AVRUPA’NIN YENİ SINIR KARAKOLU TÜRKİYE OLDU

16 Aralık günü, başbakan tarafından Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili yetkililerinin de katılımıyla, Göçmen Geri Kabul Anlaşması imzalandı. AB Bakanı ve eski baş müzakereci Egemen Bağış’ın da günler öncesinden “Başbakanımızın AB konusu ile ilgili, önümüzdeki günlerde halkımıza bir müjdesi var!” şeklinde cilalayarak ambalajladığı müzakere anlaşması, yandaş medyadan da canlı olarak yayınlandı.

Peki devlet erkanı ve medya tarafından böylesine parlatılan, anlaşmanın tam adıyla “Vize Serbestisi Diyaloğu ve Geri Kabul Anlaşması”nda, “vize serbestisi” ibaresiyle gösterilmek istenen müzakerenin tam olarak içeriği neydi ve ne gibi yükümlülükler-taahhütler getiriyordu?

Anlaşmaya göre; TC, AB ülkelerine kendi sınırları üzerinden kaçak yollarla giren göçmenleri geri kabul edecek ve toprakları içinde, bu göçmenleri üçüncü ülkelere gönderene dek “Geri Kabul Merkezleri” oluşturacak. Tayyip Erdoğan’ın, anlaşma imzalama töreni sırasında da ifade ettiği gibi; bu anlaşmayla TC, AB ile ilişkilerinde “yük olmayacak, yük alacak”. Bir nevi toplama kampları olarak ele alınabilecek bu Geri Kabul Merkezleri’nin finansmanı konusunda ise; AB, anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye ekonomik destek olma taahhüdünde bulundu. 2017 yılından itibaren geçerli olacak anlaşmaya dair, Avrupa Konseyi’nin yapacağı oylamada olumsuz karar çıkması halinde ise; anlaşma fiilen feshedilecek. 2017’ye kadarki süreçte TC, toprakları içerisinde AB’den geri alacağı kaçak göçmenleri barındırmak üzere “Geri Kabul Merkezleri” inşa etmeye başlayacak. AB, TC’den beklediği performansı görememesi halinde, vize serbestisi sağlamama hakkını kullanabilecek.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.