Bir Çizik, Bir Yazı, Bir Resim Yaratmak Yıkmaktır

Sayı 14, Kasım 2013

Mağaraların en kuytu köşelerinde bir başkasının tuttuğu ışığın aydınlığında, tavanın en yüksek noktasına tırmanılarak çizilen hayvan figürleri, estetik kaygılardan daha fazlasını taşıyordu.

Sıcaktan, soğuktan çeşitli tehlikelerde korunmak için yapılan bir barınağın duvarından; iktidarın korunmak, kapatmak, bölmek için örülen duvarına, yani tüm duvarlara çizilen bir çizikten yazılan bir yazıya bir resmin resmedilmesine kadar kapsayan bir iletişimin aracıdır duvar. Çünkü yazılan tek bir cümle bile hepimizin paylaştığı bir duyguyu çok etkili bir şekilde anlatma gücüne sahiptir ve hemen yanına ya da altına gelip yerleşecek bir başka çiziğe, bir başka yazıya, bir başka graffitiye ya da bir başka stencila davetkardır. Ve her zaman bu davet kabul bulmuştur.

Ve duvar; iktidar kadar birbirinden meziyetli medyası olmayan muhaliflerin ya da iktidara hiç inanmayan ve onu yıkmak isteyenlerin olmuştur.

İşte bu yüzdendir iktidarın duvar medyasına tahammülsüzlüğü. İşte bu yüzden bir duvarın üzerinde bulunan tek bir farklı renk bile hemen griye döndürülmelidir, bir diğerini teşvik etmesin diye. Çünkü duvarı boyama, yazı yazma, bir iletişim biçimi olmasından öte, açıkça griyi başka bir şeye dönüştürme ve öldürülmüş olanı yeniden canlandırma ve daha doğrusu ona renk vererek ona kişilik kazandırma arzusunu da içinde barındırır. Duvarı boyamak, onu yıkmanın bir başka yoludur. Ve duvar ortadan kalkarken ardında gördüğümüz, o duvarın çatlaklarında yeşeren başka bir dünyadır.

Duvarın nerede olduğu önemli değildir. İster yıkılmış olan Berlin duvarında, ister Filistin'de isterse Rojavaya yapılmak istenen duvar üzerine atılan bir tagle, yapılan bir graffiti ya da stencilla iktidara karşı koyar.

Graffiti; grafikten türeyen bu kelime en düz anlamıyla duvara yazılan yazı ya da çizilen resimlerle kendini ifade etme yöntemi. Bu açıdan bakıldığında mağara resimlerine de birer grafiti diyebiliriz. Yine de bugün görmeye alışkın olduğumuz tarzda graffitilerin ortaya çıkışı 1940’lara dayanmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’i doğu ve batıya bölen duvarın iki tarafı da sloganlar ve resimlerle kaplanmıştı. Bu 60’larda Amerika’da yükselen toplumsal harekete ilham vermişti, politik grupların kendini ifade biçimlerinden bir tanesi de graffitiydi. Graffiti 70’ler ve 80’lerde de gelişerek yayıldı. 80’lere gelindiğinde graffiti yapan birçok farklı ekip vardı. Bu gruplardan bazılarının isimleri şöyleydi, MSK (Mad Society Kings- Çılgın Toplumun Kralları ya da Many Shall Kneel-Çoğu Diz Çökmeli), SPORTS (Sick People Over Running The System- Hasta İnsanlar Sistemi Çığrından Çıkarıyor) 90’larda New York’ta graffiti yapan başka bir ekibin adı ise DESTINY, kader anlamına geliyor ve bu akrostişi açtığımızda, bu kaderin ne olduğunu anlıyoruz. Destroy Every Single Thing in New York: New York’taki Her Bir Şeyi Yok Et.

Bu topraklara ise graffiti, Almanya’ya giden işçilerle taşınır. Almanya’da ezilenlerin bir ifadesi olarak gelişen hip hop ve grafiti kültürü, bu etkileşimin bir sonucu olarak bu topraklara gelmiştir.

Stencil: Çeşitli malzemelerin, kağıt, plastik, ahşap ya da metallin kesilip, üzerinde delikler açarak çıkarılan şablon ve bu şablonla hızlı boyama tekniği. İlkel çağlardan bu yana bir çok alanda kullanılan bu şablon tekniği sprey boyanın kullanımı duvar medyasında daha da görünür olmuştur. Stencil’ın politik bir ifade biçimine dönüşmesinde bilinen isimlerden biri 77’de kurulan anarko-punk müzik grubu Crass’tır. Crass, Londra metrosuna ve reklam tabelalarına birçok anarşist, savaş karşıtı, feminist ve tüketim karşıtı stencil yapmıştır.

Berlin'in, Paris'in, Buenos Aires'in, Sao Paulo'nun, Atina'nın, Gazze'nin, İstanbul'un varoşlarında ezilenlerin öfkesini yansıtan graffitiler, duvarın varlığını sorgulayan stencillar. Bunların her biri estetik kaygıların dışında, başka bir yaratım kaygısı taşıyor. Bu yaşanılan kapitalist dünyanın saçmalığına bir isyandır. Bugün bu duvarlara kazınanlar, bu duvarı içten içe çürütüyor aynı iktidarı çürüttüğü gibi. Ve eski bir yoldaşımızın sözünü tersten söyleyebiliriz: Yaratmak yıkmaktır.

Özlem Arkun

Meydan Gazetesi Sayı 14, Kasım 2013

Paylaşın