YALINAYAK: Tutsaklar Baskılara Karşı Açlık Eyleminde!

Sayı 42, Aralık 2017

Hepimiz devletin hukuksuzluğunda adalete, kapitalizmin esaretinde özgürlüğe açken; hapishanelerdeki tutsaklar adalet ve özgürlük için açlık eylemi gerçekleştiriyor.

15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL ile beraber hapishanelerde baskılar arttı. Ziyaret, telefon, mektup, kitap, sosyal faaliyet, tedavi ve hatta havalandırma ilk kısıtlanan haklar oldu. Bunlar yetmezmiş gibi tutsaklar kimlik dayatmasıyla karşı karşıya kaldılar. Elazığ T Tipi Hapishanesi’ndeki kadın tutsaklar, bu yaşanan hak ihlalleri ve keyfi uygulamalara karşı 1 Kasım’dan bu yana süresiz-dönüşümsüz açlık eyleminde.

Şakran’da bulunan İzmir 3 No’lu T Tipi Hapishanesi’ndeki anarşist tutsak Şevket Aslan da, 20 Kasım’da açlık eylemine başladı. Şevket Aslan’ın açlık eylemine başlamasındaki temel neden, hapishane yönetimi tarafından anarşist kimliğinin tanınmaması ve gittikçe artmakta olan baskılar… Geçtiğimiz 19 Temmuz’da da aynı taleplerle açlık eylemine başlayan Aslan, 53. günde eylemini kazanımla sonuçlandırmıştı. Aynı sorunların tekrar yaşanması üzerine “süresiz-dönüşümsüz” açlık eylemine başlayan Aslan, talepleri kabul edilene dek eylemini sürdüreceğini belirtiyor.

Şevket Aslan, bir başka tutsakla birlikte şu anda “tabutluk” olarak bilinen, ranza konulmuş ancak tekli hücre olarak tasarlanmış bir odada kalıyor, böylesi dar bir alanda hiçbir şekilde hareket alanının kalmadığını söylüyor. Hapishanede yaşadığı sorunlar ve baskılarla ilgili görevli memurlarla görüşmek istediğinde, “memurun odasında ayakta ve duvar dibinde beklemezse görüşmeyi gerçekleştiremeyeceğinin” söylendiğini belirten Şevket Aslan, açlık greviyle taleplerini yönetime iletti.

Şevket Aslan, hapishanedeki başka bir anarşist tutsakla beraber tutulmak veya bu olmayacaksa tekli odaya alınmak; kargodan gelen kitapların tarafına verilmesi; resmi kurumlara hitaben verilen dilekçelerin kaybedilmemesi ve istendiğinde çıkış numaralarının verilmesi; açık ziyaretler ve sağlık sebepleri dışında ayakkabı çıkartma dayatmasına son verilmesi; idareyle görüşmelerinde insan onuruna yaraşır muamele görmek ve duvar dibinde ayakta bekletilme uygulamasına son verilmesi; yağlı boya resim malzemelerinin kendisine verilmesi veya resim atölyesine ulaşımının sağlanması talepleriyle eylemine devam ediyor.

Devletin devrimci tutsaklara uyguladığı baskılar, direniş olarak devlete geri dönüyor. Direnişin kararlılığı ve direnişçi tutsaklarla gerçekleştirilen dayanışma, devletin çekincesi oluyor. Direniş ve dayanışmanın büyüyüp genişlediğini –hem geçmişteki hem yakın tarihteki- örneklerle birlikte düşününce, devletin bu çekinceleri korkuya dönüşüyor. Devletin korkusu da çoğu kez geri adım atmasına ve tutsakların kazanımına neden oluyor. Korkunun ördüğü duvarların arkasında -ne olursa olsun- direnişten vazgeçmeyen tutsaklar kazanıyor. Kulaklarımıza çalınan direnişin sesine ses katmaya, hapishanelerdeki tutsaklarla dayanışmaya...

Abdülmelik Yalçın

Meydan Gazetesi Sayı 42, Aralık 2017

Paylaşın