi ve şu anda inşaatı devam eden Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali’nde de bilmeliyiz ki nükleerin gerçekliği bunlar.

Bu tartışmalar sürerken bizler Çernobil’i nasıl tartışıp konuşmalıyız, nasıl anlatmalıyız? Sonuçları yaşamlarımızı doğrudan ilgilendiren bir facianın bilgilerini dahi yine o faciayı yaratan devletlerin kontrolünde edinirken bizler nasıl yalanları ve gerçekleri ayırt edebileceğiz?

Ve Dizinin Gerçekliği?

Çernobil dizisi öncelikle nükleer santrallere karşı hassasiyeti arttırılıyor gibi görünüyor, genel olarak izlenimlerimiz de bu yönde. Fakat başroldeki profesörün dizinin başındaki kaset sahnesinde ve sonundaki mahkeme sahnesindeki konuşmalarında gözden kaçmayan bir detay daha var. Profesör Legasov santralin teknik olarak nasıl patladığını anlattıktan sonra santrali patlatan şeyin aslında yalanlar olduğunu söyleyerek devleti eleştirmeye başlıyor. Ve esasında bazı şeylerin devlet tarafından saklandığını, patlamaya göz yumulduğunu ileri süren Legasov’un (bu yanlışlar olmasa ve diğer santraller de tekrardan gözden geçirilse) bu nükleer santrallerin varoluşunda herhangi bir beis görmediğini fark ediyoruz. Evet, dizi genel hatlarıyla nükleere karşı daha duyarlı olmaya itmiştir belki izleyicileri, fakat şu da bir gerçektir ki bu santrallerin var oluşu bile doğa için bir tehdittir; sorun nasıl kullanıldığı ve kimin kullandığından ibaret değildir.

Dizide devletin olmazsa olmazı olan bürokrasinin çıkmazları, özellikle Sovyet bürokrasisinin çöküşü de sıkça vurgulanmış. Son bölümde patlamanın bir test sonucu gerçekleştiğini, bu testin ilk kez yapılmadığını ve daha öncekilerin de başarısız olduklarını görüyoruz. Aynı zamanda fabrikaların elektriğe ihtiyacı olduğu bilgisi geldikten sonra da testi tamamladığında terfi alacak olan santral müdürünün durumdan hoşnutsuz olması da bir diğer detay. Daha sonra da patlama yaşandıktan sonra Sovyet politbürosunun Moskova’dan olayı çözmek istemesi, merkezileşmeyle bürokrasinin de bir nükleer santral kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor bizlere.

Patlamadan sonra nükleer santralin çatısına fırlayan ve radyoaktif halde olan grafit parçalarını, kürekle çekirdeğe doğru atmak için yalnızca ama yalnızca 90 saniyeleri olan “3000 küsür biyorobot” sahnesiyle de radyasyonun öldürücülüğü gözler önüne seriliyor. Öyle ki bu kadar öldürücü radyasyona sahip bu grafit parçalarının aylar boyunca çatıda temizlenemeden durmuş ve radyasyon yaymış olması da bir başka acı gerçek. Patlama sonrasında yangına ilk müdahaleyi gerçekleştiren itfaiyecilerden biri ise patlamadan 17 gün sonra tıpkı diğer itfaiyeciler gibi feci şekilde yaşamını yitiriyor. Radyasyonun etkileri sonucunda insanların ve hayvanların uzuvlarındaki anormal görüntüler dizide hiç işlenmemiş olsa da radyasyonun etkisiyle ölen itfaiyeci bu boşluğu kısmen dolduruyor.

Rusya’daki NTV kanalı ise HBO’nun anlattığından farklı (Amerikalıların Çernobil Nükleer Santrali’ne sızdığını ve patlamaya sebep olduğunu “tarihi kanıtlara” dayandıran) bir hikaye anlatacak yeni bir Çernobil dizisi çekileceğini açıkladı. Dizinin her ne kadar anti sovyet propagandası olduğu yazılıp çizilse ve bu her ne kadar ayrı bir tartışma konusu olsa da diziden esas alacağımız mesaj nükleerin Sovyet’i, Amerikan’ı, Fransız’ı ya da sosyalisti, kapitalisti olmayacağı gerçeği değil midir? Esas gerçek nükleerin ölüm anlamına geldiği değil midir? HBO yapımı bu 5 bölümlük dizinin, nükleerin ne kadar yıkıcı bir şey olduğunu görsel olarak da anlatması açısından olumlu bir yerde durduğunu düşünüyoruz.

Ateşi elinizde tutarsanız eğer, ateşin elinizi yakmasından şikayet edemez ya da bundan dolayı kimseyi suçlayamazsınız. Eğer bir nükleer santral inşa ediyorsanız, nükleerin ne olduğunu ve her daim bir katliama yol açabileceği ihtimalini bile bile yapıyor olursanız, bundan kaynaklı gerçekleşebilecek bir katliamdan dolayı da kimseye kızmaya hakkınız olmayacaktır. Artık lanetlenmişsinizdir ve bu katliam sizi de bulacaktır. Bundan sonra yazılacak herhangi bir yazı, çekilecek herhangi bir film ya da dizi, olabilecek herhangi bir olayda eleştirilmeniz gayet doğal değil midir? Üstelik bahsettiğimiz şey bir nükleer katliam ise; etkileri yüzlerce yıl boyunca milyonlarca insanı etkileyebilecek bir katliam ise yapılması gereken nedir? Çernobil dizisine en çok da bu açıdan bakılması gerekiyor.

Fırat Binici

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 50. sayısında yayınlanmıştır.

