Kullan-at: Sendikalar Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda Sendikal Güvence

Sayı 21, Ekim 2014

Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

İşçinin çalışmaya devam etmesi ve keyfi biçimde işten çıkartılamaması İş Kanunu’yla belli bir düzeyde güvence altına alınmıştır. Buna göre; otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçiyi, işten çıkartmak isteyen bir işveren; geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. İşten çıkartılan işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde İş Mahkemesi’nde dava açabilir. Mahkeme tarafından feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine, işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye kıdem ve ihbar tazminatının yanı sıra boşta geçen süre için 4 aylık ücret ve diğer hakları ile en az dört aylık ve en çok sekiz aylık brüt ücreti tutarında işe başlatmama tazminatı ödemekle yükümlü olur.

Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde, en az altı aydır çalışan her işçi için geçerli olan bu düzenlemenin yanı sıra, mevzuatta işçilerin sendikal hakları öncelikle 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Buna göre, işveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya işten çıkartılması bakımından herhangi bir ayrım yapamaz.

Ayrıca işçiler, bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz. İşverenin aksi tutumu halinde işçiye bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere “sendikal tazminat” ödemesine hükmedilir. Sendikal tazminat sadece işçinin işten çıkartılması halinde değil, işyerinde sendikal nedenle herhangi bir farklı işleme tabi tutulması halinde de talep edilebilir. İşçinin sendikal nedenle işten çıkartılması halinde, sendikal tazminat davası, yukarıda bahsettiğimiz işe iade davası ile birlikte açılabileceği gibi ayrıca da açılabilir. Bununla birlikte işe iade davası açabilmek için o işyerinde otuz veya daha fazla işçi çalışması gerekiyor olmasına karşın, sendikal tazminat davası bakımından böyle bir şart aranmamaktadır.

Diğer yandan Türk Ceza Kanunu’nda da sendikal hakların korunmasına yönelik düzenleme bulunmaktadır. TCK’nın 118. maddesine göre, “Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Türk Ceza Kanunu anlamında bir suç oluşabilmesi için belirtilen sendikal hakların cebir veya tehdit yoluyla engellenmesi gerekmektedir. Öte yandan bu suçu işleyenin işveren olması da gerekmez.

Sendikal hakların güvenceye alınması hususunda yasalar yeterli olmadığı açıktır. Gerek sendikal tazminat, gerekse sendikal hakların engellenmesi suçu bağlamında mahkemelerin uygulamasının her zaman işçiler lehine olduğu söylenemez. Dolayısıyla kolektif bir hak olan sendikal hakların ancak kolektif olarak korunabileceği, mevcut hakların da mücadeleyle kazanıldığı unutulmamalıdır.

Cem Gök

Meydan Gazetesi Sayı 21, Ekim 2014

Paylaşın