yerel seçimler – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sat, 20 Apr 2019 16:11:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Kentler Değil Şirketler Akıllı! – Gürşat Özdamar https://meydan1.org/2019/04/20/kentler-degil-sirketler-akilli-gursat-ozdamar/ https://meydan1.org/2019/04/20/kentler-degil-sirketler-akilli-gursat-ozdamar/#respond Sat, 20 Apr 2019 16:11:18 +0000 https://test.meydan.org/2019/04/20/kentler-degil-sirketler-akilli-gursat-ozdamar/ Akıllı tahtadan akıllı saatlere kadar çevremiz bu tarz teknoloji nesneleriyle doldu da taşıyor. Bunların ne kadar akıllı oldukları ya da akıllarının yaşamımıza ne gibi olumlu katkıları olduğu değerlendirilmesi yapılmadan şimdi akıllı kentlerden söz eder hale geldik. Akıllı kentler, içerisinde yer alan konutlarda, binalarda, yollarda; temizlik, aydınlatma, sulama, park ve trafik gibi sorunları çözmede “yapay zeka”yı […]

The post Kentler Değil Şirketler Akıllı! – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Akıllı tahtadan akıllı saatlere kadar çevremiz bu tarz teknoloji nesneleriyle doldu da taşıyor. Bunların ne kadar akıllı oldukları ya da akıllarının yaşamımıza ne gibi olumlu katkıları olduğu değerlendirilmesi yapılmadan şimdi akıllı kentlerden söz eder hale geldik. Akıllı kentler, içerisinde yer alan konutlarda, binalarda, yollarda; temizlik, aydınlatma, sulama, park ve trafik gibi sorunları çözmede “yapay zeka”yı öne çıkarıyor ve bunun kullanıcıya zaman ve para tasarrufu sağladığı söylemiyle pazarlanıyor.

Yerel seçimlerin, belli bazı şehirlerdeki sonuçlarıyla ilgili tartışmalarının ardında kalan bir başka yönü adayların seçilmeleri halinde yapmayı vaat ettikleri projeler. Hemen her aday kentlerdeki belediye hizmetlerinin dijitalleşmesi ve “akıllı” hale gelmesi ile ilgili düşüncelerini paylaştılar. Bazısı da doğrudan eko-kent ya da “akıllı kent”leri yaşama geçireceklerini söyledi. Peki belediye başkan adaylarının bu yoğun ilgisi neden?

Londra, New York, Seul, Kopenhag, Chicago gibi şehirler dijitalleşmede oldukça iddialılar ve bu noktada otomasyon sistemleri oldukça gelişmiş durumda. Karekodlar, sensörler, kameralar, bilgisayarlar, otomatik algılayıcılar şehrin her yerine yayılmış durumda. Örneğin, Kopenhag’da bisiklet yollarını organize etmek için veri toplanıyor. New York’ta araç sürücülerinin sık fren yaptıkları yerler belirlenerek trafik akışı ona göre ayarlanıyor. Londra gibi birçok şehirde insanların davranışlarının tümü kaydediliyor ve işleniyor. Ne var ki bu büyük akıllı şehirler aynı zamanda sokaklarında pek çok evsizin, karınlarını çöplerden doyuran insanların yaşadığı yerler. Demek ki kentin ve kentte yaşayanların sorunlarına ve ihtiyaçlarına odaklanan başka bir düşünce sistematiğine ihtiyacımız var.

Kentte yaşayan insanları yalnızca birer dijital veri haline dönüştüren teknolojileri kullanarak insanların duygularını ve düşüncelerini görmeyen bir yerel yönetim anlayışı elbette çözüm değil sorunun kendisi olacaktır. Teknoloji, kentin her sorununu çözmeye yeterli olamaz, kaldı ki teknolojinin kendisi de bir sorun olabilir. Günümüzde birçok problem teknolojiden kaynaklanıyor iken teknolojiye bu kadar bel bağlamak da tuhaf bir çelişki. Sistemde bir aksaklık olduğunda ve işlediği verileri doğru değerlendirmediğinde kentte yaşayanlarda telafisi olmayacak maddi ve manevi zararların oluşturması kuvvetle muhtemel.

Teknoloji neticede belli bir maliyeti de beraberinde getiriyor. Belediyelerin eşitlik anlayışı, bu hizmetlerin herkes tarafından karşılanması oluyor genelde. Ama bu bedelin zenginlere yansıtıldığı oranda yoksullardan da istenmesi adaletsiz bir tutum.