The post Senaryo Tartışılsa da Gerçek Gerçektir: Çernobil – Fırat Binici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/06/11/senaryo-tartisilsa-da-gercek-gercektir-cernobil-firat-binici/feed/ 0
Ukrayna’da Sıkıyönetim İlan Edildi https://meydan1.org/2018/11/26/ukraynada-sikiyonetim-ilan-edildi/ https://meydan1.org/2018/11/26/ukraynada-sikiyonetim-ilan-edildi/#respond Mon, 26 Nov 2018 18:18:06 +0000 https://seninmedyan.org/?p=45678   Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko Rusya ile yaşanan gerilimi bahane ederek Sıkıyönetim ilan ettiklerini duyurdu. “Sınır İhlali” 25 Kasım’da Rusya donanmasındaki gemiler, Ukrayna’nın Odessa limanından Mariupol limanına gitmek üzere Kerç Boğazı’ndan geçen üç Ukrayna savaş gemisine ateş açmış  Ukraynalı altı askerin yaralanmış, iki gemi de hasar görmüştü. Rus Devleti ise saldırının nedeninin sınır ihlali olduğunu açıklamıştı. […]

The post Ukrayna’da Sıkıyönetim İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

 

Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko Rusya ile yaşanan gerilimi bahane ederek Sıkıyönetim ilan ettiklerini duyurdu.

“Sınır İhlali”

25 Kasım’da Rusya donanmasındaki gemiler, Ukrayna’nın Odessa limanından Mariupol limanına gitmek üzere Kerç Boğazı’ndan geçen üç Ukrayna savaş gemisine ateş açmış  Ukraynalı altı askerin yaralanmış, iki gemi de hasar görmüştü. Rus Devleti ise saldırının nedeninin sınır ihlali olduğunu açıklamıştı.

Nato: “Gemicileri Sebest Bırakın…”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg  Ukrayna’nın arkasında olduklarını belirterek Rusya’ya denizcilerin serbest bırakılması ve el konulan gemilerin geri verilmesi gerektiğini söyledi.

“Hak ve Özgürlükler Kısıtlanmayacak”

Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ise bugün yaptığı açıklamada  25 Ocak 2019’a kadar  sıkıyönetim ilan edildiğini duyurdu.  Seferberlik içermeyeceği belirtilen sıkıyönetimin halkın  hak ve özgürlüklerini kısıtlamayacağını öne sürüldü

The post Ukrayna’da Sıkıyönetim İlan Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/11/26/ukraynada-sikiyonetim-ilan-edildi/feed/ 0
Ukrayna’da Cephanelik Patladı: 30 Bin Kişi Bölgeden Tahliye Edildi https://meydan1.org/2017/09/27/ukraynada-cephanelik-patladi-30-bin-kisi-bolgeden-tahliye-edildi/ https://meydan1.org/2017/09/27/ukraynada-cephanelik-patladi-30-bin-kisi-bolgeden-tahliye-edildi/#respond Wed, 27 Sep 2017 08:15:45 +0000 https://seninmedyan.org/?p=14511 Ukrayna’da bir askeri cephanelikte daha patlama yaşandı. Vinnitsa iline bağlı Kalinovka kasabasında bulunan silahlı kuvvetlerin ikinci büyük cephaneliğinde yangın çıktı. Ukrayna basınında yer alan haberlere göre, Vinnitsa’nın merkezine 20 kilometre uzaklıktaki Kalinovka’da bulunan “Yaguar” adlı askeri birliğin içindeki cephanelikte dün akşam saatlerinde çıkan yangının etkisiyle mühimmat depolarında patlamalar oldu. Yaklaşık 30 bin kişi bölgeden tahliye […]

The post Ukrayna’da Cephanelik Patladı: 30 Bin Kişi Bölgeden Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ukrayna’da bir askeri cephanelikte daha patlama yaşandı. Vinnitsa iline bağlı Kalinovka kasabasında bulunan silahlı kuvvetlerin ikinci büyük cephaneliğinde yangın çıktı.

Ukrayna basınında yer alan haberlere göre, Vinnitsa’nın merkezine 20 kilometre uzaklıktaki Kalinovka’da bulunan “Yaguar” adlı askeri birliğin içindeki cephanelikte dün akşam saatlerinde çıkan yangının etkisiyle mühimmat depolarında patlamalar oldu. Yaklaşık 30 bin kişi bölgeden tahliye edildi.

188 bin tonluk askeri mühimmatın bulunduğu cephanelikte, Smerç, Uragan, Grad füzelerinin de muhafaza edildiği bildirildi.

The post Ukrayna’da Cephanelik Patladı: 30 Bin Kişi Bölgeden Tahliye Edildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/09/27/ukraynada-cephanelik-patladi-30-bin-kisi-bolgeden-tahliye-edildi/feed/ 0
Ukrayna’da İstihbarat Şefine Suikast https://meydan1.org/2017/06/27/ukraynada-istihbarat-sefine-suikast/ https://meydan1.org/2017/06/27/ukraynada-istihbarat-sefine-suikast/#respond Tue, 27 Jun 2017 09:19:44 +0000 https://seninmedyan.org/?p=10279 Ukrayna’nın Kiev kentinde, seyir halinde giden bir araçta patlama meydana geldi. Patlamada aracın içinde bulunan Ukrayna askeri istihbaratında görevli  albay Maksim Shapoval’in öldüğü öğrenildi. Araçta gerçekleşen patlama sonrası etrafa yayılan parçalar nedeniyle yoldan geçmekte olan iki kişinin de yaralandığı beilrtiliyor. Suikastin, Doğu Ukrayna’da Ukrayna Ordusu’yla  savaşan Rusya yanlısı milisler tarafından gerçekleştirilme ihtimali üzerinde duruluyor.

The post Ukrayna’da İstihbarat Şefine Suikast appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ukrayna’nın Kiev kentinde, seyir halinde giden bir araçta patlama meydana geldi. Patlamada aracın içinde bulunan Ukrayna askeri istihbaratında görevli  albay Maksim Shapoval’in öldüğü öğrenildi. Araçta gerçekleşen patlama sonrası etrafa yayılan parçalar nedeniyle yoldan geçmekte olan iki kişinin de yaralandığı beilrtiliyor.

Suikastin, Doğu Ukrayna’da Ukrayna Ordusu’yla  savaşan Rusya yanlısı milisler tarafından gerçekleştirilme ihtimali üzerinde duruluyor.

