Devletlerin Sınırlarına ve Savaşlarına Karşı; Yaşasın Halkların Kardeşliği!

İstanbul Valiliği geçtiğimiz günlerde “Düzensiz Göçle Mücadele ile İlgili” başlıklı bir açıklama yapmış; kaydı İstanbul’da olmayan Suriyelilerin, kayıtlı bulundukları illere geri dönmeleri için 20 Ağustos tarihine kadar süre vermişti. Aynı tarihlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin göçmen politikasının “insani” koşullarda işlediğini iddia etse de konuşmalarıyla sık sık göçmenlere karşı nefreti körüklüyor, ırkçılığı besliyordu.

Valiliğin göç açıklamasından sonra “12-31 Temmuz arasında yapılan çalışmaların ardından on binlerce göçmenin geri gönderme merkezlerine sevk edildiği ve çalışmaların devam edeceği” belirtildi. Hiçbir ilde kaydı olmayan 2 bin 630 Suriyeli göçmenin ise geçici barınma merkezlerine gönderildiğini belirten valilik, başka illerde kayıtlı Suriyeli göçmenlerin kayıtlı oldukları illere dönüşleriyle ilgili sürecin devam ettiğini vurguladı. Öte yandan tüm bu süre boyunca İstanbul dışında başka birçok ilde de göçmenlere yönelik geri gönderme haberleri gelmeye devam etti.

Geri gönderme ve “göçmenlere yönelik operasyon” haberlerinin bitmek bilmediği bugünlerde halihazırda kayıtlı olmayan göçmenlerin durumunun ne olacağı ise halen belirsiz.

Yaklaşık 10 yıldan bu yana TC Devleti’nin gerek vekaleten gerekse kendi istihbaratı ve ordusuyla dahil olduğu Suriye coğrafyasında süren savaş nedeniyle milyonlarca Suriyeli topraklarından edilmiş, başka coğrafyalara göç etmek zorunda bırakılmıştı. 2014 yılından bu yana da Türkiye’de “geçici koruma statüsü”nde bulunan Suriyeliler, kimi zaman iktidarın devletlerarası alanda propagandasına alet oldu kimi zaman Avrupa’yı bir tehdit aracı olarak kullanıldı.

Göçmenlere yönelik bu son uygulamaların etkisiyle sayısız göçmen kendilerine ne olacağını bilemeden, endişe ve korkuyla beklemek zorunda bırakılmıştır. Geri gönderilme korkusuyla karşı karşıya bırakılan binlerce göçmen sokağa çıkmaya korkar hale getirilmiştir.

Göçmenlere yönelik nefret ve ırkçılık, iktidar politikalarının da etkisiyle giderek normalleştiriliriliyor. Özellikle medya eliyle yaygınlaştırılan yalan haberlerle nefret ve ırkçılık yükseltiliyor. Yaşadığımız topraklarda resmi rakamlarla 4 milyona yakın Suriyelinin yaşadığı belirtilirken, 10 binden fazla Suriyelinin bayram için Suriye’ye gidip gelmesi sanki bütün Suriyeliler bu ziyaretleri gerçekleştiriyormuş gibi yansıtılıyor.

Dezinformasyon bununla kalmıyor, topraklarından edilmiş binlerce insan yeni bir yaşam umuduyla göç ettikleri bu coğrafyada ucuz iş gücü olarak çalıştıklarında “ekmeğimizi elimizden alıyorlar” deniliyor. Bırakalım sigorta yapılmasını asgari ücretin dahi oldukça altında çalışmak zorunda bırakılan bu insanlar yine kolayca yayılan yalan haberlerle lince maruz bırakılıyor. Üstelik Suriyelilere karşı işlenen en insanlık dışı suçlar dahi görmezden geliniyor. Ve bütün bu zulümlere de en çok ezilen Suriyeliler maruz bırakılıyor.

