Bakunin'in "Devrimci'nin El Kitabı"ndan Paris Komünü ve Devlet Düşüncesi

Sayı 11, Temmuz 2013

Sam Dolgof’un derlediği Bakunin kitabını bugünlerde tekrar tekrar okumak, güncel toplumsal hareketlenmelere farklı boyutlardan bakmak, yakın geleceğe ilişkin sağlıklı öngörüler yapabilmek adına önem taşıyor. 1998’de ilk Türkçe basımı Kaos yayınları tarafından yapılan bu derlemeyi, çelik fabrikalarından demiryollarına, yaşamı mücadele dışında farklı yerlerde göçebe işçilik yaparak geçmiş anarşist yoldaş Sam Dolgof’un yapması, kitabı okumak için bir başka güzel neden.

Bu derleme, Bakunin’in anarşist döneminden hareket ederek hazırlanmış olsa da anarşizm öncesi dönemindeki yazıları da derlemede bulunuyor. Bakunin’in arkadaşı, James Guillame’in biyografi denemesiyle başlayan kitap, toplamda dört bölümden oluşuyor. İlk bölüm Bakunin’in anarşizm öncesi döneminden yazılardan oluşuyor. Meşhur “Devrimci El Kitabı”nin yer aldığı ikinci bölümde federalizm, sosyalizm, antiteolojizm üzerine makaleler de bulunuyor. Fransa-Prusya arasındaki ilişkileri ele aldığı üçüncü bölüm, bu yazının asıl üzerinde durmak istediği bölüm. Kitabın son bölümünde Bakunin’in son yıllarında yazdığı yazılar ve yoldaşlarına gönderdiği mektuplar bulunuyor.

1870 yılında Fransa ve Prusya arasındaki savaş başlayınca, Bakunin büyük bir dikkatle bu savaşı izliyordu. Fransız işçilere, Alman işgaline karşı mücadele etme telkinini her fırsatta yolladığı mektuplarla yapan Bakunin, 1870’te Lyon’a gelerek yoldaşlarıyla bir halk ayaklanması başlattığında, onu “Bakunin” yapan bir özelliğini gösteriyordu; devrimci hareketlerin saygı duyduğu bir isim olması, yaşamı boyunca barikattan barikata, isyandan isyana çarpışmak için dolaşmasıyla ilişkiliydi. Lyon belediye binasının ele geçirilmesiyle başlayan süreç, Bakunin’in Fransa’dan uzak kalmasına neden olmuştu.

Umutsuzluğun sadece Bakunin için değil, tüm ezilenler için hat safhada olduğu bir dönemde 1871’de Paris Komün belirdi birden. İsyan ruhu iki ay boyunca sadece Fransa’yı değil, Komün’ü duyan herkesi sarmıştı. Öz-yönetime dayalı komünler oluşmaya yeni başlamıştı ki Paris düştü.

Kitabın üçüncü bölümündeki Paris Komünü ve Devlet Düşüncesi isimli yazısı, Komün’ün Bakunin’e düşündürdükleri üzerinden yazılmıştır. Yazı, Bakunin’in “Kamçılı Germen İmparatorluğu ve Toplumsal Devrim” adlı çalışmasının ikinci bölümünün giriş yazısıdır.

Bakunin, Komün’ü değerlendirirken başkalarının yaptığı gibi “Komün’ün taşıdığı prestijden” yararlanmak adına değil, devletle ilgili görüşlerinin somutlandığı bir deneyim olması ve ezilenlerin yüreğinde bir umut ışığı olduğu için yazmıştı. “Paris Komünü’nü destekliyorum, çünkü Komün herşeyden önce, bizzat devletin kendisine açıkça ve cesurca meydan okuyarak devlet ilkesini reddetti.” diye yazıyordu. Komün, devrimciliğe gerçek anlamını kazandırmıştı ona göre. Bu iki aylık deneyimin ardında bıraktığı sonuçlar, Bakunin’e göre mükemmeldi. Komün’de, içgüdüsel bir biçimde devlete yönelen bu başkaldırıyı yaratan halktı.

Parisliler, halkın kendiliğinden kesintisiz devrimi olmadan, asla toplumsal bir devrim yapılamayacağını gösteriyordu Bakunin’e. Halkın kolektif iradesi gerçekleşmişti Komün’de. Devletin yıkılışıyla beraber, özgürlüğün gerçek anlamıyla ortaya çıkması vurgusuyla Bakunin, özgürlük tanımını en yalın haliyle yapmıştı bu kitapta.

Komün’e katılan farklı toplumsal ve siyasi kesimlerin titizlikle incelenmekte oluşu ve Komün’ün Avrupa’da yaratacağı etkiye ilişkin öngörüsüyle Bakunin, sadece bu etkiyi beklemedi. Bu etkiyi yaratmaya çalıştı.

Komün’den 142 yıl sonra Taksim’de yaşananlar The Guardian yazarlarından birini Taksim direnişi ve isyanını, Paris Komünü’ne benzetmeye itmişti. Bakunin’in Komün değerlendirmesini bir de bu gözden okumak adına Bakunin kitabı güncel bir gereklilik de taşıyor.

Meydan Gazetesi Sayı 11, Temmuz 2013

Paylaşın