Üniversitelerde Devletin Siluetleri

Sayı 9, Nisan 2013

Dicle Üniversitesi’nde üç gün boyunca devam eden, birçok farklı STK’nın ve milletvekillerinin devreye girdiği olaylar medyada çokça yer aldı. Üniversitelerde devrimci öğrencilere yönelik saldırılar zaman zaman basına yansısa da, Dicle Üniversitesi’nde başlayıp birçok üniversitede devam eden gerginlikler bu saldırılardan çok daha farklı. Özellikle İstanbul Üniversitesi’nde, olayların etkisi uzun bir süredir kendini gösteriyor. En son 56 öğrencinin gözaltına alınması, durumun ciddiyeti ve güncel oluşu açısından önemli.

Aslında üniversitelerde devrimci öğrencilere yönelik faşist saldırılar yıllardan beri sürmekte ve devlet eliyle bu saldırganlar kollanmaktaydı. Son dönem yoğun bir şekilde yaşanan saldırılar, diğerlerinden biraz daha farklı bir niteliğe sahip; saldırgan kesimlerin Hizbullah’a yakın konumu.

90’lı yıllarda, özellikle bölgede, Kürt Hareketi’ne karşı saldırılarıyla hatırlanan Hizbullah’ın en önemli özelliği devlet himayesinde gelişmesiydi. Bölgedeki stratejileriyle devletin, Kürt Hareketi’ne karşı tetikçisi konumunda bulunan örgüt, devletin her türlü desteğine rağmen istediği etkiyi bölgede yaratamamıştı.

Dicle ve İstanbul Üniversitesi’nde devrimci öğrencilere yönelik gerçekleşen saldırılarla beraber, devletin Hizbullah stratejisi yeniden mi canlanıyor sorusu akıllarda ilk oluşanlardandı. Dicle Üniversitesi’nde saldırganların polisle iç içe konumu, gözaltı vb. işleme maruz kalmamaları, bu çevrenin kimin güdümünde hareket ediyor olduğunun kanıtıdır.

Sadece üniversitelerde değil, farklı birçok alanda milliyetçi-faşist gruplara karşı mücadele veren devrimcilere yönelik bir de Hizbullahçı grupların saldırıları için zemin hazırlanmaktadır. Dicle Üniversitesi olayları sonrasında, Hizbullahla ilişkisi olan STK’ların ve medyanın “devlet dili”ne yakın söylemleri bunun en açık göstergesidir.

Devletin bu yeni model saldırı stratejisinin hangi dönemde gerçekleştiği önemlidir. Hizbullah aracılığıyla hedefledikleri, söylemine sarıldığı “barış”tan çok uzaktır. Bu, devletin her zamanki ikiyüzlü politikasının bir yansımasıdır. Bir yandan sözde barışçıl ifadelerle topluma telkin veren devlet, diğer taraftan saldırılarına devam ediyor, hem de Hizbullah maşası ile.

Cenk Akarsu

Meydan Gazetesi Sayı 9, Nisan 2013

Paylaşın