3. Havalimanı İnşaatında İş Cinayetleri Gizleniyor

Devletin “devasa projelerinden” biri olan ve yarattığı ekolojik katliam nedeniyle yaşam savunucularının tepki gösterdiği 3. havalimanı inşaatında yaşanan iş cinayetlerinin gizlendiği ortaya çıktı. Kayıtlı 31 bin kişinin çalıştığı inşaatta şimdiye kadar onlarca işçinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. İşçiler, şantiyeyi “mezarlık” olarak tanımlıyor ve kendilerine “acele edin” baskısı yapıldığını, iş güvenliği için hiçbir önlem alınmadığını anlatıyor. Çok sayıda yabancı işçinin de çalıştığı şantiyede yaşanan iş cinayetlerinin ailelere para verilerek gizlendiği ifade ediliyor.

İnşaatın başından bu yana şantiyede çalışan 59 yaşındaki bir işçinin şantiyede yaşananlara dair aktarımları şu şekilde:

“Geçen gözlerimin önünde Ordulu bir formen (ekip başı), şoförü Vietnamlı olan ve 3 çeker dediğimiz yüksek tonajlı, sadece yükü 80 ton olan aracın altında kaldı. Bu olayı özellikle takip ettim. Hiçbir gazetede, televizyon kanalında ya da sosyal medyada yer almadı. Başka bir örnek vereyim, metronun yapımında kullanılan büyük taşlar taşınırken halat koptu. Her biri 3.5 ton olan 3 taş, çocuk yaşta olan iki işçinin üstüne düştü. Basında bu ölümün haberini de duymadım. Hatta ambulans dahi gelmedi ve çocukları özel arabayla götürdüler. Havalimanı yapımında şu ana kadar 400 işçinin öldüğünden bahsediliyor.”

Orkun Group’un, 3. havalimanı projesinde hafriyat işleri yapan şirketlerden biri olduğunu belirten işçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“…Akpınar Mahallesi’ne özel yaşam alanı kurmuşlar. Camileri ve hayvanat bahçeleri bile var. Şirket yöneticileri helikopterle buraya gelip gidiyorlar. Üç gün önce sabah işe geldim. Bakan bir tanıdığı olduğunu söyleyen yani sırtı kalın firma sahibinin şoförü, jandarma görüyor olmasına rağmen, balık sırtı dediğimiz, gereğinden fazla yük yüklemiş. Bir yandan elinde telefon, konuşuyor. Beni solladıktan sonra sürücüsü kadın olan bir araca vurdu. Aracı önüne alarak sürükledi ama durmadı. Hissetmiyor çünkü, makine gibi. Kadın araçtan inemedi, ben aşağı indiğimde kadın başını direksiyona koymuş ağlıyor. Sabah 7’de uyku sersemliğiyle işe giden kadına kocaman bir tır çarpıyor. O kadının psikolojisi şu an kim bilir nasıldır. O soför 7/24 sefer hesabıyla çalıştırıldığı için durmuyor. Anadolu’nun ücra bir köşesinde ailesine birkaç kuruş göndermek için gurbete gelmiş bir insana, ‘maaşınız 1.500 TL ve günlük ortalama 6 sefer yapacaksınız, onun dışında yapacağınız her sefer başına 10 TL alırsınız’ diyince şoför de fazla sefer yapayım diyerek resmen ölüme gidiyor. Fazla kazanayım derken hızlanıyor, acele ediyor. Normalde 8 saat çalışılması gerekiyorken, 12 saat çalıştırılıyorlar. Burada işçinin değeri sıfır. Bu araçlar insana çarpar, öldürür ve gider. Bitti. Faili meçhul. Kim vurduya gitmiş olursun. Devlet istese bulur. Havalimanında çalışıyor diye cezada esneklik yapar. Bakanlık, 2019 seçimlerinden önce teslim edilsin diye ‘acele edeceksiniz’ emrini veriyor.”