ANA SAYFA | SOKAK | FABRİKA | CİNS | TENEFÜS | TOPRAK | ENGLISH | İLETİŞİM |

Zenginler bizi aç bırakmayın, sizi yeriz.

Ya ben kötü insanım. Bu fotoğraf çok hoşuma gitti. Londra sokaklarından birinde bir Afrikalı, bir beyazı, muhtemel Protestan, bir Angola Sakson’un pantolonunu soyarak alıyor.

Çantasını filan boşaltmış sıra pantolona gelmiş. Çok hoş bir manzara. Dedim ya size kötü bir insanım ben.
Yüzyılların rövanşı var burada ve bugün.

İnsanların kim olduğu üzerinden değil simgesel olarak bakıyorum tabii ki. Yani ‘Beyaz da bir emekçi olabilir, zavallı pantolonunu bile kaptırmıştır belki’ filan demeyin. -hele öğretmenler lafım size, sakın siz demeyin.

– Ben bu fotoğraftan yola çıkıp sembolik bir durumu, gerçekliğinin ne olduğuna aldırmadan soyut olarak ya da başka bir deyişle tam olarak gerçeği anlatmak istiyorum.

Somali ikiyüzlülüğü

“O fotoğrafını gördüğünüz memeleri süt tutmayan kadının kocası Türkiye’ye kaçtığında belki karakolda ölmüştür, belki gözaltında kalp krizi geçirivermiştir. Kim bilir… Yardım etmek için derisinin minicik kaburga kemiğine yapışmasını beklediğiniz o kız çocuğunun babası, iki yıl önce üzerine Giresun Fırkateyni’ni yolladığınz bir ‘korsandır’. İşte Somali’yi fethe gider gibi, mehter marşlarıyla yolladığınız askeriniz o çocuğun babasının tepesine binmiştir.”
Son 60 yıldır bu kadar fenası yaşanmamıştı. Ölüm istatistikleri uçuşuyor havada. Günde iki bin Somalili açlıktan ölüyor. Altı dakika sayın, bir çocuk daha ölüyor Somali’de. Bu yazıyı okuyana kadar bir tane daha ölecek. Yağmur, en iyi ihtimalle kasım ayında…

Reyhan Yalçındağ

Mazlumca

Fırat News

ortak ve yanlış sorusu şuydu:

– Maveraünnehir nereye dökülür?

En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:

– Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir….” Ece AYHAN

Sevgili Mazlum,

Yüreğimin parçası,

Sen 1992’ de Diyarbakır’da gözlerini dünyaya açtığın günlerde ben Ankara’da

Hukuk Fakültesi öğrencisiymişim. Bizim kuşak siz yaşlardayken, siz yeni doğan

bebelerimize yaşanılır bir dünya bırakmak adına, insanlık adına, onurumuz adına

yine dağ yollarındaydı. Biliyorsun, binlercesi artık fiziken aramızda yok.

”Vicdan”ın Sesi Artık Duyulsun -E. ERDENER

“Psiko-sosyal bozukluk veya antisosyal kişilik bozukluğu nedeniyle İnan’a çürük raporu veren devlet, İnan’ın suçlu mu yoksa hasta mı olduğuna karar verememiş ve kendi mantığı içersinde sisteme uyum sağlayamayan bir muhalifi iki kez cezalandırma yoluna gitmiştir.
Onu cezaevine koyarak hem “suçlu” hem de çürük raporu ile “akıl hastası” ilan etmiştir.

TÜBİTAK’ın Eleğinden Başörtü Geçemedi!

lafisyanda.org
Geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlenen Tübitak Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması’na bir sürü liseli, farklı farklı birçok proje ile katıldı. Türk ve Yunan gençleri arasındaki ırkçılığa karşı bir proje hazırlayan, Samsun İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Yasemin arkadaşımız da bu yarışmada yer aldı. Fakat hiç karşılaşmayı düşünmediği bir durum ile karşılaştı; Tübitak ve ayrımcılığı.

Özgürlük ve Örgütlülük

Bireysel özgürlükleri dikkate almaksızın, toplumsal eşitliği sağlamanın imkânsızlığı gün gibi ortadadır. Aynı durum tersinden irdelendiğinde, eşitlik olmaksızın toplumsal özgürlüğün olanaksızlığı da kaçınılmazdır denebilir. Toplumsal yapıya dair sözü olan; Örgüt, yapı, hizip, parti, cemaat, kurum, dernek vb. birliktelikler, toplumsal ideallerinin çekirdeğini temsil eden unsurlardır. Bu çekirdek “öz” ; söylem ve savunusu yapılan fikirler, ideolojiler, hedeflerle değil ortaya konan pratiklerle tanımlanabilir, tanımlanmalıdır. Aksi halde ortaya konan pratik hedef ve ideallerle çelişik olma durumunda, hedefe ulaşacak olan sonuç ideal iddiaları değil pratiğin yansımaları olacaktır.

