“Ah Felek Kartıfelek” – Merve Demir

 

“Bankalararası Kart Merkezi’nin Mayıs 2014 tarihli son raporuna göre; Türkiye’de 2.332.159 pos cihazı, 42.894 ATM var. Bu cihazlarda, 57.317.236 kredi kartı ve 100.511.908 banka kartı olmak üzere, toplam 157.829.144 kart kullanılıyor ve bu sayılar günbegün yükseliyor.

Bireylerin sosyal statüsünün, cüzdan kalınlığı yerine kredi kartı limitinin yüksekliğine göre belirlenmeye başladığı son yıllarda, bu kartlardaki borcunu ödeyemediği için “kara liste”ye alınanların sayısında da patlama yaşandı. Son dört yılda, tüketici kredisini ödeyemediği için kara listede yer alanların sayısı 169 binden 1 milyon 215 bine ulaştı. Kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı da 272 binden 1 milyon 738 bine yükseldi. Böylece kara listede yer alanların toplam sayısı 441 bin 608’den 2 milyon 954 bine yükselerek yediye katlandı.”

Derken, bir gün Kanal D ekranlarında, yeni başlayacak bir yarışmanın reklamıyla karşılaştım: Çarkıfelek. Çocukluğumun yarışmasının, yeni formatıyla başlamak üzere olduğunu öğrendim. Bu kez sunucu Mehmet Ali Erbil değil, Geniş Aile vb. dizilerden hatırlayacağınız İlker Ayrık’tı.

İşte O Reklam!

Reklam, günlerden bir gün İlker Ayrık’ın evden çıkarken kapıda annesine yakalanmasıyla başlar, aralarında şöyle bir diyalog geçer:

Anne: Yine nereye oğlum?

İlker Ayrık: Gidiyorum anne. O motorun sesini duymaya gidiyorum. Ödüller, hediyeler, arabalar vermeye gidiyorum. Borçluların borcuna derman olmaya gidiyorum. Şu çark-ı devrana çomak sokmaya gidiyorum.

A: Ne çarkı, ne çomağı oğlum?

İ (çok uzaklara bakarak): Anlayamazsın anne, anlayamazsın. Ama pek yakında anlayacaksın…

A: Allah akıl fikir versin kara lastikli oğluma!

İlker Ayrık, Çarkıfelek traktörüne biner ve yardımcı sunucu Fatmagül Fakı’yı almaya gider. Mahallenin bıçkınları toplanmış söyleniyor bir yandan;

Bıçkın1: Bu Topuzlu da mahallenin kralı oldu.

Bıçkın2: Sen de milletin kredi kartı borcunu öde, üstüne bir ton hediye, bir de araba; sen de kral olursun.

Bıçkın1: Haa…

Ayrık; traktörün arkasına yüklenen hediyeler ve feleğin çarkıyla giderken hoparlörden mahalleliye seslenir; “Efsane program Çarkıfelek geldi. Kart borcu olanın borcu ödeniyor, arabası olmayan araba kazanıyor. Çarkıfelek çok yakında başlıyor.” Reklam sona erer.

Yeni Çarkıfelek Nasıl Dönüyor?

Ramazan ayıyla başlayan programın yeni formatında, daha reklamı izlerken çarptı gözüme birkaç şey; bu kart borcu ödeme mevzusu neydi mesela? İzledim ilk bölümü.

Eskisi gibi, üç yarışmacı var. Bu üç yarışmacı, stüdyodaki yirmi yarışmacı arasından bir makine tarafından otomatik olarak seçiliyor. Her etabın sonunda, ekrandaki metni tamamlayan yarışmacıyla Kartıfelek oynanıyor. %0’dan %100’e kadar kart borcunu ödemeyi vadeden bu çarkı üç kere çevirme hakkı olan yarışmacılar, gelen yüzdelerden birini seçiyor, temsili bankaya gidiyor ve orada bulunan bir bankacı tarafından, yarışmacının seçtiği yüzdeyle kredi kartı borcu siliniyor. Bunun yanında bir de Çarşı var. Ancak, yarışmacıların kredi kartı borçları kapanmadan, aldıkları puanları Çarşı’da harcamalarına izin verilmiyor. Gerisi eski Çarkıfelek’teki gibi.

Her Derde Deva Yarışma

Derdimiz büyük: Kapitalizm.

Tüketimin hastasıyız mesela; çılgınlar gibi, sonsuz tüketimin. Programın aralarında yayınlanan reklamlardaki ürünleri tüketmezsek ölecek gibi hissederiz.

Bankaların kölesiyiz mesela; kapitalizmin iliğimizi kemiğimizi sömüren mabetlerinin. Yukarıda bahsettiğim ürünleri daha fazla tüketebilmek için.

Derken; bir gün Kanal D ekranlarında, yeni başlayacak bir yarışmanın reklamıyla karşılaştım: Çarkıfelek. Hasta eden, köle eden sistemin bizlere şifa diye sunduğu yarışma, her derde deva!

Ne derdi Özkan Uğur eskiden, “Ağırlığınca Altın” diye bir program sunarken?

-mı acaba?

Her derde deva “mı acaba”?
Merve Demir

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 20. sayısında yayımlanmıştır.