Ve elbette en tartışmalı konu, bireysel verilerin başka kullanımlara açılabilmesi. Teknoloji şirketlerinin sicilleri bu konuda pek masum değil. Hatta mahkemelere yansıyan ve tazminatla sonuçlanan pek çok örnek olmasına karşın şirketler bu tutumlarından vazgeçmiyorlar.

Öyleyse bu ısrar neden? Yoksa akıllı kentler soylulaşma projelerinin yeni bir arayüzü mü? Çünkü pek çok dönüşüm projesi akıllı kent teknolojisiyle uyumlu olduğunu reklam ediyor, bunun propagandasını yükseltiyor ve müşterisini buradan arıyor.

Teknolojik akıllı kentler bize daha güvenilir ve huzurlu bir yaşam sunabilir mi? Yoksa bunlar uğruna özgürlüklerimizden, standartlaşma yüzünden özgünlüklerimizden mi vazgeçiyoruz?

Yerel yönetimler, seçim vaatlerinde söyledikleri gibi ve dünyada yükselen trendin de bir getirisi olarak kent hizmetlerini dijitalleştirmek uğruna bu işleri şirketlerin eline bıraktığında, göstermelik de olsa var olan katılımcılığın da çanına ot tıkamış oluyorlar. Ama çoğunun hesabı akıllı kentlerin aldıkları yatırımlardan paylarını yükseltebilmek ve iş-ticaret hacimlerini genişletebilmek. Kısaca amaç belediyenin kasasına giren parayı yükseltmek. Dijital eko-sistem diye de tanımlanan akıllı kentlerden bizim belediye başkanlarının anladığı ekonomik-sistem! Bu da tabii en çok dijitalleşme ihalesini alan şirketlerin işine geliyor. Kentleri bilemeyiz ama bu şirketler çok akıllı!

 

Gürşat Özdamar

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 49.sayısında yayınlamıştır.

The post Kentler Değil Şirketler Akıllı! – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/04/20/kentler-degil-sirketler-akilli-gursat-ozdamar/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet:’Şırnak Devlet İçin Beka Halk İçin Cefa Seçimidir’ https://meydan1.org/2019/04/06/devrimci-anarsist-faaliyetsirnak-devlet-icin-beka-halk-icin-cefa-secimidir/ https://meydan1.org/2019/04/06/devrimci-anarsist-faaliyetsirnak-devlet-icin-beka-halk-icin-cefa-secimidir/#respond Sat, 06 Apr 2019 06:10:36 +0000 https://seninmedyan.org/?p=46935 Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) 31 Mart seçimlerine dair bir bildiri yayınladı. Son seçimlerin İstanbul tartışmaları sürüyor. Bugün ya da yarın iki taraftan biri başkanlığı kazanacak. Aşktan, sevgiden, saygıdan bahseden AKP’nin her söyleminde, her eyleminde nasıl nefret yaydığını bildiğimiz gibi ve haktan bahseden CHP’nin oyları için kullandığı “hak yemeyiz, hakkımızı yedirmeyiz” söylemini, bir gün bile CHP […]

The post Devrimci Anarşist Faaliyet:’Şırnak Devlet İçin Beka Halk İçin Cefa Seçimidir’ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) 31 Mart seçimlerine dair bir bildiri yayınladı.

Son seçimlerin İstanbul tartışmaları sürüyor. Bugün ya da yarın iki taraftan biri başkanlığı kazanacak. Aşktan, sevgiden, saygıdan bahseden AKP’nin her söyleminde, her eyleminde nasıl nefret yaydığını bildiğimiz gibi ve haktan bahseden CHP’nin oyları için kullandığı “hak yemeyiz, hakkımızı yedirmeyiz” söylemini, bir gün bile CHP belediyesindeki işçiler için söylemediğini biliyoruz. Bir başka bildiğimiz de kim kazanırsa kazansın bizim kazanımımızın seçimlerle olmayacağıdır.

