Savaştan Nasiplenmek

Sayı 5, Kasım 2012

Türkiye Ortadoğu savaşlarında aldığı pasif ve aktif rollerle ekonomik olarak nasiplenmek istiyordu. Suriye savaşında rolünü daha da belirginleştiren Türkiye, savaştan kaçan bölge sermayesinin kendisinde konumlanmasını sağlayarak isteklerini gerçekleştirdi. Ak ve kara paranın dikkat çekici akışı, Uluslararası Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün gözünden kaçmadı ve Türkiye’yi kara parayı akladığı için “kara listeye alırız” diyerek uyardı.

Ortadoğuya semaye akışı ve Türkiye’nin ekonomik savaşı

Suriye’deki savaş Türkiye’nin ve medyanın gündemindeki yerini kaybetmiş görünüyor. Ana haber bültenlerinde ise arka sıralara doğru itelenmiş durumda. Hâlbuki bundan 3 hafta önce devlet erkânının yaptığı açıklamalarda Şam hükümetine karşı takınılan saldırgan tavır uç noktaya taşınmıştı.

Akçakale’ye düşen bombaların ardından yapılan misillemeler, savaş tezkeresi, Başbakan’ın söylemindeki son derece saldırgan tutum ve Rusya ile yaşanan uçak indirme krizi… Bu olanlar Türkiye’nin Suriye’ye karşı girişeceği bir saldırının Türkiye’nin çıkarlarına ters düşmeyeceğini ortaya koydu. Medya bu sırada savaş söylemini özenle yükseltti.

Türkiye savaşın tam ortasında

Uluslararası medyada Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’na para, silah ve silah eğitimi sağladığıyla ilgili birçok haber yayınlandı. Özgür Suriye Ordusu (Ö.S.O) komutanlarından Şeyh Mahmud Mücadani uluslararası basına Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın Ö.S.O’ya savaş başı 150 TL maaş verdiğini, Davutoğlu’nun Yemen ziyaretinde Ö.S.O mensuplarının eğitimi için askeri üs talep ettiği ortaya çıktı. Başbakanlık örtülü ödenek (kaynağı açıklanmayan devlet giderleri) 2012’nin ilk 8 ayında, 2011 yılı giderlerini 176 milyon lira aştı. Türkiye, Uluslararası Ekonomik İşbirliği Örgütü tarafından teröre kaynak amacıyla kara para akladığı gerekçesiyle kara listeye alınmakla tehdit edildi. Apaydın’daki olayla açık şekilde ülke gündemine oturan gerçek ise Türkiye’nin fiili olarak Suriye’deki savaşın destekçisi olması idi.

Devlet her ne kadar Suriye’de barış istediğini söylese de, Suriye’deki savaşta kendini önemli bir aktör konumuna getirdi. Türkiye, Suriye’de ki savaşın bu kadar içinde olmasına rağmen, Suriye hükümetiyle niye savaştığına dair geçerli bir açıklama yapmadı. Suriye’ye müdahale sebebi olarak Şam’ın PKK’yi destekleme ihtimalini gösterdi veya Suriye’de savaşı, demokrasi için desteklediğini iddia etti. Bu saçma sapan gerekçeler bize, Türkiye’nin Suriye’deki savaşı büyütmesi için kamuoyuna açıklamadığı başka sebepleri olduğunu gösteriyor ki, kapitalizmin hâkim ideoloji olduğu bir zamanda savaşların sebepleri zaten gizli olamaz

Sermaye Türkiye’ye göç ediyor

Sebep tabi ki de para ve güç istenci. Savaş Türkiye için ciddi bir gelir kapısı. Savaşın yaşandığı ülkelerden kaçan sermaye kendi için korunaklı ülkelere kayıyor. Türkiye’nin dolaylı yollarla elde ettiği “savaş ganimeti” Ortadoğu’da yaşanmış önceki savaşlarda da Türkiye’ye akmıştı. Türkiye şu an Ortadoğu’da sermaye için korunaklı diye tarif edilebilecek bir kaç ülkeden biri. Rakamlar, Türkiye’nin neden savaş istediğini tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.

