Vio. Me. – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 01 Apr 2020 09:13:08 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 ÇEVİRİ |Yunanistan Devleti Vio.Me Fabrikasının Elektriğini Korona Krizi Bahanesiyle Kesti https://meydan1.org/2020/03/31/ceviri-yunanistan-devleti-vio-me-fabrikasinin-elektrigini-korona-krizi-bahanesiyle-kesti/ https://meydan1.org/2020/03/31/ceviri-yunanistan-devleti-vio-me-fabrikasinin-elektrigini-korona-krizi-bahanesiyle-kesti/#respond Tue, 31 Mar 2020 10:11:34 +0000 https://meydan.org/?p=56620 Yunanistan devleti,ülkedeki toplumsal hareketlere karşı yürütmekte olduğu programını, halk Koronavirüs salgını sebebiyle karantina altındayken sürdürmeye devam ediyor. Devlet, yıllardır Selanik’te öz yönetim ile işletilmekte olan Vio.Me fabrikasına yapacağı yeni saldırı için mükemmel bir fırsat yakaladı. Bu sabahın erken saatlerinde 2 çevik kuvvet polisi ekibi desteğiyle gelen devlet elektrik şirketi görevlileri, fabrikaya giden elektriği kesti. Vio.Me […]

The post ÇEVİRİ |Yunanistan Devleti Vio.Me Fabrikasının Elektriğini Korona Krizi Bahanesiyle Kesti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Yunanistan devleti,ülkedeki toplumsal hareketlere karşı yürütmekte olduğu programını, halk Koronavirüs salgını sebebiyle karantina altındayken sürdürmeye devam ediyor. Devlet, yıllardır Selanik’te öz yönetim ile işletilmekte olan Vio.Me fabrikasına yapacağı yeni saldırı için mükemmel bir fırsat yakaladı. Bu sabahın erken saatlerinde 2 çevik kuvvet polisi ekibi desteğiyle gelen devlet elektrik şirketi görevlileri, fabrikaya giden elektriği kesti.

Vio.Me fabrikası 2013 yılından beri doğrudan işçiler tarafından işletiliyordu ve en başından beri kendisini, krizin altında ezilen Yunan toplumu için, ekolojik ürünlerin mümkün olan en ucuz fiyatla alıcıya ulaşması ilkesinde konumlandırdı. Ekonomik doğrudan demokrasi modelinin günümüzdeki en parlak örneklerinden biri olan fabrika, bütün hükümet dönemlerinde saldırıya uğradı(sol SYRIZA dönemi de dahil) ancak sahip olduğu güçlü dayanışma ağı sayesinde bu saldırılara karşı koydu.

Şimdi de sağcı “Yeni Demokrasi” hükümeti, bir takım belgeler ya da ceza yeme riski olmadan sokağa çıkamayan Yunan halkının hastalık tecridi altında olduğu mükemmel bir ortam bulmuş oldu.

Bu kirli stratejiye dair şimdiden çeşitli örnekler var. 15 Mart gününde Exarcheia Mahallesi’ne gelen polis, Politeknik Üniversitesi’nde sığınmakta olan göçmenleri zorla çıkartmış ve onları toplama kamplarına götürmüştü. Birkaç gün sonra, 19 Mart gününde ise devlet, 11 Kürt ve Türk muhalif siyasi göçmeni gözaltına almıştı.

Yaşanan her şey, devletin, kendisine salgın tarafından verilen bütün imkanları binlerce hasta insana yardım etmek için değil ama Yunan şehirlerinin askeri kontrolünün artırılması ve karantina sebebiyle hareketsiz kalan toplumsal mücadelelerle uğraşmak için kullanacağının bir göstergesi adeta. Şimdi dayanışmamızı gösterme ve devletin taşkınlıklarına karşı sesimizi yükseltme zamanı.

Devletin Gerçekleştirdiği Elektrik Kesintisi Sonrası Vio.me’nin Açıklaması

“Karanlıkta hareket eden iktidar vampirleri 30 Mart sabahı saat 06:30’da öz yönetimle işletilen Vio.Me fabrikasının elektriğini kesmek için “doğru” zamanı buldular. Kapıda hazır bekleyen vinç ve , bunun siyasi ve politik bir emir olduğu anlamına gelen, 2 SWAT ekibi ile beraber, 50’li yıllarda muhalifleri, insanlar karşı koyamasın diye gece vakti infaz eden Yunan hükümetlerini anımsatırcasına çalıştılar.

Enerji kaynağının derhal geri bağlanılmasını istiyoruz!

Dayanışmayla,

SE Vio.Me işçileri.”

Çeviri: Meydan Gazetesi


The post ÇEVİRİ |Yunanistan Devleti Vio.Me Fabrikasının Elektriğini Korona Krizi Bahanesiyle Kesti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/31/ceviri-yunanistan-devleti-vio-me-fabrikasinin-elektrigini-korona-krizi-bahanesiyle-kesti/feed/ 0
İnşaat İşçilerinden Vio.Me. İşçisiyle Dayanışma https://meydan1.org/2015/12/19/insaat-iscilerinden-vio-me-iscisiyle-dayanisma/ https://meydan1.org/2015/12/19/insaat-iscilerinden-vio-me-iscisiyle-dayanisma/#respond Fri, 18 Dec 2015 23:31:55 +0000 https://test.meydan.org/2015/12/19/insaat-iscilerinden-vio-me-iscisiyle-dayanisma/ Yunanistan Selanik’te dört yılı aşkın bir süredir fabrikayı işgal ederek patronsuz bir şekilde üretim yapan öz yönetim fabrikası Vio.Me.’nin devlet tarafından el konularak açık arttırmaya çıkarılmasına karşı İnşaat İş üyesi işçiler Yunanca bir döviz hazırlayarak enternasyonal bir dayanışma mesajı yayınladı. İnşaat işçileri “Öz yönetim fabrikasından işçilerin mücadelesini dayanışmayla selamlıyoruz. Yaşasın Sınıf Dayanışması.” dedi. Bu haber […]