İstanbul tartışmaları tüm seviyesizliği ile sürecektir. Çünkü oy oranları arasındaki farkın azlığı bu tartışmaları sürdürecektir. Daha düne kadar her zaman her yerde her şeye muktedir AKP her seçimde yaptığını yapamamış olacak ki Ankara, İstanbul gibi kritik kentler tartışılıyor. Ama aynı AKP bir başka kritik kent olan Şırnak’ta tartışmasız bir strateji ile seçimleri kazanmıştır. Kürt Özgürlük Hareketi için önemini hiç kaybetmeyen Şırnak yaklaşık dört senedir insansızlaştırma stratejisi ile boşaltılmıştır. Saldırıda kentin kanalizasyon, su ve elektrik sistemleri tahrip edilmiştir. Yaşamsal ihtiyaçlar karşılanamazken kent abluka altına alınmış, giriş çıkışlar kontrollerle engellenmiştir. Ayrıca yaklaşık dört bin ev ya tahrip edilmiş ya da yıkılmıştır. Boşaltılan kentte seçim öncesi asker, polis ve yandaşlarla bir yığın yaratılmıştır. Şırnak’ta 30 Mart 2014’te yüzde otuz oy alamayan AKP, devletin 2015 itibariyle başlattığı saldırılarla oyunu yüzde altmışlara yükseltmiştir. 31 Mart 2019’da yüzde otuz beşlerdeki HDP oyu, her şeye rağmen kentte kalanların mücadelesiyle alınmıştır. Kente sokulan geçici görevli askerlerin bile ikametgahını Şırnak’a aldırarak oy kullandıran devlet, her şeye rağmen bu yüzde otuz beşi engelleyememiştir. Şırnak’taki yığının, sonucu belli sonuçları şaşırmışcasına sevinerek kutlaması ve yandaş medyanın “Şırnak’ı kazandık” haberleri Şırnak’ın bölge için öneminin göstergesidir.

İstanbul tartışmalarının sakladığı, Şırnak’ta açık açık yapılan darbe, TC’nin başta Rojava, Başur ve Bakur stratejileri için çok önemli bir beka hamlesidir. Bu hamle, TC için daha önce Rojava’daki kantonların bütünlüğünü bozma hamlesiyle aynı önemdedir. Bu hamleyle Bakur’da da belediyeler arasındaki bütünlüğü bozmuş oluyor. AKP’nin beka sorunsalını söylemleştirmesini yerel seçimlerle alakasız bulan millet bloğunun “Beka bir genel seçim sorunsalıdır” yaklaşımı, bugünkü İstanbul tartışmalarıyla saklanan Şırnak darbesinin millet bloğunca asla anlaşılmayacağının göstergesidir. Daha da ötesinde millet bloğu bu beka hamlesini desteklemektedir. İstanbul’da demokrasiden bahsedenler Şırnak’ta demokrasiden bahsetmezler. Çünkü oranlar tartışmasızdır. Bir iki defa seçim süreci şartlarından bahseden CHP, Şırnak’ta dört senedir süren şartlardan bahsetmez çünkü Şırnak nezdinde bölgede olanlar beka sorunsalıdır. Seçimlerde Şırnak beka söyleminin, stratejisinin belirgin bir sonucudur.

Şırnak cefakardır. Toprağın üstünü yerle bir etseniz de taş üstünde taş bırakmasanız da evleri barkları yıksanız da tek tek insanları katletseniz de çoluk çocuk sürseniz de bilmelisiniz ki Şırnak’ın yaşaması için toprağının altı yeter. Devletlerin saldırılarına karşı özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirmiş, toprak olmuş halkımız yeter. Hikayeleri dilden dile kulaktan kulağa konuşulur. Ve unutmayın; Cizre Şırnak’tır. Silopi Şırnak’tır. İdil Şırnak’tır. Roboski de Şırnak’tır. Yarınlardaki sefa, bugün tüm cefasına rağmen mücadele eden halkların olacaktır. Şırnak’ın olacaktır.

The post Devrimci Anarşist Faaliyet:’Şırnak Devlet İçin Beka Halk İçin Cefa Seçimidir’ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/04/06/devrimci-anarsist-faaliyetsirnak-devlet-icin-beka-halk-icin-cefa-secimidir/feed/ 0
İktidarda Beka Muhalefette Sıkışmışlık Sorunu Baki https://meydan1.org/2019/03/03/iktidarda-beka-muhalefette-sikismislik-sorunu-baki/ https://meydan1.org/2019/03/03/iktidarda-beka-muhalefette-sikismislik-sorunu-baki/#respond Sun, 03 Mar 2019 09:22:11 +0000 https://test.meydan.org/2019/03/03/iktidarda-beka-muhalefette-sikismislik-sorunu-baki/ 100 yaşını geçkin ilk kez oy kullanacak hayali seçmenler, ittifakların hangi belediye için hangi partiden hangi ismi aday göstereceği, Binali Yıldırım’ın belediye başkanlığına adaylığı için meclis başkanlığından istifa edip etmeyeceği, birkaç önemli ilçede “solcu” isimlerin aday gösterilmesiyle ilgili CHP içinde/dışında yaşanan tartışmalar, Beyoğlu’nda Alper Taş’ın adaylığı, HDP’nin üç büyükşehirde aday çıkarmaması, Saadet Partisi ve HDP’nin […]

