Çürük ve Zehirli Elma Apple

“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalını duymayan yoktur. Ürettiği iPhone ve iPad gibi ürünleriyle dünya devi haline gelen Apple şirketini incelediğimizde, masalın en azından ilk yarısının, günümüze uyarlanmış piyesini görüyoruz. Pamuk prensese zehirli elmayı uzatan cadıyı “kapitalizm”, elmayı “Apple ve taşeronları” oynarken, elmayı yiyen pamuk prenses rolünü apple’ın üretici ve tüketicileri paylaşıyor. Piyesin sonu, merak konusu.

Yeni akıllı telefonunu bu ay piyasaya çıkaran Apple, dünyanın en önemli şirketi. İki hafta önce tek bir hissesi 670 $ olan şirketin tamamı 620 Milyar $ değerinde. Bu miktarla; Volkswagen, Siemens gibi şirketlerin de içinde olduğu Alman Borsası’nın Top10’u satın alınabiliyor. Bu yılın ilk yarısında 20 Milyar $ kar eden şirket, geçen iş yılında 26 Milyar $ kar elde etti. En çok rağbet gören ürünü iPhone, dünya genelinde 47 Milyon adet satıldı. Herhangi bir Apple ürünü alıp cihazın içinde neler olduğunu ya da hangi koşullarda üretildiğini merak edenler şirketin yardımına pek güvenmesin; Apple, sır saklamayı pek sever.

Cihazın içini açmaya kalkma!

Çünkü karşılaşacakların hoşuna gitmeyecek.

iPhone 4S’e bakalım; arkasında, cihazın içini açmak için sökmen gereken iki küçük vida var. Vidalar beş çentikli. Yani düz veya yıldız değil; beş çentikli bir tornavidayla açılması gerekir -ki böyle bir tornavida piyasada yok. Uygun tornavida, sadece yabancı bir internet sitesinde 9,95 $ + kargo fiyatıyla “iPhone Özgürleştirme Kiti” adı altında satışa sunulmuştur. Satın alırsan açarsın, içindeki parçaları görürsün. Fiyatlarını merak edersin. İnternet sitesinde bulabileceğini düşünürsün, bulamazsın. Sadece tedarikçilerin, yani parçaları üretip Apple’a satanların listesi vardır, o da işine yaramaz.

iSuppli diye bir firma var, o bu konuda sana yardımcı olur. Elektronik sektöründe uzmanlaşan bir pazar araştırma firması olan iSuppli’nin araştırmacıları, yeni geliştirilen cihazları parçalarına ayırıp, Apple gibi şirketlerin bu parçalara ne kadar ödemiş olabileceklerini tahmin ediyor. Araştırmaya göre Apple’ın parçalara ödediği toplam ücret 355 lira iken, perakende fiyatı 3000 lirayı buluyor.

Kurulduğu yıllarda Amerika’da istihdam sağlamasıyla övünen Apple, üretiminin büyük kısmını Çin’e taşıdı.

Sebep “tamamen duygusal”.

Apple’ın ABD’de 43 bin, diğer ülkelerde 20 bin çalışanı var. Apple’a iş yapan taşeron şirketlerde, iPad, iPhone ve diğer Apple ürünlerinin yapım, tasarım ve montajında 700 bin kişi daha çalışıyor. Bu şirketler Asya ve Avrupa’ya yayılmış görünse de üretimin en büyük bölümü Çin’de gerçekleşiyor.

İşçilere en büyük moral, eski model teknolojileri indirimli alabildikleri elektronik dükkanı, “10.000 At Koşturuyor”. İşçiler eğer yeterince çalışkan olurlarsa, bir gün “10.000 At Koşturuyor”un şubesini alıp kendi kasabalarında küçük bir elektronik dükkanı açabilirler. Özellikle girişimci ruhlar için umut dolu bir hayal bu. Pek çok işçi, bir gün yeterince para biriktirip yuvasına geri döndüğünde, eski püskü elektronikleri satabileceği, kendi işinin patronu olabileceği hayaliyle yaşıyor. Foxconn, her yıl en iyi 60 işçisine şube vermeyi garanti ediyor. Köhne bir Çin kasabasında tozlu bir elektronik dükkanı açma hayali, belki de intihar sayısının daha da fazla artmamasının nedenlerinden biridir. Kim bilir…

