Sanrı Fanzin

Sayı 22, Ekim 2014

Meydan: Sanrı ismi nereden geliyor?

Sanrı Fanzin: Bir gün, arkadaş toplantılarının birinde birbirimize yazdıklarımızı okurken bunları başkalarıyla da paylaşmalıyız diye düşündük. Sonra bir ad koymalıydık. Koyacağımız adın insanların yaşadıklarını, inançlarını, hissettiklerini, yaşamlarını anlatan bir şey olmasını istedik. Sanrı bir hastalık biçimi; olmayan bir şeyin duyulması, hissedilmesi, koklanması, halüsinasyon olarak tanımlanıyor. Sanrı Fanzin, bu tanımın bir adım ötesine geçip; gerçekte, yaşamımızda var olarak görünen, inanılan, hissedilen şeylerin de insanın var ettiği sanrılar olabileceğini düşünüyor.

İkinci sayıda, “kes-kopyala-yapıştır”la hazırlanmış bir sayfa var. Gözümüze şu motto çarpıyor: “Demir olsa da yollar, sen yine yeşile boya…” Her yer grileşmişken, Sanrı Fanzin’in bu vurgusu niçin?

Sanrı, kendini doğanın parçası olarak görüyor. Doğa, hiçbir zaman teslim olmaz... Esir alındığında dahi bir bakarsınız, uygun bir zaman bulduğunda tekrar isyanına başlar. İsyanın rengi bazı insanlar için nasıl siyah, bazıları için nasıl kızılsa, doğa için de yeşildir. Dünya giderek grileşirken, leş kokuları salarken, doğanın mavisini, yeşilini, kızılını, dengesini, adaletini, yağmurunu, bulutunu, güneşini, ayını, kartalını, serçesini, insanını özlememe olmaz.

İkinci sayının kapağında duvara bir taş atan adam figürü var ve arkasından şu satır geliyor; “Çıkarın maskeleri, bu gece kendi yüzünüzle yatın.”

Sanrı Fanzin neye maske diyor? Bu sistemde öfkelendiğin adaletsizliğe karşı taş atarken yüze takılan maskeye mi yoksa kapitalizmin yarattığı maskeye mi?

Bu sistemin çürümüşlüğünden ve adaletsizliğinden dolayı eline ya da cümlelerine taş atanın yüzüne taktığı hiçbir şeye maske demiyoruz; adalet diyoruz. “Çıkarın maskeleri, bu gece kendi yüzünüzle yatın” cümlesindeki maske tarifi ise mimiklerimize, cümlelerimize, bakışlarımıza oturmuş bir maskeden bahsediyor. İnsanların iş yerinde, okulda, evde, sokakta, barda, aşkta,.. takmak zorunda bırakıldığı maskelerden bahsediyor. Aslında insanlar kendilerini hiçbir yerde tam olarak var edemiyorlar. Ne kadar öğretilmiş olan maskelerden arınırlarsa, o kadar var oluyorlar.

Genellikle şiirle ya da aralara serpilmiş hikâyelerden oluşmuş olan Sanrı, edebiyatın neresinde duruyor?

Sanrı, edebiyatın bir yerinde durmayı planlamadan çıktı ve çıkıyor. Sanrı daha çok kişisel darbelerin sonuçlarını kaleme alan bireylerden oluşuyor ve bu kişilerin hikâyesini anlatıyor. Kişisel darbeleri ve yarattığı sonuçlardan kurtulma çabalarını da içinde barındırıyor. Dil ve üslup algısını matematiksel bir zemine oturtma çabası yok. Sadece içinden geldiği gibi, bu hayatı ve hayatın duvarlarını anlatmak istiyor. Ve taşlamak…

Fanzinlerde çeşitlilik oldukça fazla. Politik, tribün, edebiyat gibi birçok farklı fanzin var. Sanrı diğer fanzinlere nasıl bakıyor?

Evet, oldukça fazla… Fanzin okuması güçlü bir yapımız var. Çok değişik içerikli fanzinleri takip ediyoruz. Tabi ki politik fanzinleri ve edebiyat fanzinlerini kendimize daha yakın buluyoruz.

Son olarak, Sanrı Fanzin’e ulaşmak isteyenler, fanzini nerelerde bulabilir?

İstanbul’da 26A Kadıköy’den; Mersin’de Sokak Kitap Evi, Kafka Kitap Evi, Cafe 5 Dakika’dan; Tarsus’ta Antik Sahaf ve Kelepir Kitap Evi’nden Sanrı Fanzin’e ulaşabilirler. Ayrıca fanzini Facebook sayfamızdan isteyebilirler… İletişim için de [email protected] ve [email protected] mail adreslerinden bizlere ulaşabilirler.

Meydan Gazetesi Sayı 22, Ekim 2014

Paylaşın