Diller ve Kültürler Arasında Seyahat Eden Masallar


Lizbon Üniversitesi’nde sosyal bilimler dalında çalışmalar yürüten halkbilimci Sara Graça da Silva ve Durham Üniversitesi’nde araştırmalar yapan antropolog Jamshid Tehrani buldukları yeni bir köken araştırma yöntemiyle masalların tarihini yeniden yazdı. Bazı masalların insanlık tarihinde bilinenden çok daha eskilere dayandığı ortaya çıktı.

Filogonetik Ağaç oluşturma yöntemiyle çalışan araştırmacılar önce 275 masallık bir liste hazırladı, sonrasında Hint-Avrupa dil ailesinden geldiklerini tespit ettikleri 76 masal için gelişmiş bir filogenetik ağaç şeması çizdiler.

Araştırmalar sırasında ortaya çıkan sonuçlar Hint-Avrupa dil ailesinde doğmuş bu masallardan bazılarının zaman içerisinde yok olduğunu, Jack ve Fasulye Sırığı gibi bazı masalların kökeninin ise daha eski anlatılara dayandığını gösteriyor. Hint-Avrupa dil ailesindeki Doğu ve Batı dillerinin birbirlerinden ayrı olduğu noktaya yani 5.000 yıl önceye geri dönen iki araştırmacı masallardan bazılarının köklerini İncil’den ya da Antik Yunan’dan aldığı, bazılarının da daha bile eskiye dayandığı sonucuna varmışlar.

Şemada kalın harflerle yazılmış masallar, en az yüzde yetmiş oranında yeniden oluşturulanları temsil ediyor. Bu durumda Demirci ve Şeytan’ın Bronz Çağı’ndan, yani 6.000 yıl öncesinden günümüze ulaşmayı başarabilmiş en eski masal olduğu ortaya çıkıyor.

Jamshid Tehrani BBC Radio 4’s Today programına verdiği röportajda projeden şu şekilde bahsediyor:

“Bu hikayelerin yazıya dökülmeden bu kadar uzun süre aktarılabilmesini oldukça dikkat çekici bulduk. Masallardan bazıları Fransızca, İngilizce ve İtalyanca ortaya çıkmadan çok önce bile varlardı. Muhtemelen de artık var olmayan bir Hint-Avrupa dilinde anlatılıyorlardı. (…) Bu masallardan bazıları en erken edebi kayıtlardan ve tabi ki Grekoromen mitolojiden –hikayelerden bazıları Latin ve Yunan anlatılarında da karşımıza çıkıyor- bile eskiye dayanıyor.

Filogenetik Karşılaştırma Metodu denilen ve evrimsel biyolojiden ödünç aldığımız bir yöntem kullandık. Bu yöntem size fiziksel kanıtın yokluğunda geçmişi yeniden inşa edebilme olanağı veriyor.
Sözlü miras mekanizmasıyla korunan bilgileri kullanarak öykü anlatıcılığı geçmişimize dair önemli bulgulara ulaştık. Bu açıdan bu masallar kendi tarihlerini kendileri yazıyorlar da diyebiliriz. Farklı kültürlerde karşımıza çıkan halk hikayelerini karşılaştırarak ve bu kültürlerin tarihteki ilişkilerini göz önünde bulundurarak bu masalların ortak atalar tarafından anlatılmış olduğu sonucuna varabiliriz.”