Okuduklarınız sistemin canına okumak için yazılmıştır…

17’likler Ahiret Sınavı’na girdiler. Bu ahiret sınavından çıkanların hiçbiri cennete gidemeyecek. Bu sınava girmek zorunda kalmaları, zaten cehennemde olduklarını gösteriyor. Cehennemde haziran sıcağı, ÖSS sayesinde daha da çekilmez oluyor. Öğrenci Sindirme Sınavı olarak da bilinen ÖSS neden yapılıyor?

Deniz
1,2,3,4,5,6,7,8 sene bize öğretilen saçmalıkların sonucunu OKS’de bekliyorlar.Binlerce insanın rekabet ve hırs içinde yarışmaları isteniyor.Ne için? İyi bir liseye girebilmesi için tabi bu neye göre iyi.Daha sonra 8 senenin üstüne bir 4 sene daha ekleniyor ve yine bir sınava giriosun;ÖSS ama bu sınavın bir farkı var.Bu sınavdan sonra artık bir meslek sahibi olman bir nevi köleliğe adım atmak insanın geri kalan hayatında boyut atlaması 3 saate bırakılıyor.Ailenin ve sistemin bizden istediği bu.Bu durumda bizim ne istediğimiz.ne düşündüğümüz önemsenmiyor ve ÖSS’ye girmeye,bir meslek sahibi olmaya,”Vatanına hayırlı bir evlat ol!”tabirine maruz kalıyoruz.180 soruluk bir sınav için 1 sene boyunca günde saatlerce test çözmek zorunda bırakılıyoruz. Dershaneler ve ailemiz tarafından hayatımızdan bir sürü zaman çalınıyor.Buna engel olabiliyormuyuz yada engel olmaya çalışıyormuyuz.Hayatımızın ve bizlerin başkaları tarafından yönetilmesine neden ses çıkarmıyoruz? ÖSS’ye girdikten sonra sana verilen puana göre bir üniversiteye yerleştiriliyorsun.Ne kötü ki sen yapmak istediğin şeyi bu sınavdan aldığın puana göre seçmek zorunda bırakılıyorsun.ÖSS bizden hayatımızı çalıp patronların,hocaların eline vermek istiyor.Biz bunun bir parçası olmayalım.Bu dünyada eğitim adı altında hayatımızı çalmak istiyenlerin karşısında duralım.

Ali

Kendi özgürlüğümüzün sembolünü boyarken duvarlara, her daim elinde job ve askeri hapishanede bizi dövmek için bekleyen psikopat mahkumların varlığını bilerek yaşamanın baskısı aynı zamanda bizden her türlü, her zaman bir şeyler bekleyen (aynı zamanda bişiler isteyen) kendilerine göre yemeyip yediren, giymeyip giydiren ailelerimiz karşısında mahcup olmamak için çalışan çocuklar, büyükler. Sistem, bizden beklenenler ve bizi bekleyenler hiçbir zaman bıkmadan, usanmadan bizi bekleyeceklerdir. Fakat bizde bir gerçeği çok iyi biliyoruz ki; ANARŞİZM MÜMKÜN ÇÜNKÜ BEN BİR ANARŞİSTİM.

“Bütün yıl beylik sözlerle kurulmuş paragrafların beyin yıkama çabalarıyla boğuşan, taraflı tarih anlatımıyla kafaları karışmış genç insanlar bunlar. Devletin hakim ideolojisine uygun yetiştirilmiş, kalifiye elemanlar. 17-18 yaşlarında gençler. Gençlik yıllarını test kitaplarına gömülerek geçiriyor, üstelik başka bir yerde yine aynı şekilde beyin yıkamalarına maruz kalmak için uğraşıyorlar. ”