The post İnşaat İşçilerinden Vio.Me. İşçisiyle Dayanışma appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

viome

Yunanistan Selanik’te dört yılı aşkın bir süredir fabrikayı işgal ederek patronsuz bir şekilde üretim yapan öz yönetim fabrikası Vio.Me.’nin devlet tarafından el konularak açık arttırmaya çıkarılmasına karşı İnşaat İş üyesi işçiler Yunanca bir döviz hazırlayarak enternasyonal bir dayanışma mesajı yayınladı. İnşaat işçileri “Öz yönetim fabrikasından işçilerin mücadelesini dayanışmayla selamlıyoruz. Yaşasın Sınıf Dayanışması.” dedi.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 30. sayısında yayımlanmıştır.

The post İnşaat İşçilerinden Vio.Me. İşçisiyle Dayanışma appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/12/19/insaat-iscilerinden-vio-me-iscisiyle-dayanisma/feed/ 0
“Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/#respond Sat, 20 Sep 2014 14:13:25 +0000 https://test.meydan.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti. Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, […]

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti.

Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, düşmanlarımız ortak. Bu yüzden birliğimizi güçlendirmeliyiz.” mesajı verildi.

İkinci gün konuşmalarında Kanada, İtalya, Japonya ve Fransa’dan katılan anti-otoriter oluşumlar “commons” (kamusal ya da kolektif) kavramı üzerine bir tartışma gerçekleştirdiler.

Festivalin üçüncü ve son gününde gerçekleştirilen, Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz’in de konuşmacı olarak katıldığı kapanış panelinde, Bosna’dan Minel Abaz, Saraybosna başta olmak üzere tüm Bosna’da yükselen faşizmin ve anti faşist hareketin gelişimini aktardı. Panelde Hollanda’dan RoarMag editörlerinden Jerome Roos “Ölmekte olan dünyanın yerine doğan yeni dünyada patlak veren isyanlar” başlığı altında gerçekleştirdiği konuşmasında son süreçte birbiri ardına gelişen toplumsal isyanların siyasi arka planını ve birbirine olan etkilerini yorumladı. Alp Temiz ise Devrimci Anarşist Faaliyet adına yaptığı konuşmasında “Taksim Gezi İsyanından Geriye Ne Kaldı?” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Bir önceki yıl yine Doğrudan Demokrasi Festivali’nde ayrıntılı olarak Taksim Gezi isyanından ve onun toplumsal etkilerinden, sonrasında gelişen mahalle forumlarından ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin işleyip işlemediğinden bahseden Alp Temiz bu sunumda yalnızca Taksim Gezi İsyanından sonraki toplumsal politizasyonun değişimini inceledi.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak1

Politik olarak gittikçe homojenleşen ve liberalleşen algılarda toplumsal muhalefetin örgütsüzleştirildiği, bireye indirgendiği bir dönemde Soma katliamı ile sonrası kapitalizme karşı verilen mücadelede örgütlülüğün şart olduğunun toplum nezdinde daha anlaşılır hale geldiğine değindi.

Öte yandan özellikle Taksim Gezi İsyanıyla birlikte artan toplumsal muhalefetin, AKP ve Erdoğan karşıtlığına indirgenerek etkisizleştirilmesine vurgu yaptı. AKP karşıtlığıyla seçimlerden medet uman siyasi partiler ve örgütlerin, yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile üst üste yenilgiye ve hayal kırıklığına uğrayarak derin bir sessizliğe gömüldüğünden bahsetti.

 

Taksim Gezi İsyanının ve diğer toplumsal olayların yarattığı politizasyonu seçimlerde oy’a dönüştürmeye çalışan siyasi yapıların; mücadeleye yeni adım atmış olan bireylerin algılarında yeşeren umudu seçimlere kanalize ettiğinden ve seçimlerde gerçekleşen yenilgilerle de bu bireylerde umutsuzluğa ve devrime olan inancın yitmesine yol açtığından bahsetti. Tıpkı bugün, geçmişte yaşadığı yenilgilerin etkisiyle “Biz zamanında çok mücadele ettik olmadı, sen kendini kurtarmaya bak” propagandası yapan ebeveynler gibi bu yenilgiyi içselleştiren günümüz gençlerinin bir on sene sonra kendi çocuklarına aynı propagandayı yapan ebeveynlere dönüşebileceği örneğini verdi.

Festival süreci boyunca festivale katılan siyasi grupların yanı sıra suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele eden grupların, üretim ve tüketim kooperatiflerinin, çeşitli kitapevlerinin ve Vio.Me. işçilerinin ürettiği temizlik malzemelerinin tanıtımı ve ürün satışları yapıldı.

Patronlarla Devlet El Sıkışırken Selanik Halkı Sokaklardaydı
Üç gün süren festivalin ardından 6 Eylül günü Selanik’te kapitalist şirketlerle yunan devletinin yöneticilerinin pazarlık konferansına karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Aralarında Yunanistan başbakanı ve bakanlarının ve Yunanistan’daki en büyük holdinglerin patronlarının da olduğu konferansın katılımcılarını korumak için Atina dahil pek çok şehirden otuz binin üzerinde polis Selanik’e getirildi.

Aristoteles Üniversitesi önünde toplanan Doğrudan Demokrasi Bloğu pankartının arkasında Antiotoriter Hareket, Vio.Me. işçileri ve Halkidiki’de madenlere karşı mücadele veren köylüler ortaklaşa bir kortej oluşturdu.

Devrimci Anarşist Faaliyet de, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Doğrudan Demokrasi Bloğu içerisinde “Anarşist Devrime Faaliyetle” pankartıyla ve kara bayraklarıyla yürüyüşe katıldı.

