Devletlerin Üretilmiş Şiddeti IŞİD Nasıl Silahlandı?

Devletlerin terörokrasi döneminin bir sonucu olarak ortaya çıkan cihatçı terör çetelerinden IŞİD, 2014-2017 yılları arasında başta Irak ve Suriye olmak üzere pek çok coğrafyada katliamlara imza attı. Musul ve Rakka gibi, hakim olduğu büyük yerleşim yerlerinden çıkarılan IŞİD, bugün eski gücünden uzak olsa da, yine devletlerin Ortadoğu’daki süre giden  politikaları nedeniyle, -belki de başka adlarla- tekrar güçlenme eğilimini koruyor.

IŞİD’e karşı en az 60 devletin katılımıyla Ağustos 2014’te başlayan mücadele üç yılı aşkın bir süre devam etti. Ağustos 2014 itibarıyla Belçika büyüklüğünde bir toprak parçasına hakim olan IŞİD, bugün Suriye ve Irak’ta toplam 100 kilometrekarelik küçük direniş noktalarında varlığını sürdürüyor. Cihatçı terör çetesi, gücünün doruğunda olduğu dönemlerde, sahip olduğu, çoğu NATO ve AB devletleri orijinli gelişmiş silahlarla da dikkat çekerken, bu silahların ellerine nasıl geçtiğine dair çok sayıda spekülasyon da yapılmıştı.

Dünyadaki çatışma bölgelerinde gerçekleşen silah hareketlerini takip eden  Çatışma ve Silahlanma Araştırmaları’nın (CAR) yaklaşık üç yıllık çalışması sonucu ortaya çıkan bir rapor IŞİD’e, söz konusu silahların nereden geldiğini belgeliyor. Deutsche Welle’den Matthias von Hein’ın haberleştirdiği raporda yer alan “…IŞİD’in bu kadar uzun süre direnebilmesinin tek nedeni taraftarlarının fanatikliği değil. Örgüte silah ve cephane akışının kesintisiz devam etmesi de önemli bir rol oynadı. IŞİD’e giden silahların önemli bir bölümü NATO ve AB ülkeleri orijinliydi ve ABD ile Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye üzerinden çatışma bölgelerine gidiyordu…” şeklindeki ifadeler, cihatçı terör çetesinin, nasıl güçlendiği konusunda önemli bir fikir veriyor.

Habere göre, CAR’dan uzman ekipler Temmuz 2014-Kasım 2017 döneminde cephede yaptıkları incelemelerde IŞİD’le mücadele koalisyonunun eline geçen IŞİD silahlarını mercek altına aldı. Kobané ile  Bağdat arasında kalan bölgede yaklaşık iki bin silah ve 40 bin adedi aşkın cephane üzerinde yapılan incelemede CAR ekibi üretici verileri ve seri numaraları üzerinden sevkiyat rotalarını belirlemeye çalıştı. CAR’ın Suriye ve Irak’taki faaliyetlerinden sorumlu yöneticisi Damien Spleeters kendisini en çok şaşırtan bulgunun sevkiyatın hızı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullanıyor:

“Silahların ihraç sonrasında ne kadar hızlı bir şekilde IŞİD envanterine girdiğini görmek şaşırtıcı. Örneğin . CAR araştırmasına göre 2015 yılı Aralık ayında  ABD’ye satılan Bulgaristan üretimi tanksavar roketleri, üzerinden daha iki ay geçmeden Ramadi’yi IŞİD’den geri alan Irak askerlerince IŞİD’in terk ettiği bölgede ele geçirilmiş.”

IŞİD silahları çatışmalarda mı ele geçirdi, saflarına katılan savaşçılar aracılığıyla mı elde etti ya da rakip gruplardan mı satın aldı, bilinmiyor. Tanksavar roketlerin sevkiyat rotasını tamamen belirleyebilmek mümkün değil. Eldeki en somut veri, Bulgaristan’ın ABD’ye yapılan silah ihracatını CAR’a teyit etmiş olması. Tanksavar roketler Amerikan Kiesler Police Supply şirketine gönderilmiş ve ihracat lisans başvurusuna yasal prosedür gereği Amerikan ordusunun son kullanıcı beyannamesi eklenmişti. Bu beyannameyle ABD ordusunun silahları üçüncü taraflara sevk etmeyeceği garanti ediliyordu.

Ancak ABD bu beyana sadık kalmadı ve silahlar çok kısa süre içinde Ortadoğu’da ortaya çıktı. Spleeters’e göre bu durum, “Avrupalı silah üreticilerinin çok önemli müşterilerinden olan ABD ve Suudi Arabistan’ın, Avrupa silah ihracatında temel rol oynayan son kullanıcı beyannamesini dikkate almadıklarının kanıtı”

Devletler arasında, özellikle çatışma bölgelerine yoğunlaşan bu ve buna benzer silah sevkiyatına ilişkin bir diğer araştırma da, “Balkan Araştırmacı Muhabirler Ağı” ile “Örgütlü Suçlar ve Yolsuzluk Raporlama Projesi”nin 2016 yılında yaptığı raporda belgeleniyor. Araştırmada  güney ve doğu Avrupa’dan sekiz devlet ile Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasında artan silah ticaretine dikkat çekilerek,bir milyar 200 milyon euro değerinde kalaşnikof, makineli tüfek, roketatar ve hava savunma sistemlerinin çatışma bölgelerine nakledildiği raporlanıyor. Devletler tarafından gerçekleştirilen bu büyük  sevkiyat ise, silah boru hattı şeklinde tanımlanıyor.

https://meydan1.org/gundem/2017/02/terorokrasi/