Slumdog Millionaire Umutsuzluğa Kapılmayın, Siz de Milyoner Olabilirsiniz

Sayı 9, Nisan 2013

Onlarca kişi çember şeklinde oturmuş genç yarışmacıyı dikkatle izliyor.

Sunucu; -Bombay’dan içimizden gelen biri, Jamal Malik hoş geldin. Hazır mısın?

Jamal; -Evet Hazırım.

Sahne değişir, karakolda sorgu odasında yüzüne yediği tokatla kendine gelen Jamal, polisin “Bunu nasıl başardın?” sorusuna anlamsızca bakar.

Sahne değişir şıklar çıkar; A) Hile B) Şanslıydı C) Dahiydi D)Alın yazısıydı

Slumdog Millionaire filmindeki başkarakter Jamal Malik, 18 yaşında “kenar mahalle iti”dir. Jamal okulunu okumamış, bir telefon şirketinde çaycılık yapmaktadır ve onun “Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasına katılması bile hayaldir.

Jamal’in yaşadığı sıra dışı olaylar ve çocukluk aşkı Latika’yı bulma isteği, onun hayatını değiştirir. Seneler sonra karşılaşan Latika ile Jamal sohbet ederken arkalarındaki televizyonda “Kim Milyoner Olmak İster” yarışması açıktır. Jamal Latika’ya neden herkesin bu programı izlediğini sorduğunda aldığı cevap “Kaçış için bir fırsat değil mi?” olmuştur.

Jamal yıllar sonra bulduğu Latika’yı tekrar kaybedince, onu bulmak ve hayatını değiştirmek için bu yarışmaya katılır. Yarışmadaki sorular yaşadıklarına değinen ve anımsadığı sorulardır. Bu yüzden Jamal cevaplanması zor soruları bile cevaplayarak, 20 milyon rupilik büyük ödüle kadar gelir.

Son soruya geldiğinde o artık bir kahraman olmuştur. Bütün Hindistan televizyonun başına geçmiş, herkes Jamal’in son soruyu doğru bilip hayatını değiştireceğini görmek istiyordur. Çünkü aslında televizyonda gösterilen kendileridir, hayatlarını değiştirmek için tek umutlarıdır.

Jamal’a son soru sorulur, soruyu doğru yanıtlayan Jamal Malik büyük ödülü kazanır. Filmin son sahnesinde doğru şık çıkar; D)Alınyazısıydı.

Slumdog Millionaire filmi, 2009 yılının Ocak ayında vizyonu girmişti. Film Hindistan’ı yüzyıllarca sömüren ve bu coğrafyayı Asya’nın en büyük sömürgesi olarak tutan İngiltere Krallığı tarafından 15 milyon dolar bütçeyle çekilmişti. Oscar ödüllerinde 8 dalda birinci olan film, tüm dünyada gişe rekorları kırmış, Hindistan’da da haftalarca kapalı gişe oynamış, Hindistan tarihinin en çok izlenen 3. filmi olmuştu.

İstatistiklere bakıldığında Jamal’in büyük ödülü kazanması, tıpkı filmde olduğu gibi, gerçekte de binlerce kişiyi heyecanlandırmış ve umutlandırmış görünüyor. Hintli işçiler, hiçbir zaman mülk sahibi olamayanlar, yaşamak için hayatları boyunca çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca insan bu filmle umutlandırılmıştı. Peki, böyle bir şeyin olması mümkün müydü? Yoksul biri, bir anda, hayatında ulaşamayacağı kadar zenginliğe ulaşabilir miydi? Filmi izleyen herkes “Belki benimde hayatım bir anda değişebilir” diyordu. Ama sonuçta bu bir filmdi ve ne kadar gerçek olabilirdi?

Eğer yüzyıllarca sömürülen bir halka umut dağıtılmak isteniyorsa, tabi ki bu gerçek olabilirdi. Film çıktıktan 8 ay sonra, Hindistan televizyonlarında 6 sezondur yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster?” orijinal adıyla “Kaun Banega Krorepati” yarışmasında 27 yaşındaki bir genç, ilk defa verilen 1 milyon dolarlık büyük ödülü kazandı. Hindistanlıların kuyruklar oluşturup büyük hayallerle izlediği film, bu kez gerçek olmuştu. Suşil Kumar, yoksul bir mahallede yaşayan ve aylık maaşı 150 dolar olan, senelerce çalışsa dahi böyle bir parayı elde etmesi mümkün olmayan fakir bir Hint genci zengin olmuştu. Suşil Kumar’ın hayatı değişmişti. 1 milyardan fazla insanın olduğu, din çatışmalarıyla halkların senelerce birbirine saldırtıldığı Hindistan’da insanlar milyoner olabilme umuduyla dolmuştu. Bu umut öyle bir şeydi ki, hayatı boyunca aylık 150 dolara çalışmak zorunda bırakılan işçiler, Suşil Kumar gibi olabilmenin umuduyla, hayatları boyunca 150 dolara çalışmaya devam edeceklerdi. Ne de olsa umut yoksulun ekmeğiydi, değil mi? Güzel günlerin hayallerini kurmak, yarın aç kalıp kalmayacağını, elektriğinin, suyunun faturanın derdini taşımadığın günleri hayal etmekten ve bunu “umut etmek”ten başka, elden ne gelir ki?

