21. yy’da Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: Milyonları Dozerle Götüren Vakıf TEMA

Sayı 21, Ekim 2014

TEMA İzmir temsilciliğinin kapatılmasını konu alan haber ilk kez 26 Temmuz 2014 tarihinde Özer Akdemir tarafından kaleme alınarak yayınlandı. Haberde ağırlıklı olarak TEMA gönüllülerinin yaşadıkları hayal kırıklığı ve temsilciliğin kapatılmasına dek verdikleri emeğin boşa çıkmasından hayıflanmalarına yer verilmişti. Haber pek çok zeminde tartışılmış, birkaç gün sonra da TEMA tarafından bir açıklama yapılmasına sebep olmuştu.

TEMA İzmir Temsilciliği Neden Kapatıldı?

İzmir’de 15 yıldır çalışma yürüten, ismi gizlenen bir TEMA gönüllüsü, temsilciliğin kapatılmasının yaptıkları bir protesto eyleminden kaynaklandığını şu sözlerle ifade ediyor:

“İki yıl önce Karaburun’daki RES bilgilendirme toplantısına İzmir TEMA’nın katılması için, şirketin araba göndereceğini bildirdiler bize. Biz kabul etmedik. Üstelik kendi imkânlarımızla bir minibüs tutup, gittik. Ve Yaylaköy’de halkın arasına karışarak şirkete bilgilendirmeyi yaptırmadık. Ve protesto ettik. Şirket sahibi Ersin Özince’ydi. TEMA Mütev3eğil, ilçe temsilciliklerinin de neden kapatıldığını açıklıyor:

“Urla’daki RES bilgilendirmeyi de Urla TEMA protesto etti. Şimdi Urla, Karaburun ve Cunda’daki RES Şirketleri Rona Yırcalı’ya ait. Rona Yırcalı, TEMA Mütevelli Heyeti Üyesi”

“TEMA’sının Avukatı”

Akkuyu’da yapımı planlanan nükleer santrale TEMA’nın çevreci sorumluluğu gereği karşı çıkacağını düşünen Gönüllü, TEMA’nın fedakâr avukatlarının da Akkuyu Nükleer Santrali’ni durdurmak için dava açması gerektiğini varsayıyor. TEMA’nın avukatı Ömer Aykul’a umutla “TEMA dava açtı mı?” diye soruyor. Avukatın verdiği cevabı aktaran Gönüllü, şaşkınlığını “Ömer Bey ‘Başvuru zamanını geçirdik’ diye cevap verdi. Akkuyu’nun ihalesine giren Türk şirketlerinden biri Tekfen Holding idi ve Tekfen Holding, TEMA’nın diğer kurucusu Nihat Gökyiğit’e ait” sözleriyle ifade ediyor.

Basında ve sosyal medyadaki haberlerden rahatsız olan TEMA, birkaç gün sonra, internet sitesi yoluyla bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Ne var ki açıklamada yer alan “26 Temmuz 2014 tarihinde İzmir TEMA Temsilciliği’nin kapatılmasına yönelik çıkan habere ilişkin kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına konuya açıklık getirmek isteriz.” sözleri ile TEMA, adeta söyleyeceği yalandan önce kendini ele vermiştir.

“TEMA Vakfı, toprak başta olmak üzere tüm doğal varlıklara sahip çıkarak ülke çapında yaygın savunuculuk çalışmaları yürütmektedir. Vakıf, doğal varlıklar üzerinde tehdit oluşturacak faaliyetlerin iptaline yönelik hukuki mücadelesine devam etmektedir.”1 sözleriyle güya Gönüllü’nün iddiasını yalanlamaya çalışan TEMA -çok zor değil, verdiği referans tıklandığında ulaşılan- “TEMA’nın müdahil olduğu davalar” sayfasında Gönüllünün iddiasını doğruluyor:

“Mersin’de Nükleer Enerji Santrali yapımını da içeren 1/100.000.lik Mersin-Karaman Çevre Düzeni Planı tadilatının kısmen iptali için yürütmeyi durdurma istemli olarak 30.09.2011 tarihinde dava açılmıştır. (Danıştay 6. Daire E.2011/8101) Davada süreaşımı nedeniyle ret kararı verilmiştir. Karar temyiz edildiğinden henüz kesinleşmemiştir.”2

Açıkça görüldüğü gibi “TEMA’sının avukatı”, mütevelli heyetindeki patronlarını korumak için dava açmayı “unutuvermiş”. Tabii TEMA’nın çevreciliğine de halel getirmemek lazım ki itiraz günü geçmesine rağmen göstermelik bir dava açıvermiş. Kendisine davanın gidişatına dair soru soran gönüllülerin nabzına uygun şerbet vermek için de “süreaşımı nedeniyle ret kararı”na rağmen göstermelik bir de temyiz başvurusu yapmış. Temyiz henüz karara bağlanmamış ancak sonucunun yine ret olacağı ortada. Sonuçta TEMA’nın avukatı, şişi de kebabı da yakmadan işi kotarmış.

