Kullan at Kılavuz: İş Kazalarına Karşı

Sayı 10, Haziran 2013

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

İş kazası geçirdim. Ne yapacağım?

Öncelikle iş kazasının yalnızca fabrika içinde ya da alıştığınız sahada başımıza gelen kazalardan ibaret olmadığını bilelim.

Aksine,

  • İşveren tarafından yürütülmekte olan herhangi bir iş nedeniyle,

  • Görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderildiğimizde (asıl işimizi yapmadan geçen zamanda bile)

  • Çocuk emziren bir kadın işçiysek, çocuğa süt vermemiz için ayrılan zamanlarda,

  • İşverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidip geldiğimiz sırada gerçekleşen ve bizleri bedensel veya ruhsal olarak zarara uğratan olayların hepsi iş kazasıdır.

Normal şartlarda patronlar bu kazayı 3 gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne bildirmek zorundadır. Ancak patronlar ya bunu yapmaz, ya da yapsalar da sanki kaza bizim kusurumuzmuş gibi gösterirler. Çünkü ödemesi gereken iş kazası tazminatından kaçınmanın yolunu aramaktadırlar.

Yapmamız gereken en kısa zamanda bir dilekçe ile başvurmamızdır. Bu süre zarfında kazamızı ispatlayan bütün belgeleri saklamalıyız.

Ayrıca iş kazasının gerçekleştiği yerdeki SGK Müdürlüğü’ne de başvurarak sürekli iş göremezlik geliri ve maluliyet aylığı bağlanmasını isteyebiliriz. Bu başvuru üzerine, SGK, bizi hastaneye yönlendirip rapor almamızı isteyecektir. Bu rapora göre maluliyetimiz %10’un üzerindeyse ömür boyu aylık sürekli iş göremezlik geliri, %60’ın üzerindeyse ise sürekli iş göremezlik geliri ile birlikte maluliyet aylığı bağlanacaktır.

Unutmayalım, sürekli iş göremezlik geliri için 1 günlük prim dahi yeterlidir. Yani iş kazasına daha ilk çalıştığımız gün bile uğrasak, iş göremezlik geliri alabiliriz. Maluliyet aylığı için ise en az 1800 günlük SGK primi gerekmektedir.

Patronlar çoğu kez kaza anının şokundan ve muhtaç olma durumundan faydalanmak ve bizi tazminat hakkından yoksun bırakmak için hastane masraflarını ödeyerek gönlümüzü almaya çalışır. Ancak hak ettiğimiz genellikle bundan çok daha fazladır. İşvereni sorumluluktan kurtaracak ve adına “ibraname” denilen herhangi bir belgeyi imzalamamalıyız! İş kazası geçirdiğimizde patron gerektiği gibi zararımızı tazmin etmeye gönüllü olmuyorsa (ki çoğunlukla olmayacaktır) mutlaka ve mutlaka Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne başvuru yaptıktan sonra tazminat davası açma yoluna gitmeliyiz.

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Çalışma Yaşamı Komisyonu’nun hazırladığı ÇALIŞMA YAŞAMINDA HAKLARIMIZ; SORUNLARIMIZ kitapçığından alıntılanmıştır…

Meydan Gazetesi Sayı 10, Haziran 2013

Paylaşın