The post İktidarda Beka Muhalefette Sıkışmışlık Sorunu Baki appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

100 yaşını geçkin ilk kez oy kullanacak hayali seçmenler, ittifakların hangi belediye için hangi partiden hangi ismi aday göstereceği, Binali Yıldırım’ın belediye başkanlığına adaylığı için meclis başkanlığından istifa edip etmeyeceği, birkaç önemli ilçede “solcu” isimlerin aday gösterilmesiyle ilgili CHP içinde/dışında yaşanan tartışmalar, Beyoğlu’nda Alper Taş’ın adaylığı, HDP’nin üç büyükşehirde aday çıkarmaması, Saadet Partisi ve HDP’nin Millet İttifakı’na destek olup olmayacağı…

Cumhur İttifakı’ndan toplumsal muhalefetin farklı kesimlerine yerel seçimlere katılmayı ya da herhangi bir adayı desteklemeyi bir politik faaliyet olarak ortaya koyan hemen hemen tüm siyasi yapıların üzerinde durduğu meseleler bunlar. Bunlar o kadar tartışıldı ki seçimin önemsiz hale geldiği ya da meşru olup olmadığı da seçmenlerin gündemine girdi.

Adaylar, partiler tartışıldı; ihtimal verilmeyen isimler ihtimal verilmeyen partilerden aday oldu. Gündemin hızına kimse yetişemedi. Seçim büyüsüne kapılanlar ittifaklara ve konuşulan adaylara odaklanıp yoluna devam etti.

Milliyetçi-muhafazakar algının yükselişi, darbe girişimi, savaş, operasyonlar ve seçimlerle geçen yılların ardından elbette yerel seçimlerin de sıradan bir politik süreç olması düşünülemezdi.

“Sadece Bir Yerel Seçim Değil”

“Büyük ve derin güçlerin oyunlarıyla karşı karşıya ve tehdit altında olan devlet” söylemi yıllardır siyasi iktidarların en çok dillerine doladıkları senaryolardan biri oldu. “Büyük tehlikelere” karşı güçlü ve uyanık durması gereken iktidar bloğu yine bir seçimi ölüm kalım meselesi haline getirdi. Önce Devlet Bahçeli’nin “alınacak kötü sonuç her şeyi ters yüz edebilir. Bu da içinde bulunduğumuz şu geçiş döneminin altüst olması demektir.” sözleri; ardından Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler hazırlık yapıyorlar. Zalimler fırsat kolluyorlar. Zalimler zehirli hava kokluyorlar… Milli beka için Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde de varlığına kanaat getirildi.” ifadeleri seçimlerle meşrulaştırdıkları rejimlerini daha da sarsılmaz kılmak için dile getirildi.

Seçim sürecinin daha ilk başlarında gündem edilen “beka” meselesi yine sürecin en önemli gündemi haline getirildi. MHP’liler konuyu bir kez daha bölünme tehlikesine bağladı ve “bölünme yerelden başlar” diyerek milliyetçiliği arttırmak, seçimlere katılımı ve ittifaka verilecek oyları yükseltmek istiyor.

Kendi söylediğine kendisi inanıp telaşa düşmüş olacak ki, YSK’ye adayların bildireceği son günden hemen önce AKP ve MHP ittifak yapacakları belediyelerin sayılarını genişletti. Oyların bölünmesi sonucunda kimi belediyeleri CHP’nin, özellikle HDP’nin kazanması engellenmeye çalışıldı.