The post Ukrayna’da İstihbarat Şefine Suikast appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/06/27/ukraynada-istihbarat-sefine-suikast/feed/ 0
Ukrayna’dan Kırım’ın Suyunu Kesmek İçin Baraj İnşası https://meydan1.org/2017/04/30/ukraynadan-kirimin-suyunu-kesmek-icin-baraj-insasi/ https://meydan1.org/2017/04/30/ukraynadan-kirimin-suyunu-kesmek-icin-baraj-insasi/#respond Sun, 30 Apr 2017 17:47:36 +0000 https://seninmedyan.org/?p=3958 Rusya ile Ukrayna arasında siyasi gerilimi nedenlerinden biri olan Kırım’ın suyunu keserek yaptırım uygulama amacında olan Ukrayna devleti yeni bir baraj inşa etti. Ukrayna’da yayın yapan TSN televizyonu, Ukrayna’nın Kırım sınırında bulunan Herson bölgesi yerel yönetiminin, Dinyeper nehrinden Kuzey Kırım Kanalı üzerinden Kırım’a su akışını tamamen bloke eden yeni bir barajı devreye aldığını açıkladı.Ukrayna, Kırım’ın […]

The post Ukrayna’dan Kırım’ın Suyunu Kesmek İçin Baraj İnşası appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Rusya ile Ukrayna arasında siyasi gerilimi nedenlerinden biri olan Kırım’ın suyunu keserek yaptırım uygulama amacında olan Ukrayna devleti yeni bir baraj inşa etti.

Ukrayna’da yayın yapan TSN televizyonu, Ukrayna’nın Kırım sınırında bulunan Herson bölgesi yerel yönetiminin, Dinyeper nehrinden Kuzey Kırım Kanalı üzerinden Kırım’a su akışını tamamen bloke eden yeni bir barajı devreye aldığını açıkladı.Ukrayna, Kırım’ın Rusya ile birleştiği 2014 yılında Kuzey Kırım Kanalı üzerinden Kırım’a yine su akışını kesmişti. Kırım’ın su akışı halen Rusya  Doğal Kaynaklar ve Çevre Bakanlığı’nın  inşa ettiği 3 barajdan sağlanıyor.Ancak yarımadanın doğusunun su sıkıntısı yaşadığı belirtiliyor.

The post Ukrayna’dan Kırım’ın Suyunu Kesmek İçin Baraj İnşası appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/04/30/ukraynadan-kirimin-suyunu-kesmek-icin-baraj-insasi/feed/ 0
Ukrayna’da AGİT Aracına Saldırı https://meydan1.org/2017/04/23/ukraynada-agit-aracina-saldiri/ https://meydan1.org/2017/04/23/ukraynada-agit-aracina-saldiri/#respond Sun, 23 Apr 2017 13:08:20 +0000 https://seninmedyan.org/?p=2928 Ukrayna’nın doğusundaki çatışmalı bölgelerden Lugansk Halk Cumhuriyeti’ndeki Donbass’ta  AGİT’e (Avrupa güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) ait bir araca bombalı saldırı gerçekleştirildi.Bombalı saldırı sonucu, alınan bilgilere göre en az bir kişi yaşamını yitirdi. AGİT dönem başkanlığını yürüten Sebastian Kurz da, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, saldırıyı doğruladı.Hedef alınan aracın AGİT Ukrayna Özel Gözlem Misyonu’na ait olduğu öğrenildi. […]

The post Ukrayna’da AGİT Aracına Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ukrayna’nın doğusundaki çatışmalı bölgelerden Lugansk Halk Cumhuriyeti’ndeki Donbass’ta  AGİT’e (Avrupa güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) ait bir araca bombalı saldırı gerçekleştirildi.Bombalı saldırı sonucu, alınan bilgilere göre en az bir kişi yaşamını yitirdi.

AGİT dönem başkanlığını yürüten Sebastian Kurz da, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, saldırıyı doğruladı.Hedef alınan aracın AGİT Ukrayna Özel Gözlem Misyonu’na ait olduğu öğrenildi.

Ukrayna’da 2014 başlarından bu yana şiddetlenen çatışmalar sonrası, AGİT bölgeye aynı yılın Mart ayında gözlemci bir heyet göndermişti.Söz konusu heyetin bu yılın Ocak ayından bu yana 7 kez saldırıya uğradığı belirlenmişti.

Ukrayna’dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Rusya destekli Lugansk Halk Cumhuriyeti yetkilileri söz konusu saldırıyı Ukrayna Ordusuna bağlı milis güçlerin gerçekleştirmiş olabileceğini iddia etti.

 

 

 

The post Ukrayna’da AGİT Aracına Saldırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/04/23/ukraynada-agit-aracina-saldiri/feed/ 0
”Düşlediğini Eylemek Özgürlük, Özgürlük Anarşizm ; Anarşizm Örgütlenmektir ” – Halil Çelik https://meydan1.org/2016/06/22/dusledigini-eylemek-ozgurluk-ozgurluk-anarsizm-anarsizm-orgutlenmektir-halil-celik-2/ https://meydan1.org/2016/06/22/dusledigini-eylemek-ozgurluk-ozgurluk-anarsizm-anarsizm-orgutlenmektir-halil-celik-2/#respond Wed, 22 Jun 2016 11:36:46 +0000 https://test.meydan.org/2016/06/22/dusledigini-eylemek-ozgurluk-ozgurluk-anarsizm-anarsizm-orgutlenmektir-halil-celik-2/     İki yüzyılı aşan bir süredir özgürlük ve adalet mücadelesinde olan anarşizm,  dönem dönem farklı tartışmalardan geçmiştir. Dünya genelinde 1960’lar sonrasında, coğrafyamızda ise 1980 sonrasında gelişen süreçte anarşizm adına farklı bir tartışma gündemleşmiştir: Örgüt ve örgütlenme. Bu tartışmanın nasıl geliştiğine ve tartışmanın kendisine dair düşüncelerimizi, bugün coğrafyamızdaki devrimci anarşist mücadele deneyimimiz ortaya koyuyor ve […]

The post ”Düşlediğini Eylemek Özgürlük, Özgürlük Anarşizm ; Anarşizm Örgütlenmektir ” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Adsız

