Soykırıma Karşı Direnişi Yaşatan Ezidi Dengbejler

Sayı 21, Ekim 2014

Tarihleri boyunca 72 kez soykırıma uğramış ve hala inatla direnen Ezidi Kürtleri, yok olmanın eşiğine yaklaşırken yeni bir katliama uğradılar. Ezidi’lere yapılan saldırılar sadece canlarına kastetmedi. Farklı inançları yüzünden egemen dinler tarafından sürekli aşağılanan Ezidi’lerin kültürel varlıkları da saldırılardan payını alıyor. 12. yüzyılda Ezidi kutsal kitapları Mushaf-a Reş ve Kitab-el Cilwe’ye ait tüm kopyalar yakıldığı halde, bölgedeki devletlerin tarihçileri ve bu devletlerin dini otoriteleri asılsız kaynaklar üzerinden Ezidi düşmanlığının propagandasını yapıyorlar. Bu saldırılara direnen Ezidi kültürünün direnci, sadece kapalı toplum olmalarıyla, yani din dışı evliliğin tabu olması ile açıklanamaz.

Ezidi kültürü neredeyse tümüyle sözlü bir kültürdür. Uzak ve yakın geçmişe dair hikayeleri aktarırken kendine has ses tekniklerini kullanarak müzik haline getiren Dengbejler (halk ozanları) genel olarak Kürt kültüründe önemli bir yere sahiptirler. Ezidi Kürtler içinse yaşamsal olan bu müzikle Dengbejler, ilahileri, aşkı, halkın tarihindeki kahramanlıkları, ihanetleri ve katliamları dinleyenlere tekrar yaşatır. Dengbej meclislerinde sadece hikâye anlatılmaz, bunun üzerine saatler süren sohbetler de edilir. Dört beş saat durmadan söyleyebilen Dengbejlerin müziği, sadece ayinler, halk ya da aile meclisleriyle sınırlı değildir, günlük hayatın içindedir: Örneğin Sincar dağının yollarından Rojava’ya yürüyerek gelen bir kadın, başlarına gelenleri gazetecilere böyle anlatabilir.

Ezidi inanışında üç büyük günah vardır: Yalan söylemek, eşini aldatmak ve insan öldürmek. Bu tabular ilahilerde özellikle vurgulanır. Ancak Dengbejlerin söylediği destanlar, özellikle yakın tarihe ait olanlar, yaşamın sürekli bir parçası haline gelen direnişi yaşatır ve politik nitelikleri daha belirgindir.

Eganê Meyro Destanı,19.yy’da Osmanlı ordusunun Beşiri ovasında yüzlerce Ezidi’yi acımasızca katlettiği dönemde örgütlenen halk direnişini anlatır. Osmanlıların ordusunda yer alan komutanlardan birisi de Şam’dan gelen komutan Hesebê Cibo’dur. Acımasızlığıyla tanınan bu komutanı öldürmek imkansızdır. Nöbetleşerek çatışmalara giren Êzîdî savaşçılar Hesebê Cibo’yu nasıl yakalayacaklarını tartışır. Eganê Meyro adlı bir savaşçının önerdiği plan kabul edilir. Hesenê Cibo’nun atı kısraktır (dişi at) ve çiftleşme dönemi gelmiştir. Êzîdi savaşçı Egenê Meyro aygıra (erkek at) biner ve karşısına çıkar, bu arada sulak Rıdvan mıntıkasındaki sulama kanalları açılır. Egenê Meyro atını oraya sürer, komutan Hesebê Cibo’nun atını da peşinden sürükler ve bataklığa saplanır. Eganê Meyro komutanı esir alır, elleri ve ayaklarını bağlayarak komutanı olan Mirzikê Zaza’ya götürmek için yola çıkar. Yolda yaşlı bir Ezidi, “Sen bizi bu soykırımdan geçiren zalimi Mirzikê Zaza’ya götürürsen ona yeni bir hırka giydirir ve azad eder” diye karşı çıkar. Orada Eganê Meyro, esir aldığı düşman komutanını öldürmesi yasak olduğu halde, katliamlardan sorumlu olan bu komutanın serbest kalmaması için öldürür.

Bu kahramanlık Dengbêjler arasında Eganê Meyro’nun iki eşi olan Nurê ve Rewşê arasındaki diyalogla anlatılır. Nurê diğer eş olan Rewşê’ye şöyle seslenir:

“Rewşê lê xewê / rabe serê Hesebê Cibo jêkirine / kirine gok li meydanê / egidê nav û nîşan re beje / bila neçe xebera sofik û mofikê çemê Botan neke / bila Bavê Temo neçe şerê / şerê ser Êzîdxanê ne heneke / rabe bûke xwe bixemline / kî Hesebê Cibo kuştibe emê xwe jêre bikin bûka pişta heft perda…”

Kardeşim Rewşêi, kalk bak Hesêbe Cibo’nun kafasını kesmişler, kafasıyla meydanda top gibi oynuyorlar. O ün salan yiğide de ki, Botan çayı kıyısındaki sofilerin savaşına gitmesin, Bavê Temo savaşa gitmesin. Êzîdxan’daki savaş şaka değil. Hesebê Cibo’yu kim öldürmüşse onun karşısına 7 perde arkasında saklanan gelinler gibi çıkacağız…”

Meydan Gazetesi Sayı 21, Ekim 2014

Paylaşın