Konferansı protesto etmek için sokaklara çıkan on binlerce kişi Selanik içerisinde uzun bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe katılımın fazla olması nedeniyle dükkanların büyük bir bölümü kepenk kapattı. Yürüyüş sırasında sık sık kapitalizme ve devlete karşı sloganlar atılırken yürüyüş kortejlerini sağlı sollu ablukaya alan polis, eylemcileri sürekli provoke etti.

Geçtiğimiz yıl kapatılan, ardından işsiz kalan işçilerinin binayı işgal etmesiyle bu sefer özyönetimle yeniden yayın yapmaya başlayan Yunanistan Devlet Radyosu ve Televizyonu’nun (ERT) önüne gelindiğinde Doğrudan Demokrasi Bloğu korteji ERT binasına dayanışma pankartı astı. Bu bekleme sırasında eylemcileri kalkanlarıyla itmeye başlayan polis, korteje biber gazı sıktı. Bu esnada ERT televizyonu penceresinden bir ERT işçisi de slogan atarak polisin saldırısını protesto etti. Eylemcilerin kol kola girerek sloganlar atmasıyla polis geri çekilmek zorunda kaldı ve Doğrudan Demokrasi Bloğu yürüyüşüne devam etti. Yürüyüşün başladığı noktaya gelindiğinde ise eylem sonlandırıldı.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak2

Vio.Me. Dayanışması Toplantısı
Vio.Me. işçilerinin yanı sıra direnişteki metro işçilerinin, su ve kanalizasyon işçilerinin, Dayanışma Hastaneleri’nin gönüllüsü hekim ve hemşirelerin ve Anarko-sendikalist örgütlenmelerin de yer aldığı toplantıda endüstri işçileri sendikası kurulması önerisine karşılık Selanik yerelinde tüm sektörleri kapsayan ortak bir sendika kurulması önerisi tartışıldı. Tartışma sonrasında sendikal bir çalışma başlatılması noktasında ortaklaşıldı. Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz de toplantıda söz alarak Vio.Me. deneyiminin Anadolu topraklarındaki işçi mücadeleleri için de önemli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı. Devletlere ve kapitalizme karşı verilen mücadelede işçilerin yanı sıra tüm ezilenlerin örgütlü mücadelesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Atina Nosotros Sosyal Merkezi’nde Taksim Gezi İsyanı ve Sonrası Etkinliği
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nde konuşmacı olarak davet edilen Devrimci Anarşist Faaliyet, festivalin sonlanmasının ardından, 11 Eylül günü, Atina’da gerçekleştirilen bir etkinlikte daha yer aldı.

2008 yılında Aleksis’in polis tarafından katledildiği Exarcheia Mahallesi’nde yer alan Nosotros Sosyal Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte “Taksim Gezi İsyanı, Yeni Bir Siyasal Tarz Mı?” ve “Taksim Gezi İsyanı’ndan Geriye Ne Kaldı?” başlıklı iki sunum gerçekleştirildi. Birincisi isyan süresince gerçekleşen sosyal politik ve kültürel etkileşimler ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin ne kadar uygulanabildiği incelendi. İkinci sunumda ise isyan sonrasındaki gelişmelerin siyasal etkileri incelendi. Özellikle Soma katliamının toplumsal muhalefet üzerindeki etkileri ve seçimlere yüklenen anlamın toplum üzerindeki etkileri tartışıldı.

Sunumun ardından soru cevaplar, tartışmalar ve değerlendirmelerle etkinlik son buldu.

Yunanistan Devletinden DAF’lılara Polis Baskısı
Doğrudan Demokrasi Festivali’ne konuşmacı olarak Yunanistan’a davet edilen DAF’lılar Selanik’e vardıkları ilk gün polis baskısıyla karşılaştı. Festival’in birinci günü gece saat 1 civarlarında Aristoteles Üniversitesi’nden ayrılıp konakladıkları yere doğru ilerleyen DAF’lılar XANΘ (Hant) meydanından geçerlerken 80 motosikletli polis (yerel adıyla Zeus) ve 3 polis aracıyla toplamda 90’dan fazla polis tarafından etrafları sarılarak durduruldu. “Yasadışı dokümanlar nerede?” “Neden Yunanistan’dasınız” gibi sorularla çantaları ve üstleri aranan DAF’lılar daha sonra Yunanistan’a giriş izinlerinin olup olmadığının kontrol edileceği gerekçesiyle kendilerinden istenen pasaportlarını polislere gösterdi.
Pasaport kontrolünün ardından polis tekrardan üst araması yapmak isterken çıkan gerilim sonucunda Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Berk Rona çeşitli bahaneler gösterilerek göz altına alındı. Gözaltına alınarak karakola götürülen Berk Rona’yı diğer DAF’lılar, Selanik’te mücadele veren Antiotoriter Hareket’ten yoldaşları ve avukatlar sabah saatlerine kadar karakol önünde bekleyerek yalnız bırakmadı. Gözaltına alınan Berk Rona ertesi gün öğle saatlerinde çıktığı mahkeme sonrasında “suçsuz bulunarak” serbest bırakıldı.
7 Eylül günü ise Vio.Me. işçilerinin davetiyle işgal edilen fabrikada gerçekleşen Vio.Me. dayanışması toplantısına katılan ve burada bir dayanışma konuşması yapan DAF’lılar fabrikadan ayrıldıkları sırada yine 10 motosikletli polis (Zeus) tarafından arabaları durduruldu. Pasaportlarına el konan DAF’lılara araç içerisinde uzun süre bekletilerek fiili gözaltı işlemi gerçekleştirildi.
DAF’lıların dokümanlarına el koymak isteyen polis ile DAF’lılar arasında çıkan kısa süreli tartışmanın ardından DAF’lılar tüm dokümanlarını ve pasaportlarını geri alarak yollarına devam ettiler.

Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 21. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/feed/ 0
Doğrudan Demokrasi Festivali https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/ https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/#respond Sun, 20 Oct 2013 13:12:40 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/  Selanik’te birçok anarşist ve anti otoriter örgütlenmenin yer aldığı Doğrudan Demokrasi Festivali’ne katılan Devrimci Anarşist Faaliyet, “Mücadeleye Devam” başlıklı oturumda Taksim Gezi İsyanı, doğrudan demokrasi yöntemleri ve uygulamaları, kolektif ve kooperatiflerle yaşamın yeniden yapılandırılmasına ilişkin deneyimlerini paylaştı.   Yunanistan’da anarşist ve anti otoriter örgütlenmelerin, özyönetimle işleyen üretim alanlarının, kooperatiflerin deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldikleri […]

The post Doğrudan Demokrasi Festivali appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 Selanik’te birçok anarşist ve anti otoriter örgütlenmenin yer aldığı Doğrudan Demokrasi Festivali’ne katılan Devrimci Anarşist Faaliyet, “Mücadeleye Devam” başlıklı oturumda Taksim Gezi İsyanı, doğrudan demokrasi yöntemleri ve uygulamaları, kolektif ve kooperatiflerle yaşamın yeniden yapılandırılmasına ilişkin deneyimlerini paylaştı.

 

Yunanistan’da anarşist ve anti otoriter örgütlenmelerin, özyönetimle işleyen üretim alanlarının, kooperatiflerin deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldikleri Doğrudan Demokrasi festivali 4-5-6 Eylül tarihlerinde gerçekleştirildi. Konuşmaların, forumların, atölye çalışmalarının konserlerin oluşturduğu festival, Selanik kentinde yapıldı.

Festivalin ilk günü olan 4 Eylül’de “Ortak Kullanım Mücadelelerinin Birleşmesinin Gerekliliği” başlığıyla gerçekleştirilen forumda, halkın ortak ihtiyaçları doğrultusunda öz örgütlenmeyle gerçekleştirilecek üretimlerin karşılıklı dayanışma ve işbirliği ağlarıyla birbirini desteklemesi üzerine fikirler paylaşıldı. Selanik’te suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele veren “136 Hareketi”, üreticiden tüketiciye aracısız ürün sağlama amacıyla bir araya gelen 16 kolektifin ortaklaştığı “Aracısız Ürün Satış Ağı”, doğrudan demokratik karar alma süreciyle sekiz aydır patronsuz üretimlerini sürdüren VIO.ME. işçileri, hükümetin kapatma kararından sonra işgal edilerek özyönetimle çalışmasını sürdüren Yunanistan Devlet Televizyonu ERT işçileri yaptıkları konuşmalarda kendi deneyimlerini aktardı.

5 Eylül günü, festivalin ikinci günü, konuşmaların ana başlığı ise “Mücadeleye Devam”dı. Konuşmacılar, mücadele deneyimlerini aktarırlarken, mücadelelerin dayanışma ilişkisi ile ortaklaştırılarak büyütülmesinin yolları üzerine önerilerini sundular. Türkiye’de mücadele yürüten Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz, Bulgaristan’daki Adelante Sosyal Merkezi’nden Yavor Kiselintsef, anti militarist Ilham Nisvan ve akademisyen Kostas Lampos konuşma yaptı.

Devrimci Anarşist Faaliyet’in İngilizce yaptığı konuşma aynı zamanda Yunancaya tercüme edildi. Önceki ay Meydan Gazetesi’nde yer alan “Barikatların Ardındaki Direniş Alanından, Mahallelerdeki Forumlara: Doğrudan Demokrasi” başlıklı yazının İngilizce çevirisi, festival boyunca açık kalan DAF standında yoğun ilgi gördü.

Meydan Gazetesi- Doğrudan Demokrasi Festivali

DAF’ın İngilizce yaptığı konuşmanın Türkçe çevirisi ise şöyleydi:

 

Tüm İstanbul’da ve Anadolu’nun pek çok yerinde kentsel dönüşüm projeleri; gecekondu yıkımlarıyla, AVM ve rezidans inşaatlarıyla, soylulaştırmaya çalıştığı meydanlarda basın açıklamalarını dahi yasaklamasıyla hız kazanmıştı. Dönüşüm yalnızca kentlerde değildi. Kırsal dönüşüm de son yıllarda başta Hidroelektrik, Termik ve Nükleer Santral projeleriyle, madenlerle, kaya gazı aramalarıyla, kapitalist tarım politikalarıyla vadilerde, köylerde yaşamı yok etmeye başlamıştı bile. Kırdan kente taşınan yalnızca göçe zorlanan insanlar olmadı, aynı zamanda kırsal dönüşüme karşı başlayan isyanlar kentteki mücadelelere de ruhunu aktardı.

Taksim Gezi isyanında ne bir kahraman vardı ne de bir halk önderi. Kırsallardaki pek çok mücadelede olduğu gibi iktidarsız alanlarda özdenetimleriyle, öz disiplinleriyle ve gönüllülükleriyle bir araya gelen bireyler devlete ve kapitalizme karşı verdikleri mücadelede otoriteden rekabetten ve bencillikten uzak, bir ilişki biçimi deneyimlediler. Yine kırsallardaki pek çok mücadelede olduğu gibi Gezi Parkı’nda da deneyimlenen paylaşma ve dayanışma ilişkileri; siyasi duyarlılığı olmayan pek çok bireyi etkilemeye, dönüştürmeye yetti.