 

İki yüzyılı aşan bir süredir özgürlük ve adalet mücadelesinde olan anarşizm,  dönem dönem farklı tartışmalardan geçmiştir. Dünya genelinde 1960’lar sonrasında, coğrafyamızda ise 1980 sonrasında gelişen süreçte anarşizm adına farklı bir tartışma gündemleşmiştir: Örgüt ve örgütlenme. Bu tartışmanın nasıl geliştiğine ve tartışmanın kendisine dair düşüncelerimizi, bugün coğrafyamızdaki devrimci anarşist mücadele deneyimimiz ortaya koyuyor ve elbette bir cevap oluyor. Öte yandan yine coğrafyamızda anarşizmin farklı mücadele biçimlerinin de neredeyse tamamının örgütlenme temelli yaklaşımları, bu tartışmanın günümüzde kendi cevabını bulduğunu gösteriyor.

Örgütlenme ve örgüt tartışmalarının ötesinde anarşist tarihe bakılırsa; Arjantin ve Şili’nin belli bölgelerini kapsayan Patangoya’da anarşist işçilerin öz örgütlülüğü olan FORA, Ukrayna’da işçi ve köylülerin öz örgütlülüğünün bir araya geldiği Mahnovist Hareket ve bugünün Portekiz ve İspanya’sını kapsayan İberya Yarımadası’nda gerçekleşen İberya Devrimi’ndeki CNT FAI; örgütlü anarşizmi işçiler, köylüler ve tüm ezilenlerde toplumsallaştırarak bulundukları bölgelerde birer halk hareketine dönüşmüşlerdir. Asıl incelenmesi, irdelenmesi gereken örgütlenmenin ve örgütün tartışılması değildir. Halk hareketine dönüşmüş anarşist örgütlerin, örgütlenmeye nasıl yaklaştıkları, örgütlülüklerini nasıl ve hangi araçlarla sürdürdükleridir.

Öz Örgütlülük Anarşizmin Temel Örgütlülüğüdür

Örgütlenmenin farklı yol ve yöntemleri farklı amaçlar için kullanılabilir. Farklı ideolojilerin, farklı felsefi yaklaşımların, hatta farklı düşüncelerin örgütlenme biçimleri farklı olabilir. İdeoloji, felsefe, düşünme biçimi olmanın ötesinde, bir yaşam olarak anarşizmin örgütlenme yöntemleri ise elbette kendi özgünlüğündedir. Siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin örgütlenmesi, anarşist bir örgütün işleyişi demektir. Gerek siyasi, ekonomik ve sosyal işleyişin örgütlenmesinde, gerekse örgütün toplumsallaşarak bir halk hareketine dönüşmesinde, öz örgütlülük olmazsa olmazdır.

Öz örgütlülükler, siyasi veya ekonomik iktidarlara karşı, ezilenlerin kendi örgütleridir. Bu örgütlülükler iki farklı şekilde gelişebilir. Öncelikle, farklı iktidar gruplarına veya farklı iktidar yapılarına karşı özgürlük mücadelesi geliştirecek olan örgütlülüktür. Bu örgütlülük, farklı iktidar gruplarını veya iktidar yapılarını ortadan kaldırmanın ötesinde, bir ilişki biçimi olarak iktidarı yok etmeyi de hedefler. Bu örgütlülüğün öznelerini belirleyecek olan şey ise, aynı ezilmişliğin bir parçası olmalarıdır. Çünkü bir ezilmişliğe karşı, ancak ve ancak o ezilmişliği yaşayan kişi veya gruplar mücadele edebilir. Geliştirilecek mücadelede o ezilmişliği farklı boyutları ile yaşamış kişi veya gruplar, onunla nasıl mücadele edileceğini de en iyi belirleyebilecek olanlardır. Öz örgütlülük bu şekilde oluşabilir. İkinci bir şekliyle de öz örgütlülük coğrafi bir belirlenimle oluşabilir. Yani belli bir coğrafi bölgenin siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamının organize edilmesi de yine o coğrafyada yaşayan kişi ve grupların oluşturduğu örgütlenmeler ile sağlanabilir. Burada da yine aynı yaklaşım söz konusudur. O coğrafi bölgenin öznesi olmak, oranın işleyişini organize edebilmenin bir koşuludur. Çünkü -hangi coğrafi bölge olursa olsun- orada yaşamını sürdürenler, oranın işleyişini en doğru şekilde yürütebilecek olanlardır. Yani bir coğrafi bölgenin öz örgütlülüğü, o bölgenin kendisinden çıkmalı ve o bölgenin siyasi, ekonomik, sosyal ilişki biçimlerini bu öz örgütlülük belirlemelidir. Farklı bölgeler elbette birbirinin ilişki biçimlerine etki edebilir. Ama nihai işleyiş inisiyatifi, o bölgenin öz örgütlülüğünde olmalıdır.

Ukrayna’daki işçi ve köylüler, Çiftlik İşçileri Sendikası, Gulya Polye Köylü ve İşçi Konseyleri, Maden ve Doğrama İşçileri Sendikası, Tarım Komisyonları gibi öz örgütlülükler yaratmışlardı. Bir anarşist örgütlenmenin halk hareketine dönüşme süreci, bu öz örgütlülüklerle sağlanmıştır. Mahnovist Hareket ile beraber yine bu öz örgütlülüklere yeni örgütlenmeler eklenmiştir. Köylülerden ve işçilerden oluşan yerel bölgesel komünler, konseyler oluşturulmuştur. Bir yandan gündelik yaşamın siyasi, ekonomik ve sosyal olarak organize edildiği işçi ve köylü komünleri, öte yandan Hetman Hükümeti’yle Denikin ve Wrangel’in beyaz ordularıyla, burjuva Petlurist Hareketi’yle ve Bolşevik Kızıl Ordu ile savaşı organize eden konseyler örgütlenmiştir. Benzer örnekler, anarşist örgütlerin bir halk hareketine dönüştüğü tüm coğrafyalarda görülebilir. İberya’da gerçekleşen toplumsal devrim de bu örneklerin en belirginlerindendir.