Truva Atı TEMA

Vakıf, açıklamasının en büyük yalanını ise şu cümlelerle belirtmiştir:

“Hangi meslek grubundan olursa olsun hiç bir Mütevellimizin, Yönetim Kurulu üyemizin veya gönüllümüzün kendi çıkarlarına göre Vakfı yönlendirilmesi söz konusu dahi olamaz. Böyle bir teşebbüs de bugüne kadar yaşanmamıştır.”

Değil böyle teşebbüs, bire bir deneyimler dahi, TEMA’yı az çok tanıyan herkesin hafızasında halen tazeliğini korumaktadır.

TEMA bugüne dek mütevelli heyetinde yer alanlardan yalnız Nihat Gökyiğit’in Karaburun’daki RES’lerini örtbas etmeye çalışmamıştır. TEMA; Rahmi Koç’un Koç Üniversitesindeki orman katliamını, Orhan Yavuz’un Loç Vadisi’ndeki orman katliamını ve HES projesini, Asım Kocabıyık’ın Aksu Vadisi’ndeki dere katliamını ve HES projesini ve daha pek çok katliamı örtbas etmiştir. TEMA, aslında mütevelli heyetindeki patronların karşısına çıkacak muhalefeti öngörerek yaşam savunucularının mücadelesini yıpratmak, yönlendirmek ve etkisizleştirmek için kurulmuş bir Truva Atı STK’dır.

TEMA Gönüllüleri Yönetim Kurulundan Onay Almadan Hiçbir Şey Yapamazlar

TEMA’nın Yönetim Kurulu; Mütevelli Heyeti’nin taşeronudur. Yönetim Kurulu üyelerinin, Mütevelli Heyeti ile aile ilişkileri olması ya da şirketlerinin çalışanları olması tesadüfi değildir.

Dahası, Mütevelli Heyeti TEMA’nın sembolik bir kurucu heyeti değil, aynı zamanda işleyiş ve idaresini biçimlendiren ve yürüten asıl yapıdır.

Vakıf, yönetim kurulu onayı olmaksızın, üyelerinin ve gönüllülerinin herhangi bir açıklama, bilgilendirme veya etkinlik gerçekleştiremeyeceğini “Kurumsal Yönetim Beyanı” kitapçığında şöyle belirtmiştir:

“Vakıf tarafından yapılacak her tür kamu açıklaması ve verilecek her tür haber bir bilgilendirme politikası dâhilinde olur. Yönetim Kurulu bilgilendirme politikasının oluşturulması ve uygulanmasının sağlanması ile sorumludur.”3

TEMA Vakfının bu değişmez kurallarını örnek bir işleyişle anlatmak gerekirse:

“Bir TEMA gönüllüsü kendi yaşadığı bölgede herhangi bir doğa kıyımına karşı kamuoyunu bilgilendirme faaliyeti göstermek istediğinde bunu bölge temsilcisine bildirmek zorunda; temsilci de bunu yönetime bildirmeli ve ancak onaylanırsa bu bilgilendirme faaliyeti yapılabilmektedir.

Samimi ve doğayı seven herhangi bir TEMA gönüllüsü, bir doğa katliamına müdahil olmak istediğinde, yönetim izni olmadan bununla ilgili bir halk bilgilendirmesi bile yapamamaktadır.

Israrla anlatmaya çalıştığımız şey, TEMA içerisinde yaşamı savunan on binlerce gönüllünün, TEMA mütevelli heyeti başta olmak üzere yönetim kurulu ve alt organlarının onayı olmadan herhangi bir faaliyet gösteremediğidir.”4

TEMA Temsilciliklerinin İçgörüsü

Yerellerdeki TEMA etkinliklerini düzenleyen temsilciler ve gönüllülerin, içinde bulundukları örgütlenmenin amacını ve hedefini 15 yıl gibi uzun süreler boyunca fark edememesi şüphe konusudur. Söz konusu gizemli Gönüllü’nün ifadesi ise bunun en acı örneklerinden.

“İzmir TEMA’yı yeniden kuracaklar ama biz artık orada olmayacağız. Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, patronlar tarafından TEMA’nın başına oturttukları biri. TEMA, Hayrettin Karaca ile güzeldi. Şimdi o da artık hiçbir şeye karıştırılmıyor.”

Keskin biçimde görüldüğü üzere Gönüllü, eski TEMA’yı özlüyor. Yücelttiği Hayrettin Karaca’nın patronu olduğu fabrikaların atıkları ile katlettiği toprakları halen hafızalardan silinmemişken; TEMA’nın mahir temsilciliği İzmir’in bu deneyiminin daha nice TEMA gönüllüsünü etkilemesi dileğiyle.

Dipnotlar:

1) http://www.tema.org.tr/web_14966-2_1/entitialfocus.aspx?primary_id=1342&target=categorial1&type=2&detail=single

2) http://www.tema.org.tr/web_14966-2_1/neuralnetwork.aspx?type=78

3) http://www3.tema.org.tr/Sayfalar/Hakkimizda/Pdf/KurumsalYonetimBeyani.pdf

4) http://anarsistfaaliyet.org/sokak/tema-vakfi-hesci-sirketlerin-truva-atidir/

Alp Temiz

Meydan Gazetesi Sayı 21, Ekim 2014

Paylaşın