Seçimi kazanma telaşı paçaları sarmış olacak ki Cumhur İttifakı’nın İzmir adayı göz boyamak için bir açıklamasında “Hep İzmir’i AKP’li yapmaya çalıştık, aslında AKP’yi İzmirli yapmalıyız” derken bir başka sefer de üzüm bağlarında fotoğraf çektirip “İzmir şarabını dünya markası yapacağız.” dedi. Binali Yıldırım ise Kadıköy ziyaretinde hoşgörülü bir profil vermeye çalışarak Barlar Sokağı’ndan geçerken içki içen gençlere “Afiyet olsun” demeden geçmedi. Beka sorunu korkusu etkisini gösterdi ki farklı kesimlerden seçmenleri kendinde konsolide etme çabası sadece iktidar kesiminden gelmedi. CHP de Urfa Siverek’te eski MHP’li Mehmet Fatih Bucak’ı, Konya’nın Taşkent ilçesinde de başörtülü bir kadını aday gösterdi. Benzeri böylesi pragmatik siyasi hamleler yine yerel seçimlerin, rant ve siyasi meşruluğun yaratılması için kullanılmasına malzeme oldu. Ekonomik krizin etkisinin arttığı ve tanzim kuyrukları ile daha görünür olduğu bugünlerde bu meşruluğun korunuyor olduğu görüntüsü özellikle iktidar için çok önemli.

Pragmatik hamlelerin ve tartışmalı söylemlerin eşliğinde yine her türlü hile, sahtekârlık, baskı, kendi hukukunu bile çiğneyen yöntemlerin mübah olduğu bir seçim günü yaşanacak. Bununla birlikte tüm bu olaylara rağmen toplumsal muhalefetin almak isteyeceği ya da alacağı her belediye başkanlığı koltuğunun ise “beka” sorunu olan bir sistemin yerine alternatif bir siyasetin değil “demokratik” ve “meşru” merkezi yönetim yanılgısının yaratılmasında bir parça olacağını unutmamak gerekir.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 48. sayısında yayınlanmıştır.

The post İktidarda Beka Muhalefette Sıkışmışlık Sorunu Baki appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/03/03/iktidarda-beka-muhalefette-sikismislik-sorunu-baki/feed/ 0
AKPMHPCHPHDP… İttifaklar https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/ https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/#respond Thu, 08 Nov 2018 17:10:50 +0000 https://test.meydan.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/ Devletli siyasetin gündemini bir kez daha “Devlet” belirledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki bir grup toplantısında söylediği, “yerel seçimlerde ittifak yapma niyetinde değiliz” sözleri yerel seçimlerin birincil gündem olmasının önünü açtı. Tartışmalı bir sürecin kapısını da aralayan Bahçeli’nin bu sözleri, kimi muhalif kesimler için ise “ittifakın bozuluyor olduğu” ve böylece “yerel seçimlerde iktidara […]

The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devletli siyasetin gündemini bir kez daha “Devlet” belirledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki bir grup toplantısında söylediği, “yerel seçimlerde ittifak yapma niyetinde değiliz” sözleri yerel seçimlerin birincil gündem olmasının önünü açtı.

Tartışmalı bir sürecin kapısını da aralayan Bahçeli’nin bu sözleri, kimi muhalif kesimler için ise “ittifakın bozuluyor olduğu” ve böylece “yerel seçimlerde iktidara alan kaybettirebilireceği” algısı yönünde (maalesef) bir beklenti yarattı. Bunun karşısında ittifakın bozulmadığını, her iki partinin de kendi potansiyel oylarını tekrar toplayabilmesi için, yaşanan olayların danışıklı dövüş olduğunu da konuşanlar var. Danışıklı dövüş veya değil, yerel seçimlerde ittifakın olmaması, MHP’nin AKP ile kurduğu ittifak üzerinden milliyetçi kesimlerin ilgisini çeken (son dönemde istifaların ve MHP’ye geçişlerin yaşandığı) İyi Parti’nin altını boşaltabilecek bir durum.

MHP’nin yerel seçimlere yönelik tavrının netleşmesinden önce, geçtiğimiz ay, İstanbul’da aday çıkarmayacağını açıklamasının ardından AKP’lilerin “herhangi bir yerde bizim aday çıkarmamamız gibi bir durum söz konusu olamaz” açıklaması, MHP’de “küçümseniyoruz” algısına yol açmış ve rahatsızlık yaratmıştı. Ayrıca MHP’nin çok sayıda faşist çetecinin de hapisten çıkarılması için istediği, yaklaşık 63 bin kişinin yararlanabileceği af teklifi ise, AKP ile kurduğu Cumhur İttifakı’nın önemli iç tartışmalarından ilkini oluşturmuştu. Tartışma uzun bir zamana yayılmış ve sonunda karşılıklı sert sözlere evrilmişti. Bir de daha af teklifi tartışmaları devam ediyorken bu kez “öğrenci andı” ve Türkçülük yapmak üzerinden bir tartışma yaşandı. İşte tüm bu olaylar ve gerginlikler de (eğer danışıklı dövüş yoksa) yerel seçimlerde partilerin birlikte hareket etmesinin önündeki görülen engeller.