Halk Hareketi Kendiliğindenliğiyle Toplumsal Devrimi Yaratır

Halk hareketi olan CNT FAI’den FORA’ya ve Mahnovist Harekete kadar halk hareketine dönüşmüş anarşist örgütler, kendiliğindenlikleriyle varlığını sürdürmüştür. Kendiliğindenlik hareketin kendi iç dinamikleri ile yönlendirildiği bir süreci tarif eder. Elbette dışsal etkiler ile bir ilişki geliştirilecektir. Ancak dışsal hiçbir etki hareketin işleyişini ve örgütlenmesini belirlememelidir. Kendiliğindenlik dışsal bir etki sonucu değil de kendi iç dinamiklerinin belirlediği bir süreç olması nedeniyle, anarşist bir örgütlenme için vazgeçilemezdir. Kendiliğindenlik anarşizme yönelik bilinçli bilinçsiz çarpıtmalar sonucu sık sık kadercilik veya spontanelik ile karıştırılır. Anarşist bir örgütlenmede kendiliğindenlik tamamıyla iradi bir durumu tarifler. Bu iradi durum, özneleri belirginleştirmek açısından oldukça önemlidir. Bu iradi durum, örgütlülüğü oluşturan öznelerin bu örgütlülükteki sorumluluğuna da vurgu yapmış olur. Mahnovist Hareket’in Özgür Topraklar deneyiminde bir yandan Bolşeviklerin resmi komünleri varken, Pokrovskoe köyünde köylülerin bu resmi komünlere değil de kendiliğindenliğiyle oluşturdukları Çalışma Komünleri’ne dahil olması, bu durumun tarihsel bir örneğidir. Gulya-Polye gibi diğer köylerde de benzeri süreçler yaşandı. Halk hareketine dönüşmüş anarşist örgütlülük bu kendiliğindenlik ile toplumsal devrimi yaratabilmiştir.

Toplumsal Devrim Gündelik Devrimler ile Yaratılır, Yaşatılır

Toplumsal devrim en geniş anlamıyla tüm toplumsal yapının siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerinin iktidarlı ilişkilerden ve yapılardan arındırılarak yeniden yaratılmasıdır. Anarşizme içkin bir kavram olan toplumsal devrim, anarşist bir örgütün benimseyeceği bir devrim perspektifidir. Makro boyutuyla tüm toplumun yaşamının yeniden yaratılmasının hedeflenmesini içeren toplumsal devrim, kişilerin veya grupların mikro yaşamlarında gündelik devrim anlayışıyla kendini bulmalıdır. Gündelik devrim, gündelik yaşamın siyasi ekonomik ve sosyal örgütlenmesini toplumsal devrim iddiasıyla yeniden yaratmayı gerektirir. Her bireyin yaşamını yeniden yarattığı gündelik devrimler,  toplumsal bir kırılma anını beklemek gibi ertelemeci bir işleyişi reddeder. Gündelik devrim şimdinin yeniden yaratılmasını örgütlemektir. Gündelik devrimlerini gerçekleştirerek özneleşen bireylerin örgütlülüğü, toplumsal devrime giden yolu yaratacaktır. Mikrodan makroya bir dönüşüm ve tüm yaşamın yeniden yaratılmasıdır toplumsal devrim. Anarşist örgütlenmenin halk hareketine dönüşmesinde bu toplumsal devrim iddiası toplumsallaşmada, halk hareketine dönüşmede oldukça önemli bir etkendir. İberya toplumsal devrimi bunu net olarak göstermiştir.  İspanya’nın köylerinde eşek sırtında gezerek köy köy anarşizmi anlatanların yarattığı öz örgütlülükler, 1920’lere kadar sendikalar, birlikler, komün ve kolektiflerden oluşmuş yine aynı süreçlerde CNT FAI ile beraber halk hareketine dönüşmüştür. Bu halk hareketiyle ezilenler, İberya yarımadasında toplumsal devrimi toplumun tüm kesimlerinde yaşama dönüştürmüş, yeni bir yaşam yaratmışlardır. CNT FAI yaratılan yeni yaşamı da yine aynı toplumsal devrim perspektifi ile savunmuş. Coğrafyanın farklı bölgelerinde komün, kolektif ve kooperatiflerle üretim dağıtım ve tüketim ilişkilerini yeniden yaratmıştır.

Örgüt, Toplumun İhtiyaçlarından Doğup Yine Toplumun İhtiyaçlarına Cevap Verdiği Ölçüde Halk Hareketi Olur

CNT FAI’nin İberya’da bütün bir yaşamı yeniden yarattığı deneyim öz örgütlülükleriyle bir halk hareketine dönüşmüş anarşist bir örgütün toplumun ihtiyaçlarına cevap olması gerektiğini açıkça gösteriyor. İberya’da devrim yıllarında bir yandan yaşamın ekonomik yeniden yaratılması bir yandan siyasi ilişkilerin yeniden yaratılması sürerken savaşın yakıcılığı karşısında yine ihtiyaçları karşılamak üzere silah fabrikalarına el konulmuş, yetmeyince bazı fabrikalar silah fabrikasına dönüştürülmüştü. Bu örnek de, yine halk hareketinin gerek toplumsal devrimin kırılma anlarında, gerek toplumsal devrimin yeniden yaratım zamanlarında; hareketin toplumun ihtiyaçlarını görmesi ve ona cevap olmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

Bu kaçınılmaz durum Patagonya’daki FORA deneyimininde de kendini başka bir şekilde gösterir. FORA henüz Arjantin İşçi Federasyonu (FOA) olduğu 1902 Ocak ayında, işçilerin sendikalı olmalarının önüne geçen La Princesa fırınlar zincirine yönelik bir boykot çağrısı yapmıştı. Boykot kampanyası sebebiyle FOA’lı iki işçi tutuklanınca tüm fırınlardan toplam 7 bin işçi genel greve giderek üretimi durdurmuştu. Buenos Aires şehrinin neredeyse tamamen ekmeksiz kaldığı bir süreçte işçilerin öz örgütlülüğüyle oluşturduğu kooperatif, sadece işçiler ve aileleri için ekmek üretmiştir. İşçilerin öz örgütlülüğü burada işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçlarının tek dayanağı olmuştur. Bu örgütlülük, FORA’yı Patagonya’da bir halk hareketine dönüştürmüştür. FORA deneyimi de, CNT FAI deneyimi de halk hareketinin öz örgütlülüklerinin halkın ihtiyaçlarından doğmasını ve yine halkın ihtiyaçlarına cevap verebilmesinin tarihsel örneğidir.

