Enflasyon Krizinde Kaçıncı Raund – Mercan Doğan

Rocky filmlerinde önce Apollo Creed’in antrenörü olarak karşımıza çıkan, üçüncü filmin ardından ise Rocky Balboa’nın antrenörü olan Duke Evers’ın dördüncü filmdeki “Acı yok” repliği hepimizin hafızasına kazınmıştır. Rocky ringe çıktığında defalarca tekrarlar Duke: “Acı yok, acı yok, acı yok Rocky…”

Yaşadığımız coğrafyada son süreçte başka bir replik var hafızalarımıza kazınan: “Kriz yok, bizde kriz mriz yok, kriz yok Berat…” Erdoğan’ın sık sık tekrarladığı bu repliğe rağmen zam üstüne zam, her şeye zam derken enflasyon tavan yaptı. AKP döneminde Aralık 2003’te açıklanan %25,3’lük enflasyondan sonraki en yüksek enflasyon oranı, 2018’in eylül ayında %24,52 olarak açıklandı. Ekonomide hızla durgunluk sürecine giren Türkiye’de kriz olmadığına artık “çocuklar bile” inanmaz hale gelince, yok sayılsa da var olan krizden kurtulmanın yolları aranmaya başlandı.

Yıllardır kendilerinden önce %130 olan enflasyonu tek haneye düşürmekle övünenler enflasyonu düşük, ekonomik gidişatı olumlu göstermek için TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) hesaplama yöntemlerini revizyon adı altında değiştirmiş olmalarına rağmen açıklanan rakamlardan hoşnut değildi. 15 yılın rekorunu kıran Eylül ayı enflasyonunun ekim başında açıklanmasından hemen sonra, TÜİK’in başkan yardımcısı Enver Taştı görevinden alındı, yerine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Enerji Bakanlığı döneminde birlikte çalıştığı Yinal Yağan getirildi. Enflasyonu, işsizliği ve yoksulluğu düşüremeyenler, TÜİK’in enflasyon rakamlarını açıklayan biriminin başkan yardımcısını “indirdi”. Ancak bu yeterli bir indirim değildi.

Ve Berat Çıktı Ringe

Berat Albayrak, merakla beklenen “Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı”nı 9 Ekim’de açıkladı. Ekonomi çevrelerinin bu programdan beklentisi yüksekti. Bu programda vergilerle ilgili düzenlemeler, ana maliyet girdisini oluşturan dövize dair stratejiler, üretimi artırmaya dönük tedbirler, konkordato furyasını durdurmaya yönelik önlemler vardı. Ama beklenenler olmadı.

2018 sonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapılmayacağını, kredi faizlerinde %10 indirim uygulanacağını müjdeleyen ve “mücadeleye katılan” şirketlerin iki ay süreyle asgari yüzde 10 indirim yapacaklarını belirten Albayrak, “Bugün burada büyük bir katılımla başlatacağımız bu topyekün mücadeleye katılacak tüm firmalarımız, belirlenen logo ile birlikte asgari yüzde 10 kampanyasını uygulayacaklarını taahhüt ettiler” dedi. Enflasyon canavarı bu maçta açıklanan taktikle yenilecekti, bekledikleri indirim buydu.

Enflasyonu düşürme maçının en şaibeli kısmı, açıklanan programda öngörülen “kredi faizlerinde yüzde 10 indirim uygulaması”nın nasıl gerçekleştirileceğiydi. Belli ki bankalar bir süreliğine karlarının ufak bir kısmından vazgeçecekler ama bunu hangi yöntemle yapacakları tamamen belirsiz.

Maçlar İçin Bahisler Açıldı

Kimi ekonomistler bu kampanyayla ekim enflasyonunun gerçekten negatif geleceğini, bu yılın ise böylece %20 oranında enflasyonla bağlanacağını iddia ediyorlar. ÜFE %45’e, TÜFE %24’e dayanmışken, neye dayanarak 50 üründe %10 indirimle bunun gerçekleşebileceği iddiasında bulundukları bir merak konusuyken bu iddialar, aymazlıktan ziyade sahibinin sesi olmanın getirisidir. Çünkü Albayrak’ın indirim çağrısı yaptığı ürünlerin çoğu, TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı sepetteki ürünlerdir.

Kimi ekonomistlerin “üstü örtük fiyat kontrolüne geçiş” olarak değerlendirdiği program, Türkiye ekonomisini dışa açık bir ekonomi olmaktan uzaklaştıran bir adım olarak algılandı. Bugün indirim yapan şirketlerin iki ay sonra halktan bunun acısını çıkaracağı da açıkken enflasyonun -kısa süreliğine düşürülse de- yeni yılla birlikte yeniden yükseleceği ve bu yükselişin uzun süreceği bildiriliyor.

Esnafa “Knock Down”*

Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı, şirketlerin nakit akışını bir ölçüde rahatlatıp likidite krizine de engel olma çabası sayılabilir. Başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlara da gelen yüksek zamların ardından bu programla pazarcı ve diğer esnaflara zabıtalar yollanıyor. Zabıtalar bakkal, market, pazar gezip fiyat denetimi yapıyor, zam yapana ceza kesiyor, zam yapmayanı indirime “teşvik” adı altında zorluyor.

En çok zam yapan ve en zengin olan patronlar enflasyonla mücadele toplantılarında boy gösterip %10 indirim şovunun ardından Albayrak’la pozlar verirken esnaf -zamların sorumlusu sadece esnafmış gibi- günden güne zora giriyor. Daha çok zabıta, zamları şikayet etmek için yeni telefon hatları, haftalık pazar ve market denetimleri… Esnafın aldığı bu darbeden sonra ayağa kalkıp kalkamayacağını ise yeni yılda göreceğiz.

