Ahmet Yıldız Kimdi?

Sayı 9, Nisan 2013

Ölümün bitişi, yaşamın başlangıcı sayılır Newroz. Çünkü o güne değin, günler ölüm demekti, her gün iki ölüm düşerdi evlere. Her günün sabahında olacak ölüme ağlanır, akşamında yarın gelecek ölüm beklenirdi. Kimin evine düşeceği, kimin yaşamını sonlandıracağı belli olmayan bu iki ölüm, zalim Dehaq’a “şifa” olurdu. Oğullar sırasıyla kafatasları boşaltılmış, beyinleri çalınmış halde toprağa verilirdi. Bu zulüm nihayetinde Dehaq’ın öldürülmesiyle, sarayının yakılmasıyla bitebildi. Bu sevinçli haber, bir uçtan bir uca yakılan ateşlerle aktarıldı.

Newroz’larda yanan ateş bugüne dek yandı yanmasına ama günümüzde yeni zalimler türedi ve yine genç insanların kanlarıyla, kafataslarıyla beslenir oldu. Ne yazık ki Ahmet Yıldız, günümüzdeki zalimlerin kurbanlarından yalnızca biri.

Ahmet Yıldız, bir gazetenin de yazdığı gibi ölmese “spor ayakkabı alacak” 13 yaşında bir çocuktu. 13 yaşında 2 aydır çalıştığı iş yerinde günde 18 lira ücretle çalışıyordu. Çalışıyordu diyoruz çünkü geçtiğimiz 15 Mart günü, kafasının pres makinesi tarafından ezilmesi sonucu, hayalleriyle beraber yaşamını yitirdi. Patronuna göre bu “iş kazası” bile değildi, sigortasız işçi çalıştırmaktan dolayı ceza almaktan korktuğu için “trafik kazasında öldü” yalanını yaydı. Ancak doktorlar, patronun bu beyanını kuşkulu gördüler. Ahmet’in çalıştığı iş yerinde yapılan incelemede, başka bir işçinin pres makinesinde Ahmet’in kanını temizlerken görülmesi gerçeği ortaya koydu. Kafası presle ezilen 13 yaşındaki Ahmet, ucuz iş gücü olarak çalıştığı iş yerinde öldürülmüştü. Onun beyni de zalime” şifa” olmuştu.

Ahmet, iş cinayetlerinde öldürülen ne ilk ne de son hayattır; Zonguldak’ta ölen maden işçisidir, Esenyurt’ta yanan inşaat işçisidir, Florya’daki dev akvaryumda oluşan vakumla öldürülen Volkan Erbey’dir, çalıştığı inşaatın 3. katından düşerek öldürülen 20 yaşındaki Mehmet Çakmak’tır, Hatay’ın Erzin ilçesinde çalıştığı fabrikada paketleme yapan ve yorgunluğundan dolayı 6 metre aşağı düşüp öldürülen 65 yaşındaki Davut Bayraktaroğlu’dur, yani kapitalizmin iş cinayetlerinde öldürdüğü herkestir.

Çağlar ilerliyor ama zalimler varlıklarını başka insanların canı, kanı, yaşamı pahasına sürdürüyor. Günümüzde kapitalizm, tek bir canavar değil belki ama oluşturduğu sistemle kendini birçok alanda var eden, kimi zaman gizleyebilen, kimi zaman aleni olarak saldıran bir “yaratık”. Ortadan kaldırılması Dehaq’ınki kadar kolay olmasa da, okuduğumuz gazetelerde, izlediğimiz haberlerdeki ölüm haberlerine daha fazla alışmak istemiyorsak, insan yaşamını nistatistiksel veriler olmaktan çıkmasını istiyorsak, Kawa’yı hatırlayalım yeter.

Ozan Şahin

Meydan Gazetesi Sayı 9, Nisan 2013

Paylaşın