Anarşizmin coğrafyamızda öz örgütlülükler yaratma iddiasıyla yola çıktığı bir deneyimin henüz ilk adımlarındayız. Mücadelemizin toplumsal devrimi yaratmadaki koordinatlarını, tarihsel olarak halk hareketine dönüşmüş anarşist örgütlerin örgütlenme deneyimlerinde -eksikleri ve fazlalıklarıyla, doğruları ve yanlışlarıyla- görüyoruz, öğreniyoruz. Örgütlülük ve toplumsallık perspektifini derinleştirerek toplumsal devrimi bir iddia veya bir perspektif olmaktan çıkarıyor; yaşamın her anında yeniden yaratıyoruz, yaratacağız. Yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz, şimdi şu anda bu dünya büyümekte…

 

 

Halil Çelik

halil@meydan.org

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayımlanmıştır.

The post ”Düşlediğini Eylemek Özgürlük, Özgürlük Anarşizm ; Anarşizm Örgütlenmektir ” – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/06/22/dusledigini-eylemek-ozgurluk-ozgurluk-anarsizm-anarsizm-orgutlenmektir-halil-celik-2/feed/ 0
Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar “Pegida” – İlyas Seyrek https://meydan1.org/2015/02/12/batinin-islamlasmasina-karsi-vatansever-avrupalilar-pegida-ilyas-seyrek/ https://meydan1.org/2015/02/12/batinin-islamlasmasina-karsi-vatansever-avrupalilar-pegida-ilyas-seyrek/#respond Thu, 12 Feb 2015 19:00:48 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/12/batinin-islamlasmasina-karsi-vatansever-avrupalilar-pegida-ilyas-seyrek/ Ekim ayından bu yana, her hafta gerçekleştirdikleri İslam karşıtı gösterilere 350 kişi olarak başlayan PEGIDA (Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar), 25 Ocak’ta düzenlediği gösteride 17 bin kişilik kitleye ulaştı. Bunda özellikle 7 Ocak’ta gerçekleşen Charlie Hebdo saldırıları sonrasında Avrupa’da yükselen sağ-kanat hareketlenmenin etkisi büyük. Ekim 2014’te Almanya’da faşist hareketin ve sağ hareketlerin başşehri olarak anılan […]

The post Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar “Pegida” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

A-Golden-Dawn-supporter-r-014
Altın Şafak

Avrupa’da yükselen sağ denildiğinde ilk akla gelen siyasi yapılardan birisi Yunanistan’daki Altın Şafak Partisi. Nikolaos Michaloliakos’un liderliğindeki parti, sıklıkla ırkçılık ve neo-nazilikle suçlanıyor. Partiyse aşırı sağcı olduğunu kabul ederek, eski diktatör Ioannis Metaxas’ın politikalarını savunduğunu kabul etti. 2012’de aldığı oylarla büyük bir yükselişe geçen parti, son iki seçimdeyse %6’nın üzerindeki oy oranını korumayı başardı. 2013’te Pavlos Fyssas’ın katledilmesinden dolayı doğrudan suçlu bulunan parti üyeleri dışında Michaloliakos da tutuklanmıştı. Altın Şafak, Avrupa’daki sağ partiler ve faşist hareket arasındaki ilişkinin ne olduğunu, ne olabileceğini göstermesi açısından önemli bir örnek.

Ekim ayından bu yana, her hafta gerçekleştirdikleri İslam karşıtı gösterilere 350 kişi olarak başlayan PEGIDA (Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar), 25 Ocak’ta düzenlediği gösteride 17 bin kişilik kitleye ulaştı. Bunda özellikle 7 Ocak’ta gerçekleşen Charlie Hebdo saldırıları sonrasında Avrupa’da yükselen sağ-kanat hareketlenmenin etkisi büyük.

Ekim 2014’te Almanya’da faşist hareketin ve sağ hareketlerin başşehri olarak anılan Dresden’de, Lutz Bachman’ın öncülüğünde kurulan PEGIDA, Avrupa’daki diğer faşist parti ve hareketler gibi ekonomik kriz ve ardından gelen kemer sıkma politikalarının nedeni olarak göçmenleri görmekte. Avrupa’daki göçmenlere karşı bir dizi önlem alınmasını savunan hareket, aynı Avusturya’daki göçmen politikaları gibi sıkı göçmen karşıtı politikaları savunuyor.

Charlie Hebdo saldırısı sonrasında, İslam ve göçmen karşıtlığı üzerinden taraftar kitlesini arttıran PEGIDA hareketi söylemleri nedeniyle Almanya ve Avrupa genelinde sıkı bir şekilde takip ediliyor. Geçen haftalarda PEGIDA lideri Lutz Bachman, Hitler bıyığı ile çektiği fotoğrafını ‘’O tekrar burada’’ şeklinde bir yazı ile internette paylaşmıştı. Dresden’de, 15 Ocak’ta Eritreli bir göçmenin evinde bıçaklanmış bir şekilde bulunması üzerine PEGİDA taraftarlarının durumu onaylayan yorumlarıyla beraber düşünüldüğünde, bu hareketin her geçen gün radikalleşen tavrı fark edilebilir. PEGIDA özellikle Liepzig, Südthüringen, Kassel, Würzburg, Bonn, Düsseldorf ve Frankfurt’ta yerel çalışmalarını oluşturmuş durumda ve özellikle son haftalarda politik tartışmalara neden oluyor. Almanya İçişleri Bakanı Thomas Maiziere eylemlere katılanları toplumsal kaygılarını dile getirenler olarak dillendirirken; başbakan Angela Merkel, düşüncelerin ifade edilmesi noktasında Almanya’da herkesin özgür olduğunu ancak Almanya’da kimsenin göçmen karşıtı ajitasyon yapamayacağını, yapanların da Almanya’da yerinin olmadığını vurgulayan açıklaması aslında bu politik tartışmanın ulaştığı boyutları gözler önüne seriyor.