Pelin

Lise son sınıf öğrencileri 15 hazirandan sonra “özgür” ve “mutlu” bir 4 yıl geçiricekleri yanılsamasıyla rahatlamaya çalışıyorlar. Bütün yıl beylik sözlerle kurulmuş paragrafların beyin yıkama çabalarıyla boğuşan, taraflı tarih anlatımıyla kafaları karışmış genç insanlar bunlar. Devletin hakim ideolojisine uygun yetiştirilmiş, kalifiye elemanlar. 17-18 yaşlarında gençler. Gençlik yıllarını test kitaplarına gömülerek geçiriyor, üstelik başka bir yerde yine aynı şekilde beyin yıkamalarına maruz kalmak için uğraşıyorlar. “Sus yoksa disipline verirler”, “Sus yoksa polise veririm”e dönüşecek sonrası için. Ancak bundan bile habersizler. Yediği içtiği ayrı gitmeyen küçük çocuklar SBS’lerle, OKS’lerle, ardından ÖSS ile önce rakip, sonra düşman haline geliyor. Dinlerin cennet vaatleri gibi, gençlere de özgürlük vaat ediliyor. Hepsi ilgi alanlarını, hobilerini, yeteneklerini üniversiteye erteliyorlar; bir saniye sonrasının bile garantisi yokken. “Çoktan seçmeli” ismi verilen bir soru tipi kullanılıyor. Ancak seçmeniz gereken, zorunlu olduğunuz tek bir seçenek var, diğerini seçerseniz eleniyorsunuz, siyasi hayatta çoğunluğa uymayan görüşünüzün silinip gideceği yalanı gibi; ki dayatılan daha kolay, sorun çıkarmadan “kabullenmek”. Zaten doğru cevap vermek akıl yürütmeye, yoruma değil, soru tiplerini ve çözümlerini, cevaplarını ezberlemeye bağlı. Öğretmenler “bu neden böyle?” sorusuna “çünkü böyle, ösym böyle kabul ediyor” cevabını veriyor. Bu tıpkı “Böyle düşünmelisin çünkü; Atatürk’te, Muhammed’de, Devlet’te, Şirketler de böyle düşünüyor” demeye benziyor. Tarihin objektif değerlendirilmesi gerektiği kitaplarda Tarih’e girişte okutulurken bütün bir tarih taraflı bir alınganlık-şovenizm karışımıyla sunuluyor; Devlet mütemadiyen kendi propagandasını yapıyor. Gençler bilimsel deneylerle tanışacaklarına iki boyutlu deney resimleriyle bir şeyler kavramaya çalışıyor,çünkü öğretmenlerin dediğine göre “zaman yok”. Bir genç ÖSS’de kimyayı kazanıyor, ancak hayatında beher,ölçme kabı görmemiş, ilgisi de yok zaten ancak puanı o bölümü tutmuş. Ayrıca bütün fen bölümü üniversite öğrencileri hem fikir ki ÖSS için öğrenilen hiçbir bilgi üniversitede işe yaramıyor.

“Yarışa hazır milyonlar tek sıra olmuş pavlovun köpekleri gibi zili bekler haldeler. Zille beraber ağzı sulananlar yemeğe doğru koşmaya başlıyacaklar, yorulanlar yere düşecek, hırslı olanlar onların üzerine basarak yükseklere çıkacak, sonra ekipler gelip arkadakileri girdikleri kapıdan dışarı atıcak, yorgun ve aç bir şekilde. Bir sene sonraki pasta için idmanlara başlayarak.Yemeğe ulaşır ise hepsi ayrı bir yerinden yiyecek. Hiç bir şey değişmeyecek, yenen gençlerin yılları, heyecanları ve umutları olacak.”

Emrah

ÖSS karşıtı bir yazıyı eline alan insan az çok neler bahsedeceğini okumadan anlayabilir. Bu yarışda sistemin çürümüşlüğünden bahsetmeyeceğiz. Zaten hepimiz bunu görmeyiz. Bizler liseliler olarak bu değirmenin nereye su taşıdığını çok iyi biliyoruz. Bu köhne düzende aile ve toplum elbirliğiyle gençliğe gerek maddi gerekse manevi baskı yapmaktadır. Hiç bir seçimimize kulak vermeyen bu yapılar “görmek istedikleri insan” olmamız için yapmadıklarını bırakmadılar. Eleme sınavlarında aldığımız puanlar bunlara prestij olarak dönmektedir. Koşan atlar biz, üzerimize bahis oynayanlar bu yapılardır.