İşçi ve Memurlara İlk Raundda “Knock Out”**

Son iki ayda yapılan ve oranları %100’e varan zamların ardından iki ay sürecek %10’luk indirimle enflasyonu düşürme kampanyasının örtük bir hedefi de var. Yıl sonuna kadar enflasyon düşük gösterilecek ki maaş zamlarına, yeniden değerleme oranlarına ve alım garantili işlere fazla artış gelmesin.

İşçi ve memurların yeni yıldaki maaş zamlarının açıklanmasının ardından iki aylık indirim süresi sona erecek ve indirimli fiyatlar sebebiyle maaşlarına cüzi miktarlarda zam alanlar, yeniden zamlanan ürünleri satın alabilmek için iyice darboğaza girecek. Her bir işçi ya da memur özelinde değerlendirildiğinde rakamlar cüzi görünse de maaşla çalışan herkesten elde edilecek kar göz önünde bulundurulduğunda, devletin küçük hesaplar peşinde olmadığı ortaya çıkıyor. Yeni yılla birlikte yoksullar daha da yoksullaşacak; ilk raundda nakavt!

Yoksulsan Maçta “Sakatlanacağına Öl!” Çünkü Sağlık Giderlerini SGK Karşılamayabilir

Enflasyonla Mücadele Programı’ndan hemen önce Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) kemer sıkma bedelinin altıda birinin sosyal güvenlik alanından yapılacağı açıklanmıştı; 2019’daki 60 milyar liralık kemer sıkma kalemlerinin 10,1 milyar lirasına tekabül eden bu oranla birlikte emekli maaşında düşme, sağlık ve ilaç yardımında kısıtlama gündemleşmişti.

Sağlıkta sıkılan kemer, elbette SGK’yı da güvenli/etkin olan uygulama ve tıbbi malzeme yerine, ucuz ve kârlı olana itecektir. Bunun yanı sıra Genel Sağlık Sigortası olanların bile sağlık hizmeti alabilmek için tamamlayıcı ve destekleyici sağlık sigortası için ek prim ödemesi, katılım payı ve ilave ücretlerin artırılması, yani sağlığın halk için pahalılaşması konuşulanlar arasında. Birçok ilacın ödeme kapsamından çıkarılması, özellikle ithal edilen ve yaşamsal öneme sahip ilaçlara ulaşılamaması kapıdaki sorunlardan. Halihazırda sağlık alanındaki “tasarruflar” kapsamında doktorlara “hayati olmayan ameliyatların ertelenmesi” bildirimleri gönderilmeye başlandı bile.

Türkiye Ekonomisine Doping Üstüne Doping

Dünya Bankası Grubu kuruluşu IFC, 2018 mali yılına ilişkin verileri yayınladı. Bu verilere göre en fazla yatırımını (1.1 milyar dolar) Türkiye’ye yapmıştı. IFC ayrıca Türkiye’de 938 milyon dolar tutarında kısa vadeli ticaret finansmanı temin etmişti. Bu en çok övünülen dopinglerdendi.

ABD ile rahip Brunson krizi ve diğer problemler neticesinde başlayan maçta ise yine çeşitli dopingler aldı Türkiye ekonomisi. Avrupa ile Türkiye arasında göçmen krizinden ekonomik işbirliğine kadar birçok anlaşma olduğu için Avrupa’daki bazı devletlerin yanı sıra Türkiye’yi ABD karşısında müttefik gören kimi Ortadoğu devletlerinden de destek dopingleri yağdı.

Türkiye’nin kendi ekonomisine yaptığı dopinglerin başını ise açıklanan Yeni Ekonomi Programı ile ihracat dopingi, Enflasyonla Mücadele Programı ile piyasaya KDV iadesi dopingi çekiyordu.

Enflasyonla alım gücü eriyen, ekmeği küçülen ve genellikle yetersiz beslenmek zorunda kalan yoksulların bu maçlarda sakatlanma riski oldukça artmıştı. Kemer sıkma politikalarının 2019 yılının başlamasıyla birlikte dayatacağı ise sakatlanmak yerine ölmek; çünkü sakatlananın sağlık giderlerini SGK karşılamayabilir.

Albayrak ve tüm devlet erkanının maçlardan önce doping aldığı ve maçlarda faul üstüne faul yaptığı da, bütün yaptıklarına rağmen diskalifiye olmayacağı da ortada. Ekonomik gidişatın da ezilenlerin durumunun da olumlu bir yanı yok. Ancak yine de umutsuzluğa kapılmamak gerek. Bütün bunlardan kurtulmak aşağıdan yukarıya doğru güçlü bir aparkata*** bakar. Aşağıdakilerin yukarıdakilere savurduğu güçlü bir aparkata. Enflasyon düşürme müsabakaları da indirim maçları da ancak o zaman sona erecek.

*Knock Down: Yumruk ya da yumruk kombinasyonlarıyla yere inen rakibin hakemin 8’e kadar saymasıyla ayağa kalkıp maça devam etmesidir.

**Knock Out (Nakavt): Bir boksörün aldığı darbelerden sonra yere düşmesi ve hakemin 10 saniye saymasına rağmen ayağa kalkamaması durumunda yenilmiş ilan edilmesidir.

***Aparkat: Özellikle rakibin hücumda olduğu sırada uygulanan aşağıdan yukarı doğru vuruş şeklidir.

Mercan Doğan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.