Şehir Eziyeti Bahar Alerjisi

Sayı 33, Nisan 2016

Soğuk kış günleri sona erdi, geldi bahar. Aylardır hasret kaldığımız güneş, içimizi ısıtmaya başladı. Toprakta bin bir çeşit ot bitti, ağaçlar çiçeklendi, polenler uçuştu. Bu güzel havalarda elbette ki evde oturmak yerine, dışarı çıkmak tercih edilir oldu. Kimimiz açan güneşi hissetmek, yeşillenen toprağın keyfini çıkarmak için sokaklara atsak da kendimizi; bahar kimileri içinse kaşıntıyla, burun tıkanıklığıyla ve dayanılmaz bir baş ağrısıyla eziyete dönüştü.

Bahar alerjisi, diğer bir adıyla “mevsimsel alerjik rinit”, bahar aylarında en sık karşılaşılan alerjik hastalıktır. Ortaya çıkması için, baharla birlikte gelen herhangi bir alerji yapıcı etkene maruz kalmak ve bağışıklık sistemimizin bu alerjene duyarlı olması yeterlidir. Bağışıklık sistemi, vücudu, bakteri, virüs gibi zararlı olabilecek mikroorganizmalara karşı korur korumasına ancak bazı maddelere karşı duyarlı olabilir ve bu maddelerle karşılaştığında kontrolünü kaybedebilir. Alerji dediğimiz hastalık da zaten normalde zararlı olmayan maddelere karşı vücudun verdiği tepkidir.

Vücut, verdiği bu tepkiyle, alerjen maddelerin etki alanlarında -yani hedef organlarında- bir takım biyokimyasal reaksiyonlar oluşturur. Normalde zararlı olmayan maddeleri zararlı olarak algılayıp “histamin” adı verilen bir salgı üretir ve savunmaya geçer. Histamin, vücut sıvılarının damarlardan dokulara geçmesine neden olur ve salgının fazla miktarda üretilmesi sonucu yukarıda bahsi geçen alerjik belirtiler ortaya çıkar.

Günlük kullanılan tabletler ya da yıllık yapılan aşılarla hafifletilebilse de, alerjiye karşı henüz %100 işe yarayan bir tedaviden söz etmek mümkün değildir. Bahar alerjisi şikayetlerini azaltmanın en önemli yolu ise alerji etkisi olan maddeden kaçınmaktır. Polensiz bir ortam yaratılamayacağı için alerjisi olan kişilere açık alan gezintilerini azaltmak önerilir, eve gelindiğinde kıyafetleri değiştirmek gibi basit hareketlerin şikayetleri azaltacağı söylenir.

Bahar alerjisinde, baskın olarak dış faktörlerin yanı sıra, genetik yatkınlığın da payı vardır. Ancak genlerde var olan yatkınlık, hastalığın muhakkak oluşacağı anlamına gelmez. “Şehir çocuğu hastalıklarından biri” olarak da bilinen bahar alerjisinin doğadan tamamen ayrışmış, betonların arasına hapsedilmiş olanlarımızda daha sık görüldüğü, su götürmez bir gerçektir.

Ancak şunu da söylemeden geçmemek gerekir; bir kısmımızın yakındığı ve belki de yılın en güzel aylarını bir eziyete dönüştüren bu alerji, devletin “bahar alerjisi”nin yanında devede kulak kalır.

Alp Temiz

Meydan Gazetesi Sayı 33, Nisan 2016

Paylaşın