Savaş başladığından beri Suriye üzerinden Türkiye’ye giren paranın 1,8 milyar olduğu söyleniyor. Erdoğan’ın finans danışmanlığını yapan Suriye kökenli Gazi Mısırlı, Suriye’de savaş başladığından beri 400 fabrikanın kapandığını ve sınırdan nakit olarak kaçırılan paranın yıl sonuna kadar 500 milyon dolar olmasını beklediklerini söyledi. Bu paranın büyük kısmı Hatay üzerinden ekonomiye dâhil ediliyor. Son 1,5 yılda Hatay’daki banka mevduatı %34 artarak 7 milyar 55 milyon dolara, Hatay borsasındaki para 392 milyon TL’den 611 milyon TL’ye çıktı. Türkiye genelindeki döviz mevduatı savaşın başladığı tarih olan 2010 sonundan bu yana yüzde 11 artarak 63,8 milyardan 71,1 milyar dolara, Hatay’daki bankaların döviz mevduatlarının ederi yüzde 45 artışla 710 milyon dolardan 1 milyar 30 milyon dolara yükseldi. Hatay, Kilis, Antep illerinde kiralar kimi yerlerde üçe katlandı. Hatay’da Ocak 2012 verilerine göre 1974 kişiye toplam 3milyon 722 bin 874 metrekarelik 1320 parsel ise satılmış durumda. (Hatay’ın toplam yüz ölçümü 5 milyon 506 bin metrekare) Bu parsellerin çoğunun yabancı sermayeye satıldığı düşünülüyor ve gelen paraların bir kısmı silah olarak Suriye’ye, muhaliflere geri dönüyor.

Bölgedeki küresel hesaplar

Suriye ile Türkiye’nin siyasi ilişkileri, 2011’in Mart ayından sonra gittikçe gerilerek kopma noktasına ulaştı. Türkiye’nin dış politikasındaki bu hızlı değişim, tabi ki Suriye’deki rejimin demokratik olup olmamasına duyduğu ilgiye dayanmıyor. Bu dış politika değişikliği, özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu bölgelerindeki birçok başka devlette de mevcut. Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelere ilgi, bahar sonrası değişen siyasi, ekonomik ve sosyal yapılar nedeniyle (Türkiye gibi) küresel kapitalistlerle iyi ilişkiler içerisinde bulunan birçok bölge ülkesinde mevcut. Bu ilginin yoğunluklu olarak ekonomik olduğunu tespit etmek için uluslararası strateji uzmanı olmaya gerek yok.

Arap Baharı’ndan sonra Libya’da yaşananlar bunun en güzel örneği. Bahar’ın Libya’da Kaddafi’yi devirmesine yardımı dokunan bütün NATO devletleri ve Katar, bahar sonrası dönemde yardımlarının karşılığını almayı sürdürüyor. Bu karşılık, sadece doğrudan bir ekonomik karşılık değil. Ülkenin ekonomik kaynakları Geçiş Hükümeti’nce bu devletlerle ya da küresel şirketlerle yapılan anlaşmalarla hibe edilmekte. Bu dolaylı ve doğrudan anlaşmalarla yeni hükümet, bu küresel iktidar odaklarına borcunu epey yüklü bir faizle hala ödüyor.

Libya örneğindekine benzer kaygıları bulunan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye şimdi (ve batılı diğer iktidar odakları), Esad Rejimi‘ne karşı Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyor. Ö.S.O’nun savaşı kazanması, Suriye’de küresel kapitalizmin emellerini gerçekleştirmeyi hedefleyen bu üçlünün planladığı gibi giderse Libya’da olanların tekerrür edeceği ihtimali yüksek. Kazanmaları halinde bu troykaya* karşı borçlu olacak muhalifler, Esad sonrası bir Suriye’de borçlarını bu ülkelere yüksek faizle ödeyeceklerdir.

Küresel kapitalizmin bölge üzerindeki planları gerçekleşir mi, Türkiye ve desteklediği taraf savaştan galip çıkar mı bilinmez ama Türkiye açık bir şekilde içinde olduğu savaştan ekonomik kazanımını hali hazırda sağlamış durumda.

Özgür Benol

Meydan Gazetesi Sayı 5, Kasım 2012

Paylaşın