Haziran ayının gelmesiyle rekabet dünyasının çanları çalmaya başladı.Yarışa hazır milyonlar tek sıra olmuş pavlovun köpekleri gibi zili bekler haldeler. Zille beraber ağzı sulananlar yemeğe doğru koşmaya başlıyacaklar, yorulanlar yere düşecek, hırslı olanlar onların üzerine basarak yükseklere çıkacak, sonra ekipler gelip arkadakileri girdikleri kapıdan dışarı atıcak, yorgun ve aç bir şekilde. Bir sene sonraki pasta için idmanlara başlayarak.Yemeğe ulaşır ise hepsi ayrı bir yerinden yiyecek. Hiç bir şey değişmeyecek, yenen gençlerin yılları, heyecanları ve umutları olacak. Pastayı yiyenler ise şirketler, devletler ve kravatlı büyük ağabeyler olacak.

“Hayatınızın tek 3 saatinde de devlet en iyi performansınızı bekler. Aksi takdirde 180 soruluk cevap anahtarınız aleyhinize delil olarak kullanılacaktır.”

Zeynep

3 saatte 1 kitap bitirilir, 3 dergi okunabilir, 20 gazete okunabilir, 1 miting yapılır, 1 film izlenir, 2 oyun izlenir, İstanbul’dan Ankara’ya gidilebilir, hayatının öyküsü yazılabilir, 1 kere boğaz turu atılır, İstiklal boydan boya 5 kere yürünebilir, örgütlü bir şekilde İstanbul yakılabilir, 2 maç alınabilir, İstanbul trafiğinde geçebilir, arkadaşlarla çay içilebilir, 5 kere okey, 7 kere tavla oynanabilir, 3 albüm dinlenebilir, 1 konsere gidilebilir… Oysa devlet “eğitim” sattığı ve tek tipleştirdiği gençlere daha eğlenceli bir şey öneriyor! “Klakson çalmak yasaktır!” Hayatınız boyunca O “3 saati” beklerken hiçbir 3 saati yukardakilei yaşamak için harcayamayacaksınız. Sistem beklememizi ister, biz beklerken her “3 saat” içinde onlarca insan iş kazasından ölebilir, onlarca insan göz altına alınabilir, onlarca köy yakılabilir, yüzlerce insan öldürülebilir, binlerce kadın kocalarından dayak yiyebilir, Ve biz beklemeye devam edersek, bunlar da olmaya devam edecek.

Hayatınızın tek 3 saatinde de devlet en iyi performansınızı bekler. Aksi takdirde 180 soruluk cevap anahtarınız aleyhinize delil olarak kullanılacaktır.

“İktidarlar ÖSS ile ehlileştireceklerini sandıkları gençleri vahşileşmeye zorluyor. Tam da bu yüzden çok sinirliyiz. ”

Okan

Çıldıran, deliren ve 15 Haziran’dan sonrası kapkara olan kocaman bir nesil geliyor. İktidarlar ÖSS ile ehlileştireceklerini sandıkları gençleri vahşileşmeye zorluyor. Tam da bu yüzden çok sinirliyiz. Dİşlerimi bilemek yetmiyor, duvarları kırmak istiyorum. Yakmak, yıkmak istiyorum. Ben mi deliyim; yoksa böyle bir dünyada sakin duranlar mı? Rahatsızım,”sağlıklı” değilim insan olmanın doğal sonucu olarak rahatsızım! Tecavüze uğradım; ÖSS hayatıma tecavüz ediyor, hem de resmi-legal tecavüz!

“Dönüp dolaşıp bu zebani örgütüne geliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurumdan ne öğrenmeyi beklersiniz ki? Ne beklerseniz bekleyin, resmi ideoloji, ulusal bilinç, askeri, hiyerarşik, kaderci bir disiplin ve sakatlanmış bir bireyler yığınından başka bir şey bulamayacaksınız.”

Mehmet

“Akıllı hayvan”ın analitik karşılığı olduğunu iddia eden bir canlı türüne mensup 1 milyon 600 bin kişi 15 Haziran’da Ahiret Sınavı’na girecek. Bu ahiret sınavından çıkanların hiçbiri cennete gidemeyecek. Bu sınava girmek zorunda kalmaları,zaten cehennemde olduklarını gösteriyor. Cehennemde haziran sıcağı, ÖSS sayesinde daha da çekilmez oluyor. Öğrenci Sindirme Sınavı olarak da bilinen ÖSS neden yapılıyor?