Savaştan kaçan Suriyeliler burada yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılıyor. TC Devleti’nin askerlerinin neden Suriye’de olduğu sorgulanmadan savaştan kaçan Suriyelilerin neden burada olduğu sorgulanıyor. Suriyelilerin neden yok pahasına çalıştırıldığı sorgulanmadan Suriyelilere yapılmayan yardımlar yapılmış gibi lanse ediliyor. Bütün bunlar devletler arasındaki sınırların ne kadar yapay olduğunu gösteriyor. Aslında çekilmesi gereken sınırlar insanlar arasında değil insanlar üzerinde otorite uygulayanlarla ezilenler arasındadır. Zaman, savaşa ve yalanlara karşı halkların kardeşçe yaşayabileceği bir dünyayı en yüksek sesle ezenlerin yüzlerine haykırmanın zamanı. Hemen şimdi!

Devletlerin sınırlarına ve savaşlarına karşı; yaşasın halkların kardeşliği!

Devrimci Anarşist Faaliyet

ENG:

The Istanbul Governorship has recently made a statement regarding the “Fight against irregular migration”, and announced that Syrians who aren’t registered in Istanbul have to move back to their registered cities by August 20th. During the same days, Minister of Interior Affairs, Suleyman Soylu, was fueling up hatred against migrants, and feeding racism in his various speeches, although he was also claiming that Turkey’s migration policies were carried out under “humanitarian” conditions.
The governorship’s statement on migration was followed by an announcement, reporting that “some tens of thousands of migrants have been transferred deportation centers after the operations between July 12th – 31st, and these actions would continue.” The governorship, stated that they have so far transferred two thousand six hundred and thirty unregistered Syrian migrants to temporary sheltering centers, and also added that there is an ongoing process about the return of Syrian migrants to cities where they are registered. Throughout this period, more reports came out about deportation operations in cities other than Istanbul as well.
In these days, flooded with endless news about deportation and “operations on migrants”, the situation and future of migrants who haven’t been registered yet, still remains unclear.
For about the past 10 years, millions of Syrians have been displaced and forced to migrate to other lands, for the ongoing war in the Syrian geography in which the State of Turkish Republic* has actively participated, both directly and via proxies. Syrians, who have been residing in Turkey under a “temporary protection status” since 2014, have been used by the government as a tool of international propaganda as well as a card to threaten the EU.
Following these last implementations, countless numbers of migrants are being forced to just stand by and wait in distress and fear, without knowing what to expect next. Being faced with the horror of deportation threats, thousands of migrants are now left scared to get out on the streets. The hatred and racism against migrants is being more and more normalized with the help of government policies, and intensified with false news spread by the media. While official reports show that around 4 millions Syrians are now living in Turkey, only approximately ten thousand got a chance to see their families, and what is left of their home, during the “Eid visit”, and it was falsely presented as if all Syrians have had the access. Yet, disinformation does not end there: thousands of displaced people who migrated with the hopes for a new start, but have rather been used as cheap labor, are being accused for “taking away jobs” as well.
Syrians, escaping the war, are being forced to struggle for their lives, over and over again. Yet, their presence in the country is being questioned without even raising the question on why the army of the TC State is present in Syria in the first place. Instead of asking why Syrians are being exploited by employees with dirt cheap fees, myths about Syrians taking aids are being promoted as facts. All of these prove once again, how the borders between states are artificially constructed. The actual border that should be drawn, is not one between people, but rather one between those who dictate their authority, and, the oppressed. Now is the time to stand against war and lies, and scream out in the faces of the oppressors: A world where the peoples can live together in peace. Right now!
Against the borders and wars of states; long live, the fraternity of the peoples!

