Etilen Sosyete Fanzin

Sayı 14, Kasım 2013

Bir zamanlar yazılanları sadece kağıttan okurduk, hala da öyle, ancak şimdilerde sanal ortamda yazılan ve okunan yayınlar da var. Gazetemizin bu sayısında bir webzine olaran Etilen Sosyeteyle konuştuk.

**Meydan Gazetesi: Merhaba, biliyoruz ki, Etilen Sosyete uzun sayılabilecek bir süreden bu yana sanal ortamda boy gösteriyor. Öncelikle sizi webzine hazırlamaya çağıran şey neydi, ne zaman ve nasıl bir araya geldiniz? Bize kısaca hikayenizden bahsedebilir misiniz?

Etilen Sosyete: 2003 yılında bir araya geldik. Aslında bir araya geldik demek doğru olmaz, zaten bir arada büyüyen bir grup arkadaş olarak, 2003 yılında bir şeyler üretmeye başladık. Çeşitli sebeplerden dolayı araya mesafe girince webzine olarak devam etmek en kolay ve en uygun yöntem oldu. 2005’ten beri çok çeşitli formatlarda web üzerinde söylemek istediklerimizi söylüyoruz. İlk başlarda tribünün romantik çocukları olarak, kağıt kokusundan uzak bu iş olmaz diye düşünsek de, zaman geçtikçe aslında doğru bir karar verdiğimizi gördük.

Paylaşımlarınız videodan müziğe, şiirden güncel haberlere kadar zengin bir yelpazeye sahip. Bununla beraber aynı zenginlik ve çokluğun kolektif bir ruhun ürünü olduğu fark ediliyor. Sanalda böyle bir kolektif ruhu yaratmak zor olmuyor mu? Daha doğrusu bunu nasıl yarattınız?

Etilen kolektif bir ürün olarak başladığı ve her zaman öyle devam etmeye çabaladığı için sanal ortamda bunu yaratmak zor olmadı. Hatta aksine oldukça dar olan okuyucu kitleye ulaşabilmek için en kolay yöntemin sanal ortam olduğunu gördük. Kullandığımız platformda kişilerin kolaylıkla içerik üretmesine olanak sağlıyor. Dolayısıyla insanlar dünyanın çeşitli yerlerinden bize ulaşıyor, paylaşımlarını yapıyor ve öyle ya da böyle sonrasında bir şekilde yüz yüze görüşüyoruz. Bence bunun arkasında platforma olan bakış açısı ve güven yer alıyor. İletilen içeriklerin çok büyük bir kısm ı bizim söylemek istediklerimiz ile uyuşuyor ve insanlar aynen bizim yıllardır yaptığımız gibi herhangi bir kaygıları olmadan sadece paylaşmak için paylaşmaya devam ediyorlar.

İnsanların interneti yoğun olarak kullanmaya başladığından bu yana süren bir tartışma var. Tartışmanın bir tarafa yönelik eleştiriye önüştüğü noktada ise “Sanal ortamdaki yaratımlar yaşama dokunmuyor. Kimi zaman bu çokluk arasında gözden kayboluyor. Nitelikli ile niteliksiz birbirine karışıyor" gibi bir söylem üretiliyor. Aynı tartışma tahmin ediyoruz ki, fanzinciler tarafından da yapılıyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Sanal ortamdaki içerik oldukça hızlı tüketiliyor. İnsanlar Twitter ve Facebook üzerindeki zaman tünellerinin hızına alıştırmışlar kendilerini - FOMO - diye adlandırılan hastalık. Yani bir şeyleri kaçırma korkusu. Sanal ortamiçeriği tüketirken, dikkat dağıtıcı şeylerin sayısı çok fazla. Bir makaleyi okurken aynı anda müzik dinleyip, beş kişiyle yazışıp, telefona bakıp, Instagram üzerinde kedi fotoğraflarını beğenmeye çalışırken içerik arada kaynıyor, hatta çoğu zaman ikinci plana atılıyor. Bu sebeple bence temel sorun bu. Bu şekilde sindirilmeyle nitelikli bir içeriğin sokağa inmesini bekleyemezsiniz. İçeriğin çokluk arasında gözden kaybolduğuna çok fazla inanmıyorum. Ulaşmak isteyen bir şekilde ulaşıyor. İçerik üreticilerinin ise biraz akıllı davranıp doğru zamanda doğru biçimde doğru platformda paylaşım yapması gerekiyor. Yani biraz çaba ve dikkat ile gerçek hayatla buluşup sokağa yansıtabiliyorsunuz sanal ortamda yaşananları .Bunun binlerce örneği mevcut.

Sitenizde kendinizden bahsederken, piyasa mantığı içinde sadece birer tüketim nesnesine dönüşmüş dergileri kastederek, bunlara karşı yeraltında"n bir alternatif yaratmaya çalıştığınızı söylüyorsunuz. Bugüne kadarki maceranıza baktığınızda, bunu yapabildiğinizi düşünüyor musunuz? Dokunabildiğiniz insanlardan nasıl tepki alıyorsunuz?

Bir alternatif yarattığımıza inanıyoruz. Başlangıçta bütün hedefimiz insanları tek düze yaşamlara iten boyalı basın ürünlerine karşı, insanlara üzerinde düşünmelerini sağlayacak bir şeyler veren durumları yaratmaktı. Bu durumu da insanlardan aldığımız tepkiler üzerinden yorumladığımızda başardığımızı görüyoruz. Pek tabii elimizdeki imkanlar, günlük yaşam kaygıları içerisinde ayırabildiğimiz vakit düşünüldüğünde çapı ne kadar geniş tartışılır ama paylaştığımız içerik bir kişinin bile işine yarasa bizim için yeterli. Hiç bir zaman toplumun geneline yayılma, popüler olma ve herkes tarafından tanınma kaygımız olmadı.

Röportaj için teşekkür ediyoruz.

Meydan Gazetesi Sayı 14, Kasım 2013

Paylaşın