Tüm bu tartışmalar Almanya’da devam ederken açık olan şey, PEGIDA’nın hareketlendirdiği kitlenin yabancı düşmanlığı üzerinden bir araya gelen bir kesim olduğu gerçeği. Avrupa’da özellikle son dönem yükselen sağ-kanat hareketlerle beraber yapılmayacak bir değerlendirme, PEGIDA’nın nasıl bir siyasal sürecin sonucunda oluştuğunu görmemizi engelleyecektir. Tabi bir de Ukrayna’dan İtalya’ya Avrupa’da yükselen faşist mobilizasyonu…


jobbik
Avrupa Milliyetçi Hareketler Birliği

2009 yılında gerçekleşen bir kongreyle, içinde Macaristan’dan Jobbik, Fransa’dan Ulusal Cephe, İtalya’dan Tricolour Flame, İsveç’ten Ulusal Demokratlar ve Belçika’dan Ulusal Cephe’nin de olduğu bir birlik kuruldu. Litvanya’dan Belçika’ya Avrupa’nın farklı bölgelerinden aşırı sağ partilerin oluşturduğu birliğe en son Ukrayna’dan Svoboda gözlemci olarak dahil oldu. Svoboda, Ukrayna’da Rusya ile devam etmekte olan gerilimin yaşandığı zamanlarda adından aşırı Ukrayna milliyetçisi söylemleri ve Rus karşıtlığı ile söz ettirmişti.

İlyas Seyrek

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar “Pegida” – İlyas Seyrek appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/12/batinin-islamlasmasina-karsi-vatansever-avrupalilar-pegida-ilyas-seyrek/feed/ 0
“Ukrayna’da Kim Ne İster?” – Bozkurt Toral https://meydan1.org/2014/06/25/ukraynada-kim-ne-ister-bozkurt-toral/ https://meydan1.org/2014/06/25/ukraynada-kim-ne-ister-bozkurt-toral/#respond Wed, 25 Jun 2014 16:09:04 +0000 https://test.meydan.org/2014/06/25/ukraynada-kim-ne-ister-bozkurt-toral/ Geçtiğimiz yılın son aylarında Ukrayna’da can çekişen “Turuncu Devrim” son nefesini de verdi. Ukrayna’daki 2010 yılı seçimlerindeki açık yenilgiden sonra bile Ukrayna’dan umutlarını kesmeyen Avrupa-Atlantik birlikteliğinin Doğu Ortaklığı sürecine Yanukoviç (Eski Ukrayna Devlet Başkanı) ve Azarov (Eski Ukrayna Başbakanı) 21 Kasım 2013’te beklenmeyen bir cevap verdi. Hükümetin cevabını “ülkeye ihanet” olarak değerlendiren muhalefet partileri, Batı yanlıları ve bazı […]

The post “Ukrayna’da Kim Ne İster?” – Bozkurt Toral appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Geçtiğimiz yılın son aylarında Ukrayna’da can çekişen “Turuncu Devrim” son nefesini de verdi. Ukrayna’daki 2010 yılı seçimlerindeki açık yenilgiden sonra bile Ukrayna’dan umutlarını kesmeyen Avrupa-Atlantik birlikteliğinin Doğu Ortaklığı sürecine Yanukoviç (Eski Ukrayna Devlet Başkanı) ve Azarov (Eski Ukrayna Başbakanı) 21 Kasım 2013’te beklenmeyen bir cevap verdi. Hükümetin cevabını “ülkeye ihanet” olarak değerlendiren muhalefet partileri, Batı yanlıları ve bazı Batılı temsilciler Euromaidan olarak adlandıran protesto sürecini başlattılar.

Böylece 2004 seçimiyle başlayan ve sonra “Gül Devrimi”yle bağlaştırılan Ukrayna’nın yüzünü Batı’ya dönmesi ve ülkedeki ekonomik ve siyasi Rusya baskısını dengelemesini -bununla da kalmayıp sürecin Ukrayna taraflarınca AB ve NATO’ya kabulünü de- öngören Turuncu Devrim tamamen sona ermiş oldu.

21 Kasım’dan bu yana devam eden yeni süreciyse iki boyutta çözümlemek gerekiyor; siyasi iktidarların (Ukrayna Devleti, AB-Atlantik birlikteliği, Rusya vs.) bu coğrafyadaki ayrı ayrı stratejileri ve yine bu coğrafyadaki insanların beklentileri. Burada önemli olan  -dünya üzerindeki diğer birçok hareketteki gibi- bu iki boyutun aynı coğrafyada ve aynı coğrafyaya ilişkin meydana gelmesiyle çakışık bir varoluşa sahip olmasıdır.

Siyasi İktidarlar

SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsız bir siyasi yönetime dönüşen Ukrayna yönetimi bağımsızlığının ilk yıllarından itibaren günümüze kadar hiçbir zaman bölgede ayrı ayrı stratejilerini kuran diğer iki siyasal iktidardan bağımsız bir strateji kuramamıştır.

Bölge üzerinde strateji kuran önemli siyasi iktidarlardan biri Rusya’dır. Ukrayna nüfusunun beşte birinin Rus olması ve Rusya-Ukrayna ilişkisinin tarihsel arkaplanı Rusya’nın sadece ekonomik ve siyasi çıkarlarla hareket etmediğini göstermektedir. Rusya için Ukrayna’nın kendisine bağlı olması önemli bir moral değerdir ama Rusya-Ukrayna ilişkisinin bu boyutunun diğer boyutlarını maskelemek için kullanıldığı da muhakkaktır. Rusya için yurtdışındaki Rus nüfusu (özellikle Rusya’nın komşularındaki) sınırötesi siyasi, ekonomik ve özellikle de askeri yaptırımların meşruiyet kaynağı olarak görülmektedir. Rusya, Kırım’a yapılan askeri müdahalenin öncelikli nedenini Kırım’daki Rusların güvenliğini sağlamak olduğunu öne sürmüştü.

