İzmir’in Menemen ve Kınık ilçelerinde şirketlerin kasaları için ekoloji talan ediliyor.
Menemen’e bağlı Alaniçi ve Göktepe mahallelerine kurulması ve doğanın talan edilmesi planlanan kalker ocağı için bakanlık tarafından “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Bölge halkının dava açması sonucunda bu karar iptal edildi. Ancak şirket proje alanını küçülttüğünü söyleyerek tekrar “gerekli değildir” kararı aldırdı. Bu karara karşı da dava açıldı.
Bu süreç zarfında şirket ise talanını sürdürerek ağaçları katletmeye devam etti. Yüzlerce çam ağacı kesildi.
Doğanın talan edilip yaşamlarının çalınmasına karşı çıkan yaşam savunucuları ise, ağaçların kesildiği bölgeye giderek eylem gerçekleştirdi.
Yaşam savunucuları, inşaat sırasında yüzlerce ağacın katledileceğini ve maden işlemeye başladıktan sonra günde 200 kamyon madenin taşınma ve kazma işlemleri sırasında açığa çıkacak olan zehirli tozun tarım alanlarını çok kötü etkileyeceğini belirtti.
Yaşam savunucularının avukatı Suna Geçici, ağaçların kesilmesini durdurmak için de dava açılacağını söyledi
Zeytinlik Alana Maden Talanı
Başka bir kalker ocağı ise Kınık ilçesinin Yayakent köyündeki zeytinlik alanına yakın bölgede kurulmak isteniyor.
GLS Madencilik’in kurmak istediği talan kompleksinde ; maden ocağı, kırma-eleme tesisi, hazır beton üretim tesisi,mekanik-asfalt plent tesisi ve kilitli parke taşı üretim tesisi kurulması gündemde.
Kurulacak olan tesisin 100 metre yakınından Yayakent Deresi geçiyor. Ocağın faaliyete başlamasıyla beraber o derede ne gibi bir felaketin gerçekleşebileceğini düşünmek hiç de zor olmasa gerek.
Tesisin 400 metre uzağında ise bölge halkının evleri bulunuyor. Zehirli dumanlar bu bölgede yaşayan halkta çeşitli solunum yolları hastalıklarına davetiye çıkaracak.
Bütün bu talan projeleri, eğer engellenmezse sadece bölge insanlarının değil, yaşayan diğer bütün canlılarının da etkilenmesine yol açacak.