Çin’de üretilen ve 600 $’a satılan bir iPhone’un işçi maliyeti 8 $, ABD’de üretilseydi 73 $ olacaktı. Bu 65 $’ın dışında bir etken daha var, Apple’ın eski bir yöneticisi bir ropörtajda anlatıyor:

“Apple, iPhone satışa çıkmadan sadece birkaç hafta önce cihazın imalatında bir değişiklik yapmaya karar verdi. iPhone’un ekranında yapılacak bir değişiklik sebebiyle, son anda fabrikayı üretim hattını değiştirmeye zorladı. Yeni ekranlar gece yarısına doğru fabrikaya gelmeye başladı. Bir ustabaşı fabrikanın yatakhanelerinde kalan 8 bin işçiyi uyandırdı. İşçilere birer bardak çay ve bisküvi verildi. Bir saat sonra başlayan 12 saatlik vardiyada işçiler, eğim verilmiş çerçevelere yeni cam ekranları taktı. ABD’deki hiçbir fabrika bunu yapamaz.”

Röportajın tamamını okuduğumuzda anlıyoruz, bu eski yöneticinin amacı Apple’ı deşifre etmek, çalışma koşullarını eleştirmek değil; zengin olmasını sağlayan, yıllarca bünyesinde çalıştığı Apple’ın Çin’deki üretimhaneleri ve işçileriyle övünmek.

Apple’ın “Yasak Bölge”lerine Girmeye Çalışma!

Girmeye çalışsan da pek şansın yok.

Volkswagen, Bosch hatta Lamborghini gibi büyük şirketler, merak eden kullanıcıları için fabrika turları düzenler, Apple bunu yapmaz. Cihazların parçalarının üretildiği, bir araya getirildiği, son halini aldığı yerleri “yasak bölge” ilan eder. Bu yasak bölgelerinden bahsedilmesinden de hoşlanmaz. İnternette “Think Secret” adıyla sadece Apple’a dair haber yapan web sitesine dava açarak kapattırmıştır. Yasak bölgelerin en önemlisinin, Foxconn şirketinin üretimhaneleri olduğunu söyleyebiliriz.

Foxconn, merkezi Tayvan’da, atölyeleri Çin’de olan, 1.2 Milyon işçisiyle Çin’in en büyük şirketidir. Direk rakip de olsa isteyen ve parası olan her şirketin işini yapar. Direk rakip derken; Sony için Playstation’la aynı anda Microsoft için XBox 360 üretir. HP ve Dell için aynı anda bilgisayarları; Nokia, Motorola, Blackberry, LG, Sony, Lenova, Orange için telefonları son haline getirir. Şirketi 1974 yılında 7500 $ ile kuran ve şu anda dünyanın en zengin 184. insanı olan Terry Gou, şeffaf olmama durumunu; çalışırken rahatsız edilmekten hoşlanmaması ve işçilerine de aynı imkanı sağlamak istemesi şeklinde açıklar. Elbette içeride neler olup bittiğini göstermemektir amacı. Terry Gou’nun sevdiği özlü sözler, bizleri içeride neler yaşandığına dair fikir sahibi yapar: “Aç olan daha iyi düşünür.”, “Bin kişilik bir ordu kurmak kolaydır, buna karşın; tek bir general bulmak zordur.”

Foxconn’un Şenzen’deki atölyesinde 90.000 kişi çalışmaktadır. Yasal kayıtlara göre Foxconn’un Şenzen’deki üretimhanesinde günler şöyle geçer: “Haftanın altı günü işçiler saat 8:00 olmadan kapıda kimliklerini tarayıcıya okuturlar. Ustabaşı öne çıkıp rutin sabah konuşmasını yapar; dünün verilerini, bugünün beklentilerini aktarır. Ardından herkes üretim bandındaki yerini alır, çalışmaya başlar. İki saat sonra 20 dakikalık bir mola, saat 13:00’te bir saatlik öğle arası verilir, öğleden sonra 20 dakikalık bir mola daha. Saat 17:00’de mesai sona erer.” Ancak işler pek öyle kayıtlardaki gibi yürümez.