İttifak bozulsun ya da bozulmasın Devlet Bahçeli’nin startını verdiği seçim süreci, Melih Gökçek’in MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adayı olacağı ve AKP’nin karşısında CHP’nin ve HDP’nin ortak bir adayla, örneğin son dönemde adı sıkça gündeme gelen Celal Doğan üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için ittifak yapacağı söylentileriyle birlikte başlamış oldu.

Ayrıca geçen ay Tayyip Erdoğan’ın Kürdistan’daki belediyelere “gerekirse tekrar kayyum atanabileceği” yönündeki tehdidi ve yüzlerce muhtarın da görevden alınabileceğini açıklaması, özellikle yerel seçimlere dair umutları bulunanlara hatırlatılması gereken noktalardan bir kaçı.

Hangi seçim olursa olsun, neyi seçersek seçelim bu siyasi sürecin kurucusunun ve sürdürücüsünün siyasi iktidarlar olduğunu da unutmamak gerek. Bunu da hatırlayarak daha şimdiden, yani seçimlere 5 ay varken, toplumsal muhalefet seçimlere yüzünü dönmeden ve yeni bir tuzağın içerisine çekilmeden toplumsal sorunların ve ekonomik krizin çözümüne odaklanmanın daha ivedi olduğunu anlamak ve bunu her ortamda vurgulamak gerekmektedir.

İlyas Seyrek

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/feed/ 0
“Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/#respond Sat, 20 Sep 2014 14:13:25 +0000 https://test.meydan.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/ Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti. Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, […]

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nin üçüncüsü bu sene 3-5 Eylül tarihleri arasında Aristoteles Üniversitesinde gerçekleşti.

Festivalin ilk gününde Yunanistan’ın güney doğusunda altın madeni projelerine karşı mücadele veren Halkidiki halkı ve çalıştıkları fabrikayı işgal ederek öz-yönetimle işleten ve yeniden üretime geçen Vio.Me. işçileri konuştu. Panelde ana hatlarıyla mücadelelerin ortaklaştırılmasından ve dayanışmanın nasıl büyütülebileceğinden bahsedildi. “Sorunlarımız aynı, düşmanlarımız ortak. Bu yüzden birliğimizi güçlendirmeliyiz.” mesajı verildi.

İkinci gün konuşmalarında Kanada, İtalya, Japonya ve Fransa’dan katılan anti-otoriter oluşumlar “commons” (kamusal ya da kolektif) kavramı üzerine bir tartışma gerçekleştirdiler.

Festivalin üçüncü ve son gününde gerçekleştirilen, Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz’in de konuşmacı olarak katıldığı kapanış panelinde, Bosna’dan Minel Abaz, Saraybosna başta olmak üzere tüm Bosna’da yükselen faşizmin ve anti faşist hareketin gelişimini aktardı. Panelde Hollanda’dan RoarMag editörlerinden Jerome Roos “Ölmekte olan dünyanın yerine doğan yeni dünyada patlak veren isyanlar” başlığı altında gerçekleştirdiği konuşmasında son süreçte birbiri ardına gelişen toplumsal isyanların siyasi arka planını ve birbirine olan etkilerini yorumladı. Alp Temiz ise Devrimci Anarşist Faaliyet adına yaptığı konuşmasında “Taksim Gezi İsyanından Geriye Ne Kaldı?” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Bir önceki yıl yine Doğrudan Demokrasi Festivali’nde ayrıntılı olarak Taksim Gezi isyanından ve onun toplumsal etkilerinden, sonrasında gelişen mahalle forumlarından ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin işleyip işlemediğinden bahseden Alp Temiz bu sunumda yalnızca Taksim Gezi İsyanından sonraki toplumsal politizasyonun değişimini inceledi.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak1

Politik olarak gittikçe homojenleşen ve liberalleşen algılarda toplumsal muhalefetin örgütsüzleştirildiği, bireye indirgendiği bir dönemde Soma katliamı ile sonrası kapitalizme karşı verilen mücadelede örgütlülüğün şart olduğunun toplum nezdinde daha anlaşılır hale geldiğine değindi.

Öte yandan özellikle Taksim Gezi İsyanıyla birlikte artan toplumsal muhalefetin, AKP ve Erdoğan karşıtlığına indirgenerek etkisizleştirilmesine vurgu yaptı. AKP karşıtlığıyla seçimlerden medet uman siyasi partiler ve örgütlerin, yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile üst üste yenilgiye ve hayal kırıklığına uğrayarak derin bir sessizliğe gömüldüğünden bahsetti.

