Maltepe Belediyesi Taşeron İşçisi Ahmet Ekici’yle Röportaj: Taşeronlaşmaya Karşı Kararlı Direniş

Sayı 4, Ekim 2012

"Maltepe Belediyesi Taşeron İşçileri bundan yaklaşık bir yıl önce, sendikasızlığa ve taşeronlaşmaya karşı başlattıkları örgütlülük çalışmaları sebebiyle işten atılmışlardı. Belediye tarafından defalarca işe geri alınma sözüyle oyalanan, sendikalar tarafından yüzüstü bırakılan, CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Zengin’in saldırıları ve polis-zabıta baskınlarıyla sindirilmeye çalışılan işçilerin mücadelesi hala sürüyor. En son Eylül ayında gerçekleştirdikleri işgal eylemleriyle yeniden gündeme gelen Maltepe Belediyesi Taşeron İşçileri’nden Ahmet Ekici’yle buluşarak, hem kendi süreçlerine hem de taşeronlaşma sorununa dair bir röportaj gerçekleştirdik."

Meydan: Merhaba. Öncelikle bize direnişinizden bahsedebilir misiniz? Bu süreci belirli bir plan doğrultusunda mı gerçekleştirdiniz, bunları yaşamadan önce karşılaşacağınız problemleri ya da sorunları öngörüyor muydunuz?

Ahmet Ekici: Biz bir sınıf çalışmasının içine girdik, sınıf çalışması dünyanın her yerinde problemleri olan bir mücadele alanı. Tabi bu problemleri yaşayacağımızı biliyorduk, bilerek girdik bu mücadeleye. İlk olarak 2 arkadaşla birlikte başladık sendikal çalışmamıza. Sendikal çalışmadan sonra taşerona karşı bir çalışma başlattık yine 2 arkadaşla birlikte; ama bu sayı zamanla 400’e kadar çıktı. Bizim bu çalışmalarımızın ardından işten atmalar başlayınca, 9 kişi kaldık. 400 imza toplamış ve imzalarla sendikalı olma hakkını kazanmıştık. Nevzat Karataş, bu süreçte DİSK 2 No’lu Şube Başkanı aynı zamanda da CHP Emekten Sorumlu İl Başkanı’ydı. Bizi sattı, ortada bıraktı. O bize engel oldu.

Meydan: Sattı derken? Tam olarak ne yaptı?

A.E : Genel şube başkanlarından Veysel Demir ile birlikte bizi engellemeye kalktı. Kendisi bizzat CHP’li bir başkan olarak şöyle dedi: “Birgün Belediye Başkanı Mustafa Zengin’le oturur, yemek yer, bu sorunu orada çözeriz” dedi. İşçi sınıfı yemek masalarına düştüyse, oradaki sendikacıların neyin peşinde olduğu bellidir. Bu süreçte 400 imza topladık, başkanlığa gittik, işe alınmamız yönünde dilekçe verdik. Ama bu dilekçe 15 gün boyunca başkanlıkta kaldı. Sonra başkan taleplerimizi kabul etmediğini açıkladı. Böyle olunca biz de arkadaşlarla yeniden toplanmaya karar verdik. Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde toplantılar gerçekleştirdik. Aldığımız toplantılarda işçi arkadaşlardan oluşan dokuz kişilik bir komite kurduk. Gerçekleştirdiğimiz son toplantıda belediye başkanının bizi tanımamasından ve sendikanın bizi yüzüstü bırakmasından dolayı, belediye önünde bir direniş başlatma kararını hep birlikte aldık. Belediye önüne ilk gittiğimizde 200 kişi vardı. Şantiye şefleri işçi arkadaşlarımızı işten atmakla tehdit etmeseydi daha da kalabalık olacaktık.

Meydan: Peki orada, direniş yerinde, başkanla karşılaşmanız oldu mu?

A.E: Belediyenin önünde direnişe başlayınca, iki başkan yardımcısı gelip bizden direnişi bitirmemizi istediler. Biz de daha önce yapılan görüşmelere rağmen belediye tarafından hatırlatarak direnişi bırakmayacağımızı söyledik. Belediye Başkan Yardımcısı olan Ercan Köymen, Nail Çiftçi, Mehmet Bingöl ve Belediye Meclis Üyesi Oya Akay yapılan bir görüşmede bize verdikleri sözleri tutacaklarını iddia ederek direnişi bitirmemizi istediler. Biz de yapılan bu görüşmenin ardından işçi arkadaşlarla birlikte durumu yeniden değerlendirdik.

Meydan: Yapılan görüşmenin ardından, siz bu söze inandınız mı?

A.E: Biz güvenmedik aslında ama yapılan görüşmeyi arkadaşlara anlatmak durumundaydık. Onların adına karar almış olmak istemedik. Arkadaşlar da “Madem böyle söz veriliyor, bekleyelim, görelim” dediler. Bekleyelim derken bir gün bekledik. O günkü eylemde basın açıklamasını okuyan Alper Ekici, işten atıldı.

Alper işten atılınca biz tekrar belediyenin önüne geçtik. Alper direnişe başladı, biz de ona destek amaçlı yanındaydık. 21 Aralıktı. Ondan sonra çeşitli görüşmeler oldu ama hiçbir gelişme olmadı. En sonunda direnişin 28. gününde Belediye Başkan Yardımcısı Ercan Köymen devreye girdi “Talepleriniz kabul edilecek, direnişi bırakın” dedi. Biz yine güvenmedik. Bu yaşananlar işçi sınıfına hep birer tecrübe oluyor. Sözler yerine getirilmeyince tekrar direnişe başladık. 120 gün süren direnişimizde saldırılar, yaralananlar oldu. Sağolsun birçok arkadaşımız desteğe geldi, bizimle beraber gözaltına alındı. Zabıtasından tut polisine kadar bütün devlet görevlileri bize saldırdı. CHP’li belediye yaptı bunu bize. 6 okun önceden başka manası vardı, şimdi başka manası var.