Foxconn’da işçilerin çalışma süresi haftada -normal şartlar altında- 65 saatken, bu rakamın 100’den fazla olduğu da sık görülür. İşçilerin büyük bölümü Foxconn arazisinde yaşar. Dış dünyaya kapalı kamplarda çalışan, 15 yataklı, ranzaları ve demir parmaklıklı camları olan yatakhanelerinde yatıp-kalkarak vardiya saatlerini bekleyen, yemekhanelerinde yiyen-içen ve yılda sadece bir kez ailelerini görmelerine izin verilen bu işçilerin çalıştıkları fabrikaların üçte biri, kimyasalın yoğun olduğu zararlı bileşenler kullanmaktan çekinmez. İş cinayetleri umursanmaz, nasıl olsa binlerce işsiz kapıda beklemektedir.

Yatakhanelerdeki Parmaklıklar da Neyin Nesi?

Beş kuruşu olmayan işçileri hırsızlardan korumak için olmadığı kesin.

Yukarıda anlatılanlar, Foxconn’da işçilerin yaşamaya devam etmek için sebep bulamamalarına yol açabiliyor. 2005-2009 yılları arasında, fabrikalardaki kötü koşullara dayanamayan 50 Foxconn işçisi intihar etti. 2010 yılında yatakhanelerinin çatısından atlayarak hayata veda eden 14 işçinin ardından, 4 işçi daha aynı yöntemi deneyip başarısız oldu.

Bu 4 işçiden biri, 17 yaşındaki Tian Yu. Yaşamdan çiftçi bir ailenin kızı olmaktan fazlasını umduğu için evini terkederek büyük şehir Şenzen’e gelir ve Foxconn’da bant işçisi olur. İşi, günde 10 saat boyunca yaklaşık 5 saniyede bir iPhone ekranını kontrol etmek, çalışmadığı saatlerini de yatakhanede geçirir. Ailesinin evinden tek kuruş almadan çıkan Tian, acil ihtiyacı olan ilk maaşını almaya gittiğinde, şube muhasebesinde bir sorun olduğu gerekçesiyle başka bir Foxconn şubesine gönderilir. Otobüs parasını aynı bantta çalıştığı birinden borç alarak ulaştığı ikinci şubenin de ödeme yapamamasının ardından yatakhanesine döner. Akşam yatakhanede cebinde beş kuruş, yanında bir tek arkadaş olmadan otururken kararını verir ve uyur. Sabah vardiyasının başlangıcı olan saat 8’den önce uyanır, üniformasını giyer. Odasından çıkarak koridora ulaştığında merdivenlerden aşağı inmek yerine yukarı çıkarak çatıya tırmanır. Ve aşağı atlar. Kaburgasındaki ve vücudunun diğer bölgelerindeki kırık ve yaralara rağmen hayatta kalır.

Şenzen, 30 yıldan kısa bir sürede dünyanın imalathanesine dönüşen şehirdir. İşçilerin %10’unun bile iş sözleşmesi yoktur. Genç, göçmen ve harap durumdaki bu işçilerin sorunları yerel yönetim tarafından haliyle umursanmaz, mühim olan bölge ekonomisinin gelişmesidir. Çin’deki tek sendika olan “Tüm-Çin Sendikalar Federasyonu” da bir devlet sendikası olduğundan, yerel yönetimden farklı olduğu söylenemez. Bağımsız sendika kurmaya teşebbüsün cezası, yaklaşık 12 yıl hapis olarak belirlenmiştir. Bunun dışında, 1989 yılındaki Tiananmen Katliamı’ndan sonra işçilerin her direnişinin “toplumsal düzeni tehdit” olarak damgalayıp şiddetle bastırabileceklerini kanıtladıklarından, kölelik şartlarını daha da ağırlaştırmakta beis görmezler.

