Gücümüzün Farkına Varıp Mücadele Etmeliyiz!

Sayı 25, Mart 2015

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düşüncelerimi Meydan okurlarıyla paylaşmaktan sevinç duyuyorum. Ben Maltepe Üniversitesi Hastanesi’nde sendikalı olduğu için işten atılan 98 sağlık işçisinden biriyim.

Bizler sendikalı olmadan önce işverenle defalarca yaptığımız görüşmelerde, çalışma şartlarımızın düzeltilmesi konusunda taleplerde bulunduk. Türkiye’de şartların böyle olduğunu, yapabilecekleri bir şeyin olmadığını, sonuçta buranın ticaret yapan bir kurum olduğunu söylediler. Hatta “Şükredin bir işiniz olduğuna, beğenmiyorsanız neden başka işlere gitmiyorsunuz?” deyip resmen dalga geçtiler bizimle.

Oysa bizler ağırlaşan hayat şartları karşısında eziliyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamamız mümkün olmuyor. Çoğu arkadaşımız ek işlere gidiyor. Bizler insanız, insanca yaşam, güvenceli iş, onurlu bir gelecek istiyoruz. Bunun yolu da örgütlü mücadele etmekten, birlik olmaktan yani sendikalı olmaktan geçiyor.

Sendikayla görüşmelere başlandı. Çok kısa bir zamanda üye sayımız arttı. Bunun üzerine patron, bizi korkutmak, yıldırmak için bir arkadaşımızı, daha sonra da üç arkadaşımızı sudan sebeplerle işten attı. Bu olaydan sonra üye sayımız daha da arttı. Bunun üzerine patron sendikanın gelmesinden epey korkmuş olacak ki; 94 kişiyi işten attı. Nedenleri ise taşeron getirip sağlığa odaklanacaklarmış. Nerede görülmüş ki sağlıklı taşeron. Hastalıklı bir sistemde sağlığa odaklanmak akıllara zarar.

İşin içinde o kadar aldatmaca var ki, bir gün sonra telefonlarımıza mesajlar yollayarak isteyenin taşeronda çalışabileceğini bildirdiler. Hani performansımız düşüktü? Bunun bizi bölüp parçalamak için yapılan bir oyun olduğunu biliyorduk. Hiçbir arkadaşımız taşeronda çalışma teklifini kabul etmedi. Çünkü hepsinin taşeron deneyimi var. Arkadaşlarımızla karar aldık, basın açıklamamızı yaptık, çadırımızı kurduk ve mücadeleye başladık.

Geçici işlerde çalışan arkadaşlarımız var, işten sonra geliyorlar. Küçük çocuğu olanlar var, onlar da çocuklarıyla geliyorlar. Evde hastası olan insanlar bile var ama genelde kimse burayı aksatmıyor.

Direniş çadırımız 7/24 açık. Haftanın altı günü erkekler çadırda dönüşümlü olarak gece nöbetine kalıyor. Pazar geceleri kadınlar olarak kalıyoruz. Kadınlar bu direnişte önemli bir yere sahip. Çünkü bu mücadeleye inanıyorlar ve emeklerinin karşılığını istiyorlar. Daha önce böyle bir direniş görmeyenler açısından önemli kırılmalar ve dönüşümler oldu. Mesela, “Daha önce bir direniş, bir eylem görsem eleştirir ya da görmezdim.” diyenler, şimdi tam tersini söylüyor.

Bizler hakkımızı arayanlarız. Erkek egemen sisteme karşı direnenleriz. Bu coğrafyada kadın olmanın zorluğunu faşizan politikalar sayesinde her geçen gün biraz daha fazla hisseder olduk. Erkek egemen bir toplum, erkek egemen yasalar, erkek egemen hükümetler hayatımızı yaşanmaz hale getirdiler. Kadın-erkek eşitliğine çok değişik pencereden bakılması kadını sadece cinsel obje, et parçası, erkeğin malı, ikinci sınıf insan, eve kapatılması ve çocuk doğurması gereken bir birey olarak gösterdi bize. Mevcut düzende çalışma hayatında kadın olmak çok zor. Misal erkeklerle aynı işi yapar daha çok emek harcarsınız fakat daha az ücret alırsınız. Çünkü kadınlar hep pasif, ezik, kendi başına karar veremeyen bireyler olarak görülür. Önce kadınlar bu algıyı değiştirmeli, toplumdaki yerini bir kadın olarak herkese fark ettirmeli. Bunun yolu ise mücadeleden geçiyor. Çünkü hiçbir iktidar ve sermaye kadınların emeğinin değerini bize vermek istemiyor. Kadının kendi ayakları üzerinde durmasını kendilerine yediremiyorlar.

Kadın yaşamın her alanında haksızlığa ve tacize uğruyor. Benim de sabah erken işe giderken bir erkeğin tacizine uğramışlığım var. Yolda giderken kıyafet yüzünden, makyaj yüzünden tacize uğrayabiliyoruz. Sırf bu yüzden yıllardır etek giymeyi unuttum. Hele son zamanlarda hükümetin kadın politikalarına ve artan kadın cinayetlerine karşı bir anne olarak üzgün ve öfkeliyim.

Biz kadınlar bütün bunların farkında olup kendimize ona göre yol çizmeliyiz. Hayatlarımızın her alanında örgütlü mücadelemizi büyütmek için çaba sarf etmeliyiz. Gücümüzün farkına varıp mücadele etmeliyiz.

Şehriban Kaya

Meydan Gazetesi Sayı 25, Mart 2015

Paylaşın