 

Taksim Gezi İsyanının ve diğer toplumsal olayların yarattığı politizasyonu seçimlerde oy’a dönüştürmeye çalışan siyasi yapıların; mücadeleye yeni adım atmış olan bireylerin algılarında yeşeren umudu seçimlere kanalize ettiğinden ve seçimlerde gerçekleşen yenilgilerle de bu bireylerde umutsuzluğa ve devrime olan inancın yitmesine yol açtığından bahsetti. Tıpkı bugün, geçmişte yaşadığı yenilgilerin etkisiyle “Biz zamanında çok mücadele ettik olmadı, sen kendini kurtarmaya bak” propagandası yapan ebeveynler gibi bu yenilgiyi içselleştiren günümüz gençlerinin bir on sene sonra kendi çocuklarına aynı propagandayı yapan ebeveynlere dönüşebileceği örneğini verdi.

Festival süreci boyunca festivale katılan siyasi grupların yanı sıra suyun ticarileştirilmesine karşı mücadele eden grupların, üretim ve tüketim kooperatiflerinin, çeşitli kitapevlerinin ve Vio.Me. işçilerinin ürettiği temizlik malzemelerinin tanıtımı ve ürün satışları yapıldı.

Patronlarla Devlet El Sıkışırken Selanik Halkı Sokaklardaydı
Üç gün süren festivalin ardından 6 Eylül günü Selanik’te kapitalist şirketlerle yunan devletinin yöneticilerinin pazarlık konferansına karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Aralarında Yunanistan başbakanı ve bakanlarının ve Yunanistan’daki en büyük holdinglerin patronlarının da olduğu konferansın katılımcılarını korumak için Atina dahil pek çok şehirden otuz binin üzerinde polis Selanik’e getirildi.

Aristoteles Üniversitesi önünde toplanan Doğrudan Demokrasi Bloğu pankartının arkasında Antiotoriter Hareket, Vio.Me. işçileri ve Halkidiki’de madenlere karşı mücadele veren köylüler ortaklaşa bir kortej oluşturdu.

Devrimci Anarşist Faaliyet de, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Doğrudan Demokrasi Bloğu içerisinde “Anarşist Devrime Faaliyetle” pankartıyla ve kara bayraklarıyla yürüyüşe katıldı.

Konferansı protesto etmek için sokaklara çıkan on binlerce kişi Selanik içerisinde uzun bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe katılımın fazla olması nedeniyle dükkanların büyük bir bölümü kepenk kapattı. Yürüyüş sırasında sık sık kapitalizme ve devlete karşı sloganlar atılırken yürüyüş kortejlerini sağlı sollu ablukaya alan polis, eylemcileri sürekli provoke etti.

Geçtiğimiz yıl kapatılan, ardından işsiz kalan işçilerinin binayı işgal etmesiyle bu sefer özyönetimle yeniden yayın yapmaya başlayan Yunanistan Devlet Radyosu ve Televizyonu’nun (ERT) önüne gelindiğinde Doğrudan Demokrasi Bloğu korteji ERT binasına dayanışma pankartı astı. Bu bekleme sırasında eylemcileri kalkanlarıyla itmeye başlayan polis, korteje biber gazı sıktı. Bu esnada ERT televizyonu penceresinden bir ERT işçisi de slogan atarak polisin saldırısını protesto etti. Eylemcilerin kol kola girerek sloganlar atmasıyla polis geri çekilmek zorunda kaldı ve Doğrudan Demokrasi Bloğu yürüyüşüne devam etti. Yürüyüşün başladığı noktaya gelindiğinde ise eylem sonlandırıldı.

Meydan Gazetesi- Yunanistan'da Yeniden Doğrudan Demokrasi- Furkan Çelik Didem Deniz Erbak2

