Pınar Selek’e bir kez daha beraat kararı

Kamuoyunun yakından takip ettiği Pınar Selek davasında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi üçüncü kez beraat kararında direndiğini açıkladı. Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu ve Rakel Dink’in de aralarında olduğu çok sayıda tanınmış ismin de hazır bulunduğu 9 Şubat günkü duruşma, mahkemeyi izlemeye gelen Avrupa Parlamentosu üyeleri, yabancı parlamenterler, avukat örgütleri, insan hakları örgütleri, feminist örgütler, LGBT örgütler, savaş karşıtı örgütler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının basın açıklamaları ile başladı. Duruşma sırasında Pınar Selek’in avukatları Bahri Belen, Alp Selek ve Akın Atalay, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararındaki temelsiz iddiaları sergileyerek neden mahkemenin direnmesi gerektiği üzerinde dururken, Ayhan Erdoğan da barkovizyon sunumuyla Mısır Çarşısı’ndaki patlamaya ilişkin jandarma raporundaki çelişkileri dikkate sundu.

Kısa bir aranın ardından mahkeme Pınar Selek’le ilgili beraat kararında direndiğini duyurdu ve diğer sanıklarla ilgili duruşmayı 22 Haziran tarihine erteledi.

Mahkeme Selek’in beraat kararı gerekçesini ise şu şekilde açıkladı:

“Yargıtay Cumhriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09/02/2010 tarih, 2009/9-103 esas ve 2010/22 karar sayılı ilamı ile Yargıtay C. Başsavcılığı’nın itirazının reddedildiği, 5271 sayılı CMK’nın 301/3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinin direnme hakkının bulunduğu ancak, direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı direnilemeyeceği, somut dosyamızda verilmiş bir Ceza Genel Kurulu kararı olduğu kuşkusuzdur.  Ancak bu karar CMK 307/3 maddesi uyarınca yerel mahkemece direnme üzerine verilen bir karar değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı olağanüstü kanun yolları başlığı altında düzenlenmiş bulunan CMK 308. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine verilmiş bulunan itirazın reddi kararı olup; bu karar mahkememizin direnme hakkını engel teşkil eden bir karar değildir. Aksinin kabulü yerel mahkemelere, CMK 307/3 maddesi uyarınca tanınan direnme hak ve yetkisinin yok sayılması anlamına gelir ki bu husus yasanın ruhuna, evrensel hukuk prensiplerine ve ceza yargılamasının yüz yüzelik ilkesi ve temel amacına aykırıdır.”

Dayanışma