Diğer taraftan Rusya’nın o kadar da duygusal davranmadığını Ukrayna meselesinin Rusya açısından ekonomik ve güvenlikle ilgili boyutlarına bakmadan yapılacak bir yorum eksik kalacaktır. Şu anda halk oylamasıyla bağımsız cumhuriyetler haline gelen Donetsk ve Luhanks bölgelerinde Rus nüfusu ağırlığını gösterse de özellikle Donetsk bölgesinin ülkenin en zengin kesimini bulundurması ve SSCB zamanında SSCB’nin en gelişmiş sanayi bölgelerinden biri olması Donetsk ve Doğu Ukrayna’yı ülkenin geri kalanından daha önemli hala getiriyor.

Ayrıca Ukrayna, Rusya’nın güvenliği ve askeri stratejisinde oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Rusya, 2010 seçimlerinden sonra Yanukoviç’in samimiyetini Kırım’daki Rus üssünün kiralama süresinin uzatılmasıyla deneyerek Ukrayna’ya verdiği askeri değeri göstermiştir. Rusya, Kırımı işgal ederek hem Ukrayna ve Batı ittifakına 21 Kasım sonrası süreç ile ilgili sert bir cevap vermiş hem de komşu ülkelerine bir gözdağı vermiştir. Olası bir Ukrayna-Kazakistan ittifakının Rusya’nın Kafkasya ile bağlantısını kesebileceği için ise Ukrayna’yı şimdilik bir bütün olarak tutmak yerine kendisi için ekonomik ve askeri stratejik öneme sahip bölgeleri Ukrayna’dan koparmayı tercih etmiştir.

Bölge üzerinde strateji kuran bir diğer siyasi iktidarsa AB ve ABD’nin oluşturduğu Batı bloğudur. Batı’nın bölgedeki hedefi, ekonomik olarak zor durumda olan Ukrayna’nın ekonomik ve siyasi reformlarla kısıtlı bir gelişimden sonra, Rusya’nın Doğu Avrupa’ya yönelik siyasi ve ekonomik politikalarının etkisini engelleyecek bir barikat haline getirmekti. Batı güdümlü yönetim iktidardayken AB ve NATO üyeliği hedefiyle propaganda yürütmüş, fakat zaten AB üyeliği hakkında herhangi bir vizyon göstermeyen Batı, siyasi ve ekonomik reformlarda da eksiklik gördüğü için Ukrayna’ya mesafeli durmayı tercih etmiştir. Yine de Doğu Ortaklığı Anlaşması’yla Rusya’nın vaaddettiğinden çok daha iyi ekonomik şartlar sunan Batı, Rus yanlısı Yanukoviç ve Azarov tarafından geri çevrilince resmi olarak “bekle-gör” politikası benimsediğini iddia etse bile Batı yanlısı muhalefeti açıktan açığa desteklemiştir.

Ukrayna’da Yaşayanlar

Yazının başında da belirtildiği gibi 21 Kasım sonrası sürecinin birbirine çakışık iki boyutta çözümlenmesi gerekiyor. Bu boyutlardan ikincisi de siyasi iktidarların mücadele alanında yaşayan insanların durumu.

Ukraynalılar, SSCB’nin son yıllarından itibaren Rusya’ya karşı mesafeli olmaya başlamışlardı ama bu durum SSCB sonrası dönemde de Ukrayna siyasetini ve ekonomisini Rusya’nın baskı altında tuttuğunu değiştirmedi. SSCB’nin dağımasından sonra Ukrayna’nın ne zaman kendi ekseninden sapmaya başladığını görse enerji meselesini ortaya çıkaran Rusya ile Ukrayna arasındaki gaz krizleri bunun bir göstergesidir. 21 Kasım’dan önceki süreçte ekseninden kayan Ukrayna için yaptırımlarla beraber yeni fırsatlar da sunan Rusya, bunu Ukraynalıların adeta gözüne girmek için yapmıştı, çünkü Batı’nın fırsatlarına eski “havuç-sopa” anlayışıyla bir alternatif getiremeyeceğini fark etmiştir.

Bu nokta da Ukraynalıların büyük bir kısmının neden Batı yanlısı olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Rusya güdümündeki yönetimin olduğu ve bölge insanlarının ekonomik bir enkaz altında kaldığı ülkede insanlar, Batı’nın katılımcı demokrasisini, reformlarını ve sunduğu pazar imkânlarını kötünün iyisi olarak görüp çözüm olarak benimsemişlerdir.

Sonuç

Ukrayna’daki toplumsal hareketlilik başladığından bu yana, ölen insan sayısı yüzlerle ölçülmeye başlandı bile. Küresel ekonomik ve siyasi hesaplar arasında yaşamlarını sürdürmeye çalışan halk, Batı ya da Rusya güdümündeki siyasal iktidarlar tarafından katlediliyor.

Toplumsal mücadelenin, efendilerin siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet etmediği bir üçüncü cephe, Ukrayna’da kendisini dayatıyor.

Bu çift cepheli savaş, bu coğrafyanın topraklarında yüzyıllardan beri devam ederken, hatırlanması gereken 20. yüzyıl başlarında, ezilenlerin bu coğrafya da yarattığı deneyimdir.

Ukrayna’daki Mahnovşçina deneyimini hatırlamaya sadece Ukrayna’da değil, efendilerin savaşlarının hüküm sürdüğü her yerde ihtiyacımız var.

Bozkurt Toral

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 19.sayısında yayımlanmıştır.

Meydan Gazetesi- Ukrayna'dan Kim ne İster

 

The post “Ukrayna’da Kim Ne İster?” – Bozkurt Toral appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/06/25/ukraynada-kim-ne-ister-bozkurt-toral/feed/ 0