Slumdog Millionaire’e biraz daha yakından baktığımızda bile bu gerçekleri görebiliriz. Filmin başkarakterlerinin, Latika’yı canlandıran Rubina Ali ve Salim’i canlandıran Azharuddin Muhammed İsmail’in gecekondu evleri, filmin gösterime girmesinden 3 ay sonra yıkılmıştı. Oscarları, ödülleri, kırmızı halıları gören Rubina ve İsmail her şey bittiğinde yine gerçek hayatlarına gecekondu mahallerine dönmüşlerdi. Milyon dolarlar kazanan filmden İsmail’in payına 1700 sterlin (4500 TL), Rubina Ali’ye ise toplam 500 sterlin (1300 TL) para düşmüştü.

Hindistan halkları üzerinde umut pazarlama işine girişen efendiler bunu ilk kez yapmıyorlar. 1600 yılında Kraliçe I. Elizabeth’in emriyle Londra menşeili bir ticaret şirketi Hindistan’a girerek sömürgecilik faaliyetlerini başlatmıştı. Hindistan’a sanayi ile zengin olma fırsatı sunmuşlardı. Ne hikmettir ki zenginleştirme politikasıyla Hindistan’da patronlar paralarına para katıp uluslararası şirketlere dönüşmüş, Hindistan topraklarında kıtlık ve yoksulluk daha da artmıştır. Mesela büyük şirketler halkın su kaynaklarını üzerinde kurduğu parasal yatırımlarla, su kaynaklarının büyük bir bölümünü kurutmuştur.

Hindistan’ın İngiltere Krallığı tarafından sömürülmesi, dönemin düşünürleri tarafından da yorumlanmıştır. Marx yazılarında İngiltere Krallığı’nın köleliğin ve ilkel üretimin olduğu Hindistan’da sanayi devrimini gerçekleştirmesini olumlu görmüş ve Hindistan’ın olan düzenden daha iyi bir yere taşındığını söylemiştir. Marx’a göre işçi sınıfının olmadığı bir halkın ezilmişliğini kendi başına anlaması ve başkaldırması mümkün değildi. Bu yüzden işçi sınıfının yaratılması olumluydu. Hatta Marx bu yüzden, sanayinin gelişmediği bölgelerdeki halk isyanlarının gerici gördüğünden dolayı desteklememişti. Marx’ın olumlu olarak gördüğü ilerici sanayi devrimi, Hindistan’da 150 dolara çalışacak işçiler yaratırken bir yandan da ezilenlere “umut vaat etmişti”.

Mihail Bakunin Hindistan hakkında “Doğa insanoğluna öyle şaşırtıcı sabır vermiştir ki, insanın ne zaman yeter diyeceğini anca şeytan bilir. Eşi benzeri olmayan bir yoksulluğa mahkum olsa da, açlıktan ve sefaletten azar azar ölüyor olsa da kahredici bir duyarsızlık vakalarından ödün vermez, itaat etmekten vazgeçmez. Bilhassa Doğu Hindistan ve Almanya’da hayli belirgin bir özelliktir bu.” der ve ekler: “Ama öyle bir duygu vardır ki insanı çileden çıkartıp isyan ettirebilir. İşte bu umutsuzluktur.”

Bakunin bunları yazdığında ne Slumdog Millionaire filmi çekilmişti ne de insanlar yarışmalarda milyoner oluyordu. Tarih boyunca efendilerin zulmü arttıkça, insanlarda umutsuzluk baş göstermeye başladıkça, halk ayaklanmaları ortaya çıkmıştır. Bunun önlemini almaya çalışan patronlarsa artık insanlara umut dağıtmaya başlamışlar gibi görünüyor.

Furkan Çelik

Meydan Gazetesi Sayı 9, Nisan 2013

Paylaşın