Gezi Parkı’ndaki direnişin 2013 yılındaki toplumsal mücadelelerindeki başlıca tetikleyicilerinden biri bu yılki Hrant Dink anması oldu. Hrant Dink; 19 Ocak 2007’de Taksim yakınlarında çalıştığı Agos Gazetesi binası önünde Faşistler tarafından katledilen Ermeni gazeteci. Katledildiğinden bu yana her yıl 19 Ocak günü Taksim Meydanı’ndan Agos Gazetesi önüne yürüyüş düzenleniyordu. Bu yıl, Taksim Meydanı’nda başlatılan kentsel dönüşüm projelerini gerekçe göstererek bu yürüyüşe katılan bizim dışımızdaki hemen hemen tüm muhalif gruplar yürüyüşün başlangıç noktasını Taksim Meydanı dışında başka bir noktaya taşıdılar. Ama biz 6 yıl önce Hrant’ı teferruat olarak gören anlayışın bugün yaşam alanlarımızı soylulaştırdığını biliyorduk ve buna rağmen ısrarla Taksim Meydanı’nı kullanmaya devam etmeliydik. Bu anmada Taksim’den vazgeçersek yıllardır mücadele ettiğimiz, 1886’da Haymarket’te katledilen yoldaşlarımızı andığımız Taksim 1 Mayıs’ından da vazgeçmemiz beklenecekti.

Nitekim 1 Mayıs sabahı Taksim Meydanı’na çıkan yollar polis tarafından kuşatıldı. Devrimcilerin Taksim Meydanına girmesi yasaklandı. Devlet 1 Mayıs için başka meydanları önerdi. Başbakan Erdoğan’ın özel teşekkürlerini kazanan bir partinin yaptığı 1 Mayıs “kutlaması” haricinde Anarşistler, Kürtler ve Devrimci Sosyalistler, kentsel dönüşüm bahanelerine karşın Taksim ısrarını sürdürdüler. 1 Mayıs günü gerçekleşen polis saldırılarında çok sayıda eylemci polis tarafından yaralandı.

Polis saldırıları ve devlet terörü yalnızca büyük yürüyüşleriyle sınırlı kalmadı. Basın açıklaması yapmak için toplanan 10 kişilik gruplara bile TOMA’larla ve gaz bombalarıyla saldırdılar. Taksim’de ve İstiklal Caddesi’nde polis şiddeti bir rutin haline gelmişti.

Mayıs ayı sonlarında Gezi Parkı içindeki ağaçların, proje kapsamında kesilmeye başlanması bardağı taşıran son damla oldu. Gezi Parkındaki cılız direnişin tüm Anadolu’da yankı bulması uzun sürmedi. Çatışmalar her şehirde meydanlarda, parklarda ve varoşlarda hızla yükseldi. Haziran boyunca 5 kişi devlet terörü ile katledildi.

Pek çoğunuzun burada öğrenmek istediği, Gezi Parkı’nda ve mahalle forumlarında karar alma sürecinin nasıl işlediği. Taksim Meydanı ve Gezi Parkında kaldığımız süre boyunca gerçekleşen ilişki biçimi 15 Haziran’daki büyük polis saldırısı sonrasında mahallelerde güçlenen forumlarda doğrudan demokrasi tartışmalarını belirginleştirdi. “Barikatların Ardındaki Direniş Alanından, Mahallelerdeki Forumlara: Doğrudan Demokrasi” başlığıyla Meydan Gazetesi’nde yer alan değerlendirme gerçekleşen deneyim hakkında yerinde tespitlerde bulunuyor. Bu metnin İngilizce çevirisinin dökümünü hazırladık, bu konuyla ilgili tartışmaları konuşmalar sonrasında sürdürebiliriz.

Mevcut deneyimlerle birlikte antikapitalist, anti otoriter ve anti hiyerarşik yaşam tahayyüllerini yaşamlarımıza indirgeyebilmenin pek çok yolunu bulduk. Bugün bu yolları ve yöntemleri tartışmak adına buradayız.

Yaşamın yeniden yapılandırılması, ilk kez bizim ortaya çıkardığımız bir kavram değil. 1917’de Ukrayna’da, 1936’da İspanya’da deneyimlenen, bugünse halen Güney Amerika’da, Chiapas’ta gerçekleşen bir durum. Bu kavram bizim için de yeni değil. TC devleti ile Kürt halkı arasında gerçekleşen savaşın sıcak zamanlarında, Kürdistan’ın büyük kentlerinden Amed’de, Mezopotamya Sosyal Forumu’nda da biz Yaşamın Yeniden Yapılandırılması’ndan söz etmiştik. Weranşar’da, Gever’de pek çok değerli deneyim gerçekleşti. Bugün Rojava’da da bu deneyimlere benzer deneyimler kısmen de olsa yaşanıyor.”

Meydan Gazetesi- Doğrudan Demokrasi Festivali1

Festivalin son günü 6 Eylül’deki konuşmaların ana teması ise “Olağanüstü Hal’den Mücadele Meclislerine” idi. Konuşmalara hızlı tren projesine karşı mücadele eden örgütlenmeler; NO TAV İtalya ve NO TAV Fransa, Halkidiki’deki maden projesine karşı mücadele veren S.O.S. Xalkidiki, anti otoriter ve antikapitalist yayın kolektifi BABYLONIA dergisi katıldı.

Aynı gün farklı bölgelerde mücadele veren örgütlenmeler arasında ortak çalışma ve hareket ağı toplantısı da yapıldı. Bu toplantıya Devrimci Anarşist Faaliyet ve Yunanistan’dan Anti otoriter Hareket’in yanı sıra Bulgaristan, Almanya, İtalya, İngiltere’den örgütlenmeler de katılım sağladı. Anti otoriter, anti hiyerarşik ve antikapitalist; doğrudan demokratik karar alma süreçleriyle işleyen örgütlenmelerle oluşturulacak yaşamın yeniden yapılandırılması, tartışmaların asıl odağını oluşturdu.

3 gün süren festival boyunca örgütlenmelerin, kolektiflerin, kooperatiflerin kurdukları stantlarında bilgi paylaşımları devam etti. Atölye çalışmalarında yer alan katılımcılar arasında, sistemin her türlü eğitiminden uzak bir şekilde, yaşamın bilgisi paylaşıldı. Festival günleri boyunca her akşam anti otoriter, devrimci ve muhalif müzik gruplarının konserleri yapıldı.