 

Bu dönemde çalışanlar, yasal olarak bağlayıcılığı olan bir sözleşme ile “ani ölüm, kendini yaralama veya intihar” sebeplerinden kendilerinin ve mirasçılarının dava açmayacaklarını garanti etmek zorunda kaldılar.2011’de 150 işçinin toplu intihar girişiminin ardından, 2012 yılının Ocak ayında da 300 Foxconn işçisi binanın tepesine çıkarak, taleplerinin kabul görmemesi halinde toplu halde aşağı atlayacaklarını bildirdi. Fabrikada, ödemeler için yaşanan tartışma sonucu çatıya çıkan işçiler, iki gün boyunca eylem yaptı. Ödeme tartışması 2 Ocak günü, 600 işçinin yeni bir üretim sahasına gönderilmesiyle ortaya çıktı. Yeni sahada bir gün çalıştıktan sonra vücutlarında yaralar çıkan ve nefes almakta zorlanan işçiler, koşulların düzeltilmesini ve yevmiyelerin artırılmasını istedi. Yöneticiler bu talebe, ayrılanlara tazminatlarının ödeneceğini söyleyerek karşılık verdi. Ayrıldıkları halde tazminatları ödenmeyen işçiler ise son çareyi çatıya çıkmakta buldu. Daha sonra yerel polis devreye girdi ve çalışanlar çatıdan indirildi.Yatakhaneye parmaklıkların ardından, Foxconn bazı fabrikalarının camlarının altına intihar önleme ağları kurdu. Şüphesiz ki dertleri işçi kaybı değil, ortaya çıkınca zor durumda kalan Apple’ın halkla ilişkiler departmanıdır.

İntiharlar Ayyuka Çıkınca Apple Ne Yaptı?

Ya da yapar gibi yaptı?

Apple’ın kar hırsı ile ölümlere ve ağır koşullara göz yumduğunu anlatan haberlerin bütün dünyada yazılmasının ardından, Apple CEO’su Tim Cook çalışanlarına bir e-posta gönderdi. Dünyanın neresinde olursa olsun sadece Apple fabrikalarında çalışanlar değil, taşeronların fabrikalarında çalışanların da umrunda olduğunu ve onlar için daha fazla girişimde bulunacaklarını belirtti.

17 yaşında Zheng adındaki bir Çinli çocuk, iPad alabilmek için böbreğini sattı. Organ bağışı yapan bir sitenin ilanını gördükten sonra harekete geçen Zheng, pazarlıklardan sonra Chenzou şehrinde yer alan merkeze gidip böbreğini 20000 yuan (yaklaşık 3100 dolar) karşılığında sattı. “İpad 2 almak istiyordum, ancak param yoktu.” diyen Zheng, böbreğini sattığını annesine itiraf etti.

Bireylerin tükettikleri, sahip oldukları kadar var oldukları öğretisini beynimize nakşeden kapitalizm içerisinde; 17 yaşında bir gencin “iPad’siz çocuk” olmak yerine “böbreksiz çocuk” olmayı tercih etmesi, pek de şaşırtıcı değildir.

Ardından, ABD Adil Emek Derneği’ne (FLA) başvurarak kendisi için üretimde bulunan Foxconn adlı şirketin çalışma koşullarını incelemesini istedi. FLA çalışma saatlerinin azaltılması, ücretlerin korunması ve çalışanların temsiliyet olanaklarının geliştirilmesini güvenceye alan anlaşmalara varıldığını duyurdu. Apple ve Foxconn, FLA raporlarındaki önerileri “bütünüyle” kabul ettiklerini, Temmuz 2013’e kadar derneğin standartlarına uyum sağlanacağını bildirdi. Ancak bu vaatler işçiler için pek de yeni sayılmaz.

Masalda başına gelen belalardan ders çıkarmayan, ev işleri dışında sorumluluk almayan, herkese safça inanan pamuk prensesin başına gelenler anlatılmıştı. Geri planda “Sen sesini çıkarma, yapman gerekeni yapmaya devam et. Biri gelir seni kurtarır.” öğretisi vardı. Piyeste, kurtarıcı prensin gelmeyeceği aşikar. Piyesin sonunun belirleyicisi, sadece iPhone üreticisi, tüketicisi, patronları değil; tüm ezilenlerin bütünlüklü mücadelesi olacak.