Ülkemizin ve Ortadoğu halklarının suyunu yönetemeyeceksiniz!..

Ülkemizin ve Ortadoğu halklarının suyunu yönetemeyeceksiniz!..
İzin vermeyeceğiz!..

İstanbul’da 15/22 Mart 2009 ‘da 5.Dünya Su Forumu’nda Dünya Su Konseyi ile bir araya geldiklerinde uyarmıştık:

– Tüm sularımıza el koymaya, yaşamdan soyutlayıp çalmaya geliyorlar,

-Suyumuzu yaşamımızı ticari meta haline getirip satmaya geliyorlar,

O zaman da söylemiştik; yaşamı yok edecek bu oluşumlarla tüm alanlarda yerli ve uluslar arası işbirlikçileriyle mücadele edeceğiz …’’

Suyun Ticarileştirilmesine Hayır demiştik.

Libya devrimini bozguna uğratmanın belirtileri

Birkaç saat içinde, BM Güvenlik Konseyi Libya’ya hava bombardımanı yapmaya karar verecek. Fransa bombalamaya başlamak için bu akşam hazır olduğunu beyan etti.

Bu uluslararası kararı (eğer gerçekleşirse) kınıyoruz. Hangi biçimde olursa olsun, Libya’ya yapılacak dışarıdan müdahaleyi kesinlikle reddediyoruz, hele Fransa’nın müdahalesini… Fransa üç hafta öncesine kadar Kaddafi’yle milyarlar değerinde silah anlaşmaları yapıyordu, Kaddafi şimdi o silahlarla Libyalıları öldürüyor.

Karadeniz İsyandadır LA !

Behzat Ç “bir Ankara polisiyesi” dizisinin 20 Şubat 2011 günü yayınlanan bölümünde, Bahar karakterinin mensup olduğu örgütün bürosunda, bizlerin 6 Ocak 2011 günü Çevre ve Orman Bakanı’nın katıldığı programı protesto etmek için yazdığımız “Yasalarınız Geçse de HES’leri Geçirtmeyeceğiz – Karadeniz İsyandadır” pankartının, döviz şeklinde masada durduğunu gördük. Ne olduğunu çözmeye çalışırken, dizinin ilerleyen dakikalarında Bahar ve arkadaşlarının HES karşıtı bir eylem düzenlediğini fark ettik. Okunan basın açıklamasında “yaşam savunuculuğu”, “kapitalizmin müdahalesi karşısında uzlaşmaz olmak”, “HES’lere ve daha fazlasına hayır” gibi ibareleri duyunca televizyon karşısında yüzümüzde bir anlık bir gülümseme belirdi. Yaşam savunucularının dertlerine kulak verilmesi, kamuoyunun gündemine oturan HES karşıtı anti-kapitalist yaşam mücadelesinin bu şekilde de gündeme getirilmesi bizleri mutlu etti.

Slavoj Zizek

WikiLeaks çağında terbiye

Radikal

WikiLeaks ifşaatlarıyla ilgili yegane şaşırtıcı şey, hiç şaşırtıcı olmamaları. Tam da öğrenmeyi beklediğimiz şeyleri öğrenmedik mi? Asıl rahatsızlık görünümler düzeyindeydi: artık herkesin bildiğini bilmediğimiz numarasına yatamayız. Bu kamusal alanın paradoksudur: nahoş bir hakikati herkes bilse bile uluorta söylemek her şeyi değiştirir. Bolşevik hükümetin 1918’de aldığı ilk tedbirlerden birisi, Çarlık döneminin külliyatını, gizli diplomatik belgelerini, anlaşmalarını, halkı bağlayan kararların arka planını kamuya açmak olmuştu. Burada da hedef, resmi iktidar aygıtlarının bütün işleyişiydi.
İşte WikiLeaks’in tehdit ettiği şey, iktidarın bu resmi işleyişi. Buradaki gerçek hedefler kirli detaylar ve onlardan sorumlu olan bireyler değildi; diğer bir deyişle, iktidarda olanlar değil, iktidarın ta kendisi, onun yapısıydı.