A)Aslında bir grup ayrıcalıklı azınlık(sınava girmeyecek olanlar)bu işten sadistçe zevk alıyor.

B)Kalifiye proleter isteyen sermayedarlar kalifiye eğitim kurumlarına sadece en kölece çalışanların girmesini istiyor.

C)Çocuklar rekabetçi, hırslı ve şuursuz olsun isteniyor.

D)Bu sınav cehennemin doğal sonucudur.

E)Hepsi ve daha pek çoğu (sadece 5 seçeneğin var ve sadece 1’i doğru)

Doğru cevap”Edirne” ve “Bu ne biçim gazete yazısı?” diye soracak olursanız, sınava girecek talihli gençlerden biri olduğumu ve hazır olabilmek için günde ortalama 300 adet benzer saçmalıkta soru çözmek zorunda bırakıldığımı, eritilmiş beynimle ve gururla sunarım. Servis ederim. Bütün amaç bu değil mi zaten? Daha iyi servis eden ve edilebilen nesiller yetiştirmek. Muassır medeniyet seviyesine ulaştığımızdan olsa gerek, hizmet sektörünün nüfusu artıyor. Hiç fark etmez: Mavi yakalı veya beyaz yakalı hatta bahçevan pantolonlu, plastik çizmeli veya fileli çoraplı, jartiyerli…Hepimiz proleteriz. Bilincimizi belirleyen üretim modu, bilincimizi belirleyen üretim modunun ne olduğunun bilincine varmamıza izin vermiyor. Bu yüzden “lümpen” kelimesinin anlamını sorduğum ankete 150 kişiden 3 tanesi doğru cevap verebiliyor. Bu olay ülkenin en başarılı okullarından birinde gerçekleşiyor. Yeteri kadar “başarılı” değilmiş ki 3 kişi doğru cevap verebiliyor. Ama askerden devşirme eğitim ışığımız,”1980 yılında darbe olmamıştır!” gibi radikal ve gerçek dışı bir söyleme kaydığında, sınıfta kimsenin sesi çıkmıyor. Ben dahil! Adam asker, devlet atamış yahu. Dönüp dolaşıp bu zebani örgütüne geliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurumdan ne öğrenmeyi beklersiniz ki? Ne beklerseniz bekleyin,resmi ideoloji, ulusal bilinç, askeri, hiyerarşik, kaderci bir disiplin ve sakatlanmış bir bireyler yığınından başka bir şey bulamayacaksınız.

“Amaçları; ÖKS, ÖSS gibi kazandığımız anda bir başkasının hayatını karartacağımız sistemle bizi rekabete alıştırarak oluşturulan dünyayı sağlam temellere oturtmaktır”

Cevat

Oluşturulan dünyada, oluşumun devam etmesi için pratik yarar adına bilginin insanlara sunulması ve bunun “pazarlanması”, bu pazarlanmanın ötesinde kalıpların insanlara dayatılması bir çok özgürlüğün ve doğallığın önüne engel olduğu gibi bireysel özgürlüğe ve bu özgürlüğün pratik hayatta kullanılmasınada engeldir. Yüzyıllardır oluşturulan dünya egemenliğini şirketlere vermiştir. Egemenliği ele geçien şirketlerse devletlerle işbirliği halinde insanları kendilerine köle, sistem putları, koyun ve robot haline getirmişlerdir. Kurumsallaşan bilgi hayatımızda bir avantaj sağlamadığı gibi değerleri empoze etmekte ve sorgulamayı engellemektedir. Amaçları; OKS, ÖSS gibi kazandığımız anda bir başkasının hayatını karartacağımız sistemle bizi rekabete alıştırarak oluşturulan dünyayı sağlam temellere oturtmaktır. Bu üniversitede “çan eğrisi” şeklinde devam edecektir. Uzluğunu kaybeden insansa paraya ulaşmak için kendini unutarak böylece para için yaşamış şirketlere köle, devletlere iş gücü olacaktır.

Eğitilmek istemiyoruz!

Özgürlüğe tutkusu olan, sistemin bilgisini reddeden ve eğitilmiş olmaktan nefret eden herkesi birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.

Tenefüs