Kara Tahta’da “Zincirlenen Notalar” Aktarımı Yapıldı

Aktarımda önce müziğin tarihsel gelişiminden bahsedildi. İlk çağ uygarlıklarında ulaşabildiğimiz müzik aletlerinin yazıdan asırlar öncesine denk geldiği bilinmekte. Musiki-musika-muzika-müzik kelimeleri Yunanca kökenlidir. Yunan alfabesinde m-o-u-s-a harfleriyle yazılan ve musa diye okunan peri anlamındaki kelimenin sonuna gelen –ike veya –ika takısı, o kelimeye konuşulan dil anlamını kazandırır. İlk çağlardan günümüze gelen müziğin saray müziği ve dini müzik(ilahi) olduğu, ilk çağlardan günümüze halk müziklerinin ulaşamadığını söyleyendi. Müziğin yasaklar üstüne geliştiğinden bu gelişim sürecinden bahsettik. gregoryen(gotik) dönemde müziğin ve aslında tüm sanatın kilisenin etkisi altına girmesinden sonra gelişen süreçte ilahilerin oluşumu. Kiliselerde o dönemlerde kilise korosuna organum denen müzik aleti eşlik edermiş.

Bu müzik aleti uzun borular sayesinde sesi kilise duvarlarından uzun süre ve gür yansıtması sonucunda notaların insan kulağının normalde duyamayacağı doğuşkan seslerininde duyulmasını sağlamış. Bu sese kilise papazları ‘bu kadar mükemmel ses olsa olsa tanrının sesi olur’ demişler. Sonraları birbirinin doğuşkanı olmayıp dizosans(uyumsuz) ses oluşturan nota aralıklarına (eksik beşli aralığı) ‘bu ses tanrının müziğinde yoktur, bu kadar kötü ses olsa olsa şeytanın sesi olur’ denmiştir. O dönemiin papası aziz gregoryen zamanında önceleri organum haricindeki enstürmanların çalınması onlar çok dinli tanrının müziği denerek yasaklanmış, sonra eksik beşli aralığının çalınılması yasklanmış, ardından şeytanın sesini içinde barındıran müzik aletleri çalınamaz denerek bütün müzik aletleri yasklanmış ve kilise koroları sadece erkeklerden oluşturulmuştur. GOtik dönemin martin luther king le sonlanması müziğede yansımıştır. Ancak müzik yasaklar ve egemnlerin elinde gelişmeye devam etmiştir. romanesk dönemde de rönesans müziğinde de din ve saray etkisi sürmüş halk ile yakınlaşılmıştır. Kilisenin baskısından kurtulunca müzik bu sefer kilisede çalınan doğuşkan seslerin aynı anda çalınması anlamına gelen paralel organum yasaklanmıştır. 19.yy nin başlarına kadar saraylar ve soyluların yegane gösterişi ve şatafatı olarak süre gelen batı sanatları 1800lü yılların başında halk müziği ile birleşmeye başlamıştır. Müzik tarihi sarayın ve kilisenin isteği ve yasakları üstüne geliştiğinden yakın zamana kadar olanların dışında çeşitli coğrafyalardaki çeşitli halk müziklerinin gelişim süreçlerine dair tam bilgi sahibi olamıyoruz. M.S.500 yıllarında İran şahının kadın sesine benzediği için santur çalınmasını yasakladığı biliniyor. Azizgregoryenin enstürman ve kadının ilahilerde bulunmaması yasağı belkide romayla beraber mezopotamya coğrafyasına gelmiş ve ordan da aynı şekilde müslüman toplulukarda da kendisini aynı yasak koşullarıyla göstermiştir denebilir.

Bu verileri üstüste getirdiğimizde modern armoni kurallarının nası oluştuğunu görüyoruz. Modern armoni kurallarının birer yasak mı yoksa gereklilik mi olduğu tartışıla dursun jazz müziğin gelişmesiyle armoni kuralları değimiş genişlemiş, halk müziklerinin nota yazımları makamlarında müziğin bir parçası olduğunu kabulünden sonra kurallar genişlemiş ve kısmi anlamda sınırsızlandırılmış denebilir fakat müzi öğretiminde halen klasik armoni kuralları geçerlidir. Aktarımın bu kısmından sonra çeşitli ülkelerdeki çeşitli yasaklara değindik; Sovyetlerde kültürü bozucu olduğu için beatles başta olmak üzere bir çok rock grubunun zamanında jazzında yasaklanmasından bahsedildi. Franco faşizminden kaçan gitaristler sayesinde flamenkonun dünyaya yaılmasından, tam olarak yasaklayamasada amerka radyolarında halen daha binlerce şarkının kaıtlı olarak çalınmaması, türkmenistanda opera ve balenin yasak olması, özbekistanda şuan sovyet dayatması olduğu gerekçelendirelerek tar müzik aletinin yasaklanmasından bahsettik. Osmanlıda batı enstürmanları ve formlarının yasaklanmasından ve sonrasında da tc devletinde tam tersi olarak devlet konservatuarlarında 1926dan 1976 ya kadar geleneksel türk halk müziğini eğitiminin yasaklanmasından, 1934ve1936 yıları arasında radyoda gthm nin yasaklanmasından bu yasağın arabeske yönelimi artırdığından. ve günümüze geldiğimizde dilleri dinleri kültürleri sebebiyle yasaklanan halkların müziklerini ne kadar yakından tanıdığımızdan devrimci grup ve sanatçıların albümlerinin yasaklanıp kasetlrinin toplanılmasının yanı sıra ve trtden onay almadığı için yayınlanmamış yüzlerce şarkıların ne kadar abuk sebeplerle yasaklandığından bahsettik. Aktarımın sonunda aslında müziğin aristokrat olduğu saray çevresinde ve yasaklar içerisinde geliştiği günümüze geldiği ama hiçbir efendinin halklarında sanatçınında isyanının sesine engel olamadığı zor koşullarda bile her zaman sanatın varolduğu sarayın çerisindeki müzisyeninde sokaktaki halkında bir şekilde kültürü gelecek nesile sanatla aktardığından bahsedip aktarımı sonlandırdık.