Vio.Me. Dayanışması Toplantısı
Vio.Me. işçilerinin yanı sıra direnişteki metro işçilerinin, su ve kanalizasyon işçilerinin, Dayanışma Hastaneleri’nin gönüllüsü hekim ve hemşirelerin ve Anarko-sendikalist örgütlenmelerin de yer aldığı toplantıda endüstri işçileri sendikası kurulması önerisine karşılık Selanik yerelinde tüm sektörleri kapsayan ortak bir sendika kurulması önerisi tartışıldı. Tartışma sonrasında sendikal bir çalışma başlatılması noktasında ortaklaşıldı. Devrimci Anarşist Faaliyet adına Alp Temiz de toplantıda söz alarak Vio.Me. deneyiminin Anadolu topraklarındaki işçi mücadeleleri için de önemli bir örnek teşkil ettiğini vurguladı. Devletlere ve kapitalizme karşı verilen mücadelede işçilerin yanı sıra tüm ezilenlerin örgütlü mücadelesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Atina Nosotros Sosyal Merkezi’nde Taksim Gezi İsyanı ve Sonrası Etkinliği
Selanik’te düzenlenen Doğrudan Demokrasi Festivali’nde konuşmacı olarak davet edilen Devrimci Anarşist Faaliyet, festivalin sonlanmasının ardından, 11 Eylül günü, Atina’da gerçekleştirilen bir etkinlikte daha yer aldı.

2008 yılında Aleksis’in polis tarafından katledildiği Exarcheia Mahallesi’nde yer alan Nosotros Sosyal Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte “Taksim Gezi İsyanı, Yeni Bir Siyasal Tarz Mı?” ve “Taksim Gezi İsyanı’ndan Geriye Ne Kaldı?” başlıklı iki sunum gerçekleştirildi. Birincisi isyan süresince gerçekleşen sosyal politik ve kültürel etkileşimler ve mahalle forumlarında doğrudan demokrasinin ne kadar uygulanabildiği incelendi. İkinci sunumda ise isyan sonrasındaki gelişmelerin siyasal etkileri incelendi. Özellikle Soma katliamının toplumsal muhalefet üzerindeki etkileri ve seçimlere yüklenen anlamın toplum üzerindeki etkileri tartışıldı.

Sunumun ardından soru cevaplar, tartışmalar ve değerlendirmelerle etkinlik son buldu.

Yunanistan Devletinden DAF’lılara Polis Baskısı
Doğrudan Demokrasi Festivali’ne konuşmacı olarak Yunanistan’a davet edilen DAF’lılar Selanik’e vardıkları ilk gün polis baskısıyla karşılaştı. Festival’in birinci günü gece saat 1 civarlarında Aristoteles Üniversitesi’nden ayrılıp konakladıkları yere doğru ilerleyen DAF’lılar XANΘ (Hant) meydanından geçerlerken 80 motosikletli polis (yerel adıyla Zeus) ve 3 polis aracıyla toplamda 90’dan fazla polis tarafından etrafları sarılarak durduruldu. “Yasadışı dokümanlar nerede?” “Neden Yunanistan’dasınız” gibi sorularla çantaları ve üstleri aranan DAF’lılar daha sonra Yunanistan’a giriş izinlerinin olup olmadığının kontrol edileceği gerekçesiyle kendilerinden istenen pasaportlarını polislere gösterdi.
Pasaport kontrolünün ardından polis tekrardan üst araması yapmak isterken çıkan gerilim sonucunda Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Berk Rona çeşitli bahaneler gösterilerek göz altına alındı. Gözaltına alınarak karakola götürülen Berk Rona’yı diğer DAF’lılar, Selanik’te mücadele veren Antiotoriter Hareket’ten yoldaşları ve avukatlar sabah saatlerine kadar karakol önünde bekleyerek yalnız bırakmadı. Gözaltına alınan Berk Rona ertesi gün öğle saatlerinde çıktığı mahkeme sonrasında “suçsuz bulunarak” serbest bırakıldı.
7 Eylül günü ise Vio.Me. işçilerinin davetiyle işgal edilen fabrikada gerçekleşen Vio.Me. dayanışması toplantısına katılan ve burada bir dayanışma konuşması yapan DAF’lılar fabrikadan ayrıldıkları sırada yine 10 motosikletli polis (Zeus) tarafından arabaları durduruldu. Pasaportlarına el konan DAF’lılara araç içerisinde uzun süre bekletilerek fiili gözaltı işlemi gerçekleştirildi.
DAF’lıların dokümanlarına el koymak isteyen polis ile DAF’lılar arasında çıkan kısa süreli tartışmanın ardından DAF’lılar tüm dokümanlarını ve pasaportlarını geri alarak yollarına devam ettiler.

Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 21. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Yunanistan’da Yeniden Doğrudan Demokrasi” – Didem Deniz Erbak & Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/09/20/yunanistanda-yeniden-dogrudan-demokrasi-didem-deniz-erbak-furkan-celik/feed/ 0