 

Arapça: 

أصدر حاكم إسطنبول مؤخرًا بيانًا بشأن “مكافحةالهجرة غير الشرعية” ، وأعلن أن السوريين غيرالمسجلين في إسطنبول يجب عليهم العودة إلىمدنهم المسجلة بحلول 20 آب. خلال الأيامنفسها ، كان وزير الشؤون الداخلية سليمان سويلو، يؤجج الكراهية ضد المهاجرين ، ويغذيالعنصرية في خطاباته المختلفة ، على الرغم منأنه كان يدعي أيضًا أن سياسات الهجرة في تركياكانت تنفذ في طريقة “إنسانية

وأعقب بيان الحاكم بشأن الهجرة إعلان ، أفاد فيهأن “عشرات الآلاف من المهاجرين قد تم نقلهم إلىمراكز الترحيل بعد العمليات ما بين 12 يوليوو31 يوليو ، وسوف تستمر هذه الإجراءات”. والياسطنبول اشار إلى أن حتى الآن نقلوا حواليألفين وستمائة وثلاثين مهاجرًا سوريًا غير مسجلإلى مراكز إيواء مؤقتة ، كما أضاف أن هناك عمليةمستمرة حول عودة المهاجرين السوريين إلىالمدن التي يتم تسجيلهم فيها. وطوال هذهالفترة ، صدرت المزيد من التقارير حول عملياتالترحيل في مدن أخرى غير إسطنبول.

.في هذه الأيام ، وخلال الأخبار الكثيرة حولالترحيل و “العمليات على المهاجرين” ، ما زالوضع ومستقبل المهاجرين الذين لم يتم تسجيلهمبعد غير واضح

على مدى السنوات العشر الماضية ، تم تهجيرملايين السوريين وإجبارهم على الهجرة إلىأراضي أخرى ، بسبب الحرب المستمرة فيالأراضي السورية التي شاركت فيها الدولةالتركية، سواء بشكل مباشر أو غير مباشر.السوريون ، الذين كانوا يقيمون في تركيا تحت”وضع الحماية مؤقتة” منذ عام 2014 ، قداستخدموا من قبل الحكومة التركية كأداةللبروباغندا الدولية و كورقة تهديد للاتحادالأوروبي

في أعقاب هذه التطبيقات الأخيرة ، يُجبر عدد لايحصى من المهاجرين على الوقوف والانتظار فيقلق وخوف ، دون معرفة مصيرهم. في مواجهةرعب تهديدات الترحيل ، أصبح الآلاف منالمهاجرين الآن خائفون من الخروج من منازلهم.يجري تطبيع الكراهية والعنصرية ضد المهاجرينأكثر فأكثر بمساعدة السياسات الحكومية ، وخلالتكثيفها الأخبار الكاذبة التي تنشرها وسائلالإعلام.

في حين تشير التقارير الرسمية إلى أن حوالي 4ملايين سوري يعيشون الآن في تركيا ، فإنحوالي عشرة آلاف فقط حصلوا على فرصة لرؤيةأسرهم ، وما تبقى من منازلهم ، خلال “زيارةالعيد” ، وتم اظهار ذلك كما لو أن الجميع تمكنالسوريون من ذلك. ومع ذلك ، فإن المعلوماتالمضللة لا تنتهي عند هذا الحد: يتم أيضًا اتهامالآلاف من النازحين الذين هاجروا على أمل بدايةجديدة ، ومع انهم استخدموا كعمالة رخيصة ،بتهمة سرقة الوظائف

يتم إجبار السوريين ، الذين يفرون من الحرب ،على الكفاح من أجل حياتهم ، مرارًا وتكرارًا. ومعذلك ، فإن وجودهم في البلاد يتم استجوابه دونحتى التساؤل حول سبب وجود جيش التركيفي سوريا في المقام الأول. بدلاً من السؤال عنسبب استغلال السوريين من قبل الموظفينبمعاشات قليلة ، يتم الترويج للأكاذيب مثل “المساعدات للسوريين” كحقائق. كل هذا يثبتمرة أخرى ، كيف يتم بناء الحدود بين الدول

Bildiriler, Dayanışma, Sokak