Meydan: Sendikalarla da problemler yaşadınız direniş boyunca, bu neden oldu?

A.E: Önce DİSK 1 No’lu Şube ile irtibata geçmiştik biz. Bir anda kendimizi 2 No’lu Şube’de bulduk; bizi oraya aktarmışlar, CHP’nin belediye ile olan ilşkilerinden olsa gerek. Birbirlerinin arka bahçesi bunlar, öyle kolluyorlar birbirlerini.

Meydan: Toplumsal muhalefet genelde AKP karşıtlığı üzerinden bir politika yürütüyor. Bu doğrultuda da taşeronluk çoğu zaman iktidar partisinin yarattığı bir problem olarak gündeme geliyor. Maltepe Belediyesi’nde ise iktidar dışındaki bir partinin, ana muhalefet partisinin, yönetiminin zemin hazırladığı bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

A.E: Bu yalnızca iktidar sorunu değil. Bu sorunu çözecek olan, bu köleliğe karşı çıkacak olan bizleriz. İktidar muhalefet fark etmiyor, halkın iradesiyle geldik diyorlar ama bunların hepsi yalan.Taşeronluk sistemi, toplumun meselesi.Toplum başkaldırmadığı sürece devam eder. Taşeronluk sistemi, ucuz iş gücüne kaynak. Birileri ise bunun üzerinden para kazanıyor. Hani hak, hukuk nerede, “Kuran’ın dediği gibi hak yemeyin” diyen AKP nerede, diğer yanda “işçiden yana olan” CHP nerede? İnandığım yok bunlara!

Meydan: İşgal eylemine de tüm bu süreçlerden sonra mı karar verdiniz?

A.E : Burada verilen sözler de tutulmadığı için bu kez sendikayı işgal edelim düşüncesi gelişti. Erol Ekici “sendika zaten sizin, istediğiniz zaman gelir gidersiniz” deyince, bu kez bu toplantının yapıldığı CHP Maltepe İlçe Başkanlığı binasını işgal etme eylemi gerçekleştirdik.

3 Eylül günü yapılan işgal eyleminde 4 arkadaşımızı hırpaladılar. CHP’liler “faşizme karşı omuz omuza” sloganı attılar. Düşünün, karşılarında işçiler var. Sosyal demokrat bunlar. İşgalin olduğu gün dört arkadaşımız gözaltına alındı, savcılığa çıkarılıp ifade verdi, akşam saatlerinde ise serbest bırakıldı.

Meydan: Belediyeye açtığınız dava nasıl sonuçlandı?

A.E: Yedi arkadaşımızın mahkemesinden, işe iade ve bir de tazminat kararı çıktı. Belediye bu arkadaşları işe alırsa, yalnızca direnişte geçen dört ayın maaşını verecek; ancak işe almazsa tazminat tutarı onaltı aylık maaş bedelinde olacak. Bu kararın ardından belediye de temyize gitti, şimdi ne olacağını bekliyoruz. Bizi işe almayacakları belli ama biz buna da hazırlıklıyız. Bu karar patronlar açısından kötü, sınıf açısındansa iyi bir örnek. Bu emsal bir karar. İşe iade kararı taşeronu aradan kaldırılmış olacak ve buna benzer durumlarda karşıdaki muhatap taşeron firma değil, çalışılan iş yerinin kendisi olacak. 3 milyon taşeron çalışanını ilgilendiren bir karar bu.

Meydan: Sizce taşeronluk problemi nasıl çözülür?

A.E: Çözüm halkın kendisinde. Diyeceksiniz ki bunu iktidar çözer mi, muhalefet çözer mi. Onlar söylerler ama unuturlar, çözüm işçilerin kendisinde, halkın kendisinde. Seçim zamanı halkın bunlara gereken cevabı vereceğini düşünüyorum.

Bir şey anlatayım: Bir semerci varmış, bütün eşeklerin sırtına semer yapıyormuş ama yaptığı semerler eşeklerin sırtına yara yapıyormuş. Halk diyormuş ki ; “Dua edelim de bu semerci ölsün.” Dua etmişler, semerci ölmüş. Yerine başka bir semerci gelmiş, o da öyle, onun semerleri de yara yapıyor. Dua etmişler, o semerciyi de öldürmüşler. En son içlerinden birisi demiş ki “Arkadaşlar dua edelim de biz eşeklikten kurtulalım.”

Meydan: Bu direniş size ne kazandırdı?

A.E: Biz devrimci insanlarız. Direniş sırasında bir çok dostluklar edindik. Ama belediyede kendini ilerici gösterip, devrimci gösterip, direnişin önünden kafasını eğip gidenleri gördüm. Neden bunu yaptınız dediğimizde, belediye ile ilişkilerinin bozulmamasını istediklerini söylediler. Üzücü şeyler bunlar. Öbür taraftan da bize destek olan arkadaşların kafası gözü yarıldı, gözaltına alındılar. 17 yaşındayken, ‘77 1 mayısındaydım. Biz çok şey gördük, çok şey öğretmeye çalıştık, çok da şey öğrendik.

Bu yalnızca iktidar sorunu değil. Bu sorunu çözecek olan, bu köleliğe karşı çıkacak olan bizleriz.

Meydan Gazetesi Sayı 4, Ekim 2012

Paylaşın