Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci “Görevden Ayrıldı”

Dün gün içinde Reuters Haber Ajansı’nda TCMB Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci’nin istifa edeceğini duyurmuştu. Aynı gün içerisinde, Reuters’ın bu haberi doğrulandı. Ancak, bu istifanın teknik bir “görevden ayrılma” olduğu söyleniyor.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci’nin istifa haberi gün içinde pek çok yoruma yol açtı. Reuters, istifanın TL’nin değer kaybını hızlandırdığı değerlendirmesi yaparken bazı yorumcular da Kilimci’nin yeni atandığı belirtilen Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) Yönetim Kurulu üyeliğinin eski görevinin yanında “önemsiz” bir pozisyon olduğunu öne sürerek istifanın Merkez Bankası’nda bir anlaşmazlık göstergesi olduğunu ima etti. Ancak TKB’nin yeniden yapılandırma çalışmalarının hız kazandığı, Kilimci’nin yeni görevinin de bu nedenle önem taşıdığı ifade ediliyor.

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI NEDEN YENİDEN YAPILANDIRILIYOR?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 100 günlük eylem planının Hazine ve Maliye Bakanlığı hedefleri arasında Türkiye Kalkınma Bankası’nın yeniden yapılandırması yer alıyordu. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da TKB’nin yeniden yapılandırmasıyla ilgili yasal altyapı değişikliğine yönelik çalışmaların başladığını açıklamıştı. Birkaç hafta önce de bankaya özel sektörden bir isim, Halil İbrahim Öztop Genel Müdür olarak atanmıştı.

TKB’nin kaynak yapısının güçlendirilerek teknolojik ve stratejik sektörlerde yapılacak uzun vadeli yatırımlara kredi sağlaması hedefleniyor. Bu doğrultuda birkaç yıldır İstanbul Sanayi Odası başta olmak üzere sermayenin bazı kesimlerinin düşük faizli, uzun vadeli kredi verecek bir kalkınma bankası talepleri bulunuyor. TKB’nin yeni Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop, daha önce Garanti Yatırım’da Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışıyordu. Öztop’un daha önce Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’da Kurumsal Finansman Grup Müdürü olarak görev yaptığı, kalkınma ve yatırım bankacılığında deneyimli bir isim olduğu biliniyor.

Geçtiğimiz aylarda açıklanan, bir bölümünün destek detayları da belli olan “süper teşvik” alan projelerin finansmanı öncelikli olmak üzere TKB’nin bugüne kadarki rolü ve kredi hacminden çok daha iddialı bir şekilde konumlandırılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. TKB, İş Bankası’nın ana hissedarı olduğu TSKB ile birlikte Dünya Bankası (IBRD), Avrupa Yatırım Bankası, KfW, EBRD gibi uluslararası finansal kuruluşlardan sağlanan “tematik” kaynakları, büyük oranda Hazine garantili olarak kullandırıyordu. Son 20 yılda ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi alanlara yönelik kredilendirme yapan TKB, ticari bankalarla karşılaştırıldığında çok düşük kredi plasman hacmine sahip. Gündemdeki yeniden yapılandırmayla hem yeni kaynak yaratılması hem de kaynak tahsisinde mevcut hacmin çok ötesinin hedeflendiği anlaşılıyor. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu tablo göz önüne alındığında sermaye akışına ilişkin yüksek belirsizliğe rağmen “Hazine garantili” borçlanma imtiyazının ve ticari bankalara göre düşük riskli bilançonun TKB açısından avantaj sağlaması mümkün görünüyor.

KAYNAK BULMAK KOLAY MI?

TKB de TSKB de uluslararası kuruluşlardan ticari bankalara göre çok daha uzun olan, 15-20 yıllık vadelerle ve yine ticari bankalara göre daha düşük maliyetlerle borçlanabiliyor. Ancak Dünya Bankası, AYB gibi kuruluşlar için Türkiye’nin bir süredir önceliğini yitirdiği, ayrılan kaynakların azaldığı biliniyor. Öte yandan söz konusu kuruluşların Türkiye’ye yönlendirdiği kaynaklar tutar olarak düşük olsa da uluslararası sermayeye “yön gösterme” özelliği taşıyor. 2000’li yıllarda Dünya Bankası’nın fonlaması ve çizdiği çerçeve enerji sektörünün deregülasyonunda, yeni sermaye yapısının oluşumunda önemli bir rol oynamıştı. Enerji sektörünün sermayeye açılmasında Dünya Bankası “öncü rol” üstlenmiş, arkasından uluslararası finans tekelleri de doğrudan ve dolaylı alanın finansmanına dahil olmuştu. Koşullar bugün hayli farklı olsa da TKB üzerinden Asya Altyapı Yatırım Bankası, Çin Kalkınma Bankası gibi ek kaynak olanaklarının da değerlendirilebileceğine işaret ediliyor. Öte yandan bankanın 2000’li yıllardaki yeniden yapılandırma girişimlerinin akamete uğradığı da hatırlatılıyor.

Kaynak: soL