Festivalin katılımcıları 7 Ağustos günü düzenlenen mitingde bir araya gelerek, başbakanın Yunanistan’ın büyük patronlarıyla yapacağı toplantıyı protesto etmek için toplantı alanına doğru yürüyüşe geçti. Polisin yapılan yürüyüşe saldırması sonucunda, otuz kişi gözaltına alındı.

 

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır.

The post Doğrudan Demokrasi Festivali appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/20/dogrudan-demokrasi-festivali/feed/ 0
” İstanbul’dan Selanik’e İŞGAL, ÖZYÖNETİM, ÜRETİM ” – Özlem Arkun https://meydan1.org/2013/10/14/istanbuldan-selanike-isgal-ozyonetim-uretim-ozlem-arkun/ https://meydan1.org/2013/10/14/istanbuldan-selanike-isgal-ozyonetim-uretim-ozlem-arkun/#respond Mon, 14 Oct 2013 08:02:15 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/14/istanbuldan-selanike-isgal-ozyonetim-uretim-ozlem-arkun/             KAZOVA   İlmek İlmek Özgürlüğü Dokumak   “… Onlar yoktan var edenlerdir, onlar Kazova işçileri, onlar gerçek tanrılardır. Bize ilmek ilmek direnişi öğrettiler.” Beşiktaş Belediyesi Taşeron İşçisi- Rıdvan Çalışkan   Onlar Kazova işçileri, 31 Ocak’tan bu yana direnen ve direnerek üretenler. 31 Ocak’ta bir haftalık izne gönderildiklerinden bu yana tamamen değişen […]

The post ” İstanbul’dan Selanik’e İŞGAL, ÖZYÖNETİM, ÜRETİM ” – Özlem Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

          KAZOVA

  İlmek İlmek Özgürlüğü Dokumak

 

“… Onlar yoktan var edenlerdir, onlar Kazova işçileri, onlar gerçek tanrılardır. Bize ilmek ilmek direnişi öğrettiler.”

Beşiktaş Belediyesi Taşeron İşçisi- Rıdvan Çalışkan

 

Onlar Kazova işçileri, 31 Ocak’tan bu yana direnen ve direnerek üretenler. 31 Ocak’ta bir haftalık izne gönderildiklerinden bu yana tamamen değişen hayatlarıyla birlikte dünyayı değiştirmeye çalışanlar.

Onlara, izinden geri döndüklerinde ödenmemiş maaş ve mesai ücretlerini alacakları söylenmişti. İzin dönüşünde fabrikaya gittiklerinde ise, kendilerini bekleyen şirket avukatı ile karşılaştılar. Patronlar Ümit Somuncu ve Umut Somuncu çoktan gitmiş, 100.000 kazağı, 40 ton ipliği, yükte hafif pahada ağır makinelerin tümünü giderken yanlarına almış, alamadıkları makinelerin ise motorlarını, kartlarını sökmüş, devrelerini ters bağlamış kullanılamaz hale getirmişlerdi. Bir haftalık izin süresinde, işçilerin üç gün art arda işe gelmediğine ilişkin tutanak tutulmuş tazminatsız bir şekilde işlerine son verilmişti. Kazova işçileri o gün ne yapacaklarını bilemediler. Evlerine döndüler. Fakat bu bir son değil, hepsinin hayatında yepyeni bir başlangıç oldu.

“Artık 31 Ocak’taki gibi değiliz. 31 Ocak’ta çaresiz, bilinçsiz, bilgisizdik. Bu nedenle kimseye güvenmiyor ve korkuyorduk. Bu nedenle de eziliyorduk. Ama artık öğrendik, öğrenmeye devam ediyoruz. Öğretmenimiz direniştir. Direniş bize öğretti ve öğretmeye devam ediyor.” diyor Kazova işçilerinden Bülent Ünal ve ekliyor “Önceleri ürkek ve çekingendik. Slogan atamıyor, pankart tutamıyorduk. Öğrendik. Haftada bir gün Şişli Meydanı’nda toplanıp fabrikaya yürüyorduk. Ama bu, sesimizi kimseye duyurmayan bir eylemdi. Biz Çarşamba yürüyüşleri yaparken, fabrikadan yine mal kaçırıldığını öğrendik. Bu sefer kaçıranlar, fabrikanın müdürleriydi. 28 Nisan’da fabrika önüne çadırımızı kurduk. Artık direnişimiz çadır direnişine döndü.”

28 Nisan’da direniş çadırlarını kurmalarının ardından, fabrikadan kaçırılma ihtimali olan makinelerin ve kalan iplik ve kazakların çalınmasını engellediler. Bu arada patronlar, hırsızlık yaptıkları iddiasıyla Kazova işçileri hakkında, savcılığa suç duyurusunda bulundular. Bunun üzerine çevre fabrikaların da güvenlik kayıtları incelendi, hırsızlığı yapanların patronun kendi adamları olduğu ortaya çıktı. Ne var ki bu adamlar hakkında hiç bir işlem yapılmazken, işçilere soruşturmalar açıldı.

Fakat onlar vazgeçmediler, daha çok eylem yaptılar, işten atılan başka işçilerle dayanışma eylemlerine katıldılar, coplandılar, gaza boğuldular, vazgeçmediler, direnmeye devam ettiler.

Ve Haziran sonunda alacaklarına karşılık fabrikadaki hurda makinelere el koymaya karar verdiler, hazırlandılar. 30 Haziran günü fabrikayı işgal ettiler, makinelere ve içerideki mallara el koydular. Patronların onlardan çaldıklarını, zaten onların olanı, geri aldılar.

Bu makineleri satarak alacaklarının en azından bir kısmını tahsil etmek istediklerinde ise polis önlerini kesti, işçilere saldırdı ve dördünü gözaltına aldı. Bunun üzerine 8 işçi kendilerini fabrikaya kilitledi ve açlık grevine başladı. İşçilerden Bülent Ünal süreci anlatırken bu durumu şöyle açıklıyor “Patronun bizim emeğimizi çalması, makineleri bizden kaçırması suç değildi, ama bizim alacağımızın en azından bir kısmını almaya çalışmamız suçtu. … Polis patronlarımız Ümit Somuncu ve Umut Somuncu’nun şikâyetleri üzerine fabrikaya gelmiş. Yine hakkımızda soruşturma açıldı. Yine biz sanıktık. Patronlara bir şey diyen yoktu.”

Onlar bir taraftan açlık grevine devam ederken, diğer taraftan direnişi büyütmeye devam ettiler. Diğer direnişlerle dayanıştılar, dayanışmayı direnişle öğrendiler.

Kazova işçilerinden Yaşar Gülay, bu süreçte karşılaştıkları zorlukları anlatırken ekliyor: “Şunu da biliyoruz; birçok sorunla daha karşılaşacağız. Ekonomik, polisiye, birçok sorun yaşayacağız. Ama tümünü çözebileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü yalnız değiliz. Çünkü biz direnişimizin talebini değiştirdik. Talebimiz sadece alacaklarımız değil. Bu, onur direnişidir. Bu egemenlerle halk arasında süren savaşın küçük bir örneğidir. Ve bu savaşta biz halkımızla birlikteyiz. Yalnız değiliz ve olmayacağız da.”

Kazova işçileri 31 Ağustos’ta ilk defa yıllardır ürettim yaptıkları makineleri kendileri için çalıştırdılar ve o günden bu yana kendileri için üretiyorlar. Bir taraftan fabrika önündeki direnişlerine devam ederken diğer taraftan direnişlerinin ateşiyle dokuyorlar kazaklarını.

Fabrikayı işgal ettiklerinde el koydukları yarım kalmış kazakları tamamlayarak başladılar işe ve bu kazakları forumlarda satarak elde ettikleri gelirle, patronların tahrip ettiği makineleri onardılar. Üç dokuma makinesini çalışır hale getirdiler ve üretime devam ediyorlar. Bülent Ünal’ın cümleleriyle; “Artık bu makinelerde kendimiz üretiyoruz. Başımızda patron olmadan üretiyoruz. Üretmeye de devam edeceğiz. Artık başımızda bizim emeğimizi çalacak patron istemiyoruz. Artık kendi emeğimizin sahibi olacağız.” diyorlar.

Onlar, asalak ve hırsız patronlara haklarını yedirmemeye kararlılar. Onlar artık maaş ve tazminat alacakları için değil, gelecekleri için mücadele ediyorlar. Onlar patronların onlardan çaldığı makineleri istiyorlar, patronlara açtıkları davanın hukuki süreci devam ediyor. Davayı kazandıkları takdirde makineleri alıp, kendi atölyelerinde üretime özgür bir şekilde devam etmeyi planlıyorlar.

Artık onlar kooperatifleşmeye doğru giderken adım adım direnerek üretmenin ve üreterek direnmenin gücüyle, yalnız olmadıklarını bilerek, örgütlülüğün gücüyle çalıştırıyorlar makineleri. Ekmek, adalet ve özgürlük için çalıştırıyorlar makineleri. Ve patronsuz bir dünyayı dokuyorlar ilmek ilmek kazaklarıyla.*

*Direnişteki Kazova işçilerinin kendilerinin ürettiği kazakları Taksim 26A’dan alabilirsiniz.

 

   Vio. Me.

Dayanışmayı Örerek Direnmek

Meydan Gazetesi-VioMe33

 

“Ekmeği yoğuran biziz, ekmeksiz kalan da

Kömürü çıkaran biziz, soğuktan donan da

Biziz hiçbir şeyi olmayan, ama dünyayı ellerine alacak olan”

Tasos Livaditis

Yukarıdaki dizeler geçtiğimiz Şubat ayında fabrikalarını işgal ederek, makineleri kendileri için çalıştıran Vio. Me. işçilerinin bildirisinden bir alıntı. Ege’nin karşı kıyısında, farklı bir dilde aynı duygularla yola çıkanlar onlar. Ekmek için, adalet için, özgürlük için…

Mayıs 2011’de, ekonomik krizle birlikte kar oranı düşen şirketin patronlarının ortadan kaybolmasının ardından, Vio. Me işçileri fabrika önündeki nöbetlerine başladılar. Çalıştıkları süreçte maaşlarını ve ikramiyelerini tam olarak alamayan işçiler, patronların fabrikanın resmen kapanışı yapılmadan ortadan kaybolması üzerine işsizlik maaşlarını da alamadılar. Fakat ürettikleri 400.000 Euro değerindeki mallar hala fabrikadaydı ve bu onların tek güvencesiydi. Bu yüzden onlara fabrika önündeki nöbetlerini sonlandırdıklarında haklarını alabileceklerini söyleyen Filkeram Johnson Sendikası’na değil, kendilerine ve örgütlülüklerine güvendiler, nöbetlerine aylar boyunca devam ettiler.

Böyle başladılar direnmeye ve yaptıkları toplantılarda, kooperatif olarak işletmeye karar verdiler fabrikayı. Ve adım adım hazırlandılar; hiçbir şeyleri yokken her şeyi ellerine almak için…

İnşaat malzemeleri üreten Vio. Me fabrikasında üretime başlayabilmek için gereken pahalı hammaddeleri almak için işsizlik maaşlarını biriktirdiler ve onlarla dayanışma göstermeye çağırdılar tüm işçileri ve işsizleri.

Diğer taraftan kuracakları kooperatifin yasallığını oluşturmaları gerekiyordu çünkü devletin yasaları, işçilerin kendi kooperatifini kurmasına izin vermiyordu. Ve bunun tek yöntemi bir araya gelmek, dayanışmayı büyütmek ve örgütlenmekti.

Vio. Me işçileri, birçok direnişe gitti, birçok panele ve söyleşiye katıldı. Gittikleri her yerde mücadelelerini anlattı. Birçok grup, sendika, örgüt ve bireyle dayanışma içinde ördü direnişini. Selanik ve Atina’da Vio. Me Dayanışma İnisiyatifleri kuruldu. Ve Yunanistan’da Volos ve Patras’ı da kapsayan bir konvoy gerçekleşti. Vio Me işçileri ile dayanışma için kurulan bu konvoya Yunanistan’ın tamamından katılım oldu, binlerce kişiyle birlikte Çalışma Bakanlığı’na yürüyen Vio. Me işçileri kendi toplantılarında, doğrudan demokratik karar alma süreçleriyle, özenle oluşturdukları kooperatif taslağını bakanlığa sundu. Görüşmelerin ardından iki hafta içinde kendilerine cevap verileceğini öğrenen işçiler, Selanik’e geri döndüler.

Ancak bakanlıktan herhangi bir geri dönüş alamadılar. Ve onlar direnişin en başından beri yaptıkları gibi, yine kendilerine ve örgütlü güçlerine güvenerek fabrikayı işgal edeceklerini duyurdular. 12 Şubat 2013 günü geldiğinde ise kendileri ile dayanışma gösteren herkesle birlikte fabrikayı işgal ettiler ve özyönetimin makinelerini çalıştırmaya başladılar. Onlar da yıllarca patronlar için çalıştırdıkları makineleri ilk defa kendileri için çalıştırdılar ve bugün hala çalıştırmaya devam ediyorlar.

Direnişleri boyunca devletin türlü baskısı ve çıkmazları ile karşı karşıya gelen işçiler bu günlerde de patronlardan kalan elektrik borcu nedeniyle devlet baskısıyla uğraşıyor. Her şeye rağmen Vio. Me işçileri ve onlarla dayanışma içinde olan herkes, direnmeye devam ediyor.

Ve onlar kendi mücadelelerinin sadece patronun asalak pozisyonunu açıkça sorgulattığı için değil aynı zamanda kapanan fabrikalar ve işsizliğe karşı en gerçekçi çözüm olduğu için kritik olduğunu biliyorlar çünkü “Bu mücadele yöntemi patronsuz bir dünya yaratmanın yöntemidir, işçilerin üretim araçlarını ele geçirmesi demektir”.

Ve biliyorlar ki; “Tek bir sendikanın mücadelesi toplumu kapitalizmin zincirlerinden kurtarmak ve bu krizi sonlandırmak için yeterli değildir, bu sendikanın mücadelesi bütün işçilerin ve işçi birliklerinin mücadelesi olmalıdır”.

Dayanışmayı örerek, mücadelelerini sırtlayarak 2011’den bu yana direnmeye, geçtiğimiz Şubat ayından bu yana ise üreterek direnmeye devam ediyor Vio. Me işçileri. Dünyanın dört bir yanından, Arjantin’den, Şili’den, Meksika’dan, Almanya’dan, Sırbistan’dan Türkiye’den, Mısır’dan, mücadelelerini selamlarken yoldaşları, biliyorlar yalnız değiller, biliyorlar, devam ediyorlar üretmeye, direnmeye ve onlar biliyorlar ki;

“… Viomihaniki Metalleutiki işçileri dünyayı tek başlarına dönüştüremez. Ama onlar yalnız kalırsa hiçbir şey değişmez, Bu bütün işçilerin ve işsizlerin mücadelesidir. Bu hepimizin mücadelesidir. Biz kazanacağız!”

Geleceğin Gerçeğini Yaratmak:

Kazova işçileri de Vio. Me işçileri de özyönetimle ve kooperatifleşmeye doğru aynı yolda ilerlerken gözlerimizin önünde yarının gerçekliği oluşuyor. Bakunin’in dediği gibi onlar “sadece fikirleri değil geleceğin gerçeklerini yaratıyorlar.” Onlar işgal ederek, direnerek ve üreterek sömürüsüz ilişkileri bugünden inşa ediyor ve burada, bugünden başlayarak, adım adım, sabırla, ilmek ilmek patronsuz bir dünyayı yaratıyorlar.

Diğer bir taraftan ise özyönetime geçen bu işçiler, yalnızca fabrikalardaki ilişki biçimlerini değil; yöneten ve yönetilen, sömüren ve sömürülen arasındaki bütün ilişkilerin özünde bir kırılma yaratıyor. Toplumun alışılagelmişini reddediyor ve olmazsa olmaz kabul edilen iktidar ve hiyerarşi ilişkilerinde çatlaklar açıyor ve dayanışmayla örülü, kendi kararlarını alan ve sorunlarına pratik çözümler üreten, bugünden başlayarak özgürleştirici başka bir toplum modelini bugünden yaratıyor.

Onlar, patronsuz işçiler, kapitalizmde açtıkları çatlaklara özgülük tohumlarını ekiyorlar, bu tohumları dayanışmanın bereketiyle, öz örgütlülüğün ışığıyla büyütüyor, düşlediklerini beraberce eyleyerek, bu tohumları yeşertiyorlar. Kapitalizmin çatlaklarında yeşeren bu tohumlar derinlere saldıkça köklerini, parçalıyor bu sömürü sistemini ve yeni patronsuz bir dünyayı yaratıyor işçiler bugünden.

Özlem Arkun

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayınlanmıştır.

The post ” İstanbul’dan Selanik’e İŞGAL, ÖZYÖNETİM, ÜRETİM ” – Özlem Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/14/istanbuldan-selanike-isgal-ozyonetim-